Ambulansın gelmesiyle birlikte İbrin hızla sağlık görevlisine koştu; " Nefes alamıyor kalbine, kalbine bir şey oldu" dedi telaş içinde.
Sağlık görevlisi hızla ilk müdahaleyi yaparak Tako'yu sedyeye aldırdı ve ambulansa taşıdı. İbrin ambulansa bindiği sıra Tako baygındı.
" Siz yakını mısınız "
" Evet" dedi İbrin ve hızla ambulansa bindi.
Sağlık görevlisi ambulans içinde müdahalesini sürdürürken İbrin, Tako'nun elini tutmuştu farkında olmadan.
Ambulanstaki hemşire hızla bir arama gerçekleştirdi.
" Kalp atışları düzensiz bir şekilde artıyor ritim bozukluğu mevcut sakinleştirici yapmamıza rağmen bir düzelme yok"
....
" Tamam, tamam 10 dakika içinde acil servisin önünde olacağım " dedi ve kapattı telefonu.
İbrin endişe dolu gözlerle bakarken o sırada annesinin öğrettiği inşirah suresini okuyordu.
" Yarabbi sen göğsünü genişlet ve kendi katından şifa ver" dedi hüzünle.
Az sonra ambulans hızla hastaneye giriş yaptı ve kapılar açılır açılmaz müdahale için bekleyen doktorlar hızla indirdi Tako'yu.
" Nabız hala düşmedi bu şekilde devam ederse kalbi duracak hastanın "
" Bir şey mi kullanmış peki"
" Hayır evde birden bire olduğunu söylediler "
" Yoğun bakım ünitesini hazırlayın " diye bağırdı doktor.
O sırada İbrin onların peşinde koşarken bir den bire kapının suratına kapatılmasıyla sınırı geçemedi ve öylece kaldı.
Hemen kendini koltuklardan birine attı ve bildiği duaları okumaya başladı. Ne yapacağını bilmiyordu. Bir anda kucağındaki telefonun sesiyle irkildi ve kendine geldi.
Abim 1 yazan telefonu açtı İbrin.
" Neredesin lan sen sabahtan beri bekliyorum"
İbrin bir anda duyduğu erkek sesiyle sessiz kaldı.
" Konuşsana lan it niye susuyorsun!"
" Bennn... "
Necip duyduğu kadın sesiyle bir anda telefonu kulağından çekti ve yanlış olup olmadığını kontrol etti. Numara doğruydu lakin ucundaki kişi doğru değildi.
" Sen kimsin! " dedi Necip tok sesiyle.
" Şey Tekin Bey'in telefonu bende biz hastanedeyiz" diyebildi sadece.
" Ne hastanesi! Hangi hastane "
" Şehir hastanesi " diyebildi İbrin ve telefon hızla kapandı.
Necip hızla masada meraklı gözlerle bakan arkadaşlarına döndü ve ayağı kalktı.
" Tako hastanede bir şey olmuş"
" Nasıl lan ne olmuş"
" Müneccimmiyim ben Ali Tahir kalk lan kalk"
Necip ve Ali Tahir hızla araca binerken öte yandan KerimŞah ve Alparslan'a haber vermişlerdi.
Dört adam hızla koştu hastaneye. Danışmadan bilgi aldıktan sonra hızla üst kata çıktılar. O sırada İbrin odadan çıkan doktor ile konuşuyordu.
" Görebilir miyim "
" Sadece 5 dakika hasta henüz kendine geldi" dedi.
İbrin hızla giyindi ve içeri girdi. Tako'ya doğru adımladı. Tako kendine gelmişti lakin sersemlemişti biraz.
İbrin yaklaştıkça Tako'nun ekrandaki değerleri oynamaya başladı tekrar.
Hemşire hızla İbrin'e çıkmasını söylerken henüz koridorda olan doktora seslendi.
Doktor hızla içeri girdi. " Her şey yolundaydı sorun nedir ?"
" Bilmiyorum doktor bey bir anda nabız yükselmeye başladı tekrar. "
İbrin endişe ile dışarıda beklerken Necip ve diğerleri yanlarına yetişmişti bile. Necip telefonu tekrar aradığında İbrinin elindeki telefon çalmaya başladı. O sırada göz göze geldiler.
İbrin'e ilerledi dört adam.
" Tekin nerede? Sen kimsin ? Telefonun sende ne işi var " diye soruları sıralarken İbrin her birine korkarak bakıyordu.
" Ben Ayşe Teyze'nin yerine başlayan yeni temizlikçiyim. Bir anda fenalaştı bende hastaneye getirdim. " dedi hızla.
Kerim kadını baştan aşağı süzerken Ali Tahir kaşları çatılmış bakıyordu. Minyondu. Uzun siyah saçları beline salınmıştı.
Hızla elindeki telefonu uzattı KerimŞaha. O sırada doktorun kapıdan çıkmasıyla bilgi almak için doktora yöneldiler.
" Doktor Bey Tekin iyi mi "
" Merhaba tekin Bey'in durumu şu an iyi lakin kalbinde saptayamadığımız bir durum söz konusu kalp atışları düzensiz ve olması gereğinden çok daha yüksek bu şekilde devam etmesi sağlığı açısından ne yazık ki iyi değil birkaç gün kontrol altında tutacağız şu an problemin ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz iyi günler" diyerek uzaklaştı.
" Bunun kalbinde bir sorun var mıydı lan"
" Yok lan nezle bile olmaz bu ne kalbi ne sorunu "
Herkes birbirine hayretle bakarken Necip hızla kıza döndü.
" Nasıl oldu "
" Çorba içeçekti birden bire fenalaştı işte bende hastaneye yetiştirdim ne olur ne olmaz diye "
" Tamam sen gidebilirsin biz ilgileniriz " dedi Necip.
İbrin iyi akşamlar diyerek uzaklaştı. O süre zarfında Tekin gece hastanede kaldı. Testler yapıldı kontroller sağlandı lakin bir sonuca varamadılar.
Nihayet çıktı hastaneden.
Tako evde hasta yattığı sırada onunla ilgilenmek için Necipler sırayla uğruyordu.
Bir müddet sonra aynı atakların gerçekleşmediğini farkettiler. Bu süre zarfında Tako ayaklandı ve iyice toparladı. Ta ki odasında kendi yatağında yatana kadar.
Yatağa yattığında sırtına batan şeyle bir anda doğruldu ve arkasını döndü. Elini attığında kırmızı uçları oyalı yazmayı farketti. Eline aldı ve İbrin'in ilk geldiği gün başındaki örtü olduğunu farketti.
Bir anda elinde tuttuğu yazmayı burnuna götürdü ve yazmaya sinen turunçgil kokusunu kokladı. O kısa an gözlerini kapatmasına sebep oldu. İçindeki denizin dalgası gönlünün kıyısına vurdu. İçinde dalgalanan deniz köpürdü bir an bir yakamoz belirdi gönlünün kıyısında. Bir anda kendine geldi ve elindekini attı.
Hızlanan kalbine gitti eli o an içinde yaşadığı aydınlanma şüphesiz kendisiyle ilgili keşfettiği bir gerçekti.
Bir an şüpheye düştü olabilir mi diye sonra inkar etti benliği atan kalbine inat.
Odadan çıkması ile mutfaktan çıkan İbrin'i görmesi, atan kalbi , içine dolan doluluk hissi onu kabul etmekte zorlandığı gerçekliğin içine soktu.
Kendinden emin olmak ister gibi yaklaştı. İbrin Tako'yu görünce gülümseyerek selamladı.
İbrin'in gülümseyişi işi zorlaştıran bir diğer şeydi. " Gülme" diye bağırdı bir anda korkutucu bir yaratık görmüş gibi.
Bağırmasıyla bir anda irkilen kadın şaşkınlıkla adama bakarken Tako sesli düşündüğünü anlayıp " Şey yani gül gül tabi ben şey demek istedim eee şey diyorum ki acaba yani boşver her neyse işin çok uzun sürer mi"
İbrin karşısındaki adamın anlamsız konuşmasına saçma bir surat ifadesi ile bakarken son soruyu yanıtladı. " Az kaldı " diyebildi.
Tako içinde bulunduğu gerçekliğe şüpheyle yaklaşıyor emin olmak adına dokunma ihtiyacı hissediyordu.
İbrin temizliğe devam ederken Tako gözlerini bir an olsun ayırmadı kadından.
Kapının çalınması ile İbrin kapıyı açmak için yöneldiğinde hızla koşarak kadının kapı kolunu tutan elini tuttu. İşte o an nabzı yükselmeye başladı. Midesinde kusma hissi hasıl oldu. Kendine itiraf edemediği o gerçeği sindirmeye çalıştı.
" Ben açarım " dediğinde kadın hızla çekmişti elini.
" Hastalıktan böyle garip davranıyor galiba " diye düşündü kadın.
Tako aynı ortamsa nefesini düzenlemeye çalışırken öğrendiği gerçek kalbine bir ok gibi saplanarak kanattı onu.
İbrin'in telefonu çalmasıyla bir anda kadın telaşla döndü Takoya.
Telefonu kapattığında suratı kireç gibiydi. " Tekin Bey kızım okulda düşmüş işim bitti müsadeniz olursa erken çıkabilir miyim " dedi kadın.
" Bir kızın mı var " dedi şaşkınlıkla.
" Evet anaokuluna yeni başladı henüz 5 yaşında dedi İbrin. Kızından bahsederken gözleri ışıldıyordu.
Kendine hakim olamayarak sordu tekrar Tako " Kaç yaşındasın ki sen"
" 33 yaşındayım. Lakin genelde yaşımı göstermediğimi söylüyorlar “ diyerek gülümsedi İbrin. Ortalama 25-27 yaşında gibi duruyordu.
Tako şaşkınlıktan küçük dilini yutacaktı neredeyse. “ Sen çıkabilirsin “ dediğinde İbrin teşekkür ederek ayrıldı evden.
Tako öğrendiği gerçekleri sindirmeye çalışırken kendini Necip’in mekanında buldu. Ve hiç yağmayacağı bir şey yaptı.
Necip KerimŞah ile birlikte mekandan içeri girdiğinde garson hızla yanına koştu. “ Abi bir sorun var “ dedi.
“ Ne oldu lan ne sorunu “ dedi Necip hızla.
“ Abi kendin görsen daha iyi olur “ diyerek ilerledi garson. Az sonra Tako’nun zil zurna sarhoş olmuş bedenini sandalyeye yaslı halde gördüler.
Necip ve KerimŞah birbirine şaşkınlıkla ve hayretle bakarken.
“ Yanlış mı görüyorum lan ben” diyen Necip oldu.
“ Abi ne yanlışı Tako bu “ dedi KerimŞah hızla Takonun yanına otururken.
Tako ise hala bardağı doldurup kadehi içmekle meşguldü.
Necip garsona döndü. “ Ne zamandır burada bu “ dedi yanında duran garsona.
“ 3 saattir abi. “
“ Niye haber vermediniz lan o zaman”
“ Abi aradık ama açmadın” dedi garson elleri önünde.
“ Tamam sen bir kahve yap getir hadi” diyerek garsonu gönderdi.
“ Takoo !! Şşşşhhhh kendindemisin lan” dedi KerimŞah.
“ Immmmmhhh kimler gelmişler “ diye yaydı Talo kelimeleri ağzında.
“ Abi bu fena çarpılmış. Yahu bu asitli içecek içen adam değil ne oldu buna “ dedi KerimŞah merakla.
“ Ne bileyim kan kahveyi içsin ayılır biraz “
Tako birden yumruğunu masaya vurdu. “ Ulannn evliymiş!!! “
İki arkadaş birbirine baktı.
“ Kim ulan” dedi Necip kaşlarını çatarak.
“ Abiii bide çocuğu varmış “ dedi Tako kafasını yana atarken.
“ Lan kimin çocuğu var” dedi KerimŞah.
Tako bir anda sızdı. Kafasını masaya koydu. O sırada Ali Tahir ve Alparslan geldi.
İkiside bir anda Takoyu sızmış görünce “ Ne oldu buna “ dedi inanamayarak. Aynı anda.
“ Anlamadık ki yarım ağız konuşuyor ne dediğinde belli değil. “ dedi KerimŞah.
O sırada elinde kahveyle gelen garsona çabuk olmasını işaret etti Necip. Kahveyi hızla alarak Takonun kafasını kaldırdı ve yavaşça içirmeye başladı. Tako hafif ayılır gibi oldu.
Yumruğunu tekrar masaya vurdu bir anda “ Ulan bide benden tam altı yaş büyük be “ dedi.
“ Kim lan “ dedi Ali Tahir.
“ Hıı işte bizde sabahtan beri aynı soruyu soruyoruz. “ dedi Necip.
Tako birden bire tekrar kafasını kaldırdı. “ Ben hasta değilimmmm”
“ Değilsin tabi oğlum taş gibisin mübarek “ dedi Alparslan.
“ Ben aşık olmuşummmm” dedi birden.
“Siktir “
“ Hadi lan “
“Höst ulannn”
“ Yavaş ol “
dedi hepsi ardarda.
Tako birden bire ayağı kalktı. Bağırmaya başladı. Aşığım ulannnnm aşığım. “
Birden müzisyene döndü. “ Çalllll aynı şarkıyı tekrar çal. “
Ve şarkı çalmaya başladı. “Gülden Karaböcek-Sen Evlisin. “ ( Lütfen Dinleyinnnn” )
Tako bağıra bağıra şarkıyı söylerken yan masadan biri bağırdı.
“Yeter ulannnn sabahtan beri aynı şarkı “
“ Aşka saygınız yok mu be “ diye adamın üzerine yürüdü Tako. Necip Tako’ yu durdurmaya çalışırken şarkı çaldıkça masadaki müşteri küfürler savuruyordu.
Necip küfürü duyar duymaz yumruğu bir anda adamın yüzüne indirdi.
O sırada birden bire bir hengâme çıktı ve herkes bir birine girdi. Meyhanede birden bire sandalye masalar havada uçuşmaya başladı. Gecenin sonunda 5 adam arbedede aldığı darbelerle dışarı çıkmış araca binmişti. Tako araçta hala aynı şarkıyı söylerken en sonunda Alparslan dayanamayıp kafasına sağlam bir tokat attı.
“ Sus ulan sussss 30. tekrarı dönüyorsun be.” Tako kafasına aldığı darbe ile bir anda bayıldı.
“ Dur ulan aşık olmuş “ dedi Ali Tahir gülerek.
“ Ulan bunun neyi normal ki aşkı normal olsun. İt herif evli mutlu çocuklu ve yetişkin bir kadın bulmuş aşık olacak “
Kerim kahkahalarla gülerken patlak dudağının acısıyla bir anda gülüşü soldu.
“ Ya hu bunun yüzünden bir dayak yemediğimiz kalmıştı o da oldu “ dedi bir anda.
“ Sahi biz paslandık galiba ne ara yedik lan bu kadar darbeyi” dedi Ali Tahir kaşını silmeye çalışırken.
“ Ulan mekanda sandalye masalar havada uçuştu normal değil mi Allah ne verdiyse herkes vurdu birbirine. “ dedi bir eli direksiyonda diğer elinde buzu şişmiş kafasına tutarken.
“ Ulan biz bu kadar darbe aldık bu piçin sıratında tek bir çizik yok neden “ dedi Alparslan bir anda.
Kahkahalarla güldü Ali Tahir. “ O sırada mikrofonu almış sahnede şarkı söylüyordu. Kimse bunu farketmedi ki” dedi.
Hepsi hep bir ağızdan gülmeye başladı. Aracın içini dolduran kahkaha sesleri yavaşlamaya başlayınca konuştu Necip.
“ Hatırladınız mı yurtta yemekhanede kavga çıkmıştı hepimiz dayak yemiştik o zamanda bu it kazanın başına geçmiş etleri yemekle meşguldü de yüzünde yine tek bir çizik yoktu.
“ Ulan nasıl unuturum o günü. Müdürüm odasına kadar elindeki kemikle gelmişti. Birde ona azar işitmiştik. Deli Müdüre birde ona haşlamıştı “ Oda koktu oda koktu “ diye”
“ Birde bir hafta bu it yüzünden odasını temizletmişti koktu diye “ dedi Necip.
Alparslan kahkahalarla diğer üçüne gülerken, konuştu KerimŞah “ Evlat olsa sevilmez bu “
“ Deme lan öyle duysa çok üzülür “ dedi Ali Tahir.
Yol boyu hem anlattılar hem güldüler. Gece bitti ve Tako’nun gönül macerası başlamış oldu