Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Akrebin İninde

@dileknars1


Akın Beyden Selamlar herkese !!!

Benim inime geldin sevgilim. Sen beni tanımasan da ruhun beni tanıyor. İzin ver ruhuna sızayım izin ver ışığın karanlığımı aydınlatsın. “

~ Akrep Kral ~

Akın üstünde bulunan kana bulanmış gömleği çıkardı. Herkese hak ettiği cezayı kesmişti. Bir tek güzelliğinin babasına dokunmadı. Biliyordu ki naz şu an babasına kırgın olsa da ona bir şey olmasını istemezdi. Bir tek ona merhamet gösterdi ancak o da her gün ölmek için yalvaracaktı. Vicdan azabı bu dünya daki en büyük cezaydı insanoğluna . O da nazın suçsuz olduğunu öğrenmişti. Ancak hiç bir zaman kızından özür dileyemeyecek. Ona kavuşamayacaktı. Ona yaşattığı ne varsa bin katını yaşayacaktı. Yalancı karısı ve kızı da dahildi bu duruma.

Mehmet önce bir güzel işkence gördü sonra önceden yediği haltlar nedeni ile kendini hapishanede buldu.

Emir denilen itin cezasını kestikten bütün vücudu akrepler tarafından sokulup buz dolu havuzda kalmıştı. Sonra işkencelerine devam etmedi akrep kral yediği bütün haltları eşine anlatıp ona havale etti. Kimse aldatılmış bir kadın kadar insafsız değildir. Hele de bu kadın bir anneyse ondan korkacaksın.

Kesilen hesapların hafifliği ile ininin yolunu tuttu akrep kral. Önceden dört duvardan ibaret olan yer şimdi gül bahçesiydi onun için. Karalığının kraliçesi vardı artık gözünden bile sakındığı. Kimseye güvenmeyen bu adam bir kıza ilk anda vurulabilir miydi , o tüm varlığı ile tutuklu kalmıştı. Her zaman avcı olan adam ilk defa av olmuştu.

Eve vardığında kapısında duran adamlarına selam vererek içeri girdi. En güvendiği adamları buradaydı. Düşmanları çoktu akrep kralın ona dokunmaya cesaret edememelerde yine de tedbirli olmak her şeyden önemliydi. Şimdi bir de bu evde koruması gereken bir melek vardı.

Direk üst kattaki odasına gitti. Kapıyı açtığında yatağında yeni uyanmış meleğini gördü. Onun geldiğini görünce ürktüğünü fark edince kendine kızdı akın. Bir anda dan diye girmişti odaya, yaptığı hatayı telafi etmek için. Sesini onu korkutmayacak şekilde ayarlayarak.

-Korkmana gerek yok Naz artık güvendesin. Benim adım akın seni bulduğumda baygındın . Ne kadar aptalım senin dinlenmen gerekiyor uyu istersen. Sonra konuşuruz nasıl olsa.

-....

-Hale hanıma söyleyeyim yemek getirsinler sana .
Akın odadan çıkıp aşağı mutfağa iner.

Nazdan;

Burası neresiydi, bu adam kimdi ve en önemlisi babam neredeydi. Çok korkuyordum , bir yandan da kendimi çok kötü hissediyordum. Ama bu adamı gördüğümde içimde farklı duygular canlanmıştı. Acaba Emire ihanet etmiş sayılıyor muydum. Gerçi niye ihanet etmiş sayılayım ki biz ayrıldık. O hastaneye gelen sarışın kadınla odasında kucak kucağa bastım ikisini. Söylediği yalanda çok ikonikti. Tedavi etmek için kucağındaymış öyle demişti aşağılık pislik. Tabi ki de bu yalanı yemedim ve bastım tokatı. Nereden geldiyse o pislik aklıma .

Kapı çalındığında düşüncelerim bölündü, gel diye bir ses çıkardım. Çıkan sese ben bile inanamadım.

Kedi miyavlaması gibi garip bir sesti. Boğazımın neden ağrıdığını anlamıştım baya hastaymışım demek ki. İçeri 50 li yaşlarda bir kadın girdi , sanırım Hale hanım bu kadındı.

-Hoş geldin kızım nasılsın, Akın bey yemek getirmemi istemişti ne seversin bilmediğim için mercimek çorbası yaptım. Sanırım bir kaç gün sıvı şeyler yemen gerekmiş.

Elindeki tepsiyi yanda duran komidine bıraktı .
- İçebilir misin içireyim mı yavrum.

-Teşekkür ederim efendim kendim içebilirim dedim.

Kadın başını sallayarak dışarı çıktığında zorla doğrulup çorbadan bir kaç kaşık aldım. O ana kadar aç olduğumun farkında değildim . Boğazımdaki ağrıyı hafifletiyordu çorba. Biraz daha içtikten sonra kendimi yine karanlığa bıraktım.
Bu oda da huzur vardı sanki hep buraya aitmişim gibiydim. Bana ne oluyordu bilmiyorum ama bunu daha sonra düşünmeye karar verdim.

Akından;

Yorucu ve yıpratıcı bir gün olsa da gün benim için yeni başlamıştı. Nazı hale hanıma emanet edip evden çıktım. Mekanda yine sorun çıkmıştı. Arabayı son sürat oraya sürerek hışımla içeri girdim. Henüz akşam olmamasına rağmen mekan tıklım tıklımdı.

Kendime ait odaya girdiğimde yerde kanlar içinde yatan kenanı gördüm. Şerefsiz yine benim mekanımda mal satmaya gelmişti. Bu pezevengi girdiği deliğe geri sokma zamanım gelmişti . Yakasından tutup gizli geçitten mahzeni sürükledim iti. Adamlarım peşimden gelse de umurumda değildi . Bu itin cezasını kendi ellerimle kesecektim.

Çivili sandalyeye oturturduğum iti önce neşter ile tek tek bazı bölümlerini kesip yaralarına tuz bastım.

Attığı çığlıklar bütün mahzene yayılsa da kalın duvarlar sayesinde mekanda duyulmuyordu.

Bir kaç saatlik işkenceden sonra voltajı yükleyip bu iti cehenneme yolladım. Benim kurallarıma uymamanın cezası budur. Bunu herkes öğrenecek, hele ki kim olduğumu bilip unutanlara hatırlatmak farzdı.

Ellerimi silip gömleğimi değiştirdikten sonra üst kattaki localardan birine geçtim . Etrafta sorun çıkaran biri olmasın diye bir kaç saat ortalıkta görünüp güzelliğime geçecektim. Aşağıdaki sarmaş dolaş çiftler, alkol yüzünden saçma sapan dans eden tipler ile dolu bir mekandı burası. Normalde elit insanların girebildiği bir yerken arada sorun çıkaran ahmaklarda yok değildi. O yüzden göz dağı vermeli ve bir süre burada takılmalıydım.

Merdivenlerden gelen topuk tıkırtısı ile oraya döndüm. Sarışın uzun boylu mavi elbiseli bir kadın bana doğru geliyordu. Yanımdaki adamlar hemen hareketlense de kadın baya yaklaşabilmisti.

Benim aklımda ise mavi elbisenin benim nazlı yarime nasıl yakışacağı vardı. Bembeyaz teninde su gibi dururdu , hele o narin ayak bileklerine topuklu ayakkabı ne güzel dururdu. Boyu biraz kısa olsa da topuklu ayakkabı ile bana yetiştirdi. Gerçi boyu beni çokta ilgilendirmiyordu. Beni ilgilendiren daha güzel yerleri olsa da kadınlar böyle saçmalıkları çok kafalarına takıyordu.

Ben nazlı yarimi düşünürken adamlarım çoktan kadını benden uzaklaştırmış bir köşeye atmıştı. Daha fazla onsuz kalamayacağımı anlayınca ayağa kalktım. Onu düşünmek bile beni sertleştirmişti.

Aptal herif kız daha seni tanımıyor bile senin düşündüklerine bak.
Tanışıcaz hatta tanışmakla kalmayacağız hep birlikte sonsuza kadar yaşayacağız. Ben onun kokusunu bir kere almışım, ona sarılmışım . Dünya yansa yine de onu bırakmam. Onunda beni sevmesini sağlayacağım. O beni isteyene sevene kadar ona zaman vereceğim. Ama benim yanımda o zamanı dolduracak. Artık bizi dünya da sadece ölüm ayırır. Gerçi öleceksem bile onun kollarında onun kokusu ile ölmeyi dilerim.

Arabayı son sürat eve sürdüm. Arkamdaki korumalar beni takip etmekte zorlandılar da nihayet eve varmıştım .

Arabadan inip hızla tekrar odaya çıktım. Odaya girdiğimde şok olmuştum.

Oda bomboştu nazlı yarim yoktu . Hızla bütün odalara girip çıkmaya başladım ama yoktu. Gitmişmiydi yani silktiğimin evinden nasıl kaçabilirdi ki . Bütün bedenim öfke ve korku ile doldu. Dışarı çıkıp kapıda bekleyen ahmakları öldürmek için hareketlenmişken mutfaktan gelen sesler ile oraya yöneldim. İçeriye kafamı uzattığımda onu gördüm hale hanım kahya ve hizmetçi kızla birlikte karşılıklı oturan Nazlımı.

Onu orada görünce içim biraz rahatlasa da onun küçücük sandalye de sıkışıp oturması canımı sıktı. Onun dinlenmesi gerekirken o burada ne yapıyordu burada.
Hışımla içeri girdim, herkes beni görünce ayağa kalktı. Nazlı onların yaptığına şaşırsa da tam karşısında beni görünce korkup o da ayağa kalkmak istedi. Ayağı takılıp neredeyse yüz üstü düşüyordu. Hemen koşarak onu tuttum. Sesime ve öfkeme engel olamayarak.

-Ne yapıyorsun sen burada ne işin var dinlenmen gerekiyordu senin diye bağırdım.

Sonra onun benden korkmuş ifadesini görünce sakinleştirmek için ,
-Dinlenme gerekiyor hadi gel diyerek koluna girip içeri götürdüm.

Benden korktuğu çok belliydi bir kuş gibi titriyordu. Birlikte odama çıktık yatağa uzanmasını sağladıktan sonra dinlenmesi için odadan çıkmak isterken beni durdurdu.

-Özür dilerim sizi kızdırmak istemedim sadece biraz hava almak istedim. Size de çok yük oldum. Ben zaten yarın giderim.

Gitmek lafı beni çileden çıkarsa da daha fazla korkmaması için uzatmak istemedim nasıl olsa yarın konuşurduk.

Şimdi dinlenmesi gerekiyordu. Söylediklerine karşılık vermeyip odadan dışarı çıktım. Birazdan uyuyunca tekrar girerdim nasıl olsa. Onsuz artık bir saniye bile geçiremeyeceğimi onunda anlaması gerekiyordu.

Nazdan;

Söylediklerine karşılık bulamaması canını sıksa da şimdilik buna katlanmalıydı. Hem yarın nereye gideceğini de bilmiyordu. Ne doğru dürüst bir arkadaşı vardı ne de ailesi. Ama şu an için başka çaresi de yoktu. Belki de yarın bir iş bulurum diye düşündü. Yarın onu çok zor bir gün beklediği için kendini uykunun kollarına bıraktı.

Birazdan yanına gelen ve onu sabaha kadar seyredecek adamdan habersiz kendini uykunun kollarına bıraktı.

Akından;

Sevdiğinin yanına uzandı akın. Ne onu incitmek ne de kırmak istiyordu ama eğer yanında sonsuza kadar kalması için bunu yapması gerekiyorsa Akın onu yarın akrep kral ile tanıştırması gerekiyordu. Tabi ona zarar verecek değildi, Sevdiğine zarar vermek adam olana yakışmazdı. Bu yüzden sadece biraz korkutacaktı. İlk zamanlar ondan nefret etse de o da alışacaktı Akrep krala, bunun için elinden geleni yapacaktı. Sonrası cennetti zaten onun cenneti. Dua etti akın sevdiği kadında onu sevsin diye. Ruhu onun gelişiyle tamam olmuştu şimdi onu tekrardan kaybedemezdi.

Naz kendisi hakkında kurulan planlardan habersiz kendini rüyalar alemine teslim etmişti.

Yarın küçük bir kıyamet yaşanacaktı. Bakalım iki beden ve ruh bu hengameyi aşabilecek ve mutlu olabilecekmiydi. Bunu bize zaman gösterecekti.

Zaman yine çarklarını döndürdü, iki muhtaç bedeni tek beden yapabilmek istiyordu. Çünkü biri diğer beden olmadan hayatta kalamazdı. Diğeri de zaten onsuz nefes alamıyordu.
***************************************************************************

Loading...
0%