Oy ve yorumlarınızı bekliyor olacağım.
🌼
Ben Rojda, Rojda Azamet. Mardin'in bir köyünde ailesi ile yaşayan 21 yaşında genç bir kızdım.1
Abilerim annem ve babam ile Mardin'in büyük aşiretlerinden biri olan Boran Aşiret'inin tarlalarında çalışıyorduk. Allah var iyi insanlardı. Özellikle Azad Boran, çok iyi bir insandır. İşçilerin bir sıkıntısı olsa hemen yardımcı oluyordu. Ama bu son iki yıldır Azad amca yerine Boran aşiretinin başına yeni geçen oğlu tarla işleriyle ilgileniyordu. Önceden hiç uğramazdı ama birden bire tarladan çıkmamaya başladı. Bunu tarlada çalışan tüm işçilerde farkındaydı aslında.3
Bugün de Azat amcaları babam yemeğe çağırmıştı. Her sene mutlaka bir kere gelirlerdi. Azat amcayı her sene mutlaka çalışan işçiler sırayla evlerine yemeğe çağırıyorlardı. Babam da fırsatını bulup bugüne çağırmıştı.
Biz de annemle bugün tarlaya gitmemiştik. Pazara gidip bugün yapılacak yemekler için sebze ve çay sonrası için meyve aldık.
Eve döner dönmez annemle mutfağa geçip hemen hazırlığa koyulduk. Bir yandan anneme yemeklerde yardım ediyordum bir yandan da ortalığı toplamaya çalışıyordum.
"Hadi kızım bitmedi daha ortalık?" annemin sorusuyla elime aldığım silme bezi ile anneme döndüm.
"Şimdi bitti anne. Başka bir şey kaldı mı?" diye sordum.
"Yok kalmadı. Zaten babanlar da gelir şimdi, sen git üstünü değiştir. Koskoca ağanın karşısına böyle çıkma" dedi. Ben de başımı sallayarak Meryem ile kaldığım odaya geçtim.
Dolaptan giymek için sarı uzun kollu, küçük beyaz çiçekli, dizlerimin altında biten elbiseyi çıkardım. Çok kırışık olmadığına kanaat getirip üzerimi değiştirdim.
Ben hazır olunca küçük kardeşim Meryem'i çağırıp onun da üzerini değiştirdim, saçlarını iki yandan örüp salona gönderdim. Meryem'in ardından belime kadar uzanan saçlarımı örmeye başladım.
Neredeyse yirmi dakika sonunda odada işim bitince mutfağa geçip son hazırlıklara koyuldum. Yemek için dolduracağımız tabakları hazırlayıp yerde duran yemek tencerelerinin yanına koydum ardından kaşık, çatal ve bardakları da tepsiye dizdim. İşim bitince salona, annemin yanına geçtim.
"Hazır mı her şey?" annemin soruyla başımı evet anlamında aşağı yukarı sallayıp yanına geçip oturdum.
Bir süre sonra dış kapı çalınınca açmak için ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledim. Tam açacakken arkamdan "Abla dur ben açarım" diyerek Meryem önümden hızlıca geçip kapıyı açtı. Ben de arkasından kimin geldiğine bakmak için ilerledim. Meryem kapıyı açıp gördüğü babamla sıkıca boynuna atladı. "Babamm" diyerek ellerini babamın boynuna sıkıca sarmıştı. Meryem'in bu hareketine gülümsedim.
Her zaman babam işten geldiğinde böyle sıkıca babama sarılıyordu. Ben asla böyle değildim. Her ne kadar sevsem de gösteremiyordum. Babama sarılmaya onu öpmeye çekinirdim her zaman. Meryem'in böyle yapması aslında hoşuma gidiyordu ben böyle değilim ama bari o böyle sevgisini gösterebilsin diye düşünürdüm.
Babam Meryem'i de kucağına alıp içeri geçmek için hareketlenince "Hoş geldin baba" diyerek kenara çekildim. Gülümseyerek "Hoş buldum kızım" diyerek saçlarımı okşayıp Meryem ile beraber salona girdi. Arkadan gelen Ali abim ve Eren abime de hoş geldin diyerek arkalarından salona geçtim.
"Hanım her şey hazırdır. Azad ağamlar birazdan gelir" diyerek babam bir yandan annemle konuşuyordu bir yandan da kucağındaki Meryem ile oynuyordu.
"Her şey hazırdır da hele siz gidin üzerinizi değiştirin biz de sofrayı kuralım." annem kalkmadan babama bakıp "Sadece Azat Ağa ve Berivan Hanımım geliyor değil mi?" diye sordu emin olmak istercesine. Normalde sadece ikisi geliyordu zaten.
"Yok hanım bu sefer oğulları Ömer Ağa da geliyormuş. Azat ağam haber etti." babamın bu söylediğine ben de annem de şaşırdık. İlk defa Ömer Ağanın bize geleceğine şaşırmıştım. Normalde hiç bir işçinin evine gittiğini duymamıştım.1
Babamlar üstlerini değiştirmek için salondan çıkınca ben de üzerimdeki şaşkınlıktan kurtulup salona, yer sofrasını hazırlamaya koyuldum.
Ömer Ağanın gelmesi iyi oldu aslında iki gün önce Ferhat'ın üzerime gelmesi ile bana yardım etmişti sağolsun. Sert bir insan olduğu için nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyordum. Ben normalde kimse ile doğru düzgün konuşamazken bu sefer Ömer ağa olacak karşımda, sert biri olması da korkutmuyor değil beni.
Her şey hazır olunca babamlar da salona geçmişlerdi. Bir beş dakika kadar sonra kapı çaldı.
🌼
Kapının arkasında heyecan içinde olan Ömer Ağanın elleri terliyordu. Rojda'sının yaşadığı eve gelmişti. İçinde ilk defa aynı ortamda uzun süre bulunacağının heyecanı bulunuyordu. İçindeki heyecanı etrafındakilere belli etmek istemiyordu. Pot kırmak istemiyordu.4
Diğer yandan ev sahipleri Mardin'in büyük aşiretlerinden olan Boran Aşiretinin üyelerini evlerine gelmelerinin gururunu ve mutluluğunu yaşıyorlardı.
Rojda'nın küçük abisi olan Eren kapıyı açıp gelen misafirleri evlerine davet etti. Bu sırada Ömer Ağa karşısında utangaç ama gülümseyen sarılar içinde olan kıza hayran hayran bakıyordu. "Bu kadar güzel olması başıma bela." diyerek derin bir iç geçirip anne ve babasının arkasından ilerlemeye başladı.
Tam o sırada Rojda kendisine "Hoş geldiniz Ağam" demesiyle durmak zorunda kaldı.
Ömer, genç kızın kendisine seslenmesiyle dönüp Rojda'ya baktı. Gülümseyerek "Hoş buldum." dedi ardından içeri geçti. Rojda bu sırada Ömer Ağanın ilk defa gülümsemesine şahit olduğu için haklı bir şaşkınlık vardı üzerinde. Daha sonra kendini toparlayıp mutfağa geçti.
Salonda ise Rojda'nın babası Ekrem bey ve Azad Ağa koyu bir sohbete dalmışlardı. Bir köşede de Berivan Hanım ve Rojda'nın annesi Hülya hanım derin bir sohbete dalmıştı. Rojda'nın abileri Ali ve Eren de bu sırada Ömer ağa ile sohbet ediyorlardı.
Herkes bir köşede koyu sohbete dalmışken Rojda da sofraya doldurduğu yemek tabaklarını getirmek ile meşguldü. Bu sırada Ömer Ağanın gözü Rojda'ya kaymıştı. İçinden tekrar ve tekrar "Çok güzel" diyerek iç çekti.1
Eren ve Ali de Rojda'yı görünce ayaklanıp yardım ettiler. Sofra hazır olunca önce Azad ağa ve Berivan Hanım oturunca diğer ev üyeleri de oturmaya başladılar.
Bu sırada Rojda da kendine mutfakta küçük bir sofra kurmuştu. Her zaman böyle yapardı. Azad Ağa ve Berivan Hanımın yanında yemek yemeye utanırdı, şimdi bir de oğulları vardı. Rahat edemeyeceğini düşünüp kendine mutfakta hazırlamıştı.
Ömer Ağa kapıya bakıp Rojda'nın gelmesini bekliyordu. Oysa nasıl sevinmişti yalnız olmasa bile aynı sofrada beraber yemek yiyeceği için. "Rojda kızım yine gelmeyecek mi?"Ömer'in imdadına yetişmişti annesi Berivan Hanım.
Hemen yanında oturan Hülya hanım söze girdi. "Evet Hanımım, mutfakta yemek istedi." diyerek açıklama yaptı.
Ömer ağa kendi kendine içinden sorular soruyordu. "Acaba benim yüzümden mi? Benden mi korkuyor diye düşündü." Tabi bu sorular annesine cevap veren Hülya Hanım ile son bulmuştu. Demek kimse ile oturup yemiyordu.
Yemekten sonra sofra toplanıp çay servisi yapılınca Rojda bulaşıkları yıkamak için evin sağında bulunan çeşmeye gidip bulaşıkları yıkamaya başlamıştı.
Ömer Ağa hem sigara içmek için hem de Rojda'yı göremediği için dışarı çıkmak için hareketlendi.
Dışarı çıktığında evin sağında bulunan çeşmenin başında Rojda'nın bulaşık yıkadığını görünce kaşlarını çattı. "Akşamları soğuktur, elleri çatlayacak şimdi." diye düşündü.
Önce sigarasını yaktı. Bir iki dumanı içine çekti. Bu sırada gözü bulaşık yıkayan Rojda'nın üzerindeydi.
Sigarası bitince etrafa göz gezdirdi. Kimsenin olmadığına emin olunca Rojda'nın yanına adımladı. Bugün o itirafı yapacaktı. Artık içinde tutamayacaktı.
Ömer iyice yaklaşınca "Rojda?" diye seslendi bulaşık yıkayan genç kıza.
Her şeyden habersiz bulaşıkları yıkayan Rojda kendisine seslenince elindeki tabağı bırakıp arkasına döndü. Ömer Ağayı karşısında beklemiyor olacaktı ki biraz şaşırmıştı.
"Buyrun ağam bir şey mi istemiştiniz?" diye sordu Rojda.
Ömer ağa karşısındaki şaşırmış kızın haline bakıp gülümsedi. "Bir şeye ihtiyacım vardı."
Rojda hemen elini kurutup "Nedir?" diyerek Ömer Ağanın isteğini bekledi.
"Sen." diyerek Ömer ağa bir çırpıda söyledi.9
Rojda anlamayarak karşısındaki ağaya baktı. "Benden mi bir şey istiyorsunuz anlamadım?" Rojda ilk defa bir ağa ile konuşmanın verdiği utangaçlıkla duruyordu. Dediğim bir şey yanlış olur mu olmaz mı diyerek konuşuyordu. Şu an karşısında gülümseyerek kendisine bakan ağanın ne istediğini anlamıyordu.
"Sana ihtiyacım var." dedi bu sefer Ömer Ağa
Rojda yüzünde fazlalaşmış şaşkınlık ile karşısındaki adama baktı. Nasıl bana ihtiyacı vardı? Bir şey anlamıyordu. Sadece "Ne?" diyebildi.
Ömer ağa karşısında bir kere daha şaşıran kıza bakıp gülümsedi.
"Sana ihtiyacım var, diyorum." karşısındaki kızın tepkilerini ölçmek için durup tekrar devam etti. "Seninle bir yuva kurmaya ihtiyacım var. Evimin, hayatımın, yuvamın sana ihtiyacı var. Bir ömür seninle yaşamaya ihtiyacım var. Tabi sen de istersen." diye sordu karşısında her cümlesi ile biraz daha şaşıran kıza. Rojda Ömer Ağanın her söylediği ile biraz daha kızarıyordu. Ömer Ağa bunu görüp biraz daha gülümsedi.5
Rojda bu cevap ile şaşırmıştı. Ne diyeceğini bilememişti. Ne yani koskoca Mardin ağasının kendisine mi ihtiyacı vardı?1
Rojda önce bir etrafa göz gezdirdi. Kimsenin olmadığına emin olunca tekrar karşısında cevap bekleyen ağaya döndü. "Ağam." durup kendini biraz topladı. "Ben sizin isteğinizi karşılayamam ki. Yapamam yani. Olmaz." diyerek Ömer ağanın yanından geçecekti ki tutulan kolu yüzünden durup kolundaki elin sahibine baktı.
Ömer ağa kaşlarını çatmış Rojda'ya bakıyordu.Neden olmazmış diye geçirdi içinden. Çünkü kendisi bir engel göremiyordu. "Neden olmaz." diyerek içindeki soruyu karşısındaki kıza sordu.
"Olmaz ağam. Sonra ne derler." diyerek bu sefer Rojda, kolunu tutan elden kurtulup hızlıca içeri geçti. Odasına geçip hızlıca kapıyı arkasından kapattı. Kalbi şu an çok hızlı atıyordu, sanki ağzından çıkacakmış gibi. Bu neydi şimdi diye düşünüyordu.
Ömer Ağa da giden kızın arkasından anlamsızca baktı. Nasıl ve neden olmazdı? Kim ne derdi? Anlamıyordu.
Baktığı boşluktan gözlerini çekip içeriye, oturup sohbet edenlerin yanına geçti.
🌼
"Sen bana soğuk davrandığında ne kadar üşüdüğümü bir bilsen, kalbimi ceketinle örterdin..."4
***
Bölüm sonundan herkese selam 🫡
Sonunda itiraf ettin be Ömer Ağa da o nasıl itiraftı be ahshahhahaha1
Okur Yorumları | Yorum Ekle |