(2024)
*İlahi Bakış Açısı*
Cemre çantasını toplamış, çok fazla sıkıldığı o matematik dersinden kurtulmak için zilin çalmasını bekliyordu.
6 dakika.
5 dakika.
Dakikaları sayıyordu lakin zaman o son derste, hele ki ders matematik olunca geçmek bilmiyordu.
4 dakika.
3 dakika.
"Cemre, son sorumuzu da sen cevapla." Nefret ettiği o hocası ona en sevmediği şeyi yapıp sorunun cevabını istiyordu. "Nereden bileyim ben be manyak kadın." diye geçirdi içinden. Söylemeyi çok istiyordu fakat söylerse büyük ihtimalle annesinin o çok övdüğü ultra disiplinli okuldan atılacaktı.
"Hocam ben bu soruyu anlamadım da başka biri cevaplasa olur mu, bakın Burcu soruyu cevaplamak için deliriyor ona sorsanız." Burcu gerçekten soruyu cevaplamak için deliriyordu, lakin öğretmen ısrarla soruyu Cemre'nin yapmasını istiyordu.
"Cemre, yapar mısın soruyu?"
"Ama hocam gerçekten anlamadım."
"Sana yap dedim." Cemre ellerini yumruk yapmış sinirden patlamak üzereydi. Öğretmen ise onun yanına gelmiş yapması için bağırıp çağırıyordu.
2 dakika.
Cemre'nin suskunluğu devam ederken öğretmen yanından uzaklaşmaya ve öğretmen masasına doğru ilerliyordu. Eline cetveli almış ve yine Cemre'nin yanına gidiyordu. Cemre kalemle kağıdın üzerine bir şeyler karalayıp ağlarken öğretmen ise sınıfta ki herkesi şok edecek bir şey yapmıştı. Cetvelle sert bir şekilde Cemre'nin kafasına vurmuştu.
Cemre ayağa kalkmış ve öğretmenin burnuna sert bir yumruk atmıştı. Öğrenciler koşa koşa sınıftan çıkmış ve müdürün odasına doğru koşuyorlardı, o sırada yere yığılan öğretmen acı içerisinde kıvranıyor ve Cemre'ye küfürler yağdırıyordu.
"Ah, ailenin senden neden nefret ettiği ortada!" Cemre bu lafı kaldıramayıp bir yumruk daha atmıştı. O sırada içeri giren müdür Sinan Bey Cemre'yi kenara çekmişti. Öğretmen Melda ise bayılmıştı.
"Ne duruyorsunuz? Ambulansı arasanıza!" demişti Sinan Bey, Cemre'ye sert bir bakış attı Cemre ise konuşmaya başladı.
"Kusura bakmayın a-"
"Sus! Seninle daha sonra konuşacağız."
***
Bütün olanların üzerinden 3 saat geçmiş, Melda öğretmen yoğun bakıma alınmış ve Cemre ise hem okuldan atılmış hem de gözaltına alınmıştı. İnternetteki haberlere ve televizyon haberlerine çıkmıştı.
Cemre an itibari ile sorgu odasında ifade vermeye hazırlanıyordu. Polis içeri girmiş ve sandalyeye oturmuştu. Polis konuşmaya başladı.
"Cemre Karataş doğru mu?"
"Sence?"
"Benimle doğru konuş zevke sormuyorum."
"İyi peki, benim."
"Neden öğretmenine yumruk attın?"
"Bir düşünün soruyu bilmiyorsunuz ve size yapmanız için baskı uyguluyor, en sonda da kafanıza cetvelle vuruyor. Siz benim yerimde olsanız ne yaparsınız?" Cemre arkasına yaslanmış polisin cevabını bekliyordu."
"Açıkçası ben zilin çalmasına 2 dakika kalmışken böyle bir şey yapmazdım, sınıftan çıkar müdüre giderdim, yumruk atmazdım."
"Her insan aynı değildir amirim."
***
Sorgu bittiğinde Cemre karakoldan çıkmış ve eve doğru yürüyordu. Kendi halinde küfürler edip dururken ayağa bir taşa takılıp yere düşmüştü. "Siktir!" diye inledi ve gözüne çarpan şeyle bir anda afalladı. Yerde akrep ve yelkovanı durmuş kenarları altın sarısı bir köstekli saat yolun ortasında öylece duruyordu. Cemre saati almış tam ona dokunacakken saat yere düşüp paramparça olmuştu. "Aman neyse benim değil nasıl olsa." deyip yoluna devam etmişti.
Cemre 10 dakika sonra hala yoldaydı, yanındaki duvara baktı ve sprey boyayla çizilmiş bir köstekli saat görmüştü, bütün bu olanların bir tesadüf olabileceğini düşünüyordu ama bir yandan da bu ona verilen bir işaret mi diye düşünmüştü.
Cemre hala yolda yürüyordu ve köstekli saatler peşini bırakmıyordu. İlk önce elinden düşen saat ve resimden sonra bir kağıt bulmuştu, üzerinde ise büyük harflerle "YAPMAYACAKTIN..." yazıyordu. yazının etrafında ise bir sürü köstekli saat bulmuştu. Ardından ise bilinmeyen bir numaradan gelen mesajla daha çok korkmuştu. Mesaj sadece küçük harflerden oluşuyordu ve "saat 22.23'ü bekle..." yazıyordu.
***
Sonunda eve varmış ailesi tarafından dövülmüş şimdi ise odasında oturuyordu. Korkuyordu ama ailesinden değil. Korkuyordu ama hapse atılmaktan değil. Korkuyordu ama öğretmen ölürse başı belaya girecekti diye değil. Korkuyordu, çünkü saat 22.20 idi. Ailesi saat dokuzda evden çıkmış ve Cemre ise evde tekti. Odasının içerisinde dolanırken kesilen elektrik ve açılan kapı sesiyle büyük bir çığlık attı. Yatağına atlamış boğazı yırtılırcasına çığlıklar atıyordu. Telefonuna baktı ve saat şu an tam 22.23 idi. Odasındaki adım seslerini işitebiliyordu. Simsiyah kıyafetler giyen bir adam yatağın etrafında dolanmış ve en sonunda Cemre'ye doğru bakmıştı. Cemre çığlık atmaya devam ederken bir anda kafasına inen büyük bir darbe ile yer yığıldı.