Yeni Üyelik
5.
Bölüm

4. Bölüm

@dolunay_061722

İyi okumalar. Yıldız' a basıp oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

 

{{

 

Kimim ben?

 

İris Kayra sen kimsin ?

 

İris sen bu karanlık Dünya'nın tek liderisin.

 

Peki başka nesin sen iris?

 

Bir annenin hiç sevimemiş kızı.

 

Başka?

 

Terk edilmiş biri.

 

Başka?

 

Katil, acımasız, olamayan bir insandan alınması gereken bir intikam salağı , ben buyum.

 

Sen bumusun iris?

 

" İris iyimisin?" Düşüncelerimden kurtuldum. Fırata döndüm.

 

" İyim " dedim yalandı. Hiç iyi olmamıştım iyi olmam için zamana veya birine ihtiyacım vardı zaman bunca yıl işe yaramıştı benim birine ihtiyacım vardı ve o kişi hiç gelmeyecek.

 

" Abi bu Kenanı kim öldürdü?" Dedi selim hiç bilmiyordu ki o gece bıraktığı kız yapmıştı bunları başucunda bir katile yatıyordu.

 

" Kim öldürdü bilmiyorum ama bir kadın ,kim bilir kimin kuyruğuna bastı." Dedi Fırat masaya hep beraber geçmiştik. Masadaki sessizliği bozdum.

 

"Sen ve Asil neden düşmansınız?" Dedim masada bozduğum sessizlik tekrar esir aldı bizi. Fırat gözlerime baktı derin bir iç çekti ve dudakları oynadı.

 

" W diye bir örgüt var bunun lideri Asil geçen günki davet o W örgütünün bir kaynaşma günüydü teyzem bir W örgüt üyesiydi üyelerin birer belleği olur ve bu bellek W yani örgüttür her üyede olmaz sadece dört bellek vardı biri teyzemindi teyzem öldüğü zaman otomatik olarak bana geçmesi gerekirdi ama olmadı çünkü bellek çalındı Asil benim aldığımı düşündü. Ama diğer belleklerde ortadan kayboldu biri onları aldı hiç bulmadılar Asil benim aldığımı düşünüp benimle düşman olmayanı seçti o gün bu gündür düşmanın işte " dedi Fırat dört bellek ve düşmanlık.

 

" Bunlar düşman olacaz diye varlık yarışına girdiler sürekli gemi batırıp,uçak yakıp bina veya tırları patlattıyorlar geçen Asil yüz on katlı bina yaptı diye o gidip yüz onbeş katı yaptı" Sinan söylediği ile kahkahalar attı.

 

" Anladım. Belleklerin birer sahibi var mı?" Ne kadar bilgi tekrarı o kadar iyi.

 

" Hayır teyzemden sonra bellekler bütün sahiplerini terk etti çalışmadıklar onları toplayıp incelemeye aldılar ama çalındı bellekler bir araya gelince birer anahtar oluyor neyin anahtarı kimse bilmiyor şimdiki lider bile bilmiyor." Dört bellek bir anahtarı ediyor anahtarlar neyi açıyor bilinmiyor.

 

" Yemekten sonra beni W malikanesine bırakırmısınız? " Dedim hoşnut değillerdi ama benim başka planlarım vardı. Fırat başını olumlu anlamada salladı.

 

Kahvaltı etmiş malikaneden ayrılmıştık şu an W malikane'nin önünde araçlarda duruyorduk Fırat ve selim bu işten hoşnut değillerdi ama bu benim umrumda değildi.

 

" İris yine geleceksin dimi " selime sarıldım. Aracın açılan kapılarından çıktım arkamdan Fırat da indi.

 

" Senin gelmene gerek yok " dedim sakince.

 

" Gelmeyeceğim bana sarılmayı unuttun " dedi yüzüme saldıran şaşkınlık ifadesine dudaklarını yukarı doğru Kıvrıldı.

 

Hiç beklemediğim anda beni kendine çekip sarıldı.

Saçlarımın uçlarını öptü.

 

" Hiç hoşuma gitmiyor seni burda bırakmak dikkatli ol kardeşim" dedi kafamı Fırat'ın göğsünde çıkarttım ve Fırat'ın gözlerine baktım kafamı ölümlü anlamada salladım.

 

" Beni yenecek kişi daha doğmadı" dedim bu konuda idealıyım. Ama Asil o benden iyi olamazdı.

 

" En küçük bir şeyde beni ara tamma mı?" Dedi elime bir Kart tutuşturdu. Anlımdan öpüp araca geri döndü. Bende arkamı onlara verip W malikanesine geriş yaptım.

 

Biliyordum ki ben burda değilken bütün eşyalarımı kontrol edeceklerini inceleyeceklerini ama hiç bir şey bulamayacak olmaları beni birazda olsa mutlu ediyordu.

 

Kapıyı çaldım genç bir bayan açtı sarı saçları yeşil gözleri beyaz teni çok dikkat çeken fiziği vardı.

İris kapıyı bir affet açtı. Gerçekten de öyleydi.

 

" Kime bakmıştınız" dedi güzel ve zarif kadın.

 

" Ben buralarda hatta üst katta kalıyorum birde birtane nişanlım vardı adı bir dakika aklıma gelicek Ali mi? Haaaa bak sen ya Asil,Asil nişanlım olurdu kendileri" dedi. Ve kahkaha atarak kadını kenara itip içeriye girdim direkt salona girdim Asil yarı çıplak oturuyordu elimde de viski onu gözlerimle yiyebilirim çünkü çok yakışıklı Allah özne bezene yaratmış resmen.

 

Gözleri beni buldu " iris hoş geldin " dedi sesi soğuktu.

" Hoşbulduk ama şey ben kapıdaki bayanı biraz sinirlendirdim galiba " dedim ve bir kahkaha attım onun gözleri dudukalarıma kaydı dudaklarımı birleştirdim.

 

Kabul ediyorum insanları sinir etmeyi çok severim onlara karşı hep güler şakacı biriydim belki kimse sizin dertlerinizi önemsemez.

 

" Beni süzmek dışında bir şey yapcakmısın?" Çapkın bir edayla dudakları yukarıya Kıvrıldı.

 

" Benim işim olmaz kapıdaki bayan devam etsin" dedim ayağa kalktım.

 

" O benim arkadaşım!" Dedi sesi de hafif bir kızgınlık vardı.

 

" Arkadaşın diye yatağına mı almıyorsun yazık kıza " dedim Asil bir anda ayağa fırladı.

 

" Ordan bakınca arkadaşlarımla yatan birine mi benziyorum" dedi dişlerinin arasından öfkesini içinde hapis olmuş kurtulmaya çalışıyordu.

 

" Evet " dedim Asil değime şaşırmış ama istifini bozmamıştı.

 

" Yani yarı çıplak kız arkadaş evde tek yani ordan bakınca öyle ayrıca çekil dibime kadar girmişsin " dedim ve ondan uzaklaştım.

 

" Bu ne cüret!" Sesi soğuk ve sertti. Kolumdan tutup beni kendisine çekti göz bebeklerine baktım sadece öfke vardı. Belki dafa fazla şey ama bana gösterdiği tek şey öfke.

 

" Siktiğimin mesafesini koru diyorum sana! " kolumu ondan çektim ve uzaklaştım.

Arkamda beni izleyen birisi vardı başımı çevirip ona baktım adını bilmediğim kız bana bakıyordu.

 

" Bir daha Asil Barbaros bana bu denli sesini yükseltirken iki kere düşün çünkü üçüncüsünde o sesini ben keserim" dedim ve arkamı ona verip yukarı çıktım arakamadan sinir kirizleri geçiriyor olmalı.

 

Odaya çıktım hiç açmadığım çantamı açtım tam da düşündüğüm gibiydi çantamı katılmışlardı mektupları ve kitap olan bilgisayarımı banyoda klorset'in arkasındaki boşluğa koymuştum onu bulmaları mümkün değildi.

 

Küçük bilgisayarı ve mektupları çıkarttım. Küçük bilgisayarı açıp birkaç belgeye baktım gözüme babamın türküsü takıldı her sene oniki Aralık'ta söylerdim bu sene söylemedim yarın on beş Aralık kesinlikle söylemem gerekiyor.

 

Belgelere baktım Altuğ müdürün bana bıraktığı mesajlar gizliydi bazı harfleri bilerek yanlış yazardı yazım yanlışı değildi a yamuk olur b kısa gibi tek bir şey söylemişti mesajlarda.

 

' dikkatli ol gece karanlığa büründüğünde sen ortaya çıkacaksın biliyorum ki acele edeceksin ama dikkatli ol'

 

Aklım fikrim toprak olmuştu. Ne kendimi korumak ne de birşeylere katlanmak istiyordum banyodan çıktım dışarda kâr yağıyordu aşağı kata indim çok susamıştım.

 

Merdivenlerden inmeye başladım.

 

" Kim yapmış olabilir bunu üyeleri nerden tanıyor abi nasıl mesaj gönderir?" Arslan ve Asil konuşuyordu.

 

" Bilmiyorum ama büyük bir oyun içine çekiliyoruz gibi,kim bu mesajları gönderiyse belleklerle bir bağlantısı olabilir." Dedi asil.

 

" Abi üyelere haber verdim bu gece W'in toplantı yerinde olacaklar" sessizlik oldu.

 

" Mesajda çok idealı açık açık ben sizin efendinizim diyor kim bu ve bellekler neden onda yada gerçekten onda mı?" Tekrar sessizlik hâkimiyet sürdü. Merdivenlerden inmeye başladım.

 

Asil ve Arslan'ın olduğu tarafa bakmadan mutfağa ilerledim bir kaç bardak su içtim.Salona doğru gittim

Asil'e baktım sakindi herkes sakindi.

 

Asil, Arslan'a baktı kaş göz hareketi yaptı Arslan anlamadı ne dediğini " çıksak mı diyorum kara" dedi Asil. Arslan hemen ayağa kalktı başını aşağı yukarı salladı onlar çıkıp gittiler satt 15.50 idi benimde gece için hazırlanmam gerekiyordu değil mi onlar kapıdan çıkarken bende merdivenlere yöneldim yukarı odaya geçtim giyinme odasına geçtim siyah bir elbise buldum sırt dekolteli ince bir askılık önünde aynı şekilde derin bir dekoltesi vardı elbisenin bacağında ise aynı şekilde uzanan bir dekoltesi vardı.

 

Siyah bol dekolteli elbiseyi giydikten sonra makyaj için makyaj masasına oturdum ve çok abartılı olmayan bir makyaj yaptım vişne çürüğü rujumu dudaklarıma sürdüm. Elbise bedenimi çok güzle bir şekilde sarıyordu siyah topuklu ayakkabılari giyindim saat 17.46 geçiyordu taksiyi çağırdım ve dışarı çıktım. Etrafta bircak korumak dışında kimse yoktu kapının önüne gelince taksi de gelip durmuştu.

 

Taksiyle binmiş gideceği yeri söylemiştim şu an tam W'in olan bir mekanın önünde duruyordum. Soğuk hava vücuduma hücum ederken kendimi daha iyi hissediyordum.

 

Omuzlarımı dikleştirdim ve yürümeye başladım restoran kapalı değildi büyük ihtimalle alt katta bir yerde olacaktır toplantı. Restorana girdim etrafı aradım alt kata inen merdivenlerde iki koruma vardı. Asil'in adamları oraya doğru yürüdüm. " İris hanım buraya giremesiniz" iki iri koruma halederdim ama herşey istediğim gibi olmazdı.

 

" Beni Asil çağırdı yoksa ben nerden bileceğim Asıl burda beni burda beklediğinizi duysa size ne yapar bilemem" dedim iki koruma birbirine baktı kenara çekildiler zorluk çıkarmadılar sevdiğim yanı da bu olmuştu.

 

Merdivenlerden yavaş yavaş inmeye başladım adımlarım her zemine çarptığında şeker yankılanıyordu.

 

Koridora girdiğimde sessizlik hakimdi uzun koridorun sonunda bir kapı vardı adımlarım yankı yapıyordu her bir adım bir direnişti.

 

Kapının kolunu kavrayıp kapıyı açtım.

 

Asil beni gördüğünde şaşırmıştı masanın öbür tarafında orta yaşlarda bir adam da Asil gibi ayaktaydı sekiz kişi vardı odada adımlarım güçlü ve sertti.

 

Masadakilerin bakışları ve şaşkınlıkları yüzlerine yansıyordu. Oda baya büyüktü adımlarım yavaş zemine çarpan topuklar her adımım elbisenin yırtmacını biraz daha açıyordu.

 

Adımlarım durdu bütün bakışlar benim üstümdeydi. Onların şaşkınlıkları hâlâ yüzlerimde iken.

 

" Ben İris Kayra siz beni 'İ' diye tanıdınız dün gece " dudaklarım yukarı doğru Kıvrıldı.

 

" Örgütün beyni ve kalbi bütün belleklerin tek sahibi"

Hepsinin yüzünde tek bir ifade vardı şaşkınlık. Küçük dillerini yutmuşlardı.

 

Tek bir kişi hariç Asil Barbaros.

 

" Bu mümkün değil bellekler sabiblerini yıllar önce terk etti ve daha sonra çalındı." dedi orta yaşlı adam. Onlara arkamı döndüm saçlarımı öne topladım.

 

" Ben iris Kayra örgütün kalbi ve beyni bütün belleklerin tek sahibi sizin bile " kelimleri tekrar tekrar söyledim çünkü akıllarına yazmaları gerekirdi belleklerin tek sahibi olduğum sırtımdaki işlenmiş bir çiçekti bu çiçeğin her dökülen yaprağında bir iz, bir ruh vardı bu ruhlar çalınmıştı benim bedenime işlenmişti.

 

Çalınmış ruhlar benim sırtımda on yıldır duruyordu.

 

Sırtımdaki tek yük bu değildi ki sırtımdaki ve ruhumda açılmış derin yaralardı.

 

Akif sarı.

 

Lera karmana

 

Atıf ileri

 

Ve son olarak.

 

Harun Barbaros

 

Dört bellek dört sahip ama şimdi dört bellek tek sahip.

 

Önüme döndüm Asil'in yüzünde mimik yoktu.

 

" Dört bellek vardı. Dört sahip ama şimdi tek sahip var bu çiçek bu yaparlar bu üstüne işlenmiş ruhlar hepsi benim bedenimde çalınmış ruhlar benim bedenimde " dedim.

 

"Mümkün değil! Asil bu ne saçmalık." Dedi Furkan karasam. Ayakta durup Asil'e bakıyordu.

 

" Bu mümkün çok büyük bir şey feda etmiş olmalı öbür türlü bellekler ona nasıl geçer nasıl onu kabullenir" dedi Samet turan.

 

Ben bir şey feda etmemiştim hemde hiç bir şey.

 

" Kimin kanını akıttın bu belleklerle sahip olmak için " dedi kemal ileri.

 

Diğerleri sesizdi buna Asil de dahil.

 

" Bir şey demiyecekmisin Asil bu nasıl mümkün hiç bir zaman W kadın tarafında yönetilmedi" Caner Erkin bu sözleri karşısında Asil bana döndü derin düşünceler içindeydi.

 

" O sırtındaki izler herşey gerçek çünkü sadece üyeler tek bilir W sahibi sırtındaki işlenmiş altın'ı çiçek altında dökülmüş yapraklar önceki sahipleri kimin sırtında ise bellekler ondadır ve tek gerçek şu ki şu an sahip de o " yutkundu.

 

" Bakmak istiyorum " dedi Asil bana doğru yürüdü sırtımı ona döndüm.

 

Altın basmalı çiçeğin üstündeki sayılara kodlara baktı elleri sırtıma değdiği gibi geri çekildim.

 

" Gerçek olduğunu anladığını göre geri bas " dedim o asılda çiçeğe değil biraz daha altındaki derin kesimlerin olduğu yaralara ellemişti.

 

" O yüzden mi kendine eş seçtin onu " dedi Furkan Karasam

 

{{

 

Hepsi birer kahakaha attı. Beyaz bir duman sardı odayı ne olduğunu anlamıyordum kapıya yöneldim ama kapı kapandı. Nefes alamam zorlaştı, arakamadan biri geliyordu ona doğru döndüm Asil bir maske takmıştı dumanı solumuyordu.

 

Bilincimi kaymaya başladı bulanık görmeye başladım.

 

Oyuna geldin.

 

Oyun içinde oyuna geldin.

 

Kaybettin.

 

Son senin sonun iris.

 

Karanlık çöktü gözlerime bedenim kendini bırakmaya başladı.

 

Bir konuştu uzaklardan." Çok uzun zamandır seni arıyorum çiçeğim ben seni bulmadan sen bana geldin" bir ses çok uzaktan bir ses tanıdık.

 

 

Loading...
0%