21. Bölüm

21.Bölüm

Dolunay
dolunay89

Polat’ın ağızından

Her şey mahvolmuştu. Onu tamamen kaybetmiştim artık. Ne diye içeri girmiştim ki? Ne o beni ne de ben onu kırardı. Ama artık dayanamıyordum. O benim canımdan bir parçaydı. Beni her ne kadar kabul etmesede o benim kardeşimdi.Evden çıkıp her zaman gittiğim yere dayımın yanına gitmiştim. Şehirden uzak bir yerde kendine bir ev yapmış orda yaşıyordu. Kendi şirketini kurmuş hayatına devam ediyordu. Annemin öz abisiydi. Her dertlendiğimde ona giderdim. O ise bana bir çare bulur yardım ederdi.

Arabamla büyük demir kapısının açılmasıyla içeri girmiştim. Hemen arabayı park edip evin kapısını çalmış hizmetlinin açmasıyla içeri girdim. Dayımı sorduğumda çalışma odasında olduğunu söylemişti. Merdivenlerden çıkarken karşıma çıkan ilk oda dayımın çalışma odasıydı. Kapıyı çalıp içerden ses gelmesini bekledim.

“Gel” dendiği anda hemen kapıyı açıp içeri girdim. Dayım oturmuş önünde ki dosyalara bakıyordu. Kafasını kaldırıp beni görünce şaşırmıştı. Çünkü bayadır yanına uğramıyordum . En son o şerefsizin arkasında kimin olduğunu çözmek için yanına gelmiştim. Ama bulamamıştık.

“Oo yeğen sen buralara uğrar mıydın?”

“Daha sık uğrayacağım artık dayı. Sende bende hala adamı arıyoruz ama bulamadık. Bil bakalım kimin karşısına çıkmış.”

“Gaye?”

“Aynen” dediğimde önünde ki masaya vurup gözündeki gözlüğü çıkarıp masaya koydu.

“Onu bu kadar çabuk bulması normal mi?”

“Değil dayı değil arkasında kim var bilmiyoruz ama tahmin ettiğimizden de çok güçlü. Gaye’yi bu kadar saklarken bulması bilmiyorum çok kötü oldu her şey.”

“Sakin ol bakalım evlat elbet bir çaresine bakacağız. Benim iki evladım var, onları kimselere yar etmem. Kim benden daha güçlü olacakta size zarar verecek he.”

“Biliyorum dayı iyi ki varsın.” Deyip onun yanına gidip açtığı kollarının arasına girdim. Benim tek babam oydu. Öz babamı da severdim hala seviyorum ama dayım başkaydı. Birkaç dakika sarılmadan sonra kalkıp koltuğa geçtik. Karşılıklı otururken dayım “Söyle bakalım senin tek derdin bu değil belli.”

“Değil dayı Gaye beni abisi olarak kabul etmiyor. Ne yapacağımı bilmiyorum. Onunla kavga ettik. Bende kendimi senin yanına attım. Bana yardımcı ol be dayı.”

“Niye abisi olarak kabul etmiyor bu kız seni. Yoksa bir şey mi yaptın bahar gözlü kardeşimin emanetine Polat.”

“Dayı ölen abisinin yerine geçmeye çalıştığımı zannediyor. Halbuki öyle bir şey yok dayı yemin ederim. Ben ölen abisine o kadar teşekkür ettim ki onu böyle güzel yetiştirdiği için ama o bunu bile bilmiyor.”

“Söyle evlat öncesinde abisiyle konuştuğunu onunda seni bildiğini, Batuhan senin en yakın arkadaşındı. Son nefesinde her şeyi öğrendiğini onu sana emanet ettiğini söyle. Anlar seni eminim.”

“Bilmiyorum dayı bu sefer daha çok kızar diye korkuyorum. Daha bilmediği o kadar çok şey var ki. Seni daha bilmiyor mesela. Seni öğrense neler yapar bilemiyorum o kadar mert kız ki onu görünce anlarsın.”

“Gördüm yeğen belli zaten. Babasının aynısı.”

“Gerçekten de aynı babam gibi dayı. Babamla da daha karşılaşmadı. Onunla büyük bir karşılaşma yaşayacak bunu hissediyorum. Babam ona karşı ne besliyor onu bile bilmiyorum. Konuyu açtığımda annen aldı senin kardeşini diyor bulduğumu öğrense ona kötü davranır mı, ondan çok korkuyorum. Üzer mi onu?”

“Bilmiyorum evlat ama baban eskisi gibi değil gençliğindeki gibi değil. Eskiden sahip çıkmamış olabilir ama şimdi sahip çıkar bundan eminim. Bana en çok koyan da benim bahar gözlü kardeşimin bütün suçun onun olması bir herif yüzünden kendi kızından vazgeçti. Senden vazgeçti, keşke onu da sana yaptığı gibi verseydi babasına.”

“O benim Gaye’mi sevmedi dayı çünkü o istenmeyen çocuktu. Ne babam istedi onu ne de annem.” gözlerimde akan yaşlarla Gaye’nin bana dediklerini aynısını dayıma demiştim. Çünkü haklıydı benim kardeşim. Ne babam ne de annem onu istemişti. Gerçeği ne kadar kabullenmesem de haklıydı.

“Öyle deme evlat onların içlerini bilemeyiz.” dedi dayım o da konduramıyordu. Annem onun kardeşiydi sonuçta.

“Sence öyle olmasa neden annem onu başka aileye versin dayı. Hadi annem verdi peki babam niye hiç peşine düşmedi. Bir kızı olduğunu bildiği halde onu aramadı. İkisi de bencillerin önde gideniler.” sinirle söylediğim şeyle dayım bir şey diyememişti. Çünkü haklı olduğumu o da biliyordu. Ben babamın yanında büyümüştüm ama el üstünde tutulmamıştım. Babam beni kendi yerine geçirmek için eğitmişti. O yüzden şuan yer altı mafyaların başı bendim. Ama Alaz hepimizin lideriydi. O yüzden ona bunu zorlamıştım. O hayatta böyle işlere bulaşmak istemezdi. Can borcu vardı, bana onu ödemesi için şart koşmuştum. Ama aklımıza onun aşık olacağı gelmemişti. İlk başta kabul etmemiştim ama Gaye’nin mutluluğunu görünce sesiz kalmış kendi içimde kabullenmiştim.

“Ah be evlat.” demesiyle düşüncelerimden arınmış dayıma bakmıştım.

“Ona biraz izin ver kendi haline bırak. Onun şuan yaşadıkları çok ağır üst üste geldi. Her şeyi bir anda kaldıramaz. Ama eğer ona kendimi açıklamak istiyorum dersen Batuhan’la olanları anlat. Benim fikrim biraz kafasını yani kendini dinlemesi lazım Gaye’nin.”

“Tamam dayı ona izin vereceğim. Peki sen ne zaman onu görmeye geleceksin?”

“Benim biraz daha zamanım var. Onun karşısına o şerefsizi ve arkasındakini yakalayana kadar çıkamam. Çünkü onu daha da tehlikeye atarız. O zaman tamamen açık hedef olur.”

“Haklısın dayı.” dedim biraz daha konuştuktan sonra burada kalmaya karar vermiş kendi odama çekilmiştim. Alaz’ı arayıp haber verdikten sonra kendimi uykunun kollarına attım.

GAYENİN AĞIZINDAN

Sabah olmuştu ve ben yatakta uzanmış tavana boş boş bakıyordum. Dün Polat kapıyı çarpıp gitmiş geri gelmemişti. Nereye gittiğini bilmiyordum ama merak etmiştim onu. Ağır laflar söylemiştim. Ruh halimi çözemiyordum. Bir iyiydim bir kötüydüm. Bu davranışlarım özellikle Alaz ve Polat’a çok oluyordu. Onlara o kadar kırgın ve kızgındım ki sadece onlara karşı davranışlarım değişiyordu. Bu hem beni hem de onları yoruyordu. Ben dalmışken kapının vurulmasıyla kendime gelmiş içeri gelmesi için seslenmiştim. İçeri Alaz’ın girmesiyle yatakta oturur hale gelmiş ona bakmıştım. O ise kapıyı kapatmış önünde duruyordu. Kafamı ne var gibisinden sallamış “Ne söyleyeceksen söyle ve çık Alaz!” demiştim. O ise yatağın önüne gelmiş ayakta dikilerek bana derin derin bakıyordu.

“Yorulmadın mı?”

“Ne?”

“Yorulmadın mı diyorum Gaye? Ya da yetmedi mi yaptıkların.”

“Sen ne saçmalıyorsun Alaz!” dedim sinirle

“Yaptıklarımız affedilir yanı yok biliyorum ama şu durumda da yapmazsın Gaye. Abinin ne halde olduğunu biliyor musun sen?”

“Affedilir yanı olmadığını bildiğin halde yüzsüz gibi gelip bana yaptıkların yetmedi mi diyorsun sen şimdi? Bence asıl sizin yaptıklarınız yetmedi mi be!”

“Biz bir şey yapmadık senin iyiliğin için yaptık artık anla şunu!”

“Anlamıyorum! Anladın mı anlamıyorum!” diye bağırarak ayağa kalkıp onu ittim. O ise hiç sarsılmamış gibi bana alev alev yanan yeşil gözleriyle bakıyordu.

“Ya anlayacaksın ya anlayacaksın! Gaye sen şuan her şeyi tam ciddiye alamıyor olabilirsin ama biz alıyoruz. Senin için canını veren abin var, sırf sen iyi ol diye o neler yaptı sen biliyor musun?”

“Bilmiyorum ve bilmek istemiyorum!”

“Dünya senin etrafında dönmüyor güzelim.” dedi sanki eski Alaz değil de başka Alaz vardı karşımda. Yada gerçek Alaz benim tanımadığım biri…

“Bana şaşkın bakışlar atma Gaye. Ben buyum sana kendimi yansıtmadığım kişiliğim.” dedi

“Alaz sen bana gerçekten aşık oldun mu?” bir anda dediğim şeyle şaşırmış ve bana çok derin bakmıştı. Bana doğru adımlayıp dibime girdi. Yüzünü yüzüme yaklaştırarak gözümün önündeki bebek saçlarımı yüzümden çekti.

“Bunu gerçekten soruyor musun?” dedi fısıldayarak ben ise sanki konuşmayı unutmuş gibi sadece kafamla onu onaylamıştım.

“Sana aşık oldum güzelim. Hem de öyle oldum ki senin için bütün dünyayı yakarım. Sadece sen varsın. Sen benimsin.” demesiyle nefes almayı unutmuştum. Kalbim öyle atıyordu ki Alaz duyacak diye ödüm kopuyordu. Hani derler ya aşık olunca karnımda kelebekler uçuşuyor diye. Şu an benim karnımda tonlarca kelebekler uçuşuyor. Ellerim terliyor avuç içim kaşınıyor. Galiba bende aşık olmuştum. Seviyordum ama aşk benim için daha farklıydı. Ve sanırım ben ona kapılmıştım.

“Affetsen de affetmesen de sen benimsin. Bunu sakın aklından çıkarma güzeller güzelim.” dedi geri çekilerek ama hala onun nefesini yüzümde hissediyordum. Dudaklarımdan tek bir kelime bile dökülmüyordu. Sanki konuşmayı unutmuştum. Sadece ona bakıyordum.

“Son olarak da bu halime alış. Artık mahallede değiliz benim dünyama girdin bu sert hallerime şaşırma Gaye.” deyip odadan çıkmıştı. Tek kelime bir şey dememe izin vermeden gitmişti. Biz ne konuşmuştuk ne olmuştu. Benim dünyama alış diyordu. Sen benimsin demişti. Ben ne yaşadım daha demin ya!

‘Ne güzel işte kız hem yakışıklı hem de sahiplenen erkek.’ diyen iç sesime göz devirip

‘Sana ne çok bilmiş uzun zamandır ortada yoktun.’ deyip kolumdaki yaralara baktım. Dün kriz anında televizyona bir şey fırlattığımı ve elimi yaraladığımı hatırlıyordum. Her iki kolumda yaralı ve sarılıydı. Yatağın yanındaki çekmeceyi açıp ilk yardım kutusunu aldım. İlk bıçaklanan koluma pansuman yapmış sonra da diğer yaralarımı sarmıştım. Kutuyu geri yerine koymuş lavaboya gitmiştim. Yüzümü yıkayıp kendime geldikten sonra benim için ayarlanan kıyafetlere bakmış siyah bir şortu ve uzun beyaz tişörtü alıp üzerime geçirdim. Hazır olduğumda aşağı inmeye karar vermiş odadan çıkmıştım.

Bölüm : 10.09.2025 19:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...