17. Bölüm

17•

Derya
dreamdey

Helloooo

 

Herkese uzun zaman sonra yeni bölümden selam 🫡

 

Oy vermeyi ve satır aralarına yorum yapmayı unutmayın.

 

Keyifli okumalar 🫶

 

 

 

***

 

 

 

Bugün mutfak için musluk ayarlanacaktı. Bunun için de evimize ustalar gelecek. Biz dün Ömer'lerin evindeyken Ömer, babamlara bugün için ustaların gelip eve bakacağını söylemişti ve böylece tamir işlerine başlanacaktı.

 

Evde sadece Ali abim, ben ve Meryem vardık. Annem de babam ile tarlaya gitmişti. Ali abim de ustaların başında durmak için evde kalmış ve tarlaya gitmemişti.

 

"Abim ne zahmet ettin?" elimdeki çay bardaklarını Ali abimin önündeki masaya bırakıp hemen yanına oturdum.

 

"Ne zahmeti be abim? Fena mı oldu? Beraber çay içiyoruz işte." dedim gülerek.

 

"İyi yaptın zaten rındamın (güzelim)." diyerek beni göğsüne çekti. Ardından da uzanıp çayını aldı ve büyükçe bir yudum alıp tekrar masaya bıraktı. "Ohh be." dedi.

 

Bu sırada Meryem elindeki oyuncaklar ile içeriye girdi. "Bak getirdim. Hadi oynayalım." diyerek tam önümüzde durdu.

 

"Ne oynayalım prenses?" diye sordu Ali abim.

 

Meryem "E evciliiik." dedi harfleri uzatarak ve ardından da istediği oyunu söyledi.

 

"Başka oyun oynasak?" diye sordu Ali abim de bir ümit. Her ne kadar bizi kırmayıp oynasa da evcilik oynununu pek sevdiği söylenemez.

 

"Olmaz ben bunu seviyorum. Sen dedin istediğini oynayalım diye." diyerek küskünce dudak büzdü Meryem de.

 

Ki haklıydı da. Ali abim kahvaltıdan sonra Meryem'e beraber istediğin oyunu oynayalım diye söz vermişti.

 

"Tamam, gel buraya. Hemen de küsüyorsun." dedi ve Ali abim Meryem'i kucağına aldı.

 

"Oynuyoruz değil mi?" diye sordu Meryem tekrar.

 

"Oynuyoruz mecbur." dedi Ali abim de. Bu sırada ben de onları gülerek izliyordum.

 

"Hiç öyle bakma kız! Sen de bizimle oynuyorsun. Değil mi prenses?" diye sordu bakışlarını benden alıp Meryem'e dönerek.

 

"Oynarım canım ben." dedim hâlâ gülümserken.

 

"İyi o zaman. Ustalar gelmeden oynayalım biraz." diyerek Ali abim kucağındaki Meryem ile yere oturdu, tabii ben de yanlarına.

 

"Ee? Ne yapıyoruz bakalım Meryem Hanım?" diye sordu abim.

 

Meryem de elindeki oyuncakları üçe bölerek önümüze koydu. "Bunlar sizin, bu da benim." diyerek ayırdıklarını gösterdi. "Şimdi birbirimize misafir olarak gidip geleceğiz. Ama önce siz bana geleceksiniz tamam mı? Ben sizi çağırınca gelin." diyerek son planını da anlattı.

 

Abimle ikimiz de Meryem'in dediğine karşılık başımızı salladık ve beklemeye başladık. Tabi Meryem bizi çağırana kadar da abimle çayımızı içiyorduk.

 

Bir süre sonra Meryem hazırlamış olmalı ki ikimize dönüp "Hadi şimdi gelin her şey hazır." diyerek bizi çağırdı.

 

Biz de abimle kapı varmış gibi önce kapıyı çalmış gibi yaptık ardından da Meryem kapıyı açmış gibi yapınca da geçip yanına oturduk. Böylece oyunumuz başlamış oldu.

 

Ali abim evdeyken genelde Meryem ile oyunlar oynardı, tabi ben de onlara eşlik ediyordun her seferinde. Her zaman da çokça eğleniyordum orası ayrı.

 

Meryem ile oyun oynamaya o kadar dalmıştık ki ustaların geleceğini unutmuştuk resmen. Çalan kapı ile oynadığımız oyundan dolayı gülerek kalktım.2

 

Kapıya gelince boğazımı temizledim ve kapıyı açtım.

 

Açtığım gibi tam karşımda Ömer vardı. Şaşırmadım desem yalan olur. Çünkü dün geleceğinden bahsetmemişti.

Hemen arkasında da iki usta vardı.

 

"Hoş geldin." dedim Ömer'e ithafen.

 

Ömer de gülümseyerek "Hoş bulduk." dedi ve göz kırpıp içeri girdi.

 

Arkasındaki ustalara da hoş geldiniz dedikten sonra onları da içeriye buyur ettim.

 

Salona geçtiğimde Ali abim ve Ömer tokalaşıyordu. Bir süre sonra da Ali abim ustalar ile beraber mutfağa geçti.

 

Ben, Ömer ve Meryem de salonda kalmıştık.

 

"Selam." diyerek Ömer Meryem'e elini uzatmıştı. Aslında bu Meryem ve Ömer'in bire bir tanıştığı ilk andı.

 

Meryem önce onay için bana baktı. Başımı salladım. Benden aldığı onay ile "Aleyküm Selam." diyerek elini Ömer'in uzattığı elin içine bıraktı.1

 

Dediğine karşılık ben de Ömer de küçük bir kahkaha atmıştık.

 

Ömer gülmeyi bırakıp boğazını temizleyerek "Beni tanıyorsun değil mi?" diye sordu bu sırada Meryem'in elini de hafifçe sıkıyordu.

 

Meryem başını salladı ve "Tanıyorum. Sen hem ağasın, hem de ablamın nişanlısısın." dedi.

 

Ömer de gülümsedi Meryem'in dediklerine. "Aynen öyle Meryem'cim. Ablanın nişanlısıyım." dedi ardından da bana dönüp göz kırptı. Ben de gülümsemekle yetindim.

 

Onlar bir süre tanışma konuşmasını yaparken ben de onları gülümseyerek izliyordum. Ömer'in kardeşimle bu halde konuşabileceğini hiç de tahmin etmiyordum. Ama çok da tatlı duruyorlardı. Yalan yok.

 

"Abla ben tuvalete gidiyorum." diyerek Meryem yanımızdan ayrıldı. Böylece Ömer ile baş başa kaldık.

 

"Kaldık mı baş başa?" diye sordu Ömer tek kaşını kaldırarak.

 

"Yoo." dedim. "Abimler burada. Ne tek kalması?" dedim. "Hem dün sen geleceğini söylemedin. Niye söylemedin?" diye sordum ardından da.

 

"Acaba niye? Yanımdan kaçtığın için olabilir mi?" diye sordu tek kaşı hala havada iken.

 

Boğazımı temizleyip gözlerimi kaçırdım. Dün Ömer neredeyse kolumdaki morluğu görecekti. Görüp olay çıkarmasını istemediğim için kaçmıştım yanından.

 

"Gözlerini kaçırma! Ne olursa olsun bunu yapma." diyerek bakışlarımın tekrar kendisine dönmesini sağladı.

 

"Dün kolunu sıkmadığım halde kolun acıyordu. Ve sana sorduğumda ise beni geçiştirmek için öpüp kaçtın." dedi şüphe ile.

 

Ama öpücük kelimesini kullandığı için gözlerimi büyütüp yanına gittim. "Sessiz olsana! Abim duyacak!" dedim sessizce.

 

"Dün öpüp kaçarken hiç öyle birisinin duyup duymaması umrunda değildi ama." dedi çapkınca gülümseyerek.

 

"O zaman öyle olması gerekiyordu." dedim sessiz olmasına özen gösterdiğim ses tonu ile.

 

Ben ne olduğunu anlamadan Ömer kolumu kendisine çekip bir anda açtı. Ben ise şokun etkisiyle ağzımdan

küçük bir "Hii!" nidası kaçırmıştım.

 

Bu sırada Ömer, dün Ferhat'ın kolumda bıraktığı morluğu inceliyordu. Gördüğüm ile kolumu çekmeye çalıştım ama sadece çalıştım. Çünkü Ömer kolumu çekmeme engel oldu.

 

Baktığı yerden bakışlarını yavaşça bana kaldırdı. "Kim yaptı?!" dedi. Sesinden bile öfkeli olduğu belliydi. Biraz tırsmadım desem yalan olurdu. Ama cevap da vermek istemiyordum.

 

"Rojda! Sakın beni geçiştirmeye çalışma! Sakın!" diyerek tekrar koluma baktı. "Kolunda parmak izleri var ve kolun morarmış. Kim yaptı bunu sana?" diye sordu tekrar.

 

Söylemek istemiyordum ama abimin de duymasını da istemiyordum bir yandan da. "Şey..." diyerek biraz duraksadım. Ömer devam etmem için başını salladı. Önce derin bir nefes alıp "Bak söylerim ama benim yüzümden olay çıksın da istemiyorum. Sizin tarlada çalışıyor..." dedim ve Ömer'in tepkisine bakmak için duraksadım. Sinirden çenesi kasılmıştı resmen. "Ferhat diye biri yaptı." dedim en son. Tabi Ömer'in tepkisinden de korkmuyor değildim.

 

Ben Ömer'in bağırıp yükselmesini beklerken o sakince "Ne zaman oldu bu olay?" diye sordu.

 

Böyle sessiz kalması sanki daha korkutucu gibiydi. O yüzden küçük bir yutkunmadan edemedim.

 

"Dün biz Asuman ile çarşıya çıkmıştık ya. Sana da demiştim hatta." Ömer dediğimi onaylayınca devam ettim. "İşte dün bi mağazada karşılaştık. Orada yaptı bunu." dedim.

 

"Ne dedi sana?"

 

"Benim başka birisi ile evlenemeyeceğimi sadece onunla evlenebileceğimi söyledi?"

 

"Eee devam et." dedi kapıya bir bakış atıp tekrar bana döndü.

 

"Beni ilk o görmüş o yüzden de ben ancak onunla evlenebilirmişim dedi." dedim. Böylece dün olanları söylemiş oldum.

 

"Sikecem o olacak! Demek seni ilk o gördü he? O gözlerini oyarım ben onun! Bakalım bir daha birisini görebilecek mi?! Sanki eşyasın sen! Seni ilk ben gördüm de ne demek?" diye yavaş yavaş yükselmeye başladı.3

 

Ben de 'aman Ali Rıza bey yapma, ağzımızın tadı bozulmasın' dercesine kolundan tutup "Olay çıkmasın diye söylemedim. Lütfen bir şey olmasın." dedim Ömer'in gözlerinin içine bakarak.

 

"Yavrum ben de burada olay çıksın diye uğraşıyorum zaten. Ama merak etme bu işi sessizce halledeceğim. Hem senin yüzünden bir şey olduğu da olacağı da yok. Sadece Ferhat denen it ile biraz oyun oynayacağız." diyerek yanağımı okşadı. Ardından da alnıma öpücük koyup abimlerin yanına, mutfağa geçti.

 

Ben de arkasından dudağımı ısırmak ile yetindim. Umarım ne yapacaksa kimse duymadan hallederdi.

 

Ne kadar geçti bilmiyorum ama ustalar artık mutfaktan çıkıp gitmek için hareketlendiler. Aynı zamanda Ömer de gitmek icin ayaklanmıştı. Aslında Ömer'in biraz daha kalacağını düşünmüştüm ama öyle olmayacaktı anlaşılan.

 

 

ÖMER'İN ANLATIMIYLA,

 

Rojda'ların evinden çıkalı henüz yeni olmuştu. Şu an arabadaydım ve o şerefsiz herifi bulmak için çalışmalara başladım. İlk işim arabaya binmeden önce en güvendiğim adam olan Raşit'i aramak olmuştu. Bana o it herifin yerini en geç yirmi dakika içerisinde bulabileceğini söylemişti.

 

Ben de Raşit'ten gelecek olan cevabı beklerken önce bir eve uğramak istedim. Kapıyı çaldığım gibi çok bekletmeden açıldı. İlk iş olarak odama gitmek oldu. Üzerime daha rahat kıyafetler giyip odadan çıktım. Ne de olsa o sikik herif için rahat olmam gerekiyordu.

 

Odanın kapısını açtığım gibi birden karşıma Gül çıktı. Kaşlarımı çatıp "Odamın önünde ne arıyorsun?" diye sordum. Zaten sinirim tepemdeydi. Bir de bu kızı hiç çekemezdim.

 

Karşımda salınarak "Hiç öyle. Kızlar geldiğini söyleyince gelip bir sana bakayım dedim. Bir şeye ihtiyacın var mıdır ağam?" diye sordu.4

 

Önce gözlerimi kapattım, başımı da yukarı doğru kaldırarak derin bir nefes çektim ve "Sabır." dedim. Ardından da karşımda bana kur yapmaya çalışan kıza dönüp "Hayırdır Gül? Anam mısın karım mısın? Ne diye benim gelmem ile kapımda bitiyorsun?" diye sordum.1

 

"Ondan değil ağam." dedi yüzü düşmeye başlarken.

 

"Ne ondan değil? Edebinle otur konakta! Buraya geldin diye sana müsahama mı göstereceğiz? Ayriyeten ben nişanlı bir adamım. Hiç olmazsa bunu aklının bir köşesine yaz!" diyerek sinirle konuşmaya devam ettim.

 

Nedir benim bu kızdan çektiğim? Hiçbir söylediğimi de ciddiye almıyor, sadece dinlemek için dinliyordu.

 

Gül tam cevap verecekti ki telefonum çaldı. Hemen cebimden çıkarıp arayana baktım. Arayan beklediğim kişi olan Raşit'ti. Hemen telefonu açıp ilerlemeye başladım. "Bana o piçi bulduğunu söyle!" dedim Raşit'e.

 

"Bulduk ağam." demesi ile gülümsemiştim.

 

Raşit'ten adresi alınca arabaya bindiğim gibi gaza yüklenmiştim. Çok geçmeden de telefonum tekrar çaldı. Arayana baktığımda Rojda'nın ismini gördüm. Sinirli ve çatık duran kaşlarım anında yumuşadı. İsmi geçince bile mutlu oluyordum.

 

Telefonu daha fazla çalmadan açtım. Açtığım gibi de Rojda'nın "Ömer." diyen sesi ile yüzüme tebessüm yayıldı.

 

"Söyle yavrum." dedim.

 

"Ne yapıyorsun?" diye sordu tatlı tatlı.

 

Tabi adam dövmeye gidiyorum diyemediğim için "Bir işim var onu halletmeye gidiyorum." dedim. Cevap vermesini beklemeden "Sen niye aradın?" diye sordum

 

"Şey için aramıştım. Hemen gittin ya ondan. Biraz daha kalırsın diye düşünmüştüm." dedi.

 

Gülümsedim dediğine karşılık "Beni biraz daha mı görmek istiyorsun yani?" diye sordum muzipçe.

 

"Ya Ömer ben onu mu kastettim? Hem ne işiymiş o? Tahmin ettiğim şey mi yoksa?" diye sordu şüphe ile.

 

Boğazımı temizledim ve ciddileşerek "Tam da tahmin ettiğin şey yavrum."dedim yalana başvurmadan.

 

"Anladım. Bak ben onun için yani Ferhat için demiyorum. Sana bir zarar gelmesinden korkuyorum ondan yani." dedi.

 

"Korkma güzelim. Ne olabilir ki bana. Hem takma kafana sen bunları. Hem o itin adını da ağzına alma bir daha!" dedim.

 

"Tamam almam ama takma deyince olmuyor ki. Hem benim başıma ilk defa böyle bir şey geliyor. Nerden bileyim nasıl olacak?" diye sordu mutsuzca.

 

"Tamam bak ben seni sonra ararım. Tamam mı?" diye sordum. Çünkü şu an Raşit'in tarif ettiği yere gelmiş ve arabada Rojda'nın telefonu kapatmasını bekliyordum.

 

"Tamam ama aramayı unutma. Merak ederim." dedi.

 

Sonunda telefonu kapatıp beni bekleyen Raşit'in yanına geçtim. "Nerde?" diye sordum.

 

"İçeride ağam. Zaten başında bekleyen iki kişi var kaçmasına karşılık."

 

"Burası kimin evi? Kendisinin mi?" diye sordum hemen yan tarafta bulunan tek katlı ve küçük evi incelerken.

 

"Sayılır ağam. Arkadaşlarıyla kaldığı ev. Ama şu an evde tek." dedi.

 

Ardından da beraber evin içine girdik. Raşit hemen soldaki kapıyı işaret edince oraya girdim ve hemen karşımda o herifi gördüm. Yanında da duran iki adam vardı. Beni gören iki adam da saygıyla başlarını eğmiş ve hoşgeldin demişti. Ferhat da bu sırada korku ile ayağa kalkmış ve bana bakıyordu.

 

İçerideki iki adama işaret verip çıkmalarını istedim, beni anlayınca ikisi de başını sallayıp çıktı. Böylece odada ben Raşit ve Ferhat kaldık.

 

Bu adamı hatırlıyordum. Aslında içinde Rojda'nın olduğu her şeyi hatırlıyordum. Bu adamı daha önceleri Rojda'nın yanında bizim tarlada görmüştüm. Son gördüğümde de Rojda'ya zor kullanmaya çalışıyordu. Aklıma gelen görüntü ile keyiften uzak bir gülümseme sundum. Bu sırada Ferhat hala karşımda korku ve tedirgin bir şekilde duruyordu.

 

"Eee anlat Ferhat efendi. O kadar evine geldik. İnsan bir şey ısmarlar değil mi Raşit?" diye sordum Raşit'e dönerek. Ardından da geçip üçlü olan koltuğa rahat bi şekilde oturarak arkama yaslandım. Bu sırada Ferhat bana anlamaz bakışlarla bakıyordu.

 

"A- af buyur ağam ama anlamadım." diyerek konuştu Ferhat.

 

"Buyuracağım ben, sen hiç merak etme." dedim.

 

"Şimdi sen merak ediyorsundur neden buraya geldiğimizi. Değil mi?" diye sordum. Bu sırada Raşit'e verdiğim işaret ile Ferhat'ın ellerini arkadan tutup sandalyeye oturttu. Bu sırada Ferhat da çırpınmaya başladı. "Rahat dur lan!" dedim ayağa kalkarken. Konuşmam ile Ferhat da durup bana baktı.

 

"Ne istiyorsunuz ağam? Valla ben bir şey yapmadım." diyerek savunmaya geçti.

 

"Nasıl da biliyor suçlu olduğunu. Hemen de savunmaya geçti." dedim. Ardından da Raşit'e dönüp "Hazır mı?" diye sordum.

 

Raşit de başını sallayarak "Hazır ağam. Getireyim mi?" diye sordu. Cevap vermeyip başımla onaylayarak getirmesini istedim.

 

Raşit kapıdan çıkınca Ferhat ayaklanmaya çalıştı ama omzundan tutup sıkarak geri yerine oturttum. "Demek ilk sen gördün?!" dedim dişlerimin arasından. Ferhat söylediğim ile panikleyerek gözlerini büyüttü.

 

"Bugün de ilk ben seni gördüm ne tesadüf. Şimdi sana Ömer Ağa'nın nişanlısına nasıl bakmaman gerektiğini öğreteceğim. Sen kimsin de benim nişanlımı tehdit ediyorsun it herif! Ne benim ne de herhangi birisinin karısına veya kızına bakmamayı öğreteceğim. Sana anlatabileceğim umuyorum. Anlaman için de seninle küçük bir oyun oynayacağız. Tamam mı?" diye sordum.

 

Bu sırada Raşit de elinde kızgın bir şiş ile içeriye girdi. Ferhat gördüğü ile yutkundu ve korku dolu gözlerini tekrar bana çevirdi. "Şimdi dakikada elli kere 'kimsenin nişanlısı veya karısına, kızına yan gözle bakmayacağım' diyeceksin. Eğer eksik söylersen Rojda'nın kolunu sıktığın yere o gördüğün kızgın şiş inecek" dedim.

 

Ferhat korkudan açılan gözleri ile "A-Ama ağam bu çok fazla." dedi.

 

"Haklısın, ne de olsa bu şiş de ilk seni gördü. O yüzden de dakikada atmış kere söyleyeceksin." dedim. Ardından da Raşit'e dönüp "Süreyi başlat." dedim.1

 

Raşit kronometreyi eline alınca "Süren başladı. Dediklerimi tekrarlamaya başla." demem ile Ferhat hızlıca dediklerimi tekrar etmeye başladı.

 

Aslında o şiş hiçbir işe yaramayacaktı sadece onu korkutmak için getirtmiştim. Karşımda korkudan çırpınıp şekilden şekile girmesini istedim. Tıpkı Rojda'yı korkuturken kendisi de korkudan çırpınsın istiyordum

 

Onun işini kendi ellerim ile halledecektim. Ne şiş ne de başka bir şeye gerek yoktu.

 

Ben de keyifle onun girdiği çabayı izlemeye koyuldum. Oyunumuz güzeldi ama oyuncu güzel mi bakacaktık.

 

 

ROJDA'NIN ANLATIMIYLA,

 

Ömer'i aramamın üzerinden neredeyse 1,5 saat geçmişti ama henüz bana dönüş yapmadı. Odamda oturmuş bir yandan Meryem ile ilgileniyordum bir yanım da Ömer'i düşünüyordu.

 

Ben Meryem'in saçını örerken telefonum çaldı, hızlıca Meryem'in sonuna kadar ördüğüm saçına toka takıp telefonu elime aldım. Ömer'in ismini görünce hemen bekletmeden açtım. "İyi misin?" diye sordum hızlıca.

 

"Tabiki de iyiyim. Ne diye iyi olmayacakmışım?" diye sordu. Sesi de iyi geliyordu aslında. Bu da bi nebze olsun rahatlamamı sağlamıştı.

 

"Kötü bir şey yok değil mi?" diye sordum merak ile.

 

"Yok, merak etme. Hem boş ver o konuları, zaten gereksiz. Sen ne yapıyorsun asıl önemli olan bu." dedi.

 

Söylediğine karşılık gülümsemeden edemedim "Hiç, Meryem'in saçını örüyordum." dedim.

 

"Selam söyle benden küçük baldıza." dedi.

 

Ben de gülerek "İletirim." dedim ve Meryem'e bir bakış attım. Yatakta uzanmış bebeği ile oynuyordu.

 

"Baktın mı hiç gelinlik falan?" diye sordu ayrı bir konuya giriş yaparken.

 

"Yani daha bakmadım aslında. Zaten düğün günü dün belirlendi." dedim. Bir günde gelinlik mi bakılırdı?

 

"Bakmaya başla o zaman. İstersen beraber de bakabiliriz." dedi.

 

"Olmaz." dedim hemen. "Düğünden önce damadın gelini gelinlikle görmemesi gerekiyor." diyerek devam ettim.

 

"Damat değil miyim? Ha düğünde ha düğünden önce. Ne fark eder?" diye sordu.1

 

"Fark eder işte." dedim.

 

"İyi öyle olsun bakalım." dedi sesinden anladığım gülme tonu ile.

 

 

*

 

 

Ömer ile biraz daha konuştuktan sonra evde sıkıldığım için Fulya yengemi arayıp yanına gitmek istediğimi söyledim. Yengem de beklediğini söyleyince evden çıkmıştım. Ali abim de benimle gelmek için çok ısrar etmişti ama en fazla bir saat kalıp geri dönerim dedim ve gelmesine engel oldum.

 

"Ee anlat kız anlat ıncığını cıncığını." diyerek kahvesinden bir yudum aldı yengem.1

 

Ben de dediğine gülerek "Neyi anlatayım?" diye sordum.

 

"Ay neyi olacak kız! Dün gittiğiniz konağı. Nasıl? Dizilerdeki gibi gösterişli ve büyük mü? Anlatsana kız!" diye sordu büyük bir merak ile.

 

"Valla yenge daha büyük desem abartmış olmam. Kocamandı. Gözlerimi alamadım." dedim.

 

"Valla mı kız. Ay ben de görmek istiyorum." dedi yengem. "Sizin düğün ne zamandı? Anca o zaman görebilirim." diyerek de devam etti.

 

"Dün Azad Ağa babama bir ay içerisinde düğünün yapılacağını söyledi." dedim dünden bahsederken.

 

"Kız yeni mi söylüyorsun! Ben ne giyeceğim şimdi? Çok iyi hazırlanmam lazım ne de olsa gelinin yengesiyim. Değil mi?" diye sordu.

 

Ben tam cevap verecekken kapı çaldı. Yengemi durdurup ben ayağa kalktım ve kapıyı çaldım.

 

Yoldayken Asuman'ı da aramıştım gelmesi için O'dur diye tahmin ediyorum. Ki tahminim de doğruydu. Asuman gelmişti.

 

"Nerde kaldın?" diye sordum. Hemen geliyorum demişti ama yirmi dakika olmuştu neredeyse.

 

"Annecim sağolsun iş dizmişti önüme de onu bitirip öyle geldim." dedi göz devirerek.

 

Daha sonra da kapıda beklemeyi bırakıp içeri geçtik.

 

"Hoş geldin kız." diyerek yengem ayaklanıp Asuman'a sarıldı. Asuman da aynı şekilde karşılık verip "Hoş bulduk." dedi.

 

"Geç otur sana da kahve yapayım." diyerek yengem mutfağa geçti.

 

Bir süre sonra da elinde kahve ile tekrar içeri girdi yengem. "Bir ay içinde düğünümüz var kız biliyor musun?" diye sordu yengem kahveyi eline verirken.1

 

"Kimin düğünü?" diye sordu Asuman.

 

"Hani biz dün Azad Ağa'lara gittik ya. İşte Azad Ağa dedi ki bir ay içinde düğün olacak." dedim.

 

"Kız bunların acelesi ne böyle? Sanki seni vermekten vaz geçeceğiz ha." dedi gülerek.

 

Yengem de "Aynen ha. Hem benim ne giyeceğim bile belli değil." dedi yakınarak.

 

"Büyükler öyle uygun gördü. Nasip artık." dedim.

 

Neredeyse yarım saat daha oturunca Asuman ile gitmek için ayaklanmıştık. Yolda giderken Asuman yine bir yere dalınca "Daldın yine." dedim Asuman'ın omzuna hafifçe vurarak.

 

Asuman da kendine gelip "Hiç öyle." dedi.

 

"Emin misin? Hiç öyle gibi durmuyor." dedim.

 

Asuman derin bir nefes alıp dönüp bana baktı, aynı zamanda da durmuştu. O durunca ben de mecbur olarak durmuştum.

 

"Aslında bir şey var ama net olunca sana söylemek istiyorum. Tamam mı?" diye sordu alttan alttan bakış atarak.

 

"Ne zaman istersen." dedim. "Ben hep buradayım." diyerek devam ettim ve Asuman'a sıkıca sarıldım.

 

Derdi neydi bilmiyorum ama umarım çözülecek bir şeydir.

 

 

***

 

 

Herkese bölüm sonundan selam 🫡

 

Ömer'imin içinden psikopat çıktı. O neydi öyle be. Bi şok olmadım desem yalan olur.

 

Ulan Ali'm be. Ne de güzel kardeşleriyle evcilik oynuyor kurban olduğum. 🫠

 

Ali?

 

Fulya?

 

Asuman?

 

Ömer?

 

Rojda?

 

Rojda&Ömer?

 

 

Oy verdiğiniz için ve yaptığınız yorumlar için teşekkür ediyorum, seviliyorsunuz 🫶

 

Bölüm : 09.12.2024 19:23 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...