Yeni Üyelik
20.
Bölüm

20. Bölüm

@dilefruz

Ali Tahirin kafasında binlerce düşünce yer ederken çıkmaza girdi. Kim neden yapmıştı. Kocası olacak adam mı yoksa ailesimi ne olmuştu ne ne ne!!!

Koruyamamıştı sevdiği kadını kör kuyularda bırakmıştı. Saatlerce uyudu Serçe. Bir kaç saatin ardından zorlukla araladı gözlerini. Sağ göz kapağı morarmış üstelik yarı açılır vaziyetteydi.

Ali Tahiri buldu gözleri. Başında gözleri kan çanağına dönmüş sakalı uzamış iki hafta gibi bir sürede zayıflamış adamı buldu.

Konuşmak istedi lakin dermansız kaldı. Ali Tahir Serçenin uyandığını görüp yavaşça kaldırmaya çalıştı. Acıyla aralandı Serçenin dudakları. "Ahhhh!!!"

"Yavaş yavaş ol" dedi Ali Tahir çatallaşan sesiyle.

Serçe doğrulunca Ali Tahir sakince kucakladı ve banyoya götürdü.
Yavaşça indirdi ve "Üzerini değiştireceğim" dedi titreyen sesiyle.

Elleri titreye titreye gelinliğin fermuarını açtı ve yavaşça aşağı sıyırdı gelinliği. Ağlamamak için yanaklarının içini kanatırcasına ısırdı Ali Tahir. Bu şekilde olmamalıydı. Sevdiği kadının üstündeki gelinliği bu halde mi çıkaracaktım yarabbi dedi içinden.

Karşısında iç çamaşırıyla kalan kıza baktı. İncecik duran bedenine... Üst kısmı sırtı kolları mosmor olan kan toplamış vücuduna baktı. Dişlerini sıktı. Zarzor Yutkundu acıyla. Kör olmak istedi o an. Daha fazla dayanamadı.

Dolan gözlerini aşağı eğdi. Ayakları parçalanmış çamur kalıntılarının yer ettiği, kesik dolu o narin ayaklarına baktı. Bir damla yaş süzüldü gözlerinden.

Karşısında titreyen kadını yavaşça tabureye oturttu ve suyu ılık olacak şekilde ayarladı.

Ayaklarına tuttu ilk. Gözyaşlarıyla yıkadı acıtmamaya binbir özen göstererek.

Ayağı kalktı sonra saçlarını çözdü şampuanladı ve yıkadı bir güzel.

Vücuduna değemedi elleri kuruyan kanları suyla yıkadı.Sonra getirdiği bornozu bir bebeği sarar gibi sardı ve kucakladı tekrar acıtmamaya özen göstererek.

Yatağa oturttu Serçeyi. Sakince saçlarımın ıslaklığını aldı havlu ile.

Sonrasında ayaklarının dibine eğildi kuruladı havlu ile ağlaya ağlaya sessizce konuşmadan yaptı hepsini. O an bin yıldan daha uzun gelmişti Ali Tahire.

Yatağın kenarında duran çamaşırları aldı eline ve bornozu indirmeden, iç çamaşırını indirip giydirdi. Ardından bornozu açtı ve ıslak sütyeni çözerek bakmamaya özen göstererek çıkardı. Sırtı dönük oturttu Serçeyi ve komidinin üstünde duran kantaron yağını alarak nazikçe beline sırtına sürdü. Elleri kızın morluklarında gezdikçe yıkıldı da kalkamadı. Parmak uçlarında başlayan o sızı kalbinde yer etti kaldı.

Sonrasında üzerine temiz atleti geçirip bir bebeği giydirir gibi pijamalarını giydirdi. Ayak ucuna eğilip ayağında oluşan yaraları yağladı.

Fazlalık kıyafetleri alıp banyoya koydu ve kan çanağına dönmüş gözleri ile Serçenin yanına oturdu.

Zorlukla boğazını temizledi...

"Ne oldu neden bu haldesin" diyebildi zarzor.

Serçe patlamış dudağınla yarı gülümser gibi oldu. Gözleri uzaklara daldı. “Düğün iptal oldu babamda kapı önüne koydu seni öğrendi..." diyebildi.

Bir kaya geldi oturdu Ali Tahirin gögsüne. Ruhu bedenine sığamadı sanki.

"Neden bana gelmedin" dedi Ali Tahir utançla.

Serçe dolu gözlerle baktı adamın gözlerine. Acıyla güldü. Ve Ali Tahirin kıymetini koparan o cümleleri kurdu.

"Sen benim kanatlarımı kırdın Ali Tahir. Nasıl gelseydim sana. Sen beni sensiz bıraktın ben nasıl sana gelseydim..." dedi ve dolu gözlerini kaçırarak ayağı kalktı ve yatağa girip sırtını döndü.

Kıyameti koptu Ali Tahirin. Daha fazla nasıl acır diye düşündü o an. Kalbi binbir parçaya bölünmüştü.
Kolunu kanadını kırmıştı demek.

Ali Tahir hiçbir şey diyemedi. Yüreğindeki ağırlıkla zarzor kalktı yataktan ve nefeslenmek için dışarı attı kendini.

Kerimşah fellik fellik aradı Turnayı gelen telefon ile söylenilen mekana gitti.

Dağ başındaki mekana gittiğinde evden geriye küller olduğunu gördü. İnanamadı...

"Aaaaaaaaaaaaaağğğ" diye bağırdı ciğerlerini yırtarcasına...

Ne ölüsünü ne dirisini bulamadı. Gelen ekipler yanmış cesetleri çıkardılar kemik parçalarını. Birde kadın cesedi çıktı yanmış, teşhis edilmesi imkansız olan. Parmağında Turnaya aldığı yüzük...

Delirdi KerimŞah kafayı yiyecek noktaya geldi. "Benimsin dedim benim bensiz nereye gidersin" diye haykırdı. Yanmış cesedi ceset torbasına koyan yetkililer zar zor tuttular adamı yırtınırcasına ağladı KerimŞah “ Bırakın tanırım ben bırakın ne olur bırakın. “
İzin vermedi yetkililer. Geriye yanmış bir kadın ve ölü bir adam kaldı.
Kendini kapattı eve ve adım atmadı dışarı. Haftalar geçti tamı tamı tamına 8 hafta...

Bu süre zarfında Nazlının ve Necipin bebekleri 7 aylık olmuştu bile...

Serçe, Ali Tahiri defalarca istemediğini söylesede Ali Tahir bırakmadı. Bir süre Alparslanın evinde kaldılar. Ali Tahir her gün özenle Serçenin ilacını sürdü onu yıkadı kendi giydirdi bebek gibi. Tüm bunlar olurken Serçe Ali Tahir ile adam akıllı konuşmadı bile. İzin verdi kendisine bakmasına lakin gözü değsede gözüne gönlünü sakındı.

"Daha ne kadar böyle devam edecek ne kadar daha beni bu zindanda bir başıma bırakacaksın" dedi Ali Tahir titreyen sesiyle.

"Sen bana ait değilsin artık Ali Tahir!! O kadını öptükten sonra bana ait olamazsın" dedi Serçe gözlerini kaçırarak.

"Öpmedim tamam mı öpmedimmmmmm!! Sana sinirliydim çok sinirliydim gitmen için yaptım her şeyi.
Onu öptüğümü sandığında dudakları ile aramda başparmağım duruyordu. Kimsenin ne eli ne dudağı değmedi be kadın bana. İstesemde yapamam istesemde dokunamam... " Bir süre durup nefeslendi. Eliyle burun kemiğini sıktı. Dolan gözlerinden alacak yaşlara engel olmak için gözlerini yumdu. Arkasını döndü. Zar zor yutkundu.

“Nası değsin nasıl değsin söyle!! Ben seninle yıkandım baştan sona. Başka biri olmadı olmayacakta. Sen bana başkasının kadını olacağım dediğinde gururumdan gelmedim peşinden ama gözüm hep üstündeydi anladın mı müdahale etmedim sen benden gittin mutlu olmak istersin diye müdahale etmedim işte. "dedi bağırarak.

Serçe hızla kalktı ayağı ve" Aptal!!! Ben sensiz nefes alamam dedim sana , aşığım dedim Ali Tahir. Nasıl başkasıyla mutlu olacağımı düşünürsün nasıl buna izin verirsin nasıl böyle bir oyun oynarsın bana sen.
Sen , kendini öldürsen bile içim soğumayacak anladın mı bir anlık kıskançlığının nelere sebep olduğunu gör işte. Seni öldürmem gerekiyordu. Orada o kadının yerine seni dövmem gerekiyordu duydun mu beni "dedi aynı şiddetle.

" Bende seni sevdim hala daha seviyorum kızım seni. Sensiz her günün nasıl berbat geçtiğini biliyor musun sen evet evet aptalım ben koca bir aptalım seni böyle bir duruma soktuğum için koca bir aptalım ben rahatladın mı "

" Rahatlamadım.!!! Rahatlamayacağım! Defol odamdan defollllllll! "dedi Ali Tahiri iterek.

Ali Tahir hızla eğilip sırtına aldı Serçeyi." Hiçbir yere defolup gitmiyorum sensizlik yeterince zordu. Şimdi kendi evimize gidiyoruz. "dedi ve sırtladı Serçeyi.

" Bırak beni bırak Ali Tahir istemiyorum seni bırakkkkkk!! "diye bağırdı Serçe başaşağı ama ne fayda.

" Ula uşağumm bırak ula kızı gözleru kan dolacak "dedi Asiye Nene.

" Bırakmam Asiye Nene kız benim kızım, karım olacak insanı daha fazla başka yerde yatırmam şimdi evimize gidiyoruz müsaadenle "dedi ve çıktı kapıdan.

" Ula bunların hepisu delıdur. Eliffff gel kız asağu ha bu deli oğlan kapti götürdi paçiyi. "

Elif arkalarından gülerek baktı. Uzun zaman sonra ilk defa güldü...

" Bırak babone bırak "dedi ve kapıyı kapattı.

Serçeyi arabaya yerleştirip aracı eve sürdü üç sokak ötede yeni bir yerde indiler. Zor bela indi Serçe.

" Neresi burası "

" Bizim evimiz "

" Bizim diyip durma biz diye bir şey yok!!! Diğer ev ne oldu "

" Kötü anıların olduğu bir eve seni getirmek istemedim" dedi ve kapıyı açtı Ali Tahir.

Serçe içeri girdi el mahkum. Yatak odasını buldu ve yatağa geçti. O sırada gömleğinin düğmelerini çözen Ali Tahir hızla yatağa geçti. Serçe döndü ve "Ne yapıyorsun sen" dedi sinirle.

"Serçe şimdi değil şimdi değil sana bu kadar hasret kalmışken şimdi değil sadece sarılacağım çok özledim" dedi çocuk gibi.

Ses etmedi Serçe edemedi ve Ali Tahir Serçenin belini sardı saçlarına gömülüp kokusunu içine çekti. Bu hareketi karşısında kıpırdandı kız.

"Dur be kızım dur... Kokunu nasıl özledim bırak bırak ne olur bırak izin ver sadece beş dakika..."
Kıpırdanmayı bıraktı Serçe. Ali Tahir bir ahtapot gibi sarıp sarmaladı kızı...
***
Kerimin durumu kötüye gidiyordu. Eve kapandıktan sonra kimse ile iletişime geçmedi defalarca kapısına gidilmesine rağmen açmadı geri gönderdi herkesi.

Turna’nın ölüm haberinden sonra dağıldı herkes.

Herkes bir noktada dağılmıştı.

Alparslan , Elifi bebeğini kaybettikten sonra toparlayamadı. Yüzü gülen kız ölü bir mankene döndü. Yer yer tebessüm ediyor ama asla eskisi gibi gülümsemiyordu. Geceleri korkuyla uyanması çığlık çığlığa kalması Turnanın yok oluşu için kendini suçlaması bitmek bilmedi...

O günden bu yana Alparslanı almadı yatağa Alparslan odaya konulan koltukta geçirdi geceyi. Gece Elifin durumu yüzünden uyumuyor sabaha karşı uykuya dalıyordu.

Bir gün Alparslan ve Asiye Ninenin konuşmasına şahit oldu Elif...

"Babone benim kaderim mi bu...

" Yohh uşağumm sıkma canuni iyi olacak Allahun izniyla"

"Benin yüzümden oldu Babone o adam bana olan düşmanlığı yüzünden yaptı bunları ben karıma sahip çıkamadım doğmamış bebeğime baba olamadım... Ben..." dedi ve düğümlendi tüm kelimeler hıçkırıklarla ağladı babaannesinin omuzunda.

"Her şey Allahtandur kopelimm. Sakin kalacasun Allah büyüktür da" dedi titreyen sesiyle. Onunda elinden bir şey gelmiyordu yaşlı kadın torununun ağlamasına gözyaşları ile karşılık verdi.

“ Elifte annem gibi bırakır gider mi babone “

“ Sus ula nasıl söz öyle yapmaz ula benim gelinum” dedi Asiye nine yaşlı gözlerinin ardından.
Babaanne torun yaşadığı duygusal andan gelen telefon ile koptular.
Alparslan o gün gelen telefonla kendini toparlayıp dışarı çıktı. Necip ile birlikte Kerimin evine gittiler. O gün Kerim ilk defa açtı kapıyı.

Kapıya kadar dolup taşan içki şişeleri ile her taraf batmıştı. Üzerinde iki ay öncesinden kalan tshirt şişmiş gözleri çöken yanakları ve birbirine karışmış saçı sakalı karşıladı onları.

Dehşete kapıldı ikiside... Kapıyı açıp içeri girdi hiçbir şey demeden koltuğa yatarak battaniyeyi üstüne çekti.

Alparslan ve Necip birbirine baktı. Konuşmadılar. Necip etraftaki içki şişelerini toparlamaya başladı.

"Madem geldiniz ses yapmadan oturun"!! diye bağırdı battaniyenin altından.

Necip bıraktı elindekileri ve bir şey demeden çıktılar. Konuşmayacaktı Kerimşah biliyordu ikiside. Ne götürelen yemeği yedi ne adam akıllı konuştu. Necip kızı olacağını söylediği zaman bile tepkisiz kaldı.

Alparslan eve gittiğinde Elif açtı kapıyı. Alparslan kafasını kaldırdığında üzerini giyinmiş saçını makyajını yapmış karısını görünce şaşırdı bir iki dakika kapıda bekledi. Babaannesi ile gözgöze geldi ve babaannesi gözlerini kapatıp açtı gülümsedi. Üzerindeki şaşkınlığı atamadan içeri adımladı adam.

Üzerini çıkardı, Elif elindekini alıp yanağını öptü. İkinci bir şok dalgası yaşadı Alparslan.



Neler oluyor diye düşünürken içeri geçtiğinde hazır masaya bakakaldı.

En sevdiği yemekler hazırlanmıştı. Elif büyük bir mutlulukla eşinin tabağını hazırladı ve o gece uzun zaman sonra eskisi gibi yemek yediler.

Gecenin sonunda Asiye Hanım erken geçti odasına Alparslan televizyon izlerken Elif mutfakta işini bitirip kocasının yanına geldi ve "Ne yapıyorsun Alparslan"

"Televizyon izliyorum Efulim"

"Sırasımı şimdi televizyon izlemenin"
Karısına baktı anlamaz gözlerle.

"Gel işim var seninle diyerek" Alparslanın elini tutup kaldırdı ve yatak odasına götürdü.

Alparslan olayı henüz çözememişken Elif kocasını kapıyla arasına sıkıştırıp gömleğinin düğmelerini açmaya başladı. Şaşkınlık içinde karısını izleyen adam bir anda Elifin ellerini tuttu.

"Ne oluyor sen iyi misin" dedi tedirgin gözlerle.

Elif bir kaç saniye kadar kocasının gözlerine baktı ve elini tutup yatağa oturttu. "Alparslan üzüldük çok üzüldük lakin bu böyle gitmez oldu kadermiş yaşanması gerekiyormuş akacak kan damarda durmuyor... Önümüze bakmak gerek hem... Hem bir daha olur çocugumuz olur dimi" dedi onay bekleyen bakışı ile.

Alparslan dolu gözlerle karısının yanaklarını avuçladı ve "Olur tabi Efulim olur... Sen sen yeterli iyi ol gül.”

" Madem öyle çalışmalara başlayalım "diyip arsız gibi kocasının düğmelerini açmaya başladı.

Bir öpücükle başlayan ateş gittikçe harlandı. O an anladılar birbirlerine ne çok hasret kaldıklarını... Gece boyu Elifin inlemeleri Alparslanın özlem dolu sevişmesi doldurdu odayı. Nefes nefese kaldılar rahatlayınca.

"Sensiz nasıl bu kadar dayanmışım Efulim" dedi Alparslan kolunun üstünde yatak kadının başını öperek...

Gülümsedi kadın. "Bundan sonra yok ayrı kalmak bende çok özlemişim eziyet etmişim bize hakkını helal et" dedi.

Alparslan tekrar öptü kadını saçlarından.
***
Ali Tahir ve Serçe uyuyorken kapının alacaklı gibi çalınması ile ikiside fırladı.

"Sen burada kal geliyorum" diyerek üzerine tshirtü geçirdi ve kapıya gitti.

Kapıyı açar açmaz yüzüne yediği yumruk ile yere serildi. Serçenin abisi Demir gelmişti.

"Nerede Ulan kardeşim" diyerek ikinci yumruğu geçirdiğinde "Abi " diyerek durdurdu Serçe onu.

Demir hızla kız kardeşine koştu sarıldı. Serçe abisine sarılırken hıçkırıklara boğuldu. Demir Serçenin yüzünü avuçlayıp yüzüne baktı.

"Bana nasıl haber vermezsin bu kadar şey olurken benim nasıl haberim olmaz Serçe!!!"

"Ulaşamadım abi"

"Hadi gidiyoruz" diyerek Serçenin elini kavradı ve kapıya ilerlerken diğer elini tuttu Ali Tahir.

"Burada kalacak"

Demir büyük bir öfke ile döndü "Bırak Ali Tahir bırak yoksa kötü olacak"

"Bırakmam. Burada kalacak!"

"Ali Tahir bu zamana kadar korumuş kollamışsın eyvallah ama artık buradayım" dedi Demir.

"Demir ! Serçe burada kalacak"

Demir sinirle döndü ve "Hangi sıfatla Ali Tahir hangi sıfatla burada kalacak benim kardeşim!!" diyerek bağırdı.

"Karım sıfatıyla!!!" diyerek karşılık verdi. Ali Tahir.

"Yüzüne üçüncü yumruğu yedi Ali Tahir." Ne diyorsun Ulan sen piç" diyerek üstüne atladı Demir lakin karşılık vermedi Ali Tahir.

" Dur dur abi dur yapma "diyerek çekip aldı Serçe abisini.

" Böyle bir şey olmayacak Ali Tahir. Duydun mu beni olmayacak!!! "

" Serçe de beni seviyor ve benim eşim olacak sen kabul et ya da etme!!! Bu iş olacak Demirrr!" dedi Ali Tahir bağırarak.

Demir şok olmuş vaziyette döndü Serçeye. Aşağı tükürse sakal yukarı tükürse bıyık misali kalkalı Serçe.

" Ne diyor bu Serçe "dedi Demir Serçeye bakarak.

" Saçmalıyor Abi hadi gidelim "diyerek çekiştirdi abisini ve fırsat vermeden çıktı dışarı.

Arabaya bindiklerinde arkalarından koştu Ali Tahir ama yetişemedi.

" Anlat bakalım."dedi Demir Serçeye bakarak.

" Anlatacak birşey yok abi "

" Serçe! Güzelim bana yapma bari. Adama hayır demedin sevmiyorum demedin "

Serçe derin bir nefes aldı ve" Seviyorum abi ben kırgınım sadece... "diyebildi.

Demir sıkıntıyla iç çekti." Tamam tamam her neyse bundan sonra o adamı görmeyeceksin "dedi ve aracı sürmeye devam etti.

Nazlı 8. Ayına girdiğinde karnı iyice büyümüştü...

Necip ellerini Nazlının karnına koydu ve bebeğinin kıpırdanmalarını hissetti.

" Ne ara büyüdü bu kadar "

Güldü Nazlı." Büyüyor işte bir bakacağız kucağımızda. "

Necip sıkıntıyla iç çekti. "Sen iyi bir baba olacaksın Necip hemde çok iyi bir baba olacaksın bundan hiç şüphem yok" dedi karnının üstünde gezen iri eli tutarken.


Güldü Necip. "Bu kadar mutluyken arkadaşlarıma ihanet ediyorum gibi geliyor"

"Her şey düzelecek ben herşeyin iyi olacağına inanıyorum eskisinden daha iyi...

" İnşallah be Nazo inşallah "

Bir anda evdeki alarmlar çalmaya başladı. Nazlı korkuyla kasıldı. “ Sakin ol “ dedi Necip uyarır tonda.

Bu acil durum çağrısıydı. Hepsinin evine düzenek kurulmuş ve üst düzey acil durumlarda alarm devreye giriyordu.

Alarmların çalması ile bir anda yerinden fırladı Necip. Nazlı korkuyla karnını tutarken" Sakin ol herşey yolunda “diyerek oturttu eşini.

Çalan telefonu açtı ve "Hemen geliyorum diyerek çıktı apar topar.

Bir müddet sonra Kerimşah dahil hepsi Takonun evinde buluştu...

" Ne oluyor lan "

" Alarmı ben devreye koymadım ne olduğu hakkında bir bilgim yok "dedi ve bir anda Takonun bilgisayar dolu odasında ekranlar karanlığa döndü ve beyaz bir yazı belirdi.

Kartal amblemi ve kuyruğunun ucundaki 6 sayısı belirdi.

Cuma akşamı saat 21.00 da herkes KARARGAHTA.

KIZLAR DAHİL!!!

" Jokerrr, 6. Kişi ortaya çıktı!! "dedi Tako şaşkınlıkla.

Herkes birbirine bakarken Kerim Adnan Beyi aradı ve teyit aldı.

" Nereden çıktı lan bu ekip dağıldı demedik mi biz en son neler oluyor "dedi Necip.

" Neler olduğunu hepimiz öğreneceğiz lakin merak ettiğim şey kızların ne işi var "dedi Kerimşah.

" Evet o durum var bir de ben Serçeyi ikna edemem. "dedi Ali Tahir.

" Yine mi kaçırdın lan kızı"

" Abisi gelip aldı"

" Sende verdin mi lan piç herif "dedi Necip.

" Ulan zaten canım burnumda şimdi kes sesini"dedi Ali Tahir sinirle.

"Serçeyi ben hallederim tamam" dedi Tako ve tartışmayı sonlandırdı.

"Sende kendine bir çeki düzen ver lan berduş gibi dolaşıyorsun kaç aydır" dedi Necip Kerimşahın gögsüne vurarak.

Tako Cuma günü olan toplantıya gelmesi için Serçeyi ikna etti o sırada diğerleri eşlerine olanlardan kısaca söz edip toplantı için hazırlanmalarını söylediler.

O gün gelip çattı...

Kuzguncukta yer alan çiftliğin bahçesine kurulan büyük uzun masa çesitli mezeler ve şamdanlarla süslenmişti. Adnan Köseoğlu siyah takımının içinde bir aslan edasıyla ilerledi masaya ve en başa oturdu. Altın varaklı bastonunu yere vurduğunda diğerleri masadaki yerini aldı. Cengizhan Karaaslan Adnan Beyin sağına oturdu.

Hemen soluna ise Kerimşah geçti. Giydiği zift siyahı takımının içinde kestirdiği sakalı ve saçları ile oldukça ihtişamlı görünüyordu. Yüzündeki sertlik hissedilir cinstendi.

Kerimin hemen yanına Necip ve Nazlı onların karşısında Alparslan ve Elif vardı.

Ali Tahir Serçe ile karşılıklı otururken Tako Serçenin yanına oturan isim oldu. Adnan Köseoğlunun karşısındaki kolçakllı koltuk boş kaldı.

"Herkes neden burada olduğumuzu biliyor. Birazdan 6.Kişi aramıza katılacak." dedi tok bir sesle.
Herkes merakla baktı birbirine.
Kimseden ses çıkmadı. Ani fren sesi ile herkes kapıya döverken konağın büyük araç kapısı açıldı ve siyah büyük son model bir tır içeriye doğru yol aldı.

"Bu ne lan tırla gelmiş manyak" dedi Necip fısıltı ile .

"6. Kişi kim merak içindeyim" dedi Tako.

Tır masanın hemen ilerisinde yer alan boşlukta durdu ve kapısı açıldı. Kırmızı elbise ile ince uzun topuklu elbisesinin üstünde yürüyen zarif uzun boylu ince belli saçları kısa bir kadın indi araçtan yüzünde yer alan kartal maskesinden dolayı yüzü seçilmiyordu.

Adımları masaya yaklaştıkça masadaki uğultu çoğaldı.

"Siktir lan 6. Kişi kadın mı yoksa" dedi Necip.

"Birazdan öğreneceğiz" dedi Kerim parmakları ile masaya ritim tutarken.
Kadın kırmızı üstüne tam oturan elbisesi ile masanın başına kadar geldi ve ayakta durdu.

"Hoşgeldin" dedi Adnan Köseoğlu.

Başıyla selamı aldı kadın.

"İşi hallettin mi "dedi adam tok sesiyle. Kadın arasını döndü ve sırtı beline kadar açıktaydı iki kürek kemiğinin arasındaki kartal dövmesi gözler önüne serildi.

Evet onlara ait olduğunu belli eden dövmede kendiydeydi işte...

Kadın eliyle işaret etti ve tırın kapakları 4 bir yandan açıldı. Herkes şaşkınlıkla bakarken tırın içinde gördükleriyle hepsinin şaşkınlığı giderek artmıştı.

Sevgili Dostlar; Bana sorarsanız bu hikaye henüz hakkını almış değil ama ben o kaşar keyifle yazmaya başlamıştım ki :) Dilerim kısa sürede iyi yerlerde olur

 

Loading...
0%