23. Bölüm

23•

Derya
dreamdey

Hellooooo

 

Herkese yeni bölümden selam 🫡

 

Keyifli okumalar dileriz 🫶

 

 

 

***

 

 

 

Gözlerimi açtığımda etrafımı sımsıkı saran kollarla karşılaştım. Bu halimize gülümsemeden edemedim. Güzel, hatta çok güzel bir duyguydu. İstemsiz dün yaşananlar da aklıma gelince kızarmadan edemedim. Nasıl böyle cesaret gösterebiliyordum kendime şaşırıyordum.

 

Ömer ile gece yatmadan duş almıştık o yüzden üstümde pijama takımı vardı, Ömer ise sadece alt pijamasını giymişti, yarı çıplaktı yani.

 

Biraz daha o pozisyonda kalınca aklıma artık kalkmam gerektiği geldi, ki çok acıkmıştım. Yavaşça Ömer'in kolunu üzerimden kaldırmaya çalıştım ama bu hareketim etkisiz kalmıştı, zira Ömer beni daha sıkı sardı.

 

"Ömer." dedim onun bu haline. 'Hmm' diye bir ses çıkarınca "Bırakır mısın artık, kalkmam gerekiyor." diye devam ettim bırakması için.

 

"Niye kalkman gerekiyor?" diye sordu uykulu sesi ile.

 

"E sabah oldu." dedim 'daha ne olsun' dercesine.

 

"Olabilir." dedi umursamaz bir ses ile.

 

"Ama acıktım ben." dedim. Bir yandan da sıktığı kollarını gevşetmeye çalışıyordum. Söylediklerim ile Ömer kollarını gevşetti ama ben kalkmak üzere iken tekrar beni yatağa çekip dudaklarımı öptü.

 

Yaptığına karşı yüzümde bi afallama oluştu. "Yaa Ömer." dedim utanarak.1

 

"Efendim Rojda'm." dedi gülümseyerek. Bu sırada gözlerini açmış bana bakıyordu.

 

"Kaç kere söyleyeceğim yapma aniden şöyle şeyler." dedim. Zira o her böyle yaptığında aklım kayıyordu.

 

Her şey akıl sağlığım içindi.

 

"Karım değil misin yaparım." dedi eğlenen bir tonda.

 

Diyecek bir şey bulamadığım için kafamı sağa sola sallayıp yataktan kalktım ama kalkmam ile kasıklarımda hissettiğim acıyla duraksamak zorunda kaldım. Acısının geçmesi için bir süre yerimde hareketsizce durdum.

 

Bu sırada Ömer ayaklanarak yanıma geldi. "Ne oldu?' diye sordu beni inceleyerek.

 

"Sancı girdi kasıklarıma." dedim saklamadan.

 

"Çok mu sert davrandım ya?" diye sordu ama bunu kendi kendine düşünüyor gibiydi. Ben ise dediği ile gözlerimi büyütmüştüm.2

 

"Ne yapılması gerekiyor acaba?" diye sordu ama ben daha cevap vermeden yanımdan gitti ve yatağın kendi tarafındaki komidinin üzerindeki telefonunu alıp tekrar yanıma geldi. Telefonda bir şeylere baktıktan sonra yatağa attı. "Kasık ve karın bölgene masaj yapmalıyız bir de ilaç." dedi. Ben de söyledikleriyle telefondan neye baktığını öğrenmiş oldum.

 

Ömer'in bana bu kadar ilgi ile yaklaşması çok hoşuma gidiyordu, bunu asla inkar edemezdim. Ömer'in bu ilgili halleri yüzünden ben kendimi yetersiz hissediyordum. Sanki Ömer'e yeterince değer vermiyor gibi göründüğümü hissediyordum.

 

Acı gidince "Tamam kahvaltıdan sonra yaparım." dedim.

 

"Ben hazırlarım kahvaltıyı ama sen yanımda dur. Şimdi ben pek anlamadığım için bana yol gösterirsin." dedi.

 

Böylelikle Ömer çıplak üstüne tişört geçirince beraber mutfağa geçtik. Beni sandalyeye oturtup üstüne çay koydu. Ardından benim söylediklerim ile de sofrayı hazırladı.

 

Bir süre sonra "Kahvaltı hazır." diyerek beni masaya çağırdı. Ben de ikiletmeden kalktım ve Ömer'in elleriyle hazırladığı kahvaltı sofrasına oturdum.

 

Aslında sofrada öyle ahım şahım bir şey yoktu. Gerçi Ömer'in mutfak ile ilgisinin olmamasına rağmen yine de elinden gelenleri yapmıştı.

 

Benim oturmam ile Ömer önümdeki tabağa kahvaltılıklardan doldurmaya başladı. Ardından "Bunlar bitecek." diyerek kendi yerine geçip oturdu.

 

Ömer söylemese bile yiyecektim zaten çok açtım çünkü. O yüzden "Tamam." diyerek önümdeki yemeğe odaklandım.

 

*

 

Yemekten sonra Ömer bana yardım edip masayı toplamıştı ben de kendimi daha iyi hissettiğim için Ömer'in itirazlarına rağmen mutfağı topladım. Tamam ilk başta bi ağrı mevcuttu ama geçmişti yani şimdi daha iyiydim.

 

Mutfağı da topladıktan sonra Ömer ile kendime birer fincan kahve yaptım. Sabah kahvaltıdan sonra kahve içmeyi seviyordum ben, Ömer'e de yaptım ama o içmeyi seviyor mu diye hiç sormamıştım.

 

Hava sıcak oldugu için Ömer arka bahçede oturuyordu, mutfaktan bahçeye çıkış olduğu için kahveleri yapıp bahçeye çıktım.

 

Ömer'e baktığımda gözlerini kapatmış kafasını da geriye yaslamıştı. Yanına yaklaşıp "Ömer." dedim gözünü açıp bana bakması için.

 

Ömer de benim seslenmem ile gözünü açıp bana baktı "Rojda'm" dedi ve kendini toparlayıp dik bir şekilde oturdu. "Kahve mi yaptın?" dedi tepsiyi işaret ederek.

 

"Eveet." dedim gülümseyerek ve tepsiyi Ömer'e uzattım kahvesini alması için.

 

"Ne zahmet ettin yavrum?" dedi Ömer de kahveyi alırken.

 

"Ne zahmeti?" dedim tepsiyle beraber yanına oturunca "Hem ben seviyorum kahvaltıdan sonra." diyerek Ömer'e döndüm. "Sana da böyle yapıyorum ama seviyorsun değil mi?"

 

"Yalan yok yavrum." dedi kahvesinden bir yudum alarak, bende cümlesinin devamını bekliyordum bu sırada. "Sevmem öyle, sadece aşirettekilerle, önemli toplantılarda falan." diyerek açıkladı.

 

"Yaa." dedim uzanıp tepsiyi masaya bırakarak. "Bilseydim başka bir şey yapardım sana." dedim düşünceli bir şekilde.

 

"Yavrum sevmem dedim ama seninki ayrı. Sen ne zaman istersen yap seve seve içerim ben." dedi bana gülümseyerek bakıp.1

 

"İyi o zaman." dedim ben de ardından kahvemi içmeye başladım.

 

"Sancın var mı hala?" diye sordu bana. "Verdiğim ilacı içtin değil mi?"

 

"İyiyim merak etme." dedim. "İçtim ilacı da." Kahvaltıdan hemen sonra içmem için bana ağrı kesici getirmişti ama ben sonra içerim demiştim, haliyle Ömer de içip içmediğimi merak etmişti.

 

"İyi o zaman." dedi ve uzanıp bitirdiği kahvesini masanın üzerine bıraktı ardından da bana yaklaştı. Kaşlarımı çatıp anlamayarak Ömer'e baktım. "Masaj iyi geliyormuş ya." dedi yapacağını açıklayarak. Ardından da eliyle karnımı ve kasıklarımı yavaş hareketlerle okşamaya başladı, masaj yapıyordu yani.

 

Aslında iyiydim ama Ömer'in bu yaptığı da iyi gelmedi diyemezdim. Daha bi rahatlamış hissediyordum. Ömer de bu halimi farketmiş olacak ki sırtımı iyice göğsüne yaslayıp daha rahat bir pozisyona aldı beni.

 

Bir süre Ömer bana masaj yapınca artık mayışmak üzereyim. Ama aniden çalan telefon ile irkildim. Çalan benim telefonumdu. Yavaşça doğrulup masadaki telefonumu elime aldım.

 

Arayan Fulya yengemdi.

 

Gülümseyerek iyice doğrulup dik bir konuma geçtim. Ömer de bu sırada kendini toparladı. Ben de hemen heyecanla telefonu açtım. Özlemiştim.

 

"Kız nerdesin sen bir saattir telefonu çalıyorum?" diye sitemle konuşmaya girdi yengem ama bu sırada güldüğü için ciddiye almadım bu tavrını.

 

"Buradayım ya." dedim ben de gülerek.

 

"Neyse bak sana ne göstereceğim." diyerek kamerayı çevirdi. Bu sefer de kamerada annem ve Fulya yengemin annesi Emine teyze göründü, tandır başında ekmek pişiriyorlardı. Meryem de hemen yanlarında kendisine küçük bir hamur almış onunla oynuyordu. Bu halleri iyice içimi sıcacık etti.

 

"Annemlerle ekmek yapıyoruz." diye konuştu Fulya yengem.

 

Canım çok çekmişti. Bir de o tandırdan çıkan sıcak ekmeğe tereyağı sürmek vardı. Ağzımın suyu akacaktı neredeyse.

 

Daha fazla ağzımın suyu akmadan "Kolay gelsin." dedim. "Ne zaman başladınız?"

 

"İki saat olacak neredeyse, anamlar da son kalan ekmekleri yapıyorlar." diye açıkladı Fulya yengem. "Sonra da senin o çok sevdiğin yağlı ekmeği yapacağız." dedi, bu sırada kamerayı kendine çevirmişti.

 

"Ya niye öyle diyorsun yenge? Canım çekiyor zaten." dedim kaşlarımı çatarak.

 

"Kız tövbe bismillah." dedi telaşla yengem. Ben ise onun bu hareketine anlam veremedim. "Daha ilk günden hamile mi kaldın kız sen? Bu ne hız?"

 

Söyledikleri ile gözlerim büyüdü resmen, bir de Ömer'in de şu an yanımda olup bizi duyuyor olması kızarmama sebep veriyordu. Yengeme cevap vermeden Ömer'e baktığımda beni sırıtarak izliyordu ardından yengemin dediklerinin altını çizmek istercesine telefonu işaret etti.

 

Ömerin işaretini es geçerek "Ya yenge ne alaka?" dedim yengeme dönerek.

 

"Kız ne bileyim. Anlatırken ağzının suyu akıyordu neredeyse." dedi 'ben bilmem' dercesine de tek kaşını kaldırdı.

 

"Yok öyle bir şey." dedim yine de.

 

"Ay tamam tamam demedim bir şey." diyerek kafasını çevirdi "Gel kız gel." dedi başıyla işaret ederek.

 

Ardından kameranın karşısında Meryem göründü. "Ablaa." dedi büyük bir heyecanla.

 

"Meryem, Napıyorsun ablam." dedim ben de onun bu heyecanına gülümseyerek bakıp.

 

"Ekmek yapıyordum annemle." dedi eliye annemlerin olduğu tarafı işaret ederek.

 

"Belli zaten." dedim "Her tarafın un olmuş."

 

"E işim var çünkü." dedi 'normal bu halim' der gibi.

 

"İyi öyle olsun." dedim ben de.

 

"Hani Ömer Ağa Enişte?" diye sordu bu sefer de.

 

Ömer için kullandığı hitaba gülerek "Yanımda." dedim. "Ne yapacaksın sen."

 

"Hiç ona bakacağım. Senin yanında da sinirli mi bakıyor diye." dedi açıklama yaparak.

 

Söylediğiyle güldüm ve Ömer'e bir bakış atarak telefonu gösterdim, konuşmak ister mi diye. Ömer başını sallayınca kadraja kendimle beraber Ömer'i de aldım.

 

Ömer "Meryem. Nasılsın?" diye sordu gülümseyerek.

 

"İyiyim ben." dedi Meryem ve biraz Ömer'i inceledi sanırım. "Gülebiliyormuşsun sen." dedi ciddi ciddi.2

 

Ben ve Fulya yengem Meryem'in dediğine gülerken Ömer anlamayarak kaşlarını çattı ve "Evet." dedi. "Gülmeyeyim mi?" diye sordu.

 

Meryem de "Güül." dedi harfleri uzatarak. Ardından bana ithafen "Abla." dedi.

 

"Efendim güzelim." diye cevap verdim.

 

"Ben gidiyorum. Biraz daha ekmek yapacağım." dedi ve benim bir şey dememe kalmadan gitti. Onun bu haline gülümsemek ile yetindim.

 

Fulya yengem de "Ağam, Rojda." dedi ve "Ben kapatıyorum şimdi, sonra yine konuşuruz." diye devam etti.

 

Ben de "Tamam yenge, konuşuruz sonra." dedim böylelikle telefonu kapattık.

 

Ben hala konuşmalarımıza gülümserken Ömer "Meryem niye öyle diyor?" diye sordu.

 

Ömer'e biraz daha dönüp "Ya Meryem diyor ki Ömer Ağa hep sinirli bakıyor, sana da öyle bakmıyor mu diye. Onu merak ediyor." dedim Meryem'in ne için Ömer'e öyle sorduğunu açıklayarak.

 

Ömer de kaşlarını anladım dercesine kaldırdı "Vay be küçük baldıza bak hele. Nelere dikkat ediyor." dedi.

 

"Öyledir Meryem." dedim ben de onaylayarak.

 

"E inandı mı bari, sana sinirli bakmadığıma."

 

"İnandı merak etme yoksa sorardı yine." dedim.

 

"Benim şu gülümseyen yanım sen yanımdaysan var, öbür türlüsü yok." dedi bu sefer bana hayranca bakarak.

 

"Ömer." dedim erimiş bir ifade ile.

 

"Söyle yavrum söyle." dedi.

 

"Çok güzel konuşuyorsun sen." dedim itiraf ederek. Fazlaca güzel konuşuyordu hem de.

 

"Seviyoruz da ondan." dedi ve beni göğsüne çekip başımın üzerine bir öpücük bıraktı. Ben de beklemeden kollarımla gövdesine sarıldım.

 

*

 

"Ömer." dedim söyleyeceğim şeyin heyecanı ile.

 

Ömer de bana dönerek "Söyle güzelim." dedi.

 

"Yüzelim mi?" diye sordum. Geldiğimizden beri arka bahçedeki havuz dikkatimi çekiyordu.

 

"Nerden çıktı?" diye sordu düşünceli şekilde.

 

"E bahçede oturuyoruz ya. Hem ben suya girmek istiyorum." dedim kollarına yapışarak.

 

"Ya senin sancın yok muydu ya?" diye sordu başka bir konu ile giriş yaparak.

 

"Yok." dedim "Hem iyiyim ben, suya girebilirim." Ömer onaylamaz şekilde bakınca bir şey demesine izin vermeden "Hadi kocacım ya. Ne olacak sanki? Alt tarafı bi suya gireceğiz." dedim şirince sırıtmaya çalışarak.

 

Ömer bu halimi ilk önce şaşkınlıkla sonra da keyifle izledi "Sen böyle iste Ömer de istediğini yapmayacak he?" diye sordu.

 

Omzumu kaldırıp indirerek "Yapar ki benim kocam." dedim.

 

"Valla çok seviyorum ha." diyerek yaklaşıp dudaklarıma sert bir öpücük bıraktı.

 

"Ya Ömer aniden yapmasana şöyle şeyleri ya." dedim kaşlarımı çatarak.

 

"E sen de aniden böyle kocacım diyorsun, biz sana bir şey diyor muyuz Hanım Ağam?" diye sordu gülümseyerek.

 

Ama ben bana kullandığı hitaptaydım. İlk defa bana bu şekilde sesleniyordu o yüzden ne diyeceğimi bilemez bir şekilde kaldım.

 

"Ne o?" dedi tek kaşını kaldırarak. "Şaşırdın bakıyorum. Gerçi ben, benim gibi tepki vermeni beklerdim ama olsun, öğrenirsin." dedi îma ile gülümseyerek.

 

Boğazımı temizledim ve ayağa kalktım. Ömer'in kolunu çekiştirerek "Tamam hadi gidelim." dedim kalkması için.

 

Ömer de dediğim ile derin bir nefes verip ayaklandı "Gidelim yavrum." diyerek elimi tutup ilerletmeye başladı.

 

Odaya gelince Ömer dolabı açıp içinden kendine bir şort çıkardı. Ben de dolaba bakındım ama öyle havuz için giyebilecek bir şey bulamadım, aklıma hiç gelmemişti uygun bir şey getirmek. Ömer'e o kadar ısrar ettim ama benimki yoktu.

 

Bir an elbise ile girsem nasıl olur dedim ama saçma görüneceği için bu düşünceyi kafamdan attım.

 

Bu sırada Ömer de altına şortunu giymişti "E hadi, neyi bekliyoruz?" diye sordu merakla.

 

"Ne giyebileceğime bakıyorum." dedim.

 

"Ne giymeyi düşünüyorsun?" diye sordu.

 

"İşte havuz için uygun bir şeyler." dedim ve aklıma gelen ile iç çamaşırlarımın arasına baktım ve en kapalı olan lacivert bir iç çamaşırını elime aldım. Arkada kimse olmayacağı için sorun olmaz diye düşünüyordum. Normalde böyle rahat hayatta giyinemezdim ama sanırım Ömer'in yanında dura dura ben de ona benzedim.

 

Arkamı döndüğümde Ömer elimdekilere bakıp "İnşallah bunları giymeyeceksin ve akşam için çıkarmışsındır bu takımı." dedi bir umut.

 

"Her tarafım iyice mor olmuş zaten. Akşam deme bana."dedim. İzler zaten vardı bir de dün üstüne biraz daha eklenmişti.

 

"Hem bunların hepsini sen seçtin." diye devam ettim ve ilerlemeye başladım.

 

Ömer de "Hay ben o aklımı sikeyim! Nerden bileyim böyle giyineceğini?" diyerek homurdandı arkamdan.2

 

"Ayriyeten ne yapayım başka giyecek bir şeyim yok." dedim banyoya girmeden.

 

Ömer söylediğim ile dolaba ilerleyip "Allah'ım yarabbim, giyecek bir şey yokmuş." dedi ve dolabın içinde arama yapmaya başladı ben de o sırada banyoya girdim ve üzerimdekileri çıkarıp lacivert iç çamaşırlarını giydim. Hazır olunca da tekrar odaya geçtim.

 

Benim çıkmam ile Ömer'in gözleri beni buldu. Yutkunup yanıma yaklaştı. Bütün vücudumu ağır ve yavaş bir şekilde süzdü. Daha sonra boğazını temizleyerek "Bunu giy, böyle çıkma." dedi ve elindeki kendi tişörtünü bana uzattı.

 

"Niye ya?" dedim. "Kimse yok ki."

 

"Arkada kimse yok ama önde beş tane adam var. Ayrıca birisi bir anda arkaya gelirse ve seni böyle görürse, ya ben o adamı gördükleri için pişman edip bir güzel döversem? Ya o adamı kazayla öldürürsem? Ne olur sonra? " diye sordu.

 

Söyledikleri beni şoka sokarken elindeki tişörtü alıp giydim, hemen dizlerimin dört parmak kadar üstünde bitiyordu. "Tamam mı?" diye sordum.

 

"Eh işte idare eder." dedi ve beni elimden tutarak ilerletmeye başladı. Biz daha bahceye çıkmadan Ömer beni durdurup "Bekle sen burada." dedi ve beni bırakıp dış kapıyı açtı.

 

"Buraya bakın." dedi gür bir ses ile. Dışarıdaki adamlar bakmış olacak ki Ömer devam etti "Kimse ne için olursa olsun, ne kadar önemli olursa olsun arka bahçeye kesinlikle gelmiyor!"

 

"Ölmek isteyen olursa orası ayrı! Anladınız mı?!" diyerek son kez bağırarak konuştu ve dış kapıyı da kapatıp yanıma geldi. Elimi de tutup ilerlemeye başladı.

 

Havuzu görmem ile yüzümde bir gülümseme oluştu. Arada babamlarla gidiyorduk ama uzun zamanıdır gitmemiştik ve bende haliyle suya girmeyi özlemiştim. Ömer'in elini bırakıp havuzun dibine geldim. Önce ayaklarımla suya dokundum. Suyun soğukluğu irkilmeme sebep oldu ama mutlu da olmuştum.

 

Ömer'e dönerek "Girmiyor musun sen?" diye sordum.

 

"Sen nereye ben de oraya mecbur." dedi ve yaklaşıp bir anda beni kucağına aldı.

 

Düşündüğüm seyi yapmaması ümidiyle "Ömer bak sakın." dedim boynuna yapışarak. "Kocacım yapma." diye devam ettim, beni suya atmaması için.

 

"Yemezler bu sefer karıcım." dedi ve benimle beraber suya atladı. İkimiz de suya girince önce bi dibe çekildik ama Ömer anında bizi yukarı çıkardı.

 

Derin bir nefes alıp "Ya Ömer." dedim kızgınlıkla. Böyle bir anda girince su fazla soğuk geliyordu.

 

"Söyle yavrum." dedi bir şey olmamış gibi.

 

"Ya bir de söyle diyorsun." dedim ve Ömer'in yanından yüzerek ayrıldım ama çok da uzaklaşmadan Ömer dibimde bitti.

 

"Hayırdır?" diye sordu. Omzumu kaldırıp indirdim cevap vermek yerine. "Küstün mü kız sen?" diye sordu beni kendine çevirerek. Ama ben yine cevap vermedim ve Ömer'den kurtulup yüzmeye devam ettim.

 

"Anca beraber kanca beraber karıcım." diyerek tekrar yanıma geldi.

 

Yüzmeyi bırakıp olduğum yerde durdum. "Ya Ömer." dedim, bu sırada Ömer de benim durmam ile durmuştu. "Havuzun içinde dip dibe mi gezeceğiz?" diye sordum.

 

"Yoo." dedi. "Ben yoluma bakıyorum." diye de devam etti.

 

"Hiç belli olmuyor ama." dedim.

 

"Benim yolum sensin yavrum ondandır görememen." dedi hayranlık bulunduran ses tonu ile.1

 

Dediği ile yine eriyip bittim ama bozmadan "Yol güzel mi bari?" diye sordum gülümseyerek.

 

"Hem de nasıl." dedi ardından da derin bir iç çekti. "Senin yolda durumlar nasıl?" diye sordu bu sefer de.

 

"Fazla güzel." dedim ben de sırıtarak.

 

"Ne güzel ne güzel. Yürüdüğümüz, geçtiğimiz, geçeceğimiz yolların da hep böyle güzel olması dileyiyle."

 

"Amin." dedim ben de.

 

*

 

Ömer ile biraz yüzdükten sonra artık yorulunca havuzdan çıktım. Üzerimdeki tişört de ağır olunca sıkmak için çıkardım, Ömer sağolsun asla çıkarmama izin vermemişti havuzdayken.

 

Ben tam sıkarken Ömer bir anda "Lan!" diye bağırınca ödüm koptu ayriyeten de yerimde zıplamıştım resmen.

 

Ömer'e baktığımda hızla yanıma gelip önümde durdu. Ben olayın şoku ile anlamayarak bakarken Ömer devam etti. "Ne işin var lan senin burda?" diye sordu yüksek sesi ile.

 

"Ağam istediklerinizi getirdim." dedi bir ses. Uzanıp baktığımda kapıdaki adamlardan birinin olduğunu gördüm.

 

Ama Ömer "Ben sizi uyarmadım mı arka tarafa ne olursa olsun gelinmeyecek diye?" sordu hala sert olan sesi ile.

 

"Ağam haklısınız ama zile bastım açan olmadı. Siz de sıcak olsun deyince aceleyle buraya getirdim." dedi çocuk da kısık sesi ile.

 

"Rojda." dedi Ömer başını bana çevirirken.

 

"Evet." dedim.

 

"Su tişörtü hemen giy." dedi. Söylediği ile daha sıkamadığım tişörtü aceleyle tekrar üzerime giydim.

 

Benim giyinmem ile Ömer yürüyüp adama yaklaştı ve elindekileri alıp "Bana bak!" diyerek yakasına yapıştı. "Bir şey gördün mü?" diye sordu sert bir şekilde.1

 

"Y-yok ağam valla görmedim." dedi Ömer'in tuttuğu adam da.

 

Ömer de bir süre adamın yüzünü inceledi ardından sert bir şekilde iterek bıraktı. "Bir daha arka tarafa gelmeye cesareti olan varsa sağ çıkmaz!" dedi ve adamı gönderdi.

 

Ben ise olayın şokundaydım hala. O yüzden "Niye öyle bir anda bağırdın?" diye sordum Ömer'e "Ödüm koptu."

 

"Kork diye yapmadım güzelim." dedi ve elini yüzüme koyup yavaşça okşamaya başladı. "Belki bana öküz diyebilirsin ya da mağara adamı. Ne bileyim işte. Valla sevdiğimden hep kıskanıyorum seni. Benim olanı bir başkasının görmesini istemiyorum. Rahatsız oluyorsan söyle." diye devam etti konuşmasına.

 

O kadar güzel ve nahif bir tonda konuşuyordu ki yumuşacık oldum. "Haklısın." dedim. "Ben de öyle düşünüyorum. Bir kadının da seni görmesini, benim olanı görmesini istemem." diye devam ettim. Bir an Ömer'i başka birisiyle gördüğümü düşününce ben de sinirlendim.

 

Ömer de söylediklerim ile alnıma kısa bir öpücük bıraktı. "Hadi soğumadan ye." dedi, benden ayrılıp elindekini göstererek.

 

"Ne ki o?" diye sordum merkla.

 

"Sıcak tandır ekmeği, çok seviyorsun ya." dedi.

 

Şaşırarak "Ne ara istedin?" diye sordum.

 

"Sen havuza girelim diye çağırmadan önce annene söyledim o gönderdi." dedi. "Ha bu arada selamı da var sana." diye devam etti ve elimden tutup beni köşede bulunan oturma gurubuna yöneltti.

 

"Aleyküm selam." dedim ben de Ömer'in arkasından yürümeye devam ederken.

 

İkimiz de oturunca Ömer poşetten ekmeği çıkartıp önüme bıraktı, poşette tereyağı da vardı aynı şekilde onu da çıkarıp önüme koydu. Yaptıkları yine ve yeniden mutluluk sebebim olmuştu. O yüzden yüzümde bi sırıtma hakim olmuştu.

 

"Ya Ömer." dedim gözümü ekmeklerden ayırıp Ömer'e bakarken. "Çok teşekkür ederim."

 

"Ne demek yavrum. Sen iste yeter benim için. Emir olarak bilirim ben." dedi gülümseyerek. "Hadi daha fazla soğumasın." diyerek ekmekleri işaret etti.

 

Ben de bir parça elime alıp yiyeceğim kadar böldüm. Çok sıcak değildi, daha çok ılık gibiydi. Böldüğüm ekmeğe tereyağı sürüp ağzıma koydum. O ağzıma gelen tat ile gülümsemeden edemedim. Aynı şekilde bir parça da Ömer'e hazırlayıp ona uzattım.

 

Almak yerine elimdeki parçayı ağzına aldı direkt. "Tadı böyle daha güzel oluyor." dedi ve geriye yaslandı. Ben de dediğine gülerek ekmeğimi yemeye devam ettim.

 

 

 

***

 

 

Herkese bölüm sonundan selam 🫡

 

Nasıl buldunuz bölümü?

 

Rojda'nın ilerleyişi diyorum ya, maşallah yani🤌

 

 

Bölüm : 10.12.2024 15:36 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...