@dincerkocabas2010
|
---
Elif’in Güncesi
Ali’yi son gördüğüm günden beri aklım ondaydı. İçimi kemiren bir his vardı; Ali’nin sadece hastalanmadığını, gizli bir şeylerin döndüğünü hissediyordum. O yaşlı adamın Ali’yi takip etmesi, annesinin garip tavırları… Tüm bu parçalar birleşince ortada sıradan bir durum olmadığı kesindi.
Okulda sınıf arkadaşlarıma bu konuda açılmaya çekiniyordum. Belki bu sırları anlatacak birine ihtiyacım vardı, ama Ali’nin güvenini sarsmaktan korkuyordum. Herkes gibi sadece Ali'nin sessiz ve içine kapanık biri olduğunu düşünüyordu; oysa ben, arkasında karanlık bir geçmiş olduğunu biliyordum.
Gizemli Karşılaşma
Bir hafta boyunca Ali'den haber alamadım. Ne okula geliyordu ne de mahallede görünüyordu. İçim içimi yiyor, ona ulaşmanın bir yolunu arıyordum. Derken bir akşamüstü, Ali’yi okulun arka sokağında gördüm. Bir an kalbim yerinden fırlayacak gibi oldu. Hemen yanına koştum.
"Ali! Neredeydin? Herkes seni merak etti," dedim, sesimdeki endişeyi saklayamadan.
Ali, şaşkın bir ifadeyle yüzüme baktı, ama sonra kaşlarını çattı. “Beni merak etmen gerekmiyor, Elif,” dedi soğuk bir ses tonuyla. O eski Ali gitmiş, yerine daha karanlık, daha mesafeli biri gelmişti.
Bu cevabın ardından duraksasam da pes etmedim. “Bana anlatabilirsin, Ali. Ne oldu sana? Neden kaçıyorsun?”
Bir an sessiz kaldı, sonra gözlerini yere dikti. “Sadece biraz uzak kalmak zorundaydım. Kendi iyiliğin için fazla sorular sormasan iyi olur,” dedi. Bu cevabı almak beni daha da üzdü ve öfkelendirdi. Artık bu belirsizlik içinde yüzmek istemiyordum.
Tam o sırada, bir gölge daha belirdi. O yaşlı adamdı! Bizi izleyen, sürekli peşinde olan adam yine Ali’nin arkasında duruyordu. Kalbim hızla çarpmaya başladı. Bu adamın, Ali’yle ne alıp veremediği vardı? Ali bir an dondu, gözlerindeki korku gözle görülür hale geldi.
Tehlike Daha da Yakında
Adam, Ali’ye yaklaşarak sert bir sesle, “Sana kaç kere söyledim, kimseyle yakınlaşmayacaksın,” dedi. Sesi, emir verir gibi, ama alttan alta bir tehdit içeriyordu.
Ali, başını eğip bir şey söylemedi, sadece sustu. Adamın gözleri ise hızla bana çevrildi. İçinde bir öfke parıltısı vardı, ama bu bakışlar bir tehdit taşıyordu. Ali'ye döndü ve soğuk bir sesle, “Uzak durmazsan bunun bedelini sen de, çevrendekiler de öder,” dedi. Sonra yavaşça uzaklaşmaya başladı.
Ali'nin yüzü solgundu, sanki her şey üstüne yıkılmış gibiydi. Derin bir nefes alarak başını bana çevirdi. “Elif, sana defalarca söyledim, lütfen benden uzak dur,” dedi. Bu sözleri öfkeyle söylemiş gibi görünüyordu ama gözlerinde hüzün vardı. Sanki bir iç savaşı yaşıyordu; benden uzak durmaya çalışırken aslında beni korumaya çalışıyordu.
Gizli Gerçekler
Ali’yle olan son konuşmamın ardından onun sırrını daha çok merak etmeye başlamıştım. Ancak ne kadar çabalarsam çabalayayım, onun dünyasına tam olarak giremiyordum. Annesinin yanına bir kez daha gitmeyi düşündüm, belki ona yardım etmek için bir şeyler yapabilirdim.
Bir akşamüstü, Ali'nin evine tekrar gittim. Kapıyı annesi açtı; yüzü yine yorgun ve hüzünlüydü. Beni görünce derin bir nefes aldı, ama bu sefer içeri buyur etti. O an şaşırdım, çünkü ilk kez Ali’nin ailesinin sırlarını öğrenmeye bu kadar yaklaşmıştım.
Oturma odasına geçtiğimizde, Ali'nin annesi bana geçmişten, Napoli'den bahsetmeye başladı. Ali ve annesi aslında orada sessiz bir yaşam sürerken, bir grup insanla karşılaşmışlardı. Bu grup, Ali’nin babasının iş çevresindendi ve onlara zarar vermek için tehdit edici bir tavır takınmışlardı. Bu yüzden sürekli kaçıyorlardı.
“Ali'nin babası,” dedi kadın, “o insanların hedefindeydi. Bir anlaşmazlık vardı ve o olaylar bizim hayatımızı mahvetti. Babası, Ali’nin hayatını koruyabilmek için kendisini feda etti. O günden sonra, Ali ve ben hep kaçmak zorunda kaldık.”
Bu sözleri duyduğumda tüylerim diken diken oldu. Ali’nin annesinin gözlerinde yaşlar belirdi. “Bu yüzden buraya geldik, uzaklaşmak istedik ama geçmiş peşimizi bırakmadı,” dedi. Ali'nin yaşadığı travmanın ne kadar derin olduğunu anlamaya başlamıştım.
Ali'nin Gizemli İtirafı
Ertesi gün okuldan çıkarken, Ali’yi bir kez daha beklemek için bahçede durdum. Birkaç dakika sonra geldi; beni görünce kaşlarını çattı ama bu sefer kaçmadı.
“Ali, bana bir şey anlatmalısın. Artık her şeyi biliyorum,” dedim.
Ali, donuk bir ifadeyle yüzüme baktı. Bir an sonra ise sessizce yanıma oturdu. “Elif, ben sadece normal bir hayat istiyordum,” dedi. “Ama annemle her şeyi arkamızda bırakmaya çalışsak da geçmiş peşimi bırakmadı.” Derin bir iç çekti. Gözlerinde bir yorgunluk vardı, ama sanki anlatacakları onu biraz olsun rahatlatıyordu.
“Babam, çok güçlü insanlarla karşı karşıya geldi. Sonunda o insanların hedefi haline geldi ve bir gün kayboldu. O gün hayatımız değişti,” diye fısıldadı Ali.
Bu açıklamaları duyduktan sonra, Ali'nin hayatındaki tehlikenin boyutunu daha iyi anladım. Fakat bu bilgiyle ne yapacağımı bilemiyordum. Ona yardımcı olmamın bir yolu var mıydı, yoksa onun hayatını daha da zorlaştıracak mıydım?
Tehlike Kapıda
O akşam, eve dönerken içimde bir huzursuzluk vardı. Ali’nin sırrını anlamıştım ama bu bilgi beni rahatlatmak yerine daha da tedirgin etmişti. O gece uykuya dalmakta zorlandım; Ali’nin yaşadıkları zihnimde dönüp duruyordu. Uyandığımda ise tuhaf bir hisle gözlerimi açtım.
Okula gittiğimde, Ali’nin sınıfa girmediğini fark ettim. Son birkaç gündür çok fazla olay yaşamıştı ve bu yüzden kendisini geri çektiğini düşündüm. Ama öğle arası bir haber geldi: Ali kaybolmuştu. Ne ailesi, ne de okuldaki kimse ondan haber alamıyordu.
Bu durumu duyduğumda, içimde bir korku belirdi. Ali’nin geçmişinden kaçan, peşine düşen o karanlık güçler onu tekrar yakalamış olabilir miydi? Bu soru aklımda dönüp dururken, onu bulmak için bir şeyler yapmam gerektiğini hissettim.
---
|
0% |