Bol bol yorum ve görüşlerinizi bekliyorum.
Bu bölümü kısa kısa olacak şekilde yazdım. Uzun uzadıya yazıp ne sizi sıkmak istedim ne de konuyu uzatıp hikayeyi sıkıcılaştırmak istemedim. Yorumlarınızı buna göre yapın lütfen.
Asıl hikaye bu bölümden sonra başlıyor. Bu bölümde Ömer'in yaşadıklarından kısa kısa bahsedilecek sadece.
🌼
Bugün yine tarlaya gidiyorum Rojda'yı görmeye. Evet bu iki ay içinde o kızı araştırmıştım. Aslında tek onu değil. Tarlada çalışan herkesi. Artık buraya inşaat şirketi ile ilgilendiğimden daha fazla ilgileniyordum. Oradan çok buradaydım.
Ben, koskoca Ömer Boran, bir çift göze yenik düşmüştüm. Onun için tüm hayatımı değiştirmiştim. Ona her baktığımda, bir çift gözüne bir tel saçına hayran kalıyordum. Kalbime zarardı ama sanırım iyi anlamda.
Bu süreçte annem ve babam da bu halimi fark etmediler değil. Benim inşaattan çok tarlayla ilgilenmem. Uzun süre burada takılmam. Bu süreçte neredeyse hiç inşaat şirketine uğramam gibi, görünen sebepler. Ama bir de görünmeyen, içim vardı ki beni fazlaca yakıyordu.
Gölgelikte oturmuş Rojda'yı izliyordum. Ben de yine tüm dış dünyaya gözlerimi kapatmış sadece ona bakıyordum. Rojda'yı ilk gördüğümde yanında genç bir çocuk vardı. O kişiyi de tarlada çalıştığından dolayı öğrendim. Diğer abisiymiş. Bu haber beni anlamsızca çok derinden rahatlatmıştı.
Rojda Azamet. Annesi Hülya Azamet, babası Ekrem Azamet. Azamet ailesinin ortanca çocuğu. 2 abisi bir tane de kız kardeşi var. Abilerinden büyük olanı Ali Azamet 26 yaşında. Diğer abisi Eren Azamet 24 yaşında. Meryem Azamet kız kardeşi 3 yaşında. Uzun yıllardır ailesiyle bizim tarlada çalışıyorlarmış. Ve gözetlediğim kadarı ile işlerinde gayet iyiler. Bir sorunlarını da görmedim.1
Ben artık çoğu zaman tarlada olunca çalışanların hepsinin dosyasına baktım. Kim ne yapar? Nasıl? Ne kadar çalışıyor? Bunları öğrenip az çalışan, işten kaytaranları ayırdım ve gerekli işlemleri yapmak durumunda da kalmıştım.
İki ayım bu şekilde geçti. Her gün kendimi tarlada buluyordum. Her gün olmasa bile iki günde bir mutlaka buradaydım.
🌼
Rojda'yı gördükten 6 ay sonra,
Ben yine Mardin'in yüksek tepesinde arabaya yaslanmış Mardin'in eşsiz manzarasını izliyordum. Yine olmazsa olmazım parmaklarımın arasına bulunan sigarayı içime çektim. Bir yandan da Rojda'nın bana huzur veren yüzünü düşünmeye başladım. Artık sorgulamıyordum bu olayı zira dönüp dolaşıp kendimi onda buluyordum.
Ben ne yapacaktım hiç bilmiyordum. Kafayı yemek üzereydim. Gözlerim dolmuştu resmen. Biri o sert Ömer ağanın, biri için bu halde olduğunu görse ne derdi bilmiyorum. Ama elimde değildi. Düşünmeden duramıyordum.
O tepede ne kadar kaldım bilmiyorum ama kendime geldiğimde güneşin doğuşuna şahit oldum.
Acaba bir gün bana da güneş doğar mıydı?1
🌼
Rojda'yı gördükten 1 yıl sonra,8
Bu gün tam bir yıl oldu. İyice kendimi kaybetmiştim resmen. Başka hiçbir şey düşünemez olmuştum. Bu bir yılda iyice eriyip gitmiştim. Ne gözüme uyku giriyordu ne de doğru düzgün yemek yiyebiliyordum. Göz altı torbalarım morarmıştı. Kendimi tanıyamıyordum.1
Tarladan en son ben çıkıyordum. Eve geç geliyordum. Bir yandan da şirketin işleri... İyice çıkılmaz bir yola girmiştim.
Gidip konuşmayı ben de istiyordum. Ama ya kızın bir sevdiği varsa ya birinden hoşlanıyorsa? Kızın özelini araştırmadım, o yüzden sadece ailesini biliyordum. Araştırmak istedim ama içim rahat etmezdi. Hem özeli olduğu için hem de ya sevdiği biri varsa ve bunu öğrenirsem diye.
İşte bunları duymaktan, hayır cevabını almaktan korkuyordum. Ben de uzaktan ona göz kulak oluyordum kendimce.
Herkesin korktuğu konuşmaya çekindiği Ömer ağadan ya o da korkup kaçarsa? Ya beni istemezse? O zaman ne yapacaktım. Ben bunları kaldıramazdım.
Yine oturmuştum avluya. Herkes yatmış gece, bana ve düşüncelerime kalmıştı. Bir elimde sigaram oturmuş düşünüyordum.
Bu işin içinden nasıl sağ çıkacaktım ben?
🌼
Rojda'yı gördükten 1 yıl 3 ay sonra,12
Bugün ilk olarak uzun zaman sonra inşaat şirketine uğradım ve orada birikmiş işlere bakındım. Buraya ben yokken bakması için birini koymuştum ama yine de benim bakmam gereken işler birikmişti biraz.
İşlerim hallolduğunda şirketten çıktım. Arabaya binip saate baktığımda saat altıyı geçiyordu. Hava kararmamıştı henüz. Şu an tarlada kimse kalmamıştır ya da olanlar da toparlanıyorlardır diye düşünüyordum. Ama yine de gidip gözlerimle görmek istedim. Belki Rojda'yı görürdüm böylece.
Tarlaya geldiğimde beklediğim gibi kimse yoktu. Ama biraz bakınınca Rojda'yı gördüm. Yine dudaklarım kıvrıldı. Biriyle konuştuğunu gördüğümde yüzümdeki gülümseme dondu. Yanında biri vardı ve beraber bir şey konuşuyorlardı. Rojda da gülüp cevap veriyordu.
"Kim lan bu!" diye sordum kendi kendime. Bir yandan da o tarafa bakıyordum. Gördüğüm şey ile gözlerimi sıkıca kapatıp arkamı döndüm. O herif benim sevdiğim kadının saçlarına dokundu. Ve ben gözümün önünde yaşanan bu şeye tahammül edemezdim.2
O manzaraya daha fazla dayanamadım. Arabaya binip hemen uzaklaştım ve Mardin'in manzarasının ayaklarım altında olan bir tepeye çıktım.
Orada gördüklerim aklıma geldikçe içim bir kötü oluyordu. Konduramıyordum. Hemen bir sigara yaktım. İçime derin bir nefes çekip gökyüzüne baktım. O sırada gözümden bir yaş yanağıma doğru yol aldı. Bu sefer sol gözümden bir yaş daha aktı.
Korkaklık yapıyordum ve her ne kadar kendime yediremesem de aynen öyle davranıyordum.
Kafama üşüşen düşünceler beni boğarken gömleğimin iki düğmesini açıp nefeslenmeye çalıştım. Ama içimi acıtan o görüntü gözümün önünden gitmiyordu. Arabanın önüne çöktüm başımı arabaya yaslayıp gökyüzüne baktım. Geçmiyordu. Ne o gördüğüm görüntü ne de ağlama isteğim.
Bugüne kadar olmayan ağlama isteğimi sanki bugüne saklanmış gibiydi. Çocuk gibi ağlayasım, haykırasım vardı. Elimi yüzüme götürdüm. Yüzümü sıvazladım. Ağlama isteğimi geri çektim. Ama sadece çektim. Boğazımda oluşan yumru beni çok zorluyordu. Tutamadığım göz yaşlarım akıp gidiyordu.
Şu an kendimden utanıyordum. Hayır ağladığım için değil. Sevdalandığım kadın zaten başkasını seviyormuş. Ben başkasının sevdasına göz koymuşum. Canım yanıyordu.
Ömer aslında olayı tam görmemişti. Eğer devamını görseydi vazgeçmezdi. Orada Rojda'nın yanında olan kişi Rojda'ya takıntılıydı. Kendisince bu sevgiydi orası ayrı. Rojda o sıralar Ferhat'ın kendisine takıntılı biri olduğunu bilmiyordu. Bilseydi yanına dahi yaklaşmasına izin vermezdi ki.
Ömer, Rojda ve Ferhat'ı görünce çekip gitmeseydi Rojda'nın Ferhat'ın elini itip sert bir şekilde bir daha yapmamasını söylediğini görmüş belki de duymuş olacaktı.
🌼
Rojda'yı gördükten 1 yıl 7 ay sonra,3
O günden sonra herkesin tanıdığı sert Ömer Boran daha da sert bir insan olmuştu. Ben bile artık kendimi tanımıyordum. Hiçbir şekilde yanlış harekete yanlış davranışa tahammülüm kalmamıştı. Çok değişmiştim. Rojda'nın sevdiği var düşüncesi beni başka ve daha gaddar biri yapmıştı sanki.
Şu an önümde bulunan iki gence göz gezdirdim. Sakin ama bir o kadar sert. "Ne derdiniz var lan sizin!" bağırmam ile iki genç de birbirine bakıp tekrar bana döndüler.
"Ne lan siz. Ağzınızda gevelemeyin şu lafları. Beni delirtmeyin."
"Ağam şirketteki hatadan dolayı affedin bizi. Gözümüzden kaçmış." diyerek bu sefer diğeri konuştu.
Bir sorun da bu. Karşımda duran bu iki gerizekalı önemli bir ihalenin dosyasını yanlış hazırlamış. Her ne kadar son dakika fark edip düzelttirsemde yine de bu benim tahammülsüzlüğüme engel değildi. Ben hata kabul etmiyorum dedikçe bunlar bilerek hata yapıyordu resmen.
İkisine de son kez baktım. "Şimdi ikiniz de kovuldunuz. Defolun gidin eşyalarınız toplayın. Gözüm görmesin sizi." diyerek ikisini sert şekilde odadan kovdum. Ardından aşağıya telefon edip ikisi için çıkışlarını vermelerini söyleyip kapattım.
Şirketten çıkıp tarlaya doğru yol aldım. O zamandan sonra her ne kadar gitmek istemesem de kendimi dönüp dolaşıp orada buluyordum. Eğer sevdiği varsa mutlu ise benim elimden bir şey gelmez. O mutlu olursa ben de mutlu olurum. Yeterki Rojda mutlu olsundu.
🌼
Rojda'yı gördükten 2 yıl sonra,7
İşten çıkmış tarlaya gitmek için hareketlenmiştim. Kış bitmiş artık tarlada iş başı yapmaya başlamışlardı. Ben de belki Rojda'yı görürüm diyerek yola çıktım. Gerçi geç de oluyordu ama umut işte...
Tarlaya geldiğimde beklemeden arabadan indim. Etrafta görünürde fazla kimse yoktu aslında. İki üç kişi falan kalmıştı. Ama iyice bakındığımda Rojda'yı görmüştüm. Memnun oldum bu durumdan zira uzun zaman olmuştu görmeyeli.
Aynı zamanda yanında bir adam da vardı. Bu son gördüğümde Rojda'nın saçlarına dokunan ve Rojda'nın sevdiği olduğunu düşündüğüm kişiydi.
Ama o günün tam tersi olarak Rojda karşısındaki adamla zorla konuşuyor, istemeyerek duruyor gibiydi. Benimde kaşlarım çatıldı anlamsızca. Sevdiğiyse neden zorla dursun? diye düşünmeden edemedim.
Konuşma sırasında çocuk ne dedi bilmiyorum ama Rojda elini kaldırdı. Genç ise Rojda'nın kalkan bileğini tutup kızın üzerine yürüdü. Bu hareket benim yerimden hareketlenmeme neden oldu. Beni gören çocuk hemen Rojda'nın elini bıraktı ve ellerini önünde birleştirdi. Sinirle karşısına geçip durdum.
Bir şey demeden önce Rojda'ya gitmesi için işaret verdim. Rojda'yı gönderince sadece ikimiz kaldık tarlada.
Önce dikkatli bir şekilde karşımdaki herifi inceledim. Benden korkuyordu vücut hareketlerinden belliydi. Konuya girmek için boğazımı temizledim. "Ne oluyor burada?" diyerek normal ama sert bir şekilde sordum.
Karşımdaki herif önce bir tedirgin oldu ardından kafasını kaldırıp bana baktı. Şu an gözlerindeki korkuyu net bir şekilde görebiliyordum. "Ne oluyor?"
diyerek tekrar sordum. Bu son soru soruşumdu, bakışlarımdan anlamış olacak ki konuşmaya karar verdi.
"Ağam aramızda, özel." diyerek başını eğdi.
Özelini siktiğim!3
"Özel olan ne? Bir kadının üzerine yürümen mi? Yoksa bu yaptığını anlatacak güç bulamaman mı?" Gözlerine baktım. Gözlerime baktı.
"Ağam öyle değil yanlış anladı-"daha cümlesini bitirmeden sözünü kesip giydiği kıyafetin yakasına yapıştım. Benim hareketimle gözleri fal taşı gibi açıldı. Beklemediği açıktı.
"Anlat lan! Devam et bitir o cümleni! Neyi yanlış anlamışım?" suratıma boş boş bakmaya devam etti. "Patlatmayım lan bu beynini! Konuşsana! Daha yeni o kızın üzerine rahat rahat giderken ki gibi ol! Yaptığın şeyin arkasında ol!" diyerek yakasıyla beraber tuttuğum boğazını bıraktım. "Adın ne!" sorum ile öksürmeye devam ederken "Ferhat" diyerek tekrar öksürmeye devam etti.
Hala öksürürken doğrulup bana baktı. "Karaman. Ferhat Karaman." diyerek hızla cevap verdi.
"Güzel. Şimdi defol git buradan seni o kızın yanında da yamacında da görmeyeyim. Anladın mı lan beni?" diyerek suratına baktım.
"Anladım ağam, anladım." dedi tedirgin bir yüz ifadesi ile.
"Kaybol şimdi." diyerek elimle gitmesini söyledim.
"Emrinizdir ağam." diyerek koşarak uzaklaştı.
Ben konuşmaya kıyamazken sen üstüne yürürsün öyle mi!4
İçim rahat olmuştu şimdi. Meğer Rojda zorla bu herifle konuşuyormuş. Ben kafamda kurmuşum.2
Kafamı sallayıp yüzümde bulunan gülümseme ile önüme dönüp sakin adımlarla arabamın olduğu yere yürüdüm.
🌼
Hep seni düşünmek için kimsenin yüzüne bakmadım
***
Nasıl buldunuz bölümü efendim?
Ömer bekledi ama kendine yediremiyordu aşk çocuğum, ne yapsın?
Oy verdiğiniz ve yorum yaptığınız için teşekkür ediyorum, seviliyorsunuz 🫶🏻1
Okur Yorumları | Yorum Ekle |