Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Masal 2.Bölüm

@dileknars1

18 Mayıs 2007

O gece de diğer günlerde yaptığım gibi odama çekilmiş kitap okuyordum. Aşağıdan gelen sesler artınca daha fazla burada kalamayacağımı anlayarak odamdan çıkıp, merdivenlerin başına geldim. Buradan gördüğüm kadarıyla yengem ve abim yine hararetli bir tartışmaya tutuşmuştu. Ama bu seferki biraz farklıydı çünkü abim elinde küçük bir valiz ile evden çıkmaya çalışıyor , yengemde ona engel olmaya çalışıyordu. Abim bir anda yüksek sesle bağırarak;

Yeter ulan yeter, nedir senden çektiğim cahil kadın çekil önümden dedi.

Yengem bir yandan ağlıyor bir yandan da Ömer neden öyle diyorsun ne hata yaptım ben. Allah aşkına yapma gel oturup konuşalım çocuklarımız için diyordu.

Abim, konuşacak bir şey kalmadı, ben yarene aşık oldum o küçük beynine bunu sok dedi parmağı ile yengemin başına vururken. O kültürlü ve güzel bir kadın sen ise çirkin ve cahilsin aptal kadın anladın mı ? dedi.

Aşık mı olmuş o ne demek ki diye düşünürken.

Yengemin başı önüne düşmüştü, ellerini kıracak şekilde sıkı sıkı tutuyordu deme öyle ömerim ben senin istediğin gibi biri olmaya çalışırım, yeter ki terk etme yuvamızı dedi.

Sen kırk yıl geçse de benim istediğim gibi biri olamazsın. Dedem de biliyordu senden bir halt olmayacağını ama ne yapsın söz vermişti bir kere dedene. Ah keşke senle evlendirecekleri zaman karşı çıksaymışım onlara bu hale düşmezdim.

Yengemin ağlayışları hıçkırığa dönüşmüştü, aşağı inip ona sıkı sıkı sarılmak istedim ama cesaret edemedim. Abimin öfkesi her an bana dönebilir diye korktum. Onun hiç kimseye acıması yoktur. Önceden babam ve dedem onun bize vurmasına izin vermezdi. Ama maalesef ikisini de iki yıl önce bir kan davası yüzünden kaybettik. Meydan abime kaldığı için bu kadar rahattı.

Abim valizini alarak evden çıkıp gitti.

Kapı zangırdayarak kapanınca yengem yere yığıldı, bende bir anda yerimden sıçradım. Daha fazla burada duramayacağımı anladığım için aşağıya yengeme bakmaya indim.

Yengemin ne konuşmaya mecali ne de isteği vardı, koluna girerek odasına taşıdım. Yatağına yatırarak ayakkabılarını çıkardım. Arkamı döndüğümde biri 6 diğeri 8 yaşında olan erkek yeğenlerimi kapının önünde bizi izlerken gördüm. Onlarda korkmuştu ama babalarından dayak yememek için çıkmamışlardı odalarından. Kaç defa o çocukları aldık abimin elinden ama şükür bitmişti, Artık gelmeyecekti değil mi öyle dedi sonunda kurtulmuştuk ondan. İçimi bir huzur kaplamıştı o an. Tabi gelecekte başımıza gelecekleri hesaba katmamıştım.

Hemen yeğenlerimin elinden tutup aşağı indirdim. Mutfaktaki dolaptan, süt şişesini alarak birer bardak süt doldurdum ve onlarla birlikte içmeye başladım. Henüz yemek hazırlayamıyordum ama sorun değildi birazdan babaannem şirketten gelir ve bize yemek hazırlardı. Televizyonunda fişini takarak çizgi film izlemeye koyulduk.

Biz televizyon izlerken ne kadar zaman geçti bilmiyorum kapının zili çaldı. Gelenin babaannem olduğunu bildiğim için hemen açtım. Babaannem bana gülümsemeye çalışsa da üzgün olduğu yüzünden okunuyordu. Ne olmuştu acaba o da abimin gidişine mi üzülmüştü ama neden o gitti işte , biz dayak yemekten kurtulduk. Neden her kes buna bu kadar üzüldü, sevinmemiz gerekmez mi?

Babaannem beni kollarının altına alarak ilerletti. Yeğenlerimin oturduğu koltuğa oturduğumuzda bana ve yeğenlerime şefkatle baktı.

Bir şey söylemek için ağzını açmıştı ama sonradan vaz geçti sanırım. Koltuktan kalkıp siz burada uslu uslu oturun ben seline bakıp geliyorum dedi.

Çok tuhaf davranmasına rağmen umursamayarak çizgi filmime döndüm. Çünkü yetişkinlerin davranışları her zaman çok garip gelmiştir bana.

Çizgi film reklama girdiği esnada yengem ve babaannem odadan çıkıp yanımıza geldiler. Yengem bizimle otururken, babaannem yemek yapmak için mutfağa gitti. 1 saat sonra yemekler hazırdı ancak yeğenlerim ve benim dışımda kimse yemek yemiyordu. Babaannem bizim onlara baktığımızı görünce yengemi dürttü ve yemek yemeye başladılar. Yemek bol bakışmalı ve sessiz bir şekilde bitti.

Yemekten sonrası da aynı şekildeydi sanki hepimiz anlaşmış bir şekilde sessizlik yemini etmiştik. Herkes erkenden odasına çekilmişti bende odamda yatağıma uzanmış bir şekilde günlüğüme bu gün başımıza gelen bu garip olayları yazıyordum. Yazı yazmam bitince yatağıma uzanıp prenses doktor olarak uzak köylere gittiğimi ve oradaki hastalara yardım ettiğimin hayalini kurmaktaydım oysaki, kader o günden itibaren bana bambaşka hayaller kurmaktaymış ben bunu sonradan fark ettim. O gün bizim hayallerimize veda ettiğimiz ve sadece hayatta kalmaya odaklandığımız gündü.

Ertesi gün babaannem hepimizi şirkete götürdü.

Buraya ilk defa gelmiyorduk ama bu gün her şey çok farklıydı çünkü içinde bir sürü çalışanın olduğu şirket bomboştu. Ne bir eşya ne de bir insan vardı. Babaannem hepimizin yere oturmasını söyledi, onun etrafında bir çember oluşturduk. O söze başladığında bizler nefesimizi tutmuş onu dinlemeye başlamıştık.

''Çocuklarım bu olanları size yansıtmaman gerekliydi ancak vereceğim kararların sonuçları hepimizin hayatını etkileyecek. O yüzden hepinizden fikir almak zorundayım. Biliyorsunuz ki Ömer gitti ve arkasında bize büyük bir borç bıraktı. Dün şirkete haciz gelmiş ve o bunu bildiği için pes ederek kaçtı. Ben şantiyedeyken öğrendiğim için ne hacze ne de Ömer'e engel olabildim. Şu an oturduğumuz ev, bu boş şirket ve Trabzon da ki fındıklığımızdan başka elimizde hiçbir şey kalmadı. Çocuklarım burada kalıp, fındıklığı satarak bu şirketi kurtarmalı mıyız yoksa şirketi ve evi satıp Trabzon' a mi taşınmalıyız?''

Bu soru ile hepimizin hayatı bir anda değişti. Tahmin edeceğiniz üzere biz fındıklığı satıp burada kalmayı seçtik. Çünkü bu şirket dedelerimizin yadigarıydı ve onu kimseye veremezdik. Artık hepimiz şirkette çalışmaya başladık. Evet biz çocuklar bile çalışıyorduk, bazen toplantılara katılıyor bazen de şantiyeyi geziyorduk. İlk zamanlar sadece oyun oynuyorduk çünkü ben 12, küçük yeğenim erdem 6, büyük yeğenim Emir 8 yaşındaydı. Küçük kardeşim mert ise 10 yaşındaydı , ancak o zamanlar bizimle kalmıyordu, Annesi ile birlikte başka bir evde kalıyordu. Hafta sonları bize geliyordu birlikte oyunlar oynuyorduk. Bu şirket ve şantiye oyunu ben 14 yaşıma gelene kadar sürdü.

***********************************************************************************************

5 Mayıs 2009

O gün şirkette bir panik havası vardı. Babaannem, yengem ve yanımızda çalışan 8-9 çalışan bir toplantı odasına bir de babaannemin odasına koşuyordu. Görende bizim şirkette savaş çıktı sanacak.

Yengem toplantı odasından çıkıp bir köşeye çekildi ve sesli sesli elindeki kağıtları okumaya başladı. Sanki ezber yapmaya çalışıyor gibi bir havası vardı ancak sürekli başa dönüyordu.

Yaklaşık 40 dk. sonra 3 tane takım elbiseli kadın ve 6 tane takım elbiseli erkek asansörden inerek bize doğru gelmeye başladı. Gerçekten çok havalıydılar. Bende büyüyünce böyle giyineceğim.

Yengem bir anda yanımdan geçerek toplantı odasına daldı, büyük ihtimalle babaanneme gelenleri haber veriyordu. Misafirler yanıma gelince , içlerinden biri bana kocaman gülümseyip, saçımı okşadı. O an içimde bir mutluluk hissettim ve onların peşinden toplantı odasına girdim.

Babaannem gelenlerle selamlaştıktan sonra sekreterimiz yasemin hanıma slaytları açmasını istedi. Yasemin hanım slaytları açarken bende boş olan sandalyeye oturdum. Bütün bunlar bana bir oyun gibi geliyordu. Yasemin hanım slaytları açınca yengem sunumu yapmak üzere yerinden kalktı ve perdenin önüne geldi. Çok heyecanlı olduğu elinin ayağının titremesinden belliydi.

Hoş geldiniz 'efendim...bizler. sizlere. ev.. site, sunmak ' dedikten sonra sustu. Sanırım ne diyeceğini unutmuştu , herkes şaşkın bir halde ona bakıyordu. O da neredeyse ağlayacak durumdaydı. Bir anda nerden bir cesaret aldım bilmiyorum ama yerimden kalkıp yengemin yanına geldim. Yengemin az önce çalıştığı ancak söyleyemediği bütün cümleleri noktası noktasına sıralamaya başladım.

'Hoş geldiniz hanım efendiler beyefendiler, bu gün burada sizlerle Zümrüt sitesi projemizin olanaklarını konuşacağız. Sitemiz 200 dönümlük bir arazi üzerinde kurulu olarak, içerisinde 100 tane apartman bulunmakta ve her apartman 8 katlı olmak üzere 750 daireden ve 50 dükkandan oluşmaktadır...'

Yaklaşık yarım saat sonra slaytların sonuna gelmiş ve sunumumu bitirmiştim. Yengem ve babaannemde dahil her kes bana şok olmuş bir halde bakıyordu. İlk kendine gelen girişte saçımı okşayan ablaydı, yerinden kalkıp yanıma geldi ve bu sefer bana sarılmayı seçmişti. Gelen kadınlar ve erkekler de babaannemi tek tek elini sıkarak tebrik etmiş , projeyi çok beğendiklerini, araziyi gezmeye bile gerek olmadığını hemen imzaları atarak ortak olabileceklerini söylediler. İçimden bu kadar telaş bunun için miydi diye geçirirken; Asistanımız hale hanım imzalayacakları evrakları getirince hiç düşünmeden imzalayarak şirketten ayrılmışlardı.

Odada yalnızca ben , yengem ve babaannem vardı. Bana kızacakları için korkarken, babaannem yanıma geldi ve beni oturduğum koltuktan kaldırdı. Korkuyla titrerken, babaannem hiç beklemediğim bir şey yaptı alnımdan öpüp teşekkür etti. O gün benim ikinci miladım oldu çünkü artık her toplantıya giriyor ve sunumları ben yapıyordum. Gelen insanlar önce beni görünce şaşırsalar da sunumdan sonra tebrik edip gidiyorlardı. Artık daha fazla iş aldığımız için tek başımıza yetişemez hale gelmiştik. Ben 18 yaşıma geldiğimde 2. Şirketimizi açmıştık. Artık üniversiteye gitmek istediğim için şirketi bırakmam gerekiyordu. Ancak babaannem buna izin vermedi çünkü hala bana ihtiyaçları vardı her gelen ortağımız beni soruyordu.

Babaannemi kırmamak için hayalim olan doktorluktan vazgeçip inşaat mühendisliği okudum. Sabahları okula gidiyor, okul çıkışında ise şirkete giriyor sabaha kadar projeler üzerinde çalışıyordum. O günden beri de okul ile şirket arasında mekik dokuyarak şirketlerimizi zirveye taşıdım. Tabi babaannem , yengem, yeğenlerim ve kardeşim sayesinde. Bu arada mert iç mimarlık okudu, emir benim gibi inşaat mühendisliğinden bu sene mezun oldu, erdem ise tıp fakültesinde okuyor. Hepimize sürpriz olan kişi ise yengemin hukuk fakültesini bitirerek avukat olması oldu.

Gerçekten yıllar önce babaannemin bizim karşımıza geçip vereceğim karar hepimizin hayatını değiştirecek dediğinde, hiç birimiz bütün bunların gerçek olacağını düşünmemiştik çünkü hayal bile kurmadığımız bir hayatın içindeydik.

Mert'in seslenmesi ile kendime geldim ne çok şey yaşamışız değil mi şimdi ise hepsi hayal gibi geliyor. Şirketten çıkar çıkmaz merti görmek beni çok mutlu etti, tekrar bir otobüs yolculuğunu kaldıramazdı bu bünyem.

Ne oldu abla daldın gittin yine dedi mert.

Bir şey yok mert öylesine düşünüyordum.

Fazla düşünme abla kaybolursun.

Aman konuştu balkabağı.

Abla ya öyle deme, zaten arzunun yanında da öyle dediğin sürekli dalga geçiyor benimle.

Oh iyi olmuş sana, daha sabahki olayı unutmadım mert efendi eve gidince alacağım onun rövanşını.

Ama abla kaç defa dedim benim arabam daha servisten çıkmamış ,bende seninkini bir gün daha kullanırım diyordum. Sana haber vermeyi unutmuşum ne yapayım?

Benim dışında her şeyi hatırlıyorsun mert, bir tek beni unutuyorsun dimi?

Abla ama bir dinlersen...

Gümmmmm...

Dikkat et...

Yuh ama ya ben senin gelmişine geçmişine başlarım ulan , kör müsün hemşerim...

Loading...
0%