Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Soruların Cevapları

@dora_ve_gece

Cinayet akşamı Luna'nın evden saat kaçta çıktığını ve nereye gittiğini öğrenmem lazımdı. Ailesi ile iletişime geçtim, aynı mahallede oturuyorduk. Evlerine gitmem oldukça kolaydı. Zili çaldım. Kapıyı Bay Fullerton açtı. Beni gördüğünde neden geldiğimi anlamaya çalışır gibi baktı. "Ne için geldin?" diye sordu, durgun bir ses tonuyla. Bitkin ve üzgün gözüküyordu. Böyle bir halde olması çok normaldi,sonuçta kızlarını kaybetmişlerdi.

"Size önemli bir konu hakkında sorular sormak istiyorum." dedim ve içeri girdim.

Bir bahane uydurmak zorundaydım. Direk soru soramazdım, sonuçta onlar için üzücü bir durumdu.

 

Bayan Fullerton, Luna'nin giysilerini almış, koklarken koltukta oturuyordu. Ağlıyor gibiydi.

Bay Fullerton yanıma yaklaşıp, sessizce "Luna hakkında konuşmak istiyorsan başka bir yere geçelim. Ne zaman onun adını duysa üzülüyor." Dedi Bayan Fullerton için.

"Peki." dedim. Şaşırmıştım, sanki ne soracağımı anlamış gibiydi.

Çalışma odasına doğru ilerledik. "Burda konuşabiliriz" Dedi ve koltuğa oturdu.

 

-Luna'nın o gün nereye gittiğini hatırlıyor musunuz? Diye başladım söze. Sorgulayıcı bir tavırla.

-Bana bir arkadaşına gideceğini söyledi.

- Arkadaşının adı neydi peki?

-Bir az düşündü. Adı Elly idi soyadı...Rivers'tı sanırım.

 

Elly Rivers. Sırada onunla görüşmeliydim. Ölmeden önce onu görmüş olabilir miydi. En önemlisi Luna gerçekten Elly'ye mi gitmişti? Sanırım öğrenmemin tek yolu Elly ile konuşmak olacaktı. Peki nasıl iletişime geçecektim? Belki bay Fullerton dan yardım alabilirdim. Ama önce en temel bilgileri öğrenmem gerekiyordu.

 

Luna'nın evden saat kaçta çıktığını biliyor musunuz? Diye sordum

Derin bir nefes aldı ve söze girdi. "O gün kızımla ufak bir tartışma yaşadık. Önemsizdi ama o gün alınganlığı üstündeydi. Arkadaşıma gidiyorum dedi ve saat 20:00 sularında evden çıktı"

-Cevaplarınız için teşekkür ederim. Sadece Elly hakkında son birkaç sorum olacak.

-Tabi dinliyorum. Dedi umursamaz bir şekilde. Kendini toparlamaya çalıştı ve derin bir nefes daha çekti.

-Elly'nin adresini veya telefon numarasını biliyor musunuz?...

 

Bay Fullerton'nun son sorduğum sorulardan bezdiğini fark etmiştim ama yinede cevaplarımı alabildim.Elly, Atatürk sokağı No 14 de oturuyordu telefon numarasını da defterime not aldım.

 

*Çarşamba günü Amanda bana bir garip davranıyordu. Neden olduğunu düşündüğümde bir anlam verememiştim ama sonra pazar günün bay Fullerton ile konuşmak için Amanda ile olan planımı iptal ettiğimi hatırladım. Okulda ondan özür dilediğimde bu konu hakkında ne kadar meraklı olduğumu farkına varmıştı ve anlayışla karşıladı. O günün akşamı Amanda, ders çalışmaya, GERÇEKTEN ders çalışmaya bize geldi. Amanda bu gece yatıya kalacaktı. Ders çalışmayı bitirdiğimizde bay Fullerton ile ne konuştuklarımızı anlattım. Kızacağını düşündüm ama dikkatli bir şekilde dinliyordu. Hatta benimle Elly'nin yanına gelebileceğini bile söyledi. Buna hem şaşırmış hem de mutlu olmuştum.

Sabah Amanda ile okula giderken kulaklıklarımı unuttuğumu ve bütün yol boyunca insanların konuşmalarına maruz kalacağımı fark ettim. Ama duyduklarımın arasında şaşırtıcı ve garip konuşmalar vardı. Sadece bir kaç kişiden değil neredeyse tüm insanlardan duyuyorduk. Başka bir cinayetten bahsediyorlardı veya biz olayı yanlış biliyorduk. Hemen cebimden not defterimi çıkartıp bahsettikleri "William Wake" ismini not aldım.

-William Wake mi? O da mı öldü? Ne zaman? Diye söylendi Amanda

-İnan benim de en ufak bir fikrim yok.

-Ne yalan söyleyim bu olay benim de ilgimi çekti Scarlet.

- Oo birileri meraklanmaya başlamış.

(Gülüşmeler)

 

Sınıfta Amanda ile bu konu hakkında konuşurken,July yanımıza geldi. July ile Amanda kadar eskiden tanışmıyoruz. Geçen yıl tanıştık ama yakın arkadaşız. Kendisi biraz meraklıdır, güler yüzlü ve sevecen birisidir. Okuldaki çoğu kişi ile iyi anlaşır. Ayrıca çok da güzeldir.

 

July -William wake de kim?. (Meraklı olduğunu söylemiştim)

Amanda - Sanane (Amanda ondan pek hoşlanmaz)

Scarlet- Sakin ol Amanda.

July - Hiiç ilgimi çekemez mi (ikisi de birbirinden hoşlanmıyor)

(Amanda göz devirir)

Amanda- Hadi gidelim Scarlet.

 

Amanda ya alı koymak çok zor onunla gittim. Sanırım beni July'den kıskanmıştı. Neden olduğunu bilmediğim bir sebepten dolayı öyle hissettim. Her neyse Amanda çoğunlukla böyle yapıyor. Bazen gerçekten saçma hareketleri olabiliyor.

 

Sanırım Elly yi arama vakti geldi. Eve gittiğimde Not aldığım numarayı aradım. Ama sadece telefon görüşmesinin yeterli olmayacağını düşünüyordum. Müsait olup olmadıklarını sormak için aradım.

 

Elly: alo kimsiniz?

Scarlet: Ben scarlet telefon numaranızı bay Fullerton dan aldım.

Elly: Aa bay Fullerton! Luna öldüğünden beri hiç konuşmadık.

Scarlet - Bende seninle bu konuyu konuşmak istiyordum

Elly - Luna'yı mı?

Scarlet - Evet. Adresini aldım. Müsaitsen yarın uğrayabilir miyim? Yüz yüze konuşmak daha iyi olur.

Elly -Elbette. Kaç gibi gelirsin?

Scarlet - Okulum evinin yakınlarında. Derslerim saat üçte bitiyor, direkt sana gelmeyi düşünüyordum.

Elly - Tabi bekliyorum, o günden beri hiç biriyle bu konu hakkında konuşmadım.

Scarlet- Tamam o zaman anlaştık. Teşekkürler.

Elly - Ben teşekkür ederim. Görüşürüz

Scarlet - Görüşürüz.

 

Ertesi gün okuldan sonra, Elly'nin evine gittim. Evi düşündüğümden de büyüktü. Sanırım zengindi, acaba ne işte çalışıyordu? Zili çaldım. Kapıyı gülerek açtı ama gözlerindeki hüzünlü bakışı görüyordum.

 

-Hoşgeldin! İçeri gel. Dedi Elly.

-Hoşbuldum.

 

Evin içerisi de dışarısı gibi ihtişamlı gözüküyordu. Elly bi odaya doğru ilerledi ve "Beni takip et." Dedikten sonra devam etti. Odaya girdiğimizde Elly bana bişey içip içmeyecegimi sordu, bi çay alırım diye karşılık verdim. O andan itibaren yanımda getirdiğim ses kayıt cihazıyla konuştuklarımızı kayıt etmeye başladım. Yandaki telefona doğru uzandı "3 numaralı odaya 2 çay lütfen" dedi.

 

-Evet, dinliyorum.

- O gece Luna sana kaçta geldi ve kaçta gitti yaklaşık olarak soyleyebilir misin?

- O gece ben Luna'yı hiç görmedim, bana gelmedi.

- Nası yani, o zaman nereye gitti?

-Sana birkaç isim verebilirim ama cok yakın olduğu ben ve sevgilisi var.

- Tamam, bunu ben düşüncem. Şimdi sana Luna hakkında biraz daha soru sormak istiyorum.

- Tabi ki. Dedi buruk bir ses tonuyla.

Kapı tıkırdadı Elly " gel" dedi. Çaylarımız gelmişti. Bir yudum aldım ve devam ettim.

- Luna son zamanlarda nasildi?

- Yani konuştuğumuz zaman bana sık sık içimde bir huzursuzluk var tarzı şeyler söylüyordu.

-Bu huzursuzluk ne zamandan sonra oldu?

- Bir ay önce falandı, sabah buluşmak için anlaşmıştık. Telofonda konusurken sesi gayet mutlu ve enerjik geliyordu. Akşama doğru bize geldiğinde sabahki halinden bir eser kalmamıştı.

- Sana bir şeyler anlattı mı?

-Evet, Neden garip davrandığını, ona huzursuz hissettiren adamın fiziksel özelliklerini anlattı.

- Adamın fiziksel özelliklerinden bahsedebilir misin?

- Hafif uzun boylu yaklaşık 1.75 boylarında, esmer, bıyıklı, büyük burunlu, çok kısa saçlı ve giydiği şeyler de siyah bir kot pantolon, düz siyah bir tişört, siyah botlar ve deri bir ceket.

 

Sanki bana birini andırıyor gibiydi. Babamın bir iş arkadaşı vardı. İsmini pek hatırlamıyorum ama o adamı hiç sevmezdim. Çok gıcık ve ukala bir tipti. Acaba hala babanın yanında çalışıyor olabilir miydi? Gidip bir yakından görsem iyi olacaktı. Ama babamdan böyle bir şey isteyemezdim. Hala ona çok kızgınım. Sırf o adamı görmek için buna katlanamazdım ki, hem henüz Elly'nin bahsettiği kişinin o olduğundan emin bile değildim.

 

-Elly sana ne kadar teşekkür etsem az. Bu bilgiler çok işime yarayacak. Artık gitmeliyim. Saat geç oluyor.

-Rica ederim. Bir gelişme olursa lütfen bana haber ver.

 

Eve döndüm. Annem hiç beklemediğim bir şey söyledi. Kardeşim de etrafta "BABAMI GÖRECEĞİM" diye bağırıyordu. Ne olduğunu öğrenmek için anneme döndüm. Annem babamın beni ve kardeşimi görmek istediğini söyledi. Tam hayır diyecektim ki, hem kardeşimi üzmemek için hem de şu adamı görebilme şansımın olabileceğini düşündüğüm için istemeye istemeye de olsa kabul ettim. Anneme iş yerine mi gideceğiz diye sordum. Annem evet dedi. Ne zaman istersen gidebilirsiniz diye ekledi. Çok yorgundum duş alıp yattım.

 

Ne yapacağımı bilmiyorum. Henüz kimseye danışmadım. Aynı zamanda babamı görmeye de pek hevesli değilim.

 

Amanda moralimin bozuk olduğunu anlamış olacak ki ben söyleyene kadar bana Elly hakkında soru sormadı.

Salı günü okulda Amanda'yı bir kenara çekip ses kaydını dinlettim. Bu adamı tanıyor olabileceğimi ve onu görme şansım olduğunu söyledim. Ama bunun için babamla görüşmek zorundaydım. Amanda. "Bence gitmelisin."dedi.

July uzaktan bize bakıyordu, gelmesin diye kaş göz işaretleri yaptım. Sinirli bir şekilde yanımıza geldi. Amanda'ya "Sen neden beni yanınızda istemiyorsun" dedi.

 

Amanda: Farkında mısın bilmiyorum ama geldiğinden beri aramıza girmeye çalışıyorsun.

July: Ne;? Saçmalama istersen.

Scarlet: Bencede saçmalıyorsun Amanda. Öyle bir şey ya-

Amanda: Şimdi gidip onu mu savunuyorsun?

Scarlet: Sadece durumu anlamanı sağlıyorum.

Amanda: Asıl durumu anlamayan sensin Scarlet. July bizi gerçekten ayırmaya çalışıyor ve sen bunu farketmiyorsun.

July: BEN ÖYLE BİR ŞEY YAPMADIM AMANDA. Sadece sizinle arkadaş olmaya çalışıyordum. Ama sen-

ŞLAAPSS!!!

Amanda'nın nasıl böyle bir şey yaptığına inanmıyordum. O öyle biri değildi ki. July'nin yanağı kıpkırmızıydı. Sınıftakiler şaşkınlıkla izliyordu. Amanda hıncını almış, ve içindeki öfkeyi July'ye tokat atarak dışarı çıkarmıştı. Bir iki dakika sonra öğretmen geldi. Müdüre indik. Ben şahit olarak yanlarındaydım. Hepimizin ağzından olayı dinlediler. Bana kalsa Amanda için yalan söylerdim ama bütün sınıf buna şahitti. July'nin de bu duruma sessiz kalacağını düşünmüyordum. Sonuç olarak Amanda'ya tutanak tutuldu ve bir sonraki hatasında disipline gönderileceği söylendi. Bu şekilde konu kapandı. July'nin bir daha Amanda'nın yanına yaklaşacağını zannetmiyorum.

 

Çok yorucu bir gündü. Eve gittiğimde defterimin olmadığını fark ettim. Strese girdim çünkü orada bir sürü bilgi vardı. Yüksek ihtimalle Amanda ile July kavga ederken düşürmüştüm. Neyseki defterin üstünde isim soy ad ve okul adı yazıyordu. Ben bunları düşünürken odaya kardeşim Jack daldı. Çok heyecanlı gözüküyordu " Abla ne zaman gidiyoruz?" Diye sordu. Onu daha fazla bekletmeyeceğimi anladıktan sonra "git anneme söyle. En kısa zamanda gidelim." Diye yanıt verdim. Çok mutlu bir şekilde odadan ayrıldı. Kafamdaki sorulardan bir tanesine Jake sayesinde yanıt buldum. Bu gün de böyle sonlandı.

 

Çarşamba günü okulda defterimi ararken Max not defterimi göstererek "Bunu mu arıyorsun Scarlet."

Max çok tatlı, komik biridir. Ne zaman olursa olsun, çok üzgün olsam bile beni güldürmeyi başarır. Max benden bir yaş büyük. Yani 11.sınıf.

Aslında uzun zamandır bizim okulda ama 9.sınıfın 2.döneminden beri daha yakınız.

- Evet! Dedim ve elinden çektim

-Sakin. Yemedik.

-İçindekileri okumadın değil mi?

- Hayır sadece ismine baktım

- Peki nerede buldun?

- Arkadaşım Spencer ile buluşacaktık bu yüzden de okula geldi. Okul yolunda yürürken, pencereden bir defter düştüğünü görmüş ve okul adını da yazılı görünce bana verdi.

-Hmm tamam. Arkadaşın Spencer'a benim adıma teşekkür et.

- Teşekkürlerini iletirim. İstersen bir gün Amanda, sen, ben ve Spencer buluşabiliriz.

- Çok sevinirim. Dedim ve derse gittim.

 

O gün de öyle bitti. Çok yorucu ve dolu bir zamandan geçiyordum. İki yakın arkadaşımın kavga etmesi, babamla görüşmek zorunda olmam falan canımı çok sıkıyordu. Bu konulara ara verip kendimi toparladım.

 

 

Loading...
0%