Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Masal 4.Bölüm

@dileknars1

Uyumak insanlar için güzel bir lütuftur. Çoğu zaman bu lütfun farkına varamayız. Ancak uyuyamadığımız zamanlarda anlarız kıymetini. Bizi her zaman sarmalayan o yumuşacık yatak ,bizim için diken gibi gelir o zamanlar. Şu an bende o durumdaydım, ne yatağa yatmak geliyordu içimden ne de ayakta durmak. Nerdeyse güneş doğmak üzereydi ben hala balkonda oturmuş bu günü düşünüyordum. Kar inceden inceden yağıyordu İstanbul semalarına.

Bence İstanbul'un en güzel zamanları karın toprağı ve ağaçları boyadığı zamanlardı yani şu an. İstanbul'un kirini pasını yok eden bu kar taneleri , beni etkileyemiyordu. Soğuk ne kadar baş gösterse de içimdeki yangın, çıkan soğuğu adeta eritip kül ediyordu.

O sırada sabahtan beri sesi çıkmayan içimdeki yelloz konuşmaya başladı;

Yavrum sen burada edebiyat parçalayacaksın diye benim kıymetlim donmak üzere, içeri gir de acık ısınalım be .

Ooo nerelerdeydin yellozcuğum özlettin kendini.

Biliyorum bebeğim bensiz yapamıyorsun ama bu gün başınıza gelmeyen kalmadı, canın sıkkın diye susayım dedim. Ama istiyorsan muhabbet ederiz ancak içeri girsen daha iyi ola cak zatüre olacağız burada.

Korkma sen domuz gibisin maşallah bana bir şey olsa da sen mezerdan da çıkar konuşursun.

Tövbe de kız , sen ölürsen bende ölürüm yaşayamam , hem senle ben kuru fasulye ve pilav gibiyiz biz ayrılamayız.

Kız dur bak aklıma ne geldi hani biz ayrılamayız diye bir şarkı var ya onu açalım ,bir de kahve kap gel içimiz ısınsın be anam dondu mabadımız.

Yelloz bazen benim içsesim misin diye şüpheye düşüyorum. Bu nasıl bir vizyonsuzluktur.

Sus be bir kahve içek dedik burnumuzdan getirdin, istemiyorsan çayda içebiliriz ben onu da severim yeter ki ısınalım.

Offf zıkkım iç emi.

Olur sıcaksa o da olur.

Yelloz sıcak bir şey içmediğim sürece bırakmican dimi beni.

Üşüdük dedik ya..

Tamam Allahın cezası getiriyorum bekle.

Tamam gülüm ben de şarkımızı açayım kendimize gelelim.

Hayır sabahın köründe milleti ayağa kaldırırız, sonra açar dinleriz şimdi lütfen geldiğin yere geri dön.

Tamam.

Yelloz ile yaptığım bu saçma muhabbetten sonra kahve yapmak için, sessizce mutfağa indim.

Haydi bismillah kazasız belasız kahve yapıp çıkarım inşallah şuradan. Kahve, şeker ve su üçlüsünü koyduktan sonra otomota bastım. Ama nedense hiçbir şey olmadı. Makinanın düğmesini kontrol etmeme sağına soluna bakmama rağmen hiç bir şey bulamadım. Tam kahve yapmaktan vazgeçip çay yapmak için ocağa yöneldiğimde fişi takmadığımı fark ettim. Biraz salak olduğumdan bahsetmiş miydim size neyse.

Fişi takıp makina çalışınca çok mutlu oldum. Oysaki bu mutluluk çok uzun sürmeyecekmiş. Kahvenin kaynadığını görünce bardaklara ulaşmak için hızlı hareket ettim, Az önce takmış olduğum fişe takılarak kahve makinası ile birlikte yeri boyladım.

Bir taraflarım feci bir şekilde yanarken hala fişi çekme derdinde olduğum için ıslanan fiş yüzünden maalesef elektrik akımına kapıldım. O dakikadan sonrasını pek hatırlamıyorum. Son gördüğüm şey Emir ile Erdemin mutfak kapısındaki şaşkın yüzleriydi. Beni nasıl hastaneye getirdiler ne yaptılar bilmiyorum. Ancak hastanede kendime gelebildim.

Dün yaşadığım onca şeye rağmen tekrar hastaneye dönmekten mi, elektrik yediğim için mi bilmiyorum sürekli midem bulanıyordu. Doktor yanan bölgeme müdahale ettikten sonra , öğlene doğru ancak hastaneden çıkabildik.

Emir ilaçlarımı almak için eczanede indi, bizde serkan ve emirle eve vardık. Babaannem ve yengem bizi kapıda karşıladı. Benim yüzümden kimse uyuyamamış ve yorgundu. Her şey yüzlerinden an be an okunuyordu.

Bu gün Emir dışında kimse işe gitmek istemediği için evde kalmaya karar verdik. Yengem serkan abi ile gelinlik provasına gitti. Babaannemde uyuyacağını söyleyip odasına çekilmişti. Bizde Erdem ile kütüphane de oturmuş kitap okuyorduk. Erdem sanki bir şey söyleyecek gibi duruyordu ama sanki çekindiği bir şeyler vardı.

Daha fazla can çekişmesine dayanamadığım için Erdemcim bir şey söylemek istiyor gibisin bir derdin mi var.

Aslında neyi sormak istediğini bilmeme rağmen bilmiyormuş gibi davranmak işime geliyordu.

-Şey... Hala ben dün ne oldu diye soracaktım?

- Ha o mu ne olacak canım her zaman ki sakarlığım.

-Yok ben onu değil onunla ne konuştuğunuzu soracaktım.

-O ?

-Babam.

-Hıh... anladım.

Aramızda bir sessizlik olduğunda abimle konuşmamız canlandı gözlerimde.

-Ne yapmaya çalışıyorsun sen, Ne işin var burada?

-Ben sadece...

-Sen ne bıkmadın mı acı çektirmekten, yengemi öldürmeye mi çalışıyorsun sen, ne istiyorsun bu kadından?

-Hayır ben ona zarar vermek istemedim.

-Öyle mi ne işin var o zaman burada, evlenmeye karar verdi o seni unuttu başkasını seviyor anla artık.

-Biliyorum, sadece son bir kez görmek istedim.

Hah... güldüğüme bakma sinirimden bu haldeyim. Son kezmiş... dur tahmin edeyim ölümcül bir hastalığa yakalandın, Son günlerini de bizimle geçirmek istiyorsun dimi.

- Evet ama...

Yeter abi ,çok fazla türk filmi izlemişsin sen. Ne ben ne de diğerleri bu numarayı yemez.

-Numara değil ben gerçekten ölüyorum.

Öylemi peki gel içeri hakan beye söyleyelim test yapsın sana.

- Ben yaptırdım bak burada test sonuçları.

A öylemi çok iyi ama biz yine de hakan hocaya tekrar test yaptıralım diyerek hakan hocanın odasına doğru çekiştirmeye başladım.

-Yok... gerek yok ki boşuna niye meşgul ediyoruz adamı.

aa olur mu abi onun görevi bu. Sen merak etme hastane masrafını ben karşılarım.

- Gerek yok dedim ya bak...test var elimde diye sesi titredi.

Yalan söylediğini bildiğim için kolunu hızla bırakıp; Yeter artık ya senden de yalanlarından da bıktım. Hasta falan değilsin sen, başkasının testini almış adını değiştirmiş bana kakalamaya çalışıyorsun aptal mı sanıyorsun beni ya. Yıllar önce nasıl gittiysen şimdi de gidiceksin hadi diye tekrardan kolundan sürükleyip götürmek istedim.Hastanede bulunan diğer insanlar bize tuhaf tuhaf bakıyordu.

- Abim bundan yararlanıp kolumu kurtardı ben karımı ve çocuklarımı göreceğim dedi.

Artık sinirlerime hakim olamaz haldeydim. Ne karısından ne çocuklarından bahsediyorsun sen. 14 yıldır terk ettiğin çocuklarından mı, boşadığın eşinden mi, neyden?

-Sanane sen kimsin ki hesap vereceğim?

- Ben kim miyim anlatayım ; Ben terk ettiğin o cahil kadının kardeşiyim, Hor gördüğün o çocukların halası, ablasıyım. 14 yıldır piyasaya taktığın borçları ödeyen kızım. Batmakta olan aile şirketini kurtaran kızım. Daha sayayım mı ister misin ha diye haykırdım. Hemşire telefona uzandığında güvenliğe haber verdiğini anladım.

Abim bana tokat atmak için elini kaldırdığında izin vermeyip elini tuttum.

O öncedendi Ömer bey artık ne bana ,ne seline ne de çocuklara el kaldıramazsın. O eli alır kırarım diyerek daha fazla sıktım elini. Şunu asla unutma karşında dövüp sövebildiğin o küçük kız çocuğu yok artık. Devir döndü Ömer bey , şimdi ya edebinle defolup gidersin ya da seni güvenlik eşliğinde uğurlarız diyerek elini sıkmayı bıraktım.

Sinirden gözü dönmüş olan abim yanındaki su sebiline tekme atıp, bana öfkeyle bakarak çekip gitti. O da biliyordu artık ben eski güçsüz kız değildim. Sırf bu günler için gittim o karate kurslarına. Hesap vakti geldiğinde onunla hesaplaşa bilmek için.

Bu burada bitmemişti, bunu o nefret dolu bakışlardan anlamıştım. Ama şimdilik abim tarafından başlatılan taarruz benim tarafımdan geri çevrilmişti.

Erdeme abimle konuşmalarımızı üstün körü anlatıp odama çekildim. Çünkü bir taraflarım yandığı için oturmakta zorlanıyordum.

Uyumak için pijamalarımı giyip yatağa uzandığımda telefonuma gelen mesajla komidine bıraktığım telefona ulaşmaya çalıştım. Kalkmaya üşendiğim için ters dönüp alayım derken lanet olsun ki yataktan düştüm. Sanırım bu seferde kalça kemiğimi kırmıştım.

Ne kadar hasar aldığımı ölçmek için hareket ederken ikinci mesaj geldi. Zorla ayağa kalkarak telefona ulaştım. Yabancı bir numaradan iki mesaj gelmişti açtığımda şöyle yazıyordu;

Gönderen: 0538*******

-Merhaba kır çiçeği yine dalına zarar vermişsin?

-Seni herkesten korumaya çalışırken sen kendine zarar veriyorsun ne yapacağız seninle?

Ağrıyan yerlerimi ovalarken mesajın kimden geldiğini düşünüyordum ki bir mesaj sesi daha geldi.

Gönderen : 0538*******

-Keşke yanında olsam ve okşadığın yerlerine deva olabilsem.

Yok amk... dedi söze atlayarak yelloz. Şu an yellozla konuşmak istemediğim için yelloza hayali bir tokat atıp, açık olan balkon kapısına gidip etrafa baktım. Kimse yoktu, ayrıca sekizinci kattayız ya hu kim görecek beni. Ama nasıl olmuştu da düştüğümü görmüştü, kimdi bu. İçime bir huzursuzluk düşmüştü. Balkon kapısını kapatıp, perdeyi çektim. Mesaj gönderen numarayı da engelledim.

Şu an bu meseleyi rafa kaldırmam gerekiyor. Çünkü canım çok fazla yanıyordu. Uyursam belki acım diner diyerek yatağıma uzanıp uykunun kollarına huzursuzlukla bıraktım kendimi.

***********************************************************************************************

 

Loading...
0%