Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3.bölüm

@dincerkocabas2010

 

Aras, Elif’in hayatına dokunmadan onun üzerine çökmek istiyordu. Kadını sadece gözetlemek değil, ona yaklaşmak, güvenini kazanmak ve sonunda onu en savunmasız anında avlamak... Bu, diğer işlerinden farklıydı. Elif’i öldürmek bir görevdi, ama aynı zamanda Aras için kendi karanlık yanıyla yüzleştiği bir savaştı. Aras kana aç vahşi bir hayvan gibiydi. Öldürmekten haz duyuyordu. Daha öncesinde bir kişiyi ip ile bağlayıp kafasını kopararak öldürmüştü. Ve sonrada derisini yüzüp X işareti çıkardı. X onun için ölümün simgesiydi Aras doğduğu gün Annesini öldürmüştü.

---

Bir gece Aras, Elif’in evine yaklaştı. Kapının önünde bir süre durakladı. Ceketinin iç cebinde susturuculu tabancası vardı. Kadının evi sessizdi, yalnız yaşıyordu. Şehir, geceye teslim olmuş, her şey susmuştu.

Aras, binanın karanlık girişine saklanarak bir süre bekledi. Elif'in ışıkları henüz sönmemişti. Gözlerini pencereden ayıramıyordu. Kadın oturma odasında oturmuş, bilgisayar ekranına yoğunlaşmıştı. Bir şeyler yazıyordu; parmakları klavye üzerinde hızla dans ediyordu.

Bir süre sonra, Elif mutfağa yöneldi. Elinde çaydanlıkla pencerenin hemen önündeki tezgaha yaklaştı. Bu, Aras’ın içeri girmek için beklediği andı.

---

Kapıyı zorlamadan önce, Aras eldivenlerini giydi. Sessizce kilidi açtı ve içeri süzüldü. Ayak sesleri halının üzerinde boğuk bir yankıyla ilerliyordu. Ev, onun nefesini duyabileceği kadar sessizdi. Silahını çıkardı, susturucuyu kontrol etti ve mutfağa doğru ilerledi.

Elif, hâlâ çayını hazırlamakla meşguldü. Aras’ın varlığından habersizdi. Kadının ensesine doğrulttuğu silahı birkaç saniye havada tuttu. Tetiği çekmek bir anlık işti. Ama o anda Aras’ın zihninde yankılanan bir düşünce, onu durdurdu:

*"Bu kadar kolay olmamalı."*

Bir adım geri çekildi ve mutfak tezgahındaki bıçağı fark etti. Silah yerine bıçakla işini yapmaya karar verdi. Ölümün daha kişisel olmasını istedi. Ama Elif’in arkasını dönmesiyle plan bozuldu.

---

“Sen kimsin?” dedi Elif, korkuyla irkilerek.

Aras, kadının gözlerine baktı. Elif’in korkusu yüzüne yansımıştı, ama gözlerindeki o inatçı ışık, Aras’ı rahatsız ediyordu. Korkuyla karışık bir cesaret vardı.

“Elif...” dedi, sesi soğuk ve kontrollüydü. “Sana bir mesaj getirdim.”

Elif birkaç adım geri çekildi. Tezgahın ucundaki bıçağa uzanmayı düşündü ama Aras’ın silahı tekrar ona doğrultmasıyla duraksadı.

“Kimden?” diye sordu Elif, sesi titreyerek ama kararlılığını koruyarak.

Aras, cevap vermedi. Kadının gözlerindeki ifadeyi inceliyordu. Bir anda ona karşı bir şey hissetti; tam olarak ne olduğunu bilmiyordu, ama bu his onu dengesizleştirdi.

Tetiği çekmek yerine, bir adım daha yaklaştı. “Bazen merak, insanın sonunu getirir,” dedi, derin ve karanlık bir tonla.

Elif, Aras’ın yüzünde bir kararsızlık gördü. Bu, onun kaçması için bir fırsattı. Tezgahın kenarındaki bıçağı kavradı ve Aras’ın üzerine savurdu. Ama Aras hızlıydı; bileğini yakaladı ve bıçağı düşürmesini sağladı.

---

Elif, öfkeyle ona bakarken, “Kim olduğun umurumda değil,” dedi. “Ama beni öldürmeyeceksin.”

Aras, o an durdu. Kadının cesareti onu şaşırtmıştı. Ama bu oyunda zafer her zaman ona ait olurdu. Elif’in bileğini bırakmadan, onu yere itti.

“Bu bir oyun değil, Elif,” dedi. “Bu senin sonun.”

Ama tetiği çekmek yerine, birkaç saniye boyunca kadına baktı. Elif yerde hareketsiz, nefes nefese ona karşı koymaya çalışıyordu. O an, Aras kendini sorguladı. Elif’i öldürmekte neden tereddüt ediyordu?

Aras, birden ayağa kalktı ve silahını yerine koydu. “Bu gece ölmek istemiyorsan, merak etmeyi bırak,” dedi ve sessizce kapıya yöneldi.

Elif, yerde kalmış, şaşkın ve korkuyla dolmuştu. Aras, karanlığa karışırken, Elif’in zihninde tek bir soru yankılanıyordu:

*“Neden beni öldürmedi?”*

---

Aras, o gece Elif’i öldürmemenin pişmanlığını değil, rahatlığını hissetti. Ama bunun uzun sürmeyeceğini biliyordu. Elif onun için hâlâ bir hedefti. Ama şimdi bu hedef, bir saplantıya dönüşmüştü.

Ve saplantılar, en tehlikeli katillerin bile kontrolünü kaybetmesine yol açabilirdi.

Loading...
0%