Oy vermeyi ve satır aralarına yorum yapmayı unutmayın.
***
İki genç de sabahın erken saatlerinde kalkmıştı. Düğün tarihini almak için kan vermiş, fotoğraf çekimlerini yapmış ve en sonunda günü almışlardı. Şimdi de el ele bu mutluluğu paylaşıyorlardı. Çok beklemişlerdi, çok sabretmişlerdi. Şimdi de isteklerine kavuşuyorlardı. Evleniyorlardı.
"Sonunda günü de aldık be Ali'm." diye konuştu Fulya. Başını Ali'nin koluna yaslamış beraber ilerliyorlardı.
Ali derin bir nefes alıp "Öyle valla." dedi mutlulukla. Bu durumdan epey keyifliydi.
"Ev bakmamız gerek, düğüne kadar halledelim."
Fulya'nın konuşmasıyla başını salladı Ali. Bunun farkındaydı. Babası ile yaşayamazdı, evleri küçüktü ve Fulya da rahat etmezdi diye düşünüyordu. O da işe gidip gelirken bazı evlere göz gezdiriyordu ama bakmıyordu çünkü bunu nişanlısı ile yapmak istiyordu.
"Aslına ben bakındım aklımda var birkaç tane. Hazır çıkmışken onlara da bakalım." diye konuştu Ali.
Fulya heyecanla atıldı "Ay olur valla Ali'm ya. Bakalım." dedi.
Ali, Fulya'nın bu tepkisine tebessüm ederek "Ama önce yemek yiyelim. Heyecandan bir şey yememişsindir sen kesin" dedi. Fulya ise Ali'nin dediğine karşılık başını sallamıştı. Nasıl yesindi? Birkaç saat yattığına şükrediyordu, yemeğe sonra bakardı.
Ali ise söylediğinin haklılığıyla "Ben bilmez miyim seni?" dedi. Böylece ileride duran arabaya iki genç de binip yerleşti. Ardından önce yemek yemişlerdi daha sonra da beraber Ali'nin aklında olan evlere bakmaya gittiler.
*
"Evdeyim." diye konuştu Asuman telefonun diğer ucundan. "Neden ki?" diye sordu bu sefer.
"Hiç." dedi. "Sevdiğimi göreyim dedim."
Eren'in söyledikleri ile Asuman erimemek için kendini zor tuttu. Sırıttı ve "Öyle mi diyorsun?" diye sordu.
"Öyle valla." diyerek onayladı Eren de. "Görebilecek miyim peki?"
"Görebilirsin. Ama önce annemin gitmesini bekleyelim. O çıkınca ben haber ederim." diye konuştu düşünceli şekilde. "Hem sen işte değil misin?" diye sordu. Ali ve Fulya'nın gün almak için işe Ali abisinin gitmediğini biliyordu ama Eren'i bilmiyordu.
Eren de "Hazır gün alınıyorken biz de alalım diye düşündüm." diye konuştu şakayla karışık.
Ciddiydi bu konuda hemen evlense iyi olurdu ama Asuman'ın ne düşüneceğini bilmediği için onu da böyle konuşarak sıkmak istemiyordu.
Asuman da "Eren ya. Daha yeniyiz ne günü?" diye sordu şaşkınlıkla. Evlenme için erken olduğunu düşünüyordu. Evet Eren'in çok iyi biri olduğunu biliyordu. Rojda'ya olsun annesine karşı olan davranışlarını olsun görmüştü ve bu huyu da hep hoşuna gitmişti. Ama o zaman ona abi gözüyle bakıyordu şimdiki durumları farklıydı. O zamanla şimdiyi kıyaslayamazdı o yüzden.
Eren de Asuman'ın bu tepkisi karşısında "Tamam tamam demedim bir şey heyecan etme hemen." dedi.
Bir süre daha telefonda konuşunca kapatmışlardı. Asuman işine dönmüş evi toplayıp temizlemişti. İşler bittikten bir süre sonra da annesi Leyla hanım evden komşusuna gitmek için çıkmıştı. Asuman da böylelikle üzerini değiştirip Eren'e haber vermişti. Eren ilk buluştuğumuz yere gel deyince Asuman gülümseyerek tamam demiş ve yaptığı kekten üç dilimi bir kaba koyup evden hızlıca çıkmış, oyalanmadan da yola koyulmuştu.
Buluşma yerine gelince yine içini bir heyecan dalgası kaplamıştı. Bu hep böyle mi olacak diye düşünmeden edemedi. Vardığında ağacın altında oturan Eren'i görünce adımları biraz daha hızlandı. Eren ise duyduğu adım sesleri ile hızla başını çevirmişti. Kendisine doğru gelen Asuman'ı görünce hızlıca ayaklanmış ve üstündeki tozları silkelemişti. Asuman iyice yaklaşınca da bekletmeden sarılmıştı. Asuman bu ani tepkiden dolayı her ne kadar şaşırsa da hızla kendini toplayarak Eren'in sarılmasına karşılık vermiş ve bir elini ona sarılan adamın beline koymuştu.
Ayrıldıklarında Eren "Ne o?" diye sordu Asuman'ın elindeki poşeti göstererek.
Asuman ise gülümseyerek "Kek yapmıştım, sana da getireyim dedim." dedi.
Eren duyduğu ile göğsü kabarmıştı. Ne de olsa sevdiği kız kendisi için bir şey yapmıştı. "Eline sağlık güzelim." demiş ve Asuman'ın elindeki kabı alıp hızla açmıştı. Yiyecek türü olan her şey onun hassas noktasıydı. Yemek gördü mü dayanamam hocam diyerek atlıyordu resmen.
Asuman ise Eren'in bu halini gülerek izliyordu. "Oturalım da öyle ye bari." demiş ve önden ilerlemeye başlamıştı. Eren de bekletmeden Asuman'ın söylediğiyle peşine takılmıştı.
Oturduktan sonra Eren bekletmeden keke gömülmüş, neredeyse nefes alamayacak derecede yiyordu. Asuman onun bu hali karşısında endişe edip kaşlarını çatarak "Yavaş ye, boğulacaksın." demişti.
Eren zor da olsa nefes alıp "Alışkınım ben merak etme sen." diyerek kalan son dilimi de yedi.
Kek bittikten sonra Asuman'a dönerek "Eline sağlık, çok güzel olmuştu." dedi. "Ama böyle yaparsan beni alıştırırsın, hep isterim." demişti sonrasında da.
Asuman Eren'in bu haline gülerek "Afiyet olsun Eren." dedi. "İstediğin zaman söyle yaparım ben."
Eren aldığı cevaptan mutlu olmuş ve aklına gelen ile hızla cebindeki kutuyu çıkardı. Yemek derdinden unutacaktı neredeyse.
Asuman Eren'in uzattığı kutuyu alıp anlamaz gözlerle Eren'e baktı. "Aç bakalım."
Eren'in söylediğiyle Asuman bekletmeden kutuyu açtı. Gördüğü iki tane kırmızı renkteki ince bilekliğe bir anlam veremedi. "Nerden çıktı bu?" diye sordu.
Eren keyifle "Kutudan." dedi, 'başka nerden' dercesine.
"Ay ben onu mu diyorum Eren?" diye sordu Eren'in kendisince yaptığı espriye karşı. "Yani ne için?"
Eren yerinde ciddileşerek konuşmaya başladı. Ne de olsa yaptığı konuşma ciddi olacaktı. "Bu 'Kader Bağı' ipiymiş." diye söze girdi. "Geçenlerde gördüm. Efsaneye göre, görünmez kırmızı ip kaderi bir olanları; zamandan, mekandan ve durumdan bağımsız birbirine bağlarmış." dedi tek nefeste. Asuman'ın kendisini dikkatlice dinlediğini görünce devam etti. "Ben de kaderlerimiz bir olsun nerde olursak olalım hep birbirimize bağlı olalım diye aldım. Beraber, birbirimize takalım bileklikleri. Hiç çıkarmamak üzere." diye bitirdi.
Asuman ise Eren'in anlattıklarını hayranlık ile dinliyordu. Nasıl böyle romantik olabiliyor aklı almıyordu. Eren'in bu durumu da kendisini epey bir şaşırtıyordu, yalan yok.
"Ereen." dedi hayranca. "Seni seviyorum." diye tamamladı bekletmeden. Bunu ilk defa söylüyordu Eren'e. Sevgi bu ise ve evet Asuman fazlaca seviyordu.
Eren ise Asuman'dan ilk defa duyduğu sözler karşısında kısa bir şok dalgası geçirdi ama anında toparlandı. Boğazını temizleyip "Ben daha çok seviyorum yalnız." dedi ve yaklaşıp Asuman'ı göğsüne yasladı, saçları arasına da bir öpücük koymayı ihmal etmedi.
*
"Efendim yenge?" diye açtım çalan telefonumu.
"Bir dakika Rojda'cım. Asu'yu da bağladım." dedikten kısa bir süre sonra ekranda Asuman belirmiş ve "Ay noluyo?" diye sormuştu hemen.
"Ben de bilmiyorum ki. Fulya yengem açtı" dedim.
Fulya yengem "Size şimdi bir şey söyleyeceğim. Eltim ve görümcem de ilk benden duysun istedim." dedi telefonun ekranından bize gülerek bakıp.
Yaptığı îmayı ben anlamıştım o yüzden güldüm yengemle beraber. Asuman ise öksürerek "Ne eltisi be? Kim elti?" diye sordu.
"Ay bu kızın da safa yatması yok bu beni öldürecek. Bak dua et eltimsin Asu. Yoksa sana burdan bi sayardım da neyse." dedi saçlarını geriye atarken. "Biliyorum Eren'le olduğunu." dedi son kez.
Asuman da atılıp "Nerden biliyorsun ya? Kim söyledi?" diye sordu.
Fulya yengem kaşlarını kaldırarak "Beni bilirsiniz. Her şeyi anlarım ben. Gözümden bir şey kaçmaz anında yakalarım." dedi büyük bir gururla.
"Ay yenge lafı dolandırmayın da ne söyleyecektin sen?" diye sordum merakla. "Sonra elti kavgası yaparsınız."
Yengem başını sallayarak "Biz dün sizdeydik biliyorsun ki." diye anlatmaya başladı.
Ben ve Asu da aynı anda "Evet, biliyoruz." dedik. "Kız siz yemiyor içimiyor konuşuyor musunuz?" diye sordum Asuman'a şaşırarak.
Asuman da omuz silkerek "Birbirimizi tanıyoruz, ne var?" dedi.
Fulya yengem "Benden kopmayın bir. Biz dün konuştuk. Düğün günü almak için." biz 'Eee' diyince devam etti. "Ha işte. Biz bugün gittik ve gün aldık." diyerek sonlandırdı konuşmasını.
"De valla. Ne zaman peki düğün?" diye sordum aceleyle.
Fulya yengem "Bir ay sonrasına." diye cevapladı.
"Daha erkene alsaydınız ya." dedim ben de.
Fulya yengem ise "İyi oldu ya. Hem ev bakacağız, ki bugün biraz baktık. Eşyalar, düğün ayarlaması derken anca." dedi.
Başımı salladım dediklerine karşı. Haklılardı sonuçta. Bir süre daha telefon ile konuştuktan sonra kapatıp odamdan çıktım.
Merdivenleri inince Gül'ün sesini duydum. Bir ses daha geliyordu. Telefonla konuşuyordu sanırım. Umursamayarak tam gitmek için hareket ediyordum ki duyduklarım ile yerimde kalıp dinlemeye başladım. Çünkü Ömer'in ismini duymuştum. Konuşan Gül olunca güven de olmazdı.
"Emin misin kız?" diye soruyordu telefonun ucundaki tanımadığım kız sesi.
"Eminim ben." diyerek onayladı Gül.
"Ömer Ağa'ya kuma gitmeye kararlısın yani?" diye sordu kız. Duyduklarım ile sinirden gözümün seğirdiğini hissediyordum resmen. Sinirden nefes alışverişlerim bile hızlanmıştı.
Gül "Kararlıyım. Ve istediğim de olacak. Ne gerekirse yaparım." dedi.
"Ne yapacaksın?" diye merakla sordu konuştuğu kız.
Kızın sorusuyla Gül "Gerekirse yatağına bile girerim." demedi mi işte o an gözüm hiçbir şeyi görmedi. Açık olan kapıdan içeri daldım. Gül beni görünce panikle telefonu kapattı "Ne vardı?" diye sordu.3
Sinirle dişlerimi sıkıyordum resmen. "Demek kuma geleceksin he?! Demek Ömer'in, yani benim kocamın yatağına gireceksin he?!" diye sordum dişlerimin arasından. Söylerken bile fenalaşıyordum.
Gül ise söylediklerimi pişkince dinleyip "Olabilecek şeyler bunlar. Ağa sonuçta. Kumadan zarar gelmez." dedi.
O an gözüm karadı. Gül'e hızlıca yaklaşıp önce yüzüne sert bir tokat attım. Daha Gül şaşkınlığını atamamıştı ki bu sefer saçlarına yapıştım o ise bu yaptığıma karşı afallamış ve acıdan dolayı bağırıyordu. Ben ise umursamadan saçlarını tüm kuvvetimle çekiyordum
"Kimse bana bu denli densizlik yapamaz! Sen kimsin de üzerime kuma geliyorsun?!" diye sordum sertçe. Gül acıdan dolayı cevap vermiyor kollarıma yapışmış saçlarını kurtarmaya çalışıyordu.
Onu umursamadan saçları elimde sürüklemeye başladım. Aşağıya indiğimizde bizim bu halimize anlamaz ve şaşkın gözler ile bakıyorlardı. Şu an kimseyi gözüm görmediği için Gül'ün saçları elime dolanmış şekilde ilerlemeye devam ettim. Avluya geldiğimde arkadakiler de benimle inmişti.
Berivan Dâye şaşkınlıkla "Ne oluyor burda kızım?" diye sordu.
Derin bir nefes alıp sakinleşmeye başladım ama yok! Olamıyordum resmen. Gül'ün saçlarını biraz daha çekip ağlamasına sebep oldum ve bundan gram vicdan azabı duymadım. Aksine iyi geliyordu bana. Ardından arkamdaki kadınlara dönerek. "Duydum." dedim.
"Neyi duydun kızım?" diye sordu Berivan Dâye bu halimize hala anlamaz gözler ile bakarken.
"Bu kız benim üstüme kuma gelmeye çalışıyor!" dedim sinirle.
"Yalan söylüyor yenge." Gül'ün acıyla konuşmasına karşı tekrar saçını çektim.
"Yalan değil!" dedim ve Gül'ü saçlarını bırakıp yere attım. Ona üstten üstten bakıp elimdeki telefonu açtım ve ses kaydını açtım. Gül'ün söyledikleri bir bir telefondan geliyordu.
Gül şaşkınlıkla bakarken Yâde Havin sertçe konuşup Gül'ün yanına gitti. "Terbiyesiz!" dedi sertçe kolunu tutup. "Edepsiz! Sen utanmıyorsun böyle konuşmaya! Evli adamın arkasından ne biçim cümleler kuruyorsun?!" diye sordu Gül'ü sarsarak.
Yanına yaklaşıp Yâde Havin'i uzaklaştırdım. Gül'ün saçlarından tutup ilerledim. Kapıyı tam açıyordum ki bir anda karşıma Ömer çıktı. Bu halimiz karşısında yüzünde belli bir şaşkınlık mevcuttu.
"Ağam çekil önümden!" dedim dişlerimin arasından. Ömer alık alık bakarken önümden çekildi böylece ben de Gül'ü dışarı attım bekletmeden de üstüne kapıyı kapattım.
Derin bir nefes alıp yukarı çıktım. Şu an kimseyi gözüm görmüyordu. Hele arkadakileri asla. Odaya girdiğim gibi kapıyı arkamdan hızlıca kapattım ama duyduğum ses ile irkilerek arkama döndüm "Yavaş Hanım Ağam. Ne bu sinir?" diye sordu Ömer kapıyı kapatıp yanıma gelerek.
O kadar sinirliydim ki şu an Ömer ile konuşacak halim bile yoktu. "Ömer şu an dur!" dedim. Sakinleşmek için odada adımlamaya başladım. Bir ileri bir geri gidiyordum.
Tam geri dönerken de Ömer kolumdan tutup kendine çekti. "Ne oluyor?" diye sordu hâlâ anlamaz gözler ile bakarken.
Aklıma gelenler ile yine sinirlendiğim için derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım. Açtığımda ise Ömer'in gözlerine bakıp "Senin o halanın kızı varya." dedim işaret parmağımı sanki Gül'ü gösterir gibi kaldırdım. "Benim üstüme kuma gelecekmiş!" sinirimi yatıştırmak için tekrar bir nefes aldım. "Bir de ne diyor bana biliyorsun?" diye sordum karşımda her şeyden habersiz duran kocama.
"Ne diyor?" dedi devam etmemi istercesine.
"Yatağına girecekmiş!" dedim hiddetle. "O kim ki benim olanın yatağına giriyor?" diye sordum.
Ardından Ömer'in kollarından kurtulup devam ettim yürümeye. Yoksa gidip o kızı gerçek anlamda evire çevire dövecektim. "Yüzsüz!" dedim yürümeye devam ederken. "Sen kimsin ya?!" diye sordum kendi kendime. "Kocamın yatağına girecek, üstüme kuma gelecekmiş!" burda yalandan güldüm. "Senin o saçını başını yolarım!"
"Yavrum bence gayet yolmuşsun."2
Ömer'in söylediğiyle hızla ona döndüm. Beni gülümseyerek izliyordu. Onun bu keyifli haline bir anlam veremediğim için "Bana bak Ömer!" dedim parmağımı tehdit için karşımdaki kocama doğrultarak. "O kıza acıdığını sakın ha sakın söyleme bana!"
"Haşa yavrum. Hak etmişti." dedi ve yaklaşıp elini belime koyup kendine çekti. Tehdit için kaldırdığım parmağı da tutup öpmüştü. Eriyecektim ama kendimi zor tuttum.
"Ne yapıyorsun?" diye sordum. "Sinirliyim ben." dedim hatırlaması için.
"Demek senin olan he?" diye sordu.
İlk başta anlamadım ama az önce söylediklerim arasında olduğunu çok geçmeden farkettim. Normalde olsa öyle pat diye söyleyemezdim ama sinirli olduğum için gözüm bir şey görmüyordu. Ne yaptığımı ne dediğimi bilmiyordum resmen. Hayır ben önceden böyle bir insan da değildim. Ne olmuştu öyle bana ya?
"Öyle değil misin?" diye sordum utandığımı belli etmeden.
"Öyle tabi de senden duyunca daha bir anlamlı oluyor." dedi ve bekletmeden beni kendisine tekrar sertçe bastırdı.
"Ömer!" dedim kaşlarımı çatmaya çalışarak.
"Hmm." diye bir tepki verdi sadece.
"Valla az önceki gördüklerimden sonra aksi pek mümkün değil zaten Hanım Ağam." dedi ve yaklaşıp alnıma bir öpücük bıraktı.1
Yeni aklıma gelmiş gibi Ömer'e bakıp "Ben şimdi aşağıdakilerin yüzüne nasıl bakacağım?" diye sordum. Sonuçta ilk başlarda hanım hanımcıkken bir anda böyle çingene gibi hareketler yapmam çok olmamıştı.
"Sen niye utanıyorsun?" diye sordu yanağımı okşarken. "Utanması gereken Gül." dedi.
"Şu kızın adını ağzına alıp durma. Sinirleniyorum bak." dedim kaşlarımı çatarak.
"Sinirlenme bir yavrum." dedi ama güldüğü için pek ciddiye alamıyordum.
"Sinirlendirme o zaman." dedim ben de.
Bir şey demeyip beni göğsüne çekti. Bekletmeden ellerimi beline sardım. Rahatlamaya ihtiyacım vardı ve şu an Ömer'in göğsü gayet ideal bir yerdi.
"Bu hallerin ayrı hoşuma gitti." dedi. Sesinden bile belli oluyordu bu durum.
"Farkettim ben onu." dedim. "Ben sinirliyken gayet gülerek izliyordun beni." Küçük bir kahkaha attı, böylece ben de kendimi tutamayıp onunla güldüm.
*
Senem hala eve geldiğinde yaşanılan olayı öğrenir öğrenmez bir saat içinde toparlanıp kızı ile gitmişti. Yüzündeki hayal kırıklığı ayan beyan ortadaydı. Bana karşı değildi bu hayal kırıklığı, kızının yaptığı ve söylediklerine karşıydı.
Senem halaya da diğer ev üyelerine de biraz mahçup olmuştum ama ne yapayım o an sinirden gözüm bir şey görmedi.
Onlar gittikten sonra akşam yemeğini yemiş terasa geçmiştik. Yâde Havin'e baktığımda onda da aynı durum mevcuttu. O da Gül'ü buraya getirdiği için kendini suçlu hissediyordu. Söyledim kendini kötü hissetmemesini ama Gül'ün söyledikleri karşısında kendisi de şok olmuştu.
İçilen çayların sonuna gelmiştik neredeyse. Yâde Havin keyfim yok diye önceden gitmişti. Terasta ben, Ömer ve Ömer'in anne, babası vardı.
Onlar çaylarını içmeye devam ederken ben yukarı çıktım. Bugün Ömer'e hazırlanmak istiyordum. O yüzden benimle gelmek isteyen kocama engel oldum.
Odaya girdiğimde ilk işim dolaba yönelmek oldu. İç çamaşırı çekmecesine gidip bordo renginde kalçamın hemen altında biten dantelli ve saten geceliği elime alıp hazırlanmaya koyuldum.
Ben banyoda son dokunuşlarımı yaparken odanın kapısı açıldı. Heyecandan nefes alışverişlerim hızlandı.
Ömer "Rojda." diye seslenince derin bir nefes alıp banyodan çıktım. Ömer bu halimi beklemiyor olacak ki şaşırmıştı. "Yavrum?" dedi sorgular gibi. Bu sırada yanıma geldi. Tam önümde durup "Hayırdır?" diye sordu.
"Kocama hazırlandım olamaz mı?" dedim ben de alttan alttan gülümserken.
Kaşları havalandı 'bak sen' dercesine. Bir elini belime koyup kendisine çekti. Ellerim beklemeden omuzlarında yer buldu. "Kocan sana ölsün." dedi.
Söylediğine karşı hayranca ona baktım "Ölme." dedim. "Daha çocuklarımız olacak."
Boğazından gülüp "Çocuk için ne gerekirse yaparım merak etme sen." demesiyle boynumdan tutup kendine çekti dudaklarımı esir aldı dudakları. Kalp atışlarım dışarıdan duyuluyor gibi hissettim. Her seferinde bu duyguları yaşamaktan bıkmayacaktın sanırım.
Beni kendisine sertçe bastırması ile ağzımdan Ömer'in ağzına doğru derin bir inleme çıktı. Ömer inlemem ile daha da hızlandı. Dudaklarımı ısırdı ve çekerek bıraktı. Ardından dudakları tüm yüzümü istila etti oradan da boynuma doğru yol aldı. Boynumu geri atıp daha fazla yer açtım. Elim de ensesine gitmiş oradaki saçları çekiştiriyordu.
Ömer baktı olmayacak beni kucağına alıp duvara yasladı alttan hissettiğim sertlik ile tekrar inledim. Soluklarım hızlanmış derin nefes alamıyordum.
Bir süre daha böyle kalınca Ömer kucağında benimle beraber yatağa oturdu. Kendime engel olamayarak kucağında sürtündüm. O ise yaptığım hareket ile boğazından hırıltılı bir ses çıkardı.
Tam beni yatağa yatırmak üzereydi ki altımda hissettiğim yoğun ıslaklık ile gözlerimi açtım. Aklıma gelen ile aniden ayağa kalktım. Ömer yoğun bakışlarını bana dikmiş anlamaz gözlerle bakıyordu.
"Ne oldu?" diye sordu nefes nefese.
"Geliyorum hemen." diyerek banyoya girdim hızla. Tam tahmin ettiğim gibi regl olmuştum.
Tekrar odaya girdiğimde Ömer yarı çıplaktı. "Ne oluyor?" diye sordu Ömer de.
Boğazımı temizleyip "Regl oldum." dedim saklamadan.
Yüzündeki hayal kırıklığı kendini o kadar belli ediyordu ki gülmemek için kendimi zor tuttum.
"Hay ben böyle işi sikeyim!" dedi ve yataktan kalktı. "Gülme yavrum." dedi benim bu halime bakarak "Sonra acısını çıkartmayayım." ardından yanımdan geçti.
"Şu halimi toplamam lazım." diyerek alt bölgesini işaret etti.
Ben kızarıp bozarırken o hızlıca banyoya girdi. Ben de üstümü değiştirmek için dolaba yöneldim. Geceyi nasıl planlamıştım nasıl bitmişti.
***
Herkese bölüm sonundan selam 🫡
Allahım sonunda Rojda Gül'ün saçını başını ciddi anlamda yoldu. Fenasal bir rahatlama geldi bana😌3
Ali?
Eren?
Oy verdiğiniz için ve yaptığınız yorumlar için teşekkür ediyorum, seviliyorsunuz 🫶
Okur Yorumları | Yorum Ekle |