Yeni Üyelik
3.
Bölüm

Akrebin Mabedi

@dileknars1

Nazın Ağzından :
Boğazımda kötü bir acı tat vardı. Sanki yırtılmış gibiydi. Gözlerimi henüz açamamıştım , ne kadar açmak istesem de bedenim izin vermiyor gibiydi.

Hayal mayal bir şeyler hatırlamaya çalıştım ama olmuyordu.

Daha önce duymadığım bir erkek sesi vardı etrafımda .Bu ses bir yandan beni korkutuyor bir yandan da tanıdık bir güven veriyordu. Acaba ölmüş müydüm ben?

Sahi babam neredeydi beni bırakıp gitmiş miydi, bu kadar mı değersizdim onun gözünde?
Canım çok acıyordu ama bu bedeni bir ağrı değildi ruhum ağrıyordu.

-Doktor bir şey yapsana bostan korkuluğu gibi ne dikiliyorsun .

Bu ses çok ürkütücüydü tepeden tırnağıma titrememe sebep oluyordu.

Kolumda bir elin gezindiğini hissettim. Serum takılacaktı ya da iğne vurulacaktı . Enjektörün iğnesi koluma girdiğinde kolumda hafif bir sızı hissettim ve sonra yine karanlığa gömüldüm.

Akrep Kral dan :

Deponun içinde yayılan çığlık sesleri bir melodi gibi geliyordu kulağıma. Sikik herifler kadın ticareti yaparak para kazanıyorlarken yakalanmışlardı. Benim mıntıkamda böyle haysiyetsizliklere asla izin vermem.

Son zamanlarda tohumuna sokayım mantar gibi türemişlerdi. Bir bunlar birde torbacılar her yerde ayağıma dolanır olmuşlardı. Madem benim kıskacıma girmişlerdi , alenen kurallarımı ihlal ediyorlardı o zaman bunun sonuçlarına da katlanacaklardı.

Serkan’a sahnemizin son perdesi için işaret verdim.

Karşımda inleyen dört döl israfını alıp şeytan çemberine attırdım.

Her tarafı camla çevrili bu oda benim özel olarak yetiştirdiğim akreplerim ile doluydu. Kimse buradan sağ çıkamamıştır. Ölmeden önce gördükleri tek şey bu akreplerin şeytani gözleridir. Onlarından benim gibi avlarına insafı yoktur. Avları ölmeden asla bırakmazlar. Dünyanın dört bir yanından getirtirdim onları. Hepsi ne yapacaklarını en iyi şekilde bilirler.

Gerisini onlar halledicek diye arkama bile bakmadan çıktım dışarı.

Arabaların yanında dikilen adamlarıma bakıp burada kalmalarını söyledim. Bu gün takip edilmek istemiyordum. Yine gizli mabedime gidecektim. Oraya kimsenin girmesine izin vermezdim. Bilmelerine de gerek yoktu.

İnsanoğlu bir yeri keşfetmeye görsün orayı hemen halka açık hale getirir ve bütün güzelliklerini sömürürdü.

Burası yer yüzündeki cennetten bir köşeydi. Kimsenin olamayacak kadar güzel ve hayat dolu. Sanki hayatımdaki karanlığı oraya atmaya gidiyordum. Ellerime bulaşmış sayısız kanı orada yıkıyordum.

Arabaya binip koruluktan çıktıktan sonra bir saatlik araba yolculuğundan sonra kendimi mabedimde buldum. Buraya gelmeden önce aldığım rakı ve mezeler ile indim. Elimdekileri bir kenara bırakıp kayaların üzerine oturdum.

Denizin tuzlu ve özlem kokan kokusunu ciğerime çektim. Burası beni geçmişe götürüyordu. Masumiyeti elinden alınmamış Akına dönüşüyordum.

Hiç kimse acımasız bir canavar olmak istemez. Bende istemedim ,ne kadar kaçsam da kendimi ellerimle oluşturdugum kan göletinde buldum.

Pezevenkler ile dolu olan bu hayatı temizlemeye and içtim. Kendi imparatorluğumu kurarak onları tek tek alt ettim. Hala hesabını kesmediklerim var onlara da elbet sıra gelecek.

Bilmem kaçıncı kadehi kafama dikerken yağmur yıldızlarla donatılmış gökyüzünde süzülüyordu. Sanki bu yağmur günahlarımı da alıp götürüyordu. Gerçi bir iblisin günahları bir tutam su ile yok olmazdı .

Arabamın ilerisinde duran tanıdık mersedesten Serkan indi. Zaten ondan başka kimse bilmezdi burayı. Yanıma oturup hiç konuşmadı aramızda sessiz bir yemin vardı. Ona da bir kadeh koydum. Birlikte saatlerce içtik getirdigim şişelerin dibini görene kadar. İkimizde sarhoştuk ama aklımız yerindeydi. Zaten ben kolay kolay sarhoş olmazdım. Kadehimdeki son yudumu aldığım sırada bağırış sesleri duyduk. Daha çok bir yalvarış gibiydi.

Yavaşça yerimden kalktım Serkan da peşimden geldi. Bir kadın ve bir adam vardı. Daha dikkatli bakınca adamın bir çukur kazdığını gördüm. Kazma işlemi bitince elleri ayakları bağlı kadını kazdığı çukura attı.

Bu adam kadını diri diri gömüyordu. Serkan da bende donmuş halde olanları izliyorduk. Bir yanım yardım et dese de bir yanım boş ver diyordu.

Kadının sesi de kesilmişti zaten . Adam işini bitirdi ve arabasına atlayıp çekip gitti. Yağmur son hız devam ederken ben serkan’a o da bana bakıyordu.

İçimde tarif edemediğim bir duygu vardı pişmanlık mıydı acımamıydı bilmiyorum ama o kadını kurtarmak istedim. Eli kanlı bir katilin asla yapmayacağı bir işti belki ama onu orada bırakamazdım.

Serkan da benimle birlikte geliyordu. Birlikte yeni kapatılmış toprağa gelip ellerimizle kazmaya başladık. Uzun bir uğraştan sonra sonunda kadının yüzü çıktı .

Ay kadar güzel bir kadındı karşımdaki. İlk defa bir kadını böylesine inceliyordum. 1.75 boylarında kahverengi dalgalı saçları vardı. Biraz hırpalanmış haldeydi. Bütün bedenim Arzu ve istek ile ona çekiliyordu. Ne oluyordu bana böyle .

Serkan kucağına almak için hamle yaptığında izin vermedim. Kucağıma alarak arabama kadar taşıdım. Serkan bu yaptığıma çok şaşırsa da bir şey demedi. Arkamdan beni takip etti. Eve doktor çağırmasını söyleyip , eve sürdüm arabayı.

Bir saatten uzun sürmüştü eve varmamız . Kapıdan bir kadınla girmiş olmam herkesi şoka uğratsa da bakmaya cesaret edemiyorlardı. Onlarda haklıydı ilk defa bu eve bir kadın getiriyordum. Kadınları yanımda taşımaktan nefret ederim bir çok konuşuyorlar iki çok meraklılar.

Ama neden bilmiyorum beni bu kadına çeken bir şeyler vardı. Sanki yıllardır tanıdığım biriymiş gibiydi.
Odama çıkıp yatağıma yatırdım. Belki başka bir odaya götürebilirdim ama orada olmasını istedim. Bana aitmiş gibi hissetmek istedim. Hastalıklı bir düşünce olsa da şu an hiç bir şey sikimde değildi.

Birazdan Serkan odaya doktor ile geldi. Genç erkek bir doktor olması nedense kanımı kaynatmıştı. Ona benden başka kimse bakmasın görmesin istiyordum. Serkan’a sert bakışlarımı attım. Serkan bakışlarımdan mesajı alıp dışarı çıktı.

Doktorun onu incelemesi sinirlerimi zıplatmıştı. Şu an bu iti ellerimle parçalaya bilirdim. İşini yapmak yerine neden yalı kazığı gibi dikiliyordu anlayamadım. Kendine getirmek için uyardım. Çünkü biraz daha böyle bakarsa gözlerini oyacaktım. Uyarım yerini bulmuş gibiydi kendini toparladı .

Kızın koluna serum takıp ilaç verdi. Günlerdir aç ve susuz kaldığını bitap düştüğünü söyledi. Yazdıgı vitamin ve ilaçlar ile bir kaç güne toplanacağını söyledi. Odadan nihayet çıkabilmişti. Doktoru geçirip geri gelen Serkan’a ilaçların yazılı olduğu kağıdı verdim ve gönderdim.

Demek benim ay paremi aç ve susuz bırakmışlardı ha o adamı bulup canına okuyacaktım. Adamlarıma arabanın plakasını ve adamın eşkâlini vermiştim . Adam hakkında bilgi toplayıp adamı da depoya çekmelerini istedim.

Ben insan sarrafıydım bu kız diri diri gömülmeyi hak edecek bir kıza benzemiyordu. Kesin bunda bir bit yeniği var diye düşünüyordum.
Kızı daha yakından incelemek için yanına uzandım. Yaptığım yanlış olsa da ondan uzak kalmak istemiyordum. Sanki bu boş karanlık o da onunla tamam olmuştu. Eşyalar onunla anlam kazanmıştı. Hep buraya ait gibiydi.

Bütün gece onu izledim. Bir ara uyanıyor gibi oldu sonra tekrar daldı. Ara ara inleme gibi sesler çıkarıyordu. Galiba bir yeri acıyordu ama çözememiştim. Sabaha karşı elimden tuttuğunda izin verdim. Çünkü o dakika da inlemeleri kesilmişti. Terden ıslanmış saçlarını diğer elimle geri çektiğimde ateşin közüne dokunmuş gibiydim. Sanki onunla bende yanıyordum.

Eğer o yanımda olacaksa şu an cehenneme bile giderdim. Telefonum titrediği de onu rahatsız etmeden çıkardım.

Serkan o iti bulmuş depoya çekmişti. Kız ve o adam hakkında bilgileri de mesaj olarak atmıştı. Demek hemşire ha bunu sevdim diyerek diğer sayfalara odaklandım.

Gördüğüm resimlerle sinir kat sayım ikiye katlandı. Hastane de çalışan Emir isimli adamla çok yakınlardı.

Asla onunla böyle olamayacak olmamız canımı yaktı.

O dakika da, onu gördüğümde kalbimde açan çiçekler soldu. Uçuşan kelebekler birer birer düşüp öldü.

Sonra Emir denilen itin evli olduğunu ve 3 çocuğu olduğunu okudum. Bu it evli olmasına rağmen ona yalan mı söylemişti. Çünkü bundan haberi olduğunu zannetmiyordum.

Kalbimdeki çicekler yeniden açmaya kelebekler Anka kuşu gibi küllerinden doğmaya başladı.

En son atılan kafedeki görüntülerin olduğu video ile sinir katsayım ikiye katlanmıştı. Mehmet denilen o iti depoya gömecektim.

Bu kızın etrafında olan adamlar ne kadar karaktersiz di böyle ona yapılanları sormaya bu itleri cehenneme vip olarak yollamaya karar vermiştim.

Saçlarını severek içimde kalmış son merhamet kırıntısını da ona vererek , önce babasına sonra diğerlerine hesap sormak için gitmeliydim.

Ne kadar öfkeli olsam da onu rahatsız etmemek için büyük bir çaba göstererek yataktan çıktım.

Oda dan çıkarken son kez baktım yatağımı süsleyen kıza . O artık bana aitti , o istese de istemese de onu bırakmazdım. Beni sevmesini , kendi isteği ile bu durumu kabul etmesini sağlayacaktım. Ne kadar çabuk kabul ederse bizim için o kadar iyi olurdu.

Kader onu benim karşıma çıkardıysa ve ben bu kızı bu kadar çabuk benimseye bildiysem. Benim kadınım olduğunu ilan etmeme gerek kalmamış demektir. Ben tesadüflere inan bir adam değilim . Bu güzellik benim , sadece benim....

Evden çıktığımda Akrep Kral gelmişti yeniden. Az önce sevgi dilenen bir çocuk gibi tutturan o değilmiş gibiydi. Sanki yeni bir oyuncak getirmiştim eve ve onunla oynamak için heyecan doluydum.

Hastalıklı düşüncelerimi deponun önümde bırakıp içerdeki üç kafadara ne yapsam diye düşünüyordum.
Hangi ölüm şekli bu pezevenklere daha çok acı verirdi.....

******************************************************************************************************************************************************

Loading...
0%