“Karanlığın bekçileri güneşi selamladı"
Kadın, ağır ağır çıkardı kafasındaki boneyi. Ardından önlüğünü çıkarıp lavaboya ilerledi ve soğuk su ile yüzünü yıkadı. Yoğun ve yorucu günün ardından tek dilediği eve gidip dinlenmekti. Yarın izin günüydü ve yarın tüm gün dinlenebilirim diye düşündü.
Dolaptan çıkardığı yara bandını kenara koydu ve parmağındakini söküp yenisini sardı.
"Küçük kesikler en çok acıtanlar" diye söylendi sessizce.
Üzerini giyindi spor mevsimlik montunu üzerine geçirdi ve spor ayakkabılarını giyerek dışarı çıktı. Restoranın kapısından dışarı çıkar çıkmaz gökyüzüne baktı ve yüzünü ekşitti.
"Lütfen araç gelene kadar yağma" diye diledi.
Eline telefonunu alıp ekrandaki isme tıkladı.
"Çıktım ben kaç dakikaya burada olursun"
"Abla 10 dakikaya geliyorum" dedi karşıdaki ses ve kadın onaylandıktan sonra telefonu kapattı.
İlerledi ve restorana yaklaşık 2 dakika uzaklıkta olan otobüs durağına yetişmeden durdu. Beklemeye koyuldu. Ellerini cebine koyup kafasını tekrar gökyüzüne çevirdi gözlerini yumdu ve temiz havayı ciğerlerine doldurdu.
Gözlerini açtı ve yanı başında duran elektrik direğine yaslandı.
Kafasını sola çevirdi ve karşıdan gelen sarhoş adama takıldı bakışları. Adamı izledi. Hafif esen rüzgara rağmen insanın içini titretiyordu hava. Adam üzerinde sade beyaz gömleği ile insanın içini titreten havaya meydan okuyor gibiydi.
Ya da alkol fena vurmuştu ve adam havanın farkında bile değildi.
Adam sağa sola yalpalayarak yürüdü. Kavisli yüzü kara kaşları ve yapılı saçları ile sokaklarda sarhoş olacak bir tipe benzemiyordu. Bir ara durdu midesi bulanır gibi oldu ve ellerini dizlerine koyarak bekledi. Kafası eğik halde iken iki genç yanına yaklaştı ve kısa olan bağırdı.
"Cüzdanını ver"
Sarhoş adam kafasını yavaşça kaldırdı ve anlamsızca karşısında ki çocuğa baktı.
"Boş boş ne bakıyorsun ulan cüzdanını ver" dedi tekrar çocuk ve omuzuna dokunup itmek isterken adam kemikli elleriyle sertçe itti çocuğun elini.
Sarhoş bir adamdan beklemedikleri bu hamle karşısında tedirgin olan çocuklardan uzun olanı cebinden çıkardığı çakıyı adama doğru uzattı ve üzerine yürüdü.
Adam çocuklara baktı dik durmaya çalıştı geniş omuzları ve yapılı vücudu sıradan bir insan olmadığını ortaya koyuyordu. Muhtemelen ayık olsa yanına yaklaşmanın mümkün olmayacağı tiplerdendi.
Uzun olan çakıyı tutarken kısa olan hızlı bir hamle ile adama yaklaştı ve elini cebine sokarak pantolonundan cüzdanını aldı.
Cüzdanı açtı ve arkadaşına bakıp güldü.
"Hasılat çok iyi" dedi gözleri parlayarak.
Cüzdanı arka cebine koydu ve uzaklaşacakken arkalarından bir ses duyuldu.
"Hey ne oluyor orada?”
İkili yavaşça arkasını döndü ve güldü.
Karşılarında duran kadın çantasını yere koydu dizlerini büktü pozisyon aldı ve takla atarak uzun olanın çenesine tekmeyi geçirdi. Uzun olan çenesine aldığı darbe ile yanındaki arkadaşının çenesine çarptı ve ikiside yeri boyladı.
Çenelerine aldıkları darbe ile yerde kıvranan çocuklar zar zor ayaklandılar. Kız tepelerinde durdu ve "Cüzdan" dedi parmakları ile ver işareti yaparak.
Kısa olan ayağı kalktı. "Abla o nasıl tekme atmak anamızı siktin" dedi.
"Çok konuşma dua et kırmadım şimdi götünün üstünde duran cüzdanı bana veriyorsun hemen" dedi kadın.
O sırada uzun olan da ayaklanmıştı. Yere tükürdü ağzına dolan kanı. Kısa olan cebinden cüzdanı çıkardı ve ucundan tuttu. İkiye katlı olan cüzdan açıldı.
"Bunu mu istiyorsun" dedi kaşlarını kaldırarak.
Kız işaret parmağı ile cüzdanı gösterdi. "Bana bak fazla vaktim yok çeneni gerçek anlamda kırmamı istemiyorsan cüzdanı bana veriyorsun"
"Tamam" dedi çocuk ve ani bir hamle ile cüzdanı arkadaşına attı. Uzun olan hızlı bir hareketle içindeki parayı çekip aldı ve cüzdanı kadına fırlatarak koşarak uzaklaştı.
"Siktir" diye söylendi kadın. Çocukların arkasından bakakaldı. Yan tarafa döndüğünde yere oturmuş başı öne eğilmiş elleri yere düşmüş adamı gördü.
Ceketini giydi ve dönüp yerde oturan adamın önünde tek dizini kırarak durdu ve adamın kolundan kavrayarak yerinden kaldırdı. Ayakta zar zor duran adamın eğik olan kafasına doğru eğildi ve göz hizasına geldi.
"Paralar gitti ama kimlik ve banka kartların güvende" dedi adamı doğrultmaya çalışırken.
Adamın kafası kadının omuzuna düştü. Kadın adamın ceplerini yokladı telefonunu bulmak için ön ceplerinde telefonu yoktu. Ellerini kalçalarındaki ceplerine yönlendirdi ve dokunarak telefonun varlığını keşfetmeye çalıştı. Adamın sıcak nefesi kadının boynundan içeri dalarken
" Fıçıyamı düştün be adam leş gibi kokuyorsun" diye söylendi kadın.
Adam gözlerini araladı ve poposunda hissettiği eller ile kadının belini kavradı.
Kadın aniden adamı uzaklaştırdı. "Hösst be ne yapıyorsun sarhoş falan dinlemem gömerim kafayı ona göre" dedi adamın gözlerinin içine bakarken.
Kaşları çatık olan adamın dudakları kıvrıldı yarım yamalak.
Ağzında yuvarladı kelimeleri ve "Sende beni elliyorsun" dedi.
"Ulan Ali geç kaldın şu düştüğüm duruma bak. Ahhh şu kör olası vicdanım bırakacaktım ki soyup soğana çevireceklerdi oh olacaktı. Ah be kızım Turna ne diye her halta sokarsın burnunu temiz temiz işine git gel be bir gece vakti sarhoşun biri ile uğraşmadığın kalmıştı... "diyerek kızdı kendine.
" Ne çok konuşuyorsun be kadın dır dırdırır"
Adamın kafası tekrar kızın omuzuna düştü ve Turna tam cevap verecekken adam bir anda öğürüp kızın sırtından aşağı kustu.
O an kız kaskatı kesildi. "Lütfen biri zamanı geri alsın" diye konuştu ağlamaklı. Adamı kendinden uzaklaştırdı kollarından tutarak ve adam arkaya doğru yalpalayarak göt üstü yere düştü.
"Yahu be kitapsız şu ceketi daha dün almıştım beee" dedi ceketini çıkarırken. Ceketin sırtındaki kusmuğa baktı tiksinerek ve suratını buruşturdu.
Adam kafasını kaldırıp kıza baktı ve gömleğinin koluyla ağzını sildi.
"Ne tatava yapıyorsun bir ceket için" dedi adam ağzında yuvarlayan kelimeleri zar zor kullanırken.
Kız sinirle adama döndü gökyüzüne bakıp derin bir nefes aldı.
"Ne halin varsa gör be hem iyilik yaptım hem laf işitiyorum" dedi ve arkasını döndü yerdeki çantasını alıp hırsla olduğu yere yürüdü. Tam o sırada çalınan korna ile aracın gelmiş olduğunu farketti.
Kapıyı açıp araca bindi. Sinirle söylendi. Şaplağı karşısında duran genç adama yapıştırdı.
"Neredesin be kaç saattir. Ağaç oldum burda"
"Ahhh!! diye söylendi adam kulağını tutarak.
" Trafik vardı be abla son sürat geldim yinede yedim şaplağı"
" Çok konuşmada sür hadi ölüyorum yorgunluktan "dedi. Eliyle yolu işaret ederek.
Araç hareket etmeye başlarken aynadan arkada kalan adama takıldı gözleri sere serpe yere uzanmıştı adam. Zihninde dalgalanan görüntülerle gözleri dolan adam bomboş gökyüzünü izledi yere bir seksen uzanırken.
Araç ilerledikçe küçüldü adam. Turna vicdanı ile kendi arasında kaldı lakin vicdanı ağır geldi.
" Durr! "diye bağırdı aniden.
Araç ani bir frenle durdu ve kız Alinin konuşmasına fırsat vermeden indi araçtan.
Adamın yanına yürüdü. Öylece tepesinde dikilik adamın yüzünü inceledi. Derin bir nefes alıp eğildi ve kavrayarak kaldırdı. Ali araçtan indi kıza doğru yürürken adamın bir koluna girdi hızla.
" Kim bu adam abla "
" Çok soru sorma da yürü hadi" dedi kadın.
Aracın arka kapısını açtı ve adamı arkaya yatırdı. Yerden aldığı cüzdanı cebine koydu. Ön tarafa yerleşti.
Araç yola koyuldu. "Abla adamı bırakalım mı süreyim mi?" dedi Ali tedirginlikle.
Kız aniden genç adama döndü. "Bana bak bu geceden tek bir kişiye söz edersen canını okurum Ali haberin olsun" dedi işaret parmağını adamın yüzüne doğrultarak.
"Tamam abla söylemem kimseye bir şey de kim bu adam" dedi dikiz aynasından adama bakarak.
Kız arkasını dönüp adama baktı "Başımın belası" dedi gözlerini yola çevirerek.
Sessizce ilerlediler. Az sonra bir mahalleye girdi araç ve iki katlı girişleri farklı olan müstakil bahçeli bir evin önünde durdu .
Kız araçtan inerek adamı ayaklarından çekti ve kolunun altına girdi. Ali diğer tarafına geçerken konuştu kadın.
"Olabildiğince sessiz ol dedem duyarsa kıyamet kopar" dedi sessizce.
"Abla sen onu boşver dua et ayaklı gazete Nerimana yakalanmayalım" derken arkalarından işitilen sese baktılar omuzlarının ardından.
Ayaklı gazete Neriman yine uyumamış gecenin bir yarısı ışığı açıp pencereye dikilmişti.
"Gece gece nereden böyle çocuklar" diye seslendi. Ali hızla adamın önüne geçmiş ve konuşmaya başlamıştı.
"Turna ablamı aldım Nerimancım şimdi bende seni anıyordum vallahi" dedi heyecanla.
"Aaaa aaa ne olduda andın beni" diye şakıdı yaşlı kadın.
"Nerimancımm üzerimde bir ağırlık bir ağırlık okusan da geçse diyordum ki sen belirdin cam da kalp kalbe karşıymış başka bir şey dileseymişim Allahtan" dedi genç adam.
"Hah ha haah" diye kahkaha attı yaşlı kadın eliyle çağırdı. Henüz 50 sinde dul bir kadındı Neriman. İşi gücü saatlerce pencere kenarında durup dedikodu yapmak ve mahalleliyi izlemekti.
"Gel ayol gel okurum şimdi seni hiç bir şeyin kalmaz" dedi ve pencereyi kapattı.
"Ucuz atlattık abla siz çıkın ben Nerimanı idare ederim" dedi.
Turna kafasıyla onayladı "Sağol Alim sağol ben hallederim gerisini" diyerek koca adamı sürükleye sürükleye yukarı çıkardı. Adam kadının omuzuna düşmüşken Turna kapıyı zorlukla açtı ve kapı açılır açılmaz ikiside yere düştü.
Kız yanına düşen adamı bir anlığına yok sayıp soluklandı. Bir süre soluklanıp yanında uzanan adama dönüp baktı.
Sonra ayağı kalkıp çantasını kenara aldı ve ayakkabılarını çıkardı.
Doğruldu adamın uzun bacaklarını kapı eşiğinden çekip kapıyı kapattı ve ayakkabılarını çıkarıp sürükleyerek salona taşıdı.
Zorlukla koltuğa çıkardı yatırdı. Adamın kusmuk bulaşmış gömleğine değdi gözleri gidip gardroptan kuzenine ait bir üst çıkardı ve adamın yanına vardı.
Koltuğun kenarına oturdu ve adamın düğmelerini açmaya başladı.
Adamın kaslı vücudu gözlerinin önüne serildi. İki eli ile sırtından kavrayıp kendine doğru çekti ve gömleği kollarından sıyırdı.
Adam güçlükle dururken kafası yanına düştü ve boynundaki dövme gözler önüne serildi. Kızın parmakları istemsizce dövmenin üzerinde gezindi parmakları karıncalandı ve aniden çekti. Elinde bulunan üstü adamın kafasından geçirerek giyindirdi ve üstüne pikeyi örterek banyoya geçti.
Suyun derecesini ayarlayıp yıkandı saçlarına bulaşan kusmuktan iyide arındı.
Elinde havlu ile odasına geçerken adamın üstünü açmış olduğunu gördü. Saçlarını kuruladığı havluyu kenara bırakıp adamın üstünü örttü.
Yatağına ilerleyip yatağa uzandı ve hemen uykuya daldı.
Sabah güneşin ışıkları salona KerimŞah'ın tamda yüzüne vuruyordu. Adam gözlerini kırpıştırarak araladı. Başının ağrısı ile elini başına götürüp sıktı. Gözlerini yavaş yavaş açarak tavana baktı. Usulca doğruldu ve gerindi.
Etrafa baktığında evde olmadığını gördü. Hızla etrafı süzdü. Sonra üstüne baktı kendisine ait olmayan üste baktı. Ardından evin her tarafında gezindi gözleri. Ayağı kalktı ve tek oda olduğu anlaşılan odanın aralık kapısından içeri girdi. Yatakta uzanan kadını gördü. Yanına kadar geldi. Yatağın başında kaşları çatık halde dikildi ve gözlerini kadına dikti. Dün geceye dair bir şeyler hatırlamaya çalıştı fakat anımsayamadı.
Turna başında duran adamı hissetmiş gibi gözlerini araladı ve bulanık halde belli belirsiz adama baktı gittikçe netleşen görüntüsünden adamın tepesinden çatık kaşları ile ona baktığını gördü ve aniden yatakta doğruldu.
Baş parmağını ağzından içeri sokarak üç kere damağını yukarı kaldırdı. Korkuyla göğsünü tuttu.
O sırada adam eğilmiş kadının dibine kadar girmiş çatık kaşları ile kadına bakıyordu. Lakin hiç bir şey hatırlamıyordu.
Kız aniden kafasını kaldırdı ve "Ne diye dibime dibime giriyorsun be adam" dedi. Ayağı kalkarak.
Adam kızın gözlerinden zerre çekmedi gözünü "Sen kimsin ve burada ne işim var " dedi erkeksi ve boğuk çıkan sesiyle.
"Ohoooo paşam hiçbir şey hatırlamıyor" dedi Turna ellerini sallayarak.
Adam arkasını dönüp gitmeye yeltenen kızın kolunu tuttu ve kaşlarını daha da çattı. "Burada ne işim var" dedi sertçe.
Turna ilk önce adamın kolunu tutan eline baktı sonra adamın yüzüne dikti gözlerini. "Gece sarhoştun gasp edildin telefonun yoktu kimseyi arayamadım ve seni buraya getirdim." dedi dümdüz.
Adam kızın yüzünde gezdirdi gözlerini lakin yalana dair bir belirti yoktu.
Turna ilerledi ve çantasından adamın cüzdanını çıkarıp atama attı. Havada cüzdanını yakalayan adam cüzdanını açtı ve para hariç her şeyin yerliyesinde olduğunu farketti.
Cüzdanı katlayıp arka cebine koydu ve "Gömleğim nerede" diyip sertçe yükseltti sesini. Turna aniden arkasını döndü ve adamın sesini yükseltmesi ile sinirle cevap verdi.
"Yahu sen insanlık nedir bilmez misin be adam deşiyorlardı ulan ciğerini" dedi sitemle ve cevap vermesine fırsat vermeden kurutmadan aldığı gömleği adama fırlattı.
"Yahu hem insanlık yaptık hem teşekkür edeceğine dövmediği kaldı. Salaklık sende kızım bırakacaktın donuna kadar soyacaklardı...." adam kadının kendi kendine söylenmesine daha fazla dayanamayarak konuştu.
"Yeter ulan dırdırdırırı kafa bizimkide" dedi erkeksi sesiyle.
Turnanın gözünde canlandı dün gece. Aniden adama yöneldi ve adam o sırada üzerindeki üstü çıkarmış gömleği giymek ile meşguldü.
Adamın düğmelerini dahi kapatmasına fırsat vermeden sırtından kapıya doğru itmeye başladı.
"Hadi çık evimden hemen şimdi " diyip itti adamı adamın gömleğinin yarısı açık vaziyette dış kapıya kadar itekledi. KerimŞah kendini iten kıza engel olamadan Turna bir hışımla kapıyı açtı ve kapıyı açar açmaz dedesi ile göz göze geldi.
Şok vaziyette dedesine bakakaldı. Yaşlı adam ilk önce torununun yanındaki yarı çıplak adama baktı ardından;
" Turnaaa!!" diye gürledi. Hızla belindeki silahını çıkardı aniden ve adama doğrulttu.
"Kim Ulan bu adam sen eve adam mı atıyorsun hemde benim evimde benim üstümde eee" diye kükredi.
Turna bir anda KerimŞah’ın önüne atladı.
"Yok dedem valla görüldüğü gibi değil"
"Gözlerimemi inanayım şu karşımda duran yarı çıplak adama mı heeee!!" diye gürledi ihtiyar adam. Dedesinin sesi ortalığı inletirken KerimŞah içinde bulunduğu ortamın şaşkınlığını üstünden henüz atamamış olanları izliyordu.
Anneannesi duyduğu ses ile aniden yukarı çıktı. "Ne oluyor yine deli dana gibi bağırıyorsun be adam" dedi merdivenleri çıkarken.
"Gel de gör Hayriye Hanım gelde gör ne olduğunu" diye konuştu dişlerinin arasından.
Hayriye Hanım Turnanın arkasında duran adamı gördü ardından eşinin doğrulttuğu silahı.
Eşinin yanına hızla yetişti ve "İndir şu silahı izah etsin kız"
"Neyini izah edecek ulan neyini"
"Dedem vallahi göründüğü gibi değil dur bir anlatayım sinmezse içine çek vur ikimizide " dedi hızla.
Adam olanları anlamaya çalışıyordu lakin kendini anlayamadığı bir ortamda bulmuştu.
Hayriye hanım eşinin silah tutan elini tuttu ve sakince aşağı indirdi.
"Tüm mahalleyi ayağı kaldırdın indir şunu geç içeri anlatsın eğrisi doğrusunu"
Adam homurdanıp "Geçin içeri diye" bağırdı.
KerimŞah neye uğradığını şaşırırken kızın ters istikamette itmesi ile içeri girip koltuğa oturtuldu.
Dedesi tekli koltuğa geçerken Turna hızla KerimŞah’ın yanına oturdu.
"Dedem göründüğü gibi değil" dedi elleriyle oynayarak.
"Anlat bileyim o vakit"
"Dede bu... Bu... Arkadaşım gece zor durumdaydı bırakamadım başka bir şey yok vallahi billahi yok olsa ilk sana söylerim dedem"
Adam bastonunu sertçe yere vurdu "Madem bir şey yok ne diye silahın önüne geçtin o zaman doğru söyle aşığın mı bu adam kızmayacağım Turna"
"Yok dede öyle değil"
"Madem değil yarı çıplak adamın ne işi var evinde!" diye kızdı.
Kız bir dedesine bir kendisine sinirle bakan adama baktı.
Derin bir nefes aldı ve "Tamam dede kızma sen kızacaksın diye anlatamadım işte erkek arkadaşım" dedi hızlıca.
Adam kafasını eğip kıza ne oluyor der gibi baktı. Dedesi bir adama bir kıza baktı.
"İsmi yok mu bu adamın Turna" dedi şüpheli gözler ile.
Turna adama yardım dilercesine baktı ve "KerimŞah! KerimŞah Atmaca" dedi adam dedesine dönerek. Kız derin bir nefes aldı.
Dedesi baştan aşağı süzdü adamı "Elinizi yüzümüzü yıkayıp kahvaltıya inin" dedi çatık kaşlarının ardından ve hızla kalkıp çıktı evden.
Turna dedesinin çıkması ile elini hızla atan kalbine götürdü. Mutfağa yönelip hızla su içti.
KerimŞah kıza yaklaştı ve ellerini beline koyup açıklama bekledi.
Turna KerimŞah’a döndü ve "Çok teşekkür ederim dedem ikimizide gözünü kırpmaz vururdu" dedi.
"Kızım aklın başında mı senin kimsin sen ben nereden erkek arkadaşın oluyorum senin sen aklını mı kaçırdın"
"Ne deseydim elin sarhoşuna kıyamadım dede eve getirdim mi deseydim deseydimde vursaydı bizi valla eski keskin nişancı alnımızın çatından vururdu"
Adam sabır çekti"Ulan gece içen aklımı sikeyim nasıl bir şeyin içine düştüm ben "
diyip iki elini havaya kaldırdı.
" Sadece aşağı in kahvaltını yap sonra git dedem hatırlamaz sonrasını unutuyor hatırlamıyor"dedi.
"Kendi başının çaresine bak uğraşamam seninle" dedi KerimŞah kapıya yönelirken.
Turna aniden önünde dikildi. "Bak dedem hasta ve inan bana şu an inmezsek onun içinde benim içinde iyi şeyler yaşanmayacak sadece bir kaç dakika" dedi yalvarır gözlerle bakarak.
"Seni tanımıyorum kızım neden sana iyilik yapayım" dedi ateş saçan gözlerini kıza dikerek.
"Bende dün gece seni tanımıyordum ama iki yan kesici sana çakıyı doğrultup seni soyarken engel oldum hemde kadın halimle şimdi sen erkek halinle yardım etmekten mi gocunuyorsun" dedi çenesini kaldırdı.
KerimŞah kızım yüzünü gözleri ile tavaf etti daha sonra yutkundu tek kaşı havaya kalktı ve derin bir nefes aldı. "Sadece 5 dakika" dedi.
Turna aniden zıpladı "Sadece 5 Dakika" diyerek gülümsedi ve KerimŞah’ı kolundan tutarak hızla aşağı inip kapıyı çaldı ve içeri girdi. Dolaptan çıkardığı erkek terliğini eğilip adamın önüne koydu ve salonda hazırlanan masaya doğru ilerledi.
Dedesi masanın başında oturuyordu ve az öncekinin aksine daha yumuşak duruyordu.
"Hayırlı sabahlar efendim" diyerek sandalyeyi çekip oturdu KerimŞah.
Elinde çaydanlıkla masaya gelen Hayriye Hanım oldukça neşeli ve güleryüzle duruyordu.
"Hoşgeldiniz çocuklar" diyerek selam verdi ve masaya oturdu.
Hikmet Bey doğruldu ve "Ekmeği uzat Turna" dedi sert bir sesle. Kız aniden ekmeği uzattı ve masada bulunan kahvaltılıklardan tabağına koyup kahvaltıya başladı.
Dedesi aniden yüksek sesle bağırdı. "Turna eve ilk defa gelen misafire böyle mi davranıyorsun çocuk belli ki çekiniyor tabağına kahvaltılık koysana" dedi çocuğu tabağını gösterdi.
Turna aniden KerimŞah’ın önündeki tabağa bir kaç parça bir şey koydu ve önünü döndü.
KerimŞah oyuna ayak uydurdu ve kahvaltısını yaptı.
"Eeee damat ne iş yapıyorsun bakalım" dedi Hikmet bey. Turnanın boğazına kaçan çay öksürmesine sebep olurken KerimŞah adama baktı ve "İş insanıyım efendim kendi işletmem var" dedi kısaca.
"Pek ala pek ala kaç yaşındasın bakayım sen"
"33 yaşındayım" dedi olabildiğince sakin kalarak.
"İyi iyi çok yaş farkı yok bizimkinde 27 yaşında zaten"
"Benimle Hayriye Hanım arasında 10 yaş var. Buda anneannesi gibi çok konuşuyor değil mi" diye pat diye konuştu Hikmet bey.
KerimŞah istemsizce dudakları kıvrıldı. Cevapsız kaldı.
Kahvaltı faslı bitti ve KerimŞah tam gidecekken gürledi yaşlı adam.
"Damat nereye gidiyorsun bir tavla atalım seninle" dedi tek kaşı havada.
KerimŞah kıza baktı çenesi seyirdi. Lakin kırmadı yaşlı adamı ve "Olur" dedi. Ve adamı takip etti.
Hikmet Bey karşısına KerimŞahı alarak tavlayı açtı ve "Turna bize bir kahve yap" dedi. Mutfağa doğru seslenerek.
Turna mutfakta dün gece olanları anneannesine anlattı bir çırpıda Halime Hanım ise "Bugünü atlatalım unutur zaten çocukta hiç bozuntuya vermiyor ne efendi adam" dedi.
Turna cevap vermeden cezveyi aldı ve iki tane şekersiz kahve yaptı.
İçeriye adımladı ve dedesinin kahkahalarla güldüğünü gördü.
Salona giren torununu görünce "Yahu nereden buldun bu adamı tam istediğim gibi bir damat sahi nasıl baktı senin gibi huysuza bu adam neyse ne evde kalacaksın diye ödüm kopuyordu yahu " dedi gülmeye devam ederek.
Turna şaşkınlıkla kahveleri ikram etti ve koltuğa oturup neler olduğunu anlamaya çalıştı. Dedesi askerlik anılarını anlatıyor KerimŞah ise eşlik ediyordu. Kahvesi bitince müsaade isteyerek ayağı kalktı ve onunla birlikte dedesi de bastonuna tutunup ayağı kalktı.
Turna kapıya doğru KerimŞaha eşlik ederken adam Dedesinin ve Halime Hanımın ellerini öperek çıktı evden. Bahçenin dış kapısına geldiğinde "Teşekkür ederim" dedi KerimŞaha dönerek.
"Önemi yok dün gecenin karşılığı olarak düşün dedi sağa sola bakarken."
Turna ya döndü ve "Telefonunu kullanabilir miyim" dedi.
Turna telefonunu uzattı hemen "Tabii" diyerek.
Adam kızın elindeki telefonu alarak bir numara çevirdi ve "Alparslan benim KerimŞah"
....
"Gelince anlatırım bana temiz kıyafet ayarla ve ofise geç geliyorum" dedi ve kapattı telefonu.
Telefonu kıza uzatarak gelen taksiyi durdurdu ve hiç bir şey demeden hızla araca bindi ve gözden kayboldu..
Canım okurlar yavaş yavaş giriş yapıyoruz hikayeye. Umarım okumaktan keyif aldığınız bir hikaye olur.
Sevgiyle kalın. :❤️