Yeni Üyelik
8.
Bölüm

Akrebin Hapishanesi

@dileknars1

“Kokun kokuma karışmış, bedenim sana muhtaç halde . Ancak bir tek sen bana amâsın . Senden bana köle olmanı değil bana yarenlik etmeni istiyorum çiçeğim . ” ~ Akrep Kral ~

Her yerde onu arıyorum ama yok sanki yer yarıldı yerin dibine girdi. Bütün ormanı karış karış aramanıza rağmen ortada yoktu. Sanki yer yarıldı da yerin dibine girdi.

Bu kadar kısa sürede bu kıza nasıl bağlandım bilmiyorum ama onsuz yaşayamam, onunda bana muhtaç olduğunu biliyorum. Çünkü o gözlerde ben sadece korku görmedim sevilmeye muhtaç bir kız çocuğu da gördüm.

O bana henüz güvenmese de ben ona güveniyorum. Kendi ayakları ile bana gelecek ve Yeraltı Dünyasının Akrep Kraliçesi olacak.

Çoktan herkes onu öğrendi Akrep Kralın biricik Zaafı. Aç kurtlar gibi bekleseler de ona kimsenin zarar vermesine izin vermem.
💜💙❤️💜❤️♥️❤️💕♥️💞💓💘💗❣️💓♥️💗💙💛❤️❤️💛💛💛💛💛💙💗💓💞💕♥️❣️💟

~“ Baba olmak zor değil , babalık yapmak zordur.” W. Maxwell~

Nazdan;
Gözlerimi zorlukla açabildiğimde kendimi çalıların arasında buldum. Her yerim çalıların dikenleri yüzünden çizilmişti. Canım ne kadar yansa da ayağa kalkıp buradan gitmeliydim.

Bir tarafım geri dön dese de yapmak istemedim. Bir kere çıkmıştım bu yola geri dönemezdim. Akın bir katildi ve ben bunu bile bile onun yanında kalamazdım. Havanın kararmak üzere olmasını yok sayarak aşağı doğru yürümeye başladım. Düştüğüm yer bir çukur gibiydi bu halde yukarı doğru tırmanmam imkansızdı.

Ne kadar yürüdüm bilmiyorum ama etrafımdaki kuş cıvıltıları yırtıcı hayvan sesleri ile değişmeye başladığında ben korkudan ölmek üzereydim. Normalde cesaretli bir insan olsam da burası benim için bile ürkütücüydü.

Karanlıkta çok belli olmasa da düz bir şekilde yürümeye başlamam yola çıktığımın göstergesiydi.

Henüz hiç kimseye rastlanmamış olmam buranın ıssız bir yer olduğunu gösteriyordu.

Gün ağarmaya başladığında ne ayaklarımda derman kalmıştı ne de halim. Nefes almakta dahi zorlanıyordum. Hiç bir şey olmasa bile susuzluk benim için çok zordu.

Arkamdan gelen yoğun ışık ile bir arabanın geldiğini anladım. İçimden Akın veya adamları olmaması için yalvarsam da artık hiç bir şey umurumda değildi çünkü çok yorulmuştum.

Araba beni görünce durdu içinde 70 yaşlarında ton ton bir teyze vardı. Artık zarar görmeyeceğimi düşünerek çok mutlu oldum.

Teyzeye merkeze gitmek istediğimi söyleyince beni bırakabileceğimi söyledi.

Çok tatlı ve güzel bir kadındı. Yol boyunca sohbet ettik. Yol baya uzun olsa da sohbet etmek iyi geldi. Yaşadıklarımdan bahsetmedim.

Arabam ile kaza yaptığını ve ormanda yolumu kaybettiğimi söyledim. Allah affetsin yalan söylemek zorundaydım. Bana su ve iki tane poğaça verdi. Merkeze geldiğimizde kadına teşekkür ettim.

Önceden çalıştığım hastaneye doğru ilerlerken beni tanıyan insanlar şaşkın şaşkın bakıyordu.

Kim bilir babam onlara ne demişti. Kimseye aldırmadan hastaneye vardım.

Yakın arkadaşım Esra’dan borç para almak için geldiğimden direk onun odasına geçtim. Yıllardır birbirimizi tanıdığımız için bana borç para verebileceğini düşünüyordum. Bizim yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez birbirimizin her şeyini bilirdik. Sabah erken saat olduğu için odada başka kimsenin olmayacağını düşünerek girdiğimde hayatımın ikinci şokunu yaşadım.

En yakın arkadaşım , eski erkek arkadaşımın kucağındaydı. Onunla sevişiyordu. Biz Emir ile ayrılmış olsak da en yakın arkadaşımın onunla olması canımı yakmıştı.

Emiri ne kadar sevdiğimi ona anlatmıştım. İlk defa sinemaya gidişimiz , ilk yemeğimiz her şeyimizi bilirdi. Bu yaptıkları çok fazlaydı.

İlk kendine gelen Esra oldu.

Esra: Naz ben ... Bir anda oldu ...
Emir: Senin burada ne işin var bir adamın kapatması olduğunu söylemişlerdi. Seni kullanıp başından mı attı?
Merak etme ben hala kabul ederim seni hatta ikinizi de birlikte takılalım mı?

O kadar rahat bir adamdı ki pişkince hala konuşabiliyordu.Benim aşık olduğum adam bu muydu yani. Onları gördükçe midem bulanmaya başlamıştı. Arkama bile bakmadan dışarı çıktım.

Hastanedeki herkes bana dönmüştü herhalde halim onlara acınası gelmişti. Zaten bir kere düşmeye gör herkes izler ama kimse yardım etmez.

Bir kişiyi daha görmem gerekiyordu acaba dedim babam kendi kızını toprağa gömdükten sonra rahatça yaşaya biliyor muydu.
Vicdanını da toprağa gömebilmiş miydi.

Bizim evin olduğu sokağı döndüğümde yerimde mıh gibi çakıldım. Evimizin bahçesinde babamın annem ve benim için yapmış olduğu salıncakta o kız vardı. Babam onu da gökyüzüne değecek gibi sallıyordu.

Ne zaman o salıncağa binsem daha hızlı salla baba bulutları ellerimle tutmak istiyorum derdim.

Babamda beni gökyüzüne değecek kadar uzağa sallardı. Sanki kendimi özgür bir kuş gibi hissederdim.

O gökyüzü bir krallıktı ve ben o krallığın tek prensesiydim. Çünkü orada yalnızca kralım ve kraliçem vardı. Başka kimse yoktu şimdi orayı başkaları öğrenmiş. Beni o krallıktan def etmişti.

Babam mutluydu eskisi gibi annem ölmeden önceki gibi.

Annem ölünce kimseyi senin kadar çok sevmeyceğim. Kızımızı kimse üzemeyecek demişti. Ama sözünde durmadı kalbine başkalarını alıp beni el etti. Keşke anne keşke sen öleceğine ben ölseydim. Belki o zaman bu kadar canım yanmazdı.

Kalbimi söktüler ve yerine kocaman bir boşluk bıraktılar anne. İhanet çok fazla can yakıyormuş. En kötüsü de seni sevecek birinin olmamasıymış anne. Göz yaşlarım ile bulanıklaşan görüntü beni yavaş yavaş öldürüyordu .

Omzuma konan el ile iri yarı siyahlar içindeki kişiye döndüm. Bu kişinin sesi hiç yabancı değildi daha önce de duymuştum. Hah şimdi hatırladım. Akın beni o mezardan çıkardığında yanında bu adamda vardı onunla bir şeyler konuşuyordu.

-Gözlerini benden kaçırarak “ Yenge Akrep Kral sizi evde bekliyor lütfen zorluk çıkarmadan gelin dedi.

Sanırım güvendiğim bütün dağlar yıkılınca başka çarem yokmuş gibi hissettim. Adamın benim için açmış olduğu araba kapısından içeri girdim.

Benim bir yuvam bir ailem yokmuş senelerce kendimi kandırmışım. En acısı da bir katilden daha çok canımı yakmıştı sevdiklerim. Bir katil bile onların yanında masum kalıyordu.

Yol uzundu derdim de upuzundu. İçim dışına çıka çıka hıçkıra hıçkıra ağladım. İlk defa yanımdaki kişiyi umursamadan doyasıya ağlıyordum. Gerçi hiç böylesine ihanete uğramamıştım. Önüme peçete uzatılınca teşekkür edip ağlamaya devam ettim.

Gözlerim ağlamaktan yorulduğu anda kendimi uykuya teslim ediyorduk ki araba durdu.

Henüz bahçeye girmemişti araba ama yanımdaki adamı dinlemeden indim.

Nazım beyninde yine aynı ses yankılandı.
“ Nereye Gidersen Git Yine Bana Geleceksin .” demişti Genç Adam .

Nazın İlk Defa Bu Kadar Çok Canı Yanıyordu. Bir İnsanın Canı Bir Günde Ne Kadar Çok Yanabilir di ki . Onca Söz ve Hakaretten Sonra Artık Canımı Yanmaz diyordu ama Yine Yapmıştı Yapacağını .

O Kadar Haklıydı ki Ne Sığınacak Bir Kişi, Ne de Gidecek Bir Yeri Vardı.

Nereye Giderse Gitsin Bütün Yollar Ona Çıkıyordu.

Kaderine Bir Kez Daha Lanet Etti.

Koşa Koşa Çıktığı Hapishaneye Geri Dönüyordu.

Kapısındaki Sayısız Korumanın Olduğu Hapishaneye Adım Attı.

Oradaydı İşte Veranda da Bütün Heybeti İle Duruyordu Cehennemin Zebanisi Namı Değer Akrep Kral.

Gözlerinde Yine Aşağılayan Bir İfade Vardı.

Sanki Ne Oldu Küçük Fare Yine Benim Elime Düştün Diyordu.

Daha Fazla Bu Bakışlara Maruz Kalmamak İçin İçeriye Girmek İstediğinde Ayağı Havada Kaldı.

Onun Yeri Göğü Titreten Bariton Sesi Bütün Bahçede Duyulmuştu.

“Sakın Bir Adım Daha Atayım Deme !!

💜🖤🤎🤍🤎❣️🤎🧡🤎❣️🤎🤍💜🧡🤎🧡🤎🤍🤎💜🧡❣️❣️🧡🤎❣️🤎🤍🤎❣️🤎🤎❣️💕💓💕💓💕💗💕💗💕💓💓🖤🤎

Loading...
0%