Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Kararsızlık

@diva_gma

Kalbim durdu. Size bütün varlığımla diyebilirim ki kalbim durdu. Heyecandan mı bilmiyorum. Ama bu duygunun ne olduğunu anlayamıyorum.


Yaklaşık iki dakika sonra gerçekle yüzleştiğimde ne yapacağımı bilmiyordum. Hoşlandığım çocuk beni akşama sahile çağırıyordu fakat ben gidebilecek miydim bilmiyordum. Aileme söyleyip izin almazdım. Onlardan gizli de gidemezdim. Çünkü her türlü yakalanırdım. Ve gideceğimden de emin değilim. Sanırım böyle bir şey beklemiyordum. Eğer gidersem heyecandan konuşamam bile. İlk defa böyle bir teklif almıştım. Ne yapacağıma dair tek bir fikrim bile yoktu.


Çalan zil ile birlikte ayağa kalktım ve okul binasına doğru yürümeye başladım. Merdivenleri de çıktığımda dördüncü katta durdum. İnanç' ın olduğu sınıfın önünde durdum. Ne yaptığımı bilmiyordum. Onunla konuşmak istiyordum ama kendimi anlatamazdım. Beni, bir tek hiç konuşmadan kitaplarım ve müziklerim anlamıştı. İşte onlara bu yüzden bu kadar bağlıydım.


Beşinci kata çıktım ve sınıfıma girip sırama oturdum. Ardından düşünmeye başladım. İnanç ile birbirimize bakarken bana hiçbir şey söylememişti. Sonra da bana arkadaşıyla buluşmak istediği bir not göndermişti. Ne olmuştu böyle birden? Ders zili çaldığında kendimi dünyadan soyutlamak istiyordum. Kendimi toparlamam gerekiyordu. 11. sınıftım ve çok yakında 12 olacaktım. Önümde hayatımı değiştirebilecek bir sınav vardı. Ben tam düzenimi kurmuşken her şeyin bozulmasına izin veremezdim. İnanç'a karşı bir şeyler hissediyordum. Ama daha önce bunları yaşamadığım için doğru bir şekilde düşünemiyordum.


Dersimiz matematikti. Matematikten hiçbir şey anlamazdım ama dersi dinlemem gerekiyordu. Hocamız derse girdi. Ders başladı ve ders bitti. Bu böyle çıkışa kadar devam etti.


Şimdi okulun önündeki caddede eve gitmek için yürüyordum. Çok fazla düşünmemeye çalışıyordum. Çünkü gitmek istiyordum. Eğer biraz daha düşüncelere dalarsam vazgeçerdim.


Çıkışta İnanç' ı göremedim. Sanırım son iki dersleri edebiyattı ve eve gitmişlerdi.


Metroya bindim. Ve metrodan indim. Sonra eve yürümeye başladım. Eve vardığımda bugün annemle babamın işe gitmeyeceklerini hatırladım. İkisinin de bugün izin günüydü ve bu benim işimi daha da zorlaştıracaktı.


Annemin adı Güneş. Adımı o koymuş. Kendisi öğretmen. Mesleğinden dolayı çok kuralcı. Annemin psikolojik sorunları var ve ilaç kullanıyor. Ama tedavi gördüğü için mesleğinde bir sorun olmuyor. Eskiden ilaç almadığı zamanlar oluyordu ve çevresindeki insanlara istediklerini yaptırmaya çalışıyordu. Ve yaptırmadan da rahat bırakmıyordu. Onların kalbini kırıyordu. Ama bu onun umrunda olmuyordu. İlaç kullandığı zamanlar adı gibi hayatıma ışık oluyordu. Ama kullanmadığı zamanlar ışığıma gölge oluyordu. Ama bubunlar eskide kaldı artık düzenli olarak ilaçlarını kullanıyor. Onu seviyorum.


Babamın adı ise Umut Demir. O da avukat. Babam benim koruyucu meleğimdir. Bazen bir sorun olduğunda ilk onunla konuşuyorum. Anneme kıyasla o beni daha çok anlayışla karşılıyor. Ve beni daha fazla anladığını düşünüyorum. Babamı gerçekten çok fazla seviyorum. O çok güçlü biri ve ailesi için her şeyi yapar. Babam anneme Güneş' im, hayatımın ışığı diyor. Onlar birbirlerini çok seviyor. Eskiden annem ilaçlarını kullanmayınca hep onun yanında olurdu. Annem onun kalbini kırsa bile ondan vazgeçmezdi. Ben de beni böyle sevecek birini istiyorum. Ben onların aşkına hayranım.


Annemin mutfaktan gelen sesini duyunca yanına gittim.


"Kızım hoş geldin. Nasıl geçti günün?"


"Hoş buldum. Farklı bir şey olmadı ders işledik ve geldim."


Aynen, kesin öyle olmuştur canım.


Anneme yalan söylemek bile bana kötü hissettirirken nasıl onların tanımadığı biriyle buluşmaya gidebilirdim ki.


"Tamam kızım sen odana git dinlen çağırınca gelirsin."


"Tamam ama babam evde değil mi onu göremedim?"


Babamın evde olması gerekiyordu ama evde değildi.


"Halanlar akşam yemeğine gelecekler baban onları karşılamaya gitti."


Çok güzel, her şey çok iyi ilerliyor akşam buluşmaya gitmem için hiçbir sorun yok(!) Teyzemler ve dayımlar da gelsin tam olsun.


Sanırım akşam İnanç' ın yanına gitmem için odamın camından atlamam gerekiyordu.


"Tamam anne ben odamdayım."


"Tamam kızım."


Ben annem ve babamın evde olmasını dert ederken halam, eşi ve iki çocuklarıyla birlikte evden çıkmam daha da zorlaştı.


Sinirli olduğumu belli etmeden sakince odama çıktım. Üstümü değiştirdim, elimi yüzümü yıkadım ve evdeyken neredeyse zamanımın yüzde seksenini geçirdiğim yatağıma oturdum.


İnanç' ın yanına gitmeyi istiyordum. Ama yorgunum ve eğer kötü bir şey söylerse ne yapacağımı bilmiyorum.


Eğer gidersem kimseye yakalanmadan nasıl gidecektim, aileme söyleyip izin istesem zaten izin vermezlerdi.


Aklıma gelen bir düşünceyle telefonumu aldım ve saate baktım. Saat 17.35' ti. Burçe' yi arayıp ondan beni bir saatliğine idare etmesini isteyecektim. Kabul edeceğinden pek emin değildim. Çünkü yalan söylediğini hemen belli eden birisiydi.


Kabul ederse annemlere de bir saatliğine Burçe' yi ziyarete gideceğimi söyleyecektim.


Burçe' yi aradım ve telefon beşinci çalışında açıldı.


"Alo Burçe nasılsın?"


"İyiyim de sen beni unutmadın mı?"


"Ya beni biliyorsun bu aralar pek zamanım yok ve senden bir şey istesem yapar mısın?"


Bu nasıl bir geçişti böyle.


"Yapabileceğim bir şeyse tabii ki yaparım."


"Benim saat yedi de bir yere gitmem gerekiyor annemlere de nereye gittiğimi söyleyemem sana sorarlarsa senin yanında olduğumu söyler misin? Ben de onlara seni ziyarete geleceğimi söyleyeceğim."


Birkaç dakikalık sessizlikten sonra Burçe' nin sesini duydum.


"Denerim ama ya her şeyi mahvedersem."


"Sen sadece benim senin yanında olduğumu söyle ısrar ederse bana haber ver ben annemi ararım."


"Tamam ama gittiğin yerden dönünce hemen beni arayacaksın ve nereye gittiğini söyleyeceksin. Yoksa seni sabaha kadar ararım ve bir dakika bile uyutmam."


"Tamam eve geldiğim an seni arayacağım ve konuşacağız."


"Sadem"


"Efendim"


"Umarım eve üzgün dönmesin"


Ben de daha fazla üzülmekten korkuyordum. Yapamayacağım şeyleri yapmaya çalışmaktan korkuyordum.


"Umarım."


Dedim ve birkaç saniye sonra telefonu kapattım.


Burçe kabul ettiği için moralim biraz daha yerine geldi. Ama annem ve babamın o saatte beni bir yere göndereceklerini pek sanmıyorum. Fakat yine de elimden geldiğince yalvaracaktım. Zamanımız azalıyordu.


Odamdan çıkınca duyduğum seslerle birlikte halamların geldiğini anladım. Direkt babamla konuşacaktım çünkü o daha anlayışlıydı.


Yaklaşık on beş dakika babamla konuştum. Sonra yanımıza annem geldi ve onunla da on dakika konuştum. Toplam yirmi beş dakika sonra istemeseler bile izin verdiler. Benim Burçe' ye gideceğimi sanıyorlardı.


Şimdi saat 18.05' ti. Odama çıkmış ne giyeceğime karar veriyordum. Aklıma hep internetteki sen buluşalım deyince ben de gelinlikle geldim videoları geliyordu ve kendi kendime gülüyordum.


En sonunda bol pantolonumu, askılı bluzumu ve üzerime giymek için de kısa ceketimi giymeye karar verdim. Yaza girmiş olsak da havalar daha tam ısınmamıştı ve akşamları daha serin oluyordu. Kıyafetlerimi giyip hafif bir makyaj yapmam yarım saat sürmüştü. Sonra da gidip halamlara hoş geldiniz ben gidiyorum demiştim. Evden çıktım ve sahile doğru yürümeye başladım.


İzmir de yaşıyorduk. Evimiz Ege Denizi' ne yürüyebileceğimiz bir mesafedeydi hatta benim odamdan deniz görünüyordu.


Şuan saat tam 19.00' du. Güneş batıyordu. Sahilde daha çok çiftler vardı. Fakat bir şey eksikti ve bu eksiklik kafamda yeni soru işaretlerinin belirmesine sebep oldu.

 

 

 

 

 

 

 


Loading...
0%