Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2.Bölüm - UYANIŞ

@dilivan

UYARI: Bu kurgudaki kurum kuruluş ve kişiler tamamen hayal ürünüdür.

 

UYARI: ilerleyen bölümlerde Ölüm,cinayet, katliyam gibi olumsuz örnek içerebilir küçük yaştaki okurların okumasını tavsiye etmiyorum

Keyifli okumalar dilerim.

 

Dalgalanan deniz ve esen rüzgarla dalgalanan saçlarım, tamı tamına dört saattir öylece oturup soğuk rüzgarın esintisi'yle denizi seyrediyorum.

 

Denizin güzelliği huzur veren dalgaların sesi beynimi daha çok düşünmesini sağlıyor vücudum dinlenirken beynim çalışmaya devam ediyor hep olduğu gibi.

Deniz coşmaya başlamıştı rüzgar hırçınlaşmış ve yağmur yağmaya başlamıştı, kafamı geriye atıp yağmur damlalarını hissettim.

 

Dinlediğim şarkıyla olduğum bu durumun uyumu beni daha da düşünmeye zorladı. Şarkıda dediği gibi...

 

"Bu yağmurlar beni sensiz ıslatsa gökyüzü arınır bütün bulutların'dan."

 

Şarkıyı kapatıp ayağa kalktım yağmurun altında yürümeye başladım. Hiç bir yere gitmek istemiyordum tek yaşamama rağmen eve bile gitmek istemesem de eve gidip işime devam etmek zorundaydım çünkü Ben bana ait olanı bulmak zorundaydım.

 

...

 

Hava almak baya iyi gelmişti ruhen. Mutfağa gidip kendime kahve yaptım ve hemen bilgisayarımın başına geçtim.

Bu yaşıma kadar o kadar suçlunun bulunmasına yardımda bulunmuştum. Ustanın bana atığı dosyaları inceledim teker teker hiç birini beğenmeyerek bilgisayarı kapatıp odama geçtim ki kapı çaldı kendi kendime konuşurken kapıya gittim.

" kim gelir ki bu saate?."

 

Kapıyı açtığımda şaşkınlıkla bana bakan kuzeyle karşılaştım ne işi vardı bunun burda.

"ablacımmm nasılsın seni çok özledimmm."

 

Kuzeyle üvey kardeş olmamıza rağmen beni gerçekten ablası olarak görürdü de Londra dan ne ara döndüğünü çözemedim boş boş bakışlar atarken tam sarılacaktı ki geri çekildim fiziksel temastan rahatsız olduğumu bildiği halde hep unutur'du salak çocuk

"senin ne işin var burda?" Dedim. " insan hoş geldin der o nasıl soru hem beni kapıda mı bırakmayı düşünüyorsun kaç yıldır görüşmüyoruz."

 

Kaç yıldır dediği 3 yıl olmuştur yani çok gibi gözükse de benim için normaldi kapıdan biraz çekilerek yolu gösterdim geveleye geveleye girdi içeri .

 

" usta sana herşeyi öğreti bir düzgün konuşmayı öğretemedi hee insanı kapıda bekletiyorsun resmen." Onun söylediklerini umursamadan kendi sorularımı sordum

" ne zaman geldin neden haber vermedin ?" Bana baktı kaslarını kaldırarak konuştu.

"Abla haber versem gelip alacaksın sanki."

 

Doğru diyor gidip almayacaktım.

 

"Bugün geldim ustaya uğradım ayrı eve çıktığını söyledi şaşırmadım zaten. Adresini aldım ve geldim yanına ama sen beni özlememişsin baksana sevinmedin bile."

 

Kuzey yaşına göre çok olgun bir çocuktur ama sadece benim yanımda çocuksu olur beni sinir etmek için şimdiye kadar çok iyi yerlerde eğitim aldı Londra'da çok güzel bir üniversite kazandı zeki çocuktu ama yanımda aptal'dan ötesi olamazdı.

Tek gelmemiş olmalıydı sevgi teyze'de onula gelmiş olmalı. Sevgi teyze ustanın eşi olur kendisi kuzeyle birlikte Londra 'da yaşiyorlar dı. Gerçi bende Londra'daydım üç yıl öncesine kadar sıkılıp Türkiye'ye dönmüştüm ama usta peşimi bırakmayıp oda gelmişti.

 

"Sevgi teyze geldi mi?" Sevgi teyze çok iyi bir insandı bizi yani benle kuzeyi gerçek bir sevgiyle büyüttü kuzey sevgisinin karşılığını veriyordu ama ben veremiyorum ona özgü bişi değildi herkeze karşı öyleydim. Kuzey ayaklanıp mutfağa yöneldi söylenerek. Söylediği hiç birşeyi ciddiye almıyordum en sonunda karşımda durup elini salayarak sesini yükselterek konuştu "Açım ben Yaa sen nasıl misafir perversin."

 

"kuzey boş yapma hem sen bu saate niye geldin ki?"

 

Kuzey gerginliğini saklamaya çalışsa da başaramıyor du gözlerini kaçırıp durduyor du. Sesimi duymazdan gelmeye çalşıyor ve konuyu değiştirmeye çalışıyor'du.

Onu kolundan tutup çevirdim gözlerime bakmasını sağladım.

 

" kuzey ne saklıyorsun! "

 

Sesimi biraz bastırdım ki kuzey konuşmaya başladı benden birşey saklayamaz dı o. Her haltını bilirim.

"Abla aslında ben buraya gerçekten seni özlediğim için geldim aramazsam aramazsın mesaj atmazsam atmazsın gerçekten özledim seni o yüzden. "

 

Masum rolü oynuyordu sesini incelterek konuşuyor ve ona inanmamı bekliyordu.

" kuzey sen beni görmeyeli değiştiğimi sanıyorsun galiba ne varsa dökül hemen."

 

Omuzları düştü iç çekti ve ofladı dolaptan aldığı elmayla salona geçti arkasından bende kahvemi alıp içeri geçtim.

"Abla aslında usta çağırdı bizi artık burda kalacağız eskisi gibi olucaz diye tutturdu. Ama benim orda çok güzel bir hayatım vardı ben mutluydum."

 

Eskisi gibi derken benide yanına almak istiyordu yanlız'ken planlarımın korkunçluğunu seziyordu yılların ustası tabi. Her boka burnunu sokmazsa olmazdı ihtiyar.

"hani benim için gelmiştin köpek." Dedim ayağımla ayağına vurarak.

 

" ya öyle değil tabi senin içinde geldim ama ben geri gitmek istiyorum çok güzel bir üniversite kazandım hayatım onda on ben burda ne bok yiyecem."

 

Kuzey yanımda ağzını bozuyor bazen eh ablası kim benimde pek toplu bir ağzım yok yani

" Tamam git o zaman ne dert ettin o kadar ?"

" usta. onu ikna et lütfen bir tek sen ikna edebilirsin nolur abla nolur."

 

Bir tek benmi hayır ben ikna etmiyordum ben istediğimi yapıyorum o karışmıyor çünkü küçüklüğümden beri öyleydi ben hiç bir zaman kimseye başımı eğmedim bu usta olsa bile işte bu dik başlılığımla buraya kadar geldim.

 

" iyi konuşurum." Dedim elimle yüzünü ittirerek yavru köpek bakışlarından kurtulmak istercesine. Mutluluk gözünden akacaktı resmen yapacağıma inaniyor du çünkü ve istesem yapardım ki yaparım zaten oda kardeşim sayılır öz kardeşim olmasa bile hiç bir zaman ağzımdan kardeşim kelimesini duymadı ama o hep bana abla dedi. Ben ve kuzey aynı yetimhane'deydik ona sürekli zorbalık yapılırdı dayanamayıp gider korurdum ona hep kendini korumasını öğretim ama o hep arkama sığındı küçük bir çocuktu yanımda güvende hisseder'di sonra birlikte yetimhan'den kaçtık ki ben kaçıyor'dum o peşime takıldı sonra ustayla tanıştık ve bizi evlatlık aldı başta red etsem de sonra özgür olma şartıyla kabul ettim.

 

Kuzey koltuğun köşesine kıvrılıp uyumuştu üstüne bir battaniye atıp odama geçtim. Başımdaki ağrıyla uyuyacağımı pek sanmıyordum ama denemekten zarar gelmezdi .

Yatağıma girip gözlerimi yumdum.

Karanlıkta gözüken bir çift göz aynı mahsumluk aynı güzellik barındırıyordu o gözler ve sonra iki sesle yok oluyorlar...

 

...

 

Saat sabahın 6' si soğuk havanın yüzüme çarpışıyla tempolu bir şekilde koşuyorum taki telefonum çalana kadar açmadım çalan melodiyi dinledim önemli bişi ise tekrara arardı zaten koşmaya devam ettim tempoyu bozmadan ve telefonun kapanmasıyla tekrar çalması bir oldu nefes alışverişimi düzelterek telefona baktım arayan kuzey di bu saate gene ne istiyecekti açmaya da bilirim ama dün evimde kaldığı için açmak zorunda kaldım.

 

"Ne var kuzey?" Dedim kuzeyin uykulu sesini dinledim hemen sonra.

"Abla nerdesin sen sabahın köründe alar mı kurulur Allah aşkına bide kapanmıyor o kadar uykun ağır mı gel kapat lütfen basım şişti uyumicam söz!"

 

Alarm mı? alarm kurmadım ki ben bahsettiği alarm herkezin bildiği alarm değil benim işim için önemli bir uyarıyıdı ama kuzey bunu bilmiyordu. " Tamam geliyorum birşeye dokunma."

" bişi bilmiyorum ki dokunayım zaten çabuk gel." Hiç birşey demeden telefonu kapattım.

Ne kadar korkak bir çocuk. Küçüklüğümden beri öyle her konuda bana güvenirdi.

Aynı tempoyla motorumun olduğu yöne doğru koştum beş dk ardından motoruma binip hızla eve sürdüm onbeş dakikada eve varmıştım asansöre binip evimin olduğu kata çıktım anahtarı çıkardım içeri girdim.

Kuzey kulaklarını yastıkla kapatmış uyumaya çalışıyordu beni görünce ayaklandı hemen yanıma koştu.

 

"kapat şunu Allah aşkına neden öyle alarm kurdun Yaa bidaha sende kalmayacağım valla." Kuzeye bakmadan odama geçtim.

" kuzey kes sesini başımı şişirme sabah sabah."

"sabah sabah başımı şişiren sensin abla." Kuzeye baktım çatık kaşlarla "kesecek misin sesini?"Dedim odama giderken oda sesizleşerek peşimden geliyordu. Odama girip alarmı durdurdum iki tuşla hallet miştim kuzey gözlerini açıp bana baktı ne diyeceğini tahmin ediyordum.

 

"oha bu kadar mıydı ben niye yapamadım üstelik bilgisayarda alarm mı kurulur?" Şaşkın bakışları hala bilgisayardan alamıyordu.

" çok soru soruyorsun bu alarm değil uyarı ve sen o salak beyninle alarmı durduracağına tekrar ettirmişsin."

 

Afal afal yüzüme baktı bı süre sonra kafasına dank etmiş gibi saçlarını okşadı.

"Uykulu uykulu yapamamışım demek ki yoksa anlardım zaten." Başımı aşağı yukarı salladım yavaşça.

"Aynen canım. Ne zaman gidiyorsun?" Uyku mahrumu gözleriyle bana baktı ne dercesine.

"Bilmem gideyim mi yani?"

 

Evet dercesine kafamı salladım bundan rahatsız oldu yanımda kalmasından hoşlanmadığımı düşündü. Ama öyle değildi demek istediğim ise gidecem ve evde olan herşeyi karıştıracağını biliyorum tedbir almam gerek yoksa bütün pilanın suya düşer. Her boka atlamayı sevdiğini biliyorum bir şekilde plana dahil olmak isteyecekti.

 

"Aşk olsun abla beni istemiyor musun zaten gidiyordum bende." Arkasına dönüp gidecekken.

"Burda önemli evraklarım var istemeden yanlış bişi yapma diye ama istersen benle şirkete gelebilirsin."

 

Ağzı kulaklarına kadar geldi şirkete gel diyince, meraklı olduğunu biliyorum keşfetmeyi seviyor yeni şeyler öğrenmek deneyimlemek onun için bir meslekti resmen.

"Harbi mi? hiç söylemiceksin sandım Yaa."

"Hazırlan bir saate çıkarız."

" İyiki de çantama bir kaç parça kıyafet atmışım tedbirli olmak her zaman iyidir hee."

 

Kuzey anın mutluluğunu yaşarken bende odamın kapısını kilitledim.

Dolabım'dan iç çamaşırlarımı çıkarıp banyoya geçtim kısa bir duş koşudan sonra hep iyidir. Duştan çıktım kuzey yüksek sesle müzik dinliyordu müziğine kulak verdim ve bende kıyafetimi giyindim.

 

Bugün hava biraz esiyordu o yüzden biraz kalın giyindim.

Siyah bir kazak, koyu kahverengi deri Pantalon gayet güzel olmuştu saçlarımı sıkı bir atkuyruğu yaptım.

Yüzüme renk gelsin diye nude bir makyaj yaptım. Siyah botlar ve bir kaç fıs parfümle hazırdım.

Odamdan çıkıp salona gittim. Kuzey hazırlanıp koltukta yayılmıştı benim aksime o daha açık giyinmişti.

Krem rengi kargo Pantalon, beyaz sweatshirt ve üstüne pofuduklu bir mont geçirmişti aynen ayıya benziyordu ama yakışıklı olmuştu gayet olgun duruyordu umarım yanımda salak hareketler yaparak beni rezil etmez aksi takdirde herşeye pişman olacak.

Salona girdiğim de kuzey beni gördü ve ayaklandı hayran dolu bakışlar sergiledi.

 

" sen o kadar güzel mıydın Yaa ? Taş yanında çatlar mübarek." Beni süzerek "Evet." Biraz egodan bişi olmazdı. Yarım ağız sırıttı.

"Bu güzelliğe düşen çoktur ama kesin sen yüz vermiyorsun. Buna çok eminim."

 

Kuzey boş konuşmalarına devam ederken kapıya yöneldim. Oda peşimden geldi. Asansöre bindim ve eksi birinci kata indik arabamın olduğu yöne doğru yürüyordum kuzeyde peşimden geliyordu.

"Araban mı var senin?"

"Evet."

 

Şaşırdı kuzey, çünkü ben motoru arabadan daha çok kullanırdım. Şirkete giderken biraz ağır olmak gerek.

 

...

 

Sessizce arabayı kullanıyordum kuzey yanımda etrafa bakarak gülüyordu cidden bir çocuktan farkı yoktu şuan. Akşam olan defilenin planını düşünüyordum odaklanmış bir şekilde arabayı sürmeye devam ettim. Dikkatimi dağıtan kuzey oldu küçük bir çocuk gibi sorduğu sorular bitmiyordu.

 

"Amma çok sürdü hee off sıkıldım ben uzun yolculuktan."

 

Uzun yolculuk mu? Saçmalıyordu sadece yirmi dakika geçmişti evden çıkalı sıkılmasının nedeni benim konuşmam sorularını görmezden gelmemdi.

Şirketin garajına doğru sürüp kuzeye yandan bakış attım.

"Sıkıldıysan gelmessydin."

"Ne kadar açık sözlüsün sana hayranım gerçekten ama yok gelme desende gelecem merak ediyom işini."

 

Meraklı Melahat işte. Garaja arabayı park ettikten sonra asansöre doğru yürüdük kuzeyle. Susmak bilmiyordu bu çocuk her halttan bı konu çıkarıyordu. Londra'da ki anılarını anlatıp duruyor sessizce onu dinliyormuş gibi yapıp arada kafamı sallıyordum aynen dermişçesine.

 

"Kuzey ne zaman susmayı düşünüyorsun?"

Artık gına geldi başımı şişirmişti. Düşünmem gereken önemli konular varken kuzeyin Londra'daki hayatını dinliyordum ve artık sıkılmıştım.

Kuzey ağzını kapatıp anahtar atıyormuş gibi bir yapıp güldü.

 

Asansör kapısı açılınca odama doğru yol aldım

Kuzey peşimden geliyordu. Asistan'nım olan Gamze ye göz işareti yaparak onunda peşimden gelmesini sağladım.

Gamze endişeli gözüküyordu işlerde bir sıkıntı olduğu içindi muhtemelen.

Ben yerime geçerken kuzey karşımda olan koltuklardan birine geçip oturmuştu bile gamze ayakta durup tabletini elinde tutuyordu.

Oturmasını işaret ettim. Gamze'de kuzeyin karşısına oturdu.

 

" Günlük rapor nedir? "

Dedim önündeki evrakları incelerken. Gamze iç çekip konuşmaya başladı

" Herşey istediğiniz gibi efendim ama bir sorunumuz var."Sorunun ne olduğunu biliyordum.

"sorun nedir?"

"Defilenin final kıyafetini sergileyecek manken sakatlanmış ve o kıyafeti sergileyecek başka bir manken'imiz yok."

 

Aslında sakatlanma gibi bir sorun yoktu öyle gözükmesini istedim sadece. Gamze çok endişelenmiş gözüküyordu defilenin iptal olmasından korkuyordu heralde.

"Defilenin final kıyafetini ben giycem."

Kuzey ve gamze aynı anda bana bakıp "ne" dediler şaşırdılar uzun zamandır mankenlik yapmıyordum hemde bayadır yapmıyordum.

Mankenliğe ara verip moda tasarım ajansı kurmuştum çünkü ve bugünkü defile çok önemliydi şirket açısından ve kendi çıkarlarım içinde önemliydi.

 

"Ciddi misin? Yoksa şakamı yapıyorsun." Dedi kuzey şaşkınlıkla. Gamze şaşkınlıkla bakıyordu sadece daha önce hiç beni mankenlik yaparak görmemişti ama ders verdiğimi görmüştü.

" peki şimdi ne yapmam gerek?" Dedi gamze.

"Hiç bişi yapman gerekmiyor canım işine devam et ve kimseye söyleme sadece benim halledeceğimi söylesen Yeter." Dedim onu sakinleştirmeye çalışarak kafa salayıp odadan çıktı.

Kuzey aynı şaşkınlıkla bana bakmaya devam ediyordu.

"Sevgi teyze çok sevinecek."

"kimseye söylenmeyecek dedim."sert bir şekilde

"Ama sevgi teyzeyi davet edeceksin dimi? Bu hayatta en çok istediği şey bizi ayaklarımızın üstünde durduğumuzu görmek biliyorsun."

 

Öyleydi Sevgi teyze hep bizi en iyi şekilde hayal ederdi ve başarıcağımıza inanırdı onu davet etmem çok güzel olurdu çok sevineceğini de biliyorum ve zaten davet edecektim etmesem bile usta onu getirip gelirdi ustayı davet etmediğim her yere gelirdi çünkü.

Beni gözetlemeye bayılırdı ihtiyar adam başka yapacak bir işi yok zaten.

 

" Davet edecem merak etme. Ama sen genede defileye çıkacağımı kimseye söyleme! Seni yanımda getirdiğime de pişman etme." Dedim uyarıcı bir tonda

"Tamam ablacım sakın ol."

"sakinim zaten."

 

Önümdeki dosyaları bir kenera aldım ve bilgisayarımdan davetliler listesine baktım. Isimleri tek tek kontrol ettim.

Ve sonunda gözlerim görmek istediği ismi gördü. "Uzay ALAZLI" Demek daveti kabul etmiş.

"o kim?" Kuzeyin sorusuyla başımı kaldırıp ona baktım. "kim? Kim?"

"Uzay ALAZLI dedin Yaa kim o diyorum."

 

Dışımdan mı söylemiştim adını? Kendi kendime düşünürken kuzey hala bana bakıyordu.

"Defileye davetli olan önemli biri." Diyip geçiştirdim. Bilgisayarımı kapattım ayaklandım ki kuzeyde ayağa kalktı.

Ona döndüm ne oldu dermişçesine kafamı salladım.

"Nereye gidiyorsun." Artık kuzeyden sıkılmıştım nereye gitsem peşimden geliyordu. Sadece bir gün beraber geçirmemize rağmen.

"Tuvalete kuzey gelecek misin? Annesini kaybetmekten korkan çocuk gibisin resmen, nereye gitsem peşimden geliyorsun senin işin yok mu?" Dedim ama sesimi biraz yükseltmiş olmalıydım ki kuzeyin yüzü düştü biraz ağır konuştum galiba. Galibası yok öyle konuştum. Kuzey yerine oturdu telefonunuyla oynamaya başladı. Konuşmadı bişi demedi çünkü kırılmıştı sözlerimden ama biliyordu bunları diyeceğimi sabahtan beri sinirimi bozuyordu.

 

Odadan çıktım tuvaletlerin olduğu yöne doğru yürüdüm.

Tuvalet kabin'lerin den birine girdim.

Ve tuvalete giren iki kişinin hevesli konuşmasını dinledim

"Ben çok beğeniyorum Yaa bence çok yakışıklı." Dedi bir kadın. "Yok bee o kadar yakışıklı değil ama adı çok havalı."

"Evet UZAY ALAZLI gerçekten çok havalı. Ama hakkında ilginç dedikodular dönüyor." Ilginç dedikodu mu merak etmedim değil.

" Evet, çoğu kişinin düşündüğüne gire tasarımlarını kadınlar üzerinde yapıyormuş yani cansız mankenleri tercih etmiyormuş.

Ne garip tüylerim diken diken oldu." Diğer kadın ise şaşırmış gibi konuştu. "Vay be ismi havali ama adam psikopat mı" Kabinden çıkarken boğazımı temizledim ve kızlara bakmadan ellerimi yıkarken konuştum.

 

- tuvallette dedikodu yapacağınıza işinize odaklanırsanız ondan daha iyi olabilirsiniz kizlar. Ve insanların eleştirmenin ayıp olduğunu bilmeniz gerek.

 

Ikisi şaşkınlıkla bana bakıp özür dileyerek çıktılar tuvaletten. Aynaya baktım sıkı bağlandığım saçıma baktım yüzümü baya gerdirmişti. Kendimi aynada baktıktan sonra odama geçtim kuzey aynı şekilde telefonuyla oynuyordu. Çantamı ve ceketimi alıp kuzeye döndüm.

"Sevgi teyzenin yanına gidiyorum geleceksen gel." Kuzey bana baktı kafasını salladı hayır anlamında.

"Akşama kadar burda mı bekleyeceksin defileye daha çok var."

"Yok birazdan bı arkadaşımla buluşacağım sen git." Lafı fazla uzatmadan kapıya yöneldim

"Tamam."

 

Odadan çıktım asansöre binip garaja indim arabama binip ustanın evine doğru sürdüm. Sevgi teyzeyi özlemiştim oda beni özlemiştir. Eminim yarım saatlik yolun sonunda ustanın evine varmıştım.

Arabamı park edip eve çıktım zili çaldım kısa bir bekleyişten sonra kapı açıldı usta açtı kapıyı gözlerim içeriği süzdü.

Ustanın yüzünde garip bir gülümseme oluştu en son onunla iki hafta önce görüşmüştüm.

"Geleceğini biliyordum çocuk." Bana hep çocuk derdi hiç bir zaman adımı kullanmaz dı.

"Geldim ihtiyar. Sevgi teyze nerde? "

 

Içeriyi gösterdi. Ayakkabımı çıkarıp terliklere gerek duymadan içeri geçtim Sevgi teyze mutfaktay dı tezgahta bisiler yapıyordu arkasından gidip sarıldım benim olduğumu fark edince sevinçle bana döndü.

"yıldızımm nerelerde kaldın kuzey seni alıp gelecekti ama o eşek'te gelmedi."

 

Bana yıldızım derdi ne o nede usta ikisinde adımı kulanmazlar'dı Sevgi teyze garip bulduğu için üstada beni hep çocuk olarak gördüğü için ismimi kulanmazlar'dı. Bu yüzden evlatlık aldıktan sonra kimlikteki adımı da yıldız olarak değiştirmiştim.

 

"kuzey dün geldi yanıma ama çok yorgundum gelemedim oda bende kaldı." Açıklama yaptım da gözleri doldu.

"Ne kadar güzel olmuşsun sen oyle."

"Hiç değişmedim'ki "

 

Sevgi teyzeyle salona geçip oturduk üsta'da koltuğuna oturup bizi izledi sadece tek kelime etmeden.

" ee nasılsın nasıl gidiyor işin kuzey çok güzel bir işin olduğunu söyledi bana."

 

Sevgi teyze işimi biliyordu ama modelliği bıraktığımı biliyordu ve bırakmamam için elinden geleni yapmıştı. Gerçi bırakmamıştım kendi işimi kurmuştum.

"Evet çok güzel bir isim var. Moda tasarım şirketim var "D&S TASARIM " Ve bugün akşam defile var senide bizzat davet etmek için geldim."

 

Sevgi teyze şaşırmıştı şirketin benim olduğunu bilmiyordu ama bir şirkette çalıştığımı biliyordu.

"Gerçekten mi? Işlerini o kadar büyütmen çok güzel başarılar dilerim. Hayatım çok mutlu oldum." Gerçekten mutlu olmuştu bir annenin kızının başarısını gören gözlerle bakıyordu resmen.

"Gördün mü ihtiyar bak kızım yapar demiştim."

 

Şimdi de ustaya hava atıyordu çünkü usta hep başarmayacağımı düşünürdü. Ama hangi konuda başarmayacağımı düşündüğünü bilmiyordum

"Gördüm gördüm." Yapmacık gülüşleri hep bana sergilemesi çok sinir bozucu beni seviyor mu yoksa nefret mi ediyor belli değildi.

Ayağa kalktım gibi sevgi teyze de ayaklandı.

 

"Teyzecim benim gitmem gerek biliyorsun akşamki defile için işim var. Seni mutlaka bekliyorum kuzeyi yollayacağım gelip arabayla alır sizi tamamı."

"Tamam kızım. Yolun açık olsun. Görüşürüz."

" örüşürüz teyzecim. Görüşürüz usta." Dedim ustaya imali bakışlar atarak ne demek istediğimi anlamış olacak ki aynısını oda yaptı.

" Görüşürüz çocuk."

 

Merdivenlerden inip arabama bindim ve yola çıktım. Çıkıpta bitmeyen bütün yollar gibi nereye gidersem gideyim çıktığım yol beni tek bir yere götürüyordu. Şarkı listeme girdim ve en son dün akşam dinlediğim yarıda kalmış şarkıyı açtım.

Bom boş yolda sürdüm arabayı gene. Beynim de belirsizlik ve soru işaretleri doluydu gittiğim bu yolun sonunda beni ne bekliyor bilmiyordum. Şarkının sözleri doldurdu kulağımı.

 

"Şehrim de yalnız ve bulamıyosam seni?

Mavinin tonları, gözünde parladı

Kafayı buld

Loading...
0%