Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. Bölüm

@dolen425

 

 

 

Selamm! Bacımsular... Merak etmeyin size böyle seslenmeyeceğim sadece bir arkadaşım rica etti ilk ve son böyle yazmamı.😂 Şimdi yeni bölüme hoşgeldiniz...

  ***

 

 

 

2 gün sonra

 

 

 

 

Sen salak mısın lannn! Nasıl yaparsın! Kaç kere daha demem gerekiyor!

 

 

 

Hayır yani tüm salaklar niye beni buluyor anlamıyorum üzerimde mıknatıs felan mi var acaba? Hayır yani şu anda üst katımda ki bir hayvanın, telefonda konuştuğu kişiye de hayvan gibi bağırmasının başka açıklaması olamazdı. Yok yani, acaba düşünüyorum da karşısındaki kişi ne yaptı. Zorlada olsa yatağımdan kalktım. Bu öküzü baştan uyarmazsak başımıza bela olur. Önce bir kapısına dayanmayı düşündüm ama şimdi yeni geldikya gelir gelmez kavga çıkarmak istemiyordum bu yüzden, yatağımın aklındaki sopayı bir yaşlı nine icabıyla tavana vurdum. Adam bir an duraksadı ama sonra öküzlüğüne devam etti. Birdaha vurdum bu sefer takmadı bile kendi kaşınmıştı. Kapısına dayanacaktım. Tabii sopa ile vurduğumu işin içine katmayarak bide böyle rezil olmak istemiyorum. Pijamanın üstüne hırkamı geçirip odadan çıktım. Yavru gorilim koltukta kibar kibar takılıyordu. Fosforlu pembe terliklerimi giyip yukarıya doğru çıkmaya başladım. Bu arada terliklerimi doğum günümde yavrucağım almış. Ses tam üstümden geldiği için bizim daire ile aynı hizada olan daireye yöneldim. Ve kapıya tıkladım. Önce ses veya hareket belirtisi yoktu fakat daha sonra kapının çelenginin açıldığını duydum. Kapı açıldı ve cüsseli kocamannn bir adam beni karşıladı. Vallahi anlamıyorum bu Şırnak'ta yaşayan erkeklerde bi cüsse, heybet sıkıntısı var. Adam biraz boş boş baktıktan sonra ağzını açmaya yelteniyordu ki uykumun bölünmesi ile birlikte gelen öfkeyle bağırdım;

 

 

 

- Sen edep adap nedir bilmez be! Senin ne hakkına lan beni sabahın köründe uyandırmak. Her ne bok ise işin onu bırakıp alarmcılığamı başladın? Ha?!

 

 

 

Adam sert bir çehresi olmasına rağmen bi tık tırsmıştı. Tamam biraz haklıydı, bu konuda da çirkefleşebiliyordum. Geri çekildiğimde yüzünde sorgulayıcı bir ifade belirtmişti. Baştan aşağı süzdü, sırıttı; Şırnak'taki erkeklerde birde sırıtma sorunu var, kadın gören sırıtıyor götü başı ayrı oynuyordu. Yavşaklar...

 

 

 

- Sizin gibi güzel bir hanımefendiyi rahatsız ettiysem özür dilerim. Elini uzattı. Ben Şevket Açar tanıştığıma çok memnun oldum.

 

 

 

Şevket, Ha! Belliydi hem yavşak hem sin- ( Burada yemin ediyorum şansımın içine). İç sesimi hiç duymak istemediğim bir ses kesti. Ses arkamdan geliyordu.

 

 

 

- Aaa! Şevket koçum hiç yakışıyor mu sana, komşularını rahatsız etmek.

 

 

 

Umarım herşeyi duymamıştır. Arkama ağır bir şekilde döndüm Topkapı Sarayı karşımdaydı. Diğer namıyla Candar!

 

 

 

- Sen bu alarmbazı tanıyo musun?

 

 

 

Şevket denen adama takındığım sıfat onu güldürmüştü;

 

 

 

- Tanımaz olur muyum? O en dikkat çeken askerlerimdendir. Bu kadar erken tanışacağınızı düşünmemiştim. Bana baktı. Hele ki bu şekilde.

 

 

 

- Asker mi ?! Dehşetle Alarmbaza baktım. Lan bundan anca askeriye'nin çanı olur!

 

 

 

Hayal kırıklığıyla bana baktı.

 

 

 

- Ayıp oluyor Ha! Bizimde bi gururumuz var.

 

 

 

Tam başlarım senin gururuna diye dalıyorum ki Candar Sarayı araya girdi;

 

 

 

- Tamam yeter dozunda bırakın! İkinizde daha farkında değilsiniz ama aynı timdesiniz! Özellikle Mehir o senin komutanın sözcüklerine dikkat etmelisin, Şevket'e döndü. Sende evinde borazan gibi bağırmayı kesmelisin.

 

 

 

Emredersin paşam başka! Millet beni uyandırsın bende onunla konuşurken dikkat edecek mişim! Daha fazla bu konuşmaya devam edemeyecektim. Ayrıca ne demişti o komutanın mı? Pöh yerler komutanısını.

 

 

 

- Sizinle muhabbete devam etmek isterdim ama! Ne yazık ki şuan istemiyorum hoşçakalın!

 

 

 

Merdivenden inerken bakışların bende olduğunu hissedebiliyordum. Aklıma gelen şeyle arkamı döndüm. Ve Şevketi parmağımla gösterdim;

 

 

 

- Sen! Yarın askeriyede lütfen göz göze gelmeyelim. Uzak dur benden!

 

 

 

Bu sefer merdivenleri kırarcasına indim aşağıya. Sabahımı bana zıggım etmişlerdi. Eve girer girmez kapıyı da anasını ağlatırcasına çarptım. Masum gorilimde saf saf sordu;

 

 

 

- Neredeydin ekmek almaya mı gittin?

 

 

 

Hakikatten saf!

 

 

 

- Lan mal! Ekmek lazım olsaydı ben mi giderim sen varsın ya!

 

 

 

Enayinin teki olduğunu sınırlıdır olsak hatırlatmak lazımdı. Umut vermemeliyiz. Hırkamı yatağımın üstüne attım, mutfağa yöneldim. Ekmek yoktu.

 

 

 

- Yayılacağına git ekmek al.

 

 

 

Hiç itiraz etmeden kapıya yöneldi. Vallahi bıktım ya bide biz daha işe başlamamıştık başladıktan sonra düşünemiyorum. Derken Karanın telefonu çalmaya başladı. Salak telefonunu da unutmuş. Candar Abi yazıyordu. Açsamıydım acaba, önemli olabilirdi en iyisi açmaktı;

 

 

 

- Alo! Karan hemen askeriyeye gelmeniz lazım, görüşmeyi yarbay bu güne aldı.

 

 

 

Neğ offff daha kahvaltı yapmadım yağ!!

 

 

 

- Benim Mehir, Karan markette gelsin geliyoruz komutanım...

 

 

 

- Tamam acele edin!

 

 

 

- Tamamdır.

 

 

 

Suratıma telefonu kapattı. Bu da salak.

 

 

 

Zil çaldı. Karan da tam zamanında gelmişti. Koşarak açtım kapıyı.

 

 

 

- Karan, kahvaltı falan yok Candar aradı yarbay görüşmeyi bu güne almış hazırlan!

       ***

 

 

 

 

Selam! Sınavlarımdan dolayı bayağı geç alabildim. Ama az kaldı sınavlarının bitmesine bitince daha sık atacağım. Diğer bölümde askeriyede olacağız, hoşçakalın! 🌙

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%