22. Bölüm

22•

Derya
dreamdey

Helloooo

 

Herkese yeni bölümden selam 🫡

 

Oy vermeyi ve satır aralarına yorum yapmayı unutmayın.

 

Keyifli okumalar 🫶

 

 

***

 

 

 

"Dâyem (annem)." dedim telefonun diger ucundaki anneme "Nasılsınız?"

 

"Biz iyiyiz kızım çok şükür. Sen nasılsın, iyisin değil mi? Bir şeye canını sıkmıyorsun değil?" diye ilgiyle sorularını arka arkaya sıraladı annem.

 

"Ben iyiyim annem merak etme, hem bir şeye de canımı sıkmıyorum." dedim gülümseyerek.

 

Evet zorlanıyordum yalan değil, ailemden ilk defa ayrı kalıyordum ve bu ayrılık öyle bir iki günlük değildi, ömürlüktü. Alışmaya çalışıyorum bu duruma.

 

"Öyle olsun bakalım." dedi. "Ömer nerede? İşe mi gitti?"

 

"Yok dâyem. Biz dün Ömer'lerin çiftlik evine geldik. İşe gitmeyecek biz konağa dönene kadar." dedim biraz da utanarak.

 

"İyi yapmışsınız." dedi "Ne zaman dönersiniz belli mi?"

 

"Ben de bilmiyorum ki" dedim. Ömer ile gelirken hiç öyle kaç gün kalacağız diye konuşmamıştık."

 

*

 

Annem ile biraz daha konuşup kapattım. Ömer bahçede oturduğu için ben de mutfağa geçip ikimize birer fincan kahve yaptım ardından da tepsiye koyup bahçeye çıktım.

 

Ömer beni görünce gülümseyerek elindeki dosyayı kapattı ve önündeki masanın üzerine bıraktı. Kahveyi alırken "Eline sağlık yavrum." dedi.

 

Ben de "Afiyet olsun." diyerek hemen yanına geçip oturdum.

 

"Konuştun mu annenle? Ne yapıyorlarmış?" diye sordu, yanından annemi arayacağım diye kalktığım için merak etmişti.

 

"Hiç yani babamlar tarlada annem de Meryem ile evde, işte." dedim.

 

"Aslında baban çalışmasa daha iyi değil mi?" diye sordu.

 

"Yani daha iyi olur aslında ama babam rahat etmez öyle evde otururken." diye açıkladım. Abimler de babama ne kadar deseler de babam hep itiraz etmişti. Seviyordu çalışmayı.

 

"Abinler peki? Başka yerlerde çalışmayı hiç düşünmediler mi?" diye sordu bu sefer de.

 

Elimdeki kahve fincanını önümüzdeki masaya bırakarak Ömer'e tam olarak döndüm "Yani isteseler bile babam tarlada çalıştığı için ayrılmak istemezler ordan." dedim dudak bükerek.

 

Ömer'in aniden dudağımı öpmesiyle şaşırarak ona baktım. "Yapma şöyle dayanamıyorum." dedi gözleriyle dudağımı işaret ederek.

 

"Ben bir şey yapmıyorum. Sen her şeyi yanlış anlıyorsun." dedim ve uzanıp kahvemi elime aldım Ömer'e bakmamak için.

 

"Karşımda sen varsın. Tabi her şeyi yanlış anlarım." dedi, rahatça arkasına yaslanarak.

 

"Off Ömer ya." dedim önüme dönerek. Böyle konuşmalara alışık değildim ve Ömer böyle konuşunca afallayıp öylece kalıyordum.

 

Bu halime karşı "Kocaya off denmez karıcım." dedi eğlenen bir tonda.

 

Onun dediğini duymamazlıktan gelerek "Bitmiş zaten kahvelerde." diyerek ayaklanıp hızlıca oradan uzaklaştım aslında kaçmış da olabilirdim.

 

"Kaç sen kaç. En son benim kucağıma düşeceksin zaten." dedi arkamdan.

 

Ömer'in arkamdan konuşması ile iyice kızardım resmen. Nasıl böyle rahat konuşuyordu asla anlam veremiyordum.

 

Mutfağa geçip kahve fincanlarını sudan geçirdim ve makinaya yerleştirdim. Ardından aklıma gelen ile telefonumu elime alıp mutfaktaki koltuğa oturdum.

 

Çalan telefon çok sürmeden açıldı. "Rojdam." diye hem de.

 

"Asu'm." dedim ben de. "Ne yapıyorsun? Nefes nefese kalmışsın."ki düzensiz nefes alış veriş sesinden belliydi.

 

"Napiyim kız. Temizlik yaptım falan. Anca bitti." diye açıkladı.

 

"Anladım." dedim. "Ben sana bir şey soracaktım." diye devam ettim.

 

"Hayırdır kız ne soracaksın? Evlilikle ilgili değildir inşallah. Yani onları senin bana anlatman gerekiyor." dedi. Ardından aklına bir şey gelmiş olacak ki konuşmaya devam etti. "Kız ilk gece nasıldı? Bir şeyler yaşadınız mı?" diye sordu heyecanlı bir ses ile.

 

"Yani Asuman." dedim söylediğine karşı utanarak. "Ben sana bir şey soracaktım oklar yine bana döndü." diye devam ettim hayretle.

 

"Ay ne var ya? Merak ettik şurda. Sonuçta kaç yıllık dostum evlenmiş." dedi.

 

"Neyse neyse sen beni bırak da sana soracağım şeye odaklan." diyerek oturduğum koltukta kendimi düzelterek dik bir şekilde oturdum .

 

"He sor, dinliyorum."

 

"Dün düğünde sen bir ara tuvalete gidiyorum diye kalktın ya hani." diyerek yavaşça konuya girmeye başladım.

 

"Ee ne olmuş?" diyerek boğazını temizledi Asuman'da. Bu yaptığı hareket ile biraz daha emin olmuştum aslında.

 

"Senin gittiğin yönde Eren abim de vardı. Ayriyeten gittiğin tarafta tuvalet yoktu." dedim açıka konuşarak. "Ne oluyor?" diye de devam ettim.

 

"Ay ne olacak ya." dedi hemen aceleyle.

 

"Asu." dedim 'hadi hadi yeme beni' der gibi. "Ben senin her halini bilirim." diye devam ettim. "Ayriyeten zaten bir şeylerden şüphe ediyordum ama dün daha da emin oldum gibi."

 

"Neymiş o emin olduğun? Söyle ben de bileyim." dedi hafif şüphe ile.

 

"Abimin sana karşı olan tavırları, senin abimin yanında şekilden şekile girmen falan. Bilmem anlatabildim mi?" diye sordum, bu sırada tek kaşım havalanmıştı.

 

Yaptığım îmayı anlamış olacak ki anlatmaya başladı. "Yani şey." dedi ne diyeceğini bilemez bir tavırla "Dün abin bana, beni sevdiğini söyledi." diye devam etti saklamadan.

 

"Ayy ciddi misin?" diye sordum heyecanla. "Ne dedi? Tam anlatsana." diye devam ettim.

 

Asuman da dün olanları anlatmıştı, hatta ondan önce abimin "güzelim" diyerek yaptığı îmaya kadar anlatmıştı.

 

"Kız şimdi sen benim yengem mi oluyorsun?" dedim sırıtarak.

 

"Öyle gibi valla." dedi o da heyecanlı olan ses tonu ile.

 

"E sizi istemeye ne zaman geliriz?" dedim şakayla karışık.

 

"Ay dur bismillah. Daha dün başladık." dedi soruma şaşırarak.

 

"Kız valla bilemeyeceğim. Eren abim sabırsız biridir. Hemen olsun ister." dedim ki öyleydi de. Bir şey istedi mi hemen olsun isterdi.

 

"Yok be. Olmaz hemen." dedi emin de olamayarak. "Olmaz demi?" diye bana sordu bu sefer de.

 

"Bilemeyeceğim artık. Eren abimden bahsediyoruz burda." dedim.

 

"Neyse ben önden konuşayım da acele ettirmesin." dedi düşünceli bir ses ile.

 

Biz Asuman ile konuşurken mutfağın kapısında Ömer'i görmem ile gülümseyerek telefonun diğer ucundaki Asuman'a görüşürüz diyerek kapattım telefonu.

 

Ardından ayaklanıp Ömer'in karşısına geçtim. "Ne oldu? Bir şey mi istiyordun?" diye sordum.

 

"İstiyorum." dedi kafasını sallayarak.

 

"Ne istiyorsun?" diye sordum.

 

"Seni." dedi.

 

Söylediği şeyi beklemiyordum o yüzden kısa bir afallama yaşadım.

 

"Benden ne istiyorsun ki?" dedim anlamamış gibi yaparak.

 

Bana yaklaşıp ellerini belimde birleştirdi, bende ellerimi kollarına koydum. "Geldik ama sen sürekli birileriyle konuşuyorsun. Hiç kocanı düşündüğün yok burada." dedi şakayla karışık sitem ederek.

 

"Haklısın ama merak ettiğim bir şey vardı ondan. Valla bak." dedim inanması için. "Yoksa kocamı niye aksatayım?" dedim gülümseyerek.

 

"Bilemem orasını artık. Ben gördüklerimi söylerim." dedi tek kaşını kaldırarak.

 

"Tamam aç mısın?" diye sordum. Öğleni çoktan geçmişti vakit ve ben de acıkmaya başlamıştım. Daha sonra aklıma gelen fikir ile "Beraber yemek yapalım mı?" diye sordum.

 

"Ben anlamam ki yemek yapmaktan. Daha önce mutfağa girmişliğim bile yok." dedi hafif düşünceli bir şekilde.

 

"Tamam, benle gir o zaman. Beraber bir şeyler yapalım." dedim ikna etmek için ısrara devam ederek.

 

"E sen öyle istiyorsan." dedi. "Senin için gireyim."

 

Ben de tamam o zaman diyerek Ömer'in kolları arasından çıktım. "Ne yapalım?" diye sordum Ömer'e dönerek. "Var mı canının istediği bir şey?"

 

"Sen ne istersen o olsun. Yerim ben her şeyi." diye cevapladı.

 

"Tamam o zaman." dedim ve dolabı açtım heyecanla. Ardından malzemeleri incelemeye başladım, ne yapabiliriz diye.

 

Heyecanlı olmam da Ömer ile beraber yemek yapacak olmamdı tabiki. Evdeyken arada Ali abim ve Eren abim ile yapıyorduk. Onlar dışında biriyle ilk defa yapacaktım, tabi bu kişi şu an kocamdı.

 

Dolaptan tavuk çıkardım ardından da domates, biber gibi sebzeleri çıkardım. Onları tezgaha koyup Ömer'e baktım. Öylece olduğu yerde duruyordu. "Niye öyle bakıyorsun ki? Gelsene." dedim gülümseyerek. Çağırmam ile Ömer de yanıma gelip üzerindeki ince kazağın kollarını sıyırdı.

 

"Ne yapıyoruz?" diye sordu önce malzemelere bakıp sonra da bana bakarak.

 

"Ben tavuk daha çok seviyorum, o yüzden tavuklu bir şeyler yapacağız." dedim. "Yani sana sordum sonuçta canının çektiği bir şey var mı diye, sen yok dedin." diye devam ettim açıklama yapma gereksinimi duyarak.

 

"Bir şey demene gerek yok yavrum. Sen tavuk seviyorsan ben de seviyorumdur." dedi gülümseyerek.

 

Ardından ikimiz de tezgaha geçtik. Ben sebzeleri yıkadım ve Ömer'e verdim doğraması için. Daha sonra da pilav için köşedeki dolaptan pirinç aldım. Dün akşam Ömer bana evi iyice gezdirmiş, bu yüzden de ne nerede öğrenmiştim. Ömer'e baktığımda kaşlarını çatarak biberleri doğramaya başlamıştı, onun bu haline gülümsedim.

 

Ömer'e bakmayı keserek pirinci yıkadım ve köşeye koydum, önce yemeği yapıp pişirecektik sonra da pilavı. Ben de bu sırada Ömer'in yanına geçip domatesleri doğramaya başladım.

 

"Yavrum." Ömer'in seslenmesi ile dönüp ona baktım. "Bunlar böyle değişik bir şey oldular." diyerek önündeki biberleri gösterdi bana.

 

Gerçekten de değişik olmuşlardı. Biberlerin bazılarını ikiye bölüp koymuştu, bazılarını da küçücük kesmişti. "Bence de değişik olmuşlar." dedim hâlâ biberlere bakarak.

 

"Napayım ben şimdi? Anlamıyorum ki de." dedi düşünceli bir şekilde.

 

"O büyük olanları biraz daha küçült, eşit olsunlar." dedim Ömer'e bakarak. Ömer de başını sallayarak dediklerimi yapmaya başladı. Böylece ben de işime geri döndüm.

 

Bir süre sonra doğrama ve kesme işlemleri bitince yemeği ocağa koydum. Sonra da ben pilavı Ömer de salatayı yapmaya başladık.

 

Yemekler hazır olunca Ömer elini yıkadı. Ardından da "Çok yoruldum valla." dedi bana dönerek.

 

"Alt tarafı bi yemek yaptık." dedim gülerek. "O da az bir şeydi yani."

 

"Ben ne kadar zorlandım biliyor musun?" diye sordu yalandan kızgınlıkla.

 

"Bilmez miyim ağam?" dedim şakayla karışık. "Yakından şahit oldum hatta."

 

"İyi şahit olduysan şu yorgunluğumu da bir alsan mı acaba?" diye sordu tek kaşını kaldırıp.

 

"Nasıl alayım?" dedim. Ardından da "Masaj falan mı yapayım?" diye sordum.

 

"Masajdan daha etkili yöntemlerden bahsediyorum." dedi. Bu sırada bana yaklaşmış ve elllerini de belime yerleştirmişti.

 

Yaptığı îmayı anlayınca biraz utandım ne yalan söyleyeyim. Ama bu utangaç hallerimi üzerimden atmam gerekiyordu. Kocam o benim ve böyle yakınlaşmalarımız elbetteki olacaktı. Tabi bu halimi hemen atamazdım ama deneyecektim.

 

Kendime gelerek âna döndüm ve "Nasıl yöntemlermiş o?" diye sordum cilveli bir ses tonu ile.

 

"Şöyle ki." diyerek yaklaşıp dudaklarımı öptü nazikçe. "Bu gibi şeyler mesela." diyerek geri çekildi. Ardından tekrar yaklaşıp öptü, ama bu sefer hemen geri çekilmedi. Beni de geri geri ilerletince ona ayak uydurarak ben de geriledim ve sırtımı tezgah ile buluşturdum.

 

Bir elini bacağıma yavaşça indirdi. İndirirken de yavaşça ve dokunduğu yerleri sıkarak iniyordu. Bir eli de hâlâ belimde, durduğu yeri okşuyordu. Ben de elimi ensesinde birleştirdim ve elimden geldiğince ona ayak uyduruyordum.

 

Bir süre sonra artık nefesim yetmeyince Ömer'den ayrıldım, tabi bırakmadan önce dudağımı ısırıp çekiştirmişti. "Yaa Ömer." dedim kaşlarımı çatarak, bu sırada elimi de dudağıma götürmüştüm. "Acıdı, ne yapıyorsun?" dedim nefes nefese devam ederek.

 

"Ne yapıyormuşum?" diye sordu kendini bana yaslayarak.

 

"Tamam yeter bu kadar, yorgunluğunu aldığımı düşünüyorum." dedim kaçmaya çalışarak.

 

"Pek aldın sayılmaz ama hadi neyse." diyerek geçmem için bana alan tanıdı.

 

*

 

Yemeklerimizi yemiştik simdi de elimdeki çaylar ile Ömer'in yanına gidiyordum. İkimiz de çaylarımızı alınca yan yana oturduk. Başımı da Ömer'in göğsüne yaslamıştım.

 

Bir süre öyle kaldıktan sonra merakıma yenik düşerek başımı Ömer'in göğsünden kaldırdım. Ömer de bu hareketime anlam veremeyerek bana baktı.

 

"Ömer." dedim.

 

"Söyle güzelim." dedi o da bana dönerek.

 

"Beni ilk ne zaman gördün?" diye sordum merakımı açıkça ifade ederek.

 

Ömer çok düşünmeden gözlerime bakıp "İki yıl dokuz ay on üç gün önce gördüm." dedi.5

 

Dediğiyle kaşlarımı çattım, afalladım ve anlamadığımı belirterek "Nasıl yani?" diye sordum.

 

"Seni ilk gördüğüm gün." dedi. "İlk aşık olduğum gün. Aklımdan çıkmamaya başladığın gün." diyerek açıklamaya devam etti.

 

"Ne yani." diyerek duraksadım ne diyeceğimi bilemediğim için. "Bir dakika." dedim ve tekrar duraksadım. Bu kadar beklediğini bilmiyordum o yüzden haklı bir şaşkınlık vardı üzerimde. Ağzım açık kalmıştı resmen.

 

"Neredeyse üç yıldır mı seviyorsun beni?" dedim. Duyduklarımı idrak etmeye çalışıyordum.

 

"Evet." dedi bana gülümseyerek bakıp.

 

"İyide neden? Yani neden bu kadar çok bekledin ki?" diye sordum.

 

"Yediremedim." dedi. "Ben insanların ilk görüşte aşık olmasını, hatta aşkı saçma bulurdum." diye devam etti anlatmaya. "Seni görünce ve aklımdan çıkaramayınca yediremedim kendime. Olmaz dedim, saçmalık dedim hatta ama bir türlü kendimi ikna edemiyordum ve her seferinde kendimi seni düşünürken, izlerken buluyordum." konuşmasını bitirince derin bir nefes alıp bana, tepkilerime baktı.

 

"Hiç farketmedim ki." dedim ne diyeceğimi bilemez bir şekilde. Daha sonra aklıma gelen ile aydınlanma yaşadım resmen. "O yüzden mi bu son zamanlarda sürekli tarlaya geliyordun?" diye sordum.

 

"Başka nasıl görecektim seni." diye itiraf etti.

 

"Peki pişman mısın önceden söylemediğine?" diye sordum merakla.

 

"Köpek gibi hem de." dedi.

 

Ardından da "Şimdiye futbol alt yapısına yetecek kadar çocuğumuz vardı." diye devam etti gülerek.

 

"Yaa Ömer." dedim ben de dediğine gülerek.

 

"Söyle Ömer sana kurban olsun roniya dılamın (kalbimin ışığı) ." söylediğiyle gülümsemem büyüdü resmen.

 

Ama sonra "Hala biraz daha şaşkınım." dedim düşünceli bir şekilde.

 

"Haklısın." dedi. "Ben de ilk zamanlarda öyleydim."

 

"Ne hissettin o zamanlar peki?"

 

"Karışık bir durumdaydım." dedi itiraf yapar gibi. "Bir yandan aklımdan çıkmıyordun, bir yandan kendime yediremiyordum. Bir yandan söylemek istiyordum öbür yandan susmak." diye devam etti.

 

*

 

Ömer ile biraz daha sohbet edip oturduk. Ardından ben ayaklanınca Ömer bana baktı "Nereye?" diye sordu.

 

"Biraz işim var. Bekle." dedim ve bir şey demesini beklemeden yanından ayrıldım.

 

Odamıza geçince yerleştirdiğim eşyalarımın arasından siyah üst kısmı dantel geri kalan kısmı saten olan geceliği elime aldım ve banyoya geçtim. İçimde heyecan dalgaları vardı resmen. Derin bir nefes aldım ve üzerimi çıkarıp geceliğin takımı olan siyah dantel iç çamaşırlarını giydim ardından da saten geceligi giydim. Hemen kalçamın altında bitiyordu gecelik.

 

İlk defa böyle bir şey giyiyordum ve kendimi çıplak gibi hissediyordum resmen, tuhaftı bu halim. Aynadan göründüğü kadar kendime baktım ve olduğuna kanaat getirdim, yani inşallah olmuştu diye düşündüm. Ardından saçlarımı da tarayıp düzelttim. Son olarak da kırmızı rujumu sürdüm.

 

Bu gece böyle bir şey yapmak istedim. Benden beklenmeyecek bir hareketti bu yaptıklarım. Ömer'in bana öyle duygu ile bakması beni ona biraz daha itiyordu resmen. Zaten Asuman'ın dediği gibi kocama süslenmeyeceğim de kime süslenecektim.

 

Banyodan çıkıp son kez kendime baktım ve odanın kapısını açarak Ömer'e seslendim. "Ömer. Bi gelsene."

 

Çok geçmeden de Ömer odanın kapısını açıp içeriye girdi. Beni görmesi ile olduğu yerde kalıp baştan aşağıya süzdü beni. Bakışlarını yüzüme çevirdiğinde Âdemelması hareketlenmişti.

 

"Yavrum?" dedi bana yaklaşarak, ama bu sırada hala baştan aşağıya beni süzüyordu. "Çok güzel olmuşsun." dedi hayranlıkla. Biraz daha yaklaşarak elini yüzüme koydu. Karşısında dilim tutulmuş gibi konuşamıyordum, belki de bu kıyafet ile utandığım içindi bilmiyordum.

 

Dudağıma öptü ve geri çekildi. "Niye bu kadar güzelsin?" diyerek tekrar öpüp geri çekildi. "Nasıl bu kadar güzel olabiliyorsun." diye devam etti boğuk sesi ile.

 

"Ömer." dedim içime kaçan sesim ile.

 

"Söyle Ömer'in Rojda'sı." dedi gözlerime bakarak.

 

+18 UYARISI2

 

Ben konuşamayınca iyice bana yaslandı ve beni öpmeye başladı. Ben de karşılık vermeye başladım. Beni bir anda kucağına alınca şaşırdığım için dudaklarımın hareketi durmuştu.

 

Kendime gelince düşmemek için bacaklarımı Ömer'in beline doladım ve iyice Ömer'e sarıldım. Ömer de benimle beraber yatağa doğru ilerledi.

 

Oturmadan önce benden ayrılıp ince kazağını çıkardı ve böylelikle üst kısmı karşımda çıplak bir şekilde kaldı. Çıplak bacaklarım, çıplak vücudu ile temas etti.

 

Nefesim kesildi bir an.

 

Ardından yatağa oturdu. Bacaklarım, bacaklarının her iki yanında yataktaydı. Beni sertliğinin üstüne yerleştirince yutkundum, titrekçe bir nefes verdim.

 

Ömer de bu sırada boynuma doğru yol almıştı. Öpüyor, bazen ısırıyor bazen de yalayarak ısırıyordu. Kısacası bana işkence ediyordu. Ben de kucağında kıvranıyordum resmen.

 

Elleri o ara geceliğin üstünden göğüslerimle buluştu. Yoğurup bırakıyor, bazen de sert davranıyordu.

 

"Ömer." dedim boynumu geriye atarak.

 

"Söyle yavrum." dedi benden geri çekilerek.

 

Konuşamadığım için Ömer'in saçlarını çekiştirip kendime çektim kafasını. Ömer bu halime keyifle kahkaha atmış ve aniden ayağa kalkmıştı.

 

Daha ben ne olduğunu anlamadan kendimi yatakta sırt üstü buldum, hemen ardından da yırtılma sesi geldi. Gözlerimi sesle açtığımda Ömer'in geceliği yırtığını gördüm.

 

Şaşkınlıkla "Niye yırttın?" diye sordum.

 

"Kumaşını merak ettim sağlam mı diye." dedi.

 

Dediği beni afallatırken "iyi de daha yeniydi gecelik." dedim.

 

"Merak etme yavrum, yenilerini alırım ben sana." dedi kararmış gözleriyle bana bakarak.

 

Yine ve yeniden bizi bir yapan bir an yaşamıştık. Her anı fazlasıyla değerliydi bizim için.

 

İkimiz de derin derin nefes aldık kendimize gelene kadar. Ardından Ömer üstümden kalkıp beni de göğsüne çekti. Alnımı öptü ve üzerimize yatağın üstündeki çarşafı örttü.1

 

 

 

 

***

 

 

 

 

Herkese bölüm sonundan selam 🫡

 

Bölümü nasıl buldunuz efendim? Yorumlarınızı alalım.

 

Ömer'in azgınlık>>>> diyorum başka da bir şey demiyorum.

 

Oy verdiğiniz için ve yaptığınız yorumlar için teşekkür ediyorum, seviliyorsunuz 🫶

 

 

Bölüm : 10.12.2024 15:34 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...