Yeni Üyelik
8.
Bölüm

Geçmiş

@dogacetin

Kitap okumayı bırakıp dışarıyı izlemeye başlamıştım. Kulaklığımı takıp düşünmeye başladım. Aslında bir erkek kardeşim var ama ailem dışında kimse bilmiyordu. O doğmadan önce babamla çok iyiydik, ailemiz çok iyiydi, beni çok güzel yetiştiriyordu. Dövüşmeyi de babam öğretmişti bana. Her istediğimi alırdı, annemi çok severdi. Kardeşim doğduktan sonra bana karşı hep mesafeli oldu. Kaç defa sordum, "Baba, beni neden sevmiyorsun?" diye. Bana "Sevilecek insan mısın sen?" demişti. Sonra annemle araları bozuldu, sürekli telefonla uğraşıyordu.

 

Bir gün annem telefonunu kurcaladığında aldatıldığını öğrenmişti, direk boşanma davası açmıştı. Ama sonrasında babaannem vefat ettiği için babam yemin etmişti, bir daha yapmayacağım diye. Annem de davayı geri kapatmıştı. İşte o zamandan sonra her şey boka sarmaya başlamıştı. Sürekli şiddet, kavga, annemle sürekli evden kaçıyorduk. Babam kardeşimi götürdü, bir daha getirmedi. Annem tekrar boşanma davası açtı. Annem kardeşim hakkında da kaçırdı diye dava açtı ama asla bulamadılar. En son mahkemede öldüğü söylendi, annem yıkıldı. Şu an beraber toplanmaya çalışıyoruz, sürekli onunla vakit geçiriyorum. Tabi bu sıralar vakit geçiremiyoruz ama telafi edecektim.

 

Sarsıntıyla uyandım.

 

"Doğa, iyi misin?" diyordu Arda.

 

"Noldu?" dedim şaşkınlıkla.

 

"Sayıklıyordun ve ateşin çıkmış," dedi.

 

"Yok, iyiyim ben," dedim, yanımdaki su şişesini açıp bir yudum aldım.

 

"Mola yerindeyiz, istersen git bir elini yüzünü yıka," dedi Can önden.

 

"Tamam, hemen geliyorum," dedim, elime hırkamı alıp indim. Hırkamı giyerken ilerledim. İçeri girdiğimde Burak içerde geziyordu.

 

"Günaydın, uyuyan güzelim," dedi gülümseyerek.

 

"Günaydın, bana bir Türk kahvesi ve bir şeyler alır mısın kafana göre?" dedim, kafasını salladı, lavaboya doğru ilerledim.

 

Aynaya baktım, berbat haldeydim. Saçlarımı açıp tekrar topladım, hırkanın önünü kapattım. Lavaboya girdim hızlıca, elimi yüzümü yıkayıp çıktım. Dışarı çıktığımda derin bir nefes alıp sigara yaktım ve yere oturdum.

 

İçerken gökyüzüne baktım. Önüme doğru geri baktım, bir çocuk geliyordu annesiyle. Annesine "Anne, neden bulutlar beyaz? Maviydi hani? Babam mavi demişti bana," dedi çocuk. Ben de küçükken hep bulutları mavi biliyordum. Çocukluk işte, keşke geri dönebilsem. Ne kadar değişik değil mi? Çocukken büyümek isterdik. Şimdi küçüklüğümüze geri dönmek istiyoruz. Aslında bunun böyle olmasını sağlayan hayat. Çocukken hep büyümek, kocaman olmak, dünyayı gezmek isterdik. Şimdi evden çıkmak istemiyoruz. Hep mutsuzuz, çoğu zaman ağlıyoruz.

 

"Hadi Doğa, gidiyoruz," diye bir ses geldi.

 

Kafamı kaldırmamla Can'ı görmem bir oldu, elini uzattı yerden kalkabilmem için. Elini tutup kalktım ayağa ve arabaya doğru yürümeye başladık. Dalgınlıkla arabaya binmeye çalışırken düşmem bir oldu.

 

"Siktir!" dedim sinirle.

 

"Olum, Doğa'yı ilk defa küfür ederken duydum. Böyle güzel bir küfür ediş olamaz," dedi Arda gülerken.

 

Burak telaşla kaldırdı yerden beni. "İyi misin?" dedi.

 

"İyiyim ama Arda az daha dalga geçmeye devam ederse o iyi olmayacak," dedim ve arabaya bindim. Eyüp'e baktım, telefonla ilgileniyordu.

 

"İyi misin, Eyüp?" dedim, direk döndü.

 

"İyiyim la, gazi olmadım," dedi gülerek.

 

"İyi iyi, kitap vereyim mi oku?" dedim.

 

"Yok, sevmem kitap okumayı ben," dedi, omuz silkip önüme döndüm.

 

"Kaç saat daha yolumuz var?" dedim.

 

"Boludayız, 2 saate Ankara'da oluruz," dedi Can.

 

"İyi güzel, az kalmış," dedim.

 

Elimle ateşimi kontrol ettim. Çantamda ağrı kesici vardı. Çantamı alıp onu aramaya başladım. Elime aldığım ağrı kesici kutusundan bir tane çıkartıp geri çantama attım ve su şişemi alıp içtim. Yol boyunca Arda, Burak, Eyüp ve ben oyun oynadık, Can da kız arkadaşıyla konuşuyordu.

 

"Yaa Arda, öldüm lan senin yüzünden," diye kızdım ona, hafif bir kafasına vurdum, o da kahkaha atıyordu o sırada.

 

"Bilerek öldürmedim lan, sakin," dedi bağıra bağıra gülerken.

 

"Burak, korusana beni, bak geliyor gene Burak!" dedim bağırırken.

 

"Sakin ol güzelim, vurucam şimdi," dedi ve vuruldu o da.

 

"Lan tek başıma savaşıyorum Burak, adamlarla sağol vurduğun için," dedim, ilk Eyüp'ü vurdum sonra Arda'ya öldüm.

 

"Arda ama bak böyle anlaşamayız," dedim sinirle.

 

"YA BEN OYNAMIYORUM YA SİKTİR GİT LAN," dedim sinirle. Gülmeye devam ediyorlardı halen.

 

Telefonu bırakıp önüme döndüm. Ankara'ya girmiştik, Ankara'nın o bunaltıcı havasından belli oluyordu zaten geldiğimiz.

 

"Can, ben artık eve gideyim annemle konuşayım, eşyaları toparlamaya başlarız. Haber ederim sana," dedim.

 

"Tamam, zaten sizin evin yakınlarından geçeceğiz, bırakırız o sırada seni. Çok geçe kalmayın, gece evde tek kalmanız sorun olur," dedi. Tamam anlamında başımı salladım.

 

10-15 dakika sonra evin önündeydik, vedalaştık. Can, Burak'ın da benimle gelmesi konusunda ısrar etmişti. Burak da benimle geliyordu. Binanın girişine doğru yürüyüp yukarı çıktık. Annem izinliydi bu gün. Zile bastım, 2 dakika sonra kapı açıldı. Annem telaşla bana sarıldı.

 

"Annem, nerelerdesin, telefonlarımı da açmıyorsun, nasıl merak ettim seni?" dedi. Ben de anneme sarılıp,

 

"Ben de seni özlemişim anneciğim. Bu Burak. Şimdi içeri girelim, anlatacaklarım var," dedim. İçeri girdik, mutfağa girip oturduk, baştan sona kadar anlattık her şeyi.

 

"Öyle yani, bir süre Can'larda kalırız, oraya da bir ev yaptırırız kendimize anne," dedim.

 

"Yaran iyi mi, sen iyi misin?" dedi bana annem direk.

 

"İyiyim, onlar sayesinde daha iyiyim. Belki Can ve Eyüp olmasa o gün ölürdüm," dedim. Annem saçlarımı okşuyordu bir yandan.

 

"Hızlıca hazırlanıp gidelim o zaman," diye girdi Burak araya. Annem ayağa kalktı.

 

"Bugün kıyafetleri toparlayalım, haftaya falan eşyaları satarız, sonra evi satarız. Hadi git sen kendi eşyalarını hazırlamaya," dedi annem.

 

3 saat boyunca eşya toparladık. Gidiyordum, her şeyi geride bırakıp. Çocukluğumun geçtiği evi bırakıp gidiyordum. Burak'la yavaş yavaş eşyaları aşağı indirdik, Can'lar geldiğinde de arabaya taşıdılar. İşimiz bittiğinde arabaya bindik, annem Can'larla sohbet ederken ben başımı cama yaslamış dışarıya bakıyordum. Yol boyunca hiç konuşmadım. Zordu benim için, alışık olmadığım bir evde uzun süre kalacaktım. Burak'ın beni dürtmesiyle onlara döndüm.

 

"Doğa, geldik kalk hadi," dedi. Gözlerim dolmuştu, bana acınası bir şekilde bakıyordu.

 

"Tamam, geliyorum," dedim, arkasından indim arabadan. Annem çoktan içeri girmişti, Can'lar da arabayı boşaltıyordu.

 

"Doğa, çatı katını sana verelim mi? Çok güzel orası," dedi Eyüp. Olur anlamında kafamı salladım.

 

Bende yardım etmeye başladım onlara. İçeri kadar taşıdıktan sonra üst kata çıkarmaya başladılar. Ben de kocaman valizi çeke çeke çıkarmaya çalışırken aşağı doğru uçtum, duvara doğru yapıştım.

 

"Anam, öldüm ayağım kırıldı!" diye bağırdım. Çok kötü toslamıştım duvara.

 

"Lan olum, noluyor?" diye merdivenlerden koşarken gördüm Eyüp'ü, annemle Can'dan abla da içeri doğru koştular.

 

Allah'tan 3. merdivenden falan düşmüştüm, valizi üstümden kaldırdılar. Ayağa kaldırıp koltuğa uzandırdılar.

 

"İyi misin kızım?" dedi annem.

 

İyiyim anlamında başımı salladım, o sırada Burak dışarıdan telefonla konuşurken içeri girdi.

 

"Tamam abi, görüşürüz," dedi. Buraya doğru döndüğünde anlamamış gibi baktı, "Ne oldu?" dedi.

 

"Merdivenlerden yuvarlandı, valizle," dedi gülerek Arda.

 

"İyi misin Doğa?" dedi, ellerini kafama koyduğu sırada.

 

"İyiyim, bir şeyim yok," dedim gülümsemeye çalışırken acımın arasından.

 

"Gelin valizleri çıkaralım, odalarına yerleşsinler. Geç oldu, yatalım sonra," dedi Eyüp.

 

Hep beraber sırayla çıkarmaya başladılar. Kalktım, ben de odaya çıktım. Onlarla çıkardıkları eşyaları, kıyafetlerimi dolaba koymaya başladım. Dizdikten sonra diğer eşyalarımı açtım. Elim ilk atlı karınca oyuncağıma gitti. Çok severdim, çocukken çok ağlamıştım almak için babama. O da en sonunda dayanamayıp almıştı. Altta tuşu vardı, onu açınca dönmeye başlıyordu. Bir de çok güzel bir şarkı çalıyordu. Yatağa oturup onu izlemeye başladım. Çocukken hiç elimden bırakmazdım. Uyurken müziğiyle uyurdum. Kapatıp yatağımın yanındaki komidinin üzerine koydum. Her şeyimi dizdikten sonra yatağımın üzerine uzandım. Tavanı izlemeye başladım. Bir süre sonra gözlerimde bir ağırlık hissettim ve uyudum.

Loading...
0%