Toplantı için herkes yerine yerleştiğinde Adnan Köroğlu konuşmaya başladı.
"Bölgede hareket çoğaldı. Çatışmalar çoğaldı. Yeni bir sevkiyat için hazır olmamız gerekiyor. Birlik oldukça zorlanmaya başladı. Dün gece Kartal ekibi baskın yedi. 5 kaybımız var."
Tako ya döndü ve "Şuan sanal para durumumuz nedir?"
" İyi. Söylenilen rakamı kolaylıkla karşılayabiliriz yanlız tek seferde göndermek mümkün değil bir kısmı hesaba diğer kısmı ise fiziki olarak iletilmeli" dedi.
"Alparslan , Ateş sivile çıkacaktı bugün yarın gelir Arman ile git hazır olan parayı teslim et. Ateş gereken yere iletecek"
"Sınırı geçmesi zor olmayacak mı"
"Necip birkaç adam ayarla mümkünse kadın ve bir de çocuk araca bir miktar mal yükleyin arkasındaki araca ise iki genç yerleştirin sınır polisi onlarla ilgilenirken Ateş geçiş yapacak. Araç içi özel bir düzenek hazırlandı. Sınırdaki bir memur bizim adamımız. "dedi.
" Tamamdır "dedi Alparslan.
" KerimŞah ve Necip sınıra kadar Ateşe eşlik edeceksiniz dikkatli olun aksi bir halde silahlarınızı kullanmaktan çekinmeyin "
" Tamam "dedi Necip.
" Ali Tahir sen boştasın. Bu sırada piyasada biriken parayı topla ve altın alıp Armana teslim et. "dedi.
Cengizhan Karaaslan söz aldı." Zabarın hesapları ve bizden çaldığı paralar hala ortada yok çocuklar " dedi imayla.
" Birkaç belgeye ulaştım çözmeye çalışıyorum bankalar ile çalışmıyor bir yerde saklıyor olmalı lakin şuana kadar ulaştığım ipuçlarından bir şey bulamadım bulduklarımı inceleyeceğim çözmeye çalışıyoruz "dedi.
" Peki peki bakalım "
" Beyler eklemek istediğiniz bir şey yoksa toplantı bitmiştir. "dedi ve ayaklandı Adnan Köroğlu.
Toplantı bittikten sonra herkes dağıldı.
Haftasonu havanın güzel olması sebebiyle bahçede kurulan masada yaptılar kahvaltıyı Hikmet Beyler.
Turna ve Nazlının sofraya geçmesiyle kahvaltı faslı başladı. O sırada sokaktan geçen Aliyi kahvaltıya buyur etti Turna.
"Alimm gelde ablan nur cemalini görsün" diye seslenince Ali sevinçle girip sofraya kuruldu.
Nazlı kendi gibi benimsemişti Turnanın dedesini ve anneannesini. Zamanla birbirlerine alışmışlardı. Turna işte olduğu zaman Nazlı aşağıya iniyor Turnanın anneannesi Hayriye Hanım ile vakit geçiriyordu.
Hayriye Hanım oldum olası gençlerle iyi anlaşan genç ruhlu bir kadındı. Kendi torunundan ayırmadı Nazlıyı eşide kendiside. Bir gün bile sorgulamadılar neden niçin geldiğini...
Hatta bir keresinde Hikmet dede kız torunlar çok bereketli olur Nazlı gelince bizim 30 senedir satılmayan tarla satıldı demiş Nazlı ise bu benimseyişe çok duygulanmıştı.
Hep beraber kahvaltı ederken Almanyada yaşayan buradaki evini tatil zamanlarında kullanan komşuları Sema Hanım girdi içeri.
Sema Hanımı mahallede kimse sevmezdi görgüsüzdü sonradan görmeydi. Gençken Almanyaya gelin gittiğinde az hava basmamıştı mahalleliye.
"Hayırlı sabahlar Hayriye Hanımcım" diye girdi içeri.
Hayriye Hanım karşısında kadını görünce ilk bir nutku tutuldu sonra toparladı "Aaa Sema hanım şaşırdım bri an sizi görünce hayır olsun bu mevsimde sizi burada görmek pek mümkün değildi." dedi
"Ya yaaa Hayriye Hanımcım bizim oğlan Farukkk" dedi yaya yaya.
"Şirketinin bir projesi varmış büyük bir proje haaa öyle olunca bizde çocuk yanlız kalmasın diyip onunla geldik 3 Ay buradayız" dedi kolundaki bilezikleri şımgırdatarak.
Sema Hanım masada oturan genç kızlara alıcı gözle baktı. Süzdü.
"Faruğumun işi gücü pek mühimm bilirsin büyük adam oldu kendisi" dedi kolundaki 22 ayar bilezikleri şıngırdatırken.
"Bilirim bilirim bilmezmiyim" diyip imalı imalı konuştu Hayriye hanım.
"E peki madem ben uğrarım sonra Hayriye Hanım" diyip gitti.
Hayriye Hanım masaya otururken "Ay bunun sonradan görmeliğide bir bitmedi. Büyük adam oldu dediği oğlu 3 nişan attı. Koca adam ama hala 5 yaşında çocuk gibi anasının eteğinden çıkamadı. Ay tüm keyfim kaçtı 3 Ay nasıl dayanacağız buna" dedi kederle.
Kızlar Hayriye Hanımın söylemesine gülüşürken Hikmet dede ise çık cık cık ses çıkarıyordu.
Kızlar kahvaltıyı yaptı toparladıktan sonra alışverişe çıktılar.
Ali Tahir Serçeyi okul çıkışı almaya gittiğinde Serçe sağa sola bakmadan yürüyordu. Camı aşağı indirip laf attı kıza "Şşşttt güzelim bu ne güzellik böyle"
Serçe arkasına bile bakmadı. "Dönde nasiplenelim güzelliğinden" dedi sonra.
Serçe yerdeki taşı hızla alıp cama atıyordu ki sevdiği adamın bembeyaz dişlerle kendisine gülümsediğini gördü.
Koşarak yanına geldi "Ali Tahirrr sen nereden çıktın."
" Atla bakalım güzelim işim bugün erken bitti birlikte birşeyler yiyelim "
Serçe hızla yan koltuğun kapısını açarak oturdu ve eğilip sıkıca öptü Ali Tahiri.
Ali Tahir gülümseyerek gaza yüklendi ve aracı sürmeye başladı. Göz ucuyla Serçeyi izlerken bir ara gözü Serçenin kısa eteğine takıldı. Bembeyaz bacakları kusursuz vaziyette uzanırken Yutkundu.
Kıpırdandı ve doğruldu. "Üşümüyor musun sen"
"Yooo neden" dedi serçe.
"Eteğin kısa gibi geldi"
"Öyle mi"
"Öyle" dedi Ali Tahir.
"Anladım."
"Tamam" dedi Ali Tahir ve kaşları çatıldı. Serçe elini Ali Tahiri eline geçirdi ve parmaklarını arasından geçirdi.
"Kıskanıyor musun sen" dedi kafasını eğerek.
"Hayır" dedi Ali Tahir kesin bir dille.
Serçe Ali Tahirin elini bıraktı ve eteğinin belini katladı ve daha kısa hale getirdi. Neredeyse kalçasına bir karış kalmıştı etek.
Ali Tahir kızın ne yaptığına bakarken gözleri büyüdü. "Ne yapıyorsun kızım sen"
"Madem kıskanmıyorsun istediğim gibi giyinebilirim ben böyle olsun istiyorum hem daha çok yakışıyor" dedi umursamazca
Ali Tahir elini kızın etek ucuna attı ve çekiştirdi. "Düzelt şunu"
"Neyi var canımm hem bacaklarım kendini daha iyi gösteriyor böyle."
"Sabırr ya sabır. Katil mi edeceksin beni Serçe sen!!"
"Yok canımmmm hem senim için normal kıskanmıyormuşun işte ne olacak"
Ali Tahir uzun parmakları ile Serçenin çıplak bacağını kavradı ve sıktı.
"Düzelt şunu. Deli gibi kıskanıyorum sadece seni değiştirdiğimi düşünmeni istemedim." dedi pes ederek.
Güldü Serçe. "Heehh şöyle sahip çıkacaksın işte" dedi.
Ali Tahirin parmakları gevşedi ve Serçenin pürüzsüz bacağını okşadı hafifçe.
"Elinde olsa şu güzelliği kimse görmesin isterim" dedi ve bacağını hafifçe sıktı.
Serçe eliyle Ali Tahirin elini tutup öptü.
Ali Tahir kıza döndü ve "Bu arada bizimkilere senden bahsettim" dedi.
"Nasıll" dedi Serçe.
"Arkadaşlarım can dostlarım ailem dediğim insanlar işte senden bahsettim"
Kalbi hızla atmaya başladı Serçenin "Ne dedin nasıl bahsettin" dedi coşkuyla.
"Özel biri dedim işte ne diyeceğim başka"
"Özel biri... Ali Tahir şimdi bayılacağım biraz detay versen ölür müsün anlatsana ne olur"
Güldü adam genç kızın heyecanı onu hayata bağlıyordu.
"Özel biri var ve seviyorum" dedim.
Arkasına yaslandı Serçe yol boyu gülümsedi durdu.
Alparslan eve geçtiğinde anahtar ile kapıyı açmaya çalışırken Elif açtı kapıyı. Coşkuyla sarıldı eşine.
"Hoşgeldin" dedi gülümseyerek.
Alparslan karısının yanaklarını avuçlayarak öptü. "Hoşbuldum Efulim"
Alparslan eşini yüzünü yıkayıp yemeğe oturdu. Muhabbet sohbet ettiler televizyona baktılar.
"Alparslan sakıncası yoksa Kerim Abileri hep birlikte yemeğe almak istiyorum" dedi.
Alparslan koltukta yanında oturan karısının omuzlarına kolunu atarak eliyle kendine çekti ve başını öptü.
"Bu evin hanımı sensin sen nasıl istersen öyle yapalım Efulim" dedi.
Elinde dilimlediği elma dilimini kocasının ağzına doğru iterken "Tamam madem öyle cumartesi günü için akşam yemeğe bekliyorum sen haber verirsin" dedi.
"Olur tamam" dedi Alparslan. Gecenin ilerleyen saatlerinde odaya geçtiler. Elif saçlarını tararken Alparslan banyodan çıkıp tuvalet aynasının önüne geldi ve karısının elindeki tarağı alarak saçlarını taramaya başladı.
"Elifff" dedi sakin bir tonda. Karısı aynadan gözlerini kocasına dikti.
Alparslan kısa bir duraksamanın ardından konuştu. "Bu evlilikle çok direndim. Evlenmek istemedim fakat seni gördükten sonra seninle her konuştukça sanki seni tanıyor gibi hissettim. İçinde bir yerde sanki seni uzun yıllardır tanıyor olmanın hissi vardı." dedi.
Gülümsedi Elif. Ayağı kalktı ve Alparslana döndü. Kulağına eğildi." Belkide tanışıyoruzdur"
Karısına bakıp gülümsedi adam. Biçimli dudaklarına baktı ve elleri sabahlığının bağına gitti.
Sabahlığın ipini çözüp üzerindeki sabahlığının indirdi. Sırtı dekolteli geceliği ile kaldı Elif. Alparslanın eli karısının boyun girintisine uzandı hafifçe okşayarak omuzuna ilerledi ve omzunun hemen arkasında parmaklarına değen kabarıklıkta dolandı ve merak edip Elifin yüzünü aynaya çevirdi.
Elif yutkunarak döndü arkasını. Alparslan kasıklarını karısının kalçalarına yasladı ve saçlarını diğer tarafa aldı eliyle.
Ardından parmaklarına değen kabarıklığa baktı.
Elifin omuzunun 3 parmak altında kapanmış lakin izi kalmış yaraya baktı. Omuzundan 10 cm aşağıya doğru uzanan yara izi...
Alparslanın eli izin üstünü okşadı ve okşanması ile duraksadı.
"Nasıl oldu bu iz." dedi aynadan kendisine bakan eşine.
"Çocukken ağaçtan düştüm" dedi Elif.
"Ne zaman nasıl"
"Elma ağacından düştüm düşerken kırık dal yaraladı iz kaldı işte"
Alparslan yaraya baktı kaşları çatıldı birşeyler anımsar gibi oldu...
İzin üstünde dolaşıp durdu parmakları.
"Çocukken biri vardı. Bir keresinde ağaçta kırmızı bir elma görüp almak istemiştim lakin çıkmaya korkmuştum. Benim için çıkıp almış alırken ağaçtan düşüp tıpkı böyle omuzunu yaralamıştı." dedi.
Henüz çocukken Alparslan yine zorbalığa uğramış okuldan kaçarak Remzi emminin bahçesine gitmişti. Elif onu takip ederek peşinden gelmişti. Alparslan ağaçtaki kırmızı elmaya uzun süre baktı.
" Çok istiyorsan alayım senın için "dedi küçük kız çocugu.
" Olur "dedi karşısında duran oğlan çocugu heyecanla.
Kız ağaca tırmandı en yükseğe çıktı. Eliyle yetişmeye çalıştı. En sonunda kopardı ve inecekken ayağının altındaki dal kırıldı.
Bir anda sendeleyen kız sırt üstü düşerken kırılan ve sivrilen dala sürtünerek düştü.
Yere çakıldığında acıyla inleyen kız zorla gülümsemeye çalışarak elindeki elmayı çocuğa uzattı. Çocuk elmayı aldı ve sıkıca tuttu.
Kız zorla doğruldu ve üstünü başını silkeledi.
"Omuzun kanıyor gömleğinde yırtılmış" dedi çocuk.
"Daha fazla dayanamayan kız ağlamaya başladı acıyor dedi.
Elini omuzuna götürdü ve yarık olduğunu anlayınca daha çok ağladı. Çocuk eğildi ve" Ağlama sağlık ocağına gideriz ilaç yazar doktor "dedi.
Küçük kız kafasını kaldırdı." İz kalırsa fena olur babonem dedi ki hamamda kızların vücuduna bakarlar iz kalırsa kimse beğenip almazmış. Şimdi kimse almayacak beni "dedi küçük elleri ile gözyaşlarını silerken.
Çocuk kızın gözyaşlarını sildi okul önlüğünün kokuyla." Kimse almazsa ben alırım senı benim gelinim olursun sende hem benim yüzümden oldu"dedi.
Kız sustu. "Sahi alır mısın"
"Alırım tabi"
"Unutmaz mısın "
" Bana bu elmayı alan kızı ömrünce unutmam...
Elif aynadan Alparslanın gözüne kitlendi.
"Unuttun ama" dedi.
Alparslan karısına baktı uzun uzun tanıdı kendisine yıllar önce aynı şevkatle bakan küçük kızı anımsadı.
"Ss Ss een osun" dedi bir anda sanki yıllardır aradığı şeyi bulmuş gibi.
Elif usulca döndü kocasına "Evet. Sen tutmadın sözünü ama ben hiç unutmadım bana verdiğin sözü "dedi kocasına bakarak
Alparslan bir anda sarıldı karısına sımsıkı hssterle yılların özlemiyle kafasını omuzuna gömdü kokusunu derin derin çekti içine. Yavaşça doğruldu ve Elifin gözlerine baktı. Ağlıyordu gözünden yaşlar dökülürken konuştu.
"Seni unutmadım be nasıl unuturum senı ben kendimi unutsam unutmam seni be. Köye her geldiğimde seni aradım ama bulamadım eski evinizde yoktunuz. Dışarıda da rastlamadım hiç sana ama yıllarca aklımdaydın. Elleri ile yüzüne vurdu hafifçe.
" Ben.. Ben bu yüzden erteledim bu evliliği sen olduğunu bilsem mm ah ulan n..."
Elif kocasının yüzüne yayılan gözyaşlarını sildi onunda gözleri doldu. Yıllardır beklediğim hasret kaldığı adam da kendisine hasret kalmıştı meğer "
" Ben bu zamana kadar sen dışında hiçbirsey dilemedim Allahtan çatışmadayken bile seni görmeden canımı almasın diye gecelerce yalvardım Allaha... Şimdi meğer aradığım yamı başımdaymış sen sen neden söylemedin bana neden anlatmadın. "
"Kalbin tanısın istedim "
" Ah be kadın ahhh bana geldin ya şükürler olsun seni gördüm ya dünya gözüyle benimsin ya dünyayı serseler önüme kıymeti yok artık şükür şükür seni bana Nasib edip kavuşturan Allaha "dedi ve karısının anlından öptü.
***
Alparslan kalkar kalkmaz Armanın yanına gitti ve bavullar dolduruln dolarları alarak çıktı.
Terkedilmiş bir depo önünde Ateş ile buluştu. Ateşi görünce sarıldı." Kardeşim hoşgeldin "dedi sıkıca sarılarak.
Kerimşah ve Necip geldiklerinde paralar arabasının gizli bölmelerine yerleştirildi. Sınıra doğru hareket eden aracı izlemeye koyuldu Necip ve KerimŞah.
Ateşin önünde ilerleyen iki araç ise yem olarak hazırlanmıştı.
Sınır kapısına yaklaştıklarında ilk araçtaki gençlerin aracı arandı ve polisler buldukları madde ile adamları yaka paça dışarı çıkardı
Sınır polisi onlarla ilgilenirken birden bire arkadaki araçta güçlü bir çığlık koptu ve bir hengame başladı. Polisler aniden araca geldi ve Karısını döven adamı dışarıya çıkardı. Diğer polis küçük çocuğu kucağında severken arkada biriken araç kuyruğu sebebiyle çalınan kornalar yankılanlamaya başladı. Alel acele arama yaparak gönderdi Ateşin aracını ve Ateş sınırı geçti.
Uzaktan Ateşin aracını izleyen Kerim aracın sınırı geçmesi ile uzaklaştı.
Telefon ile haber verdi Adnan beye. Bu sırada piyasada iş yapan adamlarından paraları toplayan Ali Tahir Alparslan ile birlikte 5 bavul çanta ile kapalı çarşıya gitti.
Farklı kuyumculardan külçe alan ikili alınan külçeleri zırhlı araca yükleyerek Armanın yanına gitti.
Yolda üç araç değiştiren ikili nihayet sorun çıkmadan gelecekleri yere vardı.
Armanın adamı olan Azizin yardımı ile külçeler eve taşındı. Bu sefer Arman ikiliyi durdurdu ve bundan sonrası benim işim kasaya ben taşıyacağım diyerek Alparslan ve Kerimi durdurdu.
Arman 50 li yaşlarda ermeni bir finasçıydı. Çok konuşan bir adam değildi. Toplantıda sesini duymak çok mümkün olmuyordu. Onun işi paranın güvenliğini sağlayarak arttırmaya yardımcı olmaktı. Bu soğuk adamı çoğu sevmesede Adnan Beye kimse bir şey demiyordu.
Çıkarken Ali Tahir "Ulan bu piç paraları göreceğiz diye sokmadı bizi" dedi.
"Pimpirikli herifin teki oğlum bilmiyor musun söz konusu para olunca bundan pintisi yok ama işini iyi yapıyor. Geçen gün markette 5 kuruş para üstünü bekliyordu." dedi ve güldü.
İki adam araca binerken Armanın kulaklarını epey çınlattılar.
"Bu arada cumartesi yemeğe bekliyoruz sizi."
"Ali Tahir Alparslanın omuzuna yumruk attı hafifçe" Ulan evlendin bizi yemeğe i davet ediyorsun birde "dedi.
Güldü Alparslan " Bizim Hanım emretti yoksa sizin suratınızı görmeye meraklı değilim lan karımla vakit geçirmek varken "dedi
Güldü Ali Tahir." İyice hanım köylü oldun lan sende.
"Öyle. Şu bahsettiğin kız onuda getirsene hem tanışmış oluruz "dedi Alparslan.
" Sormam gerek gelebilir mi bilmiyorum. "dedi sadece.
Kerimin ofisine geldiklerinde Alparslan, Kerim ve Necipi de cumartesi yemeğe beklediklerini söyledi ve Takoyu da arayarak haber verdi.
Ali Tahir akşama doğru Serçeyi aradı.
" Nasılsın "
" Sesini duydum mükemmelim "dedi genç kız neşeyle.
" Sana söylemem gereken bir şey var " dedi Ali Tahir ve çekingen bir tavırla boğazını temizledi.
"Cumartesi günü Alparslan ve eşi bizi yemeğe bekliyor. Bizim çocuklar da orada olacak sende istersen..."
" İsterim isterim isterim"dedi Serçe hızla.
Kahkaha attı Ali Tahir telefonun ucundan.
"Biraz ağırdan sat kendini güzelim ne bu böyle"
"Olmaz Ali Tahir kaybedecek bir sanıyem bile yok uğraşamam öyle nazla niyazla seni ne çok bekledim haberin varmı senın.."
"Peki peki madem. Cumartesi için haberleşiriz ben alırım seni güzelim"
"Tamam öpüyorum görüşmek üzere" dedi ve kapattı Serçe.
Kerimşah Turnayı iş yerinden aldığında Cumartesi Alparslanın davet ettiğini söyledi.
Nihayet Cumartesi günü gelip çattı.
Ali Tahir , Serçeyi arabada beklerken uzaktan göründü genç kız.
Giydiği düz bisiklet yaka siyah elbise altına giydiği taşlı siyah babetler ile arabaya yöneldi genç kız.
"Çok güzel olmuşsun başımı döndürüyorsun" dedi Ali Tahir.
Cilveyle güldü kız. "Sizde çok yakışıklı görünüyorsunuz beyefendi. " dedi Ali Tahirin yanağını öperken.
Kerimşah ve Turna ise Alparslanın evinin önünde buluşmuştu. Kapıdan ilk giren Kerimşah ve Turna oldu.
Alparslan, eli karısının belinde karşıladı çifti.
Elif güler yüzüyle açtı kapıyı ve "Hoşgeldiniz" diyerek içeri aldı çifti.
Turna ve Elif birbirine sarılırken Alparslan ve Kerim salona geçmişti bile.
Tam arkasını dönecekken Ali Tahir ve Serçenin kapıyı çalması ile kapıyı açtı Elif.
"Hoşgeldiniz" dedi tekrar içtenlikle.
"Hoşbulduk" dedi Ali Tahir.
Serçe çekingendi. Elif içtenlikle kızı tuttu ve sarıldı. "Sende Hoşgeldin. " dedi ve doğruldu.
İçeri geçtiklerinde Ali Tahir Serçeyi tanıttı herkese. İlk başta çekingen kalsada sonraları kızların samimiyetiyle açıldı Serçe ve muhabbete başladı.
Kızlar aralarında gülüşürken kapının çalması ile Alparslan ayaklandı ve "Ben bakarım" diyerek Elifi durdurdu.
Tako ve Necipin de gelmesi ile herkes toplanmıştı.
Arkadan gelen Tako mutfaktan içeri giren kızları gördü ve bir anda "Hey Sennn!!! Senin ne işin var burada!! " diyerek Serçenin üzerine yürüdü.
Takoyu görmenin şaşkınlığı ile çekinerek etrafına bakan Serçenin gözleri Ali Tahiri buldu ve Takonun önene set kurarak "çek Ulan elini " dedi sevdiği adam.
" Senin o çok özel diye bahsettiğin kız bu mu"
Ali Tahir Serçeye döndü ve kaşları çatıldı. "Siz nereden tanışıyorsunuz" dedi sesini kontrol etmeye çalışarak.
"Ben sana söyleyecektim Ali Tahir" dedi Serçe zar zor çıkan sesiyle. Herkes şaşkınlıkla onları izlerken Serçe utançla başını öne eğdi.
"Açıklama bekliyorum Serçe" dedi Ali Tahir biraz sinirlenerek.
"Bennn ben seni tanıyordum aslında" dedi zorlukla.
"Ne demek bu..." dedi Ali Tahir büyük bir şaşkınlık yaşayarak.
"Ben açıklayayım kardeşim... Şu en son yapılan sevkiyatta limanın güvenlik sistemini çökertmeye çalışırken siber gruptan destek aldım ve bil bakalım ekibin başındaki insan kim? Evet tamda tahmin ettiğiniz gibi Serçe. Diğer adıyla şu size bahsettiğim meşhur hacker Freyja... "dedi elleri ile Serçeyi göstererek.
Anlamayan gözlerle baktı Ali Tahir.
" İkinizde adam akıllı anlatın yoksa iyi olmayacak "dedi Ali Tahir sinirle.
Tako nefes aldı ve gözlüklerini düzeltti." Limanın güvenlik sistemi için yardıma ihtiyacım olduğunda iletişime geçtim. Meraklı hanım efendi bilgisayarıma sızmış ve hepinizin dosyasına erimiş içindekilere ulaşamamış sadece fotoğrafların olduğu ilk sayfaya erişebilmiş. Ve yardımı sana karşılık kabul etti. "
"Ne demek bana karşılık" dedi Ali Tahir.
"Seninle ilgili dosya istedi benden ben de verdim işte çocukluk dedim geçtim ama görüyorum ki oldukça ciddiymis sen konusunda" dedi net bir ifade ile.
Ali Tahir şaşkınlıkla Serçeye bakarken genç kız parmaklarıyla oynuyor etrafa bakmıyordu bile.
"Doğru mu bu" dedi Ali Tahir.
Kafasını kaldırdı Serçe "Doğru" dedi kafasını kaldırmadan.
" Peki sen görüştüğüm kızın aynı kız olduğunu nasıl anlamadın Tako" dedi Ali Tahir merakla.
" Çünkü üstüne düşmedim. O sırada Zabarın dosyası ile ilgileniyorum ve şu görüşmenin olduğu gece de isim benzerliği olarak düşündüm. Şimdiye kadar kimliği gizliydi. Az önce buraya gelmeden önce fotoğrafına ulaştım. Şimdiye kadar onun hakkında bildiğim tek şey Freyja olduğuydu. Fotoğraf elime ulaşmasa yine anlamazdım. " dedi açıklamada bulunarak.
"Tüm o karşılaşmalar okula geç kalman vs tesadüf değildi yani." dedi bu sefer Serçeye dönerek.
Zorlukla kafasını kaldırdı Serçe. "Ali Tahir beni dinlesen.."
"Evet Serçe dinliyorum ben de dahil herkes yapacağın açıklamayı bekliyor" dedi.
"Seni ilk başta KerimŞah abinin restoranında görmüştüm 18. Yaş günümdü. Ama ondan sonra ulaşamadım sana çok kez geldim aynı yere ama karşılaşmadık hiç sonra Tako bana ulaştığında hiç yapmadığım bir şeyi yaptım ve Limanın güvenlik sistemi olunca iş merak edip bilgisayarıma sızdım. Orada seni görünce şok oldum ve bana göre bunu karşıma çıkaran kader seni bulmamı istiyordu. Sonra peşine düştüm işte. "
Ali Tahir eliyle kafasını silkeledi.
"Karşılaşmalar peki onları nasıl ayarladın" dedi kız bakarak.
"Tahmin edemeyeceğin kadar iyi bir hacker muhtemelen her hareketini izliyor" dedi Tako.
"Kes senini sen" dedi Serçe hızla.
"Sana ulaşana kadardı ondan sonra asla izlemedim yemin ederim ki izlemedim" dedi hızla.
Ali Tahir yaşadığı şey karşısında burun kemiğini sıktı ne yapacağını bilmiyordu.
"Aşkı için savaşmış iste bunun nesi kötü" dedi Turna.
Kerimşah Turnanın elini sıktı. "Şuan gereksiz bir biçimde üstüne gidiyor sevmeyen insan neden böyle şeyler yapsınn ki hem kötü bir şey yapmamış ki size yardımcı bile olmuş" dedi Turna tekrar KerimŞaha bakarak.
"Teşekkür eden gözlerle baktı Serçe Turnaya.
" Turna haklı. Kızılacak bir şey yok hatta sevinmelisin Ali Tahir hangi duan kabul oldu bilmiyorum ama Serçe gibi bir kızın sana abayı yakması büyük şans "dedi. Elif
Ali Tahirin gözleri iki kadın arasında mekik dokurken Necip Ali Tahirin koluna girdi ardından " Oğlum bunlar şimdiden kadın dayanışmasına başlamış başedemezsin benden söylemesi " dedi
"Necip haklı çözülmeyecek bir mesele değil" dedi Kerimşah.
Ali Tahir bağladığı kollarını serbest bıraktı ve Serçe ye döndü "Bu meseleyi sonra konuşacağız" dedi. Derin bir nefes alan Serçe Ali Tahirin yanına adımladı ama yüz vermedi adam.
Çorbaları masaya koyan Elif " Sofra hazır geçebilirz diyince herkes masaya geçti. Alparslan masanın başında otururken diğer başa Necip geçmişti.
Alparslanının hemen yanında Elif. Elifin yanımda Serçe ve Ali Tahir, Ali Tahir ve Serçenin karşısında ise Turna Kerim ve Tako oturuyordu.
Sofrada yenen lezzetli yemeklerin ardından salona geçildi.
Kızlar kahve yapmak için mutfağa geçtiğinde Serçe kızlara teşekkür etti.
"Çok teşekkür ederim ikinizde"
Elif sarıldı Serçeye "Kötü bir şey değil ki yaptığın o değilde adama nasıl ulaşıp ikna ettin kızım " dedi Elif. Kıkırdayarak.
"Ne yapayım başka türlü nasıl ulaşırım hem biliyorsunuz aramızda yaş farkı var zaten ilk başta çocuksun dedi durdu ama inat ettim " dedi gülerek.
Kızlar hep birlikte Serçenin dediklerine gülerken kahvenin pişmesi ile kahveler fincanlara doldurup içeri geçtiler.
Elif Kahveleri ikram ederken Turna Kerimin Serçe ise Ali Tahirin yanına geçip oturdu.
Serçe Ali Tahire baktıkça Ali Tahir oralı bile olmuyordu.
Saat ilerlemişti ortamda yayılan telefon sesiyle Turna yerinden kalkarak çalan telefonunu açtı. Karşıda ne söylediği belli olmayan kişinin sesiyle Turnanın yüzü düştü rengi attı ve yalpaladı.
KerimŞah bir anda kalkarak Turnanın belini tuttu ve Turna ; "Tamam tamam hemen geliyorum sen bana konum at" dedi ve telefonu kapatarak hızla çantasına koydu.
"Dedem dedem kalp krizi geçirmiş hastanedeler acilen çıkmam gerekiyor özür dilerim" diyerek kapıya ilerledi hızla. Kerimşah ve diğerleri Turnanın ardından ilerlerken yapabileceğimiz bir şey var mı sesleri duyuluyordu.
Kerimşah'ın aracı tamirde olduğu için taksi ile gelmişlerdi. Necip öne atılıp "ben bırakayım sizi "dedi.
Turna ve Kerim hızla Necipin aracına ilerlerken geçmiş olsun diyen Ali Tahir, Alparslan ve Elife dönerek "Bizde kalkalım geç oldu eve bırakmam gerekiyor Serçeyi" dedi
Tako da müsaade isteyerek ayrıldı evden. Ali Tahir ve Serçe araca ilerlerken Serçe endişe içinde bindi arabaya.
Ali Tahir gece boyu Serçenin yüzüne bakmadı. Serçe ne yaptıysa göz göze gelemediler.
Yol boyu sessizce ilerlediler. Ali Tahirin parmakları direksiyonun ucunu vururken Serçe ezilip büzülüyordu.
"Ali Tahirrr" dedi Serçe. Mırıltıyla.
"Efendim mm Freyja aaa" dedi Ali Tahir dişlerinin arasından.
"Konuşmayacak mısın benimle" dedi yüzünü buruşturarak.
"Ne konuşayım bana gizli gizli yaklaşıp aklımla oynamanı mı"
"Ayıp oluyor ama Ali Tahir oynamadım seninle"
"Bu yaptığın oynamak değilde ne ozaman"
"Aşık oldum be aşık oldum işte Ogün doğum günümde aşkı diledim seni gördüm görür görmez nefes aldım yahu. Ne yapsaydım aramızda 8 yaş var Ali Tahir 8 yaş gelip sevdiğimi söylesem güler gönderirdin beni konuşmazdın bile başka çarem mi vardı. Sen birbirinden güzel kadınları etrafına toplarken benim şansım var mıydı hee varmıydı. Suçsa suç be adam neyse cezam Tamam kabul ediyorum yeter ki beni sensizliğe mahkum etme "dedi yüksek bir ses tonuyla."
Ali Tahir aracı durdurdu aniden ve konuşmasını bitiren kıza baktı.
"İn arabadan" dedi sertçe.
Serçe anlamaz gözlerle baktı adama
"Sana arabadan in diyorum!! dedi istifini hiç bozmadan.
Serçe gözleri dolmuş vaziyette baktı Ali Tahire bir damla gözyaşı döküldü gözünden ve indi araçtan. Arkasını dönüp ağlayarak ilerlerken kapı sesi duyuldu ve elinin çekilmesi ile sert bedene çarptı.
"Nereye gidiyorsun gel buraya" diyerek göğsüne yasladı Serçeyi
Serçe yaşlı gözlerle Ali Tahire bakarken
"Beni bırakacaksın sandım"
"Serçe sana sahipken seni bırakmak ahmaklık olur seni bırakmak gibi bir niyetim yok evet kızgınım lakin bu seni bırakmama sebep değil sadece bir daha ki sefere benden asla ama asla bir şey saklama " dedi ve kızın gözyaşlarını sildi.
Serçe sımsıkı sarıldı Ali Tahire "Allah şahidim olsun bir ömür seni seveceğim Ali Tahir" dedi ve yükselerek adamın yanağını sımsıkı öptü.
Zurnanın zortladığı yerdeyiz sırlar açığa çıkıyor ...
Serçeye şaşırdınız mı? Akıllı Hacker kızım nasılda aşkı için savaşmış Serçe sandığınızdan çok daha güçlü ilerleyen bölümlerde:)