Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7. Bölüm

@dilefruz

Gece parmağındaki yüzükle eve dönen adam ilk defa yaşadığı huzuru hissediyordu.

Beş adam bir araya geldiğinde gecenin kritiğini yapmak kaçınılmazdı elbette.

"Ulan bir an gözlüklü ile nişanlanacaksın sandım" dedi Ali Tahir. Kahkaha attı Alparslan.

"Abi Allah affetsin bir an bende öyle sandım ve korktum" dedi itirafta bulunarak.

Herkes gülerken "Allah tamamına erdirsin " diyip Alparslanın kafasına vurdu. Necip.

"Hayırlısı olsun kardeşim" dedi Kerimşah.

"Amin hepimiz için darısı başınıza"

"Tövbe de lan" dedi Necip hızla.

Alparslan gülerken "Gelinin ayakkabısına isimini büyük harflerle yazacağım" dedi ona bakarak.

Kerimşah ayağı kalkarak "Geç oldu yatalım yarın sabah yola çıkacağız" dedi.

Hepsi ayağı kalktı ve odalarına geçti.

Bir süre sonra cama atılan taş ile gözleri aralandı Alparslanın camı açtı ve yukarıdan aşağıya baktı. Gözlerini ovuşturup aşağıdaki kişiyi seçmeye çalıştı biri aşağı inmesi için el işareti yapıyordu.

Üstüne sweetini geçirip kapının önüne çıktı ve nişanlısı Elifi gördü karşısında.


"Gece gece ne işin var burada" dedi sorgulayarak.

"Seni görmeye geldim anamla babam konuşurken duydum yarın geri dönüyorsun" dedi gözlerine bakarak.

"Evet dönüyorum sen neden bu saatte buradasın" dedi Alparslan hafif kızgın bir ses tonuyla.

"Numaranı almaya geldim. Artık nişanlımsın hem hiç tanımıyorum ki seni sende tanımıyorsun beni."

Alparslan ellerini beline koyup kaşlarını çattı. "Gece gece bunun için gelinir mi ya başına bir şey gelse."

"Gelmez hem bak sağlam geldim" dedi hırkasının altındaki tabancayı göstererek.
"Biri birşey yapmaya kalksın çeker vururum" dedi.

Alparslan güldü. "Düş önüme eve gidiyoruz" dedi.

"Numaranı almadım"

"Düş önüme Elifff!" diye kızdı. Alparslan.

Yol boyunca sessizce yürüdüler. "Benin gönlüm kaynadı sana seninde kaynadı mı" dedi Elif aniden.

"Bilmem" dedi Alparslan.

Sessizce yürümeye devam ettiler. Elif arada bir adama çaktırmadan bakıyor sonra gözlerini kaçırıyordu.

Evin önüne geldiklerinde eve girmesi için bekledi Alparslan.

Elif iki adım attıktan sonra "Dur!" dedi. Elif durdu ve adam yanına gitti.

"Telefonunu çıkar"

Elif hızla cebindeki telefonunu çıkardı. Alparslan telefonu alıp numarasını yazdı ve kıza uzattı.
Kız numarayı hızlıca kaydetti ve "Teşekkür ederim" diyip kafasını salladı.

Alparslan aniden eğilip kızın anlını öptü.

Kızın şaşkınlıkla açtı gözlerini ardından usulca utanarak arkasına bakmadan koşup içeriye girdi.

Alparslan Elifin utangaç haline gülerken elleri cebinde gerisin geri evin yolunu tuttu.

Turna en son olanlardan sonra Kerimşahı ne kadar merak etsede o günden sonra karşılaşmamıştı.

Mutfakta yemekler ile ilgilenirken ciddi bir yoğunluk olduğu belliydi.

Günün sonunda restoranın kapanma saatine yakın herkes teker teker çıkmıştı. Turna yarın ki menü için hazırladığı listeyi dolaba yapıştırdı ve önlüğünü çıkararak giyinme odasına doğru ilerledi.

Kimse kalmamıştı odada. Kafasındaki renkli bandanayı indirdi. Saçları kalçasına salındı. Hafifçe elleri ile saçlarını havalandırdı. Hava soğuktu ve odadaki havalandırmanın bozulması sebebiyle soğuk tüylerini diken diken ediyordu. Ellerini sıcak nefesiyle biranlık ısıttı ve demir dolabın içindeki kıyafetlerini eline aldı ve giymek için arkasını döner dönmez bankta oturmuş onu izleyen Kerimşah ile göz göze geldi.

Bir korku nidası döküldü ağızlarından. Sıçradı ve sırtı soğuk demir dolaba değdi.

"Deli misin be adam haydut herif görmüyor musun giyinme odası burası"

Kerimşah kadını baştan aşağı süzdü ve "Görüyorum" dedi arsız bakışlarını kadının üzerinde gezdirirken.

"Sapık mısın maden biliyorsun giyinme odası olduğunu ne diye sessiz sessiz arkamdan ilerleyip izliyorsun beni"

"Kapı açıktı ve ses gelince merak ettim bu saatte ne işin var hala burada " dedi KerimŞah.

Turna "Hem suçlu hem güçlü"dedi arkasını dönerken.

Dolabın içinden çantasını aldı telefonuna baktı ve çantasına geri koydu.

Kerimşah olmadığı günler boyunca Turnayı ve elbette erişmek için can attığı dudakları düşünmüştü.

" Kullandığın rujun markası nedir " dedi KerimŞah bir anda.

Turna şaşkınlıkla adama döndü ve anlamaya çalıştı.

"Nasıl yani"

"Hangi ruju kullanıyorsun"

Turna şaşkınlıkla adama bakarken sorduğu sorunun ciddi bir soru olduğunu o an anladı .

Kaşlarını çattı "Ruj kullanmıyorum"

"Ne demek ruj kullanmıyorum"

"Kullanmıyorum işte ben ruj kullanmıyorum özel günler dışında"

"Emin misin"

"Adımın Turna olduğu kadar eminim" dedi bakışlarını adama dikerek. KerimŞah ellerini kirli sakallarına götürdü ve sıvazladı. Çatık olan kaşları bir ansa normal haline döndü ve

"Peki dudaklarındaki tadın sebebi nedir ozaman"

Turna hayretle baktı bu sefer böyle açık yüreklilikle konuşan adama.

"Zehir zıkkım tadı " dedi sinirle.

Kerimşah kadının alaylı hali karşısında sinirle çattı kaşlarını aralarındaki mesafeyi bir adım atarak azalttı. Bakışları kadının yüzünden dudaklarına kaydı ve bir an diliyle dudaklarını ıslattı.

Turna KerimŞahı izlerken bir anda konuşmaya başladı. " Zehir tadını iyi bilirim sendeki tat bambaşka bir tat eğer bir şey kullanıyorsan...

" Hayır bir şey kullanmıyorum" diyerek sözünü kesti Turna. Devam etti. Belkide yediğim tatlının tadı gelmiştir ağzına neden bu kadar peşine düştün bunun. " O an gelen telefon sesiyle telefonunu açtı Turna ve kısa bir konuşma gerçekleştirdi.

Telefon görüşmesi bitince KerimŞaha döndü ve " Her neyse bir daha beni rahatsiz etme " diyerek konuşmasına fırsat vermeden çıktı.


Necip İstanbula döndükten sonra aldığı telefon ile hızla Tarlabaşına doğru yola çıktı.

Tarlabaşına geldiğinde silahını beline koyarak depoya doğru ilerledi.

Depoya hızla girdiğinde karşısında kanlar içinde duran adama baktı tiksintiyle. Sardığı sigarayı dudaklarına götürdü ve uzun bir duman çekti.

Karşısında duran adama baktı uzunca ve "Benim malımı küçük çocuklara satmayacaksınız demedim mi ulan ben" dedi korku salan sesiyle.



" Ben , daha fazla kazanmak istedim sen paranı aldıktan sonra istediğime satarım " diye konuştu zar zor doğrulan adam. Duyduklarıyla bir anda alev aldı Necip'in gözleri. Yumruğunu adamın suratına geçirdi. Deliye dönen asam defalarca vurdu adama. En son nefes nefese geri çekildi.

Etrafını çerçevelemiş onlarca adam korkuyla baktı deliye dönmüş adama.

"Bir daha söylediklerimi tekrar edecek olursam hepinizin sonunu kendi elimle getiririm ulann duydunuz mu beni" dedi kükreyerek. Sinirden belirginleşen damarları sıklaşan soluğu kızgın bir boğadan farksızdı.

Karşısında dağılmış halde duran adam hızla eğilip ayaklarına kapandı.

"Affet abi gaflete düştüm daha çok kazanmak istedim ne olur affet" dedi yalvararak.

Necip ayaklarına kapanan adamı ayakkabısına bulaşmış bir pislik misali iterek ileri fırlattı.

Adam arka üstü düştü ve yere kapaklandı. Necip hiç acımadan belindeki silahı çıkardı ve gözünü dahi kırpmadan anlına ateş etti.

Önünde kanlar içinde cansız kalan adamın kanları ayakkabısının altına doğru sızarken "Kaldırın şu piçi önümden" dedi bağırarak. İki adam hızla gelip adamı sürükleyerek çıkardı dışarı.

Necip silahını beline taktı ve depodan çıkmak için adımladı. Sağ kolu Ahmet arkasından ilerledi hızla.

"Yanlız bırak beni araca geç, gelirim ben" dedi ve yolunun tersi istikametine ilerledi.

Biraz sonra yüksek bir uçurumun kenarına geldi ve İstanbulun ışıklarını izlemeye başladı. Cebinden sigarasını çıkararak yaktı ve soğuk havaya inat dakikalarca uzakları izledi. Az sonra eline bulaşan kanları fark edip ceketinin cebinden çıkardığı mendil ile kalıntıları sildi. Mendili fırlattı ve tam döneceği sırada uçurumun ucunda durmuş kadını farketti. Kalçalarına kadar uzanan kızıl saçları rüzgarla arkaya savruluyordu. Üzerindeki ince elbisenin etekleri rüzgardan havalanıyordu. Necip ne olduğunu anlamak için baktı kızın ağladığını gördü. Üstelik yalpalıyordu ve kendinde değil gibiydi. Bir süre takılı kaldı izledi. Sonra kendine engel olamayarak sessizce kadına doğru ilerledi dibine kadar geldi lakin kadın öylesine bitkin ve kendinde değildi ki Necipin arkasında duran varlığını hissetmedi bile. Kollarını iki yana açtı ve kendini boşluğa bıraktı.

Necip aniden doğruldu ve kadını belinden kavrayarak uçurumdan aşağı düşmesini engelledi. Kadın dakikalarca ağladı ve bir süre sonra kafasını kaldırıp gözlerini açtığında Necipin gözleri ile buluştu gözleri.

Bir anda anlamaz gözler ile etrafına baktı. Ölmemişti. Biri gelip kurtarmıştı işte. Yine becerememişti ölmeyi...

Gözyaşlarını elbisesinin koluyla sildi.

Necip kızı şaşkınlıkla incelerken gözleri kızın yüzündeki her karışı inceledi. Biçimli kaşları beyaz teni dolgun kırmızı dudakları iki kaşının arasında duran benine dikkatle ve özenle baktı. Güzeldi duru saf bir güzelliğe sahipti.
Öte yandan yeşilin en güzel tonu olan gözlerine kitlendi bakışları ve "ne gibi bir derdin varda bu güzelliğe kıymak istedin be kadın " diye geçirdi içinden.



Kadın hiç birşey demeden hızla adamın kollarından sıyrıldı ve uzaklaştı Necipten. Hızla arkasını döndü ve hiçbir şey demeden yürümeye başladı.

Koşar adım yürürken Necip arkasından ilerledi. "Heyy hey sana diyorum dursana be kadın!"

Kadın duymamış gibi ilerlemeye devam etti dar bir sokağa girdi hızla yürümeye devam edip başka bir sokağa girdi. Kadın Necipin kendisini takip ettiğini farkedince adımları hızlandı. Nefes nefese hızla koşmaya başladığında soldaki sokağa girmişti bile bir yandan arkasını kontrol edip öte yandan koşarken karşısından hızla ona doğru gelen adamı farketmedi bile. Adam bir amca kızın kollarından sıkıca kavradı ve sıkmaya başladı. "Allahın cezası neredesin sen !!" dedi ve genç kıza okkalı bir tokat yapıştırarak kadının cılız bedenini yere serdi.

Adam hızla kızın kızıl saçlarından tuttu ve sürüye sürüye iki üç adım ilerideki bahçeli evin kapısından içeri soktu.

Kadının yediği tokatla yere serildiğini göre Necip hızlandı ve adamın hemen ardından içeri girdi bağırdı tüm hiddetiyle.

"Ne oluyor lan burada" O an inledi etrafta gür sesi.

Kıza vuran 55 inde bir adam. Karşısında duran yetişkin bir kadın genç bir çocuk ve epey yaşlı duran bir adam bakışlarını Necipe çevirdi.

Kıza vuran adam çatık kaşları ile baktı Necipe "Asıl sana ne oluyor delikanlı sen kimsin böyle destursuz giriyorsun evime" dedi.

Necip hızla ilerledi ve adamın yanında duran kızın bileğinden tutarak arkasına aldı.

"Ne diye vuruyorsun Ulan kıza" dedi tekrar sertçe.

"Aile meselesi delikanlı seni ilgilendirmez şimdi polis çağırmadan çık git evimden" dedi adam parmağı ile kapıyı işaret ederek.

Necipin arkasında duran kadın adamın serçe parmağına tutundu. Necip elinin hemen ucunda farkettiği sıcaklık ile arkasına döndü ve başı eğik vaziyette iki eliyle adamın serçe parmağını kavrayan kadına baktı sonra parmağını tutan küçük ellerinde bakakaldı.

"Sende gel kız buraya kocanın yanında küfrettirme beni şimdi bilmediğin adamın arkasında ne işin var" diyip kızı çekiştirmek için elini attığında Necip adamın yakasından tutarak hızla geriye itti. Adam yalpalayarak arkasındaki duvara çarptı.

"Çek lan elini kolunu kızın üzerinden"

"Ne oluyor Hamdi. Parayı verdim kızı aldım ne demek oluyor bu" diye söylendi yaşlı olan adam.

"Bir şey olduğu yok Seyfi Amca delikanlı yanlış anlamış gidiyor şimdi"

"Hayde delikanlı işimiz gücümüz var seninle mi uğraşacağız gece gece"

"Uğraş Ulan orospu çocugu kızını şu moruğa mı sattın lan kansız" dedi sinirle elini kaldırarak.

"Satarım Ulan satarım kız benim değil mi seni ne ilgilendirir he adam peşin peşin ödedi Ulan parasını."

Nedim sinirle kapattı gözlerini "Ulan! Ulan ben senin!" diyerek adamın yakasını kavradı bir anda.

"Hamdi ver paramı baksana kız gelmiyor beni mi kandırıyorsun" dedi ihtiyar adam.

"Dur be adam yok para falan kız seninle gelecek"

"Kız bir yere gelmiyor moruk yaşlı demem sıkarım kafana defol!"

"Hamdi paramı ver yoksa polisi arayacağım"

Adam sıkıntı ile nefes verdi. Ne parası verilen parayı bir hafta içimde kumarda yemişti. Verecek parası olmadığı gibi üstüne borçlanmıştı. Sıkıntıyla nefeslendi.

"Ulan madem kızı vermiyorsun sen al kızı öde adamın parasını al kızı evlen git he olmaz diyorsan bırak karışma işime"

Necip sinirle şakaklarını sıktı. Telefonunu aldı ve Ahmeti aradı "Arabadaki çantayı getir attığım konuma hemen!" dedi ve telefonu kapattı.

Ahmet hemen geldi ve arabadan inerek para dolu çanta ile Necipin önünde durdu.

"Buyur Ağabey" dedi.

Necip çantayı açtı ve "Ne kadar ödedi Ulan Bu moruk sana."

Hamdinin paraları görünce nutku tutuldu. "Aaaaltmış bin "

Necip eline bir deste para aldı ve yaşlı adama fırlattı. "Al Ulan paranı siktir ol git"

Yaşlı adam yerdeki paraları toplayarak hızla koşar adım çıktı bahçe kapısından. " Bana bak ulan parayı ödedim bir daha kızı birisine sattığını duyarsam gelir kafana sıkarım bilmiş ol" dedi ve
çekip gidecekken kız parmağını bırakmadı ve kafasını kaldırıp yardım isteyen gözlerle adama baktı.

Necip şaşkınlıkla kadına baktı "Adam gitti güvendesin"

Kız arkasında duran ailesine baktı ve tekrar dolmuş gözleri ile Necipe döndü. Parmağını daha da sıktı.

Necip yavaşça eğildi ve "Benimle mi gelmek istiyorsun" dedi fısıltı ile.

Kadın kafasını olumlu anlamda aşağı yukarı salladı.

Necip sıkıntı ile nefes aldı. Hiç tanımadığı bir adamla gidecek kadar gözünü kör ettiyse kolay şeyler yaşamıyor diye düşündü ardından çantadan çıkardığı iki deste parayı adama fırlattı.

Adam eliyle paraları topladı ve "Ama bu çok az" dedi havaya kaldırarak Necip hızla adama doğru yürüdü çantanın içindeki parayı hızla aldı adamın çenesini tuttu ve elleri arasında ezip ağzının içine soktu.

"Az geldi demek! Az geldi köpek herif. Ecdadını siktiğimin piçi" diye adamın ağzına paraları doldururken kadının eşi ve oğlu Necipi adamın üzerinden almaya çalısıyordu.

"Komşular yetişin!! Kocamı öldürüyorlar!! Bırak kocamı bırak!!" diye Necipi çekiştiriyordu.

"Abi polis gelir birazdan" dedi Ahmet.

Necip doğruldu ve çantayı adamın kafasına geçirdi nefes nefese.

"Al Ulan! Kız artık benim eğer olurda ona yaklaştığını görürsem ağzına soktuğum paraları bir dahakine götüne sokarım duydun mu lan beni it herif !!" dedi hiddetle.

Adamın üstünden kalktı üstünü silkeledi ve kadına döndü. Hızla küçük minik elini elinin arasına alıp arabaya geçip oturdu.

Sinirliydi ve siniri geçecek gibi durmuyordu. İçinden ne kadar küfür savurdu bilmiyordu.

Bu zalimliği kalbine sığdıramıyordu. Bir baba kızına nasıl böyle ortalık malı gibi davranabilirdi.

Derken araç dakikalarca yok aldı ve kızın elini kıpırdatması ile Necip kızın varlığını hatırladı ve daha sonra ise hala sıkıca tutmakta olduğu elin farkına vardı. Aniden gözleri tuttuğu elin farkına vardı ve sanki yasaklı bir şeyi tutuyormuş gibi bıraktı.

Kız adama şaşkınlıkla bakarken belli belirsiz gülümsedi şaşkınlığına.

Ahmet dikiz aynasından adamı izlerken "Ağabey nereye gidelim" . dedi.

"Kerimşahın ofisine sür" dedi.

Biraz sonra gelecekleri yere vardılar ve adam kıza yol vererek indi ve kendisini takip etmesini söyledi.

Kız korkak adımlar ile Necipin arkasında ilerlerken Necip ofis kapısının önüne gelip kapıyı açtı ve kız ile birlikte içeri girdi.

Kerimşah ve Ali Tahir ofiste otururken Necipin kızla odaya girmesiyle ikiside dikkatini ona verdi.

İkiside şaşkınlıkla Necipe bakarken Necip kızın oturması için tekli koltuğu gösterdi ve bir garson çağırıp yiyecek bir şeyler getirmesini emretti.

"Ne oluyor" dedi Ali Tahir soru soran gözlerle.

"Anlatırım lakin ilk önce kızı güvendiğim birine teslim etmem lazım"

"Kim oğlum bu kız"

"Tanımıyorum"

"Tanımadığın kızın yanında ne işi var"

Bir anda yalandan öksürdü Kerimşah , kızın korkuyla onları izlediğini farketti.

Garsonun elindekiler ile içeri girmesi ile yemekleri kızın önünde duran orta sehpaya koydu Necip ve "Sen yemeğini ye ben hemen geleceğim" dedi.

Kız tekrar kafasıyla onayladı ve yemeğe döndü.

İki arkadaşına döndü ve kafasıyla dışarıyı işaret etti.

Üç adam dışarı çıktı.

"Ne olduğunu anlatacak mısın içeride ki kız kim" dedi Kerimşah.

Derin bir nefes aldı Necip. "Kızı babasından satın aldım"

"O ne demek lan" dedi Ali Tahir sesini yükselterek.

"Dur Ulan bağırma. Öyle değil. Benim mekana gittim görülecek bir hesap vardı. Onu gördüm sonra nefes almak için uçurumun kenarında bir yere gittim bir kaç sigara içtim."

"Eeee"

"Esi tam dönecekken kızın intihar edeceğini görüp engel oldum. Sonra kız kaçıp gitti bende bir şey olur korkusu ile arkasından gittim. Babası olacak piç dövdü kızı bende kendime engel olamadım tabi. Meğer kızı dedesi yaşında bir adama satmış."

"Eeee bunların senınle ilgisi ne"

"Yahu adam kızını satmasın diye verilen başlık parasını geri ödedim kızı satın alan adama gidecekken kız elimi tuttu."

Kerimşah ile Ali Tahir birbirine bakıp Necipe döndü hızla.

"Çektim peşimden geldi. Benimle mi gelmek istiyorsun dedim kafasını salladı. Babasına baktı kız bana döndü belli ki ben gittikten sonra başka birine satacak. Bırakamadım kızı orada "dedi.

" Oğlum ne dediğinin farkında mısın içeride bir kadın var peşine takıp gelmişsin annen evde ne diyeceksin kadına zaten evlenmeni isteyip duruyor evlen diye tutturur hem kim biri için bunu yapar? "

" Yahu ne bileyim öyle bir baktı ki bırakamadım. Ulan kim ailesini bırakıp hiç tanımadığı bir adamın peşine takılır kim bilir ne yaşadı da benimle gelmek istedi" dedi hışımla.

"Oda doğru. Ne olacak peki" dedi Kerimşah.

"Kızı eve götüremem ama bilmediğim kimseyede emanet edemem yardım edin"

"Bizim kızların yanına götüreyim diyeceğim ama..."

"Yok ulan olmaz korkar kız"

"Doğru. Asiye Nene burada olsa oraya emanet ederdik"

" Otele yerleştirsek "

" Yok olmaz kız yalnız kalamaz korkuyor bildiğimiz birinin yanında olmalı"

Kerimşah aklına gelen fikirle aniden kafasını kaldırdı.

"Galiba benim bir fikrim var.

" Söyle Ulan ne buldun "dedi Necip heyecanla.

"Hadi geç içeri" dedi Kerimşah kapıyı açarak.

İçeri girdiklerinde cılız kadının iştahla yemek yediğini görünce üç adamda birbirine bakıp güldü. Kız kafasını kaldırdı ve mahcubiyetle baktı üçünede. Son lokmasını ağzına atıp peçete ile ağzını yüzünü sildi.

"Yemeğin bittiyse kalkalım" dedi Necip.

Kız kafasıyla onayladı ve hemen kalktı. Önde yürüyen Necipin yanına koştu ve elini tuttu.

Necip şaşkınlıkla kadının eline bakarken Kerimşah ve Ali Tahir ise önlerinde el ele tutuşan ikiliye bakıyordu. Herkes ne olduğunu anlamazken Necip elini çekti fakat kız tekrar tuttu ve sıkıca kavradı.

Kız Necipin gözlerine baktı uzunca. Necip kafasını arkasına çevirdi ve kendisini izleyen iki arkadaşına baktı. Bilmiyorum der gibi büktü dudağını ve ilerlemeye başladı. Çıkışa kadar ele ele yürüdüler. Ali Tahir evine geçerken Kerimşah Neciple birlikte yol aldı.

Necip ve kız elele bindiler arabaya. Yarım saatlik yolculuktan sonra Turnanın evinin önünde durdular. Aracın kontağını kapatan Kerimşah Necipe yukarı çıkarken sessiz olmaları konusunda ufak bir uyarıda bulundu. Saat bir buçuğa geliyordu ve ışıklar kapalıydı. Muhtemelen Turna uyuyordu.

Aracı sokağın başına parkederek yürüdü ve yavaşça merdivenleri tırmandı. Kapıyı tıklattı ama açan olmadı biraz sonra biraz daha sert vurdu kapıya ışıklar yandı ve adım sesleri duyulmaya başlandı.

Biraz sonra uzun boylu yakışıklı güzel yüzlü bir adam açtı kapıyı Kerimşah şaşkınlıkla adama baktı ve hemen sonra kaşları çatıldı.

"Buyrun kime bakmıştınız" dedi karşısındaki adam.

Turna esneye esneye arkasından gelirken gözlerinin Kerimşah ile buluşmasıyla hızla kapıya koştu.

"Senin ne işin var burada" dedi.

"Ne oluyor Turna kim bunlar" dedi yanında duran yakışıklı adam hesap sorarak.

Turna elini kaldırıp susturdu adamı.

"Sana diyorum duymuyor musun ne işin var burada" dedi tekrar.
Kerimşah sinirli bakışlarını Turnanın yanında duran adamdan çekerek konuştu.

"Yardımına ihtiyacımız var" dedi tok sesiyle.

Karşı binadan Ayaklı gazete Neriman Teyzenin ışığının yanmasıyla Turna Kerimşahı kolundan tuttu ve içeri çekti. Diğerlerine gel işareti yaparken

"İçeri geçin çabuk Neriman uyandı" dedi ve kapıyı hemen kapattı.

"Neriman kim" dedi Necip şaşkınlıkla.

"Boşver uzun hikaye" dedi Turna ve bakışları Kerimşahı buldu.

"Evet seni dinliyorum. Konu nedir.

" Müsait bir yerde konuşabilir miyiz"

"Odama geçelim" dedi ve odasına yönlendirdi Kerimşahın.

Kerimşah evdeki yabancıya baka baka Turnanın odasına geçti.

Odasına girdiğinde daha önce bakmadığı odayı süzdü. Büyük yatağı yatağın başındaki hazeran yatak başlığı boylu boyunca uzanan bir kitaplık...

"Evet seni dinliyorum umarım bu saatte kapıma dayanman açıklayacak mantıklı bir sebebin vardır" dedi kollarını gögüs altında birleştirerek.

"İçerideki adam kim"

"Bunun için kapıma dayanmış olamazsın değil mi. Ayrıca seni ilgilendiren bir konu değil şimdi ya neden geldiğini söyle ya da arkadaşlarını alıp git lütfen" dedi sesini biraz daha yükselterek.

KerimŞah derin bir nefes aldı ve...


Evet daha önce bahsetmiştim en çok Necip karakterini yazarken keyif alıyorum siz hangi karakteri sevdiniz :)


Loading...
0%