Yeni Üyelik
29.
Bölüm

29. Bölüm

@dilefruz

Deniz apar topar evden çıktığında Tako ensesini ovarak bilgisayarı kapattı ve koltuğa yaslanarak gözlerini yumdu.

Bir müddet sonra gözlerini gölgeleyen şeye araladı gözlerini. İbrin'in başında dikilmiş gördü bir anda.

Bir anda korkuyla irkildi. "İbrin bu ne hal " dedi birden bire.

" Tekin Bey lüzumsuz eşyalar odasını temizlerken oldu. Rafın üstüne uzanmaya çalışırken şu şey başımdan aşağı döküldü çıkar değil mi " dedi endişe içinde bakarken.

İbrin'in saçlarını baştan aşağı boyayan mavi boya olduğu gibi saçlarına dökülmüştü.

Tako kadına bakarken birden gülmeye başladı. " Gülmeyin Allah aşkına Tekin Bey geçer mi bu geçmezse saçlarımı kesmek zorunda kalırsam vay benim halime " dedi.

" Geçer geçer merak etme su bazlı bir boya yalnız hemen yıkaman gerek " dedi.

" Hemen mi "

" Hemen "

" Burada yani"

" Evine yetişene kadar kuruyacaktır bu da çıkmasını zorlaştırır yıkarsan iyi olur. Alt kattaki misafir banyosunu kullan sen, ben bahçedeyim" diyerek ayağı kalktı.

İbrin mecburen banyoya ilerledi. Saçlarını toparlayarak eğildi ve saçlarını yıkamaya başladı. Saçlarındaki boyayı arındırınca eline aldığı şampuanı saçına yedirdi ve köpürtmeye başladı. Elini suya attı lakin suyun gelmediğini farketti.

Saçları köpüklü halde dışarı çıktı. Bahçede oturan adamın yanına ilerledi.

Tako'nun önünde durdu. Tako bir an kafasını kaldırdı önüne indirdi ve birden bire tekrar kaldırdı.

" İbrin ne oldu " dedi gülümsemesine engel olmaya çalışırken.

" Olan oldu. Sular kesildi Tekin Bey" dedi eliyle köpüklü saçlarını göstererek.

Tako kahkahalarla gülmeye başladığında İbrin kaşlarını çattı.

" Ayıp oluyor ama Tekin Bey " dedi ciddiyetle.

" İbrin çok çok çok özür dilerim ama bu yani bugün başına gelen ..."

Birden bire sözünü kesti İbrin. " Pişmiş tavuğun başına bile gelmez " dedi ve elleri ile göğsünün önüne bağdaş kurdu.

" Ne yapacağım ben bu halde Tekin Bey !!! " dedi sitemle.

Tako ayaklandı ve yürümeye başladı. İbrin'in yanına geldiğinde birden bire başının üstünde uçuşan eşek arısını görünce eliyle savurdu. Tako savurdukça arı dolanıp durdu.

" Tekin Bey durun sokacak şimdi eşek arısı o "

" İbrin çek şunu üstümden" derken İbrin bir yandan Tako bir yandan arıyı savuştururken İbrin'in ayağı boşluğa geldi. Tako İbrin'i tutmaya çalışırken birden bire ikiside havuzun dibini boyladı.

Tako düştüğü havuzdan yukarı yüzerken İbrin'in olmadığını farketti. Hemen yanı başında çırpınan kadını farkettiğinde hızla oraya yüzerek İbrin'i tuttu.

İbrin hızla kafasını kaldırırken nefes nefese hızla Tako'nun boynuna sarıldı korkuyla. Tako kendisine sarılan kadına bakarken içinde kopan gümbürtü sanki havuzun suyunu harekete geçirip duvarlara çarpıyordu.
“ Yüzme bilmiyorum” dedi İbrin.
Böylesi yakın olmak dengesini şaşırtıyor yüzüne olan yakınlığı bedenine yaslanan bedeniyle ateş alıyordu.

Bir anda midesinde ve kasıklarında hissettiği kramp ile kasıldı ve dişlerini sıktı.

İbrin'in saçlarından arınan köpükler havuzun üstünde toparlanırken gülümsedi Tako ve " Her şerde var bir hayır en azından saçlarını arındırdık" dedi.

İbrin bir anda tek kolunu sıyırdı ve elini saçlarına götürdü. Tekrar Tako'nun boynuna sarıldı ve " Neyse ki idare edecek hale geldim lakin şimdide üstüm başım ıslandı ne yapacağım " dedi. Tako belinden kavradığı kadını kenara getirdi ve belinden tutarak havuz kenarına oturttu.

Ellerini yüzeye yaslayarak çıktı havuzdan. Kalktı ve İbrin'e döndü. " Gel hadi üstüne başına düzgün bir şeyler ayarlayalım " dedi.

İbrin ıslak halde Tako'nun arkasında yürürken yalın ayak yukarı çıkmaya başladı.

Tako açtığı dolaptan bir üst ve uygun olabilecek bir pijama altı çıkardı.

Tako'nun elindekileri hızla alan İbrin aldıklarını üstüne geçirerek pijamanın belini kıvırdıkça kıvırdı.

Çıktığında kalçasının altında biten üst ve pijama ile oldukça komik ve kaybolmuş görünüyordu.

Tako elinde havlu ile saçlarını kurularken kadını o halde görünce bir an gülümsedi. İbrin giydiği üstün eteklerini tutarak " Büyük geldi ama idare eder" dedi üstünü incelerken.

İbrin eşyalarını toparlayıp çıkacakken konuştu Tako.

" Cumartesi günü gelebilir misin? Misafirim olacak o gün doğum günüm de yardımcı olabilirsen memnun olurum "

İbrin Tako'ya baktı ve bir an düşünür gibi oldu. " Elimden geleni yaparım ama söz veremem" dedi.

" Ben gerekirse seni bırakırım saat kaç olursa olsun"

" Abimle konuşup haber vereceğim " diyerek çıktı evden.

Deniz abisinin foyasını ortaya çıkarırken Yönetim Kurulu kazasız belasız atlatılmıştı. Üstelik bu süreçte abisinin gayri meşru işlere karıştığı ortaya çıkmış polis tarafından yakalama kararı olduğu öğrenilmişti. Tüm bunlar adamın tutuklanmasında oldukça etkili oldu.

Tako'yu teşekkür etmek ve haber vermek için aradığında Tako onuda davet etti doğum gününe.

Nihayet o gün geldiğinde Tako hızla uyandı yataktan ve sabah mutfakta koşuşturan kadını gördü.

Gelmeyeceğini düşündüğü kadın gelmiş hazırlığa bile başlamıştı.

" Günaydınız ve iyi ki doğdunuz" dedi neşeli sesiyle.

" Teşekkür ederim " dedi Tako gülümseyerek.

Gün boyu birlikte hazırlık yaptılar. İbrin içeride atıştırmalıklar hazırlarken Tako bahçeyi düzenledi.

Gün geceye döndüğünde İbrin yanında getirdiği poşeti alarak banyoya geçti ve içinden çıkardığı v yaka beyaz zemin üstüne küçük mavi çiçekler döşenmiş beyaz uzun elbiseyi üzerine geçirdi.

Siyah uzun saçlarını ensesinde günlük bir topuz haline getirerek dışarı çıktı.

Makyaja ihtiyacı olmayacak kadar güzeldi. Duru güzelliği göz alıcıydı.

Dışarı çıktığında Tako'nun bir an nutku tutuldu ve bakakaldı. Üstelik üstündeki elbise günlük olmasına rağmen oldukça göz alıcı görünüyordu. Kapının çalınması ile İbrin hızla kapıya koştu.

KerimŞah ve Turna selam vererek girdi içeri. İbrin kafasıyla selamlarken çekinerek kapı arkasına geçti. " Hoşgeldiniz " dedi.

Turna sanki yıllardır tanıyormuş gibi sarıldı İbrin'e ve koyu bir sohbete daldı. İlk etapta çekinen İbrin çekingenliği üstünden atarak normal bir hale bürünmüştü bile.

Sırasıyla ; Serçe ve Ali Tahir, Necip Nazlı ve Hüma, Alparslan ve Elif ardından ise en son Deniz geldi. Herkes toplanmıştı. Herkes İbrin ve Deniz ile tanışırken Denizin Tako ile olan yakınlığı bir tarafını rahatsız ediyordu.

Halbuki Deniz Tako'ya minnet duyuyordu. Pasta kesim zamanı geldiğinde Tako endişe ile anlını tuttu. " Pastayı almayı unuttum!"

" İnsan doğum günü pastasını nasıl unutabilir Tako ben pasta yemeye geldim " dedi Necip.

Diğerleri " Bende " diye karşılık verdi.

" Hadi bunlar tamam da Kerim abi senin eşin aşçı utanıyor musun bende demeye "

Güldü Kerim. " Senin pastanın tadı başka hazır bile olsa Tako e ne yapacağız pasta yoksa hediye de yok! " dedi ciddiyetle.

Onlar birbiri ile atışırken İbrin sesi zarzor çıkarak konuştu. " Şeyyy ben her ihtimale karşı bir pasta yapmıştım " dedi.

Tako şaşkınlıkla İbrin'e bakarken. Turna " İşte bu hadi getir pastayı mumları üfleyelim" dedi heyecanla.

Tako içinden büyük bir memnuniyet duyarken bir yanı ise düşünüldüğü için çocuk gibi seviniyordu.

İbrin borcam içine yaptığı pudingli petibör bisküvili pastayı elinde tutarak masaya ilerledi.

Üstünde tek bir mum bulunan pastayı masaya koyduğu esnada Ali Tahir hızla İbrin'in bileğini kavradı ve bileğinde ki bilekliğe dikkatle baktı.

Hırsla ayağı kalktı ve " Nereden aldın bunu !! " diye bağırdı.

Ali Tahir tüm hiddeti ile bağırırken İbrin acıyla bileğini kurtarmaya çalışıyordu. Birden birde ayaklandı herkes. Kimse ne olduğunu anlayamıyordu. İbrin bileğini kurtarmaya çalıştıkça Ali Tahir tekrar bağırdı. " Sana nereden buldun bunu diyorum" dedi tekrar.

" Bırak bileğimi benim o " demekle yetindi İbrin.
Tako hızla İbrin'in yanına geldi ve Ali Tahir'in önüne geçti. " Bıraksana abi kızın bileğini " dedi birden.

" Tako o bileklik bana ait ne işi var bu kadının bileğinde. " dedi Ali Tahir yüksek bir tonda.

" Benim bu " dedi İbrin sesi titrerken.

" Bırak abi kızı benim diyor işte "

Ali Tahir hırsla savurdu İbrin'in bileğini. " Oğlum benim diyorum benim neyi anlamıyorsun lan sen"

" Abi !!! Kadın benim diyor! Bir tek sende mi var bu bileklikten . "

" Tako !!! Bu bilekliğin bir eşi yok!!! Ailemden kalan tek şey bu özel üretim! Lavaboya gittiğimde çıkarmıştım oradan almış olmalı" dedi bir anda.

Herkes şaşkınlık içinde Ali Tahiri izlerken İbrin zar zor konuştu. " Oradan almadım benim bu kendimi bildim bileli benimle ben görmedim başka bileklik" dedi.

" Çaldıysan çaldım de kızım!!!" Dedi Ali Tahir sinirle.

" Ali Tahir !!!! Haddini aşıyorsun ! " dedi Tako birden. Öyle çok kızmıştı ki ismiyle hitap etmişti ilk defa.

" Ben mi aşıyorum ulan haddimi yanında çalıştırdığın kadının nasıl biri olduğunu öğrenmek ağırına mı gitti!"

Tako'nun kalbi sinirle atmaya başladı. İbrin Tako'nun arkasında başı eğik saklanırken KerimŞah girdi araya.

" Ali Tahir bir yanlış anlaşılma var sakin ol " dedi daha yumuşak konuşarak.
" Ne yanlışı ulan ne yanlış anlaşılması 30 küsür senedir taktığım şeyi tanıyamayacak mıyım üç günlük kadını bana savunuyor ulan !!!" dedi hiddetle.

Tako için bardağı taşıran son damla oldu bu. Ali Tahir'in yakasından tuttuğu gibi çenesine sağlam bir yumruk attı.

" Ağzını topla Ali Tahir kendine gel !!! Aşık olduğum kadın hakkında üç günlük kadın diye konuşturmam " diye bağırdı hızla. Ali Tahir arkaya savrulurken birden doğruldu ve Tako'nun burnuna kafayı indirdi.

Tako'nun burnundan oluk oluk kan akarken İbrin hızla Tako'nun başına koştu. Daha az önce duyduklarını sindirememişken bir anda iki adamın kavgaya tutulması ile ne yapacağını şaşırmıştı. Tako'nun içindeki hayvan uyandı.

" Özür dileyeceksin duydun mu Ali Tahir !!!"

" Dilemiyorum ulan ! Satılmış ulan senin kalbin dostunu kardeşini bu kadına tercih edecek kadar acizsin sen" dedi.

Sevdiği kadının gördüğü muamele ayrı , yanında gururunun kırılması ayrı galeyana getirdi Takoyu. Ali Tahir'in üstüne atlarken yumruklarını ard arda indirdi. " Aşığım ulan aşığım aciz değilim aşığım duydun mu" dedi son yumruğu indirirken. Kerim hızla kavradı Tako'yu Necip ve Alparslan ise Ali Tahir'i tuttu.

"Bitti Tako bitti kardeşlik falan yok duydun mu bitti!!!!" diye bağırdı Ali Tahir.

"Bitsin ulan !!!! Beni sevdiğim kadın önünde rezil eden aşağılayan adamın kardeşliği yerin dibine batsın !!" dedi bağıra bağıra.

" Kesin ulan sesinizi ikinizde kesin !!!!!" dedi Necip ikisininde sesini bastırarak.

" Kendinize gelin ikinizde haddinizi aşıyorsunuz!" dedi İkisine de sinirle bakarak.

Ali Tahir yumruğunu masaya hırsla indirdi. " Bugün herkes haddinide sınırınıda aştı. Bundan böyle herkes kendi yoluna." dedi ve Serçe'nin elini kavrayarak çekip çıktı.

Ne KerimŞahın bağırışını ne de Alparslan'ın engel oluşunu dinledi.

Tako hırsla oturdu koltuğa. İbrin gözlerinden akan yaşlara inat elindeki buzu ve bezle Tako'nun yüzündeki kanı siliyor buzla tampon yapmaya çalışıyordu.

Herkes güzel başlayan günün gerginliği ile oturdu. Necip elleri ile saçlarını karıştırdı gerginliği atmak için. KerimŞah burun kemerini sıkarken Alparslan Elifi sakinleştirmeye çalışıyordu.

KerimŞah ellerini beline koyarak konuştu. İbrin'e baktı. " Kardeşim müsadenle bilekliğe bakabilir miyim " dedi sakinliğini korumaya çalışarak.

İbrin elinin tersi ile gözyaşlarını sildi ve bilekliğini çıkararak KerimŞaha uzattı.

" Eşi yok bunun bak altında doğum tarihim yazıyor" dedi hızla. KerimŞah hızla madalyon şeklinde olan üstünde özel bir çizim olan yuvarlak plakayı eline aldı ve altına baktı.

" 10 Mayıs 1989 " yazıyordu. Ali Tahir'e ait değildi. Çünkü Ali Tahir'in madalyonunda yazan tarih başkaydı. Bir gün öncesine aitti.

KerimŞah sakalını kaşıdı ve bilekliği geri uzattı.

" Geç oldu biz kalkalım "demekle yetindi.

Herkes yavaşça kalktı ve çıktı. Kimse bir şey sormadı. Kerimin sakinliği karşısında kadının gerçeği konuştuğunu anladı hepsi.

İbrin hepsini uğurladıktan hemen sonra yüzünü silerek Tako'nun yanına geldi ve burnundaki kanamayı durdurmaya çalışarak tampon yapmaya devam etti.

Çatallaşmış sesiyle konuştu.
" Ben özür dilerim " dedi birden.

Tako derin bir nefes alarak İbrin'in yüzünü silen elini tuttu ve gözlerine baktı. Gözünden akan bir damla yaşı dudaklarının hemen altına düşecekken dudakları ile ezdi.

Bir müddet ateş almış dudaklarını İbrin'in dudaklarının hemen altında tuttu. Çekilmek istemedi. Dahası ileri bile gitmek istedi.

Kapadığı gözlerini aralayarak çekildi ve anlını anlına dayadı. " Senin bir suçun yok " dedi boğuk sesiyle.

İbrin dudaklarının altına bırakılan ateş topuyla yanmaya başladı. Gözlerinin tam karşısında yeşeren ormanı keşfe çıktı gözleri. Kendisini savunan ona arka çıkan adamın gözlerindeki dehlizi aşa aşa ilerlemek istedi.

Yüreğinde yıllardır hapis olmuş çırpınan kuş havalanıp dudaklarına kondu. Ne oldu nasıl oldu sorgu sualsiz Tako'nun dudaklarında buldu dudaklarını. Gözlerini yumdu. Kalbi anı yaşadı. Dile geldi yüreği. " Yarabbi kalbim sınırını aştı aklıma mukayyet ol demiştim " dedi. Yankı buldu aklının köşelerinde karşılık veren ses.

" Aklında kalbinde aştı bugün sınırlarını dönüşü yok"

Tako dudaklarındaki gerçekliği ilk etapta algılayamadı. Bir rüya dedi ya da bir yanılsama.
Nefesi nefesine karıştı...

“Ali Tahir'in yumrukları çarptı halüsinasyon görüyorum " diyip gülümsedi. Bir anda dudaklarındaki hareketlilikle gözlerini araladı ve gerçekliğin içine düştü.

O an tüm düşünme kabiliyetini kaybetti Tako. Hisleri ele geçirdi aklını. Aklı değil kalbi yönetti o an her bir uzvunu.

İçinde bitmek tükenmek bilmeyen istek, haddini hududunu aşıp İbrin’in dudaklarındaki her bir karışı tatma arzusu ile dolup taştı. Kendine engel olmaya çalışan tarafı mağlup oldu.

Ufak bir tüyü andıran narin bir öpücüğü İbrin’in ateş topuna dönmüş dudaklarına bıraktı. İbrin ateş topuna dönmüş dudaklarına çarpan can suyuna tutuldu o an ve aynı şekilde karşılık verdi.

İncitmekten ve incinmekten delice korkan iki yürek korkarak büyük bir gayret ve özenle öptü birbirini. Soluk alışverişleri birbirine karıştıkça dalgalı bir denizin ortasında mahsur kalmış gibi birbirine tutundu iki yürek.

Devam etti. İkisinde de ne kendine karşı koyacak irade ne de güç kalmıştı. İkiside birbirine yenilmişti işte. Tako karşısında heyecanlı titreyen kadına baktı anlını anlına dayadı. Hemen sonra dudaklarından sürüyerek çektiği dudaklarını anlına yasladı elleri ile allanmış yanaklarını kavradı ve az öncekinin aksine güçlü bir öpücük kondurdu alnına. O an İbrin’in yüreğinde yer etmiş yük kalktı. Alışılagelmiş güvensizlik kalktı…

Yüreğindeki tüm prangalar sökülüp atıldı sanki. Yeniden doğmuş gibi hafif ve huzurla araladı gözlerini. Sımsıkı sarıldı karşısındaki adama. Hiç bırakmayacakmış gibi bırakamayacakmış gibi kenetledi kollarını kafasını boyun girintisine gömdü ve kendisini tarifsiz yerlere gezintiye çıkaran kokusunu içine çekti.

Tako’nun omuzunda huzurla dururken “İbrinnnn!!!” diye yankılanan sesle bir anda gerçek dünyaya döndü…

 

Loading...
0%