Yeni Üyelik
25.
Bölüm

25. Bölüm

@dilefruz

Ali Tahir Serçe ile en son konuşmasının ardından düzenli aralıklar ile psikoloğa gitmeye başladı. Yaşadığı tramvayı atlatmanın başka bir yolu yoktu.

Bir yanı Serçe'ye dokunabilmek için kavrulurken öte tarafı prangalar vurarak durduruyordu onu.

Bu süre zarfında Serçe abisini ikna etti. Demir ilk etapta yaş farkını çok bulsada kardeşinin önünde duramayacağını kendisine çok iyi biliyordu.
Bu sebeple destek vermek en mantıklısıydı. Ali Tahir'in Serçeye verdiği değer kaçınılmazdı. Gözünden sakındığı belli oluyordu.

Tako Miroğlu Şirketindeki açığı bulmak için sisteme erişim iznini almıştı Denizden. İlk etapta gözle görülür bir şey çarpmadı gözüne. Detaya inmesi gerekiyordu ve bu zaman isteyen bir işti.

Alparslan ve Elif bebek haberini diğerlerine vermek için organizasyon yaptı. Kerimin mekanında yer ayırtıldı. Herkes masadaki yerini alırken Elif oldukça heyecanlıydı. Serçe ve Ali Tahir ise ilk ağızdan duydukları için şanslıydı.

Necip masaya kızı kucağında ilerlerken aşk dolu konuşmaları kızına olan hayranlığı masadaki herkesin içini yeşertiyordu.

" Hey gidi dünya kim derdi ki minik bir kız çocuğu seni kölesi yapacak " dedi KerimŞah.

" Oğlum nasıl bir his bir anlasan senide göreceğim aslanım deli divane olacaksın"

Kerim çapkın bakışlarını Turnaya dikti ve kaşıyla bebeği işaret etti. Turna gülümsedi sadece.

Az sonra Serçe ve Ali Tahir girdi el ele. Serçe her zaman ki neşesiyle şakıdı" Merhaba" herkes selam verirken henüz balayından dönen Turnaya sarıldı.

Masada eksik olan tek kişi Takoydu. Oda az sonra nefes nefese girdi içeri.

" Arabam arıza yaptı geciktim kusura bakmayın " dedi ve yuvarlak masada yerini aldı.

Ekip tamamdı. Alparslanın gülen yüzü mutlu hali arkadaşlarının gözünden kaçmasada en son yaşananlardan sonra bu denli toparlamış olmasına sevindi her bir arkadaşı.

Herkes siparişini verdi ve yemekler geldi. Afiyetle yemeğini yemeye başladı herkes.

" Tako bulabildin mi bir şeyler " dedi Necip.

" Henüz değil ama çok uzun sürmez"

" Ne oldu konu nedir " merakla Serçe. Aslında niyeti Tako'ya yardım etmekti.

" Yakın bir arkadaşımın şirketinde bir karışıklık var onunla alakalı bir durum " diye geçiştirdi Necip.

" Kim abi " diye soran KerimŞah oldu.

" Miroğlu Şirketi Kerim tanırsın sen "

" Deniz Miroğlu'nun şirketi değil miydi orası hani şu yıllarca peşinde koşan kadın. " dedi Ali Tahir büyük bir gaf yaparak.

Nazlı'nın şimsek hızıyla kafasını kaldırması sonucu Ali Tahir yaptığı gafın farkına vardı lakin çok geçti artık.

"Senin çenenin ayarını sikeyim Ali Tahir " dedi Necip tıslayarak.

Sustu Ali Tahir. Nazlı gözlerini Necip'e dikmiş açıklama beklerken araya giren Kerim oldu.

" Peşinden koşan değil Ali Tahir. Peşinden koşupta Necip'in reddettiği kadın desek daha doğru olur " dedi.

Necip kendini hiç böyle sıkışmış hissetmemişti ve çocuk gibi " Çok eskidendi yani yıllar önce " diyebildi.

" Bunu evde konuşacağız Necip " dedi Nazlı ve bu Necipin Ali Tahire bakıp sessiz okkalı bir küfür daha savurmasına sebep oldu.

Geçmişti tamam ama kıskanmıştı işte. Kimdi şu Deniz denen kadın nereden çıkmıştı.

O sırada yemekler yendi ve tatlı faslına geçildi. İçeri giren garson siparişleri aldı ve tatlıları ikram etti. Necipin önüne geldiğinde şık saten işlemeli siyah bir kutu bıraktı.

" Necip Bey babalar gününe özel olarak hazırlandı. Müessesemizin V.V.I.P müşterilerine özel olarak hazırlattığı babalar günü hediyesidir. Babalar gününüzü kutlarız " dedi ve geri çekildi.

Babalar günüydü ve Alparslan ile Elif özellikle bu günü seçmişti. Herkes içtenlikle Necip'e bakarken aniden dikkatler garsonun dışarıya değilde Alparslan'a yönelmesi ile o tarafa döndü.

Garson Alparslan'ın önünde durdu ve " Alparslan Bey bu sizin hediyeniz efendim " dedi kutuyu bırakırken.

" Hey yanlış oldu " dedi Tako.

Alparslan ayağı kalktı ve kutuyu eline aldı. " Hediyemi aldım Tako ne yanlışı "

" Babalar günü için o hediye seninle ne ilgisi var " Takonun baygınlıkla söylediği söze kocaman gülümsedi Alparslan. Bir anda ayağı fırladı Tako " Siktir baba oluyorsun!"
Şüphesiz zevkiydi ve hemen anlamıştı. Serçe alkışlar çalarken Kerim ve Necip ise hızla ayağı fırlamış Alparslan'a sarılmıştı.

" Sahi mi lan baba mı oluyorsun " dedi Kerim.

" Oluyorum lan oluyorum baba oluyorum " dedi arkadaşlarının sarılmasına karşılık verirken. Turna Nazlı ve Serçe de Elifi almıştı aralarına.

Şüphesiz kızlar tarafında daha duygusal bir karşılama vardı.

" Sonsuz şükürler olsun " dedi Nazlı.

"Çok çok teşekkür ediyorum "

" Tebrik ederim " dedi Turna.

O gün sevinçten belki aynı kişiler on defa sarıldı birbirine. Güldüler eğlendiler hatta bir ara şarkılar bile söylendi.

Nihayet gece bitti ve dağıldı herkes.

Alparslan yatakta uzanırken eli Elif'in karnına uzandı ve okşadı.

" Şimdi burada bizim için bir can var değil mi"

" İnanması çok güç ama eve bizim bizden olan minik bir can "

Eğilip karının başından öptü.

Nazlı odada Necip'i beklerken Necip kaçıncı sigarasını içmişti saymamıştı. En sonunda Nazlı aşağı indi ve " Mutfakta su için adamı kollarıyla tezgahın arasına sıkıştırdı.

" Sabaha kadar burada sigara içmeye devam etsen bile o konu konuşulacak Necip Hakyemez!"

Necip yutkundu. Nazlı'nın gözü pekti.

" Körle yatan şaşı kalkar diye boşuna dememişler. " dedi gülerken. Karısının bu kıskanç halleri hoşuna gidiyordu.

Aniden eğilip karısını bacaklarından kavrayıp kucakladı. Nazlının tiz çığlığı mutfakta yankı bulurken kahkaha attı. Necip Nazlıyı yatağa yatırdı ve anlından öptü. Doğruldu.

" Çok eski bir hikaye Deniz çok kıymet verdiğim eski bir dostumun kız kardeşi. Geçmişte bana ilgisi olduğu doğru fakat bu ilgiden öteye geçmedi. Şu an evli ve bir kızı var yani sandığın gibi bir durum söz konusu değil. Ona sırtımı dönemem arkadaşımın emaneti " dedi kısa tutarak. Nazlı ayaklanıp sarıldı eşine kafasını göğsüne koydu. " Benim sizden başka kimsem yok ve seni başkasıyla paylaşma fikri içimde volkanlar patlatıyor " dedi.

Necip gülümsedi ve Nazlının başından sımsıkı öptü. " Nazlı benimde sahip olduğum en kıymetli hazine kızım ve sensin. Gözüm senden başkasına değil bakmak görmüyor bile kızım. Ben kızına bu kadar aşık bir adamken değil başka bir kadına bakmak dişi sinekten bile uzak duruyorum. "

Nazlı kafasını kaldırıp Necip'in dudaklarından öptü sımsıkı. Gecenin devamında ise aşk dolu dakikalar yaşandı.

Tako bilgisayar başında sabahlamıştı. Gözleri kızarmış şişmişti. Üstelik saçları dağılmıştı. Elinde kahveyle mutfağa girecekken kapı açıldı ve Ayşe teyze içeri girdi.

" Günaydın oğlum" dedi gülümseyerek.

" Bana gün aymadı Ayşe Sultan"

" Ahhh oğlummm sen yine mi sabahladın. Ne diye dikkat etmezsin kendine "

" İş beklemez Ayşe Sultan" dedi ve az sonra kapıdan giren genç kadına takılı kaldı gözleri. Beyaz teni siyah uzun saçları başındaki pullu kırmızı yemenisi ile şehirli olmadığı belliydi. Ürkek bir ceylan gibi Ayşe teyzenin arkasında dururken konuştu Ayşe teyze

" Ahh İbrin kızım geldin mi "

Kız bir anda kafasını hafifçe kaldırdı ve

" Kusura kalma Ayşe teyze kızı okula bıraktım ancak geldim" dedi.

Yüzünün belli bir kısmı görünüyordu. Tako şaşkınca iki kadına bakarken tekrar konuştu Ayşe teyze;

" Oğlum sana daha önce bahsetmiştim ya benim oğlan evleniyor memlekete taşınacağız sende yerine birini bul demiştin. Bak bu kızım İbrin benim mahalleden komşum geçen günde eve o geldiydi. Sana söylemiştim gelecek görürsün işini ona göre gelir diye sen yemekler için arayıp teşekkür edince anladım ki memnun kalmışsın getirdim yine konuşun anlaşın eğer uyarsa o devam eder oğlum benimde gözüm arkada kalmaz" dedi.

Tako elinde boş kahve bardağı iki kadını süzerken " Siz içeri geçin oturun konuşalım Ayşe teyze bende şu elimdekini mutfağa bırakayım " dedi.

İbrin ve Ayşe teyze içeri geçip otururken Tako elindeki bardağı mutfağa bırakıp içeri geçti.

İbrin denen kadın ürkekti ve başı öndeydi. Tako tekli koltukta yerini aldı ve konuşmaya başladı.

" Demek sonunda evlendiriyorsun oğlanı"

" Yaa sorma oğlum darısı başına inşallah " dedi gülerek.

Tako baştan aşağı diğer kadını süzdü. Sessizce önüne birleştirdiği elleri ile oynuyor göz teması kurmuyordu.

" Ayşe Teyze beni biliyorsun titiz bir adamım takıntılıyım da sen kefil oldun başka tabi ama üstesinden gelebilecek mi " diyince başı önde olan kadın birden birde kafasını kaldırdı ve Tako'ya dikti gözlerini.

"Gelirim elbet gelmeyecek ne var. Hem geçen temizliğinde yemeğide ben yaptım var mıydı bir kusur "

Tako kadının yüzüne ilk defa o an o kadar dikkatle baktı. Kavisli kaşları, iri gözleri , yüzüne uygun fındık burnu ve kalemle çizilmiş gibi duran pembe dudaklarına dikkatlice bakakaldı. O an kalbi gümbürdedi bi heyelan koptu içinde bir yerde midesi bulanmaya başladı.

Nefes alışverişi değişti bir anda. Kalbinde başlayan hızlı ama belli bir ritmi yakalayamayan kalp atışları midesinin ağzına gelmesine sebep veriyordu. Yer ayaklarının altından kayıp gitti sanki.

Birden ayağa kalktı sessizce iki kadın ne olduğuna anlam veremeyip Takonun kalkışını izlerken bir anda sendeledi adam ve düşecek gibi oldu. İbrin bir anda kalktı ve karşısında oturan adamın kolunu tutup elini kavradı düşmesini önlemek amacıyla.

" İyi misiniz renginiz sarardı betiniz benziniz soldu " dedi hızla. Tako o an ellerindeki narin ele baktı. Ateş almış gibi bir anda çekti elini. Elinden başlayıp bedenini saran uyuşukluk hissini yok etmek amacıyla kolunu elini diğer eliyle ovdu ve "İ i yiyim " dedi heceleyerek.

" Oğlum sen yine sabahladın kahveden başka bir şey içmedin dimi ondan oldu ondan bak beti benzi atti oğlanın " dedi İbrine dönerek.

" Ben biraz dinleneyim Ayşe teyze sen her şeyi anlat başlasın " dedi ve arkasını döndü odasına gitti. Yatağa oturup kendini dinledi bir müddet daha kalbi aynı hızla atmaya sıkışmaya başladı. Uzanıp derin derin nefes aldı ve yumdu gözlerini.

Ayşe Teyze uzun uzun anlattı İbrin'e yapacaklarını, evin düzenini.

" Bundan sonra evin sorumlusu sensin kızım. Çok iyidir, Tekin'im çok merhametlidir bir zararını görmezsin iyi de para verir sende yüzümü kara çıkarma kurban olayım "

" Allah razı olsun Ayşe teyzem sende olmasan ne yapardım ben Allah ne muradın varsa versin inşallah gözün arkada kalmasın elimden gelenin en iyisini yapacağım " diyip Ayşe Teyzenin elini öptü sarıldı.

Ayşe Teyze, İbrin'in saçlarını okşadı sarılırken " Haydi kızım Allah'a emanet ol ben yine gelirim vedalaşmak için selametle " diyerek kapıya yöneldi.

İbrin, Ayşe Teyzeyi uğurladıktan sonra hemen işe koyuldu. Tako uykusuzluğun vermiş olduğu yorgunlukla uyumuştu bile. O sırada İbrin evin her tarafını köşe bucak temizledi. Birde çorba koydu Tako için. Şöyle bol şehriyeli kemik suyuna naneli şifa deposu dediği çorbadan.

İşlerinin bitirdi ve mutfağıda toparladıktan sonra Takoyu uyandırmak için odanın kapısına gitti. Bir kaç kez tıklattı lakin ses gelmeyince usulca kapının kolunu indirdi ve içeri girdi. Tako kan ter içinde kalmış uyuyordu. Pencere kapalıydı ve içerisi epey havasız kalmıştı.

Usulca yanaştı bir iki kere uzaktan seslendi lakin adam hareketsiz uyuyordu.

En sonunda adamın baş ucundan seslendi lakin yine ses gelmeyince hafifçe yüzüne eğildi.

" Tekin Bey " dedi tekrar en sonunda eliyle omuzuna dokundu ve temas eder etmez kendini Tako'nun altında buldu.

Tako bir anda kadını bileğinden ve belinden kavrayıp altına almış hareketsiz bırakmıştı. İbrin korkuyla Tako'ya bakarken Tako'nun aklındaki ter damlası İbrinin yanağına damlamıştı. Kalbi hızlanmaya midesi bulanmaya başladı tekrar. Tako bir anda İbrin'in altında korkuyla ona baktığını farkedince aniden kalktı.

"Ben çok özür diliyorum siz bir anda dokununca ... "

İbrin aniden yataktan kalktı ve saçlarını düzeltti. " Siz kusura bakmayın ben seslendim kaçkere ama siz duymayınca bir de iyi görünmüyordunuz bir şey oldu sandım" dedi.

" Anladım anladım bir şey mi oldu " dedi Tkao merakla.

" Ayşe teyze anlattı yapacaklarımı. Ben tüm temizliği yaptım bir tek sizin odanız kaldı. Çorba yapmıştım iyi gelir içerseniz"

" Tamam tamam ben bir duş alayım. Benim odamı evde olmadığım zamanlarda temizlersiniz " dedi ve banyoya adımladı.

İbrin tamam diyerek mutfağa indi. Çorbayı tabakladı ve az sonra Tako elinde havlu saçlarını kurulayarak indi aşağı.

Burnuna dolan kokuyla hızla mutfağa yöneldi. Açılan tek kişilik servise oturdu hemen. İbrin Tako'yu izlerken Tako , masadaki kaşığı alarak çorbaya daldırdı. Mis gibi kokuyu içine çekti ve bir kaşık aldı. Gözlerini yumdu kaşığı yudumlar yudumlamaz. İbrin sandalyeye yaslanmış gözlerini dikmiş Tako'ya bakıyordu. Tako kadının gözlerinin kendisine diktiğini ve kıpırdamadan baktığını farkedince elindeki kaşığı kenara bıraktı ve “ Bir sorun mu var “ dedi tek kaşı havada.

İntin bir anda kendine geldi. Önüne düşen saçlarını kulağının arkasına aldı ve “ Yok hayır bir sorun mu var “

“ Bende onu diyorum bir sorun var”

“ Nasıl bir sorun var “

Tako güldü. Kadın şaşkınlıkla kendisine bakarken” Neden ben çorbamı içerken dikkatle bana bakıyorsunuz bir sorun mu var “ diye yeniledi tekrar.

O an anladı İbrin Tako’nun asıl sorusunu.

“ Yok yok ben sadece çorba hoşunuza gitti mi diye şey ettim de “

“ Ney ettiğiniz”

“ Merak ettim”

Takı kaşığı aldı ve bir yudum daha aldı. Yüzünü ekşitti. “ Çok tuzlu olmuş “ dedi.

İbrin bir anda Tako’nun yanına geldi hızla “ Nasıl olur mümkün değil “ dedi ve elindeki kaşığı aldı çorbaya daldırdı bir yudum içti. Tako kendisine bu kadar yakın olması sebebiyle kadından yayılan turunç kokusuyla birlikte midesinin çalkalandığını hissetti. İbrin çorbayı yudumladı ve diliyle dudaklarını yalayarak temizledi. Tako kadının her detayını dikkatle izlerken İbrin’in dudaklarını yalamasıyla kalp atışları hızlanmış onu nefessiz bırakmıştı.

“ Yoo tuzu gayet yerinde “ dedi İbrin. Tako ise bir anda sol göğsünü tutmuş sıkıyor nefes almaya çalışıyordu. İbrin Tako’nun halini farkedince bir anda omuzuna dokundu.

“ İyi misiniz”

“ Hh-hayır iyi değilim kalbim kalbim sıkışıyor “

Telaşlandı İbrin. Hızla telefonu aldı ve ambulansı aradı…

 

Loading...
0%