@dolunay_061722
|
Bazı insanlar çok küçük yaşta mücadele etmeye başlarlar.
Herşeyle ve herkesle...
İyi okumlar.
Asil dondu. Kalbi parçalandı yüreğine öyle bir acı yer aldı ki dizleri tutmadı." panzehir" diye bağırdı. Panzehir geldi hemen enjekte etti iris'e saati yanlış söylemişti daha yarım saati vardı ama zehir çok çabuk etki sağlamıştı.
Kollarından asılı boynunda urgan başı yere düşmüş kadına bakıyordu.
" Kayra !" Artık Kayra onu duymuyordu. "Kayra aç gözlerini yalvarırım aç!" Asil'in inlemeri doldurdu bulunduğu odayı. " Doktor çağırın!" Diye haykırdı.
İris'in kollarını çözdü bedeni yere düşmeden koylarına aldı sırtı çok kötü durumdaydı. Sırtı kanıyordu iris'in asil kendine lanetler okudu.
" Kayra'm aç gözlerini sana yalvarırım aç!" Kalbi deli gibi çarpıyordu. Ölüm vardı uçta kendi ellerimle hazırlamıştı çocukluk aşkının sonunu.
Ama herşeye rağmen affetmişdi İris onu Asil kendini affedebilecekmiydi? Kollarına aldığı kanını çıkartı kasvetli küçük depo gibi yerden.
Yıllarca aradığı kadın şimdi onun kollarında can veriyordu baktı İris'in yüzüne bembeyaz taneni mora kaçan dudakları hemen yatırdı onu koltuğa nabzına batırdı parmaklarını hiç bir şey yoktu. Adımlarım geri geri gitti başıni iki yana sallıyordu bunu kabulenmiyordu. " Hayır " dedi sesi güçlükle çıkmıştı. " Hayır, hayır ölemezsin! Bunu bana neden yaptın! " Yılardır aradı onu ama bulamamıştı.
Şimdi bulmuştu ama sonunu kendi ellerimle hazırlamıştı.
" Ölme! " Diye haykırdı.
" Yalvarırım ölme!" Kendini o kadar güçsüz hissediyordu ki küçük kayra ölmüştü.
"Ölme! Sen ölme lütfen!"
Tekrar yanına gitti kahve tonları kızıl arası olan saçlarına baktı elleriyle okşadı.
" Asil burda ne oluyor!" Arslan kanepede yatanı gördü asil baş ucunda ağlıyor elleri İris'in saçlarında.
Asil Arslan'a döndü " kayram öldü" dedi tarifini olmayan bir acı vardı içinde boğazına düğümlendi sözler.
Arslan hemen nabzını kontrol etti durdu ve asil'e baktı.
" Yaşıyor doktor çağırın hemen nabzı çok yavaş!" Diye bağırdı.
" Hastaneye götürelim en iyisi çabuk arabaya " asil öylece durdu.
" O öldü nabzı yoktu baktım yoktu!" Arslan irisi kucağına aldı kanepede gördü kanla dona kaldı.
" Asıl sen ne yaptın lan!?" Asil'i gerisinden bırakarak arabaya yöneldi arabaya bindi asil hemen arkasında bindi gözlerini alamıyordu cansız yatan kadından .
Gözünü hırs , intikam, öfke bürünmüştü bunların sorumlusu tutmuştu irisi arslan tekrar tekrar kontrol etti nabzını " çok yavaş!" Diye bağırdı.
" Adnan daha hızlı sür şu arabayı son hızda git sirenleri aç dörtlükleri aç! " Diye bağırdı on tarafa araba süren Adnan'a son sürat gidiliyordu.
Araba hastanenin önünde durdu Asil heme İris'i kucağına aldı. İndi arbadan hemen sedye getirildi iris acil bölüme alındı.
Acil bölümde girdi bir kaça dakika sonra doktor onara doğru geldi " hastayı acil ameliyata alacağız iç kanaması var ölmemiş olması mucize kendinizi herşeye hazırlayın" diyip gitti o an Asil'in dünyası basın yıkıldı.
Arslan asil'in tam karşında durdu. " Sen ne yaptın lan!" Diyip yumruk attı asil'in yüzüne asil ses etmedi arslan art arda yumruklar attı.
" Bütün suçu ona yükledin hırsın,öfkem yüzünden ölücek lan yılardır aradığın kadın senin yüzünden ölücek!" Asil tükenmişlik ile baktı dudağı kanıyordu kası patlamıştı Arslan'ın darbeleriyle " Bilmiyordum" diye fısıldadı asil bilmiyordu tanımıyordu ki.
Eğer bilseydi kurtarıldı onu yılardır aradığın kadın gelmişti ama o hiç görmemişti.
Biri içerde can çekişiyordu, diğeri o kapının ölüyordu.
Ameliyat koridorunda başladı beklemeye Arslan onunla birlikte bekliyordu.
Bu sessiz gerilimi böldü arslan karşısındaki adam pişmanlığı dışında duyguları beli oluyordu.
" Hadi diyelim tanımıyordun bilmiyordun lan o bir kız,bir bayan , bir kadın, hatta gelecekteki bir anne nasıl kalktı elin ona sen tanıdığım adam değilsin!" Arslan'ın sözleri ağırdı Asil bir kadına el kaldıracak biri değildi ama acısı ve içerisi bunun önüne geçmişti.
" Biliyormusun ne öğrendim abim o gece bilerek öldürülmemiş abim..." Sustu çünkü söyleyemiyordu.
" Abim iris'e tecavüzde bulunmuş." Karşısındaki adam şok olurken Asil gözyaşlarını tutamadı.
Asil yaptıklarına ağladı öldü öldü dirildi.
Sensizlik kapladı hastanenin koridorlarını bunca zaman tahta abisinin katili için çıkmıştı şimdi ise hiç suçu olmayan masum birini öldürmüş düşüncesi onu bitiyordu. İçinden seslendi İris'e " sen yaşa beni öldür ama ölme yetki ölme sen" dedi.
Çok uzun sessizliğin ardından
"Asil!" Diye kükreyen bir ses duyuldu bu ses yılardır rekabet ettiği kişiye aitti Fıtrat'a
" Nerde lan kardeşim!" Diye bağırdı.
" Ne yaptın ona söyle ne yaptın! " İlk yumruğu geçirdi Asil'in yüzüne " onu sana getirmelidim! Canımı aldın lan canımı! O benim yılardır kokusuna hasret kaldığım kardeşim yılardır her mezar taşına bakıp aradığım kardeşime elin mı kalktı!" Fırat asil'in elini kırdı gerçekten kırdı yüzüne bir yumruk daha attı Asil'in korumaları araya girdi asil yarı baygın sedyeye alındı.
Fırat onun boğazına yapıştı Arslan ve selim sadece izliyorlardı" kardeşime bir şey olursa seni yaşatmam gerekirse bu şehri ateşe veririm dünyayı yakarım ama seni yasattmam seninle bağlansı olan olmayan kimseyi yasattmam!"
Yılardır hasret kaldığı kardeşi şimdi ölmemek için direniyordu yada direnmiyordu.
" O ölürse bende ölücem yılardır aradığım kız vardı ya işte o iris" dedi Asil canı yandı öyle yandıki kül oldu asil Fırat onun yüzüne bir yumruklar daha indirdi Asil şimdi tam bayılmış ve acilin muane odasına götürüldü.
Saatlerdir bekleniyordu ameliyat kapısının önünde kapı çıkan ameliyat personelleri hızlı adımlarla yürümeye başladı.
" Hanım efendi kötü birşey mi oldu" dedi selim korkuyordu.
" Doktor bey dize çıkınca herşeyi anlatacaktır şunu bilmemiz gerekir ki zehir iç organlarına fazlaca zarar vermiş " dedi ve hemen koridordan çıktı.
İçerde ölmek isteyen biri vardı kapıda ise onun yaşaması için dua eden insanlar.
Bu hayat böyleydi onların hayattı böyleydi artık hiç Bir şey eskisi gibi olmayacaktı eskisinden daha kötü olacaktı.
Bütün gözler açılan ameliyat kapısını buludu Fırat koşar adımlarla sediyde yatan kardeşine koştu üstünde beyaz bir örtü. Yüzü beyaz, dudakları hafif mor olan kardeşine baktı boynunda urgan'ın izi başını doktora çevirdi.
"Çok zor bir ameliyat geçirdi kendisini yoğun bakıma alacağız." Dedi doktor merakları giderdi selim uzun uzun baktı sedyedeki manevi ablasına içi yandı.
...
İris yine kâbus görüyordu babasının asılma anı kabuslarında yer edinmişti yavaş yavaş uyanıyordu yüz üstü uyuyordu ve şu an da o şekilde yatıyordu acı hissediyordu üstünden koca bir kamyon geçmiş gibi İris kafası yastıktayken etrafa baktı hastnede olduğunu anladığında " Hay ben böyle işin-" kendine dövüyordu çünkü yine ölmemişti.
Acılarına rağmen dikleştirdi yatakta döndü ve oturur pozisyona geçti
Hiç bir şey hissetmiyordu bu acılardan daha fazla acı yaşamıştı.
Doktorların içeriye girmesiyle iris onlara döndü.
" İris hanım yüz üstü uyumanız gerek " orta yaşlardaki doktora baktı iris. " Taburcu işlemlerimi başlatırmısınız" doktor başını olumsuz anlamada iki yana salladı.
" Hala iç kanama tehlikeniz var!" Diye uyarda bulundu. İris başını olumlu anlamda salladı doktor bir kaç ilaç enjekte etti serumla sonra çıktı.
İris öylece oturup duvarı izlemeye başladı yalnızlığını sorguladı kendini sorguladı. Gitmesi gerekiyordu hemde hemen.
Kolundaki serumu çıkarttı eliyle iğne yerine baskı yaptı. Bileklerinde ki aletleri çıkarttı. Yataktan çıktı ayakta durması zordu ama başarıyordu.
Kapıya doğru adım attı sessizce,kimsesizce çıktı yoğun bakım ünitesinden üstünde hastane kıyafetleri vardı. Kapı açıldı ve çıktı karşısında Fırat'ın ve Selim'in olacağını düşündü ama kimse yoktu yalnızdı. Adımlarını attı koridorda yanlız bir başına. İçinden şu sözcükler geçti.
Yine yalnızlık ne zor değil mi? Yine terkedilmiş zor değil! Sahipsizlik, kimsesizlik zor değil mi? Yine acılar yeni acılara tutunmak zor değil mi?
Zor.
Gerçekten çok zor.
Derin nefes aldı iris bir kaç adım daha attı.
Hiç beklemediği birini gördüğünde ayakları durduğu yerde çivilenmiş gibiydi.
Asil.
Yüzü gözü kanı kurumuş yaraları vardı. İris'i gördüğü gibi kalbî göğüs kafesinde deli gibi çarpmaya başladı nefesi kesildi.
Adımlarını hızlandırdı iris'in tam karşısında durdu onu dikkatlice göğsüne çekti.
Ağır ve ağrılı bir yaşam sürmüş iris için bu sarılma ölümdü.
Ve o ölüme aşk bir kız çocuğuydu.
Usul usul çekti Asil'in kokusunu içine Asil, İris'e yasaktı.
___
Asil'in göğsündeydim kokusu o kadar güzeldi ki insanı sarhoş edebilirdi toprağa düşen yağmurdan sonraki o toprak kokusu sinmiş tenine ona karşı herşeyim öldü.
Ellerini saçlarıma değdirdi usul usul okşadı her dokunuşu ölü ruhumu diriltiyordu.
Ölen hislerin habercisiydi dokunuşları.
" Özür dilerim, bilmiyordum iris yemin ederim kayra'm olduğunu bilmiyordum."
Onu itmek istedim ,bağırıp çağırmak istedim.
" Bırak beni" dedim kurumuş boğazımdan bu sesim pürüzlü çıkmıştı.
Beni ikiletmedi benimle teması kesti yüzüne bakmadım ama onun gözleri benim üstümdeydi hissediyordum.
" Sana pişman olma demiştim" kurumuş boğazım yüzünden öksürmüştüm sanki göğüskafesim kırılıyor gibiydi.
" Çekil önümden" dedim kurumuş boğazım bana acı veriyordu.
Çekilmedi yönümü değiştirdim bütün acılara rağmen onu arkamada bırakıp yürümeye başladım.
Asil'in acı dolu sesi yankılandı koridorda.
" Pişmanım sen olduğunu bilseydim yapmazdım içimde acı vardı. İntikam vardı bilmiyordum iris,hiç bilmedim sen olduğunu ama sen bencilsin kendini benden saklayacak kadar."
Beni tanımıyordu bile ama bana becilsin demişti.
" Benden herşeyi sakladın sen en başta kim olduğunu söyleyecektin ben seni yılardır aradım ama sen kendini hiç bana göstermedin!" Diye haykırdı.
Sözleri kalbimden bişey düşüp kırıldı omuzlarım çöktü ölürken bile dik olan omuzlarım çöktü.
Söydiklerine yüreğim burkuldu Gözlerimden yaşlar süzüldü Özlemekten kopardım kendi kalbimi Acıyla dolu bir hayatım oldu artık.
Artık ağlayan bir kalpti bedenimde atan göz pınarlarımda acı hissediyordum.
Arkamı dönüp bakmadım yüzüne öyle bıraktım arkamada onu asansöre yöneldim binip zemin kata indim hastaneden bir an önce çıkmak istiyordum. Çıkış kapısından çıkıp yolcu indiren taksici'nin yanına doğru yürüdüm taksiyle bindim üstümde hastane kıyafetleri vardı.
Taksici bana bakıp tebessüm etmişti aynı şekilde bende ona tebessüm ettim gideceğim yerin adresi söyledim.
Bir süre yok olmak istiyordum anlam vermediğim bir ağrı vardı kalbimde fiziksel bir ağrı değildi.
Radyoda çalan şarkıya kulak astım.
Ben birkaç parça anıyla sarhoş oldum bugün Ve mutluluğum kaldı dağlar ardında Çünkü yoksun yanımda Neyleyim İstanbul'u sonbaharda Sen çünkü yoksun yanımda Neyleyim İstanbul'u sonbaharda.
Bu nakaratı sanki ruhuma kazındı yol öylece aktı.
Kaç saat sürdü bilmiyorum ama verdiğim adrese gelmiştik üstümde nakit yoktu taksiciye beklemesini söyledim saksının altındaki anahtarı alıp kapıyı açtım ve hemen girişteki dolabı açtım oradaki bir deste para aldım ve taksiciye götürdüm.
Bana birakac bişeyler almasını ve getirmesini istedim.taksici giderken bende eve doğru yol aldım burasını ben almıştım dağ evi buraya daha önce bir kaç defa gelmiştim.
Usulca içeriye girdim hiç bir yere uğramadan üst kata çıktım.
Üstümdeki hastane kıyafetinden kurtulup bir tayt ve bol bir tişört giydim sırtımdaki acı yüzden sütyen takmadım.
Zil sesine merdivenlerden aşağıya indim.
Sipariş verdiklerim gelmiştir umarım çünkü çok açım.
İç imde yemek yeme heyecanı vardı.
Kapıyı gülümseyerek açtım kapıdaki kişiyi görünce gülüşüm soldu.
Bunun burda ne işi vardı. Anlamsız bir şekilde karşımdaki kişiye bakıyordum.
&
Bu bölüm kısa oldu diğer bölümde görüşmek üzere.
|
0% |