Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@dolunay_061722

Önceki bölümden.

Asil ile önden gidiyorduk diğerleri bizi takip ediyordu.

Çok çabuk ayrılmıştık ordan onları görmüştüm.

Bu ilk defa bu kadar yoğun duygular hissediyordum ne hissettiğimi bilmiyordum özlem, kırgınlık her ikisini de birden hissediyordum bir yanım özlem ile yanarken bir yanım kırgındı bir yanım beni unutup hayatlarına devam etmelerinin acısı vardı.

Ben onlardan koptuğum günden beri hiç mutlu olmamıştım ama onlar çok mutlu gözüküyordu.

Belki de karşılarına çıkmamalıydım. Ağlamak istiyorum saatlerce günlerce sadece onlara.

Malikaneye geldik yeni fark ediyordum sağ tarafta W. malikanesi yazıyordu.

Malikane'nin kapıları açıldı kapının önünde durdu araçlar kapımızı iki koruma açtı arabalardan indik malikane'ye doğru yol alırken yeni araçlar geldi bunlar ne korumaların arabalarıydı ne de tanıdıktı.

Asil yanıma geldi kollarımız çarpışıyordu.

Araçlara arkadan korumlar akın etti. Orada ki aracın kapıları açıldı.

Fırat. Ve selim.

&

Hayatım hapis ve hapis sonrası ikiye ayrılacaktı bunu hissediyordum.

Geçmiş nasıl olur bilmiyorum ama geleceğe kendim yön vermek istiyordum.

Bazen isteğimiz şeyler olamazdı hayal kırıklığı ile yaşardık. Kim ne zaman affederim bilmiyorum ama eğer bir gün affetmeyi seçersem yaşayacaklarımı hiçe saymış olurdum.

Şimdi tam karşımdaydalar.

"Karalı adamlarını al ve malikabemden çık!" Asil'in sesi beni irkitti.

Fırat " Buraya senin için gelemedim Asil kardeşim için geldim !"

Gözlerim selimin karalarına gitti onun gözleri dolmuştu.

Özlemek bu kadar zor olman bir duyguydu!

Onbeş yılın hasreti vardı bende sağ gözümden yaşlar aktı yutkunmadım.

Fırat " kardeşim " o kadar içten söylemişti ki koşup kollarına atlamak istiyordum.

" Ne kardeşi be! Ne kardeşi! Kardeş kardeşi ne zaman terk eder söylesene!" Sesim o kadar acı ve yüksekti.

Onlara çok kırgınım kırgınlığım bile param parça.

Sinan " abla bir dinlesen bizi !" Başımı iki yana saladım.

" 15 yıl Sinan onbeş yıl her gün sizi bekledim hergün her Allah'ın günü lan her Allah'ın günü neredeydiniz aklımıza bile gelmemişim" gözlerimden yaşlar aktı.

Fırat " beni bir dinle iris beni dinle güzelim hiç bir şey sandığın gibi değil"

Gözlerimdeki yaşı sildim. " Neredeydin fırat hı ben hapiste çürürken sen neredeydin? Ben soklarda uyurken sen neredeydin? Beni bırakıp gittiniz lan siz ben sizi soklarda ağlaya ağlaya ararken sen neredeydin? Abi olacaktın lan bana abi bu mu lan bu mu? Ne çok aradım sizi ben ölürken sen neredeydin Fırat? Yoktunuz şimdi geçmiş karışma kardeşim diyorsun onbeş yıl boyunca sizin gelmenizi bekledim her görüş günü de herkesten önce kalkar hazırlanırdım akşama kadar sizi beklerdim." Başımı iki yana saladım

" Şimdi karşıma geçip kardeşim deme ya sen selim tanıyamadın lan beni saçlarında uyuduğun kişiyi tanıyamadın bakıyorum çok mutlusunuz " boğazım düğümlendi " Allah mutlusunuzu daim ettsin yüzünüz hiç solmasın onbeş yıldır hep bunu diledim. " konuşmadım bir yanım onlara özlemle doluyken diğer yanım hep kırık dökük.

Fırat öylece durmuş bana bakıyordu ne diyeceğini bilmiyordu.

Fırat " bilmiyordum. Bilmiyordum iris! Bilmiyordum çiçeğim! Çok aradım lan bütün dünyada aradım lan seni her yerde her bülten de ama yoktun bütün mezarlıkların arşivine baktım lan !" Sesi ağlamaklı çıkıyordu. Beni öldürüp toprağa gömüşlerdi. Beni aramışlardı mezarda.

 

" Sadece doğum günüm diye çiçek almak istedim geldim yoktunuz belki beni aramak için çıktınız sandım soklarda aradım lan sizi kayboldum geri dönemem gerekirdi döndüm ama yoktunuz beni bırakıp gittiniz, on yaşımdaydım" gözlerindeki yaş durmuyordu. Fırat bana doğru adım attı beni alıp göğsüne sardı " özür dilerim yanın da olmadığım için özür dilerim kardeşim " göğsüne vurdum zorla yaptığım yumruklarımı. Artık bir psikolojik çöküş yaşamıştım.

 

" Ben senin Kardeşin falan değilim kardeşin öldü anlıyormusun beni " Fırat kafasını iki yana salladı.

 

Selim koşarak bana sarıldı. Kokumu içine çekti. Burnumun direği sızladı. Ben o masum iris değildim.

 

Selim " İris senden sonra hiç uyumadım ki rahat hep senin kokunu aradım sen benim annem gibiydin sen benim canımdın seni hiç bırakmadık."

 

" Selim gidin burdan " dedim pürüzsüz Sesimle

Fırat " olmaz ben kardeşimi yeni buldum asla gitmem" Asil'e baktı

 

" Evime mi girmek istiyorsun kararlı " dedi asil

 

" Hayır " dedi firat yutkundu. " İris bizimle gel kardeşim, hep hayalinizdeki o eve gidelim senin için yaptım küçükken kurduğumuz hayallerde ki evi kurdum sana gel gidelim evinize " bir çocuğu ikna eder gibi konuşuyordu çaresizdi bunu görebiliyordum.

 

" Ben bir yere gelmiyorum sizde çekin gidin sadece beni güçsüz gösteriyorsunuz" dedim onlar benim zaffım dı onları beklemenin bedelini çok acı bir şekilde ödemiştim.

 

" İris benimle gel konuşalım herşeyi anlatacam sana " Fırat'ın mavileri yalvarır gibiydi.

 

" Gel çiçeğim gidelim burdan " dedi o çiçek çoktan soldu. Çiçekler masumdu ve ben masum o küçük çiçek değilim.

 

" Bu adamla burda kalmazsın ! Anlamıyormusun seni bana karşı kullanacak!" Dedi öfkeli bir şekilde başımı olumsuz anlamada iki yana salladım.

 

" Gelmem affedemem, affedemem hiç bir şey olmamış gibi gelmem." Gözlerim doldu yaşlarımı göz pınarlarımda tuttum.

 

" Yürü selim gidiyoruz bizi istemiyor bu zamana kadar yas tuttuğumuz kardeşimiz bizi istemiyor o burda daha mutlu" yutkunmadım konuşmak istedim ama yapamadım sesim çıkmadı bütün umutlarım gözümdeki yaş ile toprağı buldu toprak göz yaşımda kurudu fırat'ın mavileri beni ve yanımda duran Asil arasında gitti geldi.

 

" O çoktan bir tercihte bulunmuş" dedi yüreğim ağzımda atıyordu. Göz yaşlarım bana ihanet ediyordu ilk defa bu denli göz yaşı döktüm,ilk defa bu kadar özledim, ilk defa bu kadar kırıldım, ilk defa bu kadar acı yaşadım.

 

Çaresiz bıraktılar umutlarımı.

 

Şimdi tam anlamıyla yanlızım umutlarım beni terk etti.

Kırgınlığım özleme ağır bastı. Öylece kalakaldım.

 

Selim yanımda durmuş gözleri benim üstümdeydi.

 

" Sen git abi ben burda ablamala kalacam onun kokusuyla uyumaya ihtiyacım var. Fırat benim ona ihtiyacım var."

 

Gözlerim Selim'i buldu. O ise Fırat'a bakıyordu.

 

" Saçmalama selim burda bu adamla kalamazsın bilmiyormusun düşmanlığımızı burda kalmazsın!"

 

Şimdi anladım Asil'in beni nişanlısı olarak neden tanıştırdığını. Neden düşmanlardı?

 

Asil beni kendine çekti kendimi sıktım dokunmalardan hoşlanmazdım.

 

" Sevgili nişanlım'ın yakını olarak burda kalabilir tabi ki de" asil'e baktım yüzünde büyük bir sırrıtış vardı.

 

Fırat'ın gözlerinde öfke " nişanlın fln değil! Olması için ilk önce onu benden istemen gerek " dedi ciddiydi beni gelip fırat'an isteyecekmiydi? Hayır.

 

" Çok hayal kuruyorsun karalı " dedi asil.

 

Ne ben Asil' i seviyordum ne de Asil beni. Beni sadece fırat' a karşı kullandı.

 

" Yürü selim dedim !" Fırat'ın bu denli öfkeli olması Selim'in benim yanımda ola isteğineydi.

 

" Gelmiyecem abi burda iris ile kalacağım" dedi

 

Fırat " ne halat edeceksin burda seni yanına mi alacak baksana bize düşman kesilmiş bizi istemeyen biriyle mi kalacaksın selim sen onun kokusuna alıştın diye ben her gece seni zorla uyutmadım mı ? Narkoz vererek uyutmadım mı? Biz ona göz yaşı beraber dökmedik mi ? Onun hayallerini gerçekleştirmek için onca eziyet çekmedik mi? Şimdi o seni istemiyor, bizi istemiyor oğlum istemiyor!" Öfke patlaması yaşıyordu dizlerinin üstüne çöktü. Selim bensiz uyuyamıyormuş kalbim'e bir ağırlık çöktü .

 

" İstemiyor lan bizi istemiyor mavi'sini , kara'sını istemiyor " Fırat ağlıyordu. Hemde düşmanın karşısında dizlerinin üstüne çökmüş başı öne eğmiş ağlıyordu.

Önüne çöktüm ellerimi yüzüne götürdüm. Gözlerine baktım.

 

Kıyamadım.

 

" Özür dilerim" dedi kafasını göğsüme çektim.

" Benim için ev mi yaptın büyük kocaman dimi ? Gidelim mi evimize çok merak ediyorum " dedim başını göğsünden kaldırdı.

 

" Gelecek misin?" Dedi

 

" Geleceğim hem eskisi gibi üçümüz birden uyuyacakmıyız?" Küçük çocukla konuşur gibi konuşuyordum. Başını olumlu anlamda salladı.

 

Asil " iris tehlikeli" dedi

 

" Kendimi koruyabilirim!" Dedim ayağa kalktım Fırat'ın ellerini tuttum ve onu da kaldırdım.

Selim bize doğru geldi.

 

Fırat ve Selim'in indirdiği arabaya bindik.

 

W malikanesinden altı koruma aracı ile ayrıldık Fırat sağ tarafta yanıma oturmuş Selim ise sol tarafımdaydı. Öfkemi kırgınlığımı bir kenara bırakmıştım. Şu an zamanı değil di.

Ne onları affetmiş ne de kırgınlığım geçmişti.

 

Onca yıl onları bekledim acı çektim onları bekledim bir kurtuluşum olmayacağını bile bile onları bekledim.

 

Gelmişlerdi.

 

Selim başını omzuna yaslamış öylece duruyordu.

Fırat'ın gözleri sürekli üstümdeydi sanki bir dakikalığına ayırırsa kayıp olacağım.

 

Yarım sattın sonunda bir malikane'nin önünde durmuştuk.

 

" Selim kalk lan kızın omzunu çürüttün" dedi fırat

Selim mayışmış gözleriyle fırat'a baktı.

Fırat kapıyı açıp indik. Geldiğimiz malikane'ye baktım sağ tarafta isris çiçeği altında ise iris malikanesi yazıyordu. Yutkundum.

 

__

 

" Fırat eğer bir gün çok zengin olursak kocaman bir evimiz olsun dışı senin gözlerin gibi mavi olsun kocaman bir yatak da olsun üçümüz hep beraber uyuruz" Fırat'ın huzurlu bakışları rahatlatıyordu beni.

 

" Başka neler olsun " dedi Fırat.

 

" Her oda farklı şeylerle dolu olsun sıkıldıkça oraları kullanırız mesela şarkı söylemek için bir oda olsun, sen futbol çok seviyorsun öyle bir oda daha olsun , bahçede kocaman bir havuz olsun , sonra hmmm fırat selim büyünce de hep böyle saçlarımda mı uyuyacak?" Selim'in iris'in saçlarının kokusunda uyurdu Fırat gülerek.

 

" Galiba evet kokun onu mutlu ediyor " selim iris'in uzun saçlarını burnuna götürüp uyuyakalmıştı.

 

" Fırat müdüre hanım beni hiç sevmiyor o kimseyi sevmiyor biliyorum ama artık sırtım çok ağrıyor bodrum da çok karanlık" Fırat iç çekti.

 

" Biliyorum çiçeğim sen her defasında başkaların suçunu üstleniyorsun seni kurtaramayorum"

 

__

 

Kocaman malikane'ye bakıyordum dışı mavi olan ama Fırat'ın gözleri değildi malikane'ye girdik dış kapısı siyahtı. Eşikten adım attım ferah bir giriş karşıladı yukarıya çıkan merdivenler, merdivenlerde olan fotoğraflar sadece selim ve fırat vardı merdiveni başında durmuş fotoğraflara baktım sonra evi inecelemeye başladım girişteki büyük bir salon vardı çok açık aydınlık bir yerdi salondan bahçeye çıkılabilir, içerisi fazla ferah ve aydınlıktı eşyaların bazıları kılasik eve farklı bir hava katıyordu amarikan modern bir mutfaklı salon yukarı çıkan merdivenlere yöneldim merdivenlerde fotoğraflar ve tablolar vardı bir tablo dikkatini çekti. Önünde durup küçük kız çocuğuna baktım o bendim fotoğrafım burdaydı bu evde bir yerim vardı ben olmadığım halde içim burkuldu küçük kız tavşan dişleriyle ekrana gülüyordu kahveleri kısılmış minik elbisesi rüzgarda uçuşuyordu o ise bütün mutluluğu ile gülümsüyordu.

 

Merdivenlerden çıktım üç farklı oda çıktı karşıma beyaz olan kapıya yöneldim kapının kolunu aşağıya çektim ve kapıyı açtım. Büyük bir yatak vardı burası beraber uyuruz diye Fırat'ın yaptığı oda içerisi fazla ferah ve sıcaktı odadan çıktım alt kata indim diğer odalara bakmak istemiyordum.

 

Fırat ve selim oturmuş olanları düşünüyorlardı galiba gidip karşılarına oturdum onlara kırgınım beni neden bıraktıkları neden hiç arayıp bulamadıklarını onların yüzüne haykırmak istiyordum herşeyi ama yapamıyordum çünkü onlara olan sevgim ağır basıyordu herşeyin bir zamanı vardı bizim de ne onlar beni tanımıyorlar daha .

 

" Bugün bir şey konuşmak istemiyorum bana bir kaç parça kıyafet verirmisiniz uyumak istiyorum" hayır yüzleşmek istemiyordum .

 

Buraya Fırat'ın yıkılışı yüzünden geldim kıyamadım onu o halde görmeye yüreğim dayanmadı o kadar çaresiz aciz bir haldeydi kayıtsız sesiz acımasız olmazdım.

 

İnsan istesemesede bazen affetmek zorunda kalır.

 

Ama eğer bunca zorluğu yok sayarsam o zaman bir hiç olurdum. Ben de onlarla mutlu olmak isterdim ama bu çok zordu herşeye rağmen affetmek çok zor bir duygu affedemem hayır bunu yapmazdım.

 

" Ben sana birkaç parça getireyim" dedi ve ayrıldı salondan .

 

Öylece kaldım orda kendimi yabancı hissediyordum etrafa bakıyor oyalanıyordum.

 

Ne kadar oyalandığımı bilmiyorum Fırat merdivenlerdeki ayak seslerine orya doğru döndüm.

 

" Beyaz kapılı odaya bıratım orda duş alabilirsin" başımı Fırat'a olumlu şekilde salladım.

 

Merdivelenlerden bir kaç basamak çıkıp Fırat ve selime döndüm.

 

" Yarım saat sonra sizde gelin olur mu? " Fırat'ın yüzünde tebessüm oluştu. Arkamı dönüp merdivenlerden çıkmaya başladım küçük kızın portresine baktım yüzümde bir tebessüm oldu ne acı ne başka bir şey derin bir nefeste aldım.

 

Sen büyük bir canavara dönüştün küçük bunu sen istemedin biliyorum sen sadece seni sevsinler istedin.

 

Ama olmadı kücük.

 

Odaya girip yatağın üstündeki kıyafetleri de alıp duşa girdim soğuk su üzerime yağarken kenimi rahat hissediyordum ellerim kandı heryerimde kan vardı kanın tadını biliyordum.

 

Duştan çıkıp banyodaki aynadan sırtıma baktım ne çok yara ağlamak yasak ve sen yasakları çiğnedin iris ceza iris ,ceza...

 

Hemen kıyafetlerimi giyindim yüzümdeki makyajı zor çıkmıştı. Derin nefes alıp duştan çıktım.

 

" Çıplaksan hemen içeri geri gir!"

 

Selim ve Fırat odaya girmiş selim yatağın bir ucunda Fırat ise diğer ucunda uzanmış ikisi de gözlerini kapatmış.

 

" Bak kardeşimsin ama çıplak fln görmek istemiyorum o Asil hele hiç görmeyecek!" Fırat'ın sinirli çıkan sesine kahkaha attım.

 

" Asil çoktan gördü hatta müjde hamileyim!" Fırat ve selim aynı anda " ne ?" Dediklerinde tekrar kahkaha attım.

 

İkisi gözlerini açmış şaşkın bir şekilde bana bakıyorlardı.

 

" Şaka yaptım abartmayın" dedim ikisinin arasına çekinerek girdim onlar ben duştayken üstlerini değiştirip gelip yatağa girmişlerdi.

 

" İris neden hapse girdin?" Dedi Fırat.

 

" Ben" derin nefes aldım.

 

" Ben birini öldürdüm" dedim.

 

" Neden birini öldürdün abla?" Selime baktım kara gözlerine sustum bunu onlara söylemem.

 

" Boşverin neden hapse girdiğimi dediğim gibi birini öldürdüm" dedim bu konuları konusmkala istemiyordum onların suçlu hissetmesini istemiyordum ama bilmiyorum. Hapse girmem birini öldürmem onları için normaldi çünkü onlar da bunu yaptılar ama tek farkla hapis yatmadılar hergün farklı eziyetler çekmediler.

 

" İris biz seni çok aradık " dedi selim.

 

" O gün gece çiçek gördün kışın ortasında açana bir çiçek almak için çıktın sonra arabalar geldi Fırat abimin teyzesi yaşıyormuş" dedi sustu gerisini Fırat'ın anlatmasını istiyordu.

 

" Bizi alıp teyzemin yanına götüreceklerdi çok az zamanı kalmıştı ölüm döşeğindeymiş selim de hastaydı gittik seni Almaları için adamlar gönderdi bir kaç saat sonra ama kimse yokmuş o gece bütün sokaklara bakıldı ama yoktun.

 

Sabaha karşı teyzemin öldü. Onun cenazesinden çıkıp seni aradım saatlerce sonra harbe eve geldim herkes oradaydı polislerin sağlık ekipleri teyzenin biri ' yazık bu kıza daha küçücük ölmüş' dedi bütün dünyam durdu koştum bağırdım çağırdım göstermediler içeri girdim yüzünü kapatıyorlardı saçları senin saçların gibiydi. Hemen biraz yanında çiçek vardı iris sen sandım"

 

Gözleri doldu benim yüzümde mimik oynamıyordu.

 

" Sonra cenazeyi bulmalarını istedim bulamadılar bütün ölü kayıtlarına baktım yoktun her mezar taşını tek tek kontrol ettim iris ama yoktun " sesi ağlamaklı çıkıyordu.

 

' Her mezar taşını tek tek kontrol ettim iris' Fırat'ın bu sözleri kafamda binlerce kez tekrarlandı.

 

" Onlarla gitmeye mecburdum küçük kardeşimiz hastaydı. Daha çocuktuk ailemden biri varmış yaşıyordu görmek istedim ve gittim iris gittiğim için pişmanlık duymuyorum ama belki seni almam gerekirdi sadece seni alamadığım için pişmanlık duyuyordum." Dedi.

 

Devam etmedim o da konuşmadı. Selim yanıma sokuldu ve saçlarıma dokundu ona göre saçlarım kısaydı yüzündeki memnuniyetsiz ifadesi vardı.

 

" Saçlarını kısa " dedi birazını eline aldı ve öptü.

 

Uykuya dalması beş dakika sürmüştü.

 

Yavaştan Fırat da uykuya dalıyordu benim bu gece işim vardı. Fırat'ın uyumasını bekledim gece üç olmuştu ve Fırat sonunda uyumuştu.

Yataktan sessizce çıktım bu gece acı yok , haykırış yok, sadece boğulacak. Buna kendim bile inamıyordum.

 

__

 

Televizyonda duyduğum muhabir sesi herşey başlıyor dedirtiyordu bana . "Ünlü iş adamı Kenan Kala dün akşam yalısında ölü bulundu. Polisler olay yeri incelemelerinde bunun bir cinayet olduğunu açıklandı." Sabaha karşı gelmiş yukarı çıkmadan Fırat ve selime kahvaltı hazırlamıştım.

 

"Ünlü iş adamı kala geçen günlerde Asil Barbaros ile anlaşma imzalamasıyla gündeme gelmişti dün gece yarısı banyoda ölü bulundu elleri ve ayakları bağlı küvette atılmış boğulmuş sabaha karşı evin hizmetleri evi su bastığını fark edip kaynağını aramaya odaya girdiklerinde Kenan kalan'ın cesediyle karşılaştılar."

 

Sonrasını duymama gerek yoktu. Suçluyu arıyorlardı falan Selim ve Fırat'ın ayak sesleri gelmeye başlamıştı.

 

Şu an fırat ve benim aramada on adım vardı arkamada olduğunu biliyordum sakatlıkları doğarken Fırat beni izliyordu.

 

" Bence izlemeyi bırak da sakatlıkları götür."

 

" Seni izlediğimi nerden anladın" dedi.

 

Gülümsedim diyemedim ki arkamdan alacağım her darbe için eğitildim. Diyemezdim ki arkamdan kırbanclandım.

 

" Gördüm" dedim sakince sorgulmadı.

 

Fazla düşünmeden yanıma gelip sakatlıkları aldı ve masaya koydu.

 

Televizyondan yankılanan muhabirin sesiyle donup kaldım.

 

" Kenan kala cinayetinde son dakika! Kenan beyin evinde yapılan olay yeri inceleme ekipleri birer kayıt buldular şimdi hep beraber bu kayıtları izleyelim "

 

Oda da bir gizli kamera varmış Allah kahretsin!

 

Görüntülerde ben ama kimse bilmiyor benim olduğumu yüzümde siy

ah bir maske ama bayan olduğu çok açık ve net.

 

Kısa bir görüntü kenanın dilini kesiyordum ve onun acı çığlıkları.

 

" Görüntülerde değişik ve vahşice işkence edilmiş sonra da boğmuş tüm Türkiye'nin de merak ettiği soru bu kadın kim? Neden kalay'ı neden öldürdü?"

 

Bu kadın kim ?

Loading...
0%