Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Masal 5.Bölüm

@dileknars1

Dün yaşadığımız olaylar hiç yaşanmamış gibi davranarak sabah erkenden kalkıp, kahvaltıya oturduk. Herkes buradaydı ama sanki ruhları ve akılları burada değil gibiydi. Abimin gelişini düşünmek istememelerine rağmen hepsinin aklı ondaydı. Çünkü hepimiz bunun bir başlangıç olduğunu biliyorduk.

Benim aklımı kurcalayan başka bir şey daha vardı. Dün engellediğim yabancı numara yeni bir numaradan tekrar mesaj atmıştı. Kimdi , ne istiyordu bir türlü anlayamamıştım.

Domatese yaptığım işkenceyi babaannem fark etmiş olacak ki ne oldu kızım der gibi bakış attı.
Bende kimseyi huzursuz etmemek için bir şey yok işareti yaptım kafamla.

Daha fazla oturamayacağımı anladığım için afiyet olsun diyerek masadan kalktım.

Arabaya binerek şirketin yolunu tuttuğumda, telefonuma tekrardan bir mesaj geldi. Merakıma yenik düştüğüm için arabayı sağa çekip, telefonuma baktım. Yine aynı numaradandı mesaj;

Gönderen: 0535******* :

Günaydın gün ışığım.

Telefonumu engellemen beni çok üzdü.

Bu gün yine çok güzelsin, beyazlar içinde bir kuğu gibi duruyorsun. Üzerimdeki beyaz elbiseme bakıp, tekrar telefona baktım.

Yeni bir bildirim daha gelmişti.

Neden duruyorsun, yoksa mesajlarım yüzünden heyecanlanmaktan mı korkuyorsun kır çiçeği.

Kim bana bu oyunu oynuyor anlamadım ki , bu sefer numarayı engellemedim. Ofise varır varmaz yazılımcımız Hüseyin den bu numaranın kime ait olduğunu bulmasını isteyecektim. O böyle işlerden anlıyordu sanırım efe birkaç defa bahsetmişti diye hatırlıyorum.

Şirkete varınca ilk işim efeden hüseyini çağırmasını istedim. 10 dakika sonra ancak gelebilmişti hüseyin. Karşımda duran koltuklardan birine oturmasını istedim. Baya şaşkın duruyordu çünkü onunla daha önce yüz yüze konuşmamıştık.

-Nasılsın hüseyin

-İyiyim efendim siz

-İyiyim hüseyin. Ne içmek istersin?

-Su alayım efendim zahmet olmazsa.

-Yok canım olur mu diyerek masamın üzerinde duran telefondan safiye hanımı aradım bir bardak su ve çay istedim.

Safiye hanım gelene kadar ikimizden de pek ses çıkmadı. Safiye hanım kapıyı çaldığında gel diyerek içeri davet ettim. İçecekleri bırakıp giden safiye hanımın ardından hüseyin suyu alarak içti. Neden geldiğini bilmediği için çok gerildiği herhalinden belliydi. Eli ayağı titrerken bardağı zar zor masaya bıraktı.

Onun bu hali nedense güldürmüştü beni, sanki canavarmışım gibi korkuyordu. Sesimi ayarladıktan sonra:

-Hüseyin seni buraya senden bir şey rica etmek için çağırmıştım ben.

-Tabi efendim yardım edebileceğim bir şeyse.

-Bence edebilirsin gibi geliyor, daha önce hiç ,bir numaranın kime ait olduğunu bulmuşmuydun.

-Evet efendim bulmuştum. Birkaç saat içinde numaranın sahibini bulabilirim size.

-Ah çok iyi bu numarayı bana bul sana bir maaş ikramiye diyerek telefonun yazılı olduğu kağıdı uzattım.

Hüseyin kağıdı alır almaz ayağa kalktı, merak etmeyin efendim hemen numaranın sahibini bulup size haber vereceğim diyerek, koşarcasına çıktı odadan.

İçimdeki yelloz yine duramamış olacak ki bebeğim adamı öcü görmüş gibi kaçırttın. Ah bir bilseler senin içindeki ponçik leydiyi.

Ne kadar onunla konuşmak istemesem de ponçik leydi sözü beni güldürdü. Her gün kendini aşarak ilerliyorsun yelloz sana yetişemiyorum.

Aşkım ne demişler hızlı yaşa genç öl cesedin yakışıklı olsun benim mottom bu.

Ee bunun konumuzla alakası ne

Yok...içimden geldi söyledim.

-Ulan seni ciddiye alıp dinleyende kabahat defol git şuradan, hem dün yaptıklarını unutmadım daha sonra onunda hesabını soracağım sana.

Hıh ne yaptım ki ben, üşüdüm kahve içelim dedim, sen poponu yakmayı seçtin sakarlığının suçlusu ben miyim. Zaten yelloz kim ki her şeyde beni suçla adım çıkmış dokuza inmiyor sekize.

Ay yeter... diye bağırdığımda sesimin çok fazla çıktığını anlamakta geciktim galiba. Çünkü sesimi duyan efe adeta odaya daldı.

-Efendim iyimisiniz.

Hiçbir şey olmamış gibi davranmayı deneyerek iyiyim ne oldu ki dedim ve önümdeki dosyalara gömüldüm.

Bir ses duydum gibi geldi de efendim o yüzden şey ettim... neyse ben çıkayım, bir şey olursa hemen kapının önündeyim.

Tamam Efecim dedim.

Efe çıkar çıkmaz kafamı dosyadan kaldırıp içimdeki yelloza saydırmaya başladım. Yine başımı belaya sokmaya çalışmıştı. Ama hata bende onunla hala neden konuşuyorsam.

Acaba deliriyor muyum diye düşünmeye başlarken selinin gittiği psikoloğa bu konuyu danışmayı aklımın bir köşesine not ettim. Çünkü bu yelloz başıma çok belalar açıyordu, yakında adım deliye çıkarsa tek sorumlusu o idi.

Kendimi dosyalara ve yeni projeye verdiğim için akşam olduğunun farkına ancak efenin odama gelişiyle fark edebildim.

Bu gün gerçekten yorucu bir gün olmuştu benim için. Öğlen şantiyeye gitmek zorunda kaldığım için yemek dahi yememiştim.

Efenin ısrarlarına rağmen bu saate kadar aç kalmıştım. Ancak hazırladığım bu proje çok güzel oldu, sitelerin elektriğinin bir kısmını binaların yakınında konumlandıracağımız rüzgar güllerinden sağlamayı düşünüyordum.

En yeni teknolojilerin yanında otantik bir havası olan bu binalar her kesime ve her bütçeye uygun şekilde hazırlanacaktı. Bu sanırım şu ana kadar yaptığım hiçbir projeye benzemeyecekti. Geriye sadece yeni şantiyelerin kurulması ve inşaatın başlaması kalmıştı. Birkaç güne kadar onlarından biteceğini umuyordum.

Şirketten çıkıp arabaya bindiğimde, bir taraflarımın ve sırtımın ağrısı baş göstermişti. Sanırım sabah yaptığım ağrı kesici iğnenin etkisi geçiyordu. Ya da ben ancak şimdi varabildim farkına. Dosyalara gömüldüğümde dünyadan tamamen soyutlanıyordum. Ama bu da şirketlerimin bu konuma gelmesinde en büyük etmendi.

Eve gelince etrafta bir sessizlik vardı, salona girince neden bu kadar sessiz olduklarını anladım. Herkes oturmuş televizyonda Yeşilçam filmi izliyordu. Sanırım neşeli günlerdi filmin adı. Geldiğimi fark eden selin yerinden kalkıp masal hoş geldin canım. Aç mısın biz yemek yedik sana hazırlayayım mı bir şeyler dedi.

Ben yok selin sen otur filmini izle ben alırım dedim.

Lavaboda elimi yüzümü yıkadıktan sonra, son olanlar yüzünden mutfakta fazla kalmak istemediğim için kendime sandiviç yapıp, bir bardak meyve suyu ile mutfaktan çıktım.

Fazla ses çıkarmamaya dikkat ederek odama yöneldim. Odama girdiğimde direk kendimi koltuğa attım.

Elimdekileri hızlıca yerken bir yandan da telefonumdan gelen maillere bakıyordum. Bir kaç maile cevap yazdıktan ve elimdekileri bitirdikten sonra daha fazla oturmamak için yatağıma uzandım.

Değil banyo yapmak üzerimi değiştirmeye bile üşeniyordum.

Telefonuma gelen yeni mesajla yanıma attığım telefona baktım.

Yine aynı numaraydı, bu gün hüseyinden numaranın sahibinin kim olduğunu bulmasını istemiştim. Ancak öğlene doğru geldiğinde numaranın özel bir numara olduğunu ve kime ait olduğunu öğrenemediğini söyledi.

Bir yanım boşver kimse kim derken diğer yanım aşırı merak ediyordu.

Araya giren yelloz ''kuzum bu güne kadar başına ne geldiyse meraktan geldi, o yüzden engelle gitsin tohumuna paramı verdik ayol ''dedi.

Yelloza hak verdiğim için telefonu engelledim. Ancak aradan birkaç dakika geçtikten sonra vaz geçip engeli kaldırdım ve cevap yazmaya başladım.

Gönderen; 0535******* :

Çok mu yoruldun kır çiçeğim?

Masal:

Kimsin?

Ne istiyorsun benden ?

Yazdım ve gönderdim. Allahım inşallah bir hata yapmıyorumdur. Hem en fazla ne olabilir ki, kim olduğunu öğrendikten sonra engellerim numarayı olur biter.

Yaklaşık yarım saat beklememe rağmen bir cevap gelmedi bende sıkıldığım için telefonu yanıma bırakıp gözlerimi kapattım.

Şu dünyada dinlenmek gibisi yok be diye düşünürken , arka arkaya gelen mesaj sesiyle irkilerek yatakta doğruldum ve telefonu elime aldım.

Gönderen; 0535******* :

Sonunda cevap verebildin kır çiçeği.

Güzelliğinden mecnuna dönmüş bir deliyim.

Ne isteyebilirim ki o güzel gözlerinle şereflene bilmekten başka.

Masal: Ne saçmalıyorsun sen be ?

Amacın ne, neden yazıp duruyorsun rahatsız etme beni.

Gönderen; 0535******* :

Sözlerimle seni rahatsız mı ettim, oysaki doğruyu söylüyordum sana?

Benim tek bir amacım var , ömrünü ömrüme adaya bilmek.

Masal: Benim bu sözlere karnım tok dedim.

Gönderen; 0535******* :

Sözlerimin gerçek olduğunu ispatlayacağım sana merak etme kır çiçeği. Dalların kırılmış, yara bere içinde olabilirsin ama şunu unutma ben sana her zaman deva olacağım.

Masal: Ne yarası ne saçmalıyorsun sen?

Gönderen; 0535******* :Sen bunları boşver , şimdilik sadece çevrendekilere mukayyet ol çünkü en güvendiklerin bile senin arkandan iş çeviriyor.

Unutma düşmanın çok uzakta değil ,koyun postuna bürünmüş kurtlar sana zarar verebilir.

Masal: Bu da ne demek şimdi?

Dememe rağmen cevap yazmamayı seçti gizemli kişilik. Neler oluyordu bir türlü anlamamıştım. Kimdi bahsettikleri, neden bana yardım ediyor, o kim?

Ne kadar onu engellemek istesem de söyleyeceklerini merak ettiğim için bir gün daha engellememeye karar verdim.

Kafam iyice çorba gibi olduğu için ,kendimi uykuya teslim etmem gerektiğine kanaat getirdim. Tam uyku ile uyanıklık arasında gidip gelirken, yatağımın yanı başında bir gölge hissettim. Ne kadar gözlerimi açıp bakmak istesem de yapamadım.

Belki de rüya görüyordum , varlığı gerçek gibi gelse de yatmadan önce aldığım ağrı kesici ve yorgunluğumun da etkisi ile kendimi uykuya teslim ettim.
********************************************************************

Loading...
0%