Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4.bölüm

@dincerkocabas2010

 

Elif, o gece Aras’ın karanlık gölgesinden kurtulduğunu sansa da, hayatının artık eskisi gibi olmayacağını anlamıştı. Yaşadığı korku, onu savunmasız bırakan o birkaç saniye, zihninde defalarca tekrar ediyordu. Ama korkunun yanında bir başka his daha vardı: merak. Kendisini öldürmeye gelen bu adam neden onu hayatta bırakmıştı?

Ertesi gün Elif, daha önce hiç olmadığı kadar dikkatliydi. Evden çıkmadan önce perdelerin arkasından sokakları gözetledi, yalnızca kısa mesafeler için dışarı çıktı. Ama her an bir çift gözün onu izlediği hissi peşini bırakmıyordu.

Ve bu histe yanılmıyordu.

---

Aras, Elif’i öldürmemenin ona verdiği huzuru inkâr edemedi ama bu huzur uzun sürmedi. Ölüm onun için bir kontrol meselesiydi, bir hüküm verme yetkisiydi. Ama Elif’te bir şeyler farklıydı. Kadının korkusunu görmek Aras’ı tatmin etmemişti. Onu daha çok istiyordu. Daha savunmasız, daha kırılgan bir halde...

Bu düşüncelerle bir gece daha Elif’in evinin önünde bekledi. Arabasının içinde oturmuş, karanlığın içinde gözlerini kadının penceresine dikmişti. O sırada Elif'in silueti perdeye yansıyordu. Kadın, banyoda gibi görünüyordu. Bu, Aras için bir fırsattı.

Arabasından inip binaya yaklaştı. Elindeki çakı bıçağını dikkatlice açtı ve giriş kapısının kilidini birkaç saniye içinde etkisiz hale getirdi. Yavaş ve sessiz adımlarla içeri süzüldü. Elif’in evinin önünde durdu, derin bir nefes aldı ve kapıyı araladı.

---

Elif banyodaydı, sıcak duşun altında buharla kaplı aynanın ardında duruyordu. Sırtını suyun akışına vermiş, düşüncelerine dalmıştı. Birkaç dakikalık rahatlama, günün yorgunluğunu silmeye çalışıyordu. Ancak ansızın bir ses duydu. Suyun altında belirsiz bir çıtırtı... Kalbi hızla atmaya başladı.

“Kim var orada?” diye seslendi, sesi korkusunu gizleyemiyordu.

Hiçbir cevap gelmedi. Ama Elif, yalnız olmadığını hissediyordu. Ellerini sabunluğunun yanındaki keskin kenarlı makasa uzattı ve yavaşça banyodan dışarı çıktı. Koridorun karanlığına doğru adım attığında gölgeler hareket eder gibi geldi.

“Kim var orada?” diye tekrar sordu, bu kez daha yüksek bir sesle.

Aras, karanlık bir köşeden sessizce Elif’i izliyordu. Kadının üzerindeki ince havlu, ıslak saçlarından damlayan su, onu daha savunmasız gösteriyordu. Ama bu savunmasızlık, Aras’ta beklediği duyguyu uyandırmadı. Kadının güçsüzlüğü değil, onun bu korkusuz tavrıyla karışan çekiciliği onu rahatsız ediyordu.

---

“Buradayım,” dedi Aras, sessizliği bozarak. Sesi, koridorda yankılandı.

Elif, sesi duyduğunda olduğu yerde dondu. Kalbinin atışlarını kulaklarında hissediyordu. “Ne istiyorsun benden?!” diye bağırdı.

Aras, gölgelerden çıkarak kadına yaklaştı. Elleri yanlarında gevşek bir şekilde duruyordu. Gözleri, Elif’in gözlerinde kilitlenmişti. “Bu bir oyun değil, Elif,” dedi, soğuk ve alaycı bir tonla. “Sen, sınırları zorladın. Artık durman gerekiyor.”

“Beni öldürmek istiyorsan neden yapmadın?” diye sordu Elif, makası sıkıca tutarken. “Ne bekliyorsun?”

Aras, kadına bir adım daha yaklaştı. Onun korkusunu ve cesaretini aynı anda hissedebiliyordu. Ama o an, Elif’in elindeki makası fark etti ve bir gülümseme dudaklarında belirdi.

“Beni öldürmek için o kadar kararlısın ki,” dedi. “Ama bilmediğin şey şu: Sana zarar vermek için bir silaha ihtiyacım yok.”

---

Aras, Elif’in elindeki makası yakalayıp kolayca yere düşürdü. Kadını kolundan yakalayarak duvara yasladı. Gözlerini onun gözlerine dikti ve alçak bir sesle konuştu:

“Senin korkularını görmek istiyorum, Elif. Ve bu sadece başlangıç.”

Elif, onun gözlerindeki karanlık bakıştan kaçamadı. Ama içinde, ona direnme isteği vardı. “Korkmuyorum,” diye fısıldadı, sesi çatallı ama kararlıydı.

Aras, kadının yüzüne daha da yaklaştı. Nefesleri birbirine karışıyordu. “Korkmalısın,” dedi, sesi bir tehdit gibi alçaldı. “Çünkü ben burada olduğum sürece huzurun olmayacak.”

Kadının kolunu bıraktı ve bir adım geri çekildi. “Bu gece seni öldürmeyeceğim,” dedi soğuk bir ifadeyle. “Ama er ya da geç, bu oyun bitecek.”

---

Aras, karanlıkta kaybolurken Elif yere yığıldı. Titreyen elleriyle yerdeki makası tekrar kavradı. Ama artık ne makasın ne de herhangi bir silahın onu koruyabileceğine inanıyordu. Çünkü o, sadece bir katille değil, bir saplantıyla yüzleşiyordu.

Ve bu saplantının onu ne zaman tamamen yok edeceğini bilmiyordu.

Loading...
0%