Yeni Üyelik
8.
Bölüm

Cennet Tepesi

@dileknars1

 

Her yer karanlıktı neresiydi burası. Bedenim yorgunluktan yıkıldı yıkılacaktı, nefes alamıyordum, saatlerdir koşuyordum. Nereye gittiğimi ya da neyden kaçtığımı da bilmiyordum.

Bağırıp çağırmak istiyordum ama olmuyordu sanki bir şey boğazımı sıkıp izin vermiyordu.

İlerde bir ışık gördüğümde oraya doğru koşmaya başladım ışığın bir tarafında sarı saçlı beyaz tenli zayıf bir kız vardı diğer tarafında yasemin vardı. Onlara sorular soruyordum ama bana cevap vermiyorlardı. Aklımı kaçırmak üzere olduğumu fark ediyordum. Onlara doğru adımlar atıyor sanki havada yürüyor gibiydim bir türlü ulaşamıyordum.

Sonra bir anda o kızın ve yaseminin üzerinde kan oluşmaya başladı. Sanki ikisi de can çekişiyor gibiydi yüzlerinde dehşet verici bir ifade vardı.

Hemen yaseminden tarafa koştum. Kanın nereden geldiğini anlamaya çalışıyorken ona sıkı sıkı sarıldım. Üzerimde yaseminin üzerinde olan elbisenin aynısından vardı. Çift gibi giyinmemizi istediği için almıştı. Sadece önemli günlerde giyerdim bu elbiseyi. Şimdi ise onun elbisesi de benim elbisemde kana bulanmıştı. İlk defa bu elbiseden nefret ettim kardeşimin kefeni oluyordu. Kollarımda bedeninin soğumaya başladığını hissettiğimde öldüğünü anladım. Kardeşim kollarımda can vermişti ben ise hiçbir şey yapamamıştım.

İçimden sessiz bir çığlık yükselmeye başladığında 1...2...3.. gözlerimi açtım. Kan ter içinde kalmıştım kalp atışlarım ağzımda atıyor gibiydi. Bütün kızlar bizdeydi, neler olduğunu anlamaya çalışırken yasemini gördüm odamdaki pufa oturmuş biri ile görüşüyordu.

Uyandığımı görünce hemen yanıma koştu. Canı acıdığı yüzünden anlaşılsa da umursamadı. "Güzelim iyi misin çok korkuttun bizi , 3 saattir seni uyandırmaya çalışıyoruz. Sürekli çığlık atıp duruyordun. Ateşin de vardı duş bile aldırdık uyanmadın. "

Yasemin bana sarılır mısın dediğimde hiç tereddüt etmeden kollarını bana sardı ve saçlarımı okşamaya başladı.

Yaseminin sarılışı ile biraz sakinleşmiş kalbimdeki korkular uçup gitmişti. Kendime gelmeye başladığımda diğer kızlar geçmiş olsun diyip gittiler. Kalabalık yapıp benim daha kötü olmamı istemediler.

Benim çığlık sesimi duyunca herkes buraya koşmuş. Raman bile köşede oturmuş beni izliyordu. Beni seven bu kadar insan olması mutlu etse de içimde bulunan bir taraf kimse seni sevmez diye haykırıyordu.

Biz yasemin ile sarılırken içeriye Poyraz , Usta Hong ve Emine Hanım girdi yüzlerinde endişe vardı. Emine hanımı görünce yasemin yatağımda kenara kaydı. Emine hanım hemen ateşimi kontrol etti. Sonra getirmiş olduğu et suyu çorbadan servis tabağına koyup önüme getirdi.

Herkes sessizce emine hanımın bana olan ilgisini izliyordu. Bir anne gibi çorbamı içirmişti. Bunu yapmasına izin verdim çünkü bu daha önce tatmadığım bir duyguydu. Benim hiç bana çorba içiren bir annem olmamıştı. İlk defa birilerine nazlanmak istedim sevilmek istedim.

Emine hanım çorbayı içirmeyi bitirince Usta Hong geldi saçlarımı okşadı iyi olup olmadığımı hastaneye gidebileceğimizi söyledi. Hastaneye gitmek istemediğimi sadece biraz yorgun hissettiğimi söyledim. Gözlerime sevgiyle bakıp yerine oturdu. Poyraz uzaktan bakıyordu sanki yanıma gelip sarılmak istiyor gibi ancak diğerleri olduğu için yapamıyordu.

Bir yanım keşke gelse ve sarılsa dese de diğer yanım hayır siz birbirinize denk değilsiniz diyordu. Ben kimseye layık olmayandım , ben uğursuzdum, gittiğim her yere bela getirendim. Doğarken bile en büyük kazığı atmışım sevdiğim insanlara eğer biri dünyaya gelirken başka bir kişi ölecekse bu anne olmamalıdır. Bu büyük yük küçücük bir bebeğin omuzlarına ağır gelir.

Herkes tarafından nefret edilmek bir katil olarak görülmek hiç kimseye yakışmaz. Ama bana yakıştırmışlardı ben katildim. Herkesin bildiği gözleri ile haykırdığı dillerine dökemediği bir katil.

Emine hanım yüzüme dokunduğunda ağladığımı fark ettim. Yaşadıklarım çok ağır geliyordu sanki omuzlarımda oluşan bu yük beni yavaş yavaş öldürüyordu. Emine hanıma sıkı sıkı sarıldım ve içimdeki duygu patlamasını boşalttım.

Sonra kimsenin beklemediği bir şey oldu Poyraz kimseyi umursamadan yanıma geldi ve beni kucağına alıp odadan çıkmak istedi.

Emine hanım ne oluyor dediğinde beni hastaneye götüreceğini söyledi. Kendime geldiğimde şu anki durumdan utanacak olsam da şimdilik umursamamayı seçtim.

Dokunuşu sarılışı o kadar yumuşaktı ki sanki uçuyor gibiydim. Hiç bir zaman hissedemediğim bir duygu pey dah olmuştu içimde sanırım bunun adı güvendi.

Arkamızdan birileri daha gelmek istemişti ama poyraz izin vermedi gidip geleceğimizi söyledi. Kalabalık onu daha çok rahatsız eder dedi.

Asansör dünden beri bozuk olduğu için beni aşağıya merdivenlerden kucağında indirdi . Ona yük oluyormuşum gibi gelse de yüzünde öyle yorgun bir ifade yoktu aksine bir hüzün vardı. Kalp atışlarının gümbürtüsünü duyuyordum ama bu beni rahatsız etmek yerine rahatlatıyordu.

Bahçeye çıktığımızda herkeste şaşkın bir ifade vardı ilk defa beni böyle görüyorlardı sanırım. Ben normalde yanıma kimseyi yaklaştırmaz mesafeli davranırdım. Ama bu gün bütün mesafeleri yıkmıştım. Bütün duvarlarım tarumar olmuş bedenim yara bere içindeydi.

Senelerdir yaralarımı sarabildiğimi sanıyordum ama şimdi anladım ki ben yaralarımı sarmamışım sadece üstünü örtmüşüm.

Bazen bir an , bir kişi , bir nesne bazen de bir rüya size tamam unuttuğum dediğiniz yaralarını tekrar kanatırmış ben bu yaşıma gelmeme rağmen bu gün fark edebilmiştim.

Poyraz beni arabaya götürüp ön koltuğa oturtturdu. Sonra kendisi de aracına bindiğinde kemerini taktı. Daha sonra iyice yaklaşıp benim kemerimi de taktı o kadar yakınımdaydı ki gözleri , mest eden kokusu beni farklı alemlere götürüyordu.

Yasak olduğunu düşündüğün bir şeyi bu kadar arzulamak yanlış bir davranıştı.

Emin teyze ve Usta Hong beni kızları gibi görüyorken Poyrazı kardeşim ya da abim gibi göremiyordum. Belki de bana böyle merhametle baktığı için belki de her başım sıkıştığında yanımda olduğu için bilemiyordum.

Tek bildiğim ona karşı inanılmaz bir çekim hissettiğimdi. Bir hocam derste karşı cinsten bir insan ile ilişkilerinizde inanılmaz bir çekim hissediyorsanız oradan kaçın demişti. Çünkü geçmiş örüntülerimiz sizlere geçmiş ilişkilerinizdeki yanlış kişileri tekrardan seçtiriyor demişti. Neden hep beni buluyor dememek için kaçın demişti.

Ama ben şu an Poyrazda geçmişi görmüyordum onda sevilmemiş çocukluğumu küskün yanımı iyileştirebilecek beni koruyup sinesinde saklayacak birini görüyordum. Gelecek hakkında hayaller kurmak istiyordum. Belki de ona yara bandı muamelesi yapıyordum ama istiyordum işte.

Hastaneye gelene kadar hiç konuşmadık. Hastaneye gelince beni muayene ettiler. Bedenen bir şeyim yoktu ama ruhen tarumar haldeydim. Üniversite hocalarımızdan Lalazar hoca yanımıza geldi.

Uzun boylu narin simsiyah saçları vardı. Azerbaycan dan gelmişti güzelliği ile herkesi büyüleyen bir Azeri kadınıydı. İki tane de kızı vardı anneleri gibi güzel ve güçlü.

Onu görünce mutlu olurdum çünkü herkese iyi davranırdı. Kalbi de yüzü kadar temiz ve güzeldi. Yatağımın yanına geldi başımı okşadı senin sorunun fiziksel değil derdinin dermanı da burada değil dedi.

Poyraza dönüp onu rahatlayabileceği bir yere götür dedi. Kafasındaki ve ruhundaki acıları haykıra bilirse rahatlar dedi.

Poyraz anlamıştı ilk seferde zaten zeki bir adamdı . zaten beni kendine çeken bir yanı da buydu .

Tekrardan kucağına aldı ve yaptırdığımız test sonuçlarını beklemeden hastaneden çıktı. Arabaya tekrar bindiğimizde yine hiç konuşmadık. Sanki aramızda ikimizin de görmediği bir sessizlik yemini vardı.

Ne kadar gittik bilmiyorum araba durduğunda güneş yavaş yavaş batmaya başlamıştı. Güneş buradan bütün kızıllığı ile veda ediyordu şehre.

Şehir ayaklarımızın altındaydı yemyeşil uçsuz bucaksız bir çayır çayırın sonunda metrelerce yüksekliğe sahip bir uçurum. Burayı biliyordum daha önce yasemin ve melek ile gelmiştim.

Birlikte piknik yapmıştık ama poyraz burayı nereden biliyor anlamamıştım. Burası ana yolun dışında kimsenin uğramadığı bir yerdi. Gözlerden ırak cennet gibi bir yer olduğu için cennet tepesi demiştik kızlarla.

Poyraz arabanın arkasından küçük bir kilim çıkardı üzerine beni bırakıp arabaya tekrar döndü. Elinde bir sepet ve şal ile geldi.

O an aklıma geldi biz bu gün pikniğe gidecektik ama ben böyle olduğum için iptal olmuştu. Kendime kızmaya başladım yine yaptın yapacağını herkesin mutluluğuna mani oldun dedim.

Poyraz sepetten iki şişe meyve suyu ve poğaça , böreklerin olduğu kutular çıkardı. Kutuların biri de ekler ile doluydu.

Yine ağlamaya başladığımda poyraz izin vermedi şalı omuzlarıma bırakıp, göz yaşlarımı sildi. Kendini suçlamayı bırak . Ne bu gün ne de geçmişte yaşadığın olaylarda eminim ki senin suçun değildi. Bu yaptığın sadece kendine ve sevdiklerine işkence yapmak.

Göz yaşların bir inci olsaydı böyle yapar mıydın. Onların kıymetli bir inci olarak düşün ve sadece gerçekten ihtiyacın olduğunda kullan. İnci şu an çok pahalı zarar ediyorsun benden söylemesi diyerek göz kırptı. Bu hareketi ile kalbimi ters takla attırdı. Ne yapıyordu bu adam bana kaç yaşıma geldim ama ilk defa böylesine şeyler yaşıyordum. Bir yanım ona güvenemiyor bir yanım da bulunan kız çocuğu ise karşımdaki adama fena tutulmuştu.

Meyve suyundan ve bir parça börekten alıp peçeteye sarıp verdi. Yediğim en güzel börekti diyebilirim. Belki de veren kişi ile ilgilidir ama bilemedim.

Gök yüzünde yıldızlar donatılmaya başladığında , ikimizde sessizce onları izliyorduk. Yan yana sırayla bir inci gibi diziliyorlardı. Sanki elimi kaldırsam tutacak gibiydim.

Yanımda poyrazın sessiz mırıltıları yükselmeye başladı. Sanki sözleri kalbime ilmek ilmek işliyordu.

Ay gece ile karıştığında

Ruhun ruhumu tarumar eder

Çehren kalbime ilmek ilmek işlenir.

Yıldızlar ve şu uçsuz bucaksız gökyüzü

Şahid olsun sevgime.

Ben yalnızca seni gördüm.

Kalbim yalnızca seni benimsedi.

Sadece senin için atıyor sanki,

Benim için çalışmayı bıraktı sevgilim.

Kalbim ruhum ve bu aciz bedenim sen dolmuş.

Önüm arkam sen,

Sağım solum sen ,

İçtiğim su ,

Yediğim ekmekte sen,

Her şeyim sen olmuşsun da

Devamı sende bulamıyorum.

Yolumu kaybettim sevgilim

Yolumu bulmama ,

Karanlığıma ışık olmana ihtiyacım var.

Benim en çok sana ihtiyacım var.

Poyraz gözlerimin içine bakarak şiiri okumuştu ama ben ne diyeceğimi bilemiyordum. En korktuğum şey de buydu işte benim ona hissettiği mi o da bana hissediyordu.

Dilim lal olmuş kalbim sancılar içindeydi. Keşke dedim keşke senin bu saf aşkına layık olabilseydim.

Acaba geçmişimi bilse yine bana bu cümleleri kurabilir miydi. Omuzuma bir yük daha eklenirken altında ezilmemek için içimden dua ediyordum.

***********************************************************************************************

 

Loading...
0%