@dileknars1
|
" Baba ne olur yapma ben suçsuzum . O resimdekiler doğru değil ben yüzümü eğecek bir şey yapmadım. " "Ne olur beni bir dinle inanma onlara ." Hıçkırıklara boğulmam ya da soğuktan titremem umurun da değildi. Karşıdaki adam sanki babam değil de düşmanım gibiydi. Ellerimi bağlamış beni bir köşeye bırakmıştı kendisi de elinde ki kazma ile çukur kazıyordu. Yüzümde saf bir nefret vardı acıma duygusunu atmış gibiydi. Tam bir haftadır beni aç ve susuz bırakmıştı. Oysaki o lanet güne kadar her şey ne kadar güzeldi. 6 Ay Önce : Sabah güzel bir kahvaltı hazırladım, babamın odasına gidip yanağına bir buse kondurarak uyandırdım. Babam kara kaşlı kara gözlü 1.80 lik boyu kalıplı bir vücudu vardı. Yaşının getirmiş olduğu hafif ayva göbeği ve beli belirsiz yüzündeki kırışıklıkları ile olmasına rağmen hala çok yakışıklıydı. 2 yıl önce anneciğimi toprağa verince işe çok fazla gitmez oldu. Boya ustası idi benim babam küçük bir boyacı dükkanı vardı çarşıda. Bütün mahalle ilk ona gelirdi sadece boya da yamazdı akan çatıları onarır, sıva yapar, duvar örer her iş gelirdi elinden. Az da kazansa helal para getirirdi evimize. Annemde kıt kanatta olsa el işi yapar bahçeye sebze meyve eker satardık . Ya da diğer esnaflarla evin eksikleri karşılığında sebze meyveyi takas yapar geçinirdik. Yuvamızdan mutluluk ve neşe hiç eksik olmazdı. Annemi iki yıl önce kanserden kaybedince her şey anlamsız gelmeye başladı. Büyük bir boşluğa düşmüştük babamla. Meğer evimizin direği annem miş o gidince evimizde yıkıldı. Zar zor toparlandık ve bu güne geldik çok şükür. Babamın çayını doldurdum yerime oturduğumda ikimizde sessiz bir kahvaltıya başladık. İkinci bardağı doldurduğum sırada kapı çaldı. Kapıyı açmaya gittiğimde sevgili babaannem ve halam gelmişti. Onları hiç sevmezdim sürekli babamı anneme karşı doldururlar evde huzursuzluk çıkarırlardı. Babaannem annemi hiç sevmezdi babamla bacısının kızını evlendirmek istermiş. Ama babam tutturmuş annemle evleneceğim diye. Babam annemi kaçırıp nikah basınca bir şey diyememiş. Ele güne rezil olmayalım diye susmuş ama sürekli annemin yüzüne vururdu kaçıp geldin senin gibi yetimi başımıza hanım ettik diye. Onun yüzünden annem kaç gece ağladı üzüldü ama babama hiç bir şey demedi benim de bir şey dememi istemedi. Babam duyarsa çok üzülürmüş. Hatta bir gün yemek yaparken bir tencere dolusu çorbayı anneciğimin üstüne döktü babaannem . Annem yine sustu hastaneye babam geldiğinde yanlışlıkla döktüm dedi. Ben yine sustum ve annemin yalanına ortak oldum keşke diyordum şimdi keşke susmasaydım da annem belki o illete yakalanıp ölmezdi. Çok çekti benim annem inşallah orada çektirmiyorlardır. Babaannem bana nefret ile bakarak içeri girdi halamda yüzünü buruşturup ceketini kucağıma bırakıp içeri girdi. Portmanto ya ceketi asıp peslerinden bende içeri girdim. İki bardak hazırlayıp masaya geldiğimde onlar zaten kahvaltıya başlamıştı. Halam " yumurtayı sen mi yaptın yeğenim tuz atmayı da bilmiyorsun her hal . Gerçi nereden bileceksin o anan ne öğretti ki sana dedi. " Babaannem babamın sinirlendiğini görünce halama kaş göz yaptı sus diye. -Gülşen merak etme " Benim karım her şeyi öğretti kızıma ona yapıp ne yapmayacağını bilir dedi. Ellerine sağlık yavrum biraz tuzu kıt ama benim tansiyon yükselmesin diye atmamışsındır. Çok güzel olmuş hep böyle yap" dedi. Babama onların karşısında ezdirmediği için minnet ve hayranlıkla baktım. -Babaannem bu ambiyansı bozmak için babama dönüp , "evet canım döndü iyi kızdı Allah rahmet eylesin erken gitti dedi. Ben de tam bu konuyu konuşacaktım yavrum seninle ben düşündüm ki seni tekrar baş göz edelim. " -Babam tam kızacakken, " dur hele celallenmeden önce bir dinle beni, bu kız bir kaç yıla evlenecek zaten bu koskoca evde yalnız başına ne yapacaksın en azından bir çene yoldaşı olur dedi." - "Ben evlenmeyeceğim babamı asla bırakmam dediğimde babaannem sen sus bakayım , büyüklerin işine karışma. Bir büyüğün konuşurken araya atlanmaz." -"Hem ne demek evlenmeyeceğim kaç yasına geldin hala babanın başına mı kalmayı düşünüyorsun." "Okuyorsun diye sesini çıkarmadık ama okulunda bitti işinde var artık yuvanı kurmanın zamanı geldi . Hadi şimdi bizi babanla yalnız bırak dedi ." Halam benim azarlanmamdan mutlu olmuştu. İkisine de nefretle bakıp odama girdim. Bir kez daha annemin gidişine ağladım. O ne olursa olsun korurdu beni bunlardan kendinin acısını umursamaz hep beni düşünürdü ah annem neredesin... 4 Ay Önce : Bir ay içinde Babam ile Necla hanımın düğünü yapıldı. Babaannem babamın ağzından girdi burnundan çıktı ikna etmeyi başardı. Necla hanım babamla yaşıt kızıl saçlı 1.70 boylarında güzel bir kadındı . Ancak yüzünün güzelliğinin aksine kalbi çok fenaydı. Gelir gelmez bütün mahalleyi birbirine düşürmüştü. Herkesin dedikodusunu yapar diğerine yetiştirirdi. Komşularımız artık babamdan da iş yapmaz olmuştu . Muhattap dahi olmak istemiyor diğer sokaktaki boyacıya gidiyorlardı. Necla hanımın bir de benim yaşlarımda kızı vardı gelir gelmez benim odama çöreklenmişti. Kıyafetlerimden başlayarak bütün eşyalarımı izinsiz kullanırdı. Artık o evde bir sığıntı gibi olmuştum. Sanki onlar değil biz sonradan gelmiştik o eve. Necla hanımın kızı sabah akşam gezip tozar gece yarısı gelirdi eve. Kimse duymasın diye pencereden girerdi. Şu kısacık zaman da nefret etmiştim bu insanlardan . Bir kaç defa babama olanları anlatmaya yeltenmiştim ama Necla hanım yalandan ağlayarak senin bu kızın bizi istemiyor biz gidelim istersen diyerek haline acındırıyordu. Babam da bunu duyunca evde tatsızlık olmasın diye sen yanlış anlamışsın kızım diyerek beni avutuyordu . Babam ile artık eskisi gibi değildik. Önceden odama gelir ona kahve yapardım saatlerce o gün ne yaptığımızı konuşurduk . Şimdi yeni karısı ile birlikte konuşuyor geziyordu . 9 Gün Önce : O Gün Pazar günüydü hazırlanmış alışverişe çıkacaktım. Hemşire olduğum için çok fazla dışarı çıkamıyordum . Sadece hafta sonları gezebilirdim, gerçi Necla hanım geldiğinden beri dışarı çıkamaz olmuştum. Bulaşık yıka yemek yap işten geldikten sonra dinlenmeye fırsatım kalmazdı. Aldığın maaşın bile çoğunu elimden alırlardı. Aslında hepsini almak istiyorlardı ama ben vermiyordum . Babama söylediklerinde eğitimlerim için der saklardım paramı banka hesabımda. Necla hanımın kızı Oya da peşime takılmıştı Necla hanımın isteğiyle. Çarşıda bir oraya giriyor bir buraya giriyor geziyorduk her şeyi indirtiyor denemeden beğenmedim diyip çıkıp gidiyordu. Daha fazla bu duruma dayanamayıp sen kendi alış verişini yap sonra meydanda buluşalım diyip ayrıldım yanından. Köşedeki serpil ablanın butiğine gidip bir kaç parça tişört, elbise ve bir tane pantolon aldım. Ne giysem yakışıyordu zaten güzel bir fiziğim vardı 1.75 boyunda yeşil gözlü kahve rengi saçlarım vardı. Anneme benziyordu yüz hatlarım. Annem ona benzememden gurur duyardı. Alışverişimi bitirip meydana geldim ama Oya ortalıkta görünmüyordu . Biraz daha etrafı izlediğimde onu kafede bir erkek ile sohbet ederken gördüm. Biraz daha dikkat edince bu adamı tanıdım mahallenin serserisi belalı bir tipti. İsmini bilmiyordum zaten böyleleri ile pek muhattap olmazdım . Oya ya içten içe kızsam da şimdi onsuz gidersem Necla hanım kıyametleri koparır diye yanlarına gittim. Adam beni görünce selam verse de Oya ya hadi benim işim bitti gidelim dedim ama Oya hiç oralı değildi. "Sen gidersen git ben Mehmetçiğim ile biraz daha oturacağım hem milshake mi yeni söyledim bitirmeden kalkmam" dedi. Ne kadar bu karşımdaki kızdan iğrensem de onsuz gidemezdim. Kenardaki sandalyeye oturdum. Onlar kendi arasında konuşuyordu , ara sıra Mehmet benimle konuşmak istese de cevap vermiyordum. İçimde kendi kendime savaş verdiğim sırada Mehmet'in bana çok yaklaştığını fark ettim neredeyse öpecek gibiydi. Hemen itip ayağa kalktım. "Ne yapıyorsun lan sen şerefsiz diyip tokatı çarptım. " Mehmet afallamıştı onun bu sersemliğinden yararlanıp ayağa kalktım. Oya da ileriden tuvaletlerin oradan geliyordu ne oldu dese de sesimi çıkarmadan elimdeki poşetleri elime alıp bir hışımla çıktım. Oya peşimden geliyordu ama hiç dinlemeden kendimi eve attım. Necla hanım ne oldu dese de onu da cevapsız bıraktım. Odama geçip yatağıma attım kendimi saatlerce ağladım gün sabaha dönene kadar. Yarının nasıl felaketleri gebe olduğunu bilmeden karanlığa gömüldüm. *********************************************************************** Sabah saçlarımda bir acı ile uyandım gözlerimi açtığımda karşımda babamı beklemiyordum. Öfke ile yüzüme bakarken saçlarımdan tutmuş sürüklüyordu. Sen bunu nasıl yaparsın nasıl onurumu iki paralık edersin diye vurmaya başladı. 28 yıllık babam ilk defa beni dövüyordu. Sessimi nihayet bulabildiğimde " Baba ben bir şey yapmadım ki ne oldu" dediğimde babam elime bir kaç resim parçası verdi. "Al bak ulan yaptığın şerefsizliğin kanıtı " dedi. Elimdeki fotoğraflara baktığımda dün çekilmiş olduklarını gördüm. Mehmet beni öpmek üzereyken di. Ben ileri doğru dalmış olduğum için sanki bu durumdan memnun muşum gibiydi. Kendimi savunmak istediğim de babam izin vermedi. Babam beni sürükleyerek Bodrum'a götürdü bundan sonra buradan çıkmayacaksın yaptığın pisliği temizleyeceğiz dedi çıktı gitti. O günden sonra 7 gün boyunca hiç gelmedi. İki defa oya gelip biraz yiyecek verdi. Ona yalvardım gerçeği anlat diye beni hiç dinlemedi. " Neden anlatayım kırk yılın basında birini bulmuştum onu da sen elimden aldın oh olsun sana. " "Başına gelen her şeyi hak ediyorsun herşeyi dedi ve çıkıp gitti. " Şimdiki Zaman: Dizlerimin üzerinde beni dinlemesi için babama yalvarıyordum ama o beni dinlemek istemiyordu. Nihayet kazmayı bitirince yüzüme nefretle bakıp bağlı olan ellerimden tutup kazdığı yere getirdi . Mezar kazmıştı babam, benim öz kızının , meleğim diye yere göğe sığdıramadığı yavrusunu, kendi elleri ile açtığı mezara koyacaktı. Baba bunu yapma diye yalvarmaya başladım. "Gerçekler ortaya çıktığında ne yapacaksın baba o zaman beni buradan çıkarıp dirilte bilecek misin?" "Ne olur yapma kendini de beni de o ateşte yakma ." "İnan baba inan suçsuzum ben, temizim hala senin meleğinim , ne olur yapma ..." Yüzüme dahi bakmadan beni çukurun içine attı. "Ben annemin emaneti değil miyim sana. Onun yanına gittiğinde anneme ne hesap vereceksin. " "Annemin üzerine yemin ederim ki ben suçsuzum baba. " Ne desem fayda etmiyordu bağıra bağıra konuşmam onun taşlaşmış kalbine etki etmiyordu. Gözlerinin içine bakarak sustum o da hiç etkilenmeden üzerime toprak atmaya devam etti. Canım yanıyordu sessiz çığlıklar atıyordum ama duyan yoktu. Yağmur başlamıştı hem beni hemde babamı ıslatıyordu. Sanki bulutlar bile halime acımaya başlamıştı. Babamın kalbinde milim acıma duygusu kalmamıştı. Kocaman bir boşluk vardı gözlerinde. Hangi ara bu hale gelmiştik biz. Ne kadar sürdü o gözlerde yanmam bilmiyorum , üstüm kapanana kadar babamla bakıştım. Toprak çok soğuktu ama içimde öyle bir ateş vardı ki üşümüyordum artık. Aradan ne kadar geçti bilmiyorum yerin üstünden sesler gelmeye başladı galiba babam hatasını anladı beni geri çıkarıyordu. Nefes almakta zorlandığım anlarda olması iyi olmuştu , bilincin kapanmak üzereydi..... ★**************************************************************************************************************************************************★ |
0% |