@dramaqueen
|
Alarmlar çalıyor, telefon çalıyor ama gözlerimi açamıyordum. Sanki bütün evren biraz daha uyumam için işbirliği halindeydi. Israrla çalan telefonlardan birini zar zor açabildim. ''Umay'' dedi telefondaki ses. Sanki olacakları hisseder gibi - Bir şey mi oldu ? - Sen iyi misin? Neden uyanmıyorsun? Biz hastanedeyiz gelmek ister misin? -Hayır abi çok uykum var lütfen beni rahat bırakır mısınız artık? Sadece uyumak istiyorum sadece uyumak. o gün anneme refakat etme sırası bendeydi ama o kadar uykum vardı ki sabaha kadar uyumamış ve sabaha karşı teyzeme devretmiştim. İçimdeki derin bir boşluk ve ağırlıkla uyumaya devam ettim. Kapı zili çaldı nefret ede ede tekrar yanıp tek gözüm kapalı kapıya doğru yürüdüm sanki yalnızlığadoğru yürüyor gibi. O ses... acı bir çığlık... ne olduğunu anlamasam da acısını yüreğimde, beynimde hissetmiştim. Kuzenlerim ve teyzem koşarak yukarı çıkarken merdiven demirine tutundum. Ne ne olduğunu soracak gücüm vardı ne de kıpırdayacak. Öylece durdum ve bekledim. Kuzeni kolumdan tuttu e beni annemle babamın yatak odasına götürdük ki zaten nedensiz bir şekilde ben de orda uyumuştum. Umay dedi kuzenim anneni kaybettik. Nasıl yani? İnsanın nasıl annesi ölebilirdi ki? 16 yaşıma henüz hiç ölümle yüzleşmemişken, onunla aramdaki bağı henüz kuamamışken, bağımsızlığımı ve özgüvenimi henüz kazanamamışkeni ilk aşkımı ona anlatamamışken. Donup kaldım. Zaten annesi ölen biri ne tepki verir ki. Ne yapar? Nasıl devam eder? Beynimde dolaşan ilk bu bencilce sorular devam ederken teyzemle gözgöze geldik. Ben şimdi ne yapıcam? Sorusuyla yüzleştirdim onu. Ağzımdan dilimden dökülen ilk cümlelerdi. Annem ben ortaokuldayken hastalanmıştı. Göğüs kanseri. Çok hızlı ilerleyen türdeymiş ve en son beynine geçmesiyle tedavi edilemez duruma gelmiş. Benim çocukluğum evde hep bir yas havası içinde geçmişti. Okuldan geldiğimde evden yüklen ağlama ve kuran sesleri, her talilde hastalığın ilerlemesi, üzüntüler... ben çok anlamıyordum yani insanlar hastalanır ve iyileşirler ve ölümler hep başkalarının ve yaşlıların başına gelirdi her zaman. Üstelik annesi ölmezdi kimsenin bu imkansızdı neden bu kadar üzülüyorlardı anlamıyorum. Uzun süren kemoterapi maceralarımız vardı mesela babamın sabah gün doğmadan bizi arabaya atıp beni anneanneme annemi de hastaneye bakması, annemin saçlarının dökülmesi, mide bulantıları, mutsuzluk ve solgunluk ve bu sırada ihmal edilen bir Umay. Annemin saçlarını kesmişti babam. Ben çok sevmiştim ama annemle babam çok ağlamıştı. Babam... zaten biliyormuş. İnsan buna nasıl dayanır?üselik 20 gün önce annesini toprağa verdikten sonra. Doktorlar babama her şeyi anlatmış yani ne kadar ömrü kaldığını. Annem çok zeki bir kadın olduğu için tahlillerini bile değiştirmişler son zamanlarını mutlu geçirmesi için. Babamın anneme olan sevgisi hiç bir zaman eksilmedi. Zaten çok aşık olarak evlenmişler öyle de ayrıldılar. Annemin yokluğu sadece beni değil onu da darmadağın etmişti. Her şeyi bilmesine rağmen asla mücadeleden ve inanmaktan vazgeçmedi. Abimle aramda 8 yaş olduğu için onunla çok ortak alanlarımız olmadı. Ben babacıyken o daha çok anneciydi. Annem onun arkasında dururdu mesela babamla her kavgasında. Annemin ölümü onu çok zedeledi. Ne kadar yalnız hissettiğini şimdi şimdşdaha iyi anlayabiliyorum. Konuşmuyordu, iletişimi kesmişti. Nerdeydi ne arıyordu ne yapıyordu bilmiyorduk. Eve sadece uyumaya geliyordu. Ben ne yapacağımı bilemez haldeydim. Annemin artık hayatımızda olmayışı üçümüzü ayrı ayrı yaralamıştı. Ben annesiz nasıl yaşanır bilmiyordum. Üstelik hayatımın bütün kontrolü onun elindeydi. Ben annemsiz bir çorap bile seçip giyemezdim. Onu hep rüyamda görmeye başladım. Sanki hiç ölmemiş ve aslında Allah onu geri yollayacak gibi. Mutlu uyanıyor etrafa bakıyor ve o derin acıya tekrar çekiliyordum. İnsanlar geliyor gidiyor, hayat akıyor, zaman geçiyor ama bu acı geçmiyordu. Ben hayatımın sonuna kadar bu acıyla nasıl yaşayacaktım. İnsanların acıyan bakışlarından, küçük kız öksüz kaldılardan, babası hemen evlenirmi acabalardan, ne pişirip de yiyeceklerden çok bunalmıştım. Evde üç ruh geziyordu ve yaşam belirtisi göstermiyordu. Ben ağlamıyordum ben her gün ölüyordum. Ben yeni hayatıma gelmiştim ama hiç de hoş değildi. |
0% |