@dolen425
|
Tekrar merhaba. Umarım bölümü beğenirsiniz.Bu bölüm de geçmişten. Neyse daha fazla uzatmayalım. Yorumlarınızı bekliyorum...🌿
Geçmişten...
Karadeniz'de her zaman ki gibi yağmur yağıyordu. Zaten yazın yağmur eksik olmazdı karadenizde. Yağmurlu havanın manzarasıda ayrı oluyordu. Aysunda bu manzaranın tadını kaldığı odanın penceresinden çıkarıyordu. Fakat aklındaki konularda içini kemirmiyor değildi. Tam o sırada düşünceleri kapının açılmasıyla son buldu;
- Kızım yarım saattir sağa sesleniyoruz. Birkaç saniye kızına baktı Ayşe Hanım. Muhtemelen aklına yine birşey takılmıştı. Yinene düşüneysun be kızım bizi bile yıprattın vallahi.
Derin nefes aldı Aysun;
- Ne olacak anne Mehiri düşünüyorum. Biliyorsun, Erdem kızımıda asker yapacağım Karan ile diye tutturuyor. O anda annesine doğru döndü. Korkuyorum anne. Ayşe hanım tebessümle karşılık verdi kızına ve kollarını açtı. Aysunda küçük bir çocuk gibi annesine sığındı.
- İşte bak analuk böyle birşey imuş anladun mi şimdi ananu?
Aysun olduğu yerdin kafasını aşağı yukarı salladı. Doğuma çok az kalmıştı her an doğumu başlayabilirdi. Zaten doğum yaklaştıkça Aysunun'da korkuları büyüyordu.
- Olsun be yavrum, kızının vatan için uğraşmasi nasi gurur duyulasi bişeydur senin haberun yok midur? - Haklısın da anne o kadar meslek var iken böyle tehlikeli bir meslek... İnsanın gönlü el vermiyor. Sıkıntıyla geri çekilip yüzünü elleriyle kapadı. Hayır yani, Erdem de ikna olacakmış gibi durmuyor ille kafasına koydu ya! - Hade Hade!İçimu daralttun ayruca yarun döneceksun tadını çıkar.
Birlikte ayaklandılar. Yarın sabah Kız kardeşi ve Tunç'la birlikte uçakları vardı Siirt'e geri döneceklerdi.
**** - Mehmet sen en iyisi bunları daha sonra bana kargoyla yollarsın sığmıyor valize.
Ayşe hanım çocukları ne zaman gelse dönüşlerinde boş göndermiyordu özellikle damadı çay çok sevdiği için paket paket verirdi. Yine aynı şeyi yapmıştı fakat bu sene kızları daha fazla kalacakları için fazla eşya getirmişlerdi bu yüzden sığmıyordu. Mehmet başıyla onayladı; - Ama acele edin geç kalacağuz.
- Tamam ben hazır- Ay!
- Abla! İyi misun?
- İyiyim iyi biraz kıramp girdi de karnıma bir şeyim yok siz meleklere bakın hazırlanmışlar mi?
- Sen öyle diyorsan. Aysun odada tek kalınca düşündü, ya uçakta doğum başlarsa. Aklından bu düşünceleri atmaya çalıştı. Ve kapıya doğru yöneldi. Melekte ablasını görünce; - He! Tamam ablamda çıktığına göre gidebiliriz.
Melek muhtemelen evindeki düzenini özlemişti. Küçükken de böyleydi bişeye hevesle başlar, bıkkınlık ile bitirdi. Burayada hevesle gelmişti Aysun'nun eşi yetmezmiş gibi birde kardeşi tutturmuştu " Ay Abla! Oralar kışın bi ayrı güzel oluyor gidelim bi değişiklik olur" aynen böyle söylemişti ama şimdi gitmek istiyordu. - Tamam hadi!
Herkes birbiriyle vedalaştı 2 kız kardeşte sıkıca annelerinei sarıldı. Tek tek evden çıkmaya başladılar. Aysun buraya kışın bir daha gelebilecek mi bilmiyordu son kez eve ve annesine baktı. Arabaya bindi.
***
Rizede havalimanı olmadığı için Trabzona gidiyorlardı. Ama zaten az kalmıştı. 5 - 10 dakikalık yol vardı.
- Efendim komutanım, evet şimdi gidiyoruz komutanım,az kaldı komutanım.
Aysun ve Melek kıkırdadı Tunç Erdeme rütbede olmasalar bile komutanım diyordu. Bu aralar Erdem Tunç'a biraz sinirliydi. Herhalde askeriyede Erdemi birazcık sinirlendirmişti. Aralarında 5 yaş vardı Erdem 30 ,Tunç 25. Aysun 26, Melek ise 23 yaşında idi.
- Yok komutanım! Siz bana güvenin eğer doğum uçakta filan başlarsa uçağın içinde zıplar yine indiririm yere o uçağı. Bi an telefonu kulağından çekip, suratını buruşturdu.
- Ko- komutanım ben mecaz anlamda söylemiştim onu.
Tunç arkasını dönüp telefonu Aysun'a uzattı.
- Kocacığın seninle konuşmak istiyormuş.
Uzanıp aldı telefonu Aysun
- Efendim
- Ay parçam Erdem Aysun'a böyle seslendirdi nasılsın,iyi misin?
- İyiyim ama sana bişey soracağım geldiğimde evde mi olacaksın.
Önce ses gelmedi sonra bi nefes alış ve veriş sesi duyuldu.
- Üzgünüm, ama hayır.
Aysun hemen somurttu.
- Ama olacağım.
Araba havalimanının otoparkında giriş yapmıştı.
- Tamam hoşçakal ve dikkat et kendine.
- Sende çok dikkat et.
Herkes arabadan inmişti ama Melek oturduğu koltukta hala bekliyordu. Tunç yanına gidip kapısını araladı;
- Birtanem bundan sıkılan sen değilmişsin, şimdi memleketini bırakamıyor musun?
Tunç tebessüm etti fakat Melek hâla olduğu gibi durunca;
- Hadi ama korkmaya başladım cevap verir mi-
Tam o an Melek Tunç'un sözünü böldü;
- Geliyor... Tunç anlamamıştı. - Lan!! Karan geliyor! - Neağ! Arabanın arkasındakiler Tunç'un bu bağırışına anlam verememişti. Ama herkes ikiliye tip tip bakarken Aysunun çığlığı duyuldu;
- Mehir geliyor!!!
***
İkisinin de birlikte doğmaları çok tatlı değil mi? Bakalım onları neler bekliyor? 🥰
|
0% |