@dilefruz
|
Şüheda korkuyla baktı kapıya ve " Ben evlenirim " diyiverdi. Mahirin içine saldığı korku onu bu çıkmaz yola sokmuştu. Züleyha kapının sertçe çalması ile kapıya ilerledi kapıyı açtığında karşısında gördüğü yabancı erkeğe yol verdi. " Selamün Aleyküm geç kaldım kusura bakmayın " dedi MirAli salondaki kalabalığa dönerek.
Üstüne giydiği beyaz gömleği, kumaş pantolonu ile oldukça yakışıklı görünüyordu. Normalde dağınık kullandığı saçlarını geriye taramış şekil vermişti. Ortamdaki sessizlik sürerken MirAslan bir anda konuştu. " Damadımızda geldi" dedi birden birde bağırarak.
Kiziroğlu Mustafa torunu MirAslana gözlerini büyüterek bakarken Fatma Hanımın yarım kalan ağzı şaşkınlığını gizlemek için bir anda kapandı. Şühedâ hızla kafasını kaldırıp bir kafa kadar yükseğinde duran adama baktı. Neredeyse küçük dilini yutacaktı. Bu adam yarasını temizlediği tedavi ettiği adamdı.
Emin olmak için elleri önde eğildi yarım santim. Bu gözler o gözlerdi işte. Kendini bakmaktan alıkoyamadığı dokunmak için parmak uçlarının sızladığı gözlerdi... Yutkundu. Korkuyla atan kalbi yerini tatlı bir heyecana bıraktı o an. O gün oldukça bakımsız duran adam şimdi neredeyse kendine hayranlıkla baktıracak kadar yakışıklı ve heybetli duruyordu.
MirAli söylenenlerden bir şey anlamazken eğilip kendisine bakan kızı farkedip başını Şühedaya çevirdi. MirAlinin bakışları Şühedaya değer değmez, Şüheda utançla eğdi başını ve göz ucuyla kaçamak bakışlar atmakla yetindi. Yarasını temizleyen kız olduğunu farkedince o da Şühedâ kadar şaşırdı.
" Ee yüzükleri kesmeyecek miyiz Dede" dedi biranda MirAslan. MirAli şaşkınlığını bir kenara bırakıp kaldırdı kafasını. Durmadı devam etti MirAslan.
"MirAli gel kardeşim hayırlı olsun kızı verdiler." dedi. MirAli'nin kaşları çatıldı. MirAslanı tanıyorsa adı kadar emindi bu işte bir bit yeniği vardı. Cengiz ve Zarife şok yaşarken Serpil MirAlinin damat olduğunu öğrenince neredeyse kendini vuracaktı. Nasıl bir hata yapmışlardı öyle. Şimdi geri dönüşünde yoktu artık.
Kiziroğlu Mustafa çaresizce konuştu. Herşey birbirine girmişti. " İyi o vakit yüzükleri keselim " dedi bir anda ve ayaklandı.
" MirAli geç bakalım oğlum" diyerek MirAli'yi yönlendirdi. MirAli dedesine anlamayan boş gözlerle bakarken dedesi fısıldadı. " Sakın beni bozma ne diyorsam onu yap izah edeceğim" dedi.
MirAli el mahkum denileni yaparak Şühedânın yanına geçti.
Birbirine yabancı iki insan çaresizce uzattı parmağını. Yüzükler takıldı. Serpil MirAliyi görünce bayılıp kaldı. Annesi Zarife heyecan yaptı diyerek kızı odaya taşırken açık kalan kapıdan Mahir girdi. Bakışları yırtıcı bir hayvandan farksızdı. Öldürücü bakışlarını Şühedanın parmağındaki yüzüğe çevirdi. Ardından Şühedaya baktı. Şüheda korkuyla bir adım yana kayınca MirAlinin koluna çarptı. MirAli kafasını yana çevirip çatık gözler ile Şühedaya bakarken kızın baktığı yöne çevirdi kafasını ve Mahiri gördü.
Kafasını kütletti sakince. Neler oluyordu bilmiyordu fakat oldukça saçma bir işin içine girmişti. Nişan için sonra konuşulur diyerek sonlandırdılar geceyi.
Evden dışarı çıktıklarında MirAli bir baruttan farksızdı. Atına bindi ve kendini eve herkesten önce attı. Eve girdiklerinde hepsi MirAslana kızarken MirAli böldü konuşmayı.
" Biri bana ne olduğunu anlatsın artık!i dedi bağırarak.
" Ne olacak!!! Beyefendi yanlış eve götürmüş bizi! Kızı görünce bu kız değil dedi" Mustafa Kiziroğlu tüm bunları söylerken adeta köpürüyordu.
"Nasıl ne demek yanlış ev"
" Yahu kız zaten beni görünce suratı düştü görmediniz mi" dedi MirAslan. Hepsi bir ağızdan bağırmaya başladı.
Devam etti Mustafa Bey. " Ben şeref meselesi diyip kızı isteyince babası da başkasına sözümüz var diyerek kendi yeğenini evlendirmek istedi. "
" Esi ben kalkacakken kız bir anda evlenirim ben dedi."
" Nasıl"
" Nebileyim ben. Bunun haline bile aldırmadan tamam ben evlenirim dedi. Kız öyle demişken ben bu yaşımla yok olmaz kızım diyemedim"
" Siz hepiniz delirmişssiniz ben bu gece nişanlandım!!! Ne yapacağım şimdi!"
" İyi ya işte senin evlenmeye niyetin yoktu. Sana kalsa evde yaşlanıp gideceksin. Kızda çok güzel hem ne istiyorsun Allahtan belanı mı" dedi MirAslan.
" Ulan sen benimle dalga mı geçiyorsun! Kızı tanımıyorum bile. "
" Tanırsın zamanla. Sen dua et kız baksın sana. " dedi MirAslan sanki her şeyi yapan kendisi değilmiş gibi.
" MirAslan sen dua et şu tekerlekli sandalyedesin çoksa fena yapacağım seni! " dedi MirAli yumruğunu sıkarak.
" Gel lan yap ne yapacaksan! Yıllar önce Deli Cevdetin şaşı torunu Lamiya ile senin yüzünden iki sene çıktım!!! Üstelik kız deliydi. Gıkım çıktı mı! Hayır! "
" Aynı şey mi lan aynı şey mi!"
" Lan sen sözlendiğin kıza hiç dönüp baktın mı! Ben en azından senin başına düzgün bi kız sardım. Ulan Lamiya hem şaşı hemde şişkoydu be. Kızı kucağımda taşımaktan kas yaptım da askeriyeye alındım. Ulan çirkinliğini geçtim hasta denecek seviyede deliydi. Misafir gelmiştide kız bana baktı diye yatağıma yılan koymuşluğu var lan !!! Ulan deli bulunduğum tabura gelip rezil etmişti beni! "
" MirAslan..."
" Bir kere sesim çıkmadı. Kız sana aşıktı. Sen ne yaptın kurtulmak için MirAslan aşık sana ben bakamam diyip benim başıma sardım kızı. Bir kere seni suçlamadım. Bir kere başına kalkmadım. Sen kurtul diye iki sene katlandım o deli manyağa."
MirAli sıkıntı ile iç çekti. Ofladı uzunca. " Tamam tamam MirAslan tamam ben anladım anlayacağımı ben bir şekil halledeceğim " dedi pes ederek.
" Lan neyi hallediyorsun hayta!!! Bir haftaya nişan olacak siz iki kardeş beni delirtmeye niyetli misiniz !!" diye kükredi Kiziroğlu Mustafa.
" Dede tamam kurban olayım sakin ol tansiyonun çıkacak yine..." dedi MirAli.
" O nişan olacak MirAli. Ben Kiziroğlu Mustafa'nın torunu yetim öksüz kızı yarı yolda bıraktı dedirtmem" diye kükredi otoriter sesiyle.
MirAli şakaklarını ovdu. " Tamam tamam nasıl isterseniz öyle olsun " dedi en sonunda pes ederek.
Odasına adımladığı sırada MirAslan seslendi. " Benide götür" diye. Sıkıntı ile geri döndü ve MirAslanı aldı.
" Alacağın olsun lan alacağın olsun"
" Siktir lan! Kız süt gibi maşallahı var. Sana baktığı için git de iki rekat şükür namazı kıl. Ulan teşekkür edip elimi öpmen gerek. Ne sanıyordun! Dedem bekar kalmana izin verecekmiydi. Ulan salak sana Lütfünün kızı Sümeyyi isteyeceğini konuştu bugün. "
" Siktir lan"
" Lan bu konuda dalga geçermiyim. Ciddiyim. "
" O cadı! Hani şu gözleri felfecri okuyan... Çocukkende hiç sevmezdim. "
"Aynen o. Dedem istese nah ikna ederdin. Kız zaten sana yanıktı. Bayıla bayıla kabul ederdi. "
" Bu ne böyle yahu nasıl bir gün. Yukarı tükürsem bıyık aşağı tükürsem sakal"
" Bana bak. Sümeyye'nin nasıl iki yüzlü kurnaz olduğunu çocukluktan biliyoruz. Sen cezaevinde olduğundan bilmezsin tabi şimdiki halini... Daha beter lan. Ulan şu eve gelin gelse taş üstünde taş bırakmaz. Öyle ifrit biri. "
" MirAslan"
" Lan adımı mı ezberliyorsun! Evlen işte. Senin kimseye gönül verdiğinde yok"
" MirAslan" dedi tekrar MirAli.
MirAli sağlam bir tokat attı ensesine.
" Bir sus dinle be!!! Ben tanıyorum kızı" dedi MirAli birden bire.
MirAslan tekerlekli sandalyenin kolçaklarına tutunarak arkasına döndü. " Nereden tanıyorsun yoksa siz...i"
" Saçmalama MirAslan öyle değil. Karşılaştık daha önce. Çıktığım gün yaralıydım. Gelirken yaylada indirdi dolmuş. Tepede bir ev var ya hani. Oraya girdim dinlenmek için"
" Eeee " dedi MirAslan merakla.
" Esi orada karşılaştık. Üstelik yaramı sardı yedirdi içirdi."
" Vay köftehor vayyyy!"
"Yahu sandığın gibi değil diyorum yardım etti kız. "
MirAslan arkasına yaslanıp güldü. " Bence oldu bu iş. Söylesene bu kader değil de ne!"
MirAli sıkıntı ile oturdu yatağın kenarına. " Bilmiyorum. Bu şekilde denk gelmesi benimde tuhafıma gidiyor ama yine de evlenem. Neden birden bire evet dediğini bile bilmiyorum"
Mirastan ciddileşti birden birde. " Bana bak MirAli. Ben çok şehir çok insan gördüm. Bu kız iyi bir kız ama yinede sen bilirsin. Özür dilerim senden böyle olsun istemezdim ama.."
"Sahi lan sen nasıl yanlış eve gittin " diyerek sözünü böldü MirAli.
" Çok uzun hikaye MirAli. Zaten kafam atık. Benim Küheylan yaptı yapacağını işte! " dedi ve MirAlinin konuşmasına fırsat vermeden sandalyesinin tekerlerini iterek ilerledi.
MirAli parmağındaki alyansa baktı. " Beni neyle sınıyorsun Allanımı! " dedi çaresizlik içinde. Evlenmek aklının ucundan dahi geçmezken şuan sözlü bir adamdı...
Kiziroğlu ailesi eve döndükten sonra kıyamet koptu Alacaların evinde. Serpil, MirAli ile Şühedâ nişanlanınca sinir krizleri geçirdi. Baygınlık geçirdiği odadan hışımla çıkarak Şühedanın saçına yapıştı.
" Seni tilki seni! Biliyordun değil mi biliyordum bilerek yaptın herşeyi bilerek engel oldun kısmetime!" diyerek bağırıyor öte yandan Şühedanın saçlarını çekiyordu.
" Bırak!!! Bırak saçımı be bırak " diye bağırdı Şüheda. Serpil hırsından öyle bi dolmuştu ki zar zor aldılar Şühedayı elinden. Züleyha Şühedanın koluna girdi engel olmak için.
" Anne ! Baba! Bir şey söyleyin. Benim kısmetimde o adam ! Benim." Diyerek sinesine vurdu.
" Yeterrrrr! " diye bağırdı Zehra Nine.
Cengiz ve Zarife kuyruğunu kıstıra kıstıra Serpilin koluna girerek odasına götürdüler. Serpil ellerine dolanan bir yumak saçı yere çaldı hırsla. Geldiği gibi geri döndü odasına.
Şüheda gözü yaşlı kafasına dokundu. Saç derisi acımıştı. Yerdeki saçlarına değince gözü yaşlar çoğaldı...
Elinin tersiyle sildi yaşlarını. Züleyha vicdan azabı ile kasıldı. " Hadi odana gidelim sende dinlen Şüheda " dedi sakinlikle.
Şühedâ kafasını sallayarak arkadaşıyla yukarı çıktı. Yatağa oturur oturmaz gözyaşları sel oldu aktı! Parmağındaki yüzüğe daldı gözleri. Hiç bilmediği bir adamla evlenmişti.
Oysa onun istediği bir İbrahimdi. Sıkıntı ile ofladı. İçi darlandı kızın. " Sakin ol! Ağlama artık " dedi Züleyha sesi titreyerek.
" Belki de iyi bir adamdır" dedi teselli vermeye çalışarak.
" Ben ona ağlamıyorum ki Züleyha. Kör talihime ağlıyorum. Şu düştüğüm hale bak. Nereye dokunsam elimde kalıyor ölsem gitsem de kurtulsam!i" dedi sitemle.
" Kurban olayım konuşma şöyle Şüheda. Valla gaflete düşüyon. Ne bakıyon sen o deli Serpile. Gördü tabi filinta gibi adamı çatır çatır çatladı. "
Güldü Şüheda gözü yaşlı. " Şu halde bile dalga geçiyorsun"
" Kız Şüheda! Sen o ilaçlardan az kendine yapta o gözlerin önünü görsün! Tüm köyü gez dolaş öyle yakışıklı adam bulabilir misin. Kız şehirde bile yok öylesi. Boyu uzun bakışı kara. Yüz desen güzelliğine diyecek yok. Belli yiğitte bir adam. Kız bana bak durdun durdun turnayı gözünden vurdun kız!" Dedi omuzuyla arkadaşının omuzuna vurarak.
" Aman sende sana da konuşacak konu lazım Züleyha ya "
" Kız Şüheda benide öyle yakışıklı bir adam ister mi dersin! Aman Allah durdu durdu turnayı gözünden vurdu demek nasip etsin. "
" Amin amin " dedi Şüheda gülerek. Keyfi yerine gelmişti nihayet. Züleyha Şühedayı kendine getirdikten sonra sinirle evin yolunu tuttu bu gece görülecek hesabı vardı... |
0% |