@dilivan
|
KAYIP
Yıl 2002...
Her bakışın altında bir gerçeklik yatar. Tıpkı mas mavi gözlerin altında yatan masumluk gibi. Minicik elleri, iri mavi gözleri, yumuşacık beyaz teni. Minik bir bebek mi yoksa bir melek mi belli değil. karşımdaki minik meleğe hayran gözlerle bakarken bakışlarımın kesilmesini annemin sesi sağladı. "sirius'um ne oldu sana, geldiğinden beri ağzın bıçak açmıyor?" "Yok bişi anne sadece çok güzel." "Adını ne koyalım?" "Bilmem... gözleri çok güzel yıldızlar gibi parlıyor bence adlarımızı değiştirelim benim adım toprak olsun onunki sirius olsun." Arkadan gelen kahkaha patlaması tam olarak babama aitti annemde gözlerini kısarak gülüyordu ben onlara anlamsız gözlerle bakarken araya babam girdi. "Güzel kızım neden senin adın toprak oluyor ben onu anlamadım." "Çünkü benim gözlerim kahve rengi onunkiler mas mavi." "Bence sirius ismi sana daha çok yakışıyor." Annem neden bu ismi bana verdiğini hiç anlamamıştım sürekli yıldıza benzediğimi ve onlar gibi parlayacağımı söylerdi Sirius bir yıldızın adı. Ay'a en yakın olan parlak yıldızdır. Ben hiç bir zaman böyle parladığımı düşünmedim çünkü ben bir çocuğa göre daha soğuk daha ciddi ve daha karanlıktım. Bir yıldıza benzediğimi düşünmüyorum. "O zaman adı Deniz olsun." Dedim "Tamam Deniz olsun." Annem onaylayınca babama baktım. "Bence de deniz güzel oldu."
Babamın da ismi beğenmesiyle Deniz ismine karar vermiştik. Gözleri gerçektende deniz mavisiydi bakınca içinde boğulacakmış gibi oluyor insan. "Aramıza hoş geldin kardeşim iyi ki geldin ben tek başıma çok sıkılmıştım." Dedim ona yaklaşarak yanaklarına dokundum hasas bir çiçeğe dokunur gibi,Sessizce söylediğimi düşünürken annem duymuştu söylediklerimi ve yüzünde minik bir gülüş belirdi. Denizden uzaklaşıp babama baktım. "Baba biraz dışarı çıkalım mı hatta annemi ve kardeşimi de alalım eve gidelim." "Aaa neden kızım noldu?" "Burası çok kötü kokuyor ilaç kokusu iğrenç." Ilaçların iğrenç kokusu midemi bulandırmıştı.
"Evet haklısın ilaç kokusu kötü dışarı çıkalım istersen ama annenleri eve götüremeyiz çünkü onların birkaç gün daha burada kalması gerek. Hatta şöyle yapalım biz seninle bir şeyler yiyelim sonra eve gidelim dinlenirsin hem yarın okulun var."
"Hayır baba yemek yiyelim burada kalalım okula burdan gideriz." Aslında çok yorulmuştum ama annemi bırakmak istemiyordum kardeşimi de bırakmak istemiyordum. "Hadi kızım eve git ve babanla birlikte kardeşinin odasını hazırlayın." Anneme hayır demek imkansıza yakın bir şeydi sanki anneme hayır desem annem dünyanın en mutsuz insanı olacakmış gibi. Anneme gülümsemek çok yakışıyor, gülümsemediği zaman ise fırtınalar kopuyor sanki. "Offf tamam anne."
Ikı adımda anneme yaklaştım ve ona sıkıca sarıldım 'seni çok seviyorum anne ' dedim fısıltıyla annem bunu da duydu oda fısıldayarak 'bende bebeğim bende ' dedi sadece. Son bir kez mas mavi gözlere baktım iri gözlerini kırpıştırıp duran deniz; bu denizde çok boğulan olacak gibi hissediyorum ve toprağa çok gömülen olacak. Çünkü gözlerine baktıkça boğluyor gibi oluyorum neden bilmiyorum ama içimde çok kötü hisler kıvılcımlanmaya başlamıştı. Babamın elini tutarak odadan çıktık asansöre doğru ilerledik babam sadece mutluydu bense durgun hep olduğum gibi karışık bir insandım ne annem nede babam anlayabiliyorlardı beni. Aslında sadece her olayın mantığını arıyordum herşeyde bir neden istiyordum neden bilmiyorum ama istiyordum. Hastaneden çıkıp arabaya bindik babam şoför koltuğuna bende arka koltuğa geçtim camdan dışarıyı izledim sadece, babam bunu fark ederek sorularını bana yöneltti. "Kızım neden durgunsun sevinmedin mi yoksa?" Her zamanki gibiydim bunu mutsuzluk olarak algılamış gibiler ama ben hep öyleyim öne eğilip babama gülümsedim. "Yok baba çok mutluyum sadece yoruldum."Dedim "Eve gidince dinlenirsin kızım."
Babamın endişeli gözleri üstümde gezindi bakışlarımı cama çevirince babamda bakışlarını yola çevirdi. Küçük bir çocuğun aklı ne kadar dolu olabilir ki? Hiçbir şey hissetmiyordum hem de hiç, evet bir kardeşim oldu ama ben bişi hissetmiyordum. Garip geliyor sadece aklımda sadece oda benimle aynı odada mı kalacak, benim oyuncaklarımla mı oynayacak hissettiğim tek şey gariplik.
...
Geçen zaman diliminde babamla bir kafede oturup bir şeyler atıştırdık sonrasında kitapçıya uğrayıp kitap almak istedim. Kitapçıya girdiğimiz de her zaman bizi karşılayan kitapçı abla karşıladı ve hemen gelip bana sarıldı ne zaman gelip kitap alsam bana aynı cümleyi kurardı ve cümlesini kurmaya başladı.
"Kitaplar kadar gizemli olan kız hoş geldin." Kadına boş gözlerle baktım, o kadar neşeli bir insandı ki neşesi her yeri inletir cinstendi "Hoş buldum." Dedim "Bugün nasıl bir kitap istiyorsun söyle bakalım." "Şeker portakalı kitabını istiyorum." Kadın her istediğim kitaba şaşırdı çok kitap okuduğumu söylemişti sevdiğimi söyleyip geçirmiştim. "Ay sen bu kitabı nerden biliyorsun çok güzel bir kitaptır." Her istediğim kitabı da neden istediğimi sormaktan da çekinmezdi. "Öğretmenim bize okulda o kitaptan bir parça okudu bende merak ettim ve okumak istedim.
Ben raflardaki kitapları incelerken oda bana istediğim kitabı çıkartmıştı bana gülümseyip başka müşteriye bakmıştı. kitabı alıp kasaya geçtik ödemeyi yapıp çıktık. Arabaya bindiğimiz de babam bana bakıyordu bakışlarımı ona çevirdim ve gülümsedim.
"Öğretmenin kitapta nasıl bir parça okudu da sen o kadar merak ettin bakim?" " 'sana ait olan seni bulur.' çok güzel dimi?" " çok güzel. Peki sen sana ait olanın ne olduğunu düşünüyorsun? O kadar merak ettiğine göre vardır bir nedenin" Biliyordu babam her olayda bir neden aradığımı anlamıştı ve sormuştum kendime bana ait olan nedir diye işte o yüzden merak etmiştim ama babama söylemedim çünkü söylesem kitabı anlatacakti bana ama bunu ben öğrenmek istiyordum. "Bilmem."
Babam şaşırmıştı sadece hep olduğu gibi onlara garip şeyler anlatmamı hep garip bulmuşlardı. Bir çocuk garip sorular sorması gerekirken garip şeyler anlatması gariptir. Sanırım ben garipliğin ta kendisiyim adımdan kaynaklı olabilir mi ? belki de annem ben doğduğum günden beri garip olduğumu anlamış ve bana garip olan bir isim koymuştu işte benim garipliğim ismim den başlıyor olabilir.
...
Annemi çok özlemiştim iki gündür görmüyordum, konuşamıyordum annemi çok özlemiştim babam niye durgun onu da anlamamıştım. Aşağıdan sesler gelmeye başlamıştı. Annemin sesiydi bu elimdeki kalemi bırakarak aşağı koştum. Babam annemin koluna girmişti annem çok yorgun ve halsiz duruyordu. Göz altı morarmış rengi akmıştı yüzündeki tebessüm solmuştu. Susuz kalan bir çiçek gibiydi annem. Annemin yanına yaklaşıp ona sarıldım. Durgundu, suskundu, öfkeliydi ama kendisine, içi ağlıyordu annemin. Hiç birşey anlamadan anneme baktım. "Anne iyi misin? Kardeşim nerde?"
Annem dolu gözlerle baktı gözlerime hiç bir şey demedi sustu sadece ne Olmuştu bilmiyordum. Annemin dolu gözleriyle benimde gözlerim doldu. Zilin çalmasıyla üçümüz de kapıya yöneldik babam kapıyı açtı, kapıyı açar açmaz kulağımda çınlayan sadece iki ses vardı ve o iki ses belki de hayatım boyunca duyduğum en korkunç sesti. hayatımı benden alan sesti, annemle babamı son kere görmemi sağlayan sesti, hayatımı karartan ses bir silah sesiydi annemle babamı benden alan silah sesiydi. elimden hiç bişi gelmedi 7 yaşında bir kız çocuğu ne yapabilirdi ki? ağladım sessizce sesim çıkmadı bile silah bana doğru tutulunca tek yaptığım şey silahı tutan kişinin gözlerine bakmak oldu. Baktım çünkü korktuğum şey silah değil silahı tutan kişiydi. Annemin dediği gibi " seni korkutan şeyin ta kendisine bakmalısın eğer kaçarsan kaybedersin hep güçlü görünmelisin cesur olacaksın ne olursa olsun gözlerin bile titrememeli." Güçlü değildim korkuyordum, içim ağlıyordu ama hiç titremiyordum korkunun en dibine bakıyordum en kotu gözlere baktım sadece.
Annem yerde kanlar içindeydi babamda aynı şekilde her yer kan içindeydi kan kokusu burnunu kaşınıyordu ama hiç tepkim yoktu çünkü o kan annemle babamın kanıydı bende kan gölünün tam ortasındayım Bu kan gölünde boğulan kişi olacak mıydım yoksa bu gölün temizlenmesini izleyen kişi mi?
Ben bu gölün temizlenmesine şahit olan kişi oldum. Annemle babamı aldılar ışıklar sesler artık çok gürültü yapıyordu uyumak istiyordum etrafımda sadece soru soran polisler beni kontrol eden doktorlar. Ama bende boş bakışlar dışında bişi yoktu.
"Abicim lütfen konuş sana bişi yaptilar mı kimdi yapanlar tanıyor musun bak bizle konuşmazsan annenle babanı öldürenleri bulamayız." Öldü dedi polis annemle babamın öldüğünü söyledi boğazımda bir yumrukla konuştum sadece dört kelime söyleyebildim. "Annemle babam ölmedi ki." Polis şaşkın bir şekilde baktı bana bişi diyemeden arkasından başka bı polis konuştu. "Ali bey şu an bir tramvanın içinde. Bırakalım biraz dinlensin doktorlar ilgilensin."
...
"Ne kadar süredir böyle yatıyor?"başımda duran polis ve doktorlardan başka kimse yoktu yanımda. Annemle babamı aldılar yerler temizlendi örnekler alındı deliler arandı ve ben bunları bir ölü gibi gözüm açık izledim sadece nefes alıyor başka birşey yapmıyordum yanımdan ayrılmayan bir polis vardı sürekli iyi olup olmadığımı soruyordu. Ne saçma soru annesiyle babasının ölümünü gören bir çocuğa iyi olup olmamasını sormak dünyadaki en saçma soru olabilir. " 7 saattir yemek yemedi ve uyumadı da."
Doktor ve polisin konuşmalarını duyabiliyordum. Uyuyamıyordum çünkü gözlerimi kapatınca aynı şeyler yaşanıyor, konuşamıyorum çünkü olayı kabulene miyorum.
Ben annemle babamın öldüğüne inanmıyordum. |
0% |