
Gözlerimi açmış boş tavanı yarım saat boyunca izlemiştim. Hayatımı sorguluyordum,neler yaşadığımı sorguluyordum. Her şey bir anda gelişmişti. Şu an yanımda abimin olmasını istiyordum. En çok ihtiyaç duyduğum anda abim yoktu. Bu benim kötü şansım mıydı? Bazen dibe batarsınız ya her şeyin bittiğini hissedersiniz. Ben tam öyleydim. Her şey bitmişti. Artık yaşayan ölüydüm. Halbuki abime sözüm vardı. Ona söz verdiğim an gözümün önünde belirdi.
‘Sabahın 07.00’de odamın kapısı öyle bir çalınıyordu ki. Birine bir şey mi olmuştu acaba? Hemen kalkıp kitlediğim kapıyı açtım. Karşımda annem gözü yaşlı halde duruyordu. Bir şey olmuştu.
“Kızım deden ölmüş.”dediği an gözlerim kararmış annemin dediğini algılamaya çalışıyordum.
“Hayır anne ya hayır.”dediğimde annem beni tutmaya çalışmış ama beceremeyince Batuhan diye abime seslenmişti. Abim ise koşturarak gelmiş beni kucaklayıp yatağıma yatırmıştı.
Anneme ilacımı getirmesini söylemiş beni sakinleştirmeye çalışıyordu.
“Güzelim bak sakin ol ben buradayım.”demiş onun varlığını hissetmem için konuşmaya çalışıyordu. Ben ise onun varlığını yavaş yavaş hissediyordum.
“Abi dedem öldü mü? Yok mu artık?”
“Herkes bir gün ölür Derin lütfen yapma böyle.”
“Sen neden bu kadar sakinsin abi dedemiz öldü farkında mısın?”
“Farkındayım güzelim ama şuan birinin sakin olması lazım ki diğerlerini sakinleştirebilsin.”
“Abi dedem benim her şeyimdi. Ben şimdi onsuz nasıl yaşayacağım?”
“Yaşayacaksın öğreneceksin. Bir süre çok acı çekeceksin ama sonunda alışacaksın dedem seni böyle görse çok üzülmez miydi?”
“Çok üzülürdü. Dedem bana kıyamazdı abi. Onunla benim aramda normal dede torun gibi bir bağ yoktu abi tıpkı seninle olduğu gibi onunla da çok başka bağım vardı. Sanki şuan her şey bitmiş gibi hissediyorum.”
“Hayır Derin öyle hissetme illaki her şeyin bir başlangıçı vardır. Sen bitmiş gibi hissetsen bile var.”
“Var mı?”
“Var şimdi şöyle düşün dedem seni şu halde görse ne derdi sana?”
Burnumu çekerek hala gözümden akan yaşları silip abime baktım. O ise cevabını bekliyordu. Aynı dedemi taklit ederek ben ağladığımda bana yaptığı hareketi abime yaparak hafif gülümsedim. Hafif elimle kafasına vurmuştum.
“‘Deli kız yine ne diye ağlıyorsun? Sanki dünyanın sonu geldi de derdinin çaresi olmaz mı zannediyorsun. Her derdin çaresi vardır. Şuan gözükmediğini hissetsen bile var unutma bunu deli kız.’ böyle derdi abi.”
“Aynı dedemin dediği gibi şuan gözükmese bile var.”
“İyide abi dedem geri gelmez ki bu derdin çaresi olmaz.”
“Evet dedem gelmeyebilir ama sen onu unutmayarak onun sevdiği şeyleri yaptıkça bu dert sana şifa gibi gelir.”
“Gerçekten mi abi?”
“Evet abim senden bir söz istiyorum. Ben olmasamda bu sözü unutma. Her şeyin bittiğini hissetsen bile kendini sakın bunun sonuymuş gibi düşünüp kendini üzme. Her sonun bir başlangıçı vardır bunu unutma sakın.”
“Sen hep yanımda olacaksın zaten abi söz vermeme gerek yok.”
“Hayır Derin ölüm var bugün varım belki yarın olmayabilirim.”dediğinde akan gözyaşlarım daha da şiddetlendi. Ona kızgın şekilde bakıp tehditgar şekilde işaret parmağımı ona sallayarak
“Sakın öyle deme abi lütfen daha yeni dedemi kaybettim seni de kaybedemem lütfen yapma bana bunu.”dedim abim ise elimi önünden çekmiş gözyaşlarımı silerek bana garip bir bakış atmıştı.
“Sen bana söz ver Derin.”dedi ona bir şey demeyip boş boş baktığımda “Gaye söz ver.”dedi bana kızgın ve ciddi bir şey söyleyeceği zaman Gaye derdi. Daha fazla kırmayıp onu “Tamam söz abi ama sende bana söz ver. Sende beni bırakmayacaksın ben yaşlanana kadar birlikte yaşayacağız tamam mı?”
“Tamam söz deli kız.”deyip beni kendine çekip sarılmıştı.’
Abim sözünü tutmamıştı. Ben iki en sevdiğim insanların ölümünü görmüştüm. Biri dedemdi biri abimdi. İkisi benim her şeyimdi. Biri yaşama sebebimdi diğeri nefes alma sebebimdi. İkisi de ölmüştü. Yaşayan ölüydüm zaten iyice ölmüştüm. Artık bedenim bile zor dayanıyordu. Onlar gittiklerinden beri hiçbir zaman eskisi gibi olmamıştım. Evet gülmüştüm ama hep yalandandı. Taki Alaz’a kadar o da bana kazık atınca eski halimden daha kötü olmuştum. Bu sefer yalandan bile gülemiyordum.
Etrafıma baktığımda havanın kararmış olduğunu gördüm.
Aşağıdan sesler geliyordu. Galiba yemek hazırlıyorlardı. Yataktan çıkıp banyoda yüzümü yıkayıp aşağı indim. Mutfağa ilerlediğimde Berkan’la Polat bir tabağı tutmuşlar biri kendine diğeride kendine çekiyor inatlaşıyorlardı. Onları aldırmayıp dolaptan su alıp içtim. Hala beni fark etmemiş birbirleriyle tartışıyorlardı.
“Ya bırak işte Polat.”
“Bırakmam ben götürürüm Gaye’ye kız beni görünce sakinleşiyor zaten.”
“Sen yokken ben vardım lan. Onu sizden çok ben tanırım , şu an hiçbir şey yapmak istemeyecek biliyorum yemek bile yemeyecek yaşayan ölü gibi kız.”dediğinde gerçekten beni Batu abimden sonra en iyi tanıyanlardan biri olduğunu kanıtlamıştı. O kadar odaklanmışlardı ki beni fark etmemişlerdi. Onları orda bırakıp geri uyuduğum odaya gittim. Bana gelecek yemeği beklemeye başladım. Berkan’ın geleceğini adım gibi biliyordum çünkü şu an ona ihtiyacım olduğunu bildiği için kimseye bırakmayacaktı. Yatağa yatmayıp uzun camdan dışarıya baktığımda kocaman bir bahçe karşılamıştı beni. Ve evi koruyan bir sürü koruma doluydu. Sanki cumhurbaşkanının evi gibiydi. Bu kadar korumayı görünce şaşırmıştım.
Polat Öztürk kimdi? Bu beni tedirgin ediyordu. Kendim için değildi tedirginliğim Berkan’la diğerleri içindi. Peşimdeki adam çok güçlüydü onlarada bir şey yapabilirdi. Boş koltuğa oturup dizlerimi kendime çekip başımı camdan tarafa çevirerek dizlerime yasladım. Birkaç dakika sonra kapı tıklatılıp cevap beklemeden içeriye biri girmişti. Kafamı hiç kaldırmayıp aynı pozisyonda duruyordum. Yanıma doğru usulca yanaşanıp “İyi misin?”diye soran Berkan’ın sesi duyulmuştu. Tahmin ettiğim gibi gelen o olmuştu.
Kafamı kaldırmadan “Berbatım sen?”
Hafif gülüp “Senin kadar olmasa da evet bende berbatım.”
“Özür dilerim.”
“Dileme sen bana kardeşimin emanetisin Gaye.”
“O zaman eyvallah reis.”
“Eyvallah kardeşim.”deyip elindeki tepsiyi masaya koydu. Karşımdaki koltuğa oturup benim gibi yönünü cama döndü. Derin nefes alıp “Yemeyeceğini biliyorum ama birkaç lokma al bari güçten düşme Gaye.”
“Tamam”
“Beni ilk defa yormadın ufaklık.”
“Çünkü ben yoruldum reis.”
“Bana reis deme.”
“Abimden sonra geçtin niye demeyeyim be Berko.”
“İşte o yüzden deme.”dediğinde ona baktım. Gözleri dolmuş karşısına bakıyordu. O da özlüyordu abimi. Reislik zordu bizim mahallede. Eskiden abimdi reis o ölünce en yakın arkadaşı Berkan geçmişti. Bizim mahalle öyle bir yerdi ki insanı ezerlerde yükseltirlerdi de ama birimizin başına bir şey gelse ilk koşacak yine mahalle insanımızdı. Şuan ailemi onların koruduğunu bildiğimden içim rahattı. Berkan’ın mahalle gençlerine haber verdiğini biliyordum.
“Abimi özledin mi sende?”
“Hemde çok.”dedi kafasını bana çevirip dolu gözleriyle bakarak. Benimde hala hazırda bekleyen gözlerimde ki yaşlar onunkini görünce akamaya başlamışlardı.
“Tayfa o gittiğinden beri çok kötü kimse kimseye çaktırmasa da hepimizin canı yanıyordu. Herkes onun eksikliğini hissediyordu. Ama ona verdiğimiz sözden ötürü kimse konusunu açmaz oldu. Sadece mutlu anılarımızdan konuştuk. Sana çaktırmasak da bizde mahvolduk be kızım.”dedi gözünden akan yaşla
“Biliyordum ki çaktırmasanız da hissediyordum. Ama dedemin ünlü bir lafı vardı ya hani ‘Kalkın uşaklar rol yapmayı bırakıp birbirinize sarılın.’ Keşke onun dediğini yapsaydık. Abimin sözünü yerine getirmeseydik belki hepimiz iyileşirdik Berkan.”
“Haklısın belki Gaye. Ama işte o abin olacak Batuhan söz verdirttiği için kimse bir şey yapamadı.”
“Abim ölmeden önce herkese söz verditti. Ona bu yüzden çok kızıyorum.”dediğimde bana bakan gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı. Yerimden kalkıp abim gittikten sonra benimle yaşıtta olsa abim gibi davranan kardeşimin yanına gidip sarıldım. O ise benim sarılmamla ayağa kalkıp kollarını bana sardı.
“Kardeşim benim.”deyip saçımdan öptü. Onunla sarılırken sessizce açılan kapı sesini duydum. Ama pozisyonu bozmayıp gözlerimi oraya çevirdiğimde Polat’ın geldiğini ve bize değişik duygularla baktığını gördüm. Berkan duymamış olacak ki geri çekilip hafif başıma vurdu.
“Deli beni ağlattın ya kimsenin karşısında ağlamayan kişiyi ben sana daha ne diyeyim Derin.”dediğinde şok olmuş şekilde ona baktım. Kendi bile şaşırmıştı çünkü uzun zamandır kullanmadığım sadece abimin seslendiği ismimle seslenmişti.
“Ben özür dilerim Gaye bir anda ağızımdan çıktı.”
“Özür dilemene gerek yok Berko bir an eskilere gittik ondan normal ama bir daha olmasın ne olur çünkü en son abimden duydum bu ismimi onunla son duyduğum olsun. Çünkü Derin abimle öldü, Gaye ise sadece bedenen yaşayan bir ölü.”dediğimde kapı güçlü şekilde açıldı. Kafamı kapıya çevirdiğimde Polat delici bakışlarıyla bana bakarak Berkan’a “Bize biraz izin verir misin?”dedi ben ise Berkan’a dönüp kafamla işaret verdiğimle çıkmıştı. Geri yerime oturup bakışlarımı cama çevirdim. O ise birkaç dakika ayakta kalıp Berkan’ın kalktığı yere oturdu.
“Derin ölmüş olabilir ama Gaye hala hayatta. Çünkü onun yanında öz abisi var.”dedi ona gülüp gözlerimi çevirmeden “Öz abisi he bir anda ortaya çıkan abisi yanında demek. Ama ne var biliyor musun ben öz abimi hem seviyorum hem de nefret ediyorum. Çünkü benden bir şeyler saklıyor ve ben benden bir şey saklanmasından nefret ederim özellikle de benim hayatımla ilgiliyse.”dediğimde bana baktığını hissediyordum fakat kafamı oraya çevirmiyordum. Ona baksaydım eğer onu üzecek laflar derim.
“En azından dürüstsün. Bir şeyler saklıyorum evet ama seni korumak için yani yine senin için. Bu arada beni sevdiğini söylemen hoşuma gitti.”
“Ve son olarak bana laf söylemek için bile olsa Derin deme çünkü o ismimi sadece abim söyleyebilir.”
“Bende abinim hatta öz abin tek o söyleyebilir diyorsun bende söylerim çünkü ben senin abinim sen ne kadar kabul etsen de etmesende.”dediğinde kafamı ona sinirle dönüp “Sakın ölen abimin yerine geçmeye çalışma çünkü sen onun tırnağı bile olamazsın.”dediğimde ona çok ağır laf söylediğim an kalbim acıdı. O ise benim alev alev yanan gözlerime bakarak “Sen beni kabul etmeyeceksin değil mi? Ben Batuhan’ın yerine filan geçmeye çalışmıyorum. Kardeşimi kazanmaya çalışıyorum.”
Dedi o da sinirle halimiz o kadar kötüydü ki. O bana kendini kanıtlamaya çalışıyor ben ise onu geri tepiyordum. Çünkü benim tek abim Batuhan’dı. Ne kadar onu kabul etmeye çalışsam da olmuyordu. Eğer ailemiz bizi ayırmasaydı eminim onunla daha yakın olurdum. Bunu çok iyi biliyordum.
“Bunların hepsi neden oluyor biliyor musun senin o annen olacak kadın yüzünden eğer senle beni ayırmasaydı şu an böyle değildik. Seni abim olarak kabul ederdim. Hatta seni öyle bir kabul ederdim ki dünya şok olurdu. Böyle abi kardeş mi olur diye.”dediğimde gözleri bana yapma der gibi bakıyordu. Ama ben buydum herkesin canını yakan ya da sıkan biriydim. Özellikle son olanlardan sonra daha da beterleşmiştim.
“Bu ne annemizin suçu ne de senle benim. Bu tamamen bize sahip çıkmayan babamızın suçudur. Eğer kendi itibarını düşünmeseydi bunlar olmazdı.”dedi baba mı tabi ya birde babamız vardı.
“Bu ikisininde suçu eğer bize bakamayacaklarsa neden doğurdular o zaman neden yaptılar bizi Polat. Baban itibarı için bizi bıraktıysa ve annende başka adamla evlendiyse ve o adamda bizi kabul etmediği için bencilce davranıp beni aileme seni ise öz babana geri verdi. Neden peki beni de öz babamızın yanına vermedi. Dur ben tahmin edeyim çünkü ben istenmeyen ve özellikle de kız olduğum için babanda annende istemedi.”
“Hayır yanlış düşünüyorsun. Babam seni istedi ama annem.”
“İşte bak sorun annen olacak kadında ilk başta kabul etmedin ama annen büyük suçlu kabul et!”dedim artık bağırarak sinirlenmiştim. Eğer öyle bir kadın annemiz olmasaydı şu an hayatımız iyi olabilirdi. Benim bağırmamla kapı güm diye açıldı ama ne ben ne de Polat umursadık.
“Sen ve baban kim Polat Öztürk? Kİmsiniz lan siz kim?”
“Senin abin ve babamızın kızısın işte anlasana daha kim olduğumu bilmiyor musun?”
“Bilmiyorum seni tanımıyorum ne yapıyorsun,mesleğin ne, hangi yemeği seversin mesela ben bunları bilmiyorum. Tek bildiğim kan bağlarımızın aynı olduğu.”
“Önemli olan kan bağı değil mi zaten Gaye. Yorulmadın mı artık beni abin olarak kabul etmemek yormadı mı?”dedi derin nefes vererek o da artık yorulmuş ve bıkmış gibiydi. Peki ben ne yapayım ya bende insanım artık psikolojim bozuldu. Bu kadar şey öğrenmek artık ağır gelmeye başlamıştı.
Bir şey demeyip sadece ona baktım. O da bana baktı.
“Sana tek bir şey söyleyeceğim. Sen bana ilk gelip ben senin abinim hayatın tehlike de seni korumama izin verir misin deseydin inan ben sana daha iyi gelirdim kabul ederdim seni. Ama sen hem arkadaşını araya soktun onunla beni sevgili yaptın hem de kendini sakladın. Arkadaşınla sevgili olduğumda o da beni kullandı sende. Eğlendiniz benimle Polat. Onla da kalmayıp size bir şans verdiğimde de onu da kaybettiniz bana yine gerçeği söyleseydiniz inan affederdim. Ama siz her şeyi mahvettiniz her şeyi. Ben sizi ölsem de affetmeyeceğim bunu sende o arkadaşında anlasın. Şu an sizle yakınsam kendi çıkarlarım için kendim için sevdiklerim için sizi kullanıyorum.”dedim
Polat’ın çöken omuzları iyice çökmüştü. Bana kafa sallayıp kapıya döndü. Bir şey demeyip hızlıca diğerlerine çarparak gitti. En sonda dış kapının gürültülü kapanmasıyla evdende gittiğini anladım. Oturduğum yerden kalkıp bana bakan diğerlerine bakıp kapıyı yüzlerine kapatarak yatağa yattım. Tam kapı açılacaktı ki hemen bağırarak “Sakın kimse gelmesin karşımdaki kim olursa olsun kalbini çok kötü kırarım.”dedim.
Kapının kulpu geri bırakıldı ve adım sesleri geldiğinde herkesin gittiğini anladım. Telefonumu çıkarıp kimse ağladığımı duymadın diye ‘O yar gelir’ türküsünü açtım. Bu türküyü hep ağladığımda açar kimse beni duymasın diye dinlerdim. Sözlerin başlamasıyla gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Hem ağlıyor hem de dinliyordum. Daha sabah kriz geçirmemişim gibi tekrar geçiriyordum ama artık umursamıyordum. Gözlerimde yaş kalmamıştı artık. Gözlerim artık dayanamamış kapanmışlardı. Kendimi derin bir uykuya teslim ettim.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |