Yeni Üyelik
32.
Bölüm

32. Bölüm

@dilefruz

 

 

Yangının çıktığı gece;


Annesi elinde yaptığı pasta ile oğluna doğru ilerledi ve mumları üflemesi için pastayı masaya bıraktı. Ali Tahir, heyecanla üfledi mumları. Babası yaptırdığı bilekliği çıkardı ve oğlunun bileğine taktı. Ablasının ısrarı üzerine yarını beklemeden onunda bilekliğini taktılar. Ali Tahir ve ablası saat farkıyla farklı günde doğan ikiz kardeşlerdi.

Annesi son doğanın sırasını küçük kardeşe verip sonradan doğduğunu ve kızının büyük olduğunu belirtmişti. Hal böyle olunca Ali Tahir ikizine ismi ile seslenmek yerine abla der oldu.

Anneleri bir gün arayla kutlamak için iki ayrı pasta yaptı. Ali Tahir'in ki meyveli ablasınınki ise çikolatalı olan iki güzel pasta.

O gün annesiyle pasta yapmanın heyecanını yaşayan küçük kız ailesi uyuduktan sonra kalktı ve eline mum alarak pastasını üflemek istedi. Elindeki mumu yakmaya çalışırken kibritin elini yakması ile birden birde elindeki kibriti refleks olarak fırlattı. O sırada salonun köşesinde duran pampas dolu vazoya denk geldi. Denk gelir gelmez yanan pampaslar bir anda perdeleri ve koltuğu tutuşturdu. Küçük kız korkuyla baktı çıkan yangına ve ailesini uyandırmayı akıl edemeyip yardım istemek için hızla dışarı koştu. Kısa sürede tüm evi saran yangın giderek büyüdü. Yanan evi söndürmek için gelen itfaiye ekipleri hızla söndürdü yangını ve o gece bir tek Ali Tahir sağ çıktı yangından. Yaralı halde hastaneye yetiştirilen çocuk uzun bir süre yoğun bakımda kaldıktan sonra iyileşti ve çocuk esirgeme kurumuna götürüldü.

Küçük kız gözyaşları ve korku içinde uzaktan izledi yangını. İş içinde kalmış elleri ve yüzü o karanlıkta ancak mahalleyi dolaşan bekçi tarafından fark edildi. Polise teslim edildikten hemen sonra başka bir çocuk esirgeme kurumuna götürüldü. Yaşadığı şoktan uzun bir süre çıkamadı.

" Çocuğu yıkayın ve güzelce giydirip odama getirin hemen " dedi yurt müdürü.

Hizmetli küçük kızı yıkamaya götürürken yurt müdürü hızla telefonu eline alarak telefon etti.

" Belirttiğiniz özellikler ile uyan bir kız çocuğu bulduk efendim gelip görebilirsiniz" dedi müdür ve kısa geçen konuşmanın ardından kapattı telefonu.

Az sonra Timur Mirhan Ahmedov bir orduyu andıran korumalarıyla yurda geldi ve hızla odaya girdi. Yurt müdürü adamı görür görmez el pençe divan dururken, adam oturması için işaret etti.

" Kız nerede " dedi adam korkutucu sesiyle.

" Birazdan burada olacak efendim belirttiğiniz tariflere birebir uyuyor " dedi.

Az sonra açılan kapıdan giren kız çocuğuna uzunca baktı adam baştan aşağı süzdü. Bu denli bir benzerlik olmasına hayret etti.

" Ailesi?" dedi tok sesiyle. Timur Ahmedov karanlık bir adamdı. Karısına aşık karanlık bir adam. Yaklaşık bir sene önce düşmanları tarafında küçük kızının öldürülmesi sonucu aşık olduğu karısı aklı dengesini yitirdi. Karısının eski sağlığına kavuşması için ölen kızına benzeyen bir kızı evlat edinmek istedi. Nitekim bir senedir aradığı kız çocuğuna birebir benzeyen çocuğu nihayet bulmuştu.

"Gerçekten kardeş olsalar ancak bu kadar benzerdi " dedi içinden. Gözlerini alamadı kızdan.

" Ailesi bir yangında öldü. Bilinen bir akrabasında yok gibi görünüyor." dedi yurt müdürü.

" İşlemleri başlatın. Yurda kaydı yapılmayacak. Kimse ama hiç kimse varlığını bilmeyecek" dedi uyarıcı ve kendinden emin bir ses tonuyla.

Ayağı kalktı ve küçük kızı elinden tutarak dışarı bahçeye çıktı. Önünde siz çöktü.

" Baban seni bana emanet etti. Bundan sonra senin ismin Dilefruz ve benim kızım olacaksın anlaştık mı " dedi tebessüm eden bir ses tonuyla.

O an hiç bir şeyi sorgulamadan kabul etti küçük kız. Timur Ahmedov ailesi hakkında yaptığı araştırma sonucu edindiği bilgiler ile kızın babasının yakın bir arkadaşı olduğuna gerçek babasının aslında kendisi olduğuna ve onu teslim alma zamanının geldiğine ikna etti.

Timur Ahmedov küçük kızı eve götürdüğünde bahçede tekerlekli sandalyede oturan eşi yüzünü güneşe dönmüş ve gözlerini yummuştu. Eşi yanına geldi küçük Dilefruz ile birlikte.

Kadın yüzüne düşen gölge ile gözlerini araladı.

" Ceylan bak sana kızımızı getirdim. " dedi adam.

Kadın hayretler içinde küçük kıza baktı. Hızla sarıp sarmaladı kızı ve hıçkırıklara boğularak ağlamaya başladı.

" Timur, Dilefruz bu Dilefruz ölmemiş ölmemiş" dedi heyecanlı titrek sesiyle.

Timur Ahmedov eşinin yanına diz çöktü. " Ey mənim gözəl həyat yoldaşım Qızımızı gətirdim. " dedi karısının saçlarını okşarken.

" Əziz ərim, sən mənə dünyamı verdin" dedi karısı gözyaşları içinde. Zamanla Dilefruz yeni ailesine alıştı. Annesi onu hep gözünden sakındı. Babası ise gerçek bir baba gibi korudu sahip çıktı sevdi. Hatta ve hatta onaylamadığı adama bile evet dedi...

Herkes İbrin'in anlattıklarını nefessiz dinlerken Tako konuştu.

" Peki ulaşmak mümkün değil mi yani muhakkak biri biliyordur.

Güldü İbrin. " Hayır mümkün değil. Babası çok nüfuzlu bir adam ancak o isterse size ulaşır. " dedi.

Sıkıntı ile iç çekti Ali Tahir. " Nasıl bulacağım şimdi. Kardeşim yaşıyor olabilir. " dedi hızla.

" Bir yolu var " dedi İbrin bir anda.

" Yapma İbrin sus artık " dedi Devran sitemle ama İbrin'in susmaya niyeti yoktu. Senelerdir çektiği vicdan azabının sesi onu çıkmaz bir sokağa hapsediyor rahat bırakmıyordu.

" Abi hayatına birini almayı bırak sıradan bir kadına bakmıyorsun bile. Sende unutmadın kabul et. Onu döndürmenin tek bir yolu var bunu sende çok iyi biliyorsun o yüzden almadın kimseyi hayatına. " dedi. Sesi fısıltı ile çıkmasına rağmen ikna edici tondaydı.

" İbrin, ona ulaşmanın yolu nedir söyler misin" dedi Ali Tahir.

" Abim ! Dilefruz'u bir tek abim geri dönderebilir" dedi ciddiyetle.

" Bunu yapmayacağım ! Neler olacağına dair bir fikrin bile yok değil mi sen benden daha iyi tanıyorsun onu! " dedi sitemle abisi.

" Devran nasıl ulaşacak peki yani bir yolu olmadığını söylemediniz mi" dedi KerimŞah.

" Abim ulaşmayacak. O gelecek abime. "

" Tamamda nasıl !" dedi Necip.

İbrin ellerini dizlerine koydu ve ayağı kalktı. " Dilefruz bir tek abimin evlilik haberini alırsa döner " dedi birden.

" İbrinnnn!! Ben kalkıp biriyle evlenmeyeceğime göre oda dönmeyecek!"

Kaşları çatıldı İbrin'in. Kollarını bağladı. Herkes birbirine bakarken Tako konuştu.

" Bir fikrim var !"

Herkes bir anda Tako'ya dönerken " Gerçek bir evlilik olmak zorunda değil yani birini bulsak formalite icabı olmaz mı " dedi sorusuna karşılık bekleyerek.

Güldü İbrin. " Tekin emin ol Dilefruz'u tanısan onun aklıyla dalga geçtiğin için kendine kızardın. Tanıyıp tanıyabileceğin en zeki kadın olabilir. Sen bir oyuncu bulmadan o senin planını deşifre eder. "

" Küçükkende böyleydi! " dedi Ali Tahir.

" Oyun olacaksa bile gerçekten var olan ve bunu kamuoyuna duyurduğunda ses getiren biri olmalı. Yani formalite bir evlilik olacak lakin bulduğumuz kişi öyle biri olmalı ki Devran'ın evlilik haberi ona haber siteleri aracılığıyla ulaşmalı. Ve tabi bu kişinin de nüfuzlu bir kadın olması onun şüphelerini boşa çıkaracaktır. Ne demek istediğimi anladınız mı "

" Yanılıyorsam beni düzelt. Devran iş dünyasından ünlü hatta yurtdışında bile tanınan bir isimle evlenecek olsa bu haber kanallarına ilk sıra haberi olarak girer. Dilefruz haberi görünce otomatik olarak Devranın böyle bir insan ile nasıl olabileceğini düşünmez inanır çünkü karşısındaki aday oyun oynayacak biri olmaz baktığınız zaman hangi zengin bunu yapsın değil mi? Hal böyle olunca ortaya çıkması kolay olur. Doğru mu anladım?" dedi Tako.

" Aynen öyle!" diyerek karşılık verdi İbrin.

" Kim kabul eder oğlum bunu bu çok ciddi bir mesele" dedi Alparslan. Necip bir an kafasını kaşıdı. Düşündü.

Tako ile aynı anda konuştular. "Deniz Miroğlu!"

Herkes onlara dönüp bakarken KerimŞah olma ihtimalini sorguluyordu.

" Emin misiniz.? Vergi rekortmeni olan bir holding sahibinden bahsediyoruz"

" Bu işi kabul etse Deniz eder. Sonuç olarak şirketini batmaktan kurtaran iki adam duruyor karşınızda. Ben hemen arıyorum gelmesi için " dedi.

Necip arama gerçekleştirirken Devran öfkeyle İbrin'e bakıyordu. İbrin omuz silkti.

Az sonra Deniz katıldı aralarına. Olanı biteni baştan sona anlattılar.

" Necipinde Takonun da emeği büyük üzerimde ben kabul ediyorum bunu" dedi net bir ifade ile.

Herkes Devrana bakarken o kimse ile göz göze gelmiyordu.

"Abi!!! Sen benim tırnağıma taş değse sırtıma yel girse içi giden adamsın abiliği senden iyi bilen yok kendin için değilse bile Ali Tahir için kabul et senelerdir öldü sandığı kız kardeşi yaşıyor ve ulaşmasındaki tek engel sensin kendini onun yerine koysana " dedi haykırarak.

Devran bir an İbrin den ayrı kaldığını düşündü içi ürperdi. Sıkıntı ile ofladı ve " Tamamm İbrin Tamam! Kabul ediyorum. Şunu bil eğer bana bir şey olursa arkamdan sakın göz yaşı dökeyim deme!" dedi ve arkasını dönüp gitti.

Bir an durdu ve arkasını döndü. Baş parmağını Tako'ya doğru salladı. " Ve sen delikanlı seni ilk ve son kez uyarıyorum o dudaklarını bir daha kardeşimin dudaklarında yakalarsam seni sallandırmaktan çekinmem bilesin!" dedi ve çekip gitti.

Tako ve İbrin utançla birbirine bakarken diğerleri Takoyu utandırmak adına omuzuna vurup dalga geçiyordu.

Arabaya bindiklerinde Tako ile dalga geçmeleri bitmedi.

“ Ulan ben, adam benim yüzüme bakmayacak diye dertten kederden ölürken o meğer kıza açılmış açılmakla kalmamış bir de öpmüş “ dedi Ali Tahir.

Tako kaşları çatık aracı sürerken KerimŞah konuştu. “ Gitmeyin üstüne fena ayar yedi zaten”

“ Ulan bir de bana çapkın diyordunuz be hepiniz cehennemliksiniz günahımı aldınız” dedi Necip.

“ Valla ben şahsen tebrik ediyorum helal olsun şu şekil sahip çıkacaksın aşkına” diyerek destek verdi Alparslan. Hepsi Tako’nun haline gülerken yolculuk devam etti.

O günden sonra Devran ve Deniz'in evlilik kararı bomba gibi düştü magazin sitelerine. Düğün tarihi aldılar . Turna ,Serçe,Nazlı ve Elif bile hazırlık yaptı gerçek bir düğüne hazırlanır gibi. İş dünyasından magazine spora tüm camiyanın olduğu kalabalık bir düğün tertip edildi.

Devran damatlık giydi Deniz ise gelinlik.

Devran araba ile Denizi almaya gittiğinde Deniz Devranın koluna girdi ve gelin damat halleri sayfa sayfa paylaşıldı an be an.

" Devran Bey oldukça yakışıklı bir damat oldunuz" dedi Deniz espri yaparak.

" Ahh! Bu gece damadınızı kaybeden dul bir kadın olma potansiyeliniz yüksek uyarıyorum " dedi Devran gülümseyerek.

" O kadar mı yani"

" Yaşayıp görelim. Ben hayatımda deli görmemişim diyecek herkes "

Güldü Deniz. " İyi ya işte ne güzel deli bir kadın her zaman iyidir" dedi ve yürümeye devam etti.

Devran ve Deniz alkışlar eşliğinde nikah masasına doğru yürüdüler. Islıklar ve alkışlar yaklaşık beş dakika kadar sürdü.

Nihayet sessizliğin sağlanmasıyla birlikte nikah memuru konuşma yapmak için mikrofonu eline aldı.

" Sayın misafirler saygıdeğer aile üyeleri hepiniz hoşgeldiniz. Devran Tetik ve Deniz Miroğlunun nikah akdine başlıyorum. " diyerek Denize döndü.

" Sayın Deniz Miroğlu Emre oğlu Devran Tetiği iyilikte ve sağlıkta kötü günde ve hastalıkta kocalığa kabul ediyor musunuz ?" Deniz kocaman gülümsedi ve

" Evvvett" diyerek bağırdı.

Alkışların susmasıyla nikah memuru Devrana döndü. " Sayın Devran Tetik, Ferman kızı Deniz Miroğlunu iyilikte ve sağlıkta kötü günde ve hastalıkta karılığa kabul ediyor musunuz?

Devran İbrin ile göz göze geldi. O sırada Tako eğilip konuştu. " Geleceğinden emin misin"

İbrin güldü ve önüne döndü Devran mikrofonu kaldırıp cevap vereceği esnada üç el silah sesi duyuldu. Devranın ilk önce sağ sonra sol kulağını teğet geçen ve sonuncusu elindeki mikrofona isabet ederek mikrofonu parçalayan kurşunun sesiyle misafirler sağa sola koşuşturmaya başladı.

Düğün yeri boşalmaya başladığında en ön masada oturan pençe grubu olanları izliyordu. Alparslan kurşunların geliş yönüne baktığında
bir anda karşıdan koşarak gelen kadını farketti.

Bir çita misali hızla koşan kadın nikah masasına fırladı ve Devranın üstüne atladı. Üstüne atlayan kadınla dengesini kaybeden adam koltukla birlikte geriye düşerken az önce gördükleri kadında Devranla birlikte düşmüştü. Kısa bir arbede ile yaşanırken Devran ayaklandı. Ve tabi Dilefruz olduklarını düşündükleri kadında.

Devran'ın doğrulmasıyla Dilefruz sağlam bir yumruğu Devranın ağzına geçirerek dudağını patlattı.

Ali Tahir kadına bakarken ablası olduğu kadının ne kadar güçlü ve deli olduğunu farketti o an. Kendisinin aksine aşkına sahip çıkışı karşısında büyülendi. Oysa kendisi aşkından öldüğü kadını bir korkak gibi başkası ile evlenmeye göndermişti.

İbrin Tako ile göz göze geldi.

" Sana geleceğini söylemiştim " dedi gülerek.

" Bu şekilde geleceğini söylemedin " dedi Tako.

" Abim beni öldürebilir derken ciddiydi " dedi İbrin.

" Normal birinin Ali Tahirin kız kardeşi olacağına inanmam mümkün değildi zaten" dedi gülerek.

İbrin aynı şekilde karşılık verirken Necip atladı. " Peki şimdi ne olacak "

İbrin kollarını çözdü ve " Abimin canını okumadan onun lakonuşmak mümkün değil o yüzden size tavsiyem içeceklerinizi alın ve canlı bir dövüşe hazır olun "

Ali Tahir'in kaşları çatıldı. " Hey bana bak abin ona bir şey yaparsa canını okurum onun"

İbrin Ali Tahire döndü ve alayla güldü. " Şayet bu dövüş için bir bahis açılsa varımı yoğumu Dilefruz'a yatırırdım" dedi.

" O kadar diyorsun yani" dedi KerimŞah şaşırarak.

" Matematiksel olarak minyon 165 boyunda bir kadının 195 lik iri bir adamı alt etmesi kolay gibi görünmeyebilir ama burada Dilefruz Ahmedov dan söz ediyoruz. Ve size garanti veririm az sonra abimin pestili çıkacak"

" Ben bu kızı şimdiden çok sevdim " dedi Necip ve hemen yan masada duran alkol dolu içecekleri kendi masasına aldı. Sinema izler gibi izlemeye koyuldu.

Devran kanayan dudağına elini bastırırken ikinci yumruk darbesini karnına indirdi Dilefruz. " Seni aşağılık herif !! Bana ömrünün sonuna kadar başkası ile evlenmeyeceğine söz vermiştin. " dedi.

Devran acıyla karnını tutup eğilirken Dilefruz bu sefer sert bir tekmeyi yüzüne geçirdi. Burnundan gelen kırılma sesiyle inledi Devran. Geriye doğru savrulup yere sırt üstü düşen adamın üstüne atlayarak yumruklarını üst üste geçirmeye başladı.

" Seni pislik!! Yıllarca sana sadık kaldım. Ahhh!!! Geçen hafta karşıma çıkan o adamla evlenmeliydim oysa ki" diyince Devran kadını bir anda kavradı ve altına aldı.

" Ben sana verdiğim sözü çiğnemedim" dedi öfkeyle bağırırken.

" Gözümün gördüğü kulağımın duyduğundan daha gerçekçi Devran Tetik.! Şimdi bana sadık kalmayan kalbini kendi ellerim ile sökeceğim " dedi ve arkada kalan ayaklarını havalandırarak Devranın boynuna geçirdi ve bacaklarını kitledi.

Devran nefessiz kalırken Dilefruz konuşmaya devam etti. " Madem kalbinde beni sevmeye yer yok o zaman atmasının bir anlamıda yok duydun mu beni! " dedi bağırarak. Devran bulduğu boşluktan yararlanarak Dilefruz'u kavradı ve kolunu boynuna indirerek hareket alanını kısıtladı.

" Bana bak Dilefruz Ahmedov !!! Ben verdiğim sözüde konuştuğum lafıda gayet iyi hatırlıyorum duydun mu beni. "

" Çekil hemen üstümden ölümün elimden olacak kaçamayacaksın ölünü göreceğim " dedi Dilefruz kana bulanmış gözleri ile.

" Ölümüm senden olsun ölümü gör ölümü gör doğruyu konuşuyorum " dedi Devran kolunu gevşetirken.

" Adamı haşat etti" dedi Alparslan.

" İçinden geçti be haşat etse iyi oğlum " dedi Necip.

" Bizden biri olduğu çok bellli " dedi KerimŞah gülümseyerek.

" Artık birinizin müdahale etmesi gerek baksana gerçekten öldürecek adamı " dedi Elif korkuyla bakarken.

KerimŞah,Necip ,Alparslan kalktı az sonra ikiliye doğru yürüdüler. Necip o sırada Devranın sırtına binmiş Dilefruz'u çekip aldı. Devran ve Dilefruz birbirine bakarken kısa bir süre Necipe baktı kadın. Kendisini tutanın kim olduğunu anlamak için.

Alparslan tuttuğu silahı Devrana doğru tutarken Dilefruz Alparslanın tuttuğu silaha baktı.

" Ne yapıyorsun sen!" Diye bağırdı Dilefruz.

" Kız kardeşimi nikah masasında bırakan adamın canını alıyorum " dedi Alparslan.

Dilefruz hemen ileride gelinlikle duran Denize baktı sonra Alparslanın ustalıkla tuttuğu silaha.

Necip kolunu sıkı sıkı kavramıştı. Bir iki çekmeye çalıştı ama müsade etmedi Necip.

" Sən mənim sevgimin həyatını nəzərdə tutursan" dedi Dilefruz bir anda.
(Sevdiğim asamın canına mı kast ediyorsun )
Alparslan Dilefruza döndü. " Bəli onu öldürəcəm"
(Evet onu öldüreceğim)

“Sən öz canından əl çəkdin “ dedi ve güldü Dilefruz. (Sen kendi canından vazgeçmişsin)

Aniden çevik bir hamle ile dönerek Necipin erkekliğine sağlam bir diz attı. Necip acıyla kıvranırken Dilefruz Alparslanın bile beklemediği bir hızla elindeki silahı alarak Alparslanın anlına dayadı.

" Onun canını almaq mənə halaldır. Başqalarına haramdır" dedi alayla gülerek. Tetiği çeker çekmez İbrin bağırdı.
(Onun canını almak bana helal başkalarına haram)
" Dilefruz dur!" Dedi İbrin.

İbrinin sesiyle Dilefruz hemen yanındaki kalabalığa döndü. Gözleri kalabalıktan bir adım önde duran İbrin’e baktı" Sende mi bana ihanet ettin can çiçeğim" dedi kederle ve hayal kırıklığı ile baktı arkadaşına.

İbrin bir adım attı. " Dinle çiçeğim bilmen gereken şeyler var " durdu ve Azerice konuştu.

“Canımı verərdim, sənə xəyanət etməm Mənə qulaq as, bilməli olduğun bir şey var" dedi İbrin.
“ (Sana canımı veririm ama ihanet etmem dinle beni bilmen gereken şeyler var” )
" Anlat dinliyorum can çiçeğim şayet ikna etmezsen ikisinide öldürürüm. " dedi.
Alparslan ve Devranı kastederek.

Dilefruz silahı bıraktı ve İbrinin yönlendirdiği masaya oturdu.

Herkes yuvarlak masaya otururken Dilefruz yanına ilerleyen koruma ordusunu eliyle durdurdu.

" Dinliyorum " dedi Dilefruz. Gözleri ile masadaki herkesi taradı ve Ali Tahiri buldu. Yıllardır tanıyormuş gibi bir his doldu içi Ali Tahir kaygıyla telaşla özlemle bakarken Dilefruz bir anda bedeniyle Ali Tahire döndü.

" Şşşş sen igit adam ! seni nereden tanır yüreğim" dedi bir anda.

Herkes hayretle baktı birbirine. Ali Tahir'in bakışları yumuşadı bir anda gülümsedi gözlerinin içi parıldamaya başladı. O an içinde oluşan sarılma iç güdüsüne engel oldu zar zor.

Dilefruz yüreğine ve hatta ruhuna tanıdık gelen bu adamı dikkatlice süzdü. Bir yerden görmüş olabileceği ihtimalini tarttı fakat çıkaramadı...

 

 

 

Sevgili okurlar...

 

 

 

Nasıl gidiyor :)

 

 

En çok hangi karakteri sevdiniz? Ben hepsini ayrı ayrı seviyorum. Hepsinin yeri o kadar ayrı ki ... Umarım sizde beğenmişsinizdir.

 

 

Loading...
0%