@dileknars1
|
Bu bölümde olan kişi ve kişiler tamamen hayal ürünüdür gerçeği kesinlikle yansıtmamaktadır!!! Keyifli okumalar 😻 Hayatımız boyunca hayaller kurarız çünkü hiç birimiz hayallerimiz olmadan yaşayamayız. Biz de bu gün yaseminin isteği üzerine bu dünya da en çok istediğimiz dileklerimizden bahsedeceğiz. Yeşilin en güzel tonları ve rengarenk çiçekler ile bezeli uçsuz bucaksız bir çiftlikteyiz. Bir yanda da çeşit çeşit güzellikteki atların koşusunu izliyorduk. Burası çok güzel bir at çiftliğiydi hayatımız boyunca belki de bir daha göremeyeceğimiz bir yerdi. Kraliyet Sarayına ait olan bu çiftliğe kraliçenin izni ile birlikte girmiştik. Normalde halktan kimse buraya alınmazken bize izin vermişlerdi. Yıllar önce kraliçe benim katıldığım müsabakaya katılmıştı onunla orada tanışmıştık. Beni tebrik etmiş ve bana ödül olarak saat hediye etmişti. O saati yıllardır dolabımda taşırım. Ne dokunmaya kıyabiliyorum ne de takıp gezmeye. Belki de saatin pili bile bitmiş olabilir. Ama birinden küçücük bir çöp bile almak bana mücevher gibi geliyor. Sevilmemiş kalplerin en büyük zaafı da buydu sanırım. Bu gün beni saraya ait olan vakfa davet etti. Orada bulunan çalışan kadınlar için bir seminer düzenlememi istedi. Seminerden sonra beni çiftliğe davet etti. Bizimkilerde benim yanımda gelip beni izledikleri için onları da getirmemi istedi. Hepimiz için büyük bir şok etkisi yarattı. Tabi ki de seve seve kabul ettik. Kendimizi bir anda bu güzelliğin içinde bulduk. Yasemin: İlk ben başlıyorum benim en büyük dileğim kendi bale okulumu açıp genç yeteneklere güzel bir gelecek sunabilmek. İkinci bir dileğim var ki o da Furkan ile ömür boyu mutlu yaşamak. Furkanın gözlerinin ışıltısı , Yaseminin bir yandan mutlu ve utangaç bakışları hepimizi etkilemişti. Çok güzel seviyorlardı vesselam. Sıla : Bende kendi arabuluculuk şirketimi açmak ve ünlü bir avukat olmak istiyorum. İkinci dileğim ise...o bana kalsın bir gün gerçekleşirse size söylerim. Raman: Benim dileğim kendime ait küçük bir moda evimin olması. İkinci dileğimde önyargısız sevilmek istiyorum. Emre: Hım benim dileğim bir gün başarılı bir cerrah olmak istiyorum. İkinci dileğimde kız kardeşimin artık iyi olmasını istiyorum. Furkan: Ben yaseminle sonsuza kadar mutlu olmak istiyorum başka bir dileğim yok. Yasemin ile Furkan arasında yine kalpcikler ortaya çıkarken Poyraz söze girdi. Poyraz: Ben kalbimdekinin kaderime yazılmasını istiyorum ,ikinci dileğimde başarılı bir cerrah olabilmek. Herkes bana döndüğünde ben seline dönüp sen ne diliyorsun dedim. Selin: Başarılı bir klinik psikolog olmak istiyorum. Başka dileğim yok dedi. Son söz bana kaldığında en büyük dileğim dünya tekvando şampiyonu olmak dedim. İkinci dileğimde kendi hastanemi açabilmek. Herkes bana başka der gibi baktığında . Başka dileğim yok dedim. O anda poyraz ile saniyelik göz göze geldiğimizde hayal kırıklıkları gördüm. Sanki dokunsam ağlayacak gibiydi. Ne kadar şu an ona sarılmak istesem de yapamazdım. Gerçekler ortaya çıkmadan biz diye bir şey olamazdı. Herkes kendi arasında bir şeyler konuşurken yerimden kalkıp atlara yöneldim. Buraya geldiğimde ilk bindiğim at Galileo nün yanına geldim. Simsiyah ve asıl duruşu ile diğer atlar arasında en göze çarpan oydu. Yüzyıllardır insanlara sırdaşlık etmiş bu güzel canlıların hala bizi terk etmemiş olmalarına şükür etmeliyiz. Bazen onlara karşı öyle acımasız oluyor ki insan oğlu bir gün tamamen giderlerse ne yaparız diye düşünüyorum. Bir kez daha onun üzerine binip ağaçlık alana doğru sürdüm. Arkamdan bir at nalı sesi duyduğumda bunun kim olduğunu biliyordum oydu. Benimle konuşacak diye beklerken hiç konuşmadı sadece beni arkamdan takip etti. Birlikte ağaçlık alandan dönüş yolundayken Poyrazın binmiş olduğu Lotus , bir anda hırçınlaşıp şaha kalkmaya yeltendi. Poyraz sakinleştirmeye çalışıyor ve dizginleri bırakmamaya ve bir yandan da Lotus zarar görmesin diye uğraşıyordu. İleride bekleyen görevliler uzaktan bizi görmüş olmalılar ki yardımda geliyorlardı. Galileo Lotusa yardım etmeye çalışsa da o da etkilenmişti bu hengameden Lotus son bir şaha kalkış ile Poyrazı üzerinden atıyordu ki Galileo ve ben buna izin vermeyerek Poyrazı tuttuk. Nasıl olduğunu anlamadığımız bir pozisyonda poyraz ile dip dibe bir haldeydik. Sanki bir film sahnesini yaşayan bir çift gibiydik. İleriden bize doğru gelen görevliler bir şeyimiz olup olmadığını sordular diğerleri de kaçan Lotusu bulmak için ileriye gittiler. Görevliler önde bizde arkada Poyraz ile birlikte Galileo nün üzerinde bizimkilerin yanına gittik. Herkes bizim için endişelenmiş ve merak etmişti. Hatta kraliçeye bile haber gitmiş iyi olup olmadığımızı görmek için çayını bırakıp gelmişti. İyi olduğumdan emin olduktan sonra daha fazla orada durmak istemedik. Bir de kraliçeye daha fazla yük olmak istemedik. Sanki görmemişler gibi davranmak görgü kurallarına uyamayacağı için izin isteyip çiftlikten çıkmak istedik. Kraliçe bizi aldığı yere kadar bıraktırdı. Bizde Poyraz ve Furkan’ın arabası ile birlikte evlere dağıldık . Ne kadar poyraz ile konuşmak istesem de bu gün olanlar yeterli geldiği için vazgeçtim. Hem daha evde Ece ile ödev yapacaktım. Gazete ropörtajı hazırlayıp videoya alacakmış. Bu görev için kızlar arasında beni layık görmüş. Sanki ben bu konuda deneyimliyim de ben telefonla doğru dürüst fotoğraf bile çekemiyordum. Bir yanım kahkahalar ile halimize gülsem de ona yardım etmek istiyordum. Bu arada Selini de bizim öğrenci evine aldırdım. Raman ile kalmayı kabul etti. Eski yurdundaki arkadaşları ile çok anlaşamıyorlarmış. Sokakta kalmak üzere olduğu için yine müdürün kapısını çalıp bir yalvarma seansı geçirdik. İkna edene kadar canım çıksa da sonunda kabul etmişti. Raman hiç sorun etmedi zaten evin bir çok eşyasını el birliği ile tamamlamıştık bir tek selin için bir yatak bir kaç eşya aldık birde ders çalışma masası. Raman son iki haftadır Emine teyzenin sahip olduğu vakfın moda evinde çalışmaya başladı. Ders başarı notları da yavaş yavaş artmaya başlamıştı. Hatta geçen gün yaptığı çizimden yüz almış. Bütün gün ortalarda mutlulukla gezdi. Gülmek ona çok yakışıyormuş buna şahit olmak hepimizi mutlu etti. Her şey fazlası ile yolunda gidiyordu bu durum beni korkutsa da herşeyi zamana bırakmanın iyi olacağını düşündüm. Ece ile ödevi bitirdikten sonra kendimi odama atabildim. Rahatlatıcı bir duş alıp kendimi yatağa bıraktığımda göz kapaklarımda bir ağırlık vardı. Sanki bütün bedenimin yorgunluğunu onlar çekmişti . Şarjdaki telefonuma uzanıp aldığımda Poyrazdan mesaj vardı. Poyraz: Yarın bütün gün üniversitede olacağım işinin olmadığı bir zaman yanıma gelebilir misin seninle konuşmak istiyorum. Dila: Tamam . Sonunda gelmişti o an bütün gerçeklerin ortaya çıkacağı ve biz olabilir miyiz onu anlayabileceğim gündü yarın. Yarın bir bilinmezlikken kendimi uykunun kollarına bıraktım. Biliyordum ki daha fazla düşünürsem asla uyuyamazdım. O yüzden en iyisi düşünmemekti. Kader nasıl olsa bizim için çarklarını döndürüyordu.... ************************************************************************************************************
|
0% |