Yeni Üyelik
13.
Bölüm

14.bölüm

@dincerkocabas2010

Bölüm 14 - Unutulmaz Bir Gece

Ali sabah erkenden aramıştı. Sesindeki heyecan telefondan bile belliydi. "Sana bir sürprizim var," demişti gizemli bir şekilde. "Akşam için planını iptal et."

"Ne olduğunu söylemeyecek misin?" diye sordum merakla.

"Sadece rahat bir şey giy ve hazır ol. Saat 6'da gelip alacağım seni."

Tüm gün bu sürprizin ne olabileceğini düşünmüştüm. Ali'nin sürprizleri her zaman özeldi, tıpkı beni göle götürdüğü gün gibi. Boynumdaki kolyeyi tuttum, o günü düşününce hala içim ısınıyordu.

Saat 6'ya doğru kapı çaldığında, Ali'yi üzerinde kırmızı-sarı Galatasaray formasıyla görünce şaşkınlıktan ağzım açık kaldı. Elinde iki bilet tutuyordu.

"Derbi bileti mi bunlar?" diye sordum inanmaz bir sesle.

"Evet!" dedi gururla. "Galatasaray-Fenerbahçe derbisi. Tam da tribünün ortasından iki bilet. Babamın eski bir arkadaşı ayarladı."

Heyecandan yerimde duramıyordum. Daha önce hiç stadyumda maç izlememiştim. "Ama bende forma yok," dedim telaşla.

Ali sırt çantasından yeni bir Galatasaray forması çıkardı. Arkasında 'Elif' yazıyordu. "Artık var," dedi göz kırparak.

Hızla formayı giydim. Ali'yle birbirimize bakıp gülümsedik. Aynı takımın formasını giymek, bizi daha da yakınlaştırmış gibiydi.

Stada doğru yol alırken, Ali bana tribün kültüründen, tezahüratlardan bahsediyordu. Çocukluğunda babası onu maçlara götürürmüş. "O zamanlar babamla en çok yakınlaştığım anlar maçlardaydı," dedi hafif buruk bir sesle.

Nef Stadyumu'na yaklaştıkça kalabalık artıyordu. Her yer kırmızı-sarıya bürünmüştü. İnsanların gözlerindeki heyecan, havadaki elektrik büyüleyiciydi. Ali elimi sıkıca tuttu ve beni kalabalığın içinden güvenle yönlendirdi.

Tribünlere çıktığımızda nefesim kesildi. Stadyum inanılmaz büyüktü ve tamamen doluydu. Binlerce insan, tek bir yürek gibi tezahürat yapıyordu. Yerimize oturduğumuzda, Ali kulağıma eğildi: "Burası benim için çok özel. Şimdi seninle paylaşmak daha da özel kılıyor."

Takımlar sahaya çıktığında tüm stadyum ayağa kalktı. 'UltrAslan' tribününden yükselen tezahüratlar tüm stadyumu inletiyordu. Ali de benimle birlikte tempo tutuyordu. İstiklal Marşı'nı okurken gözlerim doldu. Bu atmosferi yaşamak inanılmazdı.

Maç başladığında her şey daha da yoğunlaştı. Her pozisyonda kalbim duracak gibi oluyordu. Ali bazen heyecandan elimi öyle sıkı tutuyordu ki... İlk yarı 0-0 bitti ama ikinci yarı bambaşka olacaktı.

61. dakikada Icardi'nin muhteşem golüyle stadyum adeta patladı. Ali bana öyle bir sarıldı ki, neredeyse düşüyorduk. Çevremizde tanımadığımız insanlarla sarılıp zıplıyorduk. O an anladım ki futbol sadece bir oyun değil, insanları birleştiren müthiş bir tutku.

Fenerbahçe 75. dakikada beraberlik golünü bulduğunda Ali'nin yüzündeki hayal kırıklığını görmeliydiniz. Ama asıl drama 89. dakikada yaşandı. Kerem Aktürkoğlu'nun müthiş bir şutla attığı gol, galibiyeti getirmişti. Tribünler çılgına döndü. Ali beni havaya kaldırdı, döndürdü. O sevinç anını ömrüm boyunca unutamam.

Maç 2-1 Galatasaray'ın galibiyetiyle bitti. Stadyumdan çıkarken Ali'nin gözleri parlıyordu. "Biliyor musun," dedi, "Babamla son maça geldiğimizde de Galatasaray kazanmıştı. O gün babam bana sarılıp 'Oğlum, bu anları hiç unutma' demişti. Şimdi seninle aynı duyguları yaşamak..."

Sesi titriyordu. Ona sıkıca sarıldım. Bu gece sadece bir futbol maçı değil, Ali'nin geçmişiyle barışmasının, bizim aramızdaki bağın daha da güçlenmesinin gecesiydi.

Eve dönerken arabada hala maçın heyecanını konuşuyorduk. "Artık sen de gerçek bir Galatasaraylı oldun," dedi Ali gülerek. Boynumdaki kolyeyi gösterip, "Evet, artık hem kalbimin hem de takımımın renkleri aynı," dedim.

O gece yatağıma uzanırken, formanın üzerindeki ismime baktım. Ali bana sadece bir forma değil, kendi geçmişinin özel bir parçasını da hediye etmişti. Tıpkı göl kenarındaki o özel yer gibi, stadyumdaki o koltuk da artık bizim özel yerimiz olmuştu.

Telefonuma bir mesaj geldi Ali'den: "Bu gece için teşekkür ederim. Seninle her şey daha güzel. Seni seviyorum."

Gülümseyerek cevap yazdım: "Asıl ben teşekkür ederim. Seninle yaşadığım her an, her anı çok değerli. Ben de seni seviyorum."

Gözlerimi kapatırken hala tribünlerdeki o coşkuyu, Ali'nin sevinç çığlıklarını, binlerce insanın tek yürek olduğu o anları düşünüyordum. Artık sadece Ali'nin sevgilisi değil, onun tutkularını, geçmişini, gelecek hayallerini paylaşan yol arkadaşıydım. Ve bu yolda atmış olduğumuz her adım, bizi birbirimize daha da yakınlaştırıyordu.

Loading...
0%