Yeni Üyelik
41.
Bölüm

41.Bölüm "BİRİNCİ PERDE"

@dolunaydakigelgit_

 

 

Geçiş bölümü tadında oldu ama birkaç sır açığa çıktı. Bölüm çok uzun değil ama önemli bir bölüm diyebilirim birkaç bölüm bu tarzda olacakk sizleri seviyorum

 

İyi okumalar ramazan şekerlerim 🍭

 

***

"Ben hepsini öldürttüm."

 

Bu cümlenin ardından bomboş bakan ve sızlayan gözlerimi ona çevirdim. "Nasıl yani,Zafir... Ya başına bir şey gelirse,sen ne yaptın?!" Derken tarazlı sesim yükselmeyecek kadar yorgundu.

 

"Önünü arkasını düşünmeden hareket ettiğimi ne zaman gördün? Hiçbir şey olmaz merak etme,bu olay çözüleli çok oldu sadece olayı yeni öğrendim gebermelerinin sebebi sana zarar vermeleriydi arada bu mevzu kaynadı."

 

Derin bir nefes alıp verdim. Dizlerinin üzerinden kalktım ve göğsüme bastırdığım dosyalara tekrar baktım, gözlerim belgedeki isimlerde gezindikten sknra onu buldu.

 

"Kemal amcamla görüşmem lazım." Zafir başını ağır ağır salladı, gözlerinde emin olmadığı şüpheli bir ifade vardı ama sebebini anlamadım.

 

O ayağa kalkarken ben de onu izliyordum. "Bu belgeyi görmemen gerekiyordu,en azından şimdi." Kurduğu cümlenin ardından kaşlarımı çattım ve ona baktım.

 

"Ne demek 'görmemen gerekiyordu'?"

 

Hırsla ayağa kalkıp karşısında dikildim.

 

"Onlar benim ailem Boran,bunu benden sen de dahil hiç kimse gizleyemezdi,kimsenin buna hakkı yoktu. Eğer bunu daha sonra görmüş olsaydım bu bizim aramızda büyük bir sorun olurdu. Sebebi her ne olursa olsun artık gizli olaylara tahammülüm yok bunu sen benden daha iyi biliyorsun çünkü aynı duyguları sen de yaşıyorsun."

 

Elimin tersiyle yüzümdeki kuruyan gözyaşlarını silmeye çalıştım. Hiçbir şey demeyip öylece bana bakmasıyla belgeyi bırakmadan öfkeyle yanından geçip gittim.

 

"Almina!" Diye arkamdan seslense de durmadım, aşağıdaki vestiyere bıraktığım çantamı almak için merdivenleri hızla indim. Zafir'in de arkamdan geldiğini duyuyordum ama durmayacaktım.

 

"Güzelim bekler misin? Almina! Nereye gidiyorsun?"

 

Çantamı aldığım gibi yanında duran telefonumu da aldım.

 

Zafir kolumdan tutup elimdeki belgeyi çektiğinde vermedim ve kendimi geri çektim,belimi kapının koluna vurunca yüzüm buruşur gibi oldu ama mimik oynatmadım.

 

"Ne yapmaya çalışıyorsun?" Diyen bendim.

 

"Belgeyi elimden alınca ne olacak,beni durdurmuş mu olacaksın?" Zafir derin bir nefes alıp burun kemerini sıktı.

 

"Yavrum,ne alakası var? Kemal albaya mı gidiyorsun?"Bir şey demeden yüzüne baktım, o da zaten nereye gittiğimi anlamıştı. Derin bir nefes vererek elimi avcunun içine aldı. "Seni durdurmak gibi bir niyetim yok ama Kemal albayla görüşmeni daha sakin bir kafayla yapman gerekmez mi?"

 

Beni engellemesinin başka bir nedeni mi vardı anlamıyordum normalde gidip kafamdaki soru işaretlerinden kurtulmamı isterdi.

 

"Şu an gayet sakinim ve gerçekleri bir an önce öğrenmek istiyorum." Zafir beni vazgeçiremeyeceğini anlamış olacak ki elimi bıraktı. Burun kemerini sıkarken bir eli belindeydi, yere eğdiği başını kaldırıp bana baktı.

 

"Ben karargahtan ayrıldım." Söylediği cümleyle dudaklarım hafifçe aralandı,anlam veremeyerek ona baktım.

 

"Ne?"

 

Yüzünü sıvazladı, gözlerini açıp kapadı ve derin bir nefes alıp gözlerini yüzünde gezdirdi.

 

"Öyle olması gerekiyordu oldu,bu aramızda sır Almina. Bu yüzden oraya gittiğinde dikkatli ol." Dudaklarımı ıslatıp başımı ağır ağır salladım. Bir gün içinde neler olmuştu Allah aşkına.

 

Yüzüne ifadesiz ama ağlamaktan kızarmış gözlerimle baktım,arkamı dönüp çıkarken aklımda tonla soru işareti vardı ama hepsinin cevabını bir şekile alacaktım. Kapıda; arkamda bıraktığım adam duruyordu,başıyla Kadir'lere işaret verdiğini hissettim çünkü Kadir ondan tarafa bakıyorken başını sallamıştı. Kapıyı açıp geçmemi sağlayan Erdem hemen arkamdan geliyordu,arabanın kapısını açıp geçmemi beklerken benim gözlerim elini kapının en üstüne dayanmış bir şekilde gözlerindeki endişeyle bana bakan Zafir'i buldu.

 

Beni bu halimde yalnız bırakmak istemeyip gelemeyişi belki de kaderin en büyük cilvesiydi ve ona olan az miktardaki öfkem yüzünden içini rahatlatmak adına el bile sallamadım.

***

 

"Kemal Albay nerede?" Öfkeli sesimi sadece beni tanıyan insanların fark edeceğini biliyordum,hiç kimseye bir şey belli etmemeye çalışsam da ses tonum yer yer kendini ele veriyordu.

 

Askerler bir sorun olduğunun farkındaydı beni Zafir'in sevgilisi olarak bikdiklerinden büyük ihtimalle bu sorunun ondan kaynaklandığını düşünüyor olabilirlerdi.

 

"Odasında Almina hanım. Haber vereyim." Diyen asker yanımdan sıyrılıp gitti. Hiçbir şeyi beklemeden arkasından yürümeye devam ettim. Koridorun sonundaki merdivenlere ulaşmak üzreyken koridordaki o bilindik kapı açıldı. İçeriden Adayış Timi çıktığında ne yapacağımı bilemedim,sert adımlarım sekteye uğradı.

 

"Yenge?" Fatih'n sesini duyduğumda adımlarım duraksadı. Başımı usulca onlara çevirdim,hepsi şaşkındı;içlerinde yeni biri daha vardı ki Zafir'in yerine gelmiş olmalıydı.

 

"Fatih." Dedim onlara yaklaşıp.

 

"Yenge neden geldin,yoksa olanları mı öğrendin? Sen de çok kızdın değil mi,komutanımdan hiç beklenmeyecek bir hareketti,ne demek emre itaatsizlik,ne demek başka karargaha geçmek bu da iş mi?"

 

Omzuna elini atıp sıkan kişi Orhan abiydi.

 

"Müsade et de kadın konuşsun." Fatih yüzünü buruşturup bana bakmaya devam etti.

 

"Benim kısa bir işim var,onu hallettikten sonra siz de müsait olursanız konuşalım olur mu?" Dedim Fatih'in boştaki omzuna dokunarak.

 

O başını sallayınca arkamı döndüm yüzümdeki o mahcup gülümseme silindi yerine yine o kırgınlık ve öfke gelip oturdu.

 

Merdivenleri çıkarken az önceki asker de aşağı iniyordu. "Kemal albay sizi bekliyor."

 

"Sağ ol." Merdivenleri hırsla çıktım. Odasına vardığımda tüm her şeye rağmen saygımı bozmadan gel komutuna uyarak girdim.

 

"Gel Almina." Elimdeki bekgelere değen bakışları saliselik oyalamdı orada sonra da gözlerime bakıp sandalyesini geri itti ayağa kalktı.

 

"Hayırdır kızım,bir sorun var gibi haline bakılırsa." Gözlerim anında doldu.

 

"Evet,bir sorun var. Hatta büyük bir sorun ben de bu yüzden dedim ki bu işi Kemal amcam çözer nasıl olsa her şeyi herkesten daha iyi bilen ve gizleyen o!" Masasının üzerine attığım belgeye bakmadan gözleri üzerimde oyalandı, akmaya hazır gözyaşlarını durdurmak adına derin bir nefes aldım ve ona arkamı dönerek camdan dışarıya baktım. Adayış timi bahçedeydi...

 

Gözlerim camın yansımasından Kemal amcamın hareketlerini arkama bakmadan da gösteriyordu. Dosyayı eline alıp tekli deri koltuğa oturdu.

 

"Boran mı anlattı?" Diyen öfkeli sesini duyunca hırsla arkamı döndüm. "Ben kendim buldum, kendim öğrendim. Yoksa bana söylemeyecek miydin?"

 

Başını iki yana sallayıp dosyayı bıraktı.

 

"Şimdi bilmemen daha uygundu yakından evleneceksin kızım,üzülmeni istemedim." Ellerimle almımdaki perçemleri geri ittim.

 

"İyi de bunca yıldır da mutlu olmam için mi gizledin Kemal amca? Ya ben ölebilirdim,ne bileyim bunu öğrenmeden yalayıp bu dünyadan gidebilirdim. Hiç mi acımadın bana, savcıdan mahkemelerine kadar her yere küçücük yaşımda koşuşturdum ben,sebep mulu olmam mıydı?"

 

"Gerçeği bilmen hiçbir şeyi değiştirmeyecekti ki öyle de oldu Almina,bu gerçek seni sadece üzdü."

 

"Ama en azından ailemin boşluğunu kapatacak bir gerçekti bu ve benim de hakkımdı. Sonuçta her şeye rağmen öğrendim,şimdi de bilmediklerimi bilmek istiyorum." Geçip karşısına oturdum,bana karşı attığı o endişeli ifadeye alev alev yanan bir yürekle baktım.

 

***

Zafir'den:

 

"İkiniz de hemen hazırlanın,iki ayrı araçla gideceksiniz." Diyen yarbaydan sonra selam verip hızlıca odadan çıktım,bakalım Zafer efendi ne halt yiyecekti.

 

Bir saat önce gelen görev bilgisiyle birlikte yeni karargaha gelmiştim şimdi ise aynı hızda karargahtan çıkmak için hazırlanıyordum.

 

Sivil kıyafetlerimi giyip bugün yapılacak gizli ve büyük o toplantıya müşteri kılığında gidiyordum. Konu:uyuşturucu ticaretiydi.

 

Zafer de başka bir iş adamı olarak katılacaktı yani bir nevi mafyacılık oynayacaktık hem de terör örgütleriyle.

 

"Ee Zafir bey, hazır mısınız bakalım?" Zafer'in sesini duyunca beynimin içinde bir cızırtı hissediyordum tam bir bozuk radyoydu.

 

"Ben her daim hazırım,bordoyuz sonuçta." Dedim üzerime ceket alırken.

 

Beni öylesine bir süzdükten sonra bakışlarındaki kini okumama izin vermeden başını çevirdi. "Doğru dedin,biz bordoyuz. Sen böyle mi geleceksin,insan az dikkat eder böyle iş adamı mı olur?"

 

Derin bir nefes verip kapıdan çıktım,eve uğrayıp geçeceğim ben senden sonra geleceğim sonuçta masanıza daha yeni dahil oldum,sense aylardır bu görevdesin."

 

Ve ne hikmetse bir halt elde edemedin Zafer.

 

Arkamdan gelse de ben önden yürümeye devam ettim,merdivenleri indim ve beni bekleyen araca yürüdüm. Akşam görüşürüz can dostum!" Zafer'in sırıtan yüzüne bakıp alayvari bir gülüş sundum.

 

"Görüşelim."

 

Arabaya bindiğimde sivil polislerle selamlaştık ben lojmana geçerken onlar site dışında bekleyeceklerdi.

 

Acaba Almina dönmüş müydü? O dosyayla tam anlamıyla ilgilenemesem de birçok bilgi toparlamıştım her şeyin birbiriye bağlantılı olması da garipti bakalım Zafer ile bir bağlantı yakalayabilecek miydim?

 

***

 

Almina'dan:

 

Zafirle olan yeni evimize dönmüş kendime yaptığım kahveyle dakikalardır koltukta oturuyordum. O sıcacık kahve soğumuş ve kokusunu etrafa yaymayı durdurmuştu. Kemal amcanın yanından geleli iki saati geçmişti,Zafir attığı kısa mesajda karargaha gittiğinden bahsetmişti bu yüzden yapayalnız kalmıştım.

 

Annemlere yemeğe gidecektik fakat o kadar istemiyordum ki sıkışıp kalmıştım,öğrendiğim gerçekleri hazmedememişkem ruh gibi gezmek de istemiyordum. Evdeki eşyaların çoğu yerleşmiş sadece çalışma odası kalmıştı orayı da nasıl halledecektim yine bilmiyordum.

 

Saate baktığımda yedi buçuğu geçtiğini gördüm,hava kararmaya başlamıştı bu yüzden ayağa kalktım isteksiz adımlarla mutfağa doğru yürürken kapı açıldı,başımı sol tarafa çevirdiğim an Zafirle göz göze geldik.

 

Kapıyı kapattı,hızla yanıma yürürken bedenimi dikkatle incelemiş yüzümdeki ifadeyi okumaya çalışmıştı. Yanıma gelince tam karşımda durdu. Elimdeki bardağı eğilip yere bıraktım ve doğrulduktan sonra da kollarımı hemen boynuna doladım. Elinde tuttuğu ceketi eğilmeden yere bırakıp elleriyle belimi kavradı.

 

"Güzelim,güzel sevgilim benim." Yüzümü boynuna gömdüm ve derin bir nefes aldım.

 

"Seni özledim." Dedim boğuk çıkan halsiz sesimle. Geri çekilip ellerini yüzüme koydu. Dudaklarını dudaklarıma bastırıp çekildi.

 

"Yemeğe gidiyor muyuz?" Dedim karargah işini sormayı es geçip nasıl olsa bilmem gereken kısmını söylemişti sorgulamaya gerek de yoktu. Ve bugün karargahta herhangi bir sorun olmamıştı kimseye karşı pot kırmamıştım ki konuşmaya fırsat da olmamıştı. Tim antremandayken ben gitmiştim onlarla konuşmamıştım ki zaten halim de yoktu.

 

"Göreve çağırıldım,seni bıraksınlar yalnız kalma tamam mı?" Kaşkarım endişeyle kıvrılınca başını iki yana salladı.

 

"Korkma,gece döneceğim." Deyince sıklaşan soluklarım yavaşladı.

 

"Üzerimi değiştirip çıkmam gerekiyor,yanında olamadığım için üzgünüm gece telafi edeceğim,söz." Dedi.

 

"Sorun değil,hiç takma kafana iyiyim ben. Hadi hemen hazırlan ben de üzerimi giyineyim çıkalım." Tebessüm etmek yüzümde eğreti dursa da yapacak bir şey de yoktu.

 

"Gel buraya."derken beni göğsüne doğru çekmiş merdivenlere yöneltmişti.

 

"Bugün benim hakkımda herhangi bir sorun oldu mu?" Başımı iki yana salladım.

 

"Hayır, tim senin için geldiğimi sandı konuşmak istediler. Kabul ettim ama konuşamadık ben çıkarken onlar arka bahçede antrenman yapıyorlardı ben de bir şey demedim pek halim yoktu ki konuşsaydık da bir şeyler uyduracaktım artık." Döşediğim giyinme odamıza girecekken önüne geçtim ve durdum.

 

"İyi yapmışsın bebeğim."

 

Yüzümdeki tebessüm büyüdü,bugünü daha farklı hayal etsem de bunu asla bozmayacaktım.

 

"Hazır mısın?" Dediğimde gözleri ışıldadı belki de en güzeli buydu. Onun beni hep yukarıya çeken bakışları...

 

"Her daim hazır!" Elini alnına koyup asker selamı verince kıkırdadım.

 

Kapıyı açtım ve giyinme odamızın ışıklarını yaktım.

 

"Has... Çok güzel olmuş." Önünde ben varken belimden sarıldı.

 

"Yaa,cidden beğendin mi?" Dedim.

 

"Senin elin değecek ve ben beğenmeyeceğim,mümkün mü bu? Tabili çok beğendim,tıpkı evimin her noktasını güzelleştirdiğin gibi küçücük odayı varlığınla süslemişsin."

 

Arkamı dönüp dudaklarına dudaklarımı bastırdım. O beni öpmeye başladığında ben de karşılık verdim. Geri çekildiğinde gözlerime baktı. "Geç kalıyorum." Dediğinde sırıttım ve omuz silktim. Tekrar öptüğümde karşılığını hemen aldım bu sefer de o geri çekildi.

 

"Yavrum,çok geç kalıyorum." Dediğinde nazlanıp ofladım ve kenara çekildim. Ben kendime kıyafet bakarken saçlarıma öpücük kondurdu. Aldığı kıyafetlerle giyinme odasından çıkıp odadaki banyoya gitti.

 

Ben de hızlıca üzerimi değiştirdim.

 

"Hazır mısın?" Diye soran ben olurken banyodan çıkınca karşımda takım elbiseli bir Zafir görmeyi beklemiyordum.

 

"Hazırım,yürü bakalım." Dediğinde üzerimdeki kot pantolon ve kısa kollu tişörtümü incelemekle meşguldüm.

 

"Göreve hep bu kadar yakışıklı mı gidiyordun yoksa bu yeni mi?" Dedim arkasından inerken.

 

Koca bir kahkaha attı,merdivenleri inerken hala onun yakışıklılığını izliyordum.

 

"Bugünlük evet böyle." İçimdeki kıskançlığın ortaya çıktığını hissederken tepkisiz kalmaya çalıştım.

 

"Herhangi bir kadın da olacak mı sizinle?"

 

"Sanmam." Derken ayakkabılarımızı giyiyorduk.

 

"Ha ihtimal var yani."

 

"Çiçeğim,olup olmamasıyla ilgilenmiyorum bu hayatta ilgilendiğim tek bir kadın var o da sensin. Kafanda kurma aşkım tamam mı,gece geç gelebilirim ama sen buraya gel bu gece burada kal." Kaşlarım çatıldı.

 

"Kafamda kurmuyorum bir kere. Sana hayırlı görevler ben annemlere gidiyorum." Dedim gıcık gıcık.

 

Dudaklarını birbirine bastırdı,etrafı taradığında gözlerim siyah uber araca takıldı o sırada Kadir yanımıza geldi.

 

"Yengeni,annesine götür. Geç döneceğim bu gece gözünüzü dört açın,tetikte olun." Böyle demesi endişelendirirken bana döndü.

 

"Zafir..." titreyem sesimi duyup hemen başını iki yana salladı.

 

"Bir şey yok,tedbir sadece. Dikkat et tamam mı?" Başımı salladım.

 

"Sen de dikkat et,haber ver bana olur mu?" Alnımı öptükten sonra uzaklaştı o bir araca ben başka araca binerken ikimiz de ters istikamette yol aldık.

 

***

 

Yazardan:

 

Almina,Mihriban hanımlara geçtiğinde Zafir'in kısa bir göreve gittiğini ve yemeğe gelemeye söyledi. Mihriban hanım,oğlundan özür mesajı almasına rağmen kızının bu sözleriyle daha da rahatladı. Tuana da dahil olduğunda sohbet ederek keyifle yemek yemeye başladıkları sırada Zafir Boran Algan da görev başındaydı.

*

 

"Afedersiniz beyler biraz geciktim." Diyen Boran,ciddi ve komik olduğu kadar da psikopat bir mafya rolündeydi. Zafer'in karşısının boş olmasıyla kendisi hemen oraya geçti. İş birliği yapacakları adamlar da masanın etrafını kuşatmışlardı.

 

İçten içe öfkesiyle baş etmeye çalışan Boran yerine geçer geçmez gözler üzerinde olmasına rağmen masanın altına dinleme cihazını yerleştirdi.

 

Arkasına rahatça yerleşirken etrafa yaydığı güç herkesi germişti,Boran için hazırlanan karakter bir Arap iş adamıydı. Adı Ahmed'di.

 

"Ahmed bey,geç kalışınızı umarım bir güzel bedele borçluyuzdur." Konuşan adam Boran'ın şühelendiği bir numaralı adamdı. Onun için iki ihtimal vardı ya bu herif Zafer ve diğerlerini yönetiyordu ya da Hasan denilen diğer adam.

 

Boran güzel bir kahkaha attı,o rolünü iyi oynarken Zafer'e verilen iş adamı sıfatı şu anlık beklemedeydi. Çünkü o aylardır yeterince oynamıştı ya Türklere karşı ya da bu masadaki düşmanlara karşı.

 

"Öyle tabi,öyle. Mal sevkiyatınızın geçiş iznini ayarlayacağım ama bazı şartlarım var." Adamlar geçiş sevkiyatını duyunca şartların hiçbir önemi kalmamıştı. Boran adamları nereden vuracağını çok iyi biliyordu çünkü kısıtlı zamanı olsa bile dersine iyi çalışmıştı.

 

Zafer ise onun övgü dolu sözler duymasına katlanamadan laf sokmayı ihmal etmedi.

 

"Ben de ayarlayabilirdim lakin şu sıralar başka işlerle meşgulüm malum sebepler biliyorsunuz." Zafer'in konuşmasıyla Boran'ın kaşları çatılır gibi oldu zamanları kısıtlı olduğundan hiçbir şey konuşamamışlardı buna rağmen zaten yeni yeni tanışan iki iş adamını oynadıkları için bozuntuya vermeden Arap aksanının verdiği bozuklukla konuştu Boran.

 

"Ee Nazım Bey anlatın da biz de bilelim şu malum işlerinizi." Boran keyiflice arkasına yaslanırken hiç de rahat değildi.

 

"Kendileri kadın ticareti yapıyor bizlere,ondan meşguldür herhal. Değil mi Nazım Bey?" Boran şüphelendiği ikinci sdamdan duyduğu sözler ve masada yankılanan kahkahalarla beyninde şimşekler çaktığını hissetti,gözlerinin kararması üzerine gözlerini saliselik kapayıp açtı.

 

Zafir,bu dosya Almina'nın öz ailesiyle ilgili bu kaçırılma olayı ailesinden dolayı mı diye araştırttım biraz uzun sürdü o aida ailesi savcı be hakime olduğundan kaynaklı tüm bilgileri gizliydi özel izin bekledik ve sonucuna da ulaştım.

 

Evet düşmanlıkların ana sebebi Almina'nın babasınım savcıyken içeriye attırdığı terör mensupları ama bunun yanında herifler kadın ticareti yapıyorlarmış. Yani Almina'yı da... Anladın işte.

 

Zafir Boran'ın kafasında dolaşan sesler iki gün öncesine aitti. Sevdiği kadının ve diğer tüm kadınların isimleri bu lanet masada mı konuşulmuştu?!

 

Bozuntuya vermemeye çalıştı ortamda bir tek onun ciddi kalması dikkat çekerdi.

 

Duraksayıp,gülüşmeler susunca öne doğru gelip konuştu.

 

"Parayla yapıyorsunuz diye düşünüyorum,kaç paraya anlaşırız?" Bunu derken bile kendinden iğrense de içinden 'sadece görev için,vatanın için,milletini kurtarmak içi dayan Zafir.' diye telkinler veriyordu.

 

Zafer gözlerini büyütür gibi oldu.

 

Boran onu daha hala çözememişti.

 

"Valla herkese pahalı ama sana 150 milyar dolarcık. Sonuçta daha yeni tanışıyoruz Ahmed,hem sen şu sevkiyatın şartlarını bir açıkla hele bu karı işini sonra konuşuruz." Bunu diyen hemen yanında oturuyordu Zafir göğsünde duran bıçağı adamın malum bölgesine saplamayı çok isterdi ama yapamadı.

 

"Sevkiyat kuzeydoğu sınırdan olacak, yalnızca benim adamlarım ve sizin adamlarınız,Türk'ü dert etmeyin ben halledeceğim. Gelelim şartlara,zaman vereceksiniz bu sevkiyat üç hafta sonra olacak onun dışında ödemeyi peşin alacağım, hatta kabul ederseniz üzerine bir kadına da hayır demem ama güzel olsun,varlıklı ve bana denk." Derin solukları zevke geldiğinden değildi kafasının içinde masadakileri kurşuna dizdiğindendi.

 

"Zaman işi biraz sıkıntı olacak ama halledecez,karı işine gelince bundan birkaç ay önce tanışaydık ağzına layık para eder biri vardı da askerler kurtardı onu. Bizim adamları da katlettiler o karı için." Zafir'in kaşları merakla havalanırken Zafer konuştu.

 

"Hele hele,kimmiş o kız?" Boran daha çok gerilirken dişlerini sıktı.

 

"Almina diye biri,çok canlar yaktı o. Hala peşindeyiz ama çok iyi koruyorlar ulaşmak zor ama başka biri daha var onu sana verirem."

 

"Şu Almina dediğiniz niye bu kadar değerli,Nazım bilir değerli şeyler dikkatimi hep çekmiştir. Değil mi Nazım bey!" Boran imalı konuşuyordu buna rağmen Zafer rahattı.

 

"Ya bilmem mi,çok değerlidir."

 

"Sen boş ver onu,ne zaman o karının adını ansak bela buluyor bizi."

 

"Nazım sen görümeyi yaptın mı babayla?" Baba dedikleri başlarındaki adam olmalıydı.

 

"Yaptım,bir sıkıntı yok her şey yolunda."

 

Toplantı ve konuşmalar devam ederken Zafir bu işin daha da karmaşık bir hal aldığını fark ediyordu. Toplantıdan gece yarısında ayrıldığında ise ceketinin iç cebindeki dinleme cihazı hem onda hem karargahta vardı bir diğeri ise toplantı masasının altında ve şüphelendiği ikinci adamın olduğu yerdeydi amacı o dinleme cihazını fark etmeleriydi. Bu sayede masadakileri birbirlerine düşman edecek,birbirlerindem şühelenmelerini sağlayacak be güvenlerini kazanacaktı.

 

***

 

Zafir'den:

 

Eve geldiğimde gece saat ikiydi Almina'ya hiçbir şey yazmamıştım çünkü uyuduğunu düşünüyordum ki kapıdaki Erdem saat on bir civarında geldiklerini söylemişti evin ışıkları yanmıyordu bu yüzden anahtarla kapıyı açtım ve içeriye girdim.

 

Ayakkabılarımı kenara koyduktan sonra da üzerimdeki beni gece boyu sıkan ceketi çıkardım.

 

Adımlarım salona ilerlerken televizyonun kısık sesi kulaklarıma doldu ardından ekranda oynayan diziyi gördüm. İlerledikten sonra koltukta kıvrılmış,bir kolu koltuktan sarkmış ve üzerini örtmemiş Almina'yla karşılaştım.

 

Yanına ilerlerken yüzümdeki tebessüme engel olamadım,üzerimdeki buz mavisi gömleğin kollarını kıvırdım, sonra da yanında diz çöktüm.

 

Toplu saçlarından dolayı daha görünür olan yüzünü inceledim,elindeki kumandayı onu uyandırmamaya çalışarak usulca aldım. Kıpırdansa da uyanmadı tv'yi kapatıp bir kolumu bacaklarından bir kolumu da sırtından geçirdim ve dikkatle kucakladım.

 

Korkuyla irkildi,duraksayıp yüzümü görmesini bekledim korkuyla açılan kısık bakışları beni görünce geri kapandı,dudakları ise mırıltıyla aralandı:"Zafir."

 

"Uyu bebeğim."

 

Merdivenlere ilerlerken o da kollarını boynuma sarmıştı. "Odayı yerledim." Mırıl mırıl konuşması yüzünden dikkatlice dinlemem gerekiyordu.

 

"Hangi oda?"

 

"Çalışma." Bir daha oraya girmesini aslında istemiyordum ama sanırım söylemekte oldukça da geç kalmıştım.

 

"Sağ ol bir tanem." Odamıza geçtiğimde kapıyı ayağımla kapadım.

 

"Zafir?"

 

"Hım?" Yatağa yavaşça uzanmasını sağladım ve başındaki yastığı düzelttim.

 

"Kadın var mıydı?" Bu tatlı kıskançlığına gülmek istesem de sadece sırıtabildim.

 

"Yoktu,uyu hadi. Geliyorum." Dedim. Arkasını dönüp yatarken giyinme odasında üzerimi değiştirdim.

 

Odayı o kadar güzel yapmıştı ki... Ellerinin değdiği her şey sihire bulanıp büyüleniyordu.

 

Üzerimi değiştirdim ve odadan çıkıp çalışma odasına girdim etrafa öylece göz gezdirirken her şeyi yine mükemmelleştirdiğini bir kere daha gördüm. Bugün elinden düşmeyen onu yıkan dosya masanın üstündeydi,onu da alıp kasaya koydum be kasayı kilitledim.

 

Geri odaya dönerken çalışma odasını kapattım.

 

Almina'nın yanına uzanmadam önce perdeleri indirdim ve alarmları aktif hale getirdim bu günlerde biraz daha dikkatli olmakta fayda vardı.

 

"Zafir." Bugünün verdiği ağırlıkla adımı sayıkladığını biliyordum .

 

Kollarımı beline sarıp onu kendime doğru iyice çektim. "Buradayım."

 

Mırıl mırıl seslerini duysam da bir şey anlamamıştım,kısa bir süre sonra derince uykusuna devam etti,ellerimi saçlarında gezdirmeyi sürdürdüm.

 

Kısa bir süre sonra ben de uyuyakaldım.

 

*

 

Almina'dan:

 

"Kızım uyan artık." Yüzüme değen su damlalarıyla gözlerimi kırpıştırdım. "Yapma ya!" Desem de devam etti.

 

Gözlerimi aralayınca karşımda gördüğüm adamla merede olduğumu bir süre algılayamadım. Gözlerim etrafta gezindi uzunca.

 

"Ben buraya ne ara geldim?"

 

"Haberin yok mu gece uzaylılar Dünya'ya indi bir anda beş yıl sonrasına geçtik. Biz seninle evlendik hatta bir kızımız var ama şimdi uyuyor." Zafir'e garip garip bakarken onun ciddi ifadesiyle bozguna uğradım benimle dalga geçtiği için dizlerimin üzerinde oturdum ve başımın altındaki yastığı yüzüne fırlatmak için hareketlendim.

 

O sırada duyulan ağlama sesi bir bebeğe aitti. Gözlerim kocaman olurken endişeli gözlerle Zafir'e baktım. Suyu kenara bıraktı.

 

"Beneğimiz uyandı hadi üzerini değiştir de gel."

 

"Dalga geçme benimle." Derken sesim titriyordu ben hiçbir şey hatırlamıyorum ki!

 

"Dalga geçmiyorum."

 

"Zafir."

 

Yüz ifademi fark edince kahkahayı bastı. Ben de elimdeki yastığı ona fırlattım. "Ya ne kadar gaddarsın korkuma rağmen hala dalga geçiyorsun."

 

Darbelerimden korunmak için kollarını kaldırıyordu.

 

"E ama sen de inanıyorsun."

 

"Uyanınca tersimin dönmesi normal bence beyefendi! Ayrıca o bebek sesi ne?"

 

Yastığı elimden alıp yatağa fırlattı,üzerimden sıyrılam gecelik elbisenin açıkta bıraktığı bacaklarım titrerken yaklaşıp beni kendine çekti.

 

"Ablamlar gelmiş,Deniz de uyuyordu seninle birlikte uyamdı. Hadi giyin de sevelim şu çocuğu!" Az kalsın yerinde de tepinecekti elinden alınmış oyuncağını isteyen bir çocuk gibi olmasına güldüm.

 

"Kafamı karıştırmana bir şey demeyeceğim."

 

Omuz silkti ben giyinme odasına gittim o da aşağı indi gece beni yukarı taşıdığını hatırlıyordum da başka bir hatıra yoktu bende.

 

Üzerimi giydim ve lavaboya girdim,işlerimi halledip aşağıya indiğimde Deniz,dayısının göğsündeydi.

 

"Hoş geldiniz abla." Dedim Leyla ablaya.

 

"Hoş bulduk canım benim."

 

"Deniz bak, bak kim gelmiş?" Dayısının sesiyle başını kaldıran Deniz bana baktı yüzündeki tatlı tebessüm ve elinde de kaşınan dişlerini kaşımak için bulunan sağlıklı oyuncağıyla çok sevimliydi,salyalarını hep dayısının üzerine akıtmıştı.

 

Yanlarına yaklaşıp "Deniz... gel gel gel." Yaptım. Kollarını kaldırıp bana doğru atılınca Zafir onu bana verdi.

 

"Hemen de sat dayını." Bu halime gülen Emre abi konuştu.

 

"Benim kızım halasını daha çok seviyor." Emre abiye gülümsedim o da bana göz kırptı.

 

"Ay Emre,sinir etme kardeşimi!" Şakasına dese de Emre abi hemen omuz silkti . "Kardeşe bak,çam yarması gören de küçücük birisi sanar." Zafir ters bir bakışla Emre abiye bakınca Emre abi hemen Leya ablanın arkasına saklandı. Bu hallerine biz gülerken Deniz çığlık ata ata dişlerini kaşımaya devam etti.

 

Kahvaltı masasını hazırlamak için mutfağa gidecektim fakat gördüğüm Suzan teyzeyle durdum.

 

"Hoş geldin Suzan teyze, çok sağ ol ." Bana göz kırparak işine devam etti. Deniz karnı acıkmış olmalı ki ağlamaya başlayınca annesine verdim. Ben de hazırlıklara yardım ettim. Emre abiyle Zafir de içerde sohbet ediyorlardı.

 

Telefonumun çalmasıyla ıslak ellerimi kuruladım ve aramaya bakakaldım çünkü Emirhan arıyordu çok şaşırsam da bu fırsatı kaçırmamak için hemen aranayı yanıtladım.

 

"Alo!" Dediğimde bir süre cevap gelmedi.

 

"Almina." Diyem sesini duymak dün öğrendiklerimle birlikte beni daha da üzüyordu. Her şey zaten hep üst üste gelirdi.

 

"Emirhan." Diyebildim bahçede bulunan koltuğa otururken.

 

"Nasılsın?" Dedim o konuşmayınca.

 

Sesim titrekti ve duyduğunu biliyordum. Acaba pişman olmuş muydu beni bu kadar üzdüğüne yoksa öylesine mi aramıştı?

 

"İyi sen?" Dediğimde duraksayıp gözlerimi sildim ve burnumu nazikçe çektim.

 

"İyiyim ben de." Bir şeyler demesini bekledim ama konuşmadı bu yüzden ben konuşmaya başladım.

 

"Böyle olmasını ben istemedim ve bilerek yaptığım bir şey değildi Emir." Sessizdi bir şey de demedi.

 

"Bu konuda konuşmak istemiyorum yoksa daha çok kırılacakmışız gibi geliyor,sesini duymak için aradım. Tuana nasıl?"

 

Omuz silkip arkama yaslandım.

 

"İyi,aynı devam ediyor. Kafeyle ilgileniyor hep." Yutkunduğumu hissettim.

 

"İyi sevindim,senin nasıl gidiyor Boranla?"

 

Gözlerim bahçe kapısında durmuş beni izleyen adama kaydı,elimi ona doğru uzattım yürüyerek yanıma geldi elimi tuttu ve yanıma oturdu.

 

"İyi o da,iyiyiz bir sıkıntı yok. Emir lütfen düğüne gel sensiz evlenmek istemiyorum." Dedim ama doğru mu yaptım bilmiyordum.

 

Başımı Zafir'in göğsüne koyup konuşmaya öyle devam ettim.

 

"Gelmeye çalışacağım." İçimdeki umut yeşerirken neşe içinde konuştum. "Açelya'yı da getir." Dedim derin bir nefes alıp verdi.

 

"Biz ayrıldık." Dediğimde şok oldum başımı kaldırıp Zafir'e baktığımd anlam veremedi.

 

"Ne demem ayrıldık? Neden bir şey mi ıldu yoksa?" Emir, Açelyayı çok seviyordu bu yüzden şaşırmıştum.

 

"Bir şey olmadı hayatımda olmamasına gerek olduğunu düşündüm ve ayrıldık." Bir şey demedim.

 

"Olsun. Seni ne mutlu ediyorsa öyle davran,hayırlısı." Dedim

 

"Aynen ,kapatmam lazım sonra konuşuruz." Demesiyle bir şey demedim vedalaşıp kapattık. Ağlamak istiyordum ama misafirlerimiz vardı ve de aslında bu konuda üzülmem Zafir'i sinirlendiriyordu bundan dolayı bir şey demeden yüzüne baktım ve dudak büktüm.

 

"Hadi içeriye geçelim ayıp olucak." Dedim ayağa kalkıp yürürken.

 

"Şu herifin seni üzmesi canımı sıkıyor."

 

"Lütfen boş verelim." Dedim.

 

"Aman da aman senin karnın mı acıktı." Deniz yemek yerken kısaca sevdim ve Suzan teyzeye yardım ederek çayları kattım. Hepimiz yerlerimize geçince sohbet eşliğimde kahvaltıya başladık. Deniz'in tatlış çığlıkları be meşesi benim de enerjimi biraz olsun yükseltmişti.

 

***

 

Tuana'dan

 

"Ay Kaan git git bitmiyor bereye gidiyoruz?" Sabahtam beri beni sürüklüyordu ama yeter yani bana da yazık.

 

"Yav bir dur gidince öğrenirsin hem güzel bir yer merak etme. "

 

Yolu takip ederken can sıkıntısından patlayacaktım telefondan şarkı açıp dans etmeye devam ettim. Öğleni çoktan geçmiştik akşamüzeri olsa dahi güneş yerli yerindeydi. Mardin cidden sıcaktı. Ve biz iki saattir yoldaydık. Kaanla sabah kahvaltı yapmıştık ben kafeye gittiğimde o da karargaha uğramış işlerini halletmişti bu günlerde kafası karışıktı. Boran'ın timden ayrılışını fazlaca kafasına takmıştı.

 

Diyecek bir şeyim yoktu hayırlısı ne ise o olmalıydı.

 

"İşte geldik!" Tabelayı görünce gözlerim büyüdü Şanlıurfa'ya gelmiştik. "Yaaa sevgilim,kebap yemeye beni buraya getirdiğine inanmıyorum." Dedim gülerek.

 

"Canın çekmişti,ayrıca Balıklıgölü merak ediyordun orayı da görürüz." Şehrin merkezine doğru giderken Kaan insanlara yer ve yön soruyordu ben de etrafı inceliyordum.

 

İlk durağımız meşhur olan bir kebapçı oldu.

 

"Hoş gelmişsiniz" Kaan tebessüm edip adamla sohbet eteye koyuldu ben de o sırada kendine menüdeki en cazip yemeklerde gözlerimi gezdiriyordum ama karar vermesi çok zordu bu yüzden o adamdan yardım aldım Kaan da farklı bir şey söylerken siparişlerimizi beklemeye başladık.

 

"Hayat çok garip seninle bırak Şanlıurfaya gelmeyi kavuşmak bile benim için imkansızdı. Şimdi ise aylardır birlikteyiz sevdiklerimiz iyi hatta semim en yakın arkaşınka benim en yakın arkadaşım evlenecekler. Cidden çok şaşırtıcı." Beni dikkatle dinleyen Kaan başını salladı.

 

"Haklısın ama ben o kadar çok bu günleri bekledim ki benim için her şey dört dörtlük."

 

"Benim için de öyle tabi ki sadece alışamadım o kadar hala garipsiyorum,korkuyorum sanki her am elimden kayıp gidecekmişssin gibi." Dedim.

 

"Emin ol alıştığım kokunu bırakıp da bir daha gitmeye hiç niyetim yok." Yeleklerimiz gelince sustuk.

 

Karnımın acıktığını fark edişim aldığım ilk lokmadayı yemekler o kadar güzeldi ki kıtlıktan çıkmışım gibi yemeye devam ettim. Kaan bu halime bıyık altından gülse de hiç umursayamayacaktım.

 

Afiyetle karnımı doyurdum.

 

Ardından kalktık,buraların sokaklarında dolaştık çarşılarında gezdik. Almina'ya be kendime birkaç bir şeyler aldım. Hatta düğün için takı bile almıştık. Kaan ile geçirdiğim her bir saniye benim için büyük bir nimetken vakit akmasın istiyordum ama tani ki mümkün değildi.

 

Akşam olduğunda Balıklıgöldeydik şaşırtıcı bir şekilde çok sakindi kimse yoktu.

 

"Çok güzel!" Diyerek yürüdüğümde Kaan'ın elini bırakmıştım.

 

Etraftaki ışıklı aydınlatmalar çok hoş gözüküyordu.

 

Kaan'ın sesini duyamayınca endişeyle arkamı döndüm.

 

***

 

Almina'dan

 

"Ha yani kadın yoktu yanınızda." Bininci soruşumu yılgın bir tavırla cevaplayan Zafir'e sırıtarak baktım.

 

"Almina,uzatma istersen." Ters bakışına güldüm ve yanaklarını avuçladım.

 

"Oy oy oy, sinirlenir miymiş benim sevgilim. Ya ama aşkım seninle de dedikodu yapılmıyor ki." Diye serzenişte bulundum.

 

"Görevim hakkında bilgi almaya çalıştığın için olabilir mi?" Başımı salladım.

 

"Doğru dedin olabilir."

 

"O zaman naşka bir şey konuşalım."

 

"Hah söyle Allah aşkına şu konu dışında me istiyorsan konuşalım."

 

Düşünür gibi yaptım.

 

"Şimdi bizim düğünümüze iki ay kaldı ya. Heh bunu konuşalım sence kaç kişi gelir? Çok kalabalık olur mu ki? Ya yemekler yetmezse ne yapacağız,yeter yeter. Değil mi Zafir?" Beni belimden tutup kucağna oturttu.

 

"Yeter yavrum,merak etme. Bin kişiden fazla gelen olur ama bilemeyiz tabi bakalım."

 

"Çok heyecanlıyım." Derken saçlarıyla oynuyordum. Telefonum çalınca korkuyla irkildim telefonlar artık fobim olmuştu.

 

"Tuana arıyor ya kaza yaptılarsa,yok yok. Off çok evhamlı birine dönüşmeye başladım."

 

"Aç hadi bir şey yoktur." Diyen Zafir ile aramayı açıp hoparlöre aldım.

 

"Alo?" Dedim.

 

"Almina." Titreyen sesin duyunca tansiyonum düşer gibi oldu.

 

"Ne oldu?" Dedim korkuyla.

 

"Ay ben evleniyorum. Hem de Kaanla." Ben Tuanayla konuşurken Zafir'i de Kaan arıyordu. Sinirlerim bozulduğu için güldüm.

 

"Hayırlı olsun güzel arkadaşım benim,hep mutlu olun. O kadar sevindim ki hiç beklemiyordum." Dedim. Zafir ile Kaan'ın konuşması kısa sürmüştü çünkü Zafir'i başka birisi aramıştı. Oturduğu yerde gergimce kalkan Zafir benden uzaklaştı.

 

"İnan ben de hiç beklemiyordum ay aşkım öyle haber vereyim dedim teyzemleri aramam lazım ararım seni çok öpüyorum." Dediğinde ayaklandım ve neşemi kaybetmemeye çalıştım.

 

"Ben de kıvırcığım benim bugünün tadını çıkar yarın detaylıca konuşuruz öptüm çok." Vedalaşıp kapattık,adımlarım mutfağa doğru ilerlerken Zafir'in küfürlerini duyuyordum.

 

"Biliyordum,o piç masum değil bir hain." Ayaklarım dururken dinleyip dinlememek arasında kaldım ve tam arkamı dönmüş gidiyorken Zafir'i dıydum.

 

"Zafer,değil adı herif yüz nakli olmuş bizim Zafer'i şehit etmişler!"

 

Arkamı korkuyla dönünce Zafirle göz göze geldik. Aramayı kapattığında bana bakakaldı.

 

"Zafer,sandığımız kişi Zafer'in yüzünü kendine nakleden..."

 

Devamını getiremedim sustum.

 

Zaten diyecek de bir şey kalmamıştı.

 

***

 

Düşüncelerinizi buraya yazanilirsiniz.

 

 

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım<3

 

Bir dahaki bölümde görüşmek dileğiyle hoşçakalınnn..

Loading...
0%