Oy vermeyi ve satır aralarına yorum yapmayı unutmayın.
***
Neredeyse bir haftadır delirecektim artık. O gün tarlada gördüğüm o kız bir türlü aklımdan çıkmıyordu.
Düşünmemek için gece geç saatlere kadar bile çalıştım ama nafile. Yok! Kız aklımdan çıkmıyor. Ve kızı görmek için deliriyordum resmen.
Benim en kısa sürede o kızı tekrar görmem gerekiyor. Olacak şey değil ya! Bir kere gördüğüm biri için girdiğim hallere bak. Adını bile bilmiyorum ama kızı görmek için her şeyi yapmaya hazırdım.
Yine bugün de şirketteydim. Kafamı dosyalara gömmüş başka hiçbir şey düşünmüyordum, daha doğrusu düşünmemeye çalışıyordum. Düşünürsem kafayı yerdim muhakkak ki.
Ben dosyalara dalmışken odada telefonumun sesi yankılandı. Elime alıp baktığımda arayan babamdı. Hemen bekletmeden telefonu açıp kulağıma götürdüm.
"Hele oğlum sana bir şey söylesem yaparsın?" diye sordu babam, cevabımdan çok da emin olamayarak sormuştu bu soruyu.
"İste baba emrindir." dedim arkama yaslanıp babamı ciddi bir şekilde dinleyerek. Zira cevabımdan emin olamayacak ne söyleyecekti merak ediyordum.
Babam biraz duraksayıp devam etti. "Oğlum bilirim tarlaya gitmeyi sevmiyorsun ama bugün de benim yerime gidip bir baksan. Ben şimdi toplantıya gireceğim."
Babamın isteği üzerine kalbimde bir hareketlilik oldu. İstediğim şey ayağıma gelmişti. Babama, istediğinin beni mutlu ettiğini belirtmeden boğazımı temizledim. "Neden, ne oldu ki? Hani sen iki haftada bir gidiyordun?" diye sordum ciddi bir ses tonu ile. Zira daha bir hafta geçmişti son gitmemin üzerinden.
"Normal zamanda öyle oluyor zaten. Az önce Mustafa çawiş aradı. İşçiler arasında sorun mu çıkmış ne, onun için. Hele işin yoksa git"
Ben de istemem yan cebime koy misali babama tamam diyerek telefonu kapattım.1
Odadan çıkıp kapıdaki asistanıma bugün şirkete gelmeyeceğimi önemli bir şey olursa aramasını belirtip şirketten çıktım.
🌼
Araba tarlaya yaklaştıkça içim bir tuhaf oluyordu. Belki de bu anlamsız olan hal ve davranışlarım, o kızı göreceğim içindi bilmiyordum.
Bu yaşadığım şeyin de ne olduğunu daha fazla içimde sorgulamadan. Kafamı sallayıp tarlaya biraz daha yaklaştım. Yaşadığım durum saçmaydı ama içimdeki anlamsız heyecana da dur diyemiyordum.
Benim arabamı gören Mustafa çawiş ve yanında bulunan bir adam, benim yaklaştığım tarafa doğru geliyordu.
Ben arabadan iner inmez Mustafa çawiş önüme geldi. "Hoş gelmişsiniz ağam." diyerek benimle beraber ilerlemeye başladı.
"Hoş bulduk mu öğreneceğiz. Ne oldu ne sorun var?" diyerek direkt olarak konuya giriş yaptım. Arkamdan bana yetişmeye çalışan Mustafa çawiş konuya giriş yaptı hemen.
"Valla ağam kusura bakmayasın rahatsız ettik seni de. Tarlaya yeni gelen iki işçi birbirleriyle kavga edince diğer işçiler de araya girmiş ve ortalık baya bir hırpalandı. Nasıl oldu biz de anlamadık bir anda kavga çıktı. Bazı ürünler de zarar gördü. Çalışanları zar zor sakinleştirdik ama her an yine kavga çıkabilirdi. Ne yapmamızı istersiniz? Kovalım? Yoksa başka bir şey mi düşünürsünüz?" bunları anlatırken çoktan tarlanın ortasına doğru yaklaşmıştık.
"O kavga eden kişileri benim yanıma gönder. Dertleri neymiş bir de biz öğrenelim bakalım." Benim dememle Mustafa çawiş yanındaki adama işaret verip çocuğu gönderdi. Biz de beraber tarlanın yanında bulunan gölgelik alana geçip beklemeye başladık.
Onlar gelene kadar tarlaya göz gezdiriyordum. Ama asıl amacım o kızı görebilmekti. Bir süre baktığımda göremedim. Ama daha sonra kız elinde çanta tarzı bir şey ile tarlaya giriş yaptı. Onun giriş yapması ile amaçsızca kalbim de gümbür gümbür atmaya başladı resmen. Büyük ihtimalle ailesine yemek getirmişti evden.1
Tarlayı geçip bir grubun yanına ilerledi. Elindekileri bırakıp yanındakilere bir şey anlatırken, konuşurken, gülerken, rüzgardan savrulan saçlarını kulağının arkasına iterken ve daha nice hareketinde gözüm üzerindeydi.
Üzerinde de tarla kıyafeti vardı ama kirlenmemişti bu da yeni geldiğine işaret ediyordu. Kız ardından eline aldığı tülbenti saçlarını topladıktan sonra dikkatlice başına örttü.
Tam kıza dalmıştım ki yanımdaki adam boğazını temizledikten sonra el işareti yapıp gelenleri belirtmeye çalıştı.
Az daha ne için geldiğimi unutacaktım. Gerçi benim geliş amacım belli ama kimsenin bilmesine gerek olmadığını düşünüyordum. Zira bu halimi ben bile kabul edememiştim.
Daha yeni yanımızda olan adam ve arkalarında bulunan iki genç ile beraber bu tarafa doğru geliyordu. En son yanımıza yaklaştıklarında iki genç elleri önlerinde beklemeye başladılar. Kaşlarımı çatmış onlara bakıyordum.
"Derdiniz ne lan sizin!" sesim yüksek bir şekilde çıkışınca iki genç de irkilip birer adım geriledi. Etrafa göz gezdirdiğimde bazılarının da bu tarafa baktığını gördüm. Benim baktığımı görenler işlerine dönüyorlardı.
"Kime diyorum?! Konuşsanıza!" diyerek tekrar sesimi yükselttim. "Hem kavga çıkartıp ürünlere zarar veriyorsunuz hem de hiçbir şey olmamış gibi karşımda sessizce duruyorsunuz. Anlatacak mısınız?!" tekrar konuştuğumda iki gencin de hala başları önde eğik beklediğini gördüm. Baktım ikisinin de konuşacağı yok birisine elimle işaret verip konuşmasını sağladım.
"Ağam valla kusura bakmayın ürünler için. Böyle bir şey yüzünden sizi rahatsız etmek istemezdim. Ama bu yanımdaki yeni gelen herifin benim nişanlıma göz koyduğunu gördüm. Arkadaşı da bunla beraberdi. Valla istemeden oldu ağam. Kusura bakmayasınız. Elimde değildi." diyerek genç kendini açıklamaya çalışıyordu.
Yanındaki diğer genç de söze atladı. "Ağam ben ne bileyim kızın nişanlı olduğunu ben konuşurken kimse uyarmadı. Bu adam da beni anlayıp dinlemeden bana saldırınca ben de karşılık verdim. Kusura bakmayın ağam." diyerek kendini açıkladı.
"Lan! Siz niye boş yere kavga edip rahatsızlık veriyorsunuz millete? Bu ne biçim iştir?" biraz duraksayıp sakinleşmeye çalıştım. Resmen boşu boşuna bir kavga sebebi. Gözlerimi sıkıca yumup derin bir nefes aldıktan sonra gözlerimi açtım ve bakışlarımı sinirle ikisinin üzerinde tek tek gezdirdim. "Bana bakın! Eğer ikinizden biri hakkında bir olay daha duyarsam ikinizi de işten atarım, ona göre davranın. Anladınız mı lan beni?!"
İkisi de hızlıca kafasını sallayıp korkuyla karışık "Anladık ağam." dediler.
"Bana bak sen de." Dedim, soldaki gence bakarak. "Milletin kızına karısına bakacağına işini yap. Elimde kalırsın!"1
Genç hızlıca başını salladı. Mahçup gözleriyle kısa bir göz teması kurup "Emriniz olur ağam." Dedi kısıkça.
"Şimdi defolun gidin gözümün önünden. Sakın bir daha böyle salak saçma sorunlar da işitmeyeyim." Mustafa çawişe dönüp "Anladım mı çawiş efendi. Bir daha böyle sorunlar için kimseyi rahatsız etmeyin. Özellikle konunun ne olduğunu anlamadan hiç!" diyerek temkinde bulundum.
"Anladım ağam. Valla kusura bakmayın ikisi de kızgın boğa gibi ateş saçıyordu. Kimseye konuşma fırsatı vermiyorlardı"
"Başlatmasınlar boğalarına! Göstereceğim ben onlara ateş nasıl çıkıyormuş" biraz durup nefeslendikten sonra devam ettim. "O ikisine ceza olarak fazla mesai yaptır. Onlar yüzünden boş yere ezilen ürünlerin yerine fazlaca çalıştırın. Başlarında da mutlaka birileri bulunsun ki aylaklık etmesinler. Anladın mı Çawiş efendi?"
"Anladım ağam. Emriniz başım gözüm üzerinedir. Gitmeden önce size bir çay ısmarlayayım." diye sordu Mustafa çawiş.
Tarlada durmaktan her ne kadar nefret etsem de sırf o kızı biraz daha görebilmek için çawişin bu teklifini geri çevirmeyip kabul ettim. Ben otururken Mustafa çawiş ayakta etrafı kontrol ediyordu.
Çayımı içip bitirene kadar gözlerim sadece kızın üzerinde geziniyordu. Amacım sapık gibi izlemek değildi elbette. Ama bu kalbimin sesinin bu kızla bir bağlantısı vardı onu biliyordum. Anlamadığım bir şekilde o kızın yüzünü görmek bana huzur veriyordu. Çok saçmaydı ama öyleydi.1
En son arabama binip gitmek için hazırlandım artık. Gitmeden önce son geldiğimdeki gibi başımı kaldırıp kızın olduğu yöne baktım. Bakmam ile kızın tekrar o gülüşüne şahit oldum. Keşke özel bir kutum olsa da o gülüşü alıp oraya saklayabilsem, tek bana öyle gülümsese diye düşünmeden edemedim.1
Kafamdaki düşünceleri, başımı sallayarak yok ettim ve gerçek hayata döndüm.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |