Tırın kapıları açıldı perdesi kalktı ve içindekiler gözler önüne serildi.
Balyalarla dolarlar,üst üste dizili kiloluk altınlar, para ve silahlar...
"Siktir lan" diye bir ifade koptu Takonun ağzından.
"Malların %10 u burada gerisi diğer tırlarda" dedi kadın.
"Beylerrrrr çalınan silah ve paralarımız" dedi Adnan Köseoğlu keyifle. Şen bir kahkaha attı.
"Çıkar maskeni herkes tanısın seni" dedi tok ve gür sesiyle. Kadının eli maskeye gitti ve kaldırdı maskeyi.
İşte işte asıl şimdi şok olacaktı hepsi.
TURNA... TURNA KÖSEOĞLU...
Şaşkınlık içinde herkes Turnaya bakarken Kerimin kalbi duracak gibiydi ne olduğunu bilmediği özlem korku kızgınlık tüm duygular garip bir şekilde aynı anda yaşanıyrodu.
"Turna sensin!!" dedi Necip hızla.
"TURNA KÖSEOĞLU 6.Kişi" dedi hızla Adnan Köseoğlu.
"Ne demek bu ne demek kimsin sen Albayyy düzgün anlat şunu!!" diye kükredi Necip.
"Duymadınmı Necip karşınızda duran kız benim torunum!!! Ve bu ekibin 6.kişisi."
"Bu nasıl olur"
"Oldu!!!" Ve siz hepiniz kaldınız !!! kadın burnunuzun ucuna kadar girdi hatta ve hatta birinizin neredeyse yatağına girecekti ve siz burnunuzun ucundakini bile farketmediniz!!! "Dedi bağırarak.
Kızlar dahil hepsi şaşkındı. Özellikle Kerim bir yanı gidip sarmak istiyor bir yanı ise ihanete uğramış gibi hiçbirşey yapmıyordu çatık kaşlarıyla izledi Turnayı. Turna ise yemin etmiş gibi o yöne bakmıyordu bile.
...
Turna kaçırıldıktan hemen sonra Boran onu dağ evindeki eve götürdü. Tecavüz edeceği vakit Turna adamı bacaklarının arasında boğdu ve silahını alarak dışarıdaki 5 adamı etkisiz hale getirerek evin içine taşıdı.
Bilgisayarı alıp açtı ve sisteme girdi. O sırada Toplantı yapılıyordu ve Kerimin telefonuna sızarak konuşmaları dinledi. Arman herşeyi alıp kaçmıştı ve Zabar ile işbirliği yapıyordu.
Turna öncesinde bunun farkında olduğu için Armanı takip ettiriyordu lakin bu kadar çabuk olacağını beklemiyordu.
O sırada bilgisayara düşen linki tıkladığında Boranın da Zabara çalıştığını öğrendi... Boranın yanında kendisine eziyet eden kadını etkisiz hale getirip yüzüğünü parmağına taktı. Bir süre herkesin ortadan kaybolduğuna inanması gerekiyordu.
Bilgisayarı yanına aldı ve evin etrafına benzin dökerek ateşe verdi.
Armanı bulması zor olmadı. Gürcistanda lüx bir otelde kadınlarla gününü gün eden adam elbette takip edildiğinin farkında bile değildi. Turnanın ayarladığı kadın Armanı odaya çıkardığında adam kafayı bulmuştu.
Kadın Armanı yatağa yatırdı ve soymaya başladı. Adam kendinden tamamen geçmiş hale geldiğinde Turna yan odadan çıkarak geldi ve Armanın kucağındaki kadın hızla geri çekildi. Eli kelepçelenmiş halde yatak başlığına sabitlenen adam Turnayı görür görmez tanıdı lakin 6. Kişi olduğundan habersizdi.
"Selammm uzun zaman oldu"
"Sen kimsin!!" dedi Arman korkuyla.
"Ecelin" dedi Turna ve kapıya yaslandı.
"Ne istiyorsun benden"
"Benim olanı bana ait olanı elbette"
"Sende bana ait hiçbir şey yok!!" dedi Arman.
"Hey hey hey yapma Napolyon yapma... Kaçırdığın paralar... Silahlar... Altınlar.
Alayla güldü adam." Ne sanıyorsun geri alacağını mı "
" Beni hafife alıyorsun Arman. Dediklerimi aldım bile buraya başka bir şey için geldim. "
" Ne demek aldım yerini tespit etmen imkansız. Benimle işin ne"
"Ahhh Arman ah... Senin şu paraya olan düşkünlüğün... Zabar dan çalınan paraları hatırlıyorsun değil mi... Evett tabi hatırlıyorsun. Tek tek kendi elinle saydın...
Seni o zamandan beri takip ediyorum. Hoş dedem sana güvenebileceğimi söyledi lakinnnn... Nasıl desem "ben tam bir orospu cocuguyum "diye bağırıyorsun. Aslında senden şüphelenmeme sebep olan şey bu değildi sadece.. Her neyse uzun uzun kalıp anlatamam. Paralarda gbs vardı ve şuan senin olduğunu sandığın her şey benim tırlarıma yükleniyor. Benim buraya gelme amacıma gelirsek..
Elindeki silahı Armana doğrulttu ve "Parayla ve kadınla oyun olmayacağını sana göstermek amacım" dedi ve anlının ortasından vurdu. Oracıkta can verdi.
Odadan seri adımlar ile çıkarak ilerledi ve çatıya çıktı. Çatıdan sarkıttığı ipe tutunarak indi.
Zabara gelince bu süre zarfında Zabarın yanındaki adamı satın almış içtiği kahveye hergün düzenli olarak beyin fonksiyonlarını durduran bir ilaç eklettiriyordu. 2.ayın sonunda Zabar ayaklarını ve ellerini kullanamaz hale gelmişti.
Dedesi Adnan Bey bunu nasıl yaptığını sorduğunda "Herkesin bir fiyatı var" diyerek cevaplamıştı.
Tırlara yüklediği para ve malları sınır kapısından geçirmek pahalıya mal olsada bir şekilde halletmişti. Sınır polisi söz konusu rüşvet olduğu zaman en ahlaksız şeyleri bile görmezden gelebiyordu.
...
Her şey bir anda nasılda değişmişti. "Dede herşey eksiksiz tırlarda" dediğinde herkes Adnanın Turnanın dedesi olduğunu öğrenmişti.
Turnanın babası annesi ile evlendiğinde Adnan bey karşı çıkmış senelerce görüşmemişlerdi. Ta ki kaza yapıp hayatlarını kaybedinceye kadar. Adnan Bey torununun varlığını öğrendiğinde tuhaf bir şekilde yumuşamıştı.
Sonraki zamanlarda Turna ile tanışmış bizzat yetiştirmiş Turna uzun bir zaman yurtta kalmış yetiştirilmiş özel eğitimler almıştı.
Küçükken bir süre Adnan Beyin düşmanları Turnayı öğrenince onu kimsesizler yurduna vermiş bir süre saklamıştı...
Turna aslında hepsini geçmiş yolculuğunda tanıyordu.
8 Ay kadar yurtta kalmış o gece yangın çıkınca dedesi güvenliğinden endişe edip sabahına almıştı.
Eğitime başlayacağı sırada ise onu ikna etmek mümkün olmamıştı. Adnan Bey ne istersen yaparım diyince "Onlarda dahil olacak eğiteceksin" diyip Necip Tako Ali Tahir ve Kerimşahı eğitmesini istemişti.
Adnan Köseoğlu ilk başta şiddetle karşı çıksada inadını kırmamış sonunda kabul etmişti ve hepsi ekibe dahil olmuştu.
Alparslanın dahil olması ise babası ve Adnan Beyin çocukluk arkadaşı olması sebebiyleydi.
Küçük Turna yurda ilk bırakıldığında içine kapanık korkak bir çocuktu. Kerimşah ve diğerleri ekip olarak gezdiğinde imrenerek onları uzaktan izlerdi.
Bir gün büyük çocuklar yemekhanede Turnanın önündeki yemeği yere döktüğü vakit Kerimşah hızla geldi ve çocuklarla kavgaya tutuştu. Diğerleride olaya dahil olunca olay müdürün odasında bitti. O kavga yüzünden Kerim ve arkadaşları bir hafta boyunca akşam yemeği yemediler.
Fakat bu onlara engel olmadı ve Turna yurtta kaldığı sürece ona sahip çıktılar ta ki bir gün sessizce ortadan yok olana kadar...
Yıllar geçti. Adnan Bey Turnanın odasına girdiğinde duvarlarda Kerimin çizilmiş binlerce resmine baktı. Uyurken çay,içerken ofiste arabada binlerce resim...
"Vazgeçmeyeceksin değil mi"
"Hayır vazgeçmeyeceğim"
"Eskisi gibi değil bunu sende biliyorsun"
"Biliyorum"
"Peki peki pes ediyorum. Madem onu istiyorsun onu alt edeceksin. Eğer her şeye rağmen seni isterse engel olmayacağım"
"Edemezsem"
"Vazgeçeceksin"
"Başaracağım"
"Sanmıyorum ama bol şans evlat" dedi ve çıktı Adnan Bey.
Turna o zaman tüm planı devreye koydu ve ilk iş anneannesşne taşındı. Sonra ise Kerimin restoranında işe başladı. Herşeyi değiştiren ise Kerimi o gece sarhoş vaziyette dışarıda görmesi oldu. Aslında bu planları arasında yoktu lakin Tanrı bir şekilde yardım ediyordu işte.
...
Tüm sırlar ortaya dökülmüştü. Turnanın gerçek kimliği ortaya çıkmış. Arman öldürülmüştü. Zabar ise yatağa mahkumdu.
Boran yanarak can vermiş tüm mallar kurtarılmıştı...
Toplantı bittiğinde herkes yavaş yavaş terketti masayı. İlk çıkan Kerimşah oldu.
Necip ve Alparslan kızları eve bırakıp buluştular. Ali Tahir ise Kerim ile çıkmıştı.
Turna masada yanlız kaldığında Tako ona yaklaştı ve "Kanatsız... Sensin değil mi"
Turna şaşkınlıkla baktı Takoya.
"Sen senn nasıl anladın" dedi hayretle.
Tako güldü ve elini omuzuna koydu. "Aslında en başından beri şüpheliydim lakin itiraf edeyim kendini çok iyi saklamışsın.
Bir şey hariç.
" Hala daha tedirgin olduğunda parmaklarını şıklatıyorsun... "
Turna parmaklarına baktı ve kendini durdurdu.
Güldü." Bana kızgın değil misin "
"Aksine sen kaybettiğimizi sandığımız itibarımızı kurtardın Kanatsız. Hoş kanatların var uçuyorsun artık"
Turna burukça gülümsedi.
"Beni affetmeyecekler."
"Kim olduğunu öğrendiklerinde hepsi affedecek. Kerimşah... O senden sonra çok dağıldı Boranla birlikte yanıp öldüğünü sanıyorduk... İlk defa bugün çıktı evden ve kabul et yaşadığı şoku atlaması kolay olmayacak..."
"Haklısın" dedi sadece Turna ve ayaklandı.
Kerimşah ve diğerleri Necipin mekanıma gittiklerinde Kerim Masadaki bir şişeyi bitirmişti bile.
O masa ilk defa Kerimin ağladığını gördü.
Kimse tek kelam edemedi. En son Necip çözüldü.
"Aynı şey değil ama seni en çok ben anlarım eğer içinde en ufak bir şey varsa bırakma." dedi. Kerim kan çanağına dönen gözlerle baktı arkadaşına konuşamadı. Bir müddet daha içtiler.
İçinde bir mahmkeme kurdu ne yaptı etti yinede kalbine yenik düştü.
Masadan kalktı ve arkasından gelenlere engel olarak araca bindi.
Turnanin evinde buldu kendini. Hızla yukarı çıktı ve kapıyı vurdu.
"Aç Ulan kapıyı" diyerek inletti sokağı.
Turna kapıyı açar açmaz Turnayı omuzlarında savurup içeri geçti.
"Bana bunu nasıl yaparsın he nasıl yaparsın Ulan" ellerinin arasına aldı kafasını.
"Ben seni öldü sandım. Aylarca çıkmadım dışarı vicdansız mısın kızım sen neden haber vermedin kimliğini sakladı. Söyle!!!" dedi ve ortalığı dağıtmaya başladı.
Turna baktı Kerimşaha ve kafasını eğdi.
"Kaldır kafanı kaldır!!!! Dik dik konuş bir açıklama yap. Delireceğim ben"
Kerimşah olduğu yere çöktü koltuğun tam dibine... Turna yanına oturdu.
"Kanatlarım eksikti yanında uçabilmek için kanat takıp geldim" dedi ve geçmişin kapısı aralandı.
"Adın ne senin"
"Turna"
"Benimde Kerimşah"
"Anladım "
"Hep böyle korkakmısın sen adın Turna ama uçmayı bilmiyorsun kanatların yok kendini korumayı öğrenmelisin kanatların olmalı"
" Anladım. Kanatlarım olursa ömür boyu yanında olmama izin verecek misin"
Güldü çocuk Kerimşah.
"Eğer Kanatlanırsan evleneceğim seninle bir ömür yanımda olacaksın"
...
"Kanatlandım..."
Kerim eğilen kafasını kaldırdı ve şaşkınlıkla baktı kadına bugün daha ne kadar şaşıracaktı bilmiyordu.
"Sennn..."
"Benim" dedi Turna ve ellerini adamın ıslanan yanaklarına koyup yüzüne baktı.
"Seni çok özledim ve ben en başından beri sadece sana aidim" diyerek dudaklarını öptü.
Kerim öpüşmenin verdiği rahatlıkla yumuşadı ve kadının özlem dolu öpüşlerine karşılık verdi. Tüm öfkesini kırgınlığını unuttu yerini sadece özlem aldı.
Arzuyla öpüşen çift herşeyi unutmuş gibi aşkla öpüştü. Bu sefer ipler kadının elindeydi. Kerimin dudaklarını talan ediyordu dudakları... Nefes nefese büyük bir Açlık ve susuzlukla öptü ve kucağına oturdu.
Dudakları Kerimin boynunda ve köprücük kemiğinde dolanırken Kerimşah ise kadının açıkta kalan omuzunu öpüyor saçlarını okşuyordu.
"Saçların kesmişsin" dedi KerimŞah.
"Şşşhh özledimmm"
Bir müddet sonra Turna Kerimşahın üstündeki gömleğin düğmelerini çözmeye başladı.
Gözlerinin içine kilitlenmiş düğmelerini açarken içindeki ateş harlanıyordu. Hızla adamın üzerindeki gömleği çıkardı ve kenara attı. Kerimşah ise Turnanın üstündeki thirstü çıkardığında onu kucağına alarak ayağı kalktı ve odaya doğru ilerledi.
Odaya geldiğinde Turnayı yatağa yatırdı ve öpüşmeye devam etti. Öpüşmeye yeminli gibi bırakmadı. Turnanın karşılık vermesi adamın sınırlarını zorluyordu... Dudaklarını birkaç saniyeliğine çekip çıplak gözleri ile karşısında sütyeni ile duran kadına baktı ve iç çekti. Gerdanına yaklaştı ve sıcak ıslak ve tutku dolu öpücüklerini bıraktı. Gögüs olduğuna gelip nefeslendi ve Turnanın yoğun kokusunu ciğerlerine doldurdu...
"Bu koku beni tek başıma deli etmeye yetiyor" dedi ve vücudunda gezdirdiği öpücüklerini arttırdı. Kerimin kesik nefesi ve sert yutkunuşları dudaklarının arasında yuvarlanırken Turna içindeki heyecana engel olamıyor daha fazlasını istediğini belli edercesine ellerini adamın çıplak vücudunda gezdiriyordu.
Kerim doğruldu ve altındaki pantolonu sıyırdı ve ardından Turnanın eşofman altını tek hamlede sıyırarak fırlattı.
Karşısındaki kadının vücudunu incelerken bir anlığına gerçek olup olmadığını anlamak için gözlerini açıp kapattı. Tebessümü gerçeklikle yüzüne yayılırken Turnanın bacaklarını ayırarak yerini aldı ve dudaklarını istila etmeye devam etti.
"Seni... Ahh!! çok özledimmm" dedi Kerim öpüşmeye devam ederken.
Elleri Turnanın çıplak teninden beline indi. Ardından kaba etini avuçladı ve sıktı.
"Ahhhh! diye inledi kadın." Şşşş sessiz ol yeni başladık."..
"Kerim hadi dayanamıyorum m!!
" Kerimin sıcak nefesi kadının teninde dolanırken bunlar Turnanın kendinden geçmesine yetmişti bile...
Kerimin eli Turnanın belinden iç çamaşırına kaydı ve yasaklı bölgeye geçti. İri eli kadının kadınlığına vardığında keyifle gülümsedi ve" Bu anı ne kadar çok beklediğimi tahmin bile edemezsin aşırı ıslaksın ve bu beni delirtiyor "
Kadının ıslak kadınlığını büyük bir ustalıkla okşadı.Her taraf alev almıştı ve geri dönüşü yoktu.
Kerimşah avuçladığı iç çamaşırını elinde bir tur dönerdi ve dikiş yerlerinden söktü ve kenara attı...
Gözleri Turnanın kadınlığında gezerken boğuk bir inleme kaçtı ağzından. Ardından eğildi ve kadının sütyenini tek hamlede açarak gögüslerini serbest bıraktı.
Karşısında çırılçıplak duran kadının teninde gözlerini arzsız gibi gezdirdikten sonra hızlı bir hamle ile kendi çamaşırını çıkardı ve Turnanın ıslak tenine yaslandı.
Erkekliği Turnanın ıslak kadınlığında yer alırken dudakları özgürlüğüne kavuşmuş gögüslerinde adeta raks etti. Islak öpücükleri gögüslerinin heryanında santim santim dolandı. Turna aldığı zevk ile bacakları arasındaki sertliğe kendini iyice yasladı ve kalçasını hareket ettirmeye başladı.
Hareket ettikçe ıslaklığı üstündeki erkekliğin her yanına yayılıyor inlemesine engel olamıyordu...
"Kkerrimmm" diye inledi.
"Söyle güzelim" Dedi adam boğuk sesiyle bir yandan kadının gögüs ucunu öperken...
"Hazırımmmm" dedi titrek sesiyle ve adam kafasını kaldırıp kadına baktı.
Gözleri kararmış istekle bakan kadının yüzünü inceledi...
"Hadiii" diye inledi Turna. Kerim eliyle kavradığı erkekliği kadının kadınlığında baştan aşağı hareket ettirdi ve ucunu kavrayarak kadının kapısına dayandı ve kendini ileri itti.
"Ahhh!!!" diye acıyla inledi kadın. Kerim emin misin der gibi baktığında
"Devam et durma "diye cesaretlendirdi...
Turnanin bacaklarını iyice açarak üstüne doğru eğildi ve iyice girdi.
"Kızım bu bu bu bambaşka birşey..."dedi nefes nefese.
"Seni istiyorum senin her zerreni istiyorum "dedi Turna nefes nefese.
Kerimin yüzüne yayılan rahatlama gülümsemesine sebep oldu ve kendini yavaşca çekerek geri itti.
Bunu yaparken Turnanin yüzünü inceliyor dikkatli olmaya çalışıyordu.
"Bu kadar dar olman normal degil bosalacagim neredeyse..."
Turna ellerini adamın saçlarına geçirdi ve çekti. "İlk ilk defa oluyor... "dedi zorlukla.
"Sadece bana aitsin..."
"Ben hep sana aittim hep senindim... Ahhh!!
Bu inleyisi tamamiyle zevktendi. Kerim son sözlerden sonra gelgitlerini hızlandırdı. Turnanin içinde gelip giderken Turna zevkten inliyor daha fazlasını istediğini haykırıyordu.
Uzun zamandır kimse ile birlikte olmayan adam altındaki kadının inlemeleriyle ipinden kurtulmuş gibi devam etti. Kadının belini kavrayan elleri tenine her çarptığında adam zevkten delirecek gibi oluyordu...
"Bu bu şu yaşıma kadar yaşadığım en iyi şey... Offff kızım sen ... Sen beni ne hale getirdin sen bana olmayan aklımı yitirteceksin" dedi.
"Ahhh ! Durma durma lütfen devam et "diyerek inledi kadın.
Kaç dakika devam ettiler bilinmez en sonunda Kerimin boğuk inlemesi ve Turnanin çığlığı eşliğinde geldiler... Vuslat sona ermisti.
Kerimin ılık suyu kadının içine yayılırken yavaşca geri çekildi ve nefes nefese yana yattı.Gogsu bir körük gibi inip kalkarken birbirine döndüler ve Kerim Turnanin anlindan öptü ve "Seni seviyorum"dedi.
"Ben hep sevdim seviyorum ve seveceğim"dedi Turna gülümseyerek.
***
Ali Tahir ve Serçe hariç herkes iyiydi...
Alparslan ve Elifin herkesi yemeğe davet etmesi üzerine Karaaslan ailesinin evinde toplandı herkes. Ali Tahir çocuk gibi Serçenin peşinde koşustururken Serçe yüz vermiyor burnundan getiriyordu.
Turnayı kapıda görür görmez sımsıkı sarıldı Elif.
"Benim yüzümden sana bir şey oldu diye öyle çok korktum ki"
Turna arkadaşına aynı şekilde sarıldı ve "İyiyim herşey yolunda sende iyisin" dedi.
Sıra Alparslan a geldiğinde kafasıyla müsaade isteyerek sımsıkı sarıldı Turnaya "Çok çok teşekkür ederim... O adamdan intikamımı aldığın için bedelini ödettipin için çok teşekkür ederim" dedi kulağına fısıldayarak.
İlk başta Alparslanın sarılmasına şaşıran Turna adamın minnetle teşekkürü karşısında karşılık verdı ve "Siz benim ailemsiniz" dedi aynı şekilde fısıldayarak.
Kapı ağzındaki duygusal buluşmayı sonlandırıp içeri geçtiklerinde Serçe Nazlı Necip Tako ve Ali Tahir ayağı kalktı.
Kerimin eli Turnanın belindeydi ve gülümseyerek içeri geçti. Herkes sessizce bakarken Serçe hızla koşarak sarıldı Turnaya. Nazlının ise büyüyen karnı sebebiyle yavaşça ilerletip sarılması ile yine duygusal bir an yaşanmıştı. Turna eğildi ve Nazlının göbeğini öptü.
O anı bitiren Takonun sesi oldu. "Sanırım bilmeniz gereken bir şey daha var dedi Necip ve Alparslana dönerek.
" Bilmediğimiz daha ne kaldı merak ediyorum"dedi Ali Tahir gülerek.
Necip aynı şekilde gülümsediğinde "Gerçekten tanımadınız mı?" dedi Necip ve Ali Tahire bakarak.
Ali Tahir ve Necip kaşları çatık halde birbirine bakarken "Kanatları çıktı ondandır tanımayışınız" Dedi Tako gözlüklerini çıkararak.
"Ali Tahir ve Necip aynı anda bağırdı." KANATSIZ "!!!
Gülümsedi Turna" Sonunda" dedi tebessümle ve dolmuş gözleri ile .
"Siktir bu gerçek olamaz" dedi Necip.
"Ta kendisiyim ta kendisi" dedi Turna gülerek.
Necip hızla koşar adım Turnanın yanına vardı ve bir abi şevkatiyle sarıp sarmaladı.
"Kızım bir gecede bir anda kayboldun. Senin ardından ne çok merak ettik seni haberin var mı" dedi kafasını öperken.
"Bende sizi çok özledim..." dedi Turna.
Ali Tahir ise emin olmayan adımlarla ilerledi Turnaya. O gece o malum gecede bekçinin Ali Tahiri sıkıştırdığı gece Turnaydı olanları görüp Necip ve Kerimşahın uyandıran ve haber veren...
Sonra bir anda kayboldu evlatlık verildiği söylendi. O gün Ali Tahir istismara maruz kaldığı gece Turna altına işemiş Ali Tahir çarşafları değiştirmişti.
Kendi odasına giderken bekçi tarafından dışarı çıkarıldığı görem Turna merakına yenik düşmüş takip etmişti. Kapı kilitlendi ilk önce tabureyi çekip camdan baktı Turna izledi ve bekçinin soyunduğunu gördü. Ali Tahir ile Göz göze geldiklerinde korku dolu gözlerle Turnaya baktı ve yardım diledi.
Çocuk aklıyla dövecek sandı Turna ve koşarak Kerimşah ve Necipin bulunduğu yurt odasına girerek uyandırdı onları...
Sonra olanlar malum... Yıllar sonra erişkin bir insan olduğunda o gece olanların gerçek anlamını anladı Turna ve yıllar boyu içinde yük ile yaşadı. Dedesine onları yanında istediğini söylemesinin ekibin bir parçası olsun demesinin bir diğer sebebi buydu... Korktu onları orada bırakmak istemedi. Korumak istedi küçük yüreğiyle.
Ali Tahir Turnanın Karşısında durdu ve o günkü küçük Ali Tahirin bakışları düştü gözlerine bir süre bir şey diyemedi korktu... Sırrı bılen kadın...
Turna beklemeden sarıldı Ali Tahir e "Kanatsız sırrını cehennemde yansa bile açık etmeyecek " diye fısıldadı kulağına...
Ali Tahir teşekkür edercesine sıktı Turnanın sırtını. Birbirlerine baktıklarında gözlerdi ardın sıra teşekkür edip minnetle baktı.
"Hadi sofraya geçelim artık yeter bu kadar duygusallık" dedi Elif gözyaşlarını silerek...
Sofraya geçtikleri anda kahkahalar havada uçuştu.
Uzun zaman sonra ekip tüm sıkıntılardan arınmış gibi sohbet edip muhabbet etti. Öyle ki Serçe ve Ali Tahir arasındaki buzlar bile erimiş normal bir çift gibi davranmaya başlamışlardı.
Kerimşah bir an masadan sıyrıldı ve gözleriyle teker teker inceledi herkesi. Mesela Necip herzamankinden daha çok gülüyordu. Küfür ettikçe Nazlı nın kızmalarına maruz kalarak kendini toparlıyor elini eşinin karnına koyarak her seferinde "Özür dilerim babacım" diyordu. Arkadaşına bakıp içtenlikle tebessüm etti Kerimşah. Uzun zaman sonra kendi gibiydi. Tam bir aile babası gibi...
Sonra Ali Tahiri buldu gözleri... Sırtındaki yükten arınan bir kadınlayken bu kadar rahat ve korumacı olan arkadaşını inceledi. Konuşurken elleri Serçenin omuzlarından salınan saçlarıyla oynuyordu mesela.
Takonun her zaman ki neşesi ve Necipi kızdırmaları eşlik etti masadaki sohbete...
Alparslanı buldu sonra bakışları... Evlenmem diye tutturan adam karısını büyük bir zevkle dinliyor açıkta kalan omuzuna ara sıra dudaklarını dokunduruyordu.
İçtenlikle izledi teker teker hepsini.
Yanındaki kadına döndü... Tebessüm ederken yanağında oluşan çukura baktı. Tıpkı çocukluğundaki gibi ellerini kullanarak olayları anlatmasını izledi. İçinden şükretti... Masanın altından sevgilisinin kucağındaki elini tutarak dudaklarına götürdü ve parmak uçlarını öptü...
33 senelik hayatının en güzel ve keyifli akşamıydı Kerimşah için...
Kerimşah tüm bunları izlerken ve düşünürken duyulan çığlık bir çığ gibi masanın ortasına düştü ve telaşa düşürdü hepsini..