@dolunay_061722
|
Ne yaparsak yapalım bazen kadere karşı gelemiyoruz. Öyle bir bağki ne kopuyor ne de acabiliyorsun düğümler yaşadığınız her günü temsil ediyor her güne yeni bir düğüm.
Her bir düğüm, hayatımızda karşılaştığımız zorluklar, mutluluklar ve hayal kırıklıklarıyla örülmüş bir hikaye anlatıyor. Kimi zaman bu düğümler sıkılaşıyor, aşılması gereken engeller haline geliyor. Kimi zaman da gevşiyor, yeniden umudu ve sevgiyi barındırmanın bir yolu haline geliyor.
Hayatın akışı içinde bu düğümleri çözmeye çalışırken, geçmişin izlerini de taşımak zorundayız. Onlar, bizi biz yapan deneyimlerdir. Her bir düğümün, her bir dönüm noktasının ardında bir anlam, bir ders yatıyor. İşte bu yüzden, kadere karşı koymak yerine onun akışına teslim olmak belki de en doğru seçim.
Ben çocuk esirgeme kurumunda büyümüş bir çocuktum. Bir ailem yoktu her zorlukla tek başıma mücadele ettim.
Sabah erken uyanmış ve şirkete gelmiştim toplantı öncesi dosyaları kontrol etmek istiyordum.
Kendi odama girdim ve asitandan dosyaları getirmelerini istemiştim.
Kapı çaldığında başımı bilgisayardan ayırıp.
"Gel" dedim kapı açıldı. Ve içeri Barış beyin asistanı girdi.
" Efendim barış bey sizi odasına çağırıyor" dedi dünkü olay içinmiyidi bilmiyorum.
" Hemen geliyorum" dedim
Asistan çıktıktan sonra bende onun arkasından çıktım.
Barış beyin kapısının önünde durdum. Derin bir nefes alıp kapıyı çaldım içerden " gir " diye bir ses duyunca kapıyı açıp içeriye girdim.
Barış Bey, sert bakışlarını kaldırıp daha da öfkeli bir tonla, "Sizin yaptığınız işin bir önemi yok! Bu, benim projeme bağlı. Ben beğenmiyorsam, bu işin geçerliliği yoktur," dedi. O an içinde bir şeylerin kırıldığını hissettim ama kendimi toparladım. Yıllar boyunca mücadele etmekten ve başarmaktan öğrendiğim bir şey vardı: Kendi doğrularına sahip çıkmak.
"Barış Bey," dedim, yavaşça ama kararlı bir şekilde, "bu proje için gerçekten çok emek verdim. Müşterinin de onayını aldım. Eğer siz beğenmiyorsanız, bunu bize bildirmeniz gerekirdi. Projeyi geliştirir ve sizin istediğiniz hale getiririz, ama bu şekilde çöpe atmak... Bu, adil değil."
O an için ses tonumdaki kararlılığın ona park edildiğini görebiliyordum; bu durumun ikimiz için ne anlama geldiğini derinlerinde hissediyordum. Barış Bey derin bir nefes aldı ve gözlerini benden ayırmadan, "Siz burada çalışıyorsunuz, kurallara uymak zorundasınız. Eğer uymuyorsanız, kapı açıktır," dedi. Soğuk bir ses tonu, ama içimdeki ateşin sönmesine izin vermeyecektim.
"Ben bu kapıdan çıkıp gitmeyi de seçebilirim, Barış Bey," dedim, daha cesur ve kendim olarak. "Ama şimdi bunu yapmayacağım çünkü bu projeye inanıyorum. İşimi iyi yaptığımı biliyorum; bu yüzden herhangi bir yere gitmiyorum."
O an, Barış Bey'in yüzündeki öfke yerini şaşkınlığa bıraktı. Bir an sessizlik oldu; ikimiz de birbirimize baktık. Sonunda, masasına döndü ve düşünmeye başladı. Belki de bu, bana karşı daha az sertleşeceği anlamına geliyordu.
" Peki gidebilirsin" dedi şimdi beni kovdu mu yoksa odadan çık mi dedi anlamadım.
kapıdan çıkıp toplantı odasına girdim herkes toplamıştı. geçip masama oturdum birkaç dakika sonra barış bey gelmiş toplantı başlamıştı...
toplantı bitmiş nasıl bir yol alınacağı konuşulmuş ve dağılmıştık. şirketten çıkıp eve gelmiştim.
masanın üstünde bir SM kartı vardı ve üstünde ise bir not.
" bana bol bol Teşekürler edersin canım arkadaşım o plotonik aşkına yaz burdan " notun altında ise çiğdem yazıyordu.
nasıl anlamıştı ki? çok mu belli etmiştim. eski telefonumu çıkarıp üstüne SM Kartını.
bir kadın olarak bir erkeğe açılmak zordu ve ben bunu yapacaktım ama kim olduğumu bilmeyecekti.
telegonu aldım elime ve Barış beyin numarasını çıkarttım. kim olduğumu asla bilmeyecekti çünkü kim olduğumu bilmiyordu.
siz: cesaretin var mı aşka?
Barış: kimsin?
siz: çarpıyor kalbim bir başka?
barış: tiktok akımı mı bu ne halt yapıyorsun kimsisin?
siz: sende böyle sevsen keşke desen bana yar.
barış: şahsi numaramı nerden buldun?
asla kim olduğumu bilmeyecekti o yüzden rahattım.
siz: buldum işte bir yerden uzun zamandır yazmak istemiştim aslında.
Barış: neden?
siz: sohapet etemek için yorucu hayrtan birazcık uzaklaşmak için
Barış: Yani senin için bir tür kaçış mı bu?
siz: Evet, belki de. Hayat bazen çok yoğun ve zorlu hale gelebiliyor. Biraz nefes almak istiyorum, sadece basit bir sohbet.
Barış: Anlıyorum... Ama bu gizemli konuşmalar beni biraz rahatsız ediyor.
siz: Rahatsız olmana gerek yok, Barış. Benimle yüz yüze gelmediğin için böyle hissediyorsun. Ama benimle gerçek bir bağ kurarsan, belki bu rahatsızlık geçer.
Barış: Belki de haklısın ama insanlar genellikle gizemli birinden korkar. Seni tanımadığım için şu an biraz temkinliyim.
siz: Korkma, ben de korkuyorum. Ama hayat kısa, anı yaşamak gerek. Şu an sadece sohbet edelim, bir arkadaş gibi.
Barış: Bunu yapabilirim ancak gerçek kimliğin konusunda bir şeyler öğrenmem lazım. Seni merak ediyorum.
Sohbetimiz karanlık bir ortama doğru kaymışken içimde birbirini takip eden duygu dalgaları büyüyordu. Barış’ın ilgisi beni cesaretlendirdi ama aynı zamanda daldığım bu bilinmezlik tamamen caydırıcıydı.
siz: Ben de seni merak ediyorum. Ama kimliğimi açıklamak için henüz hazır değilim. Belki zamanla...
Barış: Hmm, bu biraz düşündürücü. Ama tamam, zamanla kim olduğunu öğrenmek için sabredelim.
Böylelikle, sohbetimize devam ettik; bir yanım rahat bir nefes alıyor, diğer yanım da doğru kararı verip veremediğimi sorguluyordu.
Barış: Peki, o zaman bana neyi sevdiğini söyle. Hangi şeyler seni mutlu eder?
siz: Doğayı seviyorum. Ağaçlar, kuşlar, deniz... Her şeyin bir huzur kaynağı olduğunu düşünüyorum. Senin favorilerin neler?
Barış: Ben de doğayı seviyorum ama aynı zamanda kitap okumayı da çok severim. Sözlerin gücü ve hikayelerin derinliği beni etkiliyor.
Sohbetimiz derinleştikçe, içimdeki korkular biraz daha azalıyor ve onun yanı başımda olduğunu düşünmek heyecan verici bir hale geliyordu.
siz: Kitap okuma, çok hoş bir hobi. En son hangi kitabı okudun?
Barış: Son okuduğum kitap "Bülbülü Öldürmek"ti. İçindeki adalet duygusu beni çok etkiledi. Senin favori bir kitabın var mı?
Evet, bunu düşündüğümde aklıma aniden çocukken okuduğum bir kitap geldi; o günlerin belirgin anıları yeniden canlanıyordu.
siz:" şeker portakalı" benim için çok özel bir kitap. Çocukluğumu hatırlatıyor ve aynı zamanda yaşamın anlamını sorgulatıyor.
Barış: Güzel bir seçim. "şeker portakalı" gerçekten derin anlamlar barındıran bir eser.
saatin çok geç saatlerine kadar benimle konuştu garip gelmişti. son mesajından sonra çevrim içi olmamıştı.
artık saat gece yarısına gelmek üzereydi uyumam gerekiyordu yarın kalkıp işe gitmemek için telefonu elimden bırakacağım sırada birinin diğer şahsi telefonumdan beni aradığını duydum ayaklanıp telefonun yanına gidip elime aldım arayan yakın arkadaşım çiğdem di hemen açtım.
" barışbey bir motor yarışçısı!" diyip telefonu üstüme kapattı.
İçimde bir an için donup kaldım. Barış Bey hakkında böyle bir bilgi duymak, hislerimi daha da karıştırmıştı. Onunla yaşadığım bu karmaşık sohbetin üzerindeki örtüyü yarı kaldırmış, belki de kendimi tamamen açığa çıkarma korkusuyla yüz yüze bırakmıştı.
Hızla geri oturdum ve düşüncelerim arasında kaybolmaya başladım. Barış'ın bir motor yarışçısı olduğunu öğrendiğimde aklımda beliren ilk soru, ona hâlâ bir gizem yükleyip yükleyemeyeceğimdi. Bir iş insanı olarak kendisini çok ciddiye alıyor, ancak bir yarışçı olarak hayatının başka bir boyutu olduğunu öğrenmenin beni nasıl etkileyebileceğini düşünüyordum.
Çiğdem’in söylediği sözlerin ardından, içimde bir merak ve belirsizlik dalgası uyandı. "Acaba bu adamın hayatının başka hangi yönleri var?" diye düşündüm.
Geceyi düşünerek geçirmek niyetindeydim ama bir türlü uyuyamadım. Saatler geçtikçe, Barış'la olan konuşmalarım kafamda dönmeye başladı. İkisinin de kurguladığı rollerin ötesinde, birbirimiz için ne ifade ettiğimizi merak ediyordum.
Birinin yanında kendimi kötü hissetmeme neden olacak bir şey yapmış mıydım? Kendi duygularımı gizleyerek, kimliğimi saklayarak nasıl bir ilişki kuruyordum? Aklımda bu sorularla uykuya dalmaya çalışırken sabah ışıkları parlamaya başladı.
Yeni bir güne merhaba derken, peşime düşen bu blokajı aşmak için bugün cesaretimi toplamak ve doğru olanı yapmak zorundaydım. Tekrar ofise vardığımda, Barış ile tekrar yüzleşme ihtimalim aklımı karıştırıyordu. Ama içimde bir cesaret duygusu belirmişti, sanki her şeyin sonunda bir şekilde doğru karar verebileceğimi hissediyordum.
Ofiste herkes işine dalmıştı;
ikinci telefonumu çıkartıp barış beye yazdım.
siz: Dün bazı kuşlar sizin motor yarışçısı olduğunu söyledi.
barış: kimsisin hala söylemedin ve bildiklerini kendine sakla...
bu sözleqarinden sonra ona kırılmıştım benim kim olduğumu zaten bilmiyordu onun hayatına girmem belki de yanlıştı bilmiyorum sadece bilğim onu çok sevdiğim.
Duygularım karmaşık bir hale gelmişti; bir yandan ona duyduğum hayranlık ve çekim, diğer yandan kimliğimi gizlemek zorunda olmanın getirdiği tedirginlik... İçimdeki duygusal karmaşa daha da derinleşiyordu. Belki de bu sır, Barış’ın dünyasına geçebilme umuduna karşılık geliyordu, ancak karşımda yine bir engel vardı: Kendi gerçek kimliğimin ona açıklanması.
"Belki de bu bir hata," diye düşündüm. "Ama başlamak için sadece bir adım atmalıyım."
Tanımadığım biriyle yaşadığım bu ilişki, içsel huzursuzluklarımı gün yüzüne çıkarıyordu. Yavaş yavaş, onu daha yakından tanımadan hissettiğim samimi bağlılık korkutuyordu beni. İçimde bir ses, bu ilişkiyi daha da derinleştirmenin beni zayıf düşürebileceğini fısıldıyordu.
Gözlerim telefonumun ekranına kaydıkça, Barış’a cevap vermek isteği içimde büyüyordu. Kendi kendime bir karar vermeliydim. Evet, belki onu biraz daha tanımalıyım; belki de bu mektup, ona gerçek hislerimi açıklama fırsatı olabilirdi. Ya da belki de buradan geri dönüp bir süre daha gizemli kalmanın en iyisi olduğunu kabul etmeliydim.
Sonunda, içimdeki cesareti toplayarak yanıtı yazmaya başladım:
siz: Biliyorum, hâlâ kim olduğumu söylemedim. Ama bu da bir tür cesaret gösterisi. Gizemli olanı tanımak beni çok etkiliyor. Artık biraz daha açılmayı düşünüyorum.
Barış: Merak ediyorum. Ama dürüst olmalısın. Benimle oynama. Hâlâ beni tanımıyor musun?
Öyle gözüküyordu ki Barış, benim kim olduğumu öğrenmek konusunda kararlıydı. Ve bu, belki de onun güçlü karakterinin bir yansımasıydı. Onun karşısında kendimi savunmak zorundaydım, zira jargonlar içinde kaybolmuş değildim.
siz: Hayatımda tanıdığım gerçek kişilerin yanında kendimi hep gizli tutmaya çalıştım. Ama seninle yaşadığım sohbetler, içimde yarattığın heyecan beni bunun dışında bırakıyor.
Barış: Ciddisin, değil mi? Hayatındaki gizemler beni daha fazla meraklandırıyor. Gerçekten kim olduğumu öğrenmek için sabırsızlanıyorum.
Onun bu saatten sonra yanıma yaklaşmaya çalıştığını anlamam zor olmuyordu. Ama yine de içimde kalbimin çarpması bazen mantığımı geçiyordu. “Belki de bu sadece kendi içsel korkularım ve geçmişimle yüzleşmemdir,” diye düşündüm.
Biraz zaman geçtikten sonra içimdeki kararlılık yeniden oluşmaya başladı. Artık bir adım atmalıydım. Kendimle barışıklık sağlayacak olan yalnızca cesaretle geldiğimi bildiğim o gerçeği açıklamaktı.
Hızla telefonuma yazdım:
siz: Ben bir çocuk esirgeme kurumunda büyüdüm ve asla kendimi tam anlamıyla gösterebildiğimi düşünmüyorum. Bu yüzden burada seni tanımakta, hissetmekte zorlanıyorum.
Barış: Bu oldukça güçlü bir ifade. Ama sen hiç yalnız kalmadın sanırım. Bunu aşmanın bir yolunu bulmalısın. Ben buradayım, seninle konuşmak için.
Onun yanıtı beni derinden etkiledi. Belki de Barış, hislerimi anlamış ve benimle duygusal bir bağ kurmaya istekliydi. Yaşadığım zayıflıkları paylaşmanın, onun gözünde beni daha güçlü kılmasını sağladığını hissettim.
Geçen zaman, içimde büyük bir huzur oluşturmuştu. Barış’la aramızda gelişen bu iletişim, sırlarımı paylaşmama ortam sağlarken aynı zamanda onu tanıma isteğimi de artırıyordu.
Bir süre sessiz kaldıktan sonra, yeni bir mesaj yazmaya karar verdim:
siz: Belki de birbirimizi tanımamız için birbirimizin yaşamına daha yakın olmalıyız. Bir gün bir kafede buluşup yüz yüze gelmek harika olabilir. Ne dersin?
Barış: Bu harika bir fikir! Yüz yüze gelmek, daha önceki çocukluk ve gizemli sohbetlerden sonra beni daha da fazla heyecanlandırıyor.
O an içimde duygusal bir kıvılcımın ateşlendiğini hissettim. İşte bu andan itibaren, Barış ile aramızda yeni bir bağ oluşmaya başlıyordu. Ama unutulmaması gereken; her düğümün, hayatımızda karşılaştığımız zorlukları ve sevinçleri barındırdığıydı. Karşılaştığım her engel, bana hayatı daha derin bir şekilde deneyimleme fırsatı sunuyordu. Hayatımda beliren bu yeni yolculuğun getirdiği heyecan, kendimi daha cesur bir şekilde ifade etmemi sağlıyordu.
Tek bir gerçek vardı o da geçmiş...
Grsz gençler... |
0% |