Yeni Üyelik
16.
Bölüm

16. Bölüm

@dilefruz

Turna hızla arabadan inerek hastanenin kapısından içeri girdi ve telefon kulağında 2. Kata çıktı. Bir anda koştu ve anneannesine sarıldı. Nazlı kızaran gözlerle sarılarak eşlik etti ikisine.

"Ne oldu" dedi Turna telaşla.

Ağlayan Nazlı damla damla dökülen gözyaşına inat konuştu. "Yemekteydik bir anda fenalaşıp yığıldı bizde anlamadık ne olduğunu" dedi ve ağlamaya devam etti.

Turna , Nazlıya sarıldı sıkıca "sakin ol iyi olacak dedem güçlü adamdır " dedi lakin Nazlı epey kötü olmuştu.

Turna dişlerini sıkarak metin kalmaya çalıştı. Kerim az sonra yanlarına gelmiş "Herşey yolunda mı" diye sormuştu.

"Doktor gelecek birazdan bekliyoruz" dedi Turna. Kerim arkasını bir anda dönmesi ile Nazlıyı görmesi ile olduğu yerde çakılıp kalması bir oldu. Nazlıya bakarken arkasında az önce aracı parkedip yukarı çıkan Necipin onlara doğru geldiğini görünce çenesi seyirdi. Birazdan olacakları tahmin etmek zordu.

Necip arkası dönük olduğu için Nazlıya dikkat etmemişti yanlarına geldi ve "Nasıl iyi mi Hikmet dede" dedi telaşla ve bir anda Kerimin baktığı yere baktığında Nazlıyla göz göze geldi.

Nazlı da Necipte 2.5 aylık sürenin sonunda birbirini görünce kalakaldılar.

Necip gözlerine inanamaz halde Nazlı bakarkenken Nazlı gözü yaşlı şaşkın halde adama bakıyordu. Necip bir an gözü yaşlı kadını görünce içi kıyıldı. Hüzün çöktü. Sonra bir öfke baş gösterdi içinde dibinde olan kadını bu zaman kadar aramış bulamamıştı. Tahmin edemeyişine kızdı. Lakin hemen toparladı kendini.

Evden çıkarken Turna olacakları telaştan hesap etmemişti.

Bir müddet bakıştılar. Necipin içine öküz oturmuştu sanki. Haftalardır aradığı kadın kanlı canlı karşısındaydı dibindeydi meğer. İstemsizce sıktı yumruğunu.

Nazlının ise Necipi görünce kalbi bir müddet kendinden bağımsızca atmaya başlamış telaşlanmıştı.

Doktorun gelmesi ile Turna ve Kerimşah doktora yönelirken Nazlı sessizce banka oturdu.

Necipin gözleri kızın üzerinden bir dakika bile ayrılmazken Nazlı kendisini izleyen gözlerin farkında olup o yöne bakamıyordum bile.

"Dedem nasıl doktor bey" dedi Turna telaşla.

"Merhaba gerekli müdahaleler yapıldı yaşı ileri olmasına rağmen epey dirayetli çıktı hastamız kalp krizi değil öncelikle onu belirteyim kalp spazmı geçirmiş dikkat edilmez ise kalp krizi de geçirebilir dikkat etmesi gerekiyor şimdilik bu gece müşahede altında olacak yarın taburcu edeceğiz "diyerek uzaklaştı.

Hayriye hanım ve kızlar çok şükür diyip derin bir nefes alırken Turna o an Necip ile Nazlının karşılaştığını fark etti.

"Siz anneannem ile eve geçin Nazlı ben kalırım bu gece " dedi yorgun olduklarının farkına vararak.

"Ben bırakırım" dedi Necip hiçbir ruh hali belirtmeyen sesiyle.

Turna müdahale edecekken "İyi olur ben Turna ile kalacağım" dedi. Kerim.

O an müdahale etmedi Turna.
Necip önde Hayrıye Hanım ve Nazlı arkada ilerlediler. Hayriye Hanım öne otururken Nazlı arkaya geçti. Yol boyu dikiz aynasından Nazlıyı izledi Necip. Sanki kilo almıştı çok değil ama yanakları beliginleşmiş yüzü gözü iyice kendine gelmişti.

Yol boyu dışarıyı izledi Nazlı bir an bile bakmadı aynaya. Evin önüne geldiklerinde indiler araçtan.

O sırada mahalleden oğluyla geçen Sema Hanım merakla yaklaştı lüx aracı görünce.

"Gece hece nereden Hayriye Hanım hayırdır inşallah"

"Hastaneden geliyoruz Sema Hanım Hikmet Efendi rahatsızlık geçirdi de" dedi yorgunlukla.

"Aaa çok geçmiş olsun " dedi Sema hanım ayak üstü konuşan kadın iyi geceler diyerek oğluyla birlikte eve ilerledi.

Hayriye hanım Necipe döndü." Sağol evladım seni de yorduk buraya kadar. "Yok teyzem olur mu öyle şey Hikmet dede iyi olsun da gerisi mühim değil" dedi.

"Gel hadi bir kahve iç öyle git yoruldun buraya kadar" dedi.

Kabul etmez diye bekleyen Nazlı Necipin evet demesi ile aniden kafasını kaldırdı ve adama baktı. Nazlıyı arkalarında bırakarak ilerlediler. Nazlı eve girdi ve kapıyı kapattı tedirginlikle.

"Nazlı, oğluma bir kahve yap içsinde öyle gitsin" dedi. Nazlı bir şey demeden ilerledi mutfağa ve kahveyi yaparak getirdi Necipin yüzüne bakmadan sehpaya koydu.

"Ee nasıl içiyor diye sormadın kızım öyle kahve mi ikram edilir" dedi Hayriye Hanım.

"Önemi yok Hayriye Teyze" dedi Necip.

Geceleri sade içiyor diyerek ağzının içinde geveledi Nazlı.

Necip kahvesini içti hiç konuşmadı. Bir müddet sonra ayağı kalktı. "Ben müsade isteyeyim sizde dinlenin" dedi Necip.

"Kızım uğurla misafiri" dedi Hayriye Hanım ve Nazlı kapıya kadar eşlik etti .

Kapıya kadar sessizce ilerlediler. Necip kapıyı açtı çıktı ve Nazlı kapının ucunda bekledi. Necip bir anda arkasını döndü Nazlının yüzüne baktı bir şey diyecek gibi oldu ama sustu.

"Hayırlı akşamlar" diyerek aracına ilerledi.
***
Ali Tahir yatağa geçecekken kapısı kırılırcasına çalmaya başladı.

Merdivenlerden inerek kapıyı açan adam "Ne oluyor ulan alacaklı gibi" diye söylendi.

"Yanı başımdaymış lan dibimdeymiş siktiğimin yakınındaymış ben onu başka başka yerlerde ararken dibimde kalıyormuş lan "

Ali Tahir sinirle söylenen evde volta atan arkadaşına baktı.

"Kim ulan kimden söz ediyorsun" dedi.

"Nazlı Ulan Nazlı Nazlı ben onu fellik fellik ararken Turnanın evinde kalıyormuş" dedi bağırarak.

"Siktir" dedi Ali Tahir.

"Siktir ya siktir !! Hastanede görünce beynimden vurulmuşa döndüm lan ben delireceğim nasıl düşünemedim ulan ben bunu" dedi yumruğunu avuç içine geçirirken.

"Oğlum kızla birlikte olup ortalığı ayağı kaldıran sen değilmişsin gibi şimdi kızı görünce ne oldu ne değişti."

"Salak salak konuşma lan. Ne ima ediyorsun bir bok olduğu yok şaşırdım işte" dedi bir an durulup.

Ali Tahir ilerledi ve iki bardak çıkararak viski doldurdu ve birini Necipe uzattı.

"Anladım umrunda değil yani"dedi içkisini yudumlarken.

"Ulan bana bak sikeceğim şimdi belanı" dedi Necip sinirle.

"Tamam lan sinirlenme ne yapacaksın"

"Hiç bir şey... Güvende olduğunu gördüm gitmek istediyse gider ne yapacağım başka"

"Eminsin"

"Ali Tahir eminin amına koyayım eminim karı gibi imalarda bulunup durma zaten kafam atık"

"Tamam yahu demedim bir şey" dedi ve Necipin boşalan bardağını doldurdu. Gece boyu Necip bir sigarayı yakıp diğerini söndürdü.

Gece boyu hastanede kalan Turna ve Kerim bir ara otururken genç kızın gözleri doldu.

Bir damla yaş düştü gözünden. "Ailemi çok küçükken kaybettim. Dedeme birşey olsaydı ne olurdu bilmiyorum" dedi buruk bir vaziyette yanağındaki gözyaşını silerken.

"Kaç yaşındaydın" dedi KerimŞah.

"8. tatil için gittiğimizde kaza yaptı araç beni kanlar içinde çıkardıklarını hatırlıyorum aylarca hastanede kalmışım yogun bakımda kimliğim bulunmadığı için aylarca aramışlar. Kendine geldiğimde hafıza kaybı yaşamışım 13 yaşına geldiğimde bir gün televizyon izlerken o gece beni bulduğun sahilin görüntülerini görünce hatırlamaya başlamışım ve biliyor musun hatırlamaya başladığım an anne ve babamın çığlıkları ve aracın uçurumdan denize düşmesiydi. Sonra dedem ve anneannem yıllarca baktı büyüttü. Arkadaşın olsun diyip dövüş sporlarına yazdırmışlar. Psikolog içindeki öfkeyi atar iyi gelir demiş. Şimdi buradayım ve dedem... İkinci bir defa aynı şeyi yaşamaktan korkuyorum Kerim.. " Dedi gözyaşlsrı çoğalırken.

Kerimşah elini uzatarak Turnanın elini tuttu. "Geçmişini silemem ama gelecekte birlikte güzel anılar biriktirmene yardımcı olabilirim " dedi.

Gözleriyle teşekkür etti Turna ve elini tutan eli sıktı.

Alparslan Elife birlikte yatağa geçerken bir yandan da karı koca günün değerlendirmesini yapıyordu.

"Alparslan Turnanın dedesi iyidir değil mi"

"İyiymiş az önce Kerim ile konuştuk. Hikmet dede hastaneden çıkınca ziyarete gideriz." dedi.

"İyi olur. Serçeyi de çok sevdim Ali Tahiri çok önemsiyor" dedi yatağa girerken.

"Aralarında çok fazla yaş farkı var beni endişelendirmiyor değil"

"Olsun ne önemi var hem görmedin mi Ali Tahir de ne kadar kızmış gibi davransa da her fırsatta gözü üstündeydi.

" Bilmiyorum Efulim Ali Tahirin işi karışık biraz yani umarım her şey çok iyi olur ikisi içinde "dedi.

" İnşallah iyi olur "dedi ve kocasına sarıldı Elif. Alparslan karısını anlından öperken Elif kocasına iyi geceler diyerek uykuya daldı.

Gün ağarmıştı iyiden iyiye. Doktor Hikmet dedenin odasına girdiğinde yaşlı adam homurdanıp duruyordu." Ne zaman çıkaracaksınız beni doktor yat yat belim ağrıdı" dedi sinirle.

"Sakin olun Hikmet Bey son kontrolleri yapıyorum birazdan çıkarsınız" diyerek güldü.

Kontroller sağlandıktan sonra çıktılar Turna dedesinin koluna girerken KerimŞah ise aracı getirmişti.

Eve vardıklarında Hayriye hanım sevinçle karşıladı kocasını alt katta biraz vakit geçirdikten sonra Kerimle birlikte yukarı çıktı Turna.

Eve girerken "Herşey için teşekkür ederim" dedi.

"Önemi yok" dedi Kerimşah ve direk konuya giriş yaptı.

"Nazlı ne zamandır seninle" dedi direk.

"Turna doğruldu ve" En başından beridir. Kötüydu gidecek yeri yoktu. O sebeple bırakamadım. Necipin haberi olmasın istedi yaşananlar... "

" Biliyorum biliyorum fakat ilk günden beri onu arıyor Necip ve görünce şok oldu "

" Farketmedim teleştan ama Nazlı ilk geldiğinde perişan haldeydi Kerim , üstelik korkmuştu kızın boğazını sıkmış haber vermemek benimde işime geldi bu yüzden özür dilememi beklemeyin"

"Hayır hayır beklemiyorum sadece şaşırdım."

" Her neyse. Duş almak istermisin tüm gece hastanede benimleydin"

"Kerim ensesini kaşıdı ve" Olur aslında iyi olur buradan direk ofise geçmem gerek eve gidip oradan geçmem zaman alacaktır.

Turna odaya girdi ve Ceme ait bir kaç parça kıyafet ve havlu ile geri döndü.

"Cemin bunlar giyilmedi sadece yıkandı" dedi ve uzattı.

"Birlikte mi yaşıyorsunuz" dedi Kerim.

"Öyleydi ama o şuan yurt dışında gelince bende kalır" dedi.

Kafasını salladı Kerim ve banyoya ilerledi.

Suyun altına girerek terinden arınarak temizlendi. Turnanın verdiği kıyafetleri giyerek dışarı çıktı.

Saçlarından damla damla dökülen sular eşliğinde yürüdü.

Turna "Saç havlusu vermemiş miyim hemen getiriyorum" diyerek odaya ilerledi ve elinde havlu ile koltukta oturan adama yönelip saçlarını kurulamaya başladı. Kerimin bacaklarının arasına girerek saçlarını kurutması adamın ateş almasına sebebiyet vermişti.

Turna havluyu yüzünden çekti ve Kerime bakarak gülümsedi.

Kerimin ateş alan gözleri Turnanın yüzünde dolandı. Havluyu kenara bıraktı usulca ve ellerini Kerimin boynunda kitledi. Ardından yaklaştı ve dudaklarına ufak bir buse kondurdu.

Kerimin elleri hızla Turnanın beline dolandı ve kadını kucağına çekip oturttu.

Kerimin kucağında olabildiğince yakınken bir hamle de KerimŞahtam geldi ve Turnayı açlıkla öptü. Kaç gün hasret kalmıştı...

Kollarındaki kadını öptükçe içindeki tufan yerle bir etti onu. Öpüşmenin etkisiyle Kerime yaklaşan Turna farkında olmadan kalçaları ile baskı yaptı adamın erkekliğine.

Kerimin dudaklarından "Ahh!! şeklinde erkeksi bir nida yükselirken kafasını Turnanın omuzuna gömdü ve "Kal öyle" dedi. Turna Kerimin yüzündeki ifadeye güldü bir an.

"Gülme kızım ne diye gülüyorsun" dedi Kerim.

"Hiç nasıl bu kadar çabuk harekete geçiyorsun merak ediyorum" dedi

"Söz konusu sen olunca zor değil seninle yapmak istediklerim..." duraksadı.

Turnanın gözleri büyüdü ve "Ne terbiyesiz adamsın" diyerek kalkmaya yeltendi.

Tutup tekrar oturttu KerimŞah tam o sırada eve giren Nazlı kendi kendine konuşarak salona girdiğinde Kerimin kucağında Turnayı görünce bir anda gözleri şaşkınlıkla büyüdü utançla hemen kapattı ve arkasını dönerek,

"Çok özür dilerim ben ben hemen çıkıyorum." dedi ve geri döndü dönerken bir anda kafasını kapıya çarpmasıyla inledi.

Yakalanmanın verdiği utançla apar topar kalktı Turna.

Kerim ağır ağır kalkarken Turnanın utançtan kızaran yanaklarına güldü.

"Nazlı KerimŞah da şimdi gidiyordu gel buraya"

Nazlı sessizce arkasını döndü ve gözlerini araladı. Turna apar topar Kerimi gönderirken Nazlı özür dileyip duruyordu.

"Utandırma beni daha fazla" dedi Turna ve iki kız bir birbirine bakarken aniden kahkaha atmaya başladılar.

Gülmekten karınlarına ağrı girene kadar güldüler.

"Yanlız domates gibi kızardın" dedi Nazlı

Turna gülerek karşılık verdi. Sonra gülüşler yavaş yavaş azaldı.

"Nazlı ben özür dilerim Neciple ilgili o an telaşla sizi unutmuşum" dedi.

Gülümsemesi buruk bir gülümsemeye döndü ve "Özür dileme orada olmasa başka bir yerde karşılaşacaktık belkide hem baksana tepkisizdi umrumda bile değil" dedi.

Turna bir şey demedi üstüne ayağı kalktı "Ben duş alayım" dedi ve odasına ilerledi.

Aradan üç gün geçmişti. Hikmet Bey ne kadar iyiyim dese de Hayriye hanım adamı yerinden bile kaldırmıyordu.

Alparslan ve Elif akşama geçmiş olsuna ziyarete gidecekti bunu duyan Kerim kendisinin de geleceğini söylemiş Ali Tahir ve Necipte peşlerine takılmıştı. Diğerleri geçmiş olsuna giderken Necipin bir diğer amacı Nazlıyı görmekti.

Haber verdikten sonra yola koyuldular. Bir süre sonra gelecekleri yere vardılar. Turnanın kapıyı açmasıyla Elif kıza sarıldı ve geçmiş olsun dedi

Arkasından içeri giren beyler teker teker geçmiş olsun diyerek salona geçip oturdu. Nazlı mutfaktan çıkıp sessizce hoşgeldiniz dediğinde Elifin gözleri Nazlıya kaydı.

"Elif canım Nazlı ev arkadaşım" dedi Turna ve tanıştırdı. Elif öylesine sıcak kanlıydı ki sanki Nazlı yıllardır tanıyormuş gibi sarıldı kadına.

Herkes oturup Hikmet dedeye geçmiş olsun derken Necip Nalzıyı süzüp duruyor eli istemsizce kesik kulağına gidiyordu.

"Hikmet dede maşallahın var iyisin" dedi Ali Tahir.

"İyiyim evlat iyiyim üç kadın arasında kaldım velveleye verip duruyorlar ortalığı iyi ki geldiniz yahuuu birdi üç oldu dır dır hayır Nazlı kızım pek sessiz pek sakindi onu bile kendilerine benzettiler canım mm" diyip homurdandı.

Herkes Hikmet dedeye gülerken "Aman Hikmet Bey sana bir şey olsa naparım ben sensiz"

"Aman hanım ne yapacaksın emekli maaşımı çatır çutur yersin işte fena mı" dedi yok sesiyle.

"Ağzından yel alsın Hikmet Bey o ne demek öyle tövbeler olsun"

"Hah hah aha " diye güldü Hikmet dede.

" Gençler görüyorsunuz değil mi nasıl da aşık bana "

Hep beraber gülüştü hepsi." Gelin kızım hayırlı olsun sizede yaşlılık gelemedik düğüne kusurumuza bakmayın "dedi

" Yok Hikmet dede ne kusuru "dedi Elif içtenlikle.

"Bu kerata üzerse seni haberim olsun yaşlandık ama alimallah bir vurdum mu hedefi şaşırmıyorum. Hala" dedi. Alparslana dönerek.

"Hikmet dede erkek tarafı değil misin sen iki dakika da sattın bizi"

"Aaa yooooo kız tarafıyım ben. Kız evlat gibisi yoktur oğlum bak şimdi 3 kız torunum var maşallah. Kız çocugunuz olunca anlarsıniz beni" dedi.

Elifin gözleri kocasını buldu çocuk lafı geçince.

"Hayırlısı inşallah" demekle yerini Alparslan gülerek.

O sırada kapının çalması ile Nazlı kapıya yöneldi ve kapıyı açar açmaz pat dadanak içeri girdi Sema Hanım.

"Yol ver kızım aaaa" diye söylene söylene salona geçti.

Arkasında oğlu ile birlikte herkesin oturduğu salona girdi. Oğlu Faruk elindeki çiçek çikolatayı uzattı Nazlıya.

Herkes şaşkınlıkla onları izlerken kadın koltukta Alparslanı ite ite kendine ve oğluna yer bulup oturdu.

"Ayyy Hikmet Bey çok korktuk çok çok şükür iyisiniz" dedi Sema hanım yelpazesini yellerken.

"Nereden çıktı anneanne bunlar bu çiçek çikolata neyin nesi" dedi Turna fısıltı ile.

"Aman ne bileyim ve münasebetsiz geçmiş olsuna gelmişler belli ki" dedi ve yalandan bir gülümseme ile “hoşgeldiniz “ dedi.

Sema Hanımın gelişi ortama bomba gibi düşerken bir parmak kalınlığında gözlük camlarının ardından bakan oğlu Faruğun saçları inek yalamış gibi taranmış üstüne takım elbise giyinmiş takım elbiseye uyumsuz bir gömlek ve gömleğe taktığı saçma bir kravat ile büyük adam değilde küçük bir oğlan çocuğu gibi duruyordu.

Koyu takımın altına geçirdiği beyaz çoraplar ise cabasıydı.

Anlat anlata bitiremediği o çok meşhur oğlu...

Adamın burnunun üstündeki kocaman ben ise Allah afettsin daha da bir çirkin gösteriyordu onu.

Sema Hanım kimseye fırsat vermeden konuştu oğlunu oğlunun o çok para kazandıran işini.

En son boğazını temizledi ve "Hikmet Bey uzatmayayım hazır sizde iyileştiniz hayırlı işleri uzatmaya gelmez." herkes anlamsızca bakıyordu kadına.

"Sebebi ziyaretimiz Allahın emri peygamberin kavli ile kızınızı oğluma istiyorum" herkes şok olmuştu Necipin yanında oturan Kerimin sinirle yüzü gerilmiş Necip kolunu tutarak onu durdurmuştu.

"Aman Sema Hanım ne diyorsunuz siz böyle pat diye hem Turna sözlü"

"Ayyy yook siz yanlış anladınız Turna değil Nazlıyı istiyoruz. Aman canım istenem Turnayı valla hergün döver oğluşumu" dedi yüzünü ekşiterek. Turna kadına hayretle bakarken herkes kadın daha ne kadar ileri gidebilir diye bekliyordu ikinci şok dalgası evin içinde yayılırken bu sefer dumura uğrayan Necip olmus gözü seyirmeye başlamıştı. Onu durduran Kerim oldu bu defa. Ali Tahir ve Alparslanın gözleri Kerim ve Necipte dolanıyor ani bir atağa karşı tetikte bekliyordu.

O anda Faruk un annesine söylediği şey bardağı taşıran son damla oldu.

"Düğünü çabuk yapalım anne kız çokk güzel hemen koynuma alacağım onu"

Necip o koltuktan ne ara fırladı ne ara Faruk un üstüne çullandı kimse anlayamadı.

"Ulan piçç koynuna almak ne demek lannnn"diye kükrerken öte yandan yumruklarını yüzüne indiriyordu.

" "Bırak oğlumu bırak" diye bağıran Sema hanımın bağırışlarını duymadı. Vurdukça vurdu.

"bırak lan ölecek adam" diye kolundan çekiştiren Ali Tahire dirseği ile geçirmiş dudağını patlamıştı
Ali Tahir acıyla kıvrılırken Alparslan ve Kerim Necipin zaptetmeye çalışsada başarılı olamadı.

"Şerefiz piç sen kimin kadınını koynuna alıyorsun lannnnn o benim kadınım be şerefsiz köpek "

Sema hanım basbas bağırıyordu. "Yetişin komşularrrrr oğlumu öldürüyorlarrrrrrr "

Necip gözü dönmüş gibi dövüyordu adamı.

Ortalık bir anda savaş alanına dönmüştü. Üç adam Necipi zapt etmeye çalışıyordu lakin mümkün değildi. Gözü dönmüş deli kuvveti gelmişti.

Turna Nazlı ve Elif korku dolu gözlerle olanları izlerken Ayaklı gazete Neriman seslere gelmiş polisi aramıştı bile

" Benim kadınımın lan benim duydun u beni ben ne zamandır onu arıyorum haberin var mı senin" diye ortalığı inletirken adamı dövmekten geri kalmıyordu.

"Yeterrrr dur artık Necippp" diye bağırdı Nazlı. Nazlının sesiyle kendine gelebildi Necip. Bir anda adamın yakasındaki elleri gevşedi.

Nefes nefese baktı Nazlıya . O sırada oğlunun başında feryat figan ağlayan Sema Hanım ise söyleniyordu.

"Magandalar biricik oğlumu ne hale getirdi şu hale bakın oğlum oğlum kalk" diye ağlıyordu.

O sırada içeriye giren polisler bir anda Necipin kollarına girdi ve oradan uzaklaştırıp karakola götürürken sağlık ekipleri ise Faruğu ambulansa koyuyordu.

Kerim ve Alparslan Necipin peşine giderken Nazlı olayların stresi ile oracıkta yığılıp kaldı. Nazlının bayılması ile telaşla herkes kızın başına toplandı ve Ali Tahir Nazlıyı kucakladığı gibi arabaya koydu Elif ve Turna ile birlikte hastaneye götürdü.

Hastanenin önünde aniden durdu ve kadını tekrar kucaklayarak acil servise girdi.

"Doktor doktor yok mu bayıldı aniden" dedi Elif

Hızla yanlarına gelen doktor gösterdiği sedyeye uzatılmasını istedi. Ali Tahir Nazlıyı yatağa uzattı ve geri çekildi. Muayene yapılırken dışarı çıkan adam bekledi sadece.

O sırada Nazlının gözlerine baktı doktor muayene etti. Kan aldı." Ciddi bir şey görünmüyor ama her ihtimale karşı bir kan testi yapalım arkadaşlar ona göre serum taksınlar yorgun düşmüş olmalı. " dedi ve kan alması için hemşireyi yönlendirdi.

Turna ve Elif dışarı çıktığında Ali Tahir sandalyede oturmuş bekliyordu.

" Sana da bir pansuman yapsınlar" dedi Turna.

"Gerek yok ciddi bir şey değil. Nazlı nasıl iyi mi" dedi kızlara bakarak.

"Yorgun düşmüş olabilir dedi doktor muhtemelen stres yaptı kan aldılar ona göre serum takviyesi yapacaklar. "

Üçü yan yana oturup beklemeye koyuldu.

O sırada karakola götürülen Necip ifade sonrası nezarete atıldı.

Kerim ve Alparslan dışarıda sigara içerken "Deli mi abi bu adamı öldürecekti anasını satayım"

"Deli oğlum deli normal değil"

"Bu fena yanmış haberi yok kızı isteyince nasıl bağırıp durdu deli dana gibi benim kadınım benim kadınım diye" güldü Alparslan.

Kerimde kahkaha attı.

"Ulan 40 yıl düşünsem onu bu halde göreceğim aklıma gelmezdi" dedi

"Kaç haftadır huysuzdu belli oldu sebebi baksana bide umrumda değil diyip duruyordu piç herif "

"Şu söylediklerini duysa haşata çevirir seni lan sus" dedi Kerimşah gülerek. Sigaranın son dumanını içine çekip dışarı üfledi ve karakola girmek için yöneldi….


Loading...
0%