Yeni Üyelik
17.
Bölüm

17. Bölüm

@dilefruz

Züleyha ardını dönmüşken annesinin sesiyle çalkalandı Kiziroğlu konağı. Kapıda tüm konuşmalara şahit olan Arife kadın sabrının son demlerinide kızının gelmeyi reddetmesi ile yaşamıştı artık.

" Züleyha!" dedi bağırarak. Züleyha annesinin seslenmesiyle bir anda ardını döndü.

" Madem eve gelmezsin! Madem artık bu evin kızı Kiziroğlu gelinisin, o vakit Kiziroğullarından kız almak hakkımızdır. " dedi kan çanağına dönmüş gözlerini belerterek.

Herkes söylenen şeyle şoka uğrarken Kiziroğlu Mustafa aksine sinirlenmişti. " Sen ne dersin Arife kadın! Bizde size verecek kız yok! Kızınızı getirip kapıma koydunuz eyvallah ettim ama bu kadarına sabrım yoktur. Zira ısrarcı olursan kadın demem ağzımı destursuz açarım bilesin! " dedi kükreyerek.

" Heheyyyyttt ateş olsan cürmü kadar yer yakarsın Kiziroğlu. Bak hele gözlerime bende senden korkacak göz var mıdır! Hem ne malım torununun kızımın aklını çelmediği. Madem düşmana kız verdik kız almakta hakkımızdır"

" Anaaaaa!!" diye araya girdi Tuğrul.
" Sen sus taşırma sabrımı! Kendi elinle getirdin madem gardaşını taşın altına da elini sokacaksın! Ben ardımdan laf söyletmem " dedi Arife kadın oğlunu susturarak.

Herkes neye uğradığını şaşırırken, Arife kadın son kez konuştu ve çıktı kapıdan.
" Evvelden tezi yok bu meseleyi düşünesin Kiziroğlu he yok düşünmem dersen o vakit olacakların sorumlusu ben değilim! " dedi ve hırsla çıktı gitti kapıdan. Tuğrul ise annesinin ardından koşarak ilerledi. Yol boyu be konuştuysa dinletemedi annesine. Arife kadın Nuh dedi peygamber demedi...

Şüheda, Miralinin yanında ilerlerken Mirali durdu bir anda.
" Ne diye insanların tavuklarına bulaşıyorsun!"

" Tövbeler olsun! Kuru iftira. Adım çıkmış benim yalan söyler Cevriye cadısı! Bana garezi var " diyerek kollarını bağladı Şüheda.

MirAli elini kaldırarak Şühedânın saçına götürdü ve tavuk tüylerini alıp gözüne doğru tuttu.

" Bu tüyler peki! Bunlar neyin nesi " dedi MirAli sorgulayarak. Şüheda utançla gözlerini kaçırdı baktı ki kaçış yok aceleyle konuşadurdu.

" Hakketti MirAli zırdeli diye tanıtmış beni sana! Hem neden bilmem benimle bir alıp veremediği var. " dedi hızlı hızlı konuşarak.

" Bırak ne hali varsa görsün ne işin var senin tavuklarla."

" Ne işim olacak! Benim işim Cevriye cadısı ile. Onun pek yumurtlayan tavuğunu komşunun kısır tavuğu ile değiştim. Bana deli demek be demekmiş görsün bakalım!" Mirali Şühedaya cevap verecekken köydeki çocuklardan biri koşarak geldi. " MirAli abi! Sizin konakta olay var " dedi heyecanla.

" Hasbinallah ne oldu yine " dedi MirAli söylenerek.
" Belli ki ciddi birşey olmuş sen git hadi" dedi Şüheda.

MirAli kafasını sallayarak ardını döndü ve konağa adımlamaya başladı. Konağa geldiğinde dedesi burnundan soluyordu. Konağın dört bir yanını inleten sesi dışarıdan duyuluyordu.
" Hadsiz! Ne demek benden kız almak ne demek he ne demek!!! Ben GülAyşeyi verir miyim hiç onlara!" diye yeri göğü inleten dedesinin sesini işiten MirAli hemen kapıda duran Ayşe Hatuna sordu. " Ne oldu yine GülAyşeye yine mi görücü geldi" dedi.

" Aman beyim daha fenası! Arife kadın bastı konağı! "

" Eeee"

" Esi ilkin abisi geldi. Züleyhaya seni almaya geldim gidelim dedi. Züleyhada benim ailemde evimde burası dedi "

 

" Eeee"

" Züleyha dönmeyş reddedince Arife kadın delirdi. Madem düşmana kız verdim, kız almak hakkımdır dedi"

" Nasıl ! Nasıl olur Ayşe Hatun!" dedi MirAli şaşkınlıkla.
" Oldu! Oldu beyim üstüne birde tehdit etti. Ya tamam dersiniz ya da olacaklardan sorumlu değilim diye"

" MirAslan nerede"

" Odasında çıkmadı hiç"

MirAli Miraslanın yanına ilerledi. Kapıyı çalıp içeri girdiğinde perdelerin kapalı olduğunu gördü. Arkası dönük halde oturan kardeşine baktı. MirAslan ayak seslerini duyunca ardını döndü.
" Ne oldu neden geldin " dedi Miraslan.
" Haberin yok mu olanlardan aşağıdı cehennem yeri oğlum "

MirAslan dizini sıktı. " Biliyorum! Kırımlı gelip aldı kardeşini " dedi Miraslan çatallı sesiyle. MirAli kardeşinin çatallaşmış sesini duyunca şaşırdı. Gittiğini sanıyordu demek.

" Ya sorma! Züleyha abisini görünce boynuna atlamış dediler. Ardına dönmeden gitmiş "

Kaşları çatıldı MirAslanın. " Abisi atlar tabi burada kalacak değildi ya "

" Öyle tabi! Burası benim evim MirAslanda benim kocam diyecek hali yoktu ya "

MirAslan MirAlinin dedikleri ile sandalyenin kolçaklarını sıktı. Dişlerini sıktı.

" Öyle öyle! Bir şey yoksa dinleneceğim " dedi hızla.

MirAli kardeşine eğildi. " Hiçbir şey demeyecek misin! Kız gitti diyorum lan."

" Ne diyeyim MirAli! Hangi sıfatla konuşayım "

" Doğru doğru dersin hangi sıfatla konuşacaksın ki neyse aşağı iniyorum ben dedem sinirli akşam yemekte görüşürüz " dedi Mirali ve umursamazsa çıktı kapıdan. Züleyha köşeye sinmiş öylece otururken yanına ilerleyerek omuzunu sıktı. Züleyhanın bakışları MirAliyi bulunca göz kırptı MirAli.

Ardından dedesine döndü. " Sakin ol artık dede! GülAyşe uzakta hem olmaz o iş meraklanma. "

" Olmaz elbet bilirim! Sinirim haddini aşmasına başka bir şey değil."

" Bırak şimdi dede olanları, sen diğer işe bul bi çözüm" dedi Züleyhayı göstererek.

" Ya ya o vardı değil mi! Evvelden tezi yok imamı çağırın düğün hazırlıklarınada başlayın hemen!" Bundan gayri Züleyha bu evin kızıdır" dedi. Züleyha ne diyeceğini bilemez halde dinledi olanları. Ciddi ciddi evleneceklerdi. Züleyha MirAslanı çağırmak için odasına daldığında MirAslan kapalı gözlerini araladı ve gelenin MirAli olduğunu düşünerek öfkeyle soludu. Cevap vermek için ardını döndüğünde ise şaşkınlıkla kalakaldı. Gittiğini sandığı kadın capcanlı karşısında duruyordu işte.

" Yahu sen ne biçim adamsın! Aşağıda kıyamet kopuyor sen uyuklama peşindesin. Perdeleride kapatmış sonuna kadar! " diyerek söylene söylene perdeyi araladı Züleyha.

MirAslan gördüğünün gerçek olup olmadığını tartarken Züleyha konuşmaya devam ediyordu.

" Ah benim körolasıca gururum! Ne diye gitmedik abimle. Hadi gitmedim ya onca laf. Senin neyine be onca lafı etmek! Kocaymış! Hih paşam gözünü açamıyor daha! Bense koca diye bunu yanıma yakıştırıyorum. Bana da yazıklar olsun! " diye öfkeyle soludu.

" Sen! Sen gitmedin mi" dedi MirAslan hayretle.

Züleyha karşısında durup iki elini beline koydu. " Gitmedim paşam gitmedim! Sen beni kenar mahalle dilleri sandın herhalde. Madem ilk öpücüğümü çaldın evleneyim seninle de gör gününü. " dedi kaşlarını çatarak.

Kahkahalarla güldü MirAslan. " Gitmedin. Gitmedin ve benimle evleneceksin öyle mi "

" Hih! Elbet meraklı değilim sana. Ne yapalım herkesin nasibine bir elma bana da nah senin gibi bir hıyar düştü işte ne yapayım!"

" Bana bak bayır gülü hıyar falan ayıp oluyor ama kocan olacağım senin" dedi MirAslan gülerek.

MirAslan güldükçe Züleyhanın siniri katlanıyordu. " Şu miskinliği bir kenara bırakıp aşağı inersen kocam olursun elbet. "

" Nasıl! Nasıl yani"

" Yarabbi! Bu hem hıyar hem alık! Yahu seni nasıl onca adamın başına komutan diye diktiler be adam! Evleniyoruz diyorum anlamıyor musun sen"

" Anlıyorum anlıyorum da hemen mi"

Züleyha belindeki ellerini savuşturdu. " Hemen! Üstünü başını değiş. Deden imam çağırttı nikah kıyacak! Yarım saat içinde hazır olmazsan da deden nikah için çağırdığı imama yıkatır seni haberin olsun. " diyerek saçlarını savuşturarak çıktı odadan.

MirAslan bir anda ciddiyete büründü. Ciddiydi. Züleyha gitmemişti ve nikah kıyılacaktı demek. MirAslan kapıya yöneldi ve aşağıya bağırdı. "MirAliiiiii!!!"

Kiziroğlu sesi duyunca MirAliye döndü. " Kalk git bak ne diye bağırınıp duruyor o it oğlu it"

MirAli gülümseyerek kalktı ve hızla MirAslanın odasına çıktı.

" Ne oldu! Niye bağırıp duruyorsun!"
" MirAslan yumruğu hızla MirAlinin karnına geçirdi. " Ulan insafsız! Neden söylemedin Züleyhanın gitmediğini"

"Kendin gör istedim. Senin Küheylan pek bir deli çıkmış bilmiş ol"

Güldü MirAslan . " Biliyorum. Arkadaşına çekmiş olmalı "

iki kardeş aynı anda bastı kahkahayı. " Herneyse hadi bana yardım et. Akşama nikahım var " dedi MirAslan. Ardından hazırlanmaya başladı. Fatma hanım usulca Züleyhanın kapısını tıklattı. Elindeki beyaz uzun elbise ile usulca içirdi girdi. Kafasını koltuğa yaslamış halde dışarı izleyen Züleyha hızla toparlandı. " Rahat otur kızım" dedi Fatma hanım ve hemen Züleyhamım yanındaki koltuğa oturarak elindeki elbiseyi genç kıza uzattı. " Böyle olsun istemezdim. Aceleye geldi. Sana ne yaşadınız ne oldu diye sormayacağım. Bundan sonrası güzel olsun. Eğer kabul edersen benim elbisem bu. Genç kızken giymiştim nikahımda."

Züleyha Fatma hanımın ellerindeki elbiseye baktı. Hemen uzandı. " Ederim elbet" dedi gözleri dolu halde.
" Bak kızım MirAslanın durumu ortada. Kimse istemez eksik bi adamla olmayı lakin iyidir benim oğlum. Deli doludur ama iyidir işte kalbini bilirim ben onun. Seni kimseye ezdirmez sahip çıkar. Senden istediğim senin de aynı şekilde ona sahip çıkman. Kolay şeyler yaşamadı. Sende yaşamadın. Birbirinize sahip çıkın kızım. Senden bir anne olarak başka bir şey istemem. Ben nasıl bu evin hanımıysam sende bu evin hanımı sayılırsın artık ona göre davran emi güzel kızım" diyerek Züleyhanın eline uzandı ve sıktı şevketle. O an boncuk boncuk gözyaşları döküldü Züleyhanın gözlerinden. Fatma hanım olaylara üzüldüğünü sanarken gerçek bambaşkaydı. Annesinden görmediği şevkati başka bi anadan görmek dokunmuştu kalbine. Bir anne şevkati ile sardı Züleyhayı. " Hadi sen yavaştan hazırlan birazdan imam gelmiş olur yatsıya az kaldı. " dedi Fatma Hanım ve ayaklanarak çıktı odadan. Züleyha usulca oturduğu yerden kalktı ve banyoya yöneldi. Abdest aldıktan sonra elbiseyi üstüne geçirdi ve beyaz tülbent başına aldı. Birkaç dakika sonra Ayşe Hatun çaldı kapıyı içeri adımladı.

"Kızım imam efendi geldi. Hazırsan geçelim salona."

Züleyha kafasını sallayarak Ayşe Hatunu takip etti ve salona vardılar. MirAslan Züleyhayı görür görmez hayranlıkla baktı. Beyazlar içinde gördüğü kadına bir kere daha hayran kaldı o an.

" Gelin hanımda geldiğine göre nikah akdine başlayalım Mustafa Bey"

" Başla imam efendi başla " dedi Kiziroğlu tok sesiyle. Züleyha sakinlikle MirAslanın yanına konulan boş sandalyeye oturdu ve bekledi.

İmam efendi evvela bir kaç sure okudu ve nikah akdine başlamadan evvel Züleyhaya mehir olarak ne istediğini sordu. Sorulan soru karşısında sessiz kalan Züleyha için MirAslan cevapladı soruyu. " Dedemin bana verdiği bağı mehir olarak verdim imam efendi" dedi tereddüt etmeden.
Nikah kıyıldı sonra. İmamın uzun hayırlı bir evlilik olması temennisinde bulunduğu dualarla son buldu gece. Ev halkı imamı uğurlarken salonda bir başına kalan çiçeği burnunda çift bir süre konuşmadı ve hatta birbirine bile bakamadı.
Allah katında karı-koca olmuşlardı artık. Bundan sonrasını ikiside düşünmemişti.

Kiziroğlunun içeri girmesi ile Züleyha aniden ayaklandı ve el öpmek için yöneldi. Kiziroğlu hızla çekti elini. " Vebal alırım kızım " diyerek elini öptürmekten geri durdu.

" Allah utandırmasın. Hayırlı uğurlu olsun " dedi sıcak bir ses ile. Züleyha kayınvalidesinin ve MirAlinin eline uzandıysa da onlarda müsade etmediler el öpmeleri için.
" Evvelden tezi yok iki güne düğün olacak bilmiş olun." diyerek gerekeni söyledi.

Züleyha içten içe düğünü gereksiz bulsada ses edemedi ve kabullendi durumu. O gece ikisi için geçmese dahi herkes için çabucak geçmiş düğün günü gelip çatmıştı.

odasında huzursuzca oturan Züleyha konağın bahçesindeki sese kulak kesilerek tül perdenin ardından bahçeye baktı. Keyifli kalabalık MirAslanın etrafına toplanmış yapılan damat traşını izliyor öte yandan şen kahkahalar bahçenin dört bir yanından yükseliyordu.

Uzunca izledi kalabalığı, birara MirAslan farketmiş gibi kafasını kaldırıp Züleyhanın bulunduğu pencereye baktı. Tül perdenin ardından kesişen bakışlarını görmüş gibi gülümsedi MirAslan. Züleyha kaşlarını çatarak geri adımladı ve derin bir nefes alarak yatağın üstüne oturdu. Sıkıntıdan neredeyse patlayacak gibi hissettiği o an Şühedanın içeri girmesi ise içindeki sıkıntı bir anda dağıldı. O an odada gördüğü o tanıdık sima ile dolup taşan içi bir anda boşaldı. Yataktan fırlayarak Şühedanın ince bedenine sarıldı hızla. Kimsesiz olmamasına rağmen hissettiği o duygu onu neredeyse ağlayacak noktaya getirmişti. Ve öyle de oldu. Omuzunun ıslanması ile bir anda arkadaşını tutarak yüzüne baktı Şüheda.
" Züleyha! İyi misin ne oldu " dedi şaşkınlıkla.

Gözyaşları içinde kalan Züleyha çenesinin titremesinden konuşamadı. Kafasını olumsuzsa sallamak ile yetindi. Şüheda hızla komidinin üstündeki boş bardağı doldurdu ve suyu arkadaşına uzattı. " İç şunu sakinleş önce konuşalım sonra" dedi hızla.

Züleyha sudan bir kaç yudum alarak gözyaşlarını sildi ve oturdu. Hemen yanına oturan arkadaşı endişe içinde onu izlerken konuştu. " Kendimi kimsesiz hissediyorum Şüheda. Söylesene sen bunca zaman nasıl katlandın bunca şeye ailen olmadan " dedi ağlamaklı sesiyle.

Burukça gülümsedi Şüheda. Elleri Züleyhanın uzun siyah saçlarına gitti. Okşadı sakince. " Senin bir ailen var Züleyha. Üstelik ben varım yalnız değilsin ki "

" Öyle öyle ama nasıl desem biliyorsun işte ben böyle bir evlilik hayal etmemiştim hiç ama bak halime baba evinden bile çıkamadım"

" Bak kolay değil tamam ama bunu düşünmen neye yarar ki. Olan oldu pamuğum. Hem şükür ki MirAslan seni yarı yolda bırakmadı. "

" Öyle öyle tabi. Ne bileyim Şüheda yaşadıklarım o kadar üst üste geldi ki kalbim dolu dolu işte "

" Biliyorum lakin zamanı geriye alamayız. Sen bana söyle sen gerçekten emin misin bu evlilik konusun da"

" Emin olmasam kaç yazar Allah katında karısı oldum artık"

" Ne! Nasıl siz dini nikah mı kıydınız"

" Kıydık. "

" Kız sen ciddi ciddi evlendin yanı"

" Şüheda valla sen alık bir şey oldun ne yapacaktım ya!i

" Tamam tamam da ben sandım ki"

" Ne sandın"

" Yanı evlenirsiniz ama gerçek karı koca olmazsınız sandım işte "

" E ya ne olacaktık Şüheda"

" Züleyha! Diyorum ki sen ciddi ciddi bu adamın koynuna girip karısı mı olacaksın ! Neyi anlamadın sen "

Züleyhanın gözleri büyüdü bir anda. O an anladı içinde bulunduğu durumun ciddiyetini.

" Vayyyy başıma gelennnnn! Kız Şüheda ben bunu hiç düşünmedim. Yok yok istemez ki beni"

" Nah istemez! Erkek değil mi allı şanlı karısı olacaksın adamın istemesinde ne yapsın. "

" Şüheda! Vay benim akılsız başımmm! Kız ben hepten yedim ya naneyi"

Güldü Şüheda. " Valla ben bilmem artık"

Züleyha hızla Şühedanın omuzuna vurdu. " Sen dost musun düşman mı kız eltim olmadan eltilik mi yapar oldun sen! Ben ne yapacağım Şüheda "

Şüheda kahkaha attı. " Aman canım. Adamın ateşini alacaksın işte ne yapacaksın başka "

" Şüheda! Bak valla fena olacak "

" Fena olacağı kesin. Hem bu güzellik bu vücut kimde var. Valla adam seni yatakta görsün ayaklanmazsa benim de adım Şüheda değil "

" Arkadaşım elden gidiyor be! O adam beni çiğ çiğ yer diyorum! Hem şap diye öptü. "

Şüheda şok olmuş halde arkadaşına bakarken Züleyha ağzından kaçırdığı şeyle dudaklarını ısırdı.
" Seni gidi zilli Zarife seni! Demek öptü"

" Bana bak dalga geçersen fena olur"

" Ne olacakmış "

" Valla arkadaşım demem MirAliye aşık olduğunu düğünün ortasında bağırırım"

" Yapmazsın "
" Öyle bi yaparım ki aklın şaşar ona göre "

iki arkadaş atışırken Fatma hanım kapıyı çalarak içeri adımladı. Gülümseyerek gelinlerine baktı. Züleyhaya dönerek " Hadi kızım gelin alayı hazır düğün meydanına gideceğiz " dedi yumuşak sesiyle.
Züleyha ayaklanırken Şüheda duvağını örterek çıkmasına yardımcı oldu.

Kadınlar ağır ağır ilerlerken Züleyhanın tedirginliği büyüyordu. Kapının dışına çıktığında koca kalabalık onu hemen bahçede bekliyordu. Duraksadı. İçi doldu yine ağlamamak için yanaklarının içini ısırdı. İlerleyeceği sırada MirAli durdu önünde. " Dur bakalım. Kuşağını bağlamadık. " dedi okkalı sesiyle.

Cebinden çıkardığı kırmızı kuşağı üç kere belinden geçirdi ve besmele çekerek bağladı. Ardından kulağına fısıldadı. " Beni abin bil bundan gayrı" dedi ve geri çekildi. Züleyha o an şansı için bir kez daha şükretti Allah'a. Şüheda ise böyle ince fikirli bir adama eş olacağı için bir kere daha şükretti.

Hemen karşıda sandalyede oturan MirAslan sıcacık bir tebessüm ile baktı Züleyhaya. Züleyha ilerledi ve sandalyenin ardına geçerek itmeye başladı. Davul sesleri dörtbir yanda yankılanırken araçlar kornalara basa basa ilerledi yollarda. Düğün Meydanı'nda büyük bir kalabalık onları beklerken araçtan indiler ve Züleyha MirAslanı iterek ilerledi. Fısıltılar büyürken kulaklarını tıkayarak gelin masasına ilerleyip oturdu. Kısa bir süre sonra nikahları kıyıldı. Ve düğün başladı. Tüm herkes gelin ve damada bakarken herkesin onları konuştuğu oldukça belli oluyordu. Hemen yanındaki masada oturan kadınların seslerine kayıtsız kalamadı Züleyha.

" Baksana! Ne bahtsız gelin dans bile edemedi."

" Ah sorma ahiretim sorma. Pekte güzel maşallah yazık etmiş kendine. Sakat adamla bir ömür geçer mi hiç. "

"Zor çok zor"

Konuşulanları Züleyha gibi MirAaslanda duyuyordu. Karı-koca birbirine baktılar. MirAslan o an gözlerini kaçırdı Züleyhadan.

Züleyha bir anda ayaklanarak gelinliğin eteklerini tuttu ve müzisyenin olduğu yere ilerledi. Herkes onu izlerken bir şeyler fısıldadı. MirAslana doğru ilerledi ve ardına geçerek medyanın tam ortasına getirdi. O sırada başladı müzik ve herkes gelin ve damada bakmaya başladı. Züleyha usulca MirAslanın önüne adımladı ve hemen sol dizine oturarak kollarını boynuna sardı. Kucağına oturan kadına hayretle bakan adam olanları anlamaya çalışırken " İlk dansımızı etmedik" dedi Züleyha. MirAslan Züleyhanın yüzüne bakmaya devam ederken, " Hareket ettir şu sandalyeyi yoksa kulağını ısıracağım " dedi Züleyha dişlerinin arasından. Miraslan ellerinin tekerlerin üstüne koyarak hareket ettirmeye başladı sandalyeyi. Müzik bitene kadar durmadılar. Fısıltılar çoğalırken Kiziroğlu ailesi gelin ve damadı hayranlıkla izliyordu. Müzik bittiği esnada Züleyha usulca kalktı ve yerine geçmek için itmeye başladı MirAslanı. İlerlerken köylünün gece boyu bitmek bilmeyen dedikodusuna gece boyu sabretsede MirAslan için söylenenlere daha fazla tahammül edemedi. Öfkeyle durdurdu MirAslanı ve Cevriyenin olduğu masanın önünde durarak masaya vurdu. " Sabahtan beri susuyom Cevriye Aba ama bir yere kadar ne istiyon sen bizden "

" Aaaa aaaa! Üstüme iyilik sağlık ne istecemişim ben senden"

" Ne diye kocamın adını ağzına dolayıp duruyon sabahtan beri ya. Yok sakat bilmem ne"

" Aman yalan mı dedim dedimse sakat değil de ne ya! Alırken kolayda gerçekleri duymak mı zoruna gitti he!i"

" Bana bak Cevriye aba ileri gidiyon demedi deme" dedi Züleyha. MirAslan Züleyhayı tutacak gibi olduysa da başarılı olamadı. Oradan Menekşe denen kadın atladı. " Aman sen zor baş edersin bunla oğlum zor. Sen kendine yetemeyon daha. Kadın kısmısınla başetmek zordur " dedi Miraslanı küçümseyerek.
Öteki devam ettirdi. " Kız kendilerinden haberi yok ya bunların. Oğlan param var nede olsa aldı gül gibi kızı ama paran olsa neye yarar" kadınlar kahkahalarla gülerken, " Hanımlar yaşınızdan utanın ayıp değil mi " diye çekirdi Şüheda.

MirAslan öfkeyle sandalyenin tekerleğini iterek uzaklaştı ve masasına ilerledi. Şüheda kadınlara laf anlatırken Züleyha hırsla eteklerini tuta tuta düğünün tam ortasına ilerledi ve durdu. Gelin orta yerde öylece durup elini kaldırınca müzik bir anda sustu ve Züleyha bağırmaya başladı. " Ey ahali az durunda beni dinleyin hele"

herkes pür dikkat Züleyhaya bakarken Züleyha erkeklerin olduğu yere döndü ve " Ali emmi hayırlı olsun senin kızı Cevriye abanın büyük oğlu Selime nişanlamışsın" dedi bağırarak.
Ali emmi gülümseyerek kafasını salladı. " Eee Ali emmi senin damat sünneti düğünden önce mi olur düğün sırasında mı bilelim de ona göre getirelim takımızı" dedi bağıra bağıra. Ali emmi duyduklarını anlamaya çalışırken Cevriye kadın olduğu yerde mosmor olmuştu.
" Ayyy Ali emmi afbuyur haberin yok muydu senin! E olmaz tabi hacı adamsın sünnetsiz olduğumu bilsen kızını verir miydin hiç." Aniden arkasında az önce gevrek gevrek gülen kadına döndü ve " Kız Cevriye aba saklanır mı hiç böyle şey " dedi dalga geçer gibi. Cevriye kadın hızla dünürlerine doğru ilerlerken onlar kızlarını almış düğün yerini terk etmişti bile.
Ardından öte tarafa döndü Züleyha. " Menekşe aba! Kız senin küçük kız hani şu pek zengin diye diye köyü karış karış gezip anlattığın damadın pek pinti pek cimri adammış dedilerdi. Kız geçmiş olsun kız valla duydum pek üzüldüm. Eee bak görüyon mu zengin olsan neye yarar!

Menekşe kadın duydukları ile renk değiştirirken Züleyha ardına döndü Elini beline koydu ve konuşan iki kadına döndü. " Kızzzzz Esma aba! Seninde işin zor. Baksan eli ayağı tutan kocan var ama neye yarar. Eee işe yarasa ilaçlar yaptırır mıydın hiç! Zor valla zor. " dedi ellerini sallayarak. Esma kadın kızardı bozardı kocası öfkeyle soluyup başında bitti.

Züleyha kalabalığa döndü. " Eee söyleyin bakalım ahali daha da beni ve kocamı konuşmak isteyen var mı! Varsa bende konuşacağım ona göre" dedi alaylı bir ses tonuyla. Kimse çıtını çıkaramadı. Züleyhanın söyledikleri yenilir yutulur cinsten değildi. Herkes öğrenmişti artık onlar konuşsa Züleyha rezil ederdi. Sessizliği izledi Züleyha" Pek iyi pek iyi eehhh iyi madem! Düğün bitti gayrı haydi haydi herkes evine " dedi ve MirAslana yürüyerek ilerledi. Saçlarını savuşturup ardına geçti ve araca ilerledi...

Loading...
0%