Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. Bölüm-Gül Şerbeti

@dilefruz

Kiziroğlu Mustafa, torununun çıkması şerefine konakta büyük bir yemek vermek için mutfağa haber saldı.

Ayşe Hatun telaşla bir oraya bir öte yana koşuşturdu durdu. " Ayşe! Ne bu telaş?" dedi Fatma Hanım.

Ayşe Hatun başına sardığı eşarpların ucuyla yellendi.
" Sorma hanımım sorma! Mustafa Bey'im hazırlık yapın, MirAli çıktığı için yarın akşam yemek vereceğim dedi "

" Eee "

" Esi var mı hanımım. Ben nasıl yetiştirem o kadar işiii" dedi telaşla.

" İlahi Fatma! Çağır köyden eli lezzetli genç kızları, yardıma gelsinler. Hem harçlıkları çıkar, hem sana kolaylık olur"

" Doğru mu duydum kız Hanımım "

Güldü Fatma Hanım. " Doğru. Doğru Ayşe! hadi sen güvendiklerini ara ya da git gelsinler, başlayın hazırlığa bilirsin babam pek titizdir eksik olmasın"

" Yaşşa be hanımım! nasıl öderim hakkını ben. Hemen hazırlanıverem" diyerek çıktı mutfaktan. Hızla hazırlandıktan sonra Zehra Nenenin evine gitti. Zehra Nine köyün gediklisi olduğundan iyi bilirdi kim hamarat, kim değil.

Bahçe kapısından girer girmez Zehra Ebeyi gördü çardakta. Hızla yanına koştu. Nefes nefese oturdu. "Selamünaleyküm" Zehra Ana.

" Vealeykümselam. Ayşe. Hayır olsun nefes nefese kalmışsın"

" Anam sorma, sorma başıma geleni. Beyim torunu için yemek verir. Yarın akşama hazırlığım var bana yardım etçek birileri lazım sen bilirsin kimi çağırıverem. Maaşta verecek Fatma hanımım yardıma gelenlere"

" Sen bi soluklan bakem." dedi Zehra Nine.

" Şühedaaaa! Kızım bir bardak şerbet getir" diye seslendi ardından.

" Telaşa verme kendi halledersin sen! Boşuna konağın Ayşe Hatunu olmadın ya" diyerek Ayşe Hatunun dizine eliyle yavaşça vurdu.

Az sonra Şüheda çıktı kapıdan elinde gül şerbetiyle "Hoşgeldiniz" diyerek uzattı bardağı.

" Hoşbuldum gızım " diyerek şerbete uzandı Ayşe Hatun. Kana kana içti.

" Zehra Anaaa! Kız bu neydi içtiğim! Ne lezzetli ne ferah birşey bu"

Güldü Zehra Nine. " Torunum yaptı. Şüheda. Meşhur Gül şerbeti. Bir bardak daha getirisinde içiver ferahla " dedi övünerek.

" Kurban olam Zehra Ana! İzin ver kız gelsinde yapsın bu şerbetten. Beyimin pek hoşuma gider bu"

Zehra Nene torununa baktı.

" İyi madem gelsin. " dedi.

Şüheda konuşulanlara kulak misafiri olmuştu. " Nene Züleyhada gelsin bir elbise beğendiydi geçen çerçicide onu alır hem kazandığı parayla. "

" Olmaz gızım olmaz. Züleyhanın ailesi ile Kiziroğlu ailesi düşman"

" Nasıl yani babaanne"

 

" Deşme şimdi geçmişi olmaz dedim"

 

" Bende gitmem o vakit" dedi Şüheda omuz silkeleyerek.

 

" Kız Zehra Ana. Nereden bilecekler kim olduğunu. Tanımazlar. Hem mutfakta olacak kızlar gelsin arkadaşı ben alıyom sorumluluğu " diyerek eliyle göğsüne vurdu Ayşe Hatun.

" Hay sen çok yaşa Ayşe Aba." dedi Şüheda.

Zehra Nine düşünür gibi oldu. Şüheda yavru kedi gibi bakınca " Eyi o vakit. Dikkatlice gidin ikiniz işinizi yapıp gelin emi gızım"

 

Şüheda zıplayarak el çırptı "

 

Ayşe Hatun güldü. " Sen koşta arkadaşına haber salıver bekleyom sizi geç olmadan gidiverek"

 

" Tamam Ayşe Aba hemen geleyoz" diyerek koşarak çıktı Şüheda.

Az sonra Züleyhanın penceresine dadandı yine. Züleyha hızla açtı pencereyi. " Ne oldu bakem Serçe kuşum"

" Haberler iyi. Kiziroğlu Konağında yemek verilecekmiş. Ayşe Aba geldi yardıma çağırdı maaşta verecekler. Senide söyledim. Gider miyiz?" dedi heyecanla.

Züleyha umutsuzlukla baktı. " Kız deli! Sen bilmeyon mu bizim düşman olduğumuzu. Nasıl gelem anam hayatta izin vermez. "

 

" He! Babaannemde bir şeyle dedi lakin detayda vermedi. Kız Züleyha gizliden gitsek Ayşe Aba anlamazlar dedi"

 

" Nasıl olacakmış o iş bakem! "

 

" Tuğrul Abi sever beni ben izin alırım. Yaylada yardım gerek derim olmaz mı hade be"

 

" İyi o vakit abimden izin alırsan gelirim koşta yetiş şimdi çıkar evden"

 

Şüheda hızla kapıya koştu. Az sonra Tuğrul Abi çıktı kapıdan Şüheda hızla yanında belirdi. " Şüheda merhaba nasılsın "

 

" İyiym Tuğrul abim sen nasılsın"

Güldü Tuğrul. " Abim dediğine göre bir diyeceğin var "

" Var valla. Bizim Topal Rüstemin karısı yok mu Kör Fadime bildin mi "

" Yok bilmedim "

" Bilmezsin aşağı köyde karısının sırtında nah bu kadar çıban çıkmış haber saldılar ilaç hazırlayayım diye yaylaya gideceğim Züleyha da gelip yardım etse bana abim "

Güldü Tuğrul. " İyi madem geçe kalmayın sakın millete de sataşıp beni adam dövmek zorunda bırakmayın oldu mu"

" Oldu oldu tamam " dedi Şüheda. Tuğrul gülerek ayrıldı. Şüheda ise Züleyhaya haber verdi ve iki kız hızla çıktılar.

Ayşe Hatunun peşine takılıp Kiziroğlu Konağına doğru yürüdüler. Konağa vardıklarında iki kızda şaşkınlıkla konağa baktı.

" Ağzını kapa ağzını" dedi Şüheda Züleyhayı dürterek. " Kız Şüheda bu nasıl ev. Bizim evden 10 tane eder bu" diyerek şaşkınlığını daha da belli etti.

" Ağzının salyalarını sil işimizi yapıp gidelim hemen " dedi Züleyhaya mutfağa çekiştirerek. Züleyha mutfağa hayranlıkla baktı. Tabak çanaklara bilhassa beyaz eşyalara.

Bir müddet sonra hazırlıklar başladı. Börekler açıldı. İçli köfteler yapıldı. Sarmalar sarıldı. Şüheda çeşit çeşit şerbet yaptı.

Zülehya merakına yenik düştü en sonunda işlerin hafiflediği bir ara lavaboya diye izin istedi. Mutfaktan çıkınca hemen geniş merdivenleri çıktı. İlk kapıyı açtı. Koca bir kütüphane karşıladı onu. Renk renk desen desen kitaplar duvar boyu sıralanmış. Ardından ikinci kapıyı açtı. Çeşitli silahlar, mermiler ... ne değişik ev diye düşündü. Her girdiği odada büyüleniyordu. Çıktığı esnada karşı odanın kapısının açılması ile telaşla ne yapacağını bilmez halde hızla yürüdü ve hemen sağ kapıyı açarak içeri girdi. Korkuyla kalbi atarken kulağını kapıya dayadı. Adım sesleri kapıya yanaşınca telaşa kapıldı ve geriye doğru adımladı.

Birden bire birinin kucağına düştü. Hızla döndü arkasını. O an gözleri bir çift çakır göze değdi. Ardından yarası kabuk bağlamış kaşına...

"Seeennnn" dedi şaşkınlıkla. MirAslan Züleyhayı belinden kavramış tutarken. Bir anda kapının kulpu eğilmeye başladı.

" Giyiniyorum! Girmeyin! " diye bağırdı MirAslan gür sesiyle.

" Oğlum gömleğini getirmiştim" dedi dışarıdaki kadın sesi.
" Kapıya as ben alırım anne" dedi MirAslan.

Züleyha korkuyla kalbini tutarken MirAslan gerdanına burnunu yaklaştırıp yasemin kokusunu içine çekti. Züleyhanın esmer saçlarına baktı.

" Sende kucağıma oturmaya pek bir alıştın " dedi kulağına yaklaşarak. Züleyha hızla kalktı ayağı.

" Ne alışacağım be! Yanlışlıkla girdim ben bu odaya! Sen her seferinde ne arıyorsun arkamda fırsatçı herif. "

MirArslan gülümsedi. Baştan aşağı süzdü Züleyhayı. Keskin bakışları esmer tenine baktı baştan aşağı. Düzgün burnu, dolgun dudaklarına baktı dikkatle gözleri gerdanına kaydı. Öptüğü boynunda gezdirdi bakışlarını.

" Ben bilmem! İki kere kucağıma düşen sensin. Bundan sonra namusum sayılırsın."

Züleyha kendisine alayla konuşan adama sinirle baktı. " Hih! Sen o kadar düşünceli bir adam mısın acaba! Namusu sayılır mışım !! "

Güldü MirAslan. " Madem inanmıyorsun gelip isteyeyim seni de gör ciddi miyim değil miyim " dedi yine alayla karışık.

" Seni zengin züppe! İyi madem madem o kadar adamsın gel iste beni " dedi elini beline koyarak. Elbette Züleyha da dalga geçiyordu ama nereden bilebilirdi adamlığına söz ettiği adamın inat uğruna gidip isteyeceğini.

Züleyha çıkmak için hızla arkasını döndü. " Kimsin kimlerdensin söylemedin ki" diye seslendi MirAslan.

Züleyha gülerek döndü ardını. " Alacaların kızı Serpil adım " dedi ve çıktı dışarı. Dışarı çıktığında yaramaz çocuk gibi güldü dönüp kapıya baktı. Alay etmişti. Emindi gelip istemeyeceğinden o sebeple düşman kızı olduğunu söylemek yerine yalan söylemişti...

 

Loading...
0%