@dolunaydakigelgit_
|
Tanıtım bölümümüzle karşınızdayım.
Umarım beğenir ve severek okumaya devam edersiniz.
Yıldızları parlatmayı ve zihninizin derinliklerinden gelen yorumları paylaşmayı unutmayınnnn.
İyi okumalar... ✨
*** Hayat,nefes. Nefes,yaşam. Yaşam,ölüm. Ölüm,ben. Ben Almina Öztürk. Vatan hainleri tarafından tutsak edilmiş, üç aydır dağ başında yaşamaya ve burada benimle tutsak edilmiş Türk çocuklarını da yaşatmaya çalışan, kurtulmak için her gece Allah'a yalvaran Almina. Türk askerlerinin gelmesi için dua eden Almina... Uyuduğunu zannetmeme rağmen yanımdan yükselen kısık,cılız bir ses ona dönmeme neden oldu. Halbuki onları çoktan uyutmuştum. Neden uyanmıştı? Şimdi o zalimler gelirse bizi uyanık görürlerse canımızı tekrar yakarlardı. Ben alışmıştım bedenimde yanan kor kor acıya ama onlar daha miniciklerdi. "Almina abla, kahramanlarımız ne zaman gelecekler ben artık anneme gitmek istiyorum." Melih daha yedi yaşında olmasına rağmen çok zeki bir çocuktu. Hepsi onlara verdiğim rolü çok iyi oynuyordu. Uyuduğunu sandığım çocukların hepsi kısık sesle Melih'i onaylayayınca şaşırdım. Dışardaki şerefsizlere karşı onların tarafındaymış gibi yapmak zorunda bırakılan bu çocuklarında benim gibi damarlarında Türk kanı akıyordu. Onlara verilen zararı en aza indirgemek için küçük bir rol oynuyorlardı bu her ne kadar gururumu incitse de onlara verilen zarar en az olmalıydı. Allah kalbimizin kimden yana olduğunu biliyordu... "Şşşt,sessiz olun çocuklar söz veriyorum çok az kaldı gelecekler lütfen uyuyun artık." Altı çocuk aynı anda itiraz mırıltıları çıkardı. Yine ve yeniden... "Hep aynı şeyi diyorsun abla bir sürü zaman oldu bizi kandırıyorsun." Kalbimin artık kırılmalara dermanı kalmamıştı. Atış şekli bile yavaşken onlar için dayanmak zorundaydım. Şiddet görmenin verdiği ağrılara rağmen onlara kaydım. Yine çaresizdim yine bu çocuklara karşı boynum büküktü ve yine onları oyalamak zorundaydım. Çok yorulmuştum,yemin ederim çok yorulmuştum. Vatanımı,sevdiklerimi özlemiştim. Özgürlüğümü özlemiştim. Dermanım kalmamıştı. Ama dayanmak zorundaydım ve gülümsedim. "Size marş söyliyeyim mi tekrardan, uyumanız lazım yoksa gece canavarları canınızı yakar olmaz mı?" Dedim usulca. El mecbur korkuyla kabul ettiklerinde ruhumdaki yara yine kanadı, her gece yaptığım gibi yine dilimde konusu aynı ama söylenişi farklı söylemekten bıkmadığım bir marş vardı ve her gece olduğu gibi çocukları bizim marşımızla uyuttum,özgürlüğün sesi,kalp atışlarımın ritmi... "Korkma,sönmez bu şafaklarda yüzen alsancak..." Korkmadım ama şafağımın sönmesine mi sökmesine mi az kalmıştı bilmiyordum. Tek bildiğim dayanacak gücümün kalmadığıydı...
***
Tanıtımın sonuna geldik.
Başladığınız tarihi buraya bırakabilirsinizzz.💥
27/06/2022
Dikkatinize!
Bu kurgudaki olaylar,kişiler,kurum ve kuruluşlar birer hayal ürünüdür,gerçeklerle herhangi bir alakası bulunmamaktadır.
Bir sonraki bölümde buluşmak dileğiyle hoşça kalın.
Sevgilerimle... |
0% |